İngiliz, nasıl turist tavlıyor

OKURUMUZ Raşit Araz, Londra'nın nasıl turist tavladığını aşağıdaki yazıyla ne güzel anlatıyor:

‘‘AP dünyanın önde gelen haber ajanslarından biridir. Her yıl milyonlarca AP haberi gerek yazılı gerek görsel basında yer alır. Onun geçtiği ve Noel arifesinde aşağı yukarı tüm basının kullandığı bir haber bizim işimizle doğrudan ilgili.

Haber söyle:

Londra'da Hampton Court Sarayı'nda -ki 8. Henry Sarayı olarak bilinir ve İngiltere'nin en büyük sarayıdır- hayalet göründü ve güvenlik kameraları bunu tespit etti.'

Bilindiği gibi Hampton Court, Londra merkezinin 15 km kadar batısında, Thames Nehri üzerinde yer alır. Sarayı gezdiren turist rehberleri bazen Tudor (Hanedanı) dönemi giysileri giyerler ve bu giysilerle turistlere sarayı gezdirirler.

AP bir de fotograf kullanmış, güvenlik kamerasından alınan bir karede bir saray kapısı önünde Tudor giysileri içinde bir adam duruyor. Saray sözcüsü bayan Vikki Wood, bu görüntünün gerçek olduğunu ve kendilerinin yaratmadığını söylüyor. Bilindiği gibi Noel döneminde bu tür haberlerde bir artış oluyor. Saray girişi 11.50 pound.

PALAVRA HABERLE REKLAM

Böyle bir haber korkunç bir reklam desteği sağlıyor. Buna benzer haberleri kullanarak, sadece Londra bütün Türkiye'nin turizmde kazandığının birkaç kat fazlasını kazanıyor. Üstelikte neredeyse tüm ülkelere uyguladığı sıkı bir vize politikası ile bunu yapıyor. Tanıtım Fonu diye bir fonları yok, Turizm Bakanlığı diye bir bakanlıkları da yok, tahsis arazisi diye bir kavramları yok, teşvik diye bir şeyleri yok, Başaran Ulusoy gibi bir başkanları yok, denizi, güneşi, Kapodokya'sı, Efes'i, Antalya'sı ve hele İstanbul gibi bir kenti olmamasına rağmen en az 25 milyon turisti dünyanın en yüksek fiyatları ile çekip, soyup geri gönderiyorlar. (Bizde yaklaşık 11 milyon turist geliyor; bunların 2 milyona yakını İstanbul'a geliyor.)

BU NASIL KUCAKLAŞMA

Londra'
nın nesi var; sayıları üç beş arasında değişen sarayları, heykelleri, nehir köprüleri, müzeleri ve galerileri var.

Buna dil eğitimi dolayısıyla gelenler de eklendiğinde TV8'de program yapanların bile düşünemeyeceği miktarlarda gelir elde ediliyor. Biz ise hálá devleti soyup soğana çevirip, halkı dolandırıp, yolsuzluk ve yoksulluğu ana politikalar haline getirip, ABD'yi kábe yapıyoruz.

Bir de utanmadan slogan üretiyoruz, ‘‘Turizmde AB ile kucaklaşıyoruz’’ diye... Doğru slogan şöyle olmalı idi ‘‘AB'nin kucağına oturuyoruz. Üç beş tekeli ihya edip, küçük ve orta acenteleri öldürmeye çalışıyoruz.’’

Birkaç yıl önce yaşadığı terörden sonra Mısır'ın turizmini ayağa kaldırmak için ne tür faaliyetler yaptığını bir düşünsek...

Kendim ettim kendim buldum

FRANSA'daki gelişmeleri izlerken tam bir ‘kendim ettim, kendim buldum' durumunda olduklarını görüyorum. Bayramda yurtdışı aktarması yapmak için Ankara'dan İstanbul'a giderken yanımızda Yozgatlı biri vardı. Tarlaları verimsizdi ve 15 kişiye bakmak zorundaydı; bu yüzden kaçak çalışmak için Almanya üstünden Fransa'ya gidecekti. Aracı kuruma 4000 dolar vermişti.

‘‘Fransa'da yakalanırsan ne olur?’’ dediğimde ise turist vizesiyle gittiğini ama yakalanırsa ‘‘Ben Türkiye'de cinayet dahil herhangi bir suçtan aranıyorum’’ derse sorgusuz sualsiz vizesinin uzatıldığını söyledi. Yani Fransa da, Türkiye'de suç işleyen insanları el üstünde tutuyor. Sonunda başlarına bela alacakları açıktı ve aldılar da...

Bulut AYAYDIN

Kim satar kim alır

CHP milletvekilleri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i mercek altına almışlar.

İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya, Gökçek'in 'çıkacağı program için yaptırdığı afiş ve televizyon reklam ödemeleriyle' ilgili giderlerin kaynağını soruyor.

Aksu yanıtında ‘‘Söz konusu afişlerin hangi kuruluşa ne kadara yaptırıldığı konusunda belediyenin bilgisi yok’’ diyor.

TBMM Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş de, Bakan Aksu'ya Gökçek'in sattığı belediye arsalarını soruyor.

Aksu'nun açıklamasına göre, Belediye'nin 8 yılda 53.2 milyon doları arsa, 66.8 milyon doları konut olmak üzere toplam 120 milyon dolarlık gayrimenkul satışı yaparak 173.8 trilyon lira gelir elde ettiği ve satışların büyük bölümünün belediye şirketlerine yapıldığı ortaya çıkıyor.

Bakan Aksu'nun açıklaması devam ediyor:

‘‘(Arsaları) belediye şirketleri neden alır? Belediye şirketleri paravan olarak mı kullanılmıştır? Bu arsa ve konutlar kimlere verilmiştir? Bunları belediye şirketlerinin aldığını açıklamak aslında esas alıcıları aklamaktır. Belediye şirketleri kimlere, hangi fiyattan sattığını açıklamalıdır.’’

Milletvekilleri kadar Ankaralılar da bu bunları merak ediyor.

Arif olan anlar

TÜRKİYE
Cumhuriyeti'ni AB'ye sokacağız diye 80 yıllık cumhuriyetimizin onurunu ve gururunu ayaklar altına aldıranların, önüne koyulan her şeye gözü kapalı imza atıp 'evet' diyenlerin, ülkenin ulusal bütünlüğünü zedeleyenlerin, üniter devlet yapısının temeline bomba koyanların, Kıbrıs gibi milli bir meselede ayrımcı tavır izleyip peşkeş çekilmesine seyirci kalanların, Güneydoğu'yu AB kayıtlarına bir eyalet, özerk bir bölge gibi kabul edip yazdıranların, Türkiye'de dini ayrımcılık vardır diyenlerin ve bu ayrımcılığı kendisi yapanların... Türkiye'de etkin pozisyonda olması doğru değildir. Bu kişiler kim mi?

Tayfun ÖZYURT-BEŞİKTAŞ

Biliyor musunuz?

THY'nın Londra kargo acenteliğinin el değiştirdiğini, Hollanda'da bu işi yapan İsmail Durmaz'a verildiğini; bu konudaki 'lobi' faaliyetinin İnanç Gümrükleme'nin sahibi Necdet Gülünk'ün kardeşi AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Metin Külünk tarafından yürütüldüğünü...

Biliyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları