“Bu fırtına Türkiye’ye çok sert vurmaz. Çünkü enerjisini deniz suyu sıcaklığından alır. Enerji bulamayacağı için de Yunanistan kıyılarında kalır. Bize çok güzel bir yağış getirir. Bu eylül ayında güzel bir yağış alma ihtimalimiz çok yüksek.”
DEPREM İÇİN BÜYÜK PLAN GEREKİYOR
JEOLOG ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür’e göre, İstanbul’da deprem için yapılan çalışmalar yeterli değil. İstanbul’da her an bir deprem olma olasılığının yüzde 47 olduğunu ifade eden Görür, 30 yıldır deprem gerçekleştiğini söylemelerine rağmen yeterli sayıda ve kapsamda çalışma yapılmadığı görüşünde.
“Valilik resmi binaları güçlendiriyor. İBB binaları yenilemek için çalışma yapıyor, ancak İstanbul’u deprem dirençli bir kent yapmak için büyük bir plan gerekiyor. Merkezi yönetim ve yerel yönetimin birlik olmadığı bir atmosferde hiçbir sonuca ulaşamazsınız.”
İYİ BİR ADAM DEĞİLDİ!
ALAİN Delon hayatına bir serseri olarak başlamıştı. İlk hamisi bir pedofildi. Ömrünün sonuna kadar mafyatik ilişkiler, bahis sahtekarlıkları, kadınlara şiddet, LGBTİ (artı) karşıtlığı, sağcı politikacılara destekle geçti. Markoviç cinayeti ile benim sevdiğim bir kişi olmadı hiç. Ayşe HÜR
DOĞANIN DİLİ YOK Kİ
O
2024 yazı çok sıcak geçmektedir. Kızılçamın ibrelerindeki reçine buharlaşmaktadır. Kızılçam ormanlarındaki ve maki alanlarındaki çalıların yapraklarındaki aromatik yağlar da buharlaşmaktadır. Bunlar kolay tutuşurlar.
Bir sigara izmariti bile yeterlidir. Asıl yangında hava desteği çok önemlidir. Yangın söndürme uçakları yangının içine değil, önüne su atarlar. Böylece yangının ilerlemesi önlenmeye veya yavaşlamaya çalışılır. Uçaktan yangın üzerine atılan su yangına ulaşmadan buharlaşır.
Helikopterler ve küçük uçaklar ile yangın önlemede dar vadilerde nokta uçuşları yapılmaktadır. İzmir yangınlarında uçak ve helikopter sayısının arttırılması gerektiği ve ordu desteğine ihtiyaç açıkça görülmektedir.
Dikkat çekici olan bir yangın Gelibolu Yarımadası yangınıdır. 1994 yangınında THK ile zamanında anlaşma yapılmadığı için uçak kullanılamamış, hızlı kuzey rüzgârı altında 4 bin 200 hektar alan yanmıştır. (Çanakkale Orman Bölge Md. Talat Göktepe de şehit olmuştur.) 15-17 Ağustos 2024 yangınında Anafarta Ovasına bakan yamaçlarda gene hızlı kuzey rüzgârı altında başlayan yangın Çanaktepe, Conkbayırı, Kanlısırt, Arıburnu çizgisinde durdurulabilmiştir.
Bu önleme uçak ve helikopter kullanılarak yapılmıştır. Orman yangınları konusunda düşünen ve yazan herkes fikrini söyleyip uyarılarını yazacaktır tabii. Bütün bu uyarıları teşekkür ve saygı ile karşılamak, gerekenleri de yapmak ormancıların ve konu ile ilgili herkesin görevidir.
GÜNÜN SÖZÜ
“Dinsiz bilim topal, bilimsiz din kördür.” Albert Einstein
SEÇİMLİ KURULTAY OLUR MU
Ormancılar, yangınla nasıl mücadele edileceğini ilgili derslerinde öğrenirler. Ama uygulamada bu yöntemleri unutan, gerekli tatbikatları yapmayan, hatta ormandaki yolları bile bilmeyen kişilerin başarılı olması da mümkün değildir. Orman teşkilatı bir ‘ordu’dur. Görevini bilgi ve teknik ile yapar. Orman teşkilatı ‘politikaya’ girmemelidir. Yangın amiri, orman işletme müdürüdür. Savaşı bir o idare eder. Başkası konuşamaz. İşletme müdürünün işine kimse karışamaz. Bu yetmez. Orman yolları da yeterli olmalıdır.
YANGIN ÖNLEME PLANI
Yangın önleme şeritlerinin altında da kuru ot gibi yanıcı materyal bulunmamalı. Bunlar da yetmez. Her işletmenin bir yangın önleme planı olmalı ve bu plana göre ara eğitimleri yapılmalıdır. Köylü orman yangınını söndürmeye yardımcı olmak üzere ‘mükelleftir’. Köylünün bu görevini önleyen kanun maddesi kaldırılmıştır. Bu hüküm yeniden konulmalıdır. Yanan orman ve zeytinlik onun geçim kaynaklarıdır. Orman yangını çok yüksek sıcaklık yayar. Yangında hortumlar oluşur. Bu sıcaklığa insan yaklaşamaz.
BİLGİSİZ VE EĞİTİMSİZ OLMAZ
Orman yangınlarında bilgisiz ve eğitimsiz kişi, gönüllü grubu veya asker ön cephede görevlendirilemez. Onlar ancak destek görevi üstlenebilirler. Dilek Yarımadası yangınında 12 asker ormancıların uyarıların dinlemeyip, yamaç yukarı gittikleri için dumandan boğulup, şehit olduklarını hatırlatmak isterim. (Prof. Dr. Doğan Kantarcı’nın uyarılarını sürdüreceğiz)
GÜNÜN SÖZÜ
“Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa öyle planlanmıştır.”
ABD 32. Başkanı
Nisan 2021, Temmuz 2021, Kasım 2021, Ekim 2022, Nisan 2023 ve Haziran 2024’ten sonra muhtemelen ekim ayında tekrar sandığa gidilecek. Siyasi istikrarsızlık dönemi yaşayan Bulgaristan’da “İnsanlar seçimlerden bıktı” en sık duyulan yorumlardan biri. En son 9 Haziran’da yapılan seçime katılım oranının sadece yüzde 32 olması seçim yorgunluğunun en büyük göstergesi.
Her ne kadar seçimin teknik bakımdan kazanan ve kaybedenleri olsa da sonuçlar aslında herkesin kaybettiğini gösteriyor. 2 milyondan az seçmen sandık başına gitmiş. Bir önceki seçimle karşılaştırılınca neredeyse 700 bin daha az seçmen sandığa gitmiş. Cumhurbaşkanı Rumen Radev, insanların demokrasiye olan inançlarını kaybedebileceklerinden endişe ediyor.
Hazirandaki seçimden sonra hükümet kurmak için üç başarısız girişimin ardından muhtemelen 20 Ekim’de yeni bir seçime gidilecek.
SEÇİM SARMALI
Eski Başbakan Boyko Borisov ve merkez-sağ görüşe sahip partisi Avrupalı Gelişimi İçin Yurttaşlar (GERB) 2009-2021 arasında kesintilerle de olsa iktidarda yer aldı. Borisov’un görevde olduğu süre boyunca, özellikle AB fonlarının tahsisi, altyapı projeleri ve hükümet sübvansiyonları ile ilgili yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kaldı. 2020’nin yaz aylarından itibaren muhalefet partileri ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla büyük protestolar gerçekleştirilmişti.
GERB, Nisan 2021’deki seçimde birinci olmasına rağmen bir koalisyon ortağı bulamayınca iktidarını kaybetti. Diğer partiler GERB’in yeniden iktidara gelmesine itiraz etmeyi sürdürmelerine karşılık onlar da kendi aralarında bir ittifak/koalisyon kuramıyorlar. Bu yüzden GERB‘in siyasi siyasi gücünü koruduğu görülüyor. Mecliste çoğunluğu kazanamasa da ülkedeki en büyük siyasi hareket olmaya devam ediyor.
Şimdi soru şu. Komşu Bulgaristan bu seçim sarmalını nasıl kırabilir? Cevabı kolay değil. Muhtemelen ekimde yapılacak seçimin sonucuna önceki yıllardan temelde farklı olacağına neredeyse hiç kimsenin inanmadığı söyleniyor. Seçimlere katılımın istikrarlı bir şekilde düşmesi de bunun ispatı. Neredeyse on yıl başbakanlık yapan, daha önce de Sofya Belediye Başkanı olan Borisov’un partisinin bir kez daha mecliste en büyük parti olacağı ancak çoğunluğu kazanamayacağı tahmin ediliyor. Bunu 2025 yılı başlarında yapılacak bir başka seçim izleyebilir.
GÜNÜN SÖZÜ
Rapora göre tekstil, hazır giyim, inşaat, turizm gibi sektörlerde bu oran yüzde 30’lara kadar çıkıyor. Kâğıt üzerinde varlıklarını sürdüren bu şirketler kimi zaman gerçekten faaliyetlerini sürdüremeyecek duruma gelmiş ve terk edilmiş şirketler oluyor. Ancak genel trendin aksine Türkiye’de çok sayıda şirket zaten zombi olmak için kuruluyor. Hileli finansal yöntemlerle krediye erişim için kullanılan bu şirketler, bankalara ve piyasaya borçlandıktan sonra ortadan kayboluyor. Zombi şirketlerin diğer bir varoluş motivasyonu ise devlet teşviği ve vergi istisnalarından yararlanmak.
TESPİTİ HALİNDE CEZASI ÇOK AĞIR
Hile Denetimi ve Adli Muhasebe Uzmanı Fikriye Aslan, bu işin Türkiye’de ticari bir yönteme dönüştüğünü, boyutları itibariyle ciddi bir piyasa bozucu etki yarattığını söylüyor. Suiistimal için en sık kullanılan yol ise hileli finansal raporlama.
2011 yılından bu yana hile denetimi alanında çalışan Fikriye Aslan’a göre, Türkiye’yi diğer ülkelerden ayıran temel faktör hileli finansal yöntemlerle zombi şirketlerin bilerek yaratılıyor olması. Bu durum ekonomik gerekçelerle dara düşmüş şirketlerle kötü niyetli şirketlerin birbirine karışmasına sebep oluyor. Aslan’a göre zombi şirketleri de kendi içinde kategorize etmek gerekiyor. Çeşitli hacizler sebebiyle fatura kesemeyecek duruma gelmiş ve terk edilmiş şirketleri ayıklamak lazım. Aslan, “Bunların varlığı piyasa için ciddi bir risk oluşturmuyor” diyor.
Hile ve suiistimal maksatlı kurulmuş bu zombi şirketlerin tespit edilmesi durumunda çok ağır cezalar veriliyor. TCK’nın 158’inci maddesi bu işin organize olarak yapılması durumunu nitelikli dolandırıcılık olarak tanımlıyor ve para cezası ile birlikte hapis cezası da veriyor. Yine Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesi de vergi kanununa muhalefetten hapis cezası öngörüyor ve elde edilen haksız kazancın en az iki katı kadar para cezası içeriyor.
GÜNÜN SÖZÜ
İNSAN OLMANIN TADI
“KARANLIK olmayın, kin tutmayın, güzel bir insan olun, kalbinize ferahlık verin, düşüncelerinizi serin tutun, aklınıza ilk geleni söylemeyin, vicdanınızı sevin ve rahat olmasına özen gösterin. Dünü unutmayın ama dünde takılıp kalmayın. İnsan olmanın tadını çıkarın.”
Dünyanın büyük bölümü günlerdir sıcaklardan kavruluyor. Geçen 2023 yılı dünya çapında kaydedilen en sıcak yıl olmuştu. Bu yıl da rekor kırılması bekleniyor. Uzmanların tahminlerine göre yalnızca Avrupa’da geçen yıl yüksek sıcaklıklar nedeniyle 47 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Barselona Küresel Sağlık Enstitüsü tarafından yürütülen ilgili çalışma Nature Medicine dergisinde yayınlandı.
Uluslararası araştırma grubu 35 Avrupa ülkesinde aşırı sıcakların yol açtığı ölümleri araştırmak için Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) 96 milyondan fazla ölüme ilişkin verilerini kullanmış. Buna göre geçen yıl Avrupa’da sıcaktan dolayı 47 bin 690 ölüm yaşanmış.
Nüfus büyüklüğü dikkate alındığında araştırmacılar, sıcaktan kaynaklanan ölüm oranlarının en yüksek olduğu ülkelerin Güney Avrupa’da olduğunu tespit etmiş. Tahminde ilk dört sırada Yunanistan (milyonda 393 ölüm), Bulgaristan (229), İtalya (209) ve İspanya (175) yer alıyor. Almanya’da ise bu oranın 2023’te milyon kişi başına 76 ölüm olduğu belirlendi. 2023 yılında Almanya’da aşırı sıcaktan kaynaklanan 3 bin 200 ölümün gerçekleştiği açıklanmıştı.
İncelenen hemen hemen tüm ülkelerde aşırı sıcaktan ölen kadınların sayısı erkeklerden çok daha fazla. Kaydedilen sıcaktan ölümlerin yarısından fazlası, temmuz ortası ile Ağustos 2023 arasındaki sıcak hava dalgaları sırasında meydana gelmiş.
SICAK GÜNLER ÜÇE KATLANMIŞ
Sorun: En az 30 derece olan sıcak günlerin sayısı, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana neredeyse üç katına çıkmış. Ve iklim değişikliği nedeniyle sıcaklıklar artmaya devam edecek. Almanya’da Alman Hava Durumu Servisi Tıbbi-Meteorolojik Araştırma Merkezi’ndeki uzmanlar “Gelecekte sadece daha yüksek ortalama sıcaklıklarla karşılaşmayacağız, aynı zamanda daha fazla ve daha uzun sıcak hava dalgaları da yaşayacağız” diyor:
“Ortalama sayıları yılda üçten beşin üzerine çıkacak ve daha uzun sürecek. Şu anda ortalama süre beş gün civarında, ancak bu yüzyılın sonuna kadar ortalama sekiz günün üzerine çıkacak.”
Bütün bunlar özellikle yaşlılar olmak üzere daha fazla insanın sıcaktan mustarip olmasına ve bunun sonucunda muhtemelen ölmesine neden olabilir.
KOOPERATİF Başkanı Ulvi Özcan aradı, “Trakya’da ekilecek tarım toprağı kalmıyor, tarlalar satılıyor, konu çok hassas. Gelin tarlaları, arazileri gezelim, size vahim durumu anlatalım” dedi.
Kararlaştırdık ve yola çıktık. Silivri Selimpaşa’ya gittik. Biz de Silivri Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Mustafa Altınkök’ü yanımıza katarak Kavaklı ve Silivri’nin civar köylerini dolaştık. Köylülerdeki tarım arazileri büyük tehdit altında. Kavaklı-Kadıköy arası tarlalarda hisseli satışlardan tel örgü ile çevirmelerinden dolayı buğday, arpa, ayçiçeği, bostan ve kavun ekimi ciddi şekilde azalmış durumda.
TOPATAN VE BAMYA NEREDE
Selimpaşa’yı biliriz bamyası meşhurdur. Geçmişte 1000 dönüm ekilen bamyanın miktarı 150, 200 dönüme düşmüş. O meşhur topatan kavunundan söz edersek, ne yazık ki onun tadını değil ekenini de bulamıyoruz. Topatan şekerpare gibi tatlı, içi sapsarıdır. Akşam sofrasının vazgeçilmesidir. Kırkağaç ve topatan esasında kardeştir. Dostlarımız Kumburgaz’ın girişinde yalısı olan Zeki Müren’in konuklarına her akşam kavunsuz-peynirsiz ikram yapmazmış.
Kavun, bamya, ayçiçeği, buğdayın yetiştirildiği araziler. Trakya’dan Silivri üzerinden İstanbul’a gidenlerin her zaman hatırladığı, manzaralar bugün yok artık. Tarlalar villalar ve gecekondular ile doluşmuş. Tarım bitmiş, imara gelelim. Her geçen gün tarımsal üretim bitiyor, köylerden göç, ekip dikemeyen köyünü terk ediyor. Sözde emlak komisyoncuları eliyle araziler el değiştiriyor, tarımsal üretimden çıkan araziler bu kez, gecekondulara ve kaçak yapılaşmaya başlıyor.
ACI MANZARA ŞU
“Bizim ailelerimiz Balkanlardan geldikten sonra tarımsal üretimi koruduk. Ne yazık ki, önce sahillerde yapılaşma başladı. Zamanla tarımsal arazilere kadar ulaştı. E5’ten ve Topkapı’dan sonra Kapıkule’ye kadar uzanan yağmayı kim gerçekleştirdi; ‘Ağa Han Ödülü’ne layık olan yağmacılar!’
Esas tahripçiler belediyeciler ve siyasetçilerdir. Tahribatı ağırdır, affedilecek gibi değildir!”
Tatil beldesindeki Gurup Sitesi sakinlerinden eski gazeteci, programcı, sürekli Basın Kartı sahibi Alper Gültekin ile Avukat Arif Demirbağ ve eşinin arasındaki sokak hayvanlarını besleme tartışması adliyelik oldu.
Gültekin site içerisindeki evinin bulunduğu yerde çiğ etle sokak köpeklerini beslediği için bu bölgeye yerleşen başıboş hayvan sayısı da artmış. Av. Arif Karabağ, komşusu Alper Bey’e biraz daha uzakta ve tenha bir yerde bu hayvanları çiğ etle değil biraz işlem görmüş et ile beslemesini, burada gruplaşan köpeklerin çeteleştiğini, özellikle küçük çocukların ve kadınların korktuğunu ve hayvanların da zaman zaman çocuklara saldırdığını söyledi.
Bu uyarı üzerine sinirlenen Alper Gültekin, kendi eşinin de engellemeye çalışmasına rağmen evindeki bulundurma ruhsatlı silahını alıp balkona çıktı. Silahı kuran ve küfürler yağdırarak bağırıp çağıran Gültekin, Arif Karabağ’ın birinci kattaki evinin balkonunda duran eşine yönelik tetiğe basarak öldürmeye teşebbüs etti. Ancak silah ateş almadı.
Şikayet üzerine polis ekipleri geldi. Apartmandaki kamera kayıtları toplandı, olayı gören komşularından emekli subay Seydi Celal Arıcı da ifade verdi.
Evde silah araması yapıldı, bulunamadı. Sonra Alper Gültekin’in bir yakınının o saatlerde apartmandan bir araçla ayrıldığı tespit edilince İzmir yolunda yakalanan araçta söz konusu silah ele geçirildi.
Dosya Kuşadası Cumhuriyet Savcılığı’nda işlem görüyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“Atış poligonları Suriyelilerle dolu... Savaş var diye ülkesinden kaçanlar, kaçtıkları ülkede niye atış talimi yapar?”