Paylaş
Güzellik nedir?
Yüzyıllardır bazı bilim insanları buna cevap aramak için uğraştılar. Döneminin en bilgili ve ilerici aydınlarından Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa tablosu üzerinde bilim insanları yaptıkları çalışmada “Altın Oran”a ulaştıklarını iddia ediyorlar. Göze hoş gelen orantılı yüzün sırrı ile bugün estetik dünyası tabir yerindeyse birlikte çalışıyorlar. Biz de bu yazıda Leonardo da Vinci ve “Altın Oran”dan bahsedeceğiz.
Güzellik ölçülebilir mi?
Güzellik ölçülemeyen bir kavram olmasına karşın, güzellikle bağlantılı olan uyum, formüllerle açıklanabilir. Yapılan araştırmalar yüz oranları dengeli olmadığında dikkatin orantısızlığın olduğu alana yoğunlaştığını göstermektedir. Örneğin sıralı ve düzgün olmayan dişler, fazla aralıklar, dudakların yüzünüze göre büyük ya da küçük olması, kulaklarınızın olduğundan küçük olması vb. Aslında güzellik konsepti uyum ve uyumsuzlukla ilgili bir durumdur. Zaten oran dediğimiz andan itibaren matematiksel hesaplamaların içerisine girmiş oluruz.
Leonardo da Vinci’nin “Altın Oran”ı
“Altın Oran” kavramı matematiksel bir kavramı açıklamasına rağmen aslında denge yasalarına ilişkin bir durumdur. Buna kısaca göz nizamının oranı diyebiliriz. Yüzyıllar boyunca sanatla uğraşanlar bunu açıklayamasalar da aslında bunun bir orana sahip olduğunu biliyorlardır. Örneğin Mona Lisa tablosunun boyunun enine oranı altın oranı verir. Mona Lisa'nın başının etrafına bir dikdörtgen çizdiğinizde ortaya çıkan dört kenar bir altın dikdörtgendir. Bu dikdörtgeni, göz hizasında çizeceğiniz bir çizgiyle ikiye ayırdığımızda yine bir altın oran elde edersiniz. Resmin boyutları da altın oran oluşturmaktadır. Rakamsal olarak karşılığına bakarsak, bilim insanları 1,618 olarak “Altın Oran”ı ifade ederler.
Bilimin elinde güzellik...
Pisagor, altın oranla ilgili şu düşüncelerini dile getirmiş: "Bir insanın tüm vücudu ile göbeğine kadar olan yüksekliğinin oranı, bir pentagramın uzun ve kısa kenarlarının oranı, bir dikdörtgenin uzun ve kısa kenarlarının oranı, hepsi aynıdır. Bunun sebebi nedir? Çünkü tüm parçanın büyük parçaya oranı, büyük parçanın küçük parçaya oranına eşittir." Yine İtalyan matematikçi, Fibonacci bu oranı sayılarda saklı bulur. Fibonacci sayıları olarak da isimlendirilen bu sistemin mantığı her birinin kendisinden önce gelen iki sayının toplamından oluşmasıdır.
Bu işlemler sonucunda görülen şu ki “Altın Oran” 1,618’dir. Özellikle sanatçılar, bilim insanları, tasarımcılar hatta bugünün estetisyenleri işte bu sihirli rakamı baz alırlar.
İnsan organlarında oran
İnsan vücudunda altın orana verilebilecek ilk örnek göbek ile ayak arasındaki mesafe 1 birim olarak kabul edildiğinde, insan boyunun 1,618'e denk gelmesidir. Diğer organlarımıza bakarsak:
Omuz hizasından baş ucuna olan mesafe / Kafa boyu,
Göbek-diz arası / Diz-ayak ucu arası.
Parmak ucu-dirsek arası / El bileği-dirsek arası,
Doğa kendi düzenini kendi içerisinde oluştururken bu altın oranlara sadık kalır. Ama kimi zaman genetik bozukluklar kimi dışsal faktörler bu düzeni bozabiliyor. Zaten estetiğin ortaya çıkışı bu süreçle başlamıştır. Hangi kadın daha güzel olmak istemez. Buradaki ayrım “daha” kelimesinde yatmaktadır. Çünkü bu istemenin sonu yoktur. Önceleri gereksinim olarak ortaya çıkan bu durum zamanla zorunluluk haline dönüşmeye başlayınca sağlık sorunları artmaya başlar. Özellikle güzelliğin “Altın Oran”ı kuralında doğuştan gelen özellikler her zaman bizler açısından daha ağır basmaktadır. Ama ruhsal olarak kişinin kendini iyi hissetmesi adına estetik ile yardımcı olmak aynı zamanda görevimizdir.
Paylaş