Kış Olimpiyatları’nın sloganının ‘Geleceğe doğru birlikte!’ olduğu açıklandı.
Çin’in Ankara Büyükelçisi Liu Shaoin, “Bejing Olimpiyatları’nın Çin ile Türkiye arasındaki dostane alışverişi ve işbirliğini daha da geliştirebileceğine inanıyoruz. Çin, dünyaya sade, güvenli ve muhteşem bir olimpiyat oyunları sunacağından tamamen emindir” açıklamasını yaptı.
Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı Adnan Akfırat, “Çin’in sosyalist kültürünün gelişmişliğine tanıklık imkânı verecek olan Beijing Kış Olimpiyatları’nın yükselen Asya uygarlığının parlak bir örneği olacağından eminiz. Oyunlarda kardeşlik rekorlarının kırılacağına inanıyoruz” dedi.
Çin ekibi 87’si kadın 176 sporcudan oluşuyor. Ekipte Tibet, Uygur ve Çinli Müslüman Hui etnik gruplarına mensup 20 atlet de yer alıyor.
6 SPORCUMUZ KATILIYOR
Türkiye, oyunlara 6 sporcu ile katılıyor. Üç gün önce Pekin’e giden kafilemizde, Federasyon Başkanı Ali Oto, Uluslararası Organizasyonlar Daire Başkanı Necati Kaplan, Federasyon Yönetim Kurulu üyesi Haydar Çetinkaya, antrenörler Fikret Ören, Frank Nejc ve Muhammet Ayaz ile milli sporcular Fatih Arda İpçioğlu, Berkin Usta, Özlem Çarıkcıoğlu, Ayşenur Duman, Özlem Ceren ve Yusuf Emre Fırat yer alıyor.
Oyunlar, TRT spor ve trtspor.com.tr’de yayınlanacak.
Olimpiyatların açılışına katılacak bazı isimler ile ülke ve kurumların adları özetle şöyle:
“Plastik poşetlere en iyi alternatif olarak keten bitkisi aşağıdaki özelliklerinden dolayı düşünülebilir:
1- Osmanlı İmparatorluğu döneminde I. Dünya Savaşı’na kadar Şile’den Rize’ye kadar uzanan Karadeniz sahili boyunca önemli keten kumaşı ticaretimiz mevcuttu. Günümüzde bu miktar 2017 yılı için Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nden alınan verilere göre ülke genelinde 2-3 dönüm civarındadır.
2- Narkotik kullanım alanı yoktur. Bu sebeple ekim ve yetiştiriciliği için ilave güvenlik tedbirleri gerektirmemektedir.
3- Keten üretiminden Hollanda, Belçika, Fransa yılda toplamda yaklaşık 62 milyar Euro’luk gelir elde etmektedirler.
4- Gıda sanayisinde kullanım alanlarından birisi olarak Omega-3 değerlendirilebilir çünkü keten tohumunun içeriğindeki Omega-3 miktarı balıktaki miktarın yaklaşık 7000 katı kadar daha fazladır.
5- Keten tohumu yağından bezir yağı elde edilmektedir.
6- Ülkemizde ham kenevir işleme tesisleri bulunmamaktadır ancak keten işleme tesislerimiz mevcuttur.
7-
Anladık ki konu lifli bitkilerde kenevir mi, keten mi sorusunda düğümleniyor. Önce kenevirin sıkıntılarından söz edelim.
Dr. Eda Bıyık aşağıdaki sorunlara dikkat çekiyor::
“Tıbbi kenevir içeriğinde bulunan kannabinoidler arasında bulunan THC ve CBD’nin ekstraksiyon sırasında birbirinden ayrılamadığı, ayrılabilmesinin maliyeti çok yüksek tekniklerle olabileceği, bunun da çok zor olduğu, CBD’nin biyoyararlanımı hakkında daha fazla araştırma yapılması gerektiği, CBD’nin asidik ortamda geri dönüşümsüz olarak THC’ye dönüştüğünün Japonlar tarafından ve Amerika’da yapılan araştırmada ispat edilmiş olması, Amerika’da FDA’nın kenevir bitkisini bitki olarak onaylamadığı, toplumlarda kenevir tüketiminin artmasının toplumsal davranışları olumsuz yönde değiştirdiği, ABD’de yapılan bir çalışmada trafik kazalarının artmasının esrar kullanımları kaynaklı olduğu, Avrupa ve ABD’de kenevirin eğlence amaçlı kullanımlarının yaygınlaştığı ve bu nedenle pasif içiciliğin arttığı, böylece yine kenevir kullanımlarının arttığı, kenevirin yetiştirilmesindeki yasal mevzuatın esnetilmesi ile evde yetiştirme yöntemlerinin de artacağı, böylece genç nüfusun kenevire ulaşabilmesinin kolaylaşacağı, AB’deki en genç nüfus sayısına sahip ilk 5 ülke içerisinde olmamız sebebiyle ergenler ve genç nüfusun sağlığının göz önünde bulundurulması gerektiği, geçmişte alkol ve sigara düzenlemelerinde yapılan kullanıma yönelik esnetmeler sonucu günümüzde yaşadığımız sorunların iyi irdelenmesi gerektiği...”
RİSKLİ BİTKİ...
1- Kenevir bitkisinin sadece dişisinin değil, erkeğinin de narkotik kullanımı bulunmaktadır ve terör örgütlerinin finans kaynağı durumunda olması sebebiyle riskli bir bitkidir. Bu nedenle, ekim ve yetiştiriciliği için ilave güvenlik, kontrol ve denetleme tedbirlerinin alınması gerekir.
2- Kenevirin üretimi için ülkemizde sanayi hacminde üretimin gerçekleştirilebileceği miktarda tohum bulunmaması sebebiyle, ekimlerin güvenlik tedbirleri kapsamında kontrolünün sağlanmasında zorluklar söz konusudur.
3- İthal kenevir tohumlarının tarım arazilerine ekilmesi durumunda, exudate etkisinden dolayı toprağın mikrobiyal ve kimyasal florasını negatif yönde etkileyerek zarar vermektedir.
4-
Vali Ali Yerlikaya ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ayrı ayrı anlarda camiye geldiler. AKP iktidarını, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Beyoğlu Belediye Başkanı H. Ali Yıldız temsil etti.
Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’li çok sayıda milletvekili, belediye başkanı ile parti üyesi cenazeye katılmıştı. Bunlar arasında Canan Kaftancıoğlu ve Gürsel Tekin de vardı. Meral Akşener de cenazeye çelenk göndermişti.
Cenazeye katılan ve çelenk gönderen bazı isimler şöyleydi: Müjdat Gezen, Türker İnanoğlu, Arif Keskinoğlu, Sezen Aksu, Nuri Alço, Esra Erol, Sibel Can, Kerem Alışık, Mehmet Ali Yılmaz, Canan Yaka.
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Fatma Girik’in kardeşi Günay Girik ve manevi kızı Ahu Turan’a başsağlığı diledi.
Keskin, 15.00’te bir ambulansla yola çıkarılan cenazenin Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras organizasyonu ile bugün öğle namazından sonra Torba’da torağa verileceğini söyledi. Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, “Şişli seni hiç unutmayacak” sloganının Şişli’de yaraşır şekilde temsil edilmesi için adının simgeleştirileceğini açıkladı.
11 BÜYÜKŞEHİR İKTİDARDAN DESTEK İSTİYOR
TÜRKİYE nüfusunun yarıya yakınını barındıran CHP’li 11 belediye başkanı, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalardan kaynaklanan ekonomik belirsizlik ortamında ‘geçersiz bütçeye’ dönüştüğünü belirterek ekonomik zorluklar nedeniyle yerel yönetimlerin desteklenmesi çağrısında bulundu. “Kentlerimiz için hayati öneme sahip hizmetlerle ilgili ihaleler dahi yapılamayacak noktaya gelmiştir” denilen açıklamada, bazı vergi indirimlerine gidilmesi, hayati öneme sahip konularda sübvansiyon desteği gerektiği dile getiriliyor. Toplu ulaşımda KDV ve ÖTV istisnası isteniyor.
Ayrıca
Doç. Dr. Kaan Gaytancıaoğlu tarafından sunumu yapılan Avrupa Birliği Güvenli Araştırmaları Enstitüsü’nün (EUISS) resmi yayını olan CHAILLOT PAPERS’in Ağustos 2018’de yayınladığı 147’nci sayısında, “Balkanların Geleceği 2025 Yılı İçin 3 Farklı Senaryo” içeriğiyle kaleme alınan raporun geneli hakkında yer alan iddialara karşı değerlendirmeler yapıldı. İlk değerlendirmeyi yapan Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Serdar Çam, bu tip toplantıların böyle seçkin bir topluluk tarafından ele alınıp tartışılmasının ve üzerinde çalışılmasının çok olumlu bir faaliyet olduğunu özellikle ifade etti. Sunumu yapılan raporda görüldü ki; Avrupa Birliği özellikle yakın tarihimizdeki tüm yaşanmışlıklara rağmen huzur, barış ve kalkınmada bir tehdit olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni görmektedir. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm Avrupa ve özellikle Balkanlar için bir tehdit unsuru değil, bilakis huzur ve barışın sağlayıcısı ve yegâne teminatçısı durumunda olduğu bir gerçektir. Bu tür toplantı ve değerlendirmelerin çok önemli olduğunu ve sık sık yapılması gerektiğini ifade etti.
- Kanaat Önderleri Topluluğu’nun kurucuları arasında bulunan, AKP 23. dönem milletvekili ve AB Bakan Yardımcısı Dr. Alaattin Büyükkaya ve ANAP döneminin bakanlarından Lütfullah Kayalar ile Avrasya Vakfı Başkanı Akkan Suver de Türkiye ile Avrupa ülkelerinin Balkanlar özelinde nasıl bir ilişki içinde olması gerektiği ile ilgili duygu ve düşüncelerini aktardılar ve yaşanmışlıklarından örneklerle Balkanlar’ın geleceğine ışık tuttular.
Ayrıca Prof. Dr. Adem Fazlıoğlu, Av. Burhaneddin Hakkgüder, Emekli Vali Selman Yenigün ve Yıldırım Ağanoğlu da konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirdi. Son olarak Kanaat Önderleri Topluluğu’nun kurucusu olan işinsanı ve ‘Tek Rumeli TV’nin sahibi Atilla Baykal’ın ‘2022 yılının Rumeli Yılı’ olması ve içerisinde Rumeli ve Balkanlar’ın tartışıldığı, tüm yönleriyle konuşulduğu bir yıl olması yönünde sunduğu öneri, oybirliği ile kabul edildi.
GÜNÜN SÖZÜ
“ATATÜRK’ün siyasi iktidarını ve kuvvetini diktatörlük olarak değil, geri müesseseleri yıkma ve uygar bir düzeye çıkma aracı olarak kabul etmek gerekir.” Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA
PROF. SÖNMEZ, 880 SAYFALIK KİTABINI 5 YILDA YAZDI
Sarıkamış ihmal edilmez
SARIKAMIŞ
“Öncelikle bilmelisiniz ki kenevir konusunun son 5 yıl içinde gündeme gelmesi, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyuna beyanatları ile ivme kazandı, hatta kendisi YÖK Devlet Üniversiteleri’nden biri olan Yozgat Bozok Üniversitesi’ni ‘Endüstriyel Kenevir’ alanında ihtisaslaşması için yetkilendirdi. Ocak 2020’de Yozgat Bozok Üniversitesi’ni kenevir alanında bölgesine ve hatta ülkemize katkı vermek üzere ‘İhtisas Üniversiteleri’ kapsamına dahil etti. Bu tarihten sonra Yozgat Bozok Üniversitesi, bünyesinde Kenevir Araştırmaları Enstitüsü’nü de kurarak, bilimsel araştırma faaliyetlerine çok yönlü bir şekilde başladı. Farklı araştırma alanlarında 100’den fazla akademisyenle kenevir esaslı AR-GE faaliyetlerini yürütmektedir. Bir taraftan da bu alanda insan kaynakları oluşturmaya, lisansüstü tezler yürütmeye, eğitim öğretim faaliyetlerinde kenevire daha fazla yer vermeye çalışmaktadır. Diğer taraftan kenevir esaslı yeni proje alanları oluşturarak, iç ve dış kaynaklı desteklerle farklı alanlarda (tarım, kimya, sağlık, tekstil, kozmetik, inşaat, mobilya, enerji, gıda vb.) 40 civarında aktif projeyle bilgi üretmeye devam etmektedir.”
GÜNÜN SÖZÜ
“YAŞAMI zorlaştıran sorunların çözümünde sen, ben ve o yoktur. Devlet ve milletle bütünleşmiş sadece kamu otoritesi vardır.” Faruk ÇEBİ
MEMURLAR DAHA DA YOKSULLAŞIYOR
BASK Genel Başkanı Bayram Zengin, memurlara ikramiye verilmesi için Cumhurbaşkanı’na 21 Ocak’ta 20. kez başvurduklarını ve kamu işçilerine olduğu gibi memurlara da ilave tediye (ikramiye) verilmesini istediklerini açıkladı.
Zengin, “Kamu işçilerine 65 yıldır ödenirken memurlara 1 kuruşluk ikramiye bile yok. İşçi sendikalarını ve konfederasyonlarını bu başarılarından dolayı tebrik ediyor, sendikalarına örnek olmalarını diliyoruz. Biz memurlar olarak ayrımcılığa ve haksızlığa isyan ediyoruz. Memurların satın alma gücünün düştüğünü ve hızla yoksullaştıklarını bildirmek istiyoruz” dedi.
Muhtar maaşlarının 4.253 liralık asgari ücret düzeyine yükseltilmesi ne denli yerinde ise en düşük emekli aylığının can yakan hayat pahalılığı karşısında son derece yetersiz 2.500 lirada kalması o denli üzücü ve vicdanları yaralayıcı.
1.500 liradan 2.500 liraya yükseltilen işçi ve Bağ-Kur emekli aylığı, elektrik ve doğalgaza yapılan zamlardan ötürü daha ceplere girmeden erimeye başladı. Taban aylıkları 2.500 liraya çıkarılan emekli, bir süre 6 aylık enflasyon artışından da yararlanamayacak. Beklentileri asgari ücrette olduğu gibi aylıklarına en az yüzde 50 zam yapılması yönündeydi.
İşçi, esnaf, çiftçi emeklisi, dul ve yetimden oluşan 11 milyonluk kitle, memur emeklisine verilen yüzde 2.5’lik ek zamdan da anlaşılmaz şekilde yararlandırılmayarak şoke oldu. Asıl yüksek zamma gereksinimi olan, satın alma gücü her geçen gün gerileyen milyonlarca dar ve sabit gelirli bu kitleydi. Kamu işçisine de ek zammın gündemde olduğu belirtiliyor.
Yaşlarından dolayı SGK hizmeti alan emeklinin cebinden ödediği katkı payı ilaca gelen yüzde 30 zamdan ötürü artacak. Şubat ayında kur güncellemesiyle ilaç fiyatları bir kez daha yükselecek, dolayısıyla sağlık harcamaları katlanacak. 2.500 lira alan emekli nasıl yetişsin pahalı ilaç fiyatlarına? Sağlık hizmeti kesintisine son verilmesini yıllardır haykırıyorlar. Lakin, ne duyan ne de gören var.
Muhtar maaşlarında gözleri yok ama kendi aylıklarının da en az bu tutar kadar olmasını bekliyorlardı. Memura, memur emeklisine ek zam, asgari ücretliye yüzde 50 artış, işçi ve Bağ-Kur emeklisinin en düşük aylığı 2.500 lira. Onların günahı ne?
Yılın ikinci yarısı için temmuzda yapılacak aylık artışına kadar bu hayat pahalılığında ne yapar, nasıl geçinir 2.500 lira alan gariban emekli? Ek zam analarının ak sütü gibi onların da hakkı. Kamu işçisi ile birlikte işçi ve Bağ-Kur emeklilerine de ek zam verilmeli. Şükrü KARAMAN
MUMCU OLMANIN BEDELİ VAR
UĞUR Mumcu
Sorunları kısa başlıklarla özetlersek; Rumeli ve Balkanlar’daki ülkelerde ciddi nüfus azalışı var. Avrupa pasaportu alan insanlar ülkelerini terk ederek Almanya’ya gidiyor; işsizlik oranı hayli yüksek, büyük borçları var, kurumlar düşük performans gösteriyor, etnosentrizm (etnik merkezcilik) tartışmaları sürüyor. Modası geçmiş ve yetersiz eğitim sistemi tartışılıyor.
KANAAT ÖNDERLERİ
Balkanlar’ın geleceği üzerindeki konuları masaya yatıran Rumeli Kanaat Önderleri şunlar: Atilla Baykal, Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Lütfullah Kayalar, Alaaddin Büyükkaya, Recep Altepe, Melek Aras, av. Burhanettin Hakgüder, Bihlun Tamaylıgil, Prof. Dr. Adem Fazlıoğlu, Prof. Dr. Tamer Dodurka, Önder Matlı, Selman Yenigün, Süheyl Çobanoğlu, Akkan Suver, Bahri Sipahi, Yıldırım Ağanoğlu, Mükremin Duygun, Salih Akgül, Bayram Vardar, Metin Edirneli.
(Bir sonraki toplantı, Cavit Çağlar’ın ev sahipliğinde İstanbul’da yapılacak.)
Rumeli Kanaat Önderleri’nin amacı şöyle anlatıldı: “Anayasa’mızın öngördüğü esaslara ve yürürlükteki mevzuata uygun olarak, Rumeli camiasının her alanda gelişimi ve desteklenmesi, Sosyal, Ekonomik ve Siyasal (Politik) alanda söz sahibi olması ve dikkate alınması için gerekli tüm faaliyetleri yapmak. Bu konularda gerekli yol haritasını yaparak, yönetim erkleri ile temasa geçerek, Rumeli camiasını her alanda temsil edecek vizyonda bir ekip olmaktır.”
Vizyonu: “Topluluğumuz, Türkiye’nin ve Rumeli camiasının Ulusal ve Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel ilişki, iletişim, temsil ve iş birliği ağlarının geliştirilmesini amaç edinmiştir. Bugüne kadar kurulmuş dernekler bölgesel, bu nedenle; Balkanlar’daki sorunların birlikte değerlendirildiği, tüm Rumeli camiasını kapsayan bir çerçevede bütün sorunlara eğilebilen, bölgesel bakmayan ve her türlü etkinliğe lojistik destek sağlayan bir yapı olmak, yurtdışında ve Balkanlar’daki insanlarımızı bir araya getirip daha büyük bir sinerji ve daha büyük bir güç oluşturmak vizyonumuzdur.”
İleriki aşamalarda, bu topluluk bir ‘düşünce kuruluşu’ olarak konusu Balkanlar ve Rumeli olan hususların uluslararası bir boyuta taşınması hedeflenmektedir. Küresel hedefleri daha da kapsayabilir. Rumeli Kanaat Önderleri amaçlarına uygun olarak; 17 Ocak Pazartesi günü İstanbul Rumeli Üniversitesi ev sahipliğinde toplandı. Atilla Baykal’ın açılış konuşmasını takiben, Rumeli Üniversitesi Rektörü Tamer Dodurka, üniversite ve güncel konularda açıklama yaptı.
Doç. Dr.