Yalçın Bayer

Adalar’ın da bir istiap haddi var

25 Haziran 2024
Minibüsler bu yollara yakışmıyor

ADALAR’DA evvelden faytonlar ve eşekler vardı. Önce eşeklerin varlığına son verilip, bisikletler bu boşluğu doldurarak hizmet vermeye başladı. Daha sonra faytonlara itiraz edildi. Atların kötü koşullarda yaşam sürdüğünü ve barınaklarda olumsuz koşullarda bulunduğunu söylediler. Faytonların hizmet vermesi sonlandırıldı. Bunların yerine elektrikli araçların sayıları patladı. Sahillere bisiklet, eşya taşıyan el arabaları ve diğer araçlar ancak polisten müsaade alınarak girerlerdi.

Şimdi ise bu araçlar her yerde kontrolsüz dolaşmakta. Hafta sonları kontrolsüz artan nüfusa hizmet etme adına bisiklet, pilli araçlar ve şimdi ise belediyenin pilli taksi ve bilhassa elektrikli minibüsleri, ana yolları kaplamakta. Adalar’da yaya kaldırım genelde kifayetsiz olduğundan, insanlar yollarda yürürler. Bu minibüsler bu yollara yakışmamakta ve hareket halinde insanların arasında ciddi tehlike yarattığından Adalar’ın nostaljik yapısını bozduğuna inanmaktayım.    

Adalar’ın da araçlar gibi misafir kabul etme kapasitesi olması gerekir, her vapur bileti alanın bu adaya girmemesi gerekir, siz belediye başkanları ‘İstiap Haddi’ üzerinde insanın, bu adalara taşınmaması gerekir diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına!      Metin ATAMER

GÜNÜN SÖZÜ
‘İTE TAPAR’ NE DEMEK!

Yazının Devamını Oku

Bayramda 10 bin Türk Midilli’deydik

21 Haziran 2024
KAPIDA vizenin tekrar başlaması ile bu yıl Kurban Bayramı’nda farklı bir tatil için aracımızla Midilli’ye gitmeye karar verdik.

Ben, eşim ve küçük kızımın Schengen vizeleri vardı. Ancak büyük kızımızın vizesi olmadığı için yaklaşık bir ay önce bilet aldığımız feribot şirketine evrakları yolladık. İyi ki de öyle yapmışız. Birçok adanın günlük limiti belli. Vize sınırlaması nedeniyle gidemeyen çok Türk vardı.

Normalde feribot kalkmadan bir saat önce Ayvalık’taki feribot iskelesinde olmak gerekiyor. Ancak etrafın kalabalıklığı nedeniyle 2 saat önce gitmiştik. Aracı park ettikten sonra sıraya geçtik. Burada hem Türk gümrüğü hem de Yunan gümrüğü ortak çalışıyor. Kapılar sadece bir saat kala açılıyor.

Belki de iki tarafın da elinde fazla polis-gümrük memuru yok. Bu nedenle aynı anda iki feribot kaldırılıyor. Keşke aralarında yarım saat fark olsa, kapılarda daha az beklenebilse. Güneş altında beklemek yaz günleri çileli.

Öğrenci 20, normal kapı vizesi 60 Euro. 

Yedi gün geçerli vize Midilli’nin yanı sıra Rodos, Sakız, Kos, Meis, Sisam, Simi, Kalimnos, Leros ve Patmos adaları için uygulanıyor.

FERİBOTLAR ÇIKARMA GEMİLERİ GİBİ

Feribotumuz yaklaşık 20 dakika geç de olsa kalktı. Yolculuk 1.5 saat sürüyor. İki feribot adeta çıkarma gemisi gibi birlikte Midilli’ye ulaştı. İnişte ise geçen yıl gittiğimiz Sakız Adası’na göre Midilli daha organizeydi. Polis memurları yönlendirmeleri yaptı. 25 dakika süren işlemler sonrasında artık aracımızı alabilir duruma geldik.

Ancak kapı vizesi işlemi uzun sürüyor. Parmak izi alınması, hazırlanmış vize evrakının pasaporta yapıştırılması gibi işlemler 1.5 saate uzayabiliyor. Bekleme en azından gölgelik altında gerçekleşmesi, çalışan vantilatörler yoğun yaz için geçici olsa da çözüm sunuyor.

Yazının Devamını Oku

Harika maç ama takımda ruh birliği oluşmamış... Yarı finali oynar mıyız

20 Haziran 2024
Bugün önce Gürcistan maçını inceleyelim. Kalem; Murat Çağlar Numanoğlu’nda...

Yazısına şöyle başlıyor: “Takım genç, tecrübesiz ama gelecek vaat ediyor. Takım ruhu oluşmalı ve takım oyunu oynanmalı. Umarım en az yarı final oynarız! Galibiyet kimseyi yanıltmasın. Bu futbolla ve mentaliteyle gruptan zor çıkarız.”  Numanoğlu şöyle devam ediyor:

“Takımda ruh oluşmamış! Belirttiğim takım birliği yok!

Beden dilleri ‘error’ veriyor... Türk mentalitesi yıllardır değişemedi bir türlü... Takım oyunu oynamıyorlar! Bireysel becerilerle gelen gollerle bu iş yürümez... Bu kafayı (mentalite) ve oyun tarzını değiştirmeleri gerekiyor. Hepsi iyi futbolcu ve yetenekli. Hoca da iyi.

Futbolcuların yürekleri ve mentaliteleri de oyun okuma becerileri de var. Taktiği sahaya yansıtmada yaşlarının ötesinde becerileri var; üst düzey! Fakat yavaş oynuyorlar, Özellikle orta saha. Fenerbahçe gibi (Mourinho’nun tespiti doğruydu!)

Durarak oynamanın modern futbolda yeri yok geriye düşersin! Neden durarak oynar bir takım? Neden akıcı ve organize olarak seri, göze güzel gelen top oynayamaz? Birçok sebebi var. Bunun başlıca sebebi... Mentalite!

Önce ‘ben’ değil ‘biz’ diyeceksin! Bencilliği ve topla fazla oynamayı bırakacaksın. Topu sev ama aşık olma... Aşk topta değil. Top sadece bir araç... Aşk topun çizgiyi geçtiği anda tribünlerdeki birliğin sevince dönüştüğü birlik anıdır...

Takım oyunu bu. Önce takım birliği lazım. Bunun içinde ruh lazım! Herkes ruhunu (Kalbini) ortaya koyacak tüm samimiyetiyle ve sevgiyle...

Önce takımını seveceksin ve takım olacaksın! Bir şey beklemeden... Birbirini iyi tanıyacaksın… Gözünü kapadığında pası kime ve nereye atacağını hissedeceksin!!! Bu ancak takım ruhuyla oluşur...”

Yazının Devamını Oku

Türkiye seçim yorgunu bir ülke...

19 Haziran 2024
2000 yılından bugüne dek üç anayasa değişikliği halk oylaması, beş yerel seçim, yedi milletvekili ve üç de cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere 18 kez seçim ve halk oylaması yapıldı.

Bunun için 16 kez sandığın yolunu tuttuk. Ortalama her bir buçuk yılda bir oy kullandık.

2023’te yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri sonuçlarıyla bu yılın mart ayında yapılan yerel seçimlerin sonuçları büyük bir değişime işaret etti.

Cumhurbaşkanlığı ve iktidar makamının AK Parti’ye emanet edilmesinden bir sene sonra, ülke genelinin büyük bir çoğunluğunda yerel iktidarların CHP’ye geçmesi zihinlerde önemli bir soruyu uyandırdı.

Yerel seçim sonuçları, erken seçim yapılmasını gerektirir mi?

Konuyu işleyen Hüseyin Tapınç yanıtın karmaşıklaştığına dikkat çekerek “Burada mesele ana muhalefet partisinde düğümleniyor” diyor. Özgür Özel’in kendisinin ve partisinin bir erken seçim talebi olmadığını, ancak iktidarın verdiği sözleri tutmaması halinde halkın erken seçim istemesinin kaçınılmaz olabileceği sözlerini hatırlatan Tapınç, yazısını “Önemli olan, bu çağrıyı yapıp yapmayacağınız ve bir sonraki adımın sorumluluğuna talip olup olmadığınızdır” diye bitiriyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmesi olacak mı | CHP’de neler oluyor (2)

18 Haziran 2024
Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel’in ilişkisinde taraflar temkinli ama çok itinalı.

Bu her sıcak temasta görünüyor. Adana Milletvekili Orhan Sümer’in çocuğunun düğününe şık hareketler damga vurdu. Beraberinde Bülent Kuşoğlu olduğu halde nikâhın yapıldığı mekâna gelen Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i bizzat karşılamak istedi. Özgür Özel ise“Genel Başkanımı ben karşılarım” dedi. Sonunda otel odasında buluşan taraflar birlikte salona girdi. Kılıçdaroğlu solunda Bülent Kuşoğlu ve Gülizar Biçer Karaca başta olmak üzere bir grupla aynı sırada, Özel de masanın bir ucunda, Kılıçdaroğlu’nun tam karşısında belediye başkanları ve kurmayları ile birlikte oturdu.

Bu diyaloğa karşı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan görüşmesinden sonra hemen açıklama yapılmamasından, partinin bütünlüğünün ve yönünün değişmesinden, kimliğini kaybetmesinden endişeli. Aradan geçen sürede pek de haksız olmadığı görünüyor. Özel ise bu tür eleştirilere ‘şimdilik’ açık görünüyor. Bayrak Kanunu’na göre Cumhurbaşkanlığı forsunun makam odasında bulunmasının CHP’nin varlığını hiçe saymak olduğu eleştirilerini dinleyerek bu uygulamadan vazgeçti. Kemal Bey diyaloğa karşı değil aynileşmeye karşı. Özellikle devletin dış politikasına hatta devlet politikasında kesişirse Erdoğan’a destek verilmesinden yana.

Tayyip Erdoğan’ın, CHP Genel Merkezi’ni ziyareti ezberleri bozdu. Erdoğan’a tam destek mesajının yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘CHP ile koalisyon yapın’ mesajı da Ankara’da yankı buldu. Türkiye ise hâlâ “Özel yeni Bahçeli mi olacak?” soruları ile meşgul.

Özellikle Erdoğan-Özel zirvesinden sonra yürütülen sürecin Ekrem İmamoğlu tarafından da Namık Tan ve Selin Sayek Böke aracılığı ile izlendiği biliniyor.

İMAMOĞLU NİYE HUZURSUZ

Sadece Erdoğan’ın CHP’yi ziyareti değil, Özgür Özel-Kemal Kılıçdaroğlu yakınlaşması Ekrem İmamoğlu’nu ve çevresini huzursuz ediyor. Bu sebeple Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nu bir araya getirmeyi iş, hatta meslek haline getiren isimler var. Kılıçdaroğlu bu çabadan çok hoşlanıyor diyemeyiz. İmamoğlu’nun “Telefonuma çıkmadı” diye açıktan sızlanmasına karşılık Mansur Yavaş, Ahmet Akın, Burcu Köksal, Vahap Seçer gibi isimlerin mazbatayı aldıktan hemen sonra Kılıçdaroğlu’nun Mustafa Kemal Mahallesi Barış Sitesi’ndeki bürosuna gittiğini hatırlatanların sayısı az değil.

İmamoğlu’nun aracı kullanmasına ya da gönüllü aracılara tepki gösterenler, bu yemek organizasyonu ısrarlarına ‘Mafya buluşması mu bu? Orta yerde buluşulsun’ diyorlar. Mustafa Kemal Mahallesi Barış Sitesi orada ve Kemal Bey’in kapısı herkese açık deniliyor.

Kılıçdaroğlu,

Yazının Devamını Oku

CHP’de neler oluyor (1)

14 Haziran 2024
Ankara siyaseti ısındıkça ısınıyor.

Denizci deyimi ile Erdoğan AK Parti’de dümene hâkim. Ancak İYİ Parti’den sonra CHP de zaman zaman türbülansa giriyor. 

Önce CHP içindeki ‘dengelerden’ bahsedelim. CHP geleneğinde olmayan bir yöntemle akçeli iddiaları da içine alan tartışmalı bir İstanbul il seçimi, ardından aynı iddialarla büyük kurultayda, İmamoğlu ve Özel’in ‘ihanet’ yaftasını hatırlatarak başlayalım. CHP TBMM Grubu çoğunluğunun Kılıçdaroğlu’nun yanında olduğunu da unutmayalım.

CHP, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu taraftarları olarak üç ana aks üzerine oturmaya başladı.

Ekrem İmamoğlu’nun ilk hedefi Belediyeler Birliği Başkanlığı ile il ve ilçelerde belediye başkanları aracılığı ile tabanda örgütlenmeyi sağlamak. Bu da CHP’de ‘belediye başkanları partiyi yönetemez’ tezini savunanları huzursuz etti. İmamoğlu’nun hedefinin salt çoğunlukla seçilemeyen PM üyelerini değiştirmek için tüzük kurultayını PM seçimine dönüştürme olduğu kulaktan kulağa fısıldanıyor.

KILIÇDAROĞLU NE İSTİYOR?

Öncelikle denge unsuru olarak CHP’nin savrulmasını, bölünmesini istemiyor diyebiliriz. Partisini tek parça tutmaya çalışıyor. İmamoğlu ve Özel ise bir yandan Kılıçdaroğlu’na ‘ihanet’ yaftasını üzerinden atma çabaları içine girerken, diğer yandan eski genel başkanlarını ‘yalnızlaştırma’ politikasını da elden bırakmıyor. Kılıçdaroğlu bu hamleleri boşa çıkardı. Önce ‘evine git’ hamlesini savuşturdu. ‘CHP’de olan her şey beni ilgilendirir’ diye müstakil bir büro kurdu. Siyaset konuşmak için genel başkan olmanın gerekli olmadığını ardından da genel başkan adayı olabileceği mesajını verdi. Sonra diğer genel başkanlar ile resim vermeyerek, sıradanlaşma rolünü kabullenmedi. Bu tavrına devam edecek. Kılıçdaroğlu’nun etrafında toplanan ve parti içi muhalefet tanımından uzak duran, kendilerini CHP’de denge grubu olarak tanımlayan ve TBMM’de çoğunlukta olan kimler var?

Tabii ki Bülent Kuşoğlu, Faik Öztrak, Deniz Baykal’ın en yakınındaki isimlerden Metin Lütfi Baydar, Hasan Efe, TBMM İdare Amiri Uğur Bayraktutan, TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’yı ilk akla gelen isimler olarak sayabiliriz.

Salı günü: Kılıçdaroğlu  İmamoğlu görüşmesi olacak mı?

Yazının Devamını Oku

Avrupa Parlamentosu seçimleri ve sonuçları

13 Haziran 2024
AP seçimleri 1979’dan bu yana beş yılda bir ve doğrudan yapılır. Ondan önce Avrupa Parlamentosu’na Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi gibi üye devletlerin ulusal parlamentolarından vekiller katılırdı.

AP; AB Komisyonu ve esas karar mercii AB Konseyi ile birlikte AB’nin temel kurumlarından biri. Ne var ki ‘parlamento’ sözcüğünün çağrıştırdığının aksine yasama görevi son derece kısıtlıdır ve sınırları diğer iki kurumca belirlenir. Tam da bu yüzden AP seçimleri AB yurttaşlarınca kendi ulusal parlamento seçimleri ayarında değildir ve AB’liler bunu bilerek oy kullanır ve çoğu zaman da kullanmaz. Çünkü AP seçimleri ikincil bir seçimdir. Katılım oranı kıtada yapılan envaiçeşit seçime kıyasla hep düşüktür. 9 Haziran 2024 seçimi bu eğilimi değiştirmemiş ve katılım yüzde 50’nin biraz üstünde çıkmıştır

Oy kullanan AB yurttaşlarının oy vermedeki esas kıstası ulusal siyasettir, AB hedefi ve AB’nin geleceği daima ikincildir. Ya da AB hedefi kimi sol ve sağ partilerin günah keçisi konumundadır. Bu partilerin adayları, tuhaf bir şekilde, parlamentoya AB karşıtı köşeli laflarla seçilir, beş yıl boyunca dolgun maaşını alır, meclise uğramaz, sağda solda AB’yi mütemadiyen eleştirirler. Seçimlerin ve parlamentonun ne işe yaradığına bakarsak, bu yoklama sonucunda parlamentoya ilaveten AB’nin politik koordinasyonundan sorumlu AB Komisyonu da değişir.

AP’nin bu işlevinin yanı sıra tek karar mercii olduğu en hayatî görevi trilyon avroluk AB bütçesini onaylamaktır. Yasama anlamı taşıyan kanun teklifleri bağlayıcı değildir, ancak Komisyon ve/veya Konsey ile birlikte sundukları ortak teklifler, konunun ne kadar federal ne kadar hükümetler arası olduğuna bağlı olarak kanun mertebesine gelebilir.

AP, Birliği ilgilendiren her konuda görüş bildirir ancak görüşleri daha ziyade kamuoylarına ve sivil topluma hitap eder, bağlayıcı değil tavsiye niteliğindedir.

Bu seçimlerde kamuoyunun öngördüğünün aksine aşırı sağcı güçler genelde kazanımlar elde etse de dip dalgası gerçekleşmedi. Fransa’da Ulusal Birlik oyların neredeyse üçte birini alarak yeni parlamentoda en güçlü grup olarak yerini sağlamlaştırdı. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin İtalya Kardeşleri de benzer şekilde yükselişe geçti ve seçmenlerin dörtte birinden fazlasının oyunu aldı. Böylece AP’de yelpazenin en sağında yer alan iki grup, Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) ve Kimlik ve Demokrasi (ID) grupları, mecliste 131 sandalyeye sahip olacak.

Bugün karşımıza çıkan AP seçimi ve seçimin sonuçları AB üyesi ülkelerdeki diğer merkez siyasi partilerin ülkeye yönelik politikalarını tekrar gözden geçirmeleri açısında önemlidir. Bunu yapan partiler AP seçim sonuçlarının kendilerine bir o kadar anlam yüklediğini anlamış siyasi partiler olacaklardır.

Erdal TEKİN -Siyasi İletişimci

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Su savaşları değil yüzyıllar sonra toprak savaşı başlayacak

12 Haziran 2024
Dünyanın yüzde 70’i su, yüzde 30’u kara. Sular değil tükenen topraktır.

Bu nedenle yatay değil dikey yapılaşmanın yaygınlaşması gerek. Yani ben dikey yapılaşmaya evet diyorum. Evet, su rezervleri kadar toprak rezervinin tükenme sürecinde olduğunu söylemek istiyorum. Burada dikkat edilmesi gereken konu; dikey yapılaşmada yapılacak gökdelenler, fizibilite ve ÇED raporları doğrultusunda yer seçimi yapılmalıdır. Dahası, kent dokusunu-doğasını bozmayacak, yani İstanbul’un binlerce senede oluşturulmuş siluetini bozmayacak ve de bereketli topraklar ile ormanlık alanlardan ziyade sert zeminlerin-kayaçların üzerinde dikey yapılaşma projeleri yaşama geçirmek gerekir.

Evet, dünyamızın 2/3’ü su ile kaplıdır. Yerkürede bulunan suyun yüzde 97.5’i okyanuslarda bulunan tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yüzde 2.5 oranındaki tatlı suyun büyük bir kısmı kutuplarda (Antartika, Greenland) buzul ve çok derin jeolojik tabakalarda yeraltı suyu olarak bulunur. Kullanılan teknolojilerle deniz suyunun içinde bulunan tuzdan tamamen arındırılması mümkün olmaktadır. Hatta günümüz teknolojisi ile deniz suyundan içme suyu üretilmesi dahi olasıdır.

Doğru su savaşları başlayabilir, fakat asıl tehlikenin toprak savaşları olduğunu söylemek isterim. Devasa
teknolojilerle devasa okyanuslar arıtarak su elde edebilirsiniz, toprakları arıtarak elde etmeniz söz konusu olamaz!!!             Şevket ÇORBACIOĞLU

GÜNÜN SÖZÜ

“Zevk ve acıyı, mutluluğu ve ıstırabı hissetme kabiliyetleri esas alındığında insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur.” Charles Darwin

EMEKLİ-EMEKÇİ ZAM BEKLİYORYILBAŞINDA

Yazının Devamını Oku