Yalçın Bayer

5 partiye Hazine yardımı 125 trilyon

26 Aralık 2003
<B>POLİTİKA</B>, ülkemizde buz dağının su üstünde görünen kısmı ile ilgilenme sistemi üzerinde geliştirilmektedir. Erbakan'ın kayıp trilyonlarla ilgili hüküm giymesi ve hastane raporu ile cezanın bir yıl ertelenmesi buz dağının yalnızca gözüken kısmıdır.

2004 bütçesinden AKP, CHP, DYP, MHP ve GP'ye 125 trilyon lira Hazine yardımı yapılacaktır. Bu para siyasi partilerce adeta bir ulufe olarak kabul edilmekte ve kullanımı yalnızca Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabi olmaktadır. Yüce mahkeme, özellikle, yetişkin ve yeterli bir denetim kadrosuna sahip midir, bilinmemektedir. Ayrıca bu denetimin Vergi Usul Kanunu kapsamı içinde yapılma imkanı da mevcut değildir. Kısıtlı imkanlarla yapılan denetimin, belgesel değerlerin toplamı kontrolünden ileriye götürülmesi hem kamu yönetim anlayışımız hem de siyasi parti yöneticilerinin dokunulmazlık zırhları (milletvekilleri için) yönünden zorlaşmaktadır.

En doğrusu siyasi partilerin kaynak kullanımı ve ediniminde kendi öz kaynaklarına dönmesi ve bütçeden yapılan yardımın kaldırılmasıdır.

Öz kaynak ediniminde iddia edilen etik değerlerin korunması için de diğer ülkelerde olduğu gibi yasal düzenlemeler getirilerek oto kontrol sistemi geliştirilebilir.

Siyasi partilere hazine yardımının sona erdirilmesi için yeterli sebepler ortadadır.

Yılmaz HASTÜRK ANKARA

3400 asistan için son 3 gün

İSTANBUL'dan bir grup araştırma görevlisi ‘‘3400 civarında araştırma görevlisi için en uzun 3 gün... ’’ diyerek kadrolarının onayı için hükümete şu notu iletiyorlar:

‘‘Eğer hükümet kadrolarını onaylamazsa bütün emekleri yanıyor. Geçen yılın ekim ayından beri, üniversitelere araştırma görevlisi (asistan) kadrosu verilmiyordu. Bu yılın sonuna doğru, hükümet, her üniversiteye 60 kadro vereceğini belirtti. Üniversitelerden bu kadroları nasıl kullanacaklarına dair plan istedi. Planlar gönderildi ve hükümetçe uygun bulundu. İşlemleri tamamlayın, onaylanacak, dendi. İmtihanlar yapıldı. İşlemler bitirildi, ancak onay hálá gelmedi.

31.12.2003 Çarşamba günü öğleye kadar bu onay gelmezse 57 üniversitede kadro bekleyen 3400 civarındaki araştırma görevlisi adayı gencin bütün emekleri boşa gidecek. İlmi araştırmalar da bir yıl daha geri kalacak. Lütfen bu kadroları acilen onaylayınız.’’

Bu hesap olmaz

MAN Türkiye A.Ş.'de (Ankara) çalışan okurumuz Meltem Dağlı'nın, Prof. Nevzat Gözaydın'ın ‘‘Her ay bir gün devlet için çalışalım’’ (24.123.2003) yazısına yanıtı:

‘‘Almanya'
da yılda en az 28 işgünü yıllık izinleri ve Noel'de 10 gün iş günü tatilleri olduğunu biliyor musunuz? Diğer tatilleri göz önünde bulundurmadım bile, mesela Paskalya... Peki size bir sorum daha olacak. Almanların haftada kaç saat çalıştıklarını biliyor musunuz? Haftada 35-40 saat arası çalışıyorlar (firmaya göre değişiyor). Bizde ise resmen 45 saat. Bu durumda Almanya ile Türkiye'yi iş kolları açısından kıyaslamamalıyız.’’

Okurumuz keşke asgari ücretten 12 saat çalışanları da hesaplasaydı, tablo daha iyi ortaya çıkardı.

Muhtar maaşı

BİR grup muhtar özetle şunları yazıyorlar: Halen 102 milyon lira maaş alıyoruz. Göstergemizin 3000'den 5000'e çıkartılmasını istiyoruz. Nitekim bu konuda İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya öneri götürdük; onun da bu konuyu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a ilettiğini biliyoruz. Unakıtan halimize niye anlayış göstermiyor?

Kaybolan bakan aranıyor

3 KASIM seçimlerini kazanan AKP, hükümeti kurarken yurdışındaki Türklerin sorunlarıyla ilgilenecek bir bakanlık kurmak yerine kolay yolu tercih ederek ve kendinden önceki hükümetleri takip ederek bir Devlet Bakanı'nı görevlendirdi.

Bütün siyasiler TV ve yazılı basında görünmek için yedi takla atarken bizden sorumlu 'bakan' kayıplara karışmış, ne gören var, ne de nerede olduğunu bilen.

Allah aşkına bu adı geçen Sayın Bakan'ın işi sadece dinle mi uğraşmaktır. Eğer bizlerin sorunlarıyla ilgilenmeyecekse o görevi niçin kabul etti? Yapamadığı bir görev için aldığı paralar-aylıklar acaba haram sayılmaz mı?

Ey bizim sorunlarımızdan sorumlu Bakan, ses ver, çık ortaya, göster kendini, dinle bizleri...

Sorunlarımızın hiçbiri çözümlenmedi hükümetlerce... 40 yıldır gurbetteyiz. Sadece birer döviz makinesiyiz. Vatandaşlıktan çıkmaya izin verdiniz. Şehitlerimizin ruhlarını incittiniz.

Böyle giderse Avrupa'da Türk kalmayacak. Dövizler de Avrupa'ya akacak. Çık ortaya, kazanan biz değil, vatan olacak!

Ekrem LÜLE-ALMANYA

Ben olsam

TELEFONLA
arayan bir okurumuz diyor ki:

‘‘Ben başbakan olsam, Mesut Yılmaz gibi hisselerimi devreder veya kayyuma verirdim. Görevim sırasında kurulan bir şirkete hiç ortak olmazdım.’’

Biliyor musunuz?

MERSİN'de, DSP'den CHP'ye geçen Belediye Başkanı Macit Özcan'ın, ilk kez CHP il binasını ziyaret ettiğini, ancak rakiplerinin hemen geçmişte CHP aleyhine söylediği sözleri gündeme getirdiklerini... Bu arada CHP ile aralarında ittifak sağlanamayınca SHP'nin Genel Sekreteri Fikri Sağlar'ın partisinden aday olmaya karar verdiğini... HADEP'den ise Akın Birdal'ın adaylığının söz konusu olduğunu...

Biliyor musunuz?

MESAJ PANOSU

YILBAŞI geliyor; Beyoğlu kapkaranlık; ışıklandırmak için bir sponsor bile bulunamamış... Mezarlıklar bile aydınlatılırken İstanbul'un ve Cumhuriyetimizin sembolü Taksim Anıtı güvenlik gerekliliği de olmasına rağmen niçin aydınlatılmıyor?

Dr.Güngör EREN-İSTANBUL

BAKIRKÖY'
de 9.5 bin sürücü belgesinin iptal edildiği haberini okuyunca acı acı güldüm. Bu olayın cereyan ettiği 1997'li yıllarda Bakırköy Milli Eğitim Müdürü Fevzi Ektiren idi. Kendisine müfettiş raporu uyarınca devlette yöneticilik yapmama cezası verilmişti; sonra araya bazı siyasiler girerek kendisini korudular. Acaba şimdi nerede görevlidir?

G.A.-BAKIRKÖY

ADA Dostları Derneği Başkanı Perihan Ergun'dan: Yanan ormanlık alanımıza son fidanları bugün Orman Bakanımız Osman Pepe ile dikiyoruz. 10.00'da Bostancı'dan ücretsiz deniz otobüsü kaldırılıyor. Orman Müdürü Faruk Çebi başta olmak üzere olaya ilgi gösteren herkese teşekkür ediyoruz.

BATI Trakya'nın Gümülcine kentindeki Celal Bayar Lisesi'nin 51. kuruluş yıldönümü bu akşam Ataköy Varan's Restaurant'ta kutlanıyor. (0212-583 00 37-47, www.battev.org)

BİR grup muhtar özetle şunları yazıyorlar: Halen 102 milyon lira maaş alıyoruz. Göstergemizin 3000'den 5000'e çıkartılmasını istiyoruz. Nitekim bu konuda İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya öneri götürdük; onun da bu konuyu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a ilettiğini biliyoruz. Unakıtan halimize niye anlayış göstermiyor?
Yazının Devamını Oku

İnönü’yü unutmayın

25 Aralık 2003
<B>ABD </B>Başkanı <B>John F. Kennedy </B>22.11.1963'te <B>Dallas'</B>ta öldürülür. Görkemli cenaze törenine katılan 80 ülkenin devlet başkanları ya da başbakanları arasında <B>Türkiye'</B>yi Başbakan <B>İsmet İnönü </B>temsil eder. Washington en soğuk kışlarından birini yaşamaktadır. İnönü tören için ABD'ye gidince doğruca Büyükelçiliğimize gider. Büyükelçiden törenle ilgili gerekli bilgileri aldıktan sonra ‘‘Yarınki cenaze törenine palto giymeden gideceğim’’ der. Büyükelçi ve odadakiler şaşırıp kalırlar.

Büyükelçi:

‘‘Aman paşam Washington çok soğuk yarın, -15,-20 derece olabilir. Paltosuz gidilmez.’’

İsmet Paşa:

‘‘Ne olursa olsun törene palto giymeden gideceğim.’’

Büyükelçi, samimiyet en büyük cesarettir düşüncesiyle ‘‘Paşam buranın soğuğu çok yaman olur, üşetebilir, hasta olursunuz’’ diye ikna etmeye çalışır.

79 yaşındaki İnönü kararlıdır; ‘‘Hayır’’ der; ‘‘Törene palto giymeden katılacağım.’’

Sabah, İnönü törende paltosuz yer alır.

Dünyanın gözü kulağı Washington'dadır. Protokolde paltosuz ve atkısız olan iki kişi dikkati çeker; fotograf makineleri ve TV kameraları üzerlerine odaklanır.

Spiker heyecanla şöyle duyurur:

‘‘Evet, bu soğukta paltosuz gördüğünüz uzun boylu kişi; Fransa Cumhurbaşkanı General De Gaulle, kısa boylusu da Türkiye Başbakanı İsmet İnönü'dür...’’ der.

Ertesi günkü gazetelerde Türkiye ve İnönü'yü tanıtan yazılar yer alır.

Türkiye sevdalısı İsmet İnönü ülkesini çok sevdi. Atatürk ile dostluğu, arkadaşlığı dünyada ender görülen dostluktu, arkadaşlıktı. İsmet Paşa, Atatürk'ü de hiç yalnız bırakmadı. Anıtkabir'de bile yalnız bırakmadı.

Atatürk'ün mezar anıtının tam karşısına ana kapının tam ortasında Barış ve Zafer Kuleleri'nin arasındaki mezarında, onu bugün ölümünün 30. yılında saygıyla anacağız.

İbrahim TEZ-ANKARA

O’nu tanımak

KADIN Araştırmaları Derneği Başkanı Gülsevil Erdem, İnönü'yü şöyle anlatıyor:

‘‘Devrim karşıtlarının tüm çabalarına rağmen, yakın tarihimizin solmayan sayfaları içinde yer alan, Atatürk'ün yakın silah arkadaşı ve yardımcısı olarak, savaş cephelerinde ve barış masalarında gösterdiği başarılarla çağdaş Türkiye'nin kuruluşunun gerçekleşmesinde büyük rol oynayan, gerçek devlet adamı İsmet İnönü'yü ölümünün 30. yılında saygı ve özlemle anıyoruz.

O, tüm ömrü boyunca iktidarda ya da muhalefette olsun yaşamı boyunca devletin yücelmesi ve halkının refahı için çalışmış, siyaseti onurlu bir toplum hizmeti saymıştır.

Bugün, çağdaşlaşma çabasının ve toplumun gerisinde kalmış bazı siyaset adamlarımızı, O'nu öğrenmeye davet ediyoruz.’’

BOTAŞ’ta ilginç görevlendirme

ENERJİ Bakanlığı'ndan I.H. adlı okurumuz ‘‘Botaş Genel Müdürlüğü'nde ilginç bir olay yaşanıyor’’ diyerek şunları yazıyor: ‘‘BOTAŞ Genel Müdürü Mehmet Bilgiç, Genel Müdür Yardımcısı Asım Kafkas'a hiçbir görev vermiyor, buna karşın BOTAŞ Genel Müdürlüğü personeli dahi olmayan Levent Akkoyunlu'ya 'doğalgaz ve savunma' birimini bağlıyor. Devletin kararname ile atadığı bir genel müdür yardımcısına neden görev verilmez? Hiçbir sorumluluğu olmayan başka bir şahsa bu işlerin yürütülmesi ile ne amaçlanmaktadır? Ayrıca Levent Akkoyunlu'nun babası 70 yaşındaki Muhlis Akkoyunlu'nun BOTAŞ Bakü-Ceyhan Projesi'nden işe alınması etik bir davranış mıdır?’’

Ehliyette 9.500 iptal

1997'de Bakırköy Emniyet Müdürlüğü'nün vermiş olduğu 9.500 sürücü belgesi Milli Eğitim Müdürlüğü'nce yapılan yolsuzluk nedeni ile bakanlık müfettişlerinin yaptığı inceleme sonucunda iptal edilmiştir. Karardan benim gibi kendi başarısı haklı olarak alınan sürücü belge sahipleri, bu tasarruf sonucunda mağdur duruma düşmüştür. 1 milyar gibi çoğu vatandaşımızın tekrar ödeyemeyeceği bir teblağ ile yeni bir eğitim ve sonuçta sınava girmeyi öngören bir karar ile vatandaşları çaresiz duruma sokmuştur. Kanayan bu yaraya parmak basılacağını ümit ediyorum.

Kadir SEREN-Kartaltepe-BAKIRKÖY

Hürriyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü’ne

Gazetenizin 11 Ekim Cumartesi günü yayınlanan Yeter Söz Milletin köşesinde Yalçın Bayer tarafından ‘‘Halka eşek eti veren belediye’’ başlıklı, araştırılmadan, sorumsuzca yayınlanan yazı ile ilgili açıklama aşağıdaki gibidir.

Yayınlanan yazıda adı geçen Meclis üyesine ait açıklama diye konuşma metni şekliyle kaleme alınan yazıda anlatılan olayların hiçbirisi vuku bulmamıştır. Tamamen yalan haberdir. Böyle bir olay ve konuşma Meclis tutanaklarında yoktur. Meclis gündeminde ve konuşmalarında aşevi ile ilgili hiçbir konuşma olmamıştır.

Tüm Belediye çalışanlarımın ve ihtiyaç sahibi kişilerin yemiş olduğu yemeklerin bu tarz bir başlıkla halkın sağlığıyla, inançlarıyla oynayacak şekilde haber diye yazılması en hafif deyimiyle büyük bir sorumsuzluktur.

Her gün 3000 kişiye yemek verilen aşevimizdeki yemekler ihale yolu ile verilmektedir. İhaleyi alan firma Taş Gıda Mad. San, Tic. Ltd. Şti. TSE belgeli ve ISO kalite standartlarına sahip gıda üretim sertifikalı bir firmadır.

Söz konusu insanların yedikleri yemekler gıda mühendislerinin kontrolü altındadır ve yapılan yemekler her aşamada uluslararası standartlara uygun olarak denetlenmektedir.

Aşevinde dağıtılan yemekler her ay tarafımdan teftiş edilmekte ve konuya ayrı bir hassasiyet gösterilmektedir. Öyle ki aşevinde yenen yemek ile Belediye Başkanlığı'nda yenen, benim de yediğim yemek aynıdır.

Siyaseten yıpratma amacına yönelik olduğu şüphesiz olan bu haberde halkın bu şekilde kullanılması, hiçbir insani ölçüyle bağdaşmamaktadır. Bu haber ile ilgili belediyemizin hakları hukuki yollardan korunacaktır.

İş bu cevap ve düzeltme yazısının Basın Kanunu'nun 19. maddesi gereğince aynı sayfada aynı büyüklükte ve puntolarla yayınlanarak kamuoyunun doğru olarak bilgilendirilmesini rica ederim.

Lütfi KİBİROĞLU

Eminönü Belediye Başkanı


Mesaj panosu

TRT
için Avrupa Konseyi Parlamentosu 224 Avrupa Müze Ödülü'nü Trakya Üniversitesi Sultan 2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi'nin almasının, İspanya Fotoğraf Konfederasyonu (CEF) tarafından desteklenen ‘‘Milenyum Sonu Fotoğrafçıları’’ projesinde 6 Türk fotoğrafçısının fotoğraflarının ödüle layık görülmesinin, Özer Kanburoğlu'nun ise 'Milenyum Sanatçısı' unvanını elde etmesinin hiç haber değeri yok mudur?

Selmin ERGÜDEN

STAR'da geçen yıl yayınlanan Passaparola Bilgi Yarışması yeniden yayınlanmaya başladı. Yarışmanın eski programın tekrarı olduğu belirtilmediği gibi yarışmanın başvuru telefonu olan 0542-706 90 00 eski programın bir parçası olarak anons ediliyor. Halkın aldatılmasına ve haksız kazanca engel olunması gerekmiyor mu?

Mahir GİRAY-İSTANBUL
Yazının Devamını Oku

Her ay 1 gün devlet için çalışalım

24 Aralık 2003
<B>EKONOMİDE</B> büyük sıkıntıları olduğunu açıklayan <B>Almanya</B>, 2004'te bir yandan resmi tatillerin hafta tatiline rastlaması dolayısıyla kazanılan iş günü ve iş gücü hesapları yaparken, diğer yandan hafta sonu, geceleri ve tatillerdeki çalışmalarda ödenen zamlı ödemenin kaldırılmasını düşünüyor. Hatta 2. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi ‘‘Devlet için bir gün parasız çalışma’’ düşüncesinin uygulanmasıyla bu kriz yılının atlatılacağı tartışılıyor...

Almanya'dan 12 gömlek aşağıda bir büyük ekonomiye sahip (Dünyada 17.) Türkiye'de çok daha fazla tatil günü olması hatta iş günlerinin tatillere eklenmesi karşısında bizler, politikacıların yalan-dolanına bakmadan, niçin her ay bir gün, yılda 12 gün parasız, söz gelimi ağaç dikerek, çevreyi temizleyerek, çocuklara ders vererek, hasta ve sakatlara yardım ederek, işyerlerinde üretimi artırarak, kısacası çalışarak bu anlayışa destek versek, kazançlı mı çıkarız, zararlı mı?

Sivil Toplum Örgütleri ille de politik olmak zorunda mı? Böyle birlikte güzel bir karar onları amaçlarından ayırır mı?

Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN-ANKARA

Dokunulmazlık

CHP,
dokunulmazlıklar konusunu sık sık gündeme getiriyor. Baykal çok çarpıcı konuşmalar yapıyor.

Ancak bunlar gruptaki konuşmalarda kalıyor.

Okurumuz Binali Özyılmaz, şu öneriyi yapıyor:

‘‘CHP dokunulmazlıkların kaldırılması için neden Anayasa değişikliği önerisi yapmıyor? Neden parlamento hukukuna konuyu getirmiyor?’’

Ağlatmayın bizi

İMARBANK'
ın bonozedelerinden gelen birçok tepkiden Mehmet İnan'ınkini örnek olarak yayınlıyoruz: ‘‘Hükümetin yaptığı evlat acısı gibi içimize oturdu. Benim dişimden tırnağımdan artırdığım param şimdi uçacak mı? Çocuğum var; içim kan ağlarkan yalandan onları teselli etmeye çalışıyorum. Bu adaletsizliğe sessiz kalınmasın; ne olur. Ciğerimiz yanıyor. Bu acıyla yaşayamayız. Bizi diri diri mezara soktular. Cumhurbaşkanı bu kanunu inşallah geri gönderecektir. Bu partinin adında Adalet var ama yaptığı adaletsizliğin ta kendisi. Bizler için bir yıl vadeli bono verip bizleri sevindirebilirlerdi.

Meclis'te izledim; devlet 8 katrilyonu ödeme kararı alıyor, 800 trilyona gelince yan çiziyor.

Biz üvey evlat mıyız, vatan haini miyiz.’’

12 yıllık haksızlık

1983 Özal
hükümeti memurlara bir derece verdi. 1991 yılında da dönemin hükümeti bu adaletsizliği düzeltmek için derece almayan memurlara bir derece verdi. Şu anda ise 1991'den sonra memur olanlar mağdur durumdalar. Özellikle hiyerarşinin önemli olduğu memurlarda bu durum çok büyük adaletsizliklere yol açmaktadır.Sayın hükümet yetkililerinin 1991'den sonra mesleğe giren memurlara da bu bir derecenin verilerek 12 yıldır süren haksızlığın ortadan kaldırılacağını umut ediyoruz.

A.A.-ANKARA

Türban Gazi'de!

GAZİ Üniversitesi ne kadar iyi bir kurum olsa da yönetimin sağ görüşlü insanlarla dolu olduğu bilinir. Üniversitede uygulanan türban yasağının son zamanlarda nasıl çiğnendiğini size yazmak istedim. Fakat geçen gün girdiğim derste (Hukukun Temel Kavramları, 17.12.2003) bu kural tanımazlığın derslere de taşındığını ibretle izledim. Size yazdıklarımı okul idaresine dilekçe ile vermeyi düşündüm ancak cesaret edemedim. Bu belgeye dayanmadan bunu size söylemem inandırıcı gelmese de yine elimden geldiğince Cumhuriyetime sahip çıkmak istiyorum. Hocanın adı Doç. Ahmet Battal.

Türban eylemlerinin bir anda kesilmesinin nedenini anlıyor musunuz?

İsmi saklı-ANKARA

Palm yağı soru oldu

MUĞLA Milletvekili Fahrettin Üstün, bundan bir süre önce köşemizde sözünü ettiğimiz palm yağı konusunda Devlet Bakanı Tüzmen ile Tarım Bakanı Prof. Sami Güçlü'ye ilginç sorular yöneltti.

Sayın Başbakan'ın Malezya ziyaretinden sonra 300 bin ton palm yağı hangi amaçla ithal edilmiştir? Haksız rekabete neden olan gümrük vergilerinin ayçiçek ve soya yağında %30 iken palm yağında %12 olması doğru mudur? Bu yağlar bitkisel olarak özellikle doğu ve güneydoğu başta olmak üzere ülkemizin diğer bölgelerinde tüketime sunulmuş mudur? Palm yağında %44.3 doymuş yağ asidi, ayçiçek yağında %7 olan doymuş yağ asidi varken ithal edilen bu yağların insan tüketimine sunulduğunda akciğer, kalp ve damar hastalıklarına yüksek yağların neden olduğu düşünülürse, palm yağının insan tüketiminde kullanılmasını nasıl önleyeceksiniz? Aslında sabunluk sınıfına girmesi gereken diş macunu, tıraş sabunu ve el sabunu gibi kimya sanayiinde hammadde olarak kullanılan yağın vatandaşa yedirildiği doğru mudur? Bu yağı ithal eden firma veya firmalar kimdir?

Mesaj Panosu

AKHİSAR'
dan Kırkağaç-Soma-Kınık-Bergama ve Dikili ile Ayvalık Edremit ve Çanakkale ile ulaşımı sağlayan karayolu çok işleyen kapasitesi ve yoğunluğu fazla olan bir yol... İzmir'den bir grup okurumuz; bu güzergahın Bergama-Akhisar arasındaki 84 km'lik kısmın oldukça bozuk olduğunu belirterek, Karayolları'nın açıklama yapmasını istiyorlar.

TEKİRDAĞ Anadolu Öğretmen Lisesi'ne destek amacıyla 28.12.2003 pazar gecesi Turizm ve Otelcilik Okulu salonunda Türk halk müziği ve bariton sanatçısı Hasan Karayol ile Türk sanat müziği ve devlet sanatçısı Onur Akın'a konserlerine ücretsiz katılmaları nedeniyle teşekkür ederiz. (Biletler; Koton mağazası ve Anadolu Öğretmen Lisesi'nden temin edilebilir.)

Veliler

KÜÇÜKÇEKMECE Nasrettin Hoca İlköğretim Okulu Müdüresi Nihayet Yıldırım'dan; okulumuzun kütüphanesi hayırsever bir vatandaş tarafından yaptırıldı, şimdi boş rafları kitap bağışlarınızı bekliyor. 0212-698 37 76

VAKIFBANK Kadıköy-Çarşı'dan cuma günü emekli maaşımı çektim. Kadıköy Yapı Kredi'ye bir ödeme yaparken, 20 milyonluk bir banknot sahte çıktı. Bir zabıt tutularak para zımbalandı. Vakıfbank'a gittiğimde bu para bizden değil, dendi. Ama ben bu işin peşini bırakmayacağım. Şükran AĞDAŞ-KADIKÖY

BALKAN Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği eski Başkanı Mehmet Çavuş'un şiir dinletisi, Avcılar B.Manço Kültür'de bugün 18.30'da.

FÜSUN Özbilgen'in yönetimindeki kültür ve sanat haberlerini yayınlayan tek haber portalı www.sanathaber.net 1. yaş gününü bugün kutluyor.
Yazının Devamını Oku

İngiliz, nasıl turist tavlıyor

23 Aralık 2003
<B>OKURUMUZ Raşit Araz, Londra</B>'nın nasıl turist tavladığını aşağıdaki yazıyla ne güzel anlatıyor: ‘‘AP dünyanın önde gelen haber ajanslarından biridir. Her yıl milyonlarca AP haberi gerek yazılı gerek görsel basında yer alır. Onun geçtiği ve Noel arifesinde aşağı yukarı tüm basının kullandığı bir haber bizim işimizle doğrudan ilgili.

Haber söyle:

Londra'da Hampton Court Sarayı'nda -ki 8. Henry Sarayı olarak bilinir ve İngiltere'nin en büyük sarayıdır- hayalet göründü ve güvenlik kameraları bunu tespit etti.'

Bilindiği gibi Hampton Court, Londra merkezinin 15 km kadar batısında, Thames Nehri üzerinde yer alır. Sarayı gezdiren turist rehberleri bazen Tudor (Hanedanı) dönemi giysileri giyerler ve bu giysilerle turistlere sarayı gezdirirler.

AP bir de fotograf kullanmış, güvenlik kamerasından alınan bir karede bir saray kapısı önünde Tudor giysileri içinde bir adam duruyor. Saray sözcüsü bayan Vikki Wood, bu görüntünün gerçek olduğunu ve kendilerinin yaratmadığını söylüyor. Bilindiği gibi Noel döneminde bu tür haberlerde bir artış oluyor. Saray girişi 11.50 pound.

PALAVRA HABERLE REKLAM

Böyle bir haber korkunç bir reklam desteği sağlıyor. Buna benzer haberleri kullanarak, sadece Londra bütün Türkiye'nin turizmde kazandığının birkaç kat fazlasını kazanıyor. Üstelikte neredeyse tüm ülkelere uyguladığı sıkı bir vize politikası ile bunu yapıyor. Tanıtım Fonu diye bir fonları yok, Turizm Bakanlığı diye bir bakanlıkları da yok, tahsis arazisi diye bir kavramları yok, teşvik diye bir şeyleri yok, Başaran Ulusoy gibi bir başkanları yok, denizi, güneşi, Kapodokya'sı, Efes'i, Antalya'sı ve hele İstanbul gibi bir kenti olmamasına rağmen en az 25 milyon turisti dünyanın en yüksek fiyatları ile çekip, soyup geri gönderiyorlar. (Bizde yaklaşık 11 milyon turist geliyor; bunların 2 milyona yakını İstanbul'a geliyor.)

BU NASIL KUCAKLAŞMA

Londra'
nın nesi var; sayıları üç beş arasında değişen sarayları, heykelleri, nehir köprüleri, müzeleri ve galerileri var.

Buna dil eğitimi dolayısıyla gelenler de eklendiğinde TV8'de program yapanların bile düşünemeyeceği miktarlarda gelir elde ediliyor. Biz ise hálá devleti soyup soğana çevirip, halkı dolandırıp, yolsuzluk ve yoksulluğu ana politikalar haline getirip, ABD'yi kábe yapıyoruz.

Bir de utanmadan slogan üretiyoruz, ‘‘Turizmde AB ile kucaklaşıyoruz’’ diye... Doğru slogan şöyle olmalı idi ‘‘AB'nin kucağına oturuyoruz. Üç beş tekeli ihya edip, küçük ve orta acenteleri öldürmeye çalışıyoruz.’’

Birkaç yıl önce yaşadığı terörden sonra Mısır'ın turizmini ayağa kaldırmak için ne tür faaliyetler yaptığını bir düşünsek...

Kendim ettim kendim buldum

FRANSA'daki gelişmeleri izlerken tam bir ‘kendim ettim, kendim buldum' durumunda olduklarını görüyorum. Bayramda yurtdışı aktarması yapmak için Ankara'dan İstanbul'a giderken yanımızda Yozgatlı biri vardı. Tarlaları verimsizdi ve 15 kişiye bakmak zorundaydı; bu yüzden kaçak çalışmak için Almanya üstünden Fransa'ya gidecekti. Aracı kuruma 4000 dolar vermişti.

‘‘Fransa'da yakalanırsan ne olur?’’ dediğimde ise turist vizesiyle gittiğini ama yakalanırsa ‘‘Ben Türkiye'de cinayet dahil herhangi bir suçtan aranıyorum’’ derse sorgusuz sualsiz vizesinin uzatıldığını söyledi. Yani Fransa da, Türkiye'de suç işleyen insanları el üstünde tutuyor. Sonunda başlarına bela alacakları açıktı ve aldılar da...

Bulut AYAYDIN

Kim satar kim alır

CHP milletvekilleri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i mercek altına almışlar.

İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya, Gökçek'in 'çıkacağı program için yaptırdığı afiş ve televizyon reklam ödemeleriyle' ilgili giderlerin kaynağını soruyor.

Aksu yanıtında ‘‘Söz konusu afişlerin hangi kuruluşa ne kadara yaptırıldığı konusunda belediyenin bilgisi yok’’ diyor.

TBMM Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş de, Bakan Aksu'ya Gökçek'in sattığı belediye arsalarını soruyor.

Aksu'nun açıklamasına göre, Belediye'nin 8 yılda 53.2 milyon doları arsa, 66.8 milyon doları konut olmak üzere toplam 120 milyon dolarlık gayrimenkul satışı yaparak 173.8 trilyon lira gelir elde ettiği ve satışların büyük bölümünün belediye şirketlerine yapıldığı ortaya çıkıyor.

Bakan Aksu'nun açıklaması devam ediyor:

‘‘(Arsaları) belediye şirketleri neden alır? Belediye şirketleri paravan olarak mı kullanılmıştır? Bu arsa ve konutlar kimlere verilmiştir? Bunları belediye şirketlerinin aldığını açıklamak aslında esas alıcıları aklamaktır. Belediye şirketleri kimlere, hangi fiyattan sattığını açıklamalıdır.’’

Milletvekilleri kadar Ankaralılar da bu bunları merak ediyor.

Arif olan anlar

TÜRKİYE
Cumhuriyeti'ni AB'ye sokacağız diye 80 yıllık cumhuriyetimizin onurunu ve gururunu ayaklar altına aldıranların, önüne koyulan her şeye gözü kapalı imza atıp 'evet' diyenlerin, ülkenin ulusal bütünlüğünü zedeleyenlerin, üniter devlet yapısının temeline bomba koyanların, Kıbrıs gibi milli bir meselede ayrımcı tavır izleyip peşkeş çekilmesine seyirci kalanların, Güneydoğu'yu AB kayıtlarına bir eyalet, özerk bir bölge gibi kabul edip yazdıranların, Türkiye'de dini ayrımcılık vardır diyenlerin ve bu ayrımcılığı kendisi yapanların... Türkiye'de etkin pozisyonda olması doğru değildir. Bu kişiler kim mi?

Tayfun ÖZYURT-BEŞİKTAŞ

Biliyor musunuz?

THY'nın Londra kargo acenteliğinin el değiştirdiğini, Hollanda'da bu işi yapan İsmail Durmaz'a verildiğini; bu konudaki 'lobi' faaliyetinin İnanç Gümrükleme'nin sahibi Necdet Gülünk'ün kardeşi AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Metin Külünk tarafından yürütüldüğünü...

Biliyor musunuz?
Yazının Devamını Oku

Hayrünisa Hanım türban davasını geri çekemez mi?

21 Aralık 2003
<B>ANKARA'</B>dan bir dostumuz<B>, Fransa'</B>da türban olayını inceleyen <B>Özdemir İnce'</B>nin aktardığı gelişmeleri ibret verici buluyor. Hele Fransız müfettişin ‘‘Türkiye'de türban yasak. Neden Fransa'da ısrar ediyorsunuz?’’ sorusuna Türk babanın ‘‘Biz neden Fransa'dayız sanıyorsunuz?’’ biçimindeki çarpıcı yanıtını...

'Özgürlükçü Avrupa' şok geçiriyor.

Ve şöyle devam ediyor dostumuz:

‘‘Başbakan Erdoğan'ın kızının türban nedeniyle yurtdışında okumasında, salt kızının türbanı inancı nedeniyle takmakta ısrarcı olduğunu mu sanıyorsunuz? Baba Erdoğan ve yakın çevresi, bilerek ya da bilmeyerek, baskı sonucu kızlarının türban takmasını sağlıyorlar.

Önerim Başbakan'a: ‘Örnek olun ve kızınızın gerçek özgürlüğü tatmasını sağlayın; bedeli de türban takmak olmasın...'

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünisa Gül de sorunun çözümüne katkı sağlayabilir. Acaba türban konulu başvurusunu AİHM'den geri almayı düşünür mü? Kamuoyundaki gerginliğin giderilmesine katkı sağlayabilir. Buna ülkenin ihtiyaçı var.

Kimono giyen Japon kadınlarının başı açıktır. Bakanın eşine türbansız kimono daha çok yakışmaz mıydı acaba?’’ VEKİLLERE TSE!

Ve bir konuya daha değiniyor:

‘‘AKP'li bir milletvekili, TSE'den türbanın standardının saptanmasını istemiş... Reddedilmiş... TSE eli değmişken, konu önüne gelmişken, laik sistemde, milletvekilinin standartlarını da saptasaydı, olmaz mıydı?’’

Akıl yaşta değil baştadır.

Yılbaşı hediyesi

YILBAŞI geliyor... Bir devlet memurunun telefondan ilettiği kısa ve anlamlı notu şöyle:

‘‘Uluslararası geleneklere göre 50 ABD Doları üzerindeki armağanların Hazine'ye iadesi gerekir. Başta kamu kurum ve kuruluşlarına, özel sektörün büyüklerine, dernek, oda ve sendikalara bu etik durumu hatırlatırım.’’

Milyarlar vurmaya devam ediyorlar

MİLLİ Piyango Genel Müdürü İhya Balak, sahte biletler konusunda ellerindeki olanaklar ölçüsünde mücadele ettiklerini, polise yardımcı olduklarını söylüyor... Ancak mücadele yeterince yapılmıyor. Sanki bir el ‘‘bırakın satsın’’ der gibi... İstanbul'da TEM'den Kozyatağı Atatürk Caddesi'ne girişte kurulan pazar nedeniyle (dün) yoğun trafikte kuyrukta beklerken M.D. adlı okurumuz aradı: ‘‘1.5 saat önce polise telefon ettim, ne gelen var ne de giden. Şu anda 4 kişi, şipşak bilet satmaya devam ediyorlar. Şapkalarında MP işareti var ama resmi satıcı değiller. Alıcı rolü ile bileti şöyle bir yokladım, fotokopiydi. Hemen yanımdan uzaklaştılar. Köşenizde bu kadar yazılar çıktı; şebeke korkusuzca sahte bilet satmaya devam ediyor; insanlarımız kandırılıyor.’’

Zeynep Tanyolaç da, Şaşkınbakkal, Kazım Özalp Caddesi'nde trafiğin günün her saatinde tıkalı olduğunu, bundan bir süre önce bir MP bayisinin kendisine bilet ve spor toto almasını önerdiğini; o loto kolonunda 4 tutturduğunu, Levent'teki bayiye götürdüğünü, kendisine 'sahte' olduğunun söylendiğini anlattı.

AB’nin çelişkisi

GÖZDEN kaçtığını düşündüğüm bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

Bir yandan ‘‘1 Mayıs 2004'ten sonra Türk ordusu işgalci durumuna düşecektir’’ diyen AB, öte yandan ‘‘Annan Planı'nın son anda kabulü KKTC'de yapılacak referanduma bağlıdır’’ diyor. Öyleyse ya KKTC halkı Annan Planı'na hayır derse, Türk ordusu işgalci olmaktan çıkacak mı? Bu AB'nin bir çelişkisi değil mi? Bir başka deyişle, AB'nin çifte standartlarından bir başkası olarak algılanamaz mı?

Dinçer KİSOĞLU

Akşit’e kızdılar

İZMİR'den bir okurumuz, Devlet Bakanı Güldal Akşit'e soruyor:

Sosyal Hizmetler'e bağlı -sanıyorum 40-50 adet- huzurevleri var Türkiye'de... SSK ve Bağ-Kur'lular barınır. Tek kişilik odalarda 2003'te 156 milyon alınırdı. 2004'ün başında bu 168'e, ikinci altı ayda da 180 milyon liraya çıktı. Elektrik parası da aylık 3'ten 4 milyona çıkarıldı.

Hani enflasyon düşüyordu; hani elektrik fiyatları ucuzlamıştı?

Bizlere bu kadar zam yaptınız mı hanımefendi? Size çok kırgınız.

Biliyor musunuz

AKP Muğla Milletvekili Seyfi Terzioğlu’nun, telefonla Milas Milli Eğitim Müdürü Reşit Cengiz'le görüşmek isterken, anlamadığı için adını iki kez sormak zorunda kalan müdürlük sekreteri Fidan Bakbak'ın bir ilköğretim okuluna sürgün edildiğini...

CUMHURİYET tarihinin en büyük vurgunu olarak nitelenen 'Örümcek Ağı' operasyonu ile ilgili olarak tutuklu bulunan Erol Kohen ve Ahmet Züberkan Arıkan'ın 150'şer milyar lira kefaletle tahliye edildiklerini...

Mesaj panosu

BEŞİKTAŞ
Belediyesi'nin önündeki yolun üst kısmında Eğriçınar Sokak'ta cumbalı 3. derecedeki tarihi ev yıkıldı, 10 daireli apartman yapıldı. Sokağa adını veren çınar dahi kesildi. 3. Nolu Koruma Kurulu, yapının restorasyon projesine aykırı yapıldığını rapor etti. İmar Müdürü Mustafa Bey'e şikayet ettiğimde beni, ‘‘Sen bu işlerle niye ilgileniyorsun?’’ diyerek kovuyor. Kim hesap soracak?

Ekrem YÖRÜKOĞLU BEŞİKTAŞ

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Maliye Bakanı öyle bir tablo çiziyor ki, sanki Türkiye'de kişi başına Milli Gelir 24 bin dolar.’’

(TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş)
Yazının Devamını Oku

İstanbul Büyükşehir adayını AKP 19 isimden belirleyecek

20 Aralık 2003
<B>CHP</B> diğer sosyal demokrat partilerle güç birliğine sıcak bakmaz ve aday belirleme konusunda henüz etkin bir çalışması dikkat çekmezken, <B>AKP</B> bugünden itibaren atağa geçti. Dün bir okurumuz aradı. İstanbul'dan bir arkadaşıyla bir adaylık görüşmesi için CHP Genel Merkezi'ne gittiğini ancak partide geçmiş dönemlerdeki canlılığı göremediğini söyledi ve ‘‘CHP ne yapıyor; AKP'nin ağırlığı karşısında aday olmak isteyenlerin sayısında eskisi gibi bir yoğunluk olmadığını görüyorum’’ söyledi.

AKP ise yoğun bir çalışma yürütüyor. İstanbul il örgütü Abant'ta yerel yönetimlerle ilgili iki günlük bir kampa alındı. Kampa, başta il yönetim kurulu ve tüm ilçe başkanları eşleriyle katılıyor. Örgütte, 28 Mart seçimlerinde uygulanacak stratejiler ve adaylıklar konusunda yeni değerlendirmeler yapılacak. İstanbul İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ‘‘Referanslarının İstanbul olduğunu’’ bildiren açıklamasına göre seçimler için hazırlıklarını tamamladıklarını söylüyor.

Müezzinoğlu ‘‘Biz diğer partilere bakmıyoruz; bütün ilçeleri nasıl kazanırız ona bakıyoruz. İstanbul'daki her 10 belediyeden en az 8'ini alacağız’’ diyor.

SORU-YANIT

Başbakan'ın kafasında İstanbul Büyükşehir adaylığı için bir isim var mı?

- Henüz olduğunu sanmıyorum, çünkü yaptığımız çalışmaların sonuçlarını bekliyor.

AK Platform toplantısı sonunda Büyükşehir ve ilçe belediyeleri için yaptığınız anketlerin sonucu ne oldu?

- Salon toplantıları, sokak taramaları, gelen mektuplar ve internet üzerinden elde 247 bin bilgi formunun sonuçları profesyonel bir şirket tarafından değerlendiriliyor. Büyükşehir Belediyesi için 76 isim önerildi; bunlardan 19'u değerlendirmeye alındı ve bunların vizyonu, güvenirliliği, dürüstlüğü, çalışkanlığı gibi sorularla yeniden yeni bir anket çalışmasına başlandı. Önerilen adaylardan 11-12'i bilinen isimler.

ADAYLAR YENİ YILDA

İlçeler...

- Her ilçeye de en az 6-7-8 isim önerildi. Bunlar da taranarak değerlendiriliyor.

Ali Müfit Gürtuna, geçen hafta Başbakan'la görüşmüş...

- Evet görüştü, daha sonra benimle de görüştü.

Ahmet Hakan, Sabah'taki köşesinde ‘‘Gürtuna aday olamayacak’’ diyor.

- Değerlendirmeler devam ediyor; şu an bir şey söylemek için erken.

Müezzinoğlu,
başka bilgi vermek istemiyor. Ancak İstanbul'da seçimi mutlaka alacaklarını iddia ediyor.

Partilerin adayları YSK'nın 5 Ocak'tan sonra seçim takvimini ilan etmesinin ardından belli olacak.

‘Ben haklı çıktım’

MAVİ Akım'la ilgili davada, ÖHS (Öztaş-Hazinedaroğlu-Stroyantrans Gaz) konsorsiyumunun çıkarları doğrultusunda sözleşme protokolünün 'avans ödemesi' başlıklı maddesini değiştirdikleri ve OHS'ye yeterli güvence almadan 46 milyon dolar avans ödedikleri iddiasıyla Botaş eski Genel Müdürü Gökhan Yardım ve Yönetim Kurulu üyeleri Kutluhan, Çınbay, Uğur Başer ve Hayri Nadır Bıyıkoğlu ve Arif Bilal Uzuner için 6'şar milyon 46'şar bin lira 'ağır' para cezalarına mahkum olmaları ile ilgili karar üzerine Vatan gazetesi ilginç belgeler yayınlıyor.

Gözaltına alınan bankacı Derya Ertuğrul'un ‘‘Mavi Akım projesini üstlenen konsoriyumun koordinatörü Ömer Hakan Bozkurt'un talimatıyla, bankadaki hesabından aldığım 50 bin doları, BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Yardım'ın gönderdiği kişiye verdim’’ biçimindeki iddiası, mahkeme kararında soru işaretleri yarattı.

VERSO Araştırma Şirketi'nin sahibi Erhan Göksel dün Gökhan Yardım'ın kendisini maddi tazminata mahkum eden mahkeme kararını gönderdi.

Olayı şöyle anlattı:

‘‘Mavi Akım'ı ortaya çıkartan benim; çünkü bütün gelişmeleri biliyordum. O zaman yaptığım bir TV programında Gökhan Yardım'ın yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığını söyledim. O da bana yayın yoluyla hakaret davası açtı. 2001'in sonlarıydı sanıyorum, 10 milyarlık tazminat isteğine mahkeme 300 milyon ceza vermişti.. Şimdi Gökhan'a gülünç de olsa 6 milyon lira ceza verilmesi ve hele Vatan gazetesindeki son ifadeleri okuyunca ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Hakkında verilen karar, gelişmeler karşısında tartışmalı hale geldi. Ben de Ankara 6. Asliye Hukuk Hakimliği'nin verdiği kararın yeniden görüşülmesini isteyeceğim.’’

Biliyor musunuz?

İÇİŞLERİ Mülkiye Müfettişlerinin İstanbul'daki belediyelerin meclis üyelerinin mal bildirimlerini gözetim altına aldıklarını; bu arada bildirimde bulunmamış bazı Meclis üyelerinin araya hatırlı kişileri sokarak eski tarihli bildirimde bulunmak istediklerinin ortaya çıktığını...

EMİNÖNÜ'nde bir partinin başkan adayının, rakiplerini destekleyen seçmenlerin evlerine 'zarflar' bıraktırdığını, bunları geri çevirenleri ise başkanlığa gelirlerse, mahallelerine hizmet götürmemekle tehdit ettiklerini...

Biliyor musunuz?

Mesaj panosu

TÜSES'
in ‘‘Yerel Seçimler ve Yerel Yönetim Reformu’’ paneli The Marmara'da bugün 14.00-17.30'da. Konuşmacılar: Ali Çarkoğlu, Ersin Kalaycıoğlu, Sezgin Tüzün, Yiğit Gülöksüz.

ŞİŞLİ Belediyesi'nin '2004 Nişantaşı Yılbaşı Festivali' bugün 19.00'da Abdi İpekçi Caddesi'nde konserler ve defilelerle başlıyor.
Yazının Devamını Oku

Sahte Milli Piyango biletlerinin öyküsü

19 Aralık 2003
<B>KADIKÖY'</B>den O.K. adlı okurumuzun Bağdat Caddesi'nde aldığı biletlerin sahte çıkması üzerine bir şebekenin varlığından söz etmiştik. MP Genel Müdürü İhya Balat ile Bahçekapı Şube Müdürü Veli Pan aradılar... Olayın peşine düştüklerini söylediler; Bu arada İstanbul Mali Şube Müdürü Metin Aşık arayarak, daha önce Küçükçekmece'de basılan sahte biletlerle bağlantısı olduğunu ve duruma el koyduklarını söyledi.

MP Genel Müdürü İhya Balat, ‘‘İki personelimiz kendisini bir çiçekle ziyaret ederek özür dilediler; tam, yarım ve çeyrek üç bilet hediye ettiler’’ dedi. Ne yazık ki kötü niyetli kişilerin bu tür olaylarıyla her zaman karşılaştıklarını söyleyen Balat, ‘‘Bayilerimizi uyarıyoruz; ne tedbir gerekiyorsa yapıyoruz, polise bilgi veriyoruz’’ diye konuştu.

MP biletlerinin TMO tarafından ithal edilen fligramlı káğıda basıldığını, müşterilerin biraz özen göstermeleri halinde gerçek ve sahte biletlerin ayırt edilebileceğini anlattı. MP idaresi tarafından verilmiş kimlik kartları olmayan bayilerden bilet alınmaması uyarısında da bulundu.

Bu arada internet üzerinden oynanan ve gittikçe artan 'bahis' sitelerinin dünyanın sorunu olmaya başladıklarını, geçen eylül ayında Dünya Milli Piyango Birliği toplantısında bu konunun gündeme geldiğini de anlattı Balat... Ve ekledi:

‘‘Bu konuda BM çercevesinde bazı önlemler düşünülüyor. Bu sitelerin çökertilmesi için bazı girişimler bile gündeme geldi.’’

Sahtesine dikkat

MİLLİ Piyango idaresi, sahteleriyle mücadele için biletlerdeki belirgin özellikleri şöyle açıklıyor:

Sol alta bölümde bulunan kontrol numarası iki parmak arasında gezdirildiğinde rakamların kabarık olduğu hissedilir.

Işığa tutulduğunda bilet kağıdının dokusu içinde beyaz renkli yuvarlak içerisinde MP amblemli ‘‘Fligran'' vardır.

Ultraviole (UV) ışıkta mavi ve açık yeşil renkli parlayan ve kesik çizgiler şeklinde dağılımı bulunan elyaflar (3mm) görünür.

Kontrol yoksa şebeke soyar

OKURUMUZ O.K., kendisine gelen MP memurlarına sahte biletleri teslim ettiğini belirterek şunları anlattı:

‘‘Nezaket gösterip arayan genel müdürün konuşmasından şunu anladım. Hálá olayın içine hiçbiri girememiş zira... 70 trilyonluk biletin büyük bir bölümü tabiatıyla seyyar bayiler eliyle satılıyor. Bu normal, ancak koskoca idarenin bunları zaman zaman denetleyecek bir tek memur kadrosu yok. İstanbul'daki 30 personelin hepsi masabaşı, muhasebe memurları... Bu denetimsizlik var oldukça her yerde sahte bilet satışı korkusuzca devam eder. İşin yapısı ve tabiatı bu sahtekárlığı zorluyor, davet ediyor. Bu kadar bilet sattıracaksın, bir tek denetimcin olmayacak, alkışlar doğrusu bu kafaya bu zihniyete!.. Vatandaşa gözünü açsaydın demek, biletler sahte, kontrol et demek anlamsız. Bu durumda sahtekar şebekeler yeni makineler, yeni ekipler kurmaya devam edecektir. Bu paralarla vatandaş soyulur; paralar şebekeye gider.’’

Tavuk fiyatları borsa gibi oldu

İSTANBUL'dan bir okurumuz, tavuk fiyatlarındaki düşüşe dikkat çekiyor. Bir market sahibi ile konuşmuş; kendisine ‘‘Tavuk ve piliç üreticileri kışın fiyatları düşürüyor, yazın artırıyor’’ demiş. Bir fiyat istikrarsızlığı olduğunu, ancak olayın gerisinde bazı oyunların bulunduğunu da anlatıyor.

Öğrendiklerini şöyle aktarıyor:

‘‘Fiyatlar kasıtlı aşağıya çekiliyormuş. Yazın 5 milyona piliç satarlarken şimdi 2 milyon civarında seyrediyor. Aslında büyük üreticilerin küçük üreticileri piyasadan silmek için yaptıkları arz-talep oyunlarıymış... Bunların içinde yabancı üreticiler de varmış.. Biliyorsunuz, gıdalarımız da yabancıların eline geçiyor; yerli gıda firmalarımız yutuluyor. Bir kartelleşme görülüyormuş. Gerçekten altı ay içinde fiyatlar borsa gibi bir inip bir çıkıyor. Rekabet Kurulu bu işlerle hiç ilgilenmez mi?’’

Emeklilik önerisi

OKURUMUZ Erdinç Aksu,
ilgili bakanlara çağrıda bulunuyor:

2004 yılında kamu kuruluşlarında çalışan personelin azaltılması için IMF'ye söz verildiğini biliyoruz. Memurların emekli olduktan sonra aldıkları ücretin %30 civarında düştüğü ve kimsenin de bu nedenle emekli olmak istemediği bilinen bir gerçektir. Kamu işçisini emekli etmek için yapılan teşvik uygulaması memurlar ve sözleşmeli personel için de uygulansa halen çalışan memurların büyük bir çoğunluğu emekli olacaktır.

Biliyor musunuz?

AKBİL sisteminde yolsuzluk yapıldığı yönündeki açıklamaları nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, makamı küçük düşürdüğü ve iftira attığı iddiasıyla Mehmet Bölük hakkında Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı tazminat davasının reddedildiğini... Bölük hakkında daha önce de AKBİL'le ilgili olarak Tayyip Erdoğan ve Belbim'le ilgili tazminat davalarının da 'ret'le sonuçlandığını...

Biliyor musunuz?

Mesaj panosu

BAKIRKÖY
yöresinde Galeria, Carousel, Atrium ve Town Center'den sonra Florya'da da Fly In adlı alışveriş merkezi açılış yapılmadan faaliyete geçti. İmara aykırı olduğu ve hava mania hattına girdiği söylenen bu yerin Başbakan Erdoğan tarafından açılacağı söyleniyor. Peki, buranın sahiplerinin Florya'daki diğer usulsüz inşaatlarından AKP teşkilatının haberi var mıdır?

AKP İstanbul örgütü, il başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun başkanlığında Abant'ta yarından itibaren 'Seçim Stratejileri' ile ilgili kampa giriyor.
Yazının Devamını Oku

Baba-oğul Bush’lar da yargılanmalı

18 Aralık 2003
<B>ANKARA'</B>dan hukukçu dostumuz <B>Nurettin Kaptan </B>çeşitli çevrelerin yorumlamasının aksine <B>Saddam Hüseyin'</B>in savaş suçlusu olmadığını, ancak <B>Uluslararası Ceza Mahkemesi'</B>nde yargılanabileceğini söylüyor. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlara mahkemenin Lahey Adalet Divanı ve AİHM gibi görev yaptığını hatırlattığını belirten Kaptan, ‘‘Bu mahkemenin varlığından pek kimsenin haberi yok. Bu konuyu gündeme getirerek kamuoyunun bilgisine sunmak istiyorum. Bu mahkemenin İspanyol Savcısı Baltazar, bu konularda çok hassastır’’ dedikten sonra şunları söylüyor:

‘‘ABD ve koalisyon ortakları BM'nin kararı olmadan Irak operasyonunu gerçekleştirmişlerdir ve Saddam Hüseyin meşru müdafaa durumunda bırakılmıştır. Maznun olması gerekirken mazlum olmuştur. Yargılanması gereken konu başta Halepçe katliamıdır. 1974 Barış Harekatı'na kadar Rumların, Kıbrıslı soydaşlarımıza uyguladığı katliamlar zincirinden dolayı Rum sorumluların da Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanması için İspanyol Savcı Baltazar neden bekliyor? Hukuk herkese lazımdır. Eğer hukukun kurallarına uyulmazsa Saddam gibi bir cani saygın bir insan dahi olabilir.’’

SUÇ DUYURULARI VAR

Kaptan
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin statüsünü kabul etmeyen ve bunları parlamentolarından geçirmeyen iki ülkenin ABD ve Irak olduğunu, ancak statüyü kabul etmemenin yargılamaya engel teşkil edemeyeceğini söylüyor.

‘‘I.Irak operasyonu nedeniyle baba Bush hakkında uluslararası bir sivil toplum örgütü tarafından suç duyurusunda bulunuldu. 2. Irak operasyonu nedeniyle de Blair için de İstanbul Barosu suç duyurusunda bulundu.

Aslında mahkemenin işlem başlatması, incelemeye alması için duyuru da gerekmez. Zaten olaylar ve aktörler ortada... İnsanlık suçlarının ispatına gerek yok; zaten kendilerini ispat ediyorlar.

Jr. Bush ve yakalanan Saddam Hüseyin'in de hep birlikte yargılanmaları gerekir.

Şili diktatörü Pinochet'nin de yargılandığını, 'Sırp kasabı' Miloseviç'in de Lahey'de yargılamasının sürdüğünü hatırlatan Kaptan şöyle devam ediyor:

İSPANYOL SAVCI

‘‘İspanyol Savcı Baltasar'ın günlüğünde İspanyol Başbakanı Anzar ve ABD Başkanı oğul Bush vardı. Neden hálá işlem başlatıp incelemeye almıyor; soruşturma açmıyor? Hatta ABD, İngiliz ve İspanyol Genelkurmay Başkanları da sanık gösterilmelidir. Sayın Savcı unutmasın; güçlülerin değil, haklıların güçlü olduğu dünya yaratılmadıkça Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin müşterisi çok olur.

II. Irak operasyonunda Bush-Blair-Aznar üç ahbap çavuş değiller miydi?

YSK’ya bir uyarı

BİR okurumuz uyarıyor:

YSK yine hata yapıyor. İlk kez oy kullanacakların doğumu 28.3.1986 ve öncesi değil, 27.3.1986 ve öncesi olabilir. Çünkü insanlar 0 yaşta doğarlar. 28.3.1986 doğumlular, 28.3.2004 günü yani yerel seçim günü 18 yaşını doldurmamıştır. Doldurması için seçim günü saat 24.00'ü geçmelidir.

Oy kullananların sayısı seçimin sonucunu etkilerse 18 yaşını doldurmadıkları için seçimler iptal edilebilir.

Bonozedelerden tepki yağıyor

İMARZADELER, TBMM'deki son gelişmeler üzerine tepki gösterip sorular soruyorlar:

SON bir haftada ne değişti ki, İmar Bankası bonozedelerini kapsam dışına, ticari mevduatları kapsam içine aldınız? Yapılan bu değişiklikle devletin güvenilirliği olumsuz yönde etkilenmez mi? Yaklaşık 8 katrilyonluk bir ödeme öngörülürken 0.8 katrilyonluk ödemenin gerçek nedeni nedir?

Ekrem SAYIRLIK-ESKİŞEHİR

50 milyarın üzerindekilere devlet güvencesi olmadığı için paramı Hazine bonosuna yatırdım; çünkü güvenli buldum. Diğer bankaların Hazine bonosu alanlara verdiği, makbuzun aynısını İmar Bankası da bize verdi. Bunun karşılığının olup olmadığını biz vatandaşlar bilemeyiz. Bunun takibi devletin işidir. Bu konudaki reklamları hiçbir devlet yetkilisi görmedi mi yoksa görmek istemedi mi?

İnci DONAY-İSTANBUL

BİR İmar Bankası bonozedesi olarak yapılan haksızlığın şokunayım. Ödeneceği konusunda ümit verildiği halde son anda yaşatılan hayal kırıklığını hálá anlamış değilim.

İhmali olan kurumların ve üçkağıtçıların suçunu mağdurlara yüklemeye kimsenin hakkı yoktur. Devlete güvenilmeyecekse kime güvenilecektir.

T.U.-İSTANBUL

Hükümet bize jest yapsın

HÜKÜMET bir süre önce ek taşıt vergisi uygulaması başlatmıştı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği vergiyi bizler yatırmıştık bile.

Şimdi ocak ayında parayı alacağımız söyleniyor. Ancak bu arada vergiye bir zam daha yapıldı. Vatandaş olarak ricam, bir jest olarak bu ek zam zamanında parasını yatıranlardan alınmasın. Gününde ödeyenlere de bir ödül olsun. Bir teşvik olsun..

Em.Albay Sadettin ÖZTAN İSTANBUL

MESAJ PANOSU

AKP'liler yargıya güvenmedikleri için dokunulmazlıklarını kaldırmıyorlarmış, madem öyle bizlere de dokunulmazlık versinler.

Abidin TANER-ANKARA
Yazının Devamını Oku