Yalçın Bayer

Şimdi moda çarkıfelek ve papaya

20 Ocak 2022
Antalya’da başta muz olmak üzere 44 çeşit tropikal meyve yetiştiriliyor. Mango, avokado, çarkıfelek, liçi, ejder meyvesi ve longan meyveleri öne çıkmaya başladı. Bu meyveler Akdeniz’le uyum sağladı; özellikle de Alanya ve Gazipaşa yörelerinde.

Türkiye coğrafi olarak çok iyi durumda sayılıyor. İhracatın boyutunun birkaç yıl içinde 1 milyar dolara yükselebileceği belirtiliyor. Bir tropikal meyve üreticisi, “Bu Türk tarımının Akdeniz’de şahlanması olacaktır” diyor. Mısır turizm gelirlerinden sonra 1.5 milyon ton mango üretmesi, ‘tropikal meyve’ üretiminde de dikkat çekmeye başladı. Yukarıda isimlerini saydığımız meyveler içinde çarkıfelek (passion fruit) ve papaya, geçen yılın en atak yapan meyveleri oldu. Önümüzdeki yıllarda domates, biber, salatalık gibi ihraç ürünlerimiz arasına girecek bu meyveler... Bunların ekimini yapan Alanyalı bir çiftçi şu bilgileri aktardı:

ÇARKIFELEK: Tutku meyvesi de deniliyor. Çocuklar arasında daha iyi zihinsel esenlikle bağlantılı bir meyve. Birçok öyküsü konuşulmaya başlandı. Zihinsel sağlığın gelişmesi için çok önemli. Her 100 gram çarkıfelek meyvesi porsiyonu yaklaşık 30 gram potasyum içeriyor ve günlük ihtiyacın dörtte birini sağlıyor. Birçok antioksidan faydası var. Tek bir porsiyon, yaklaşık 30 gram C vitamini ve önemli miktarlarda karoten ve kriptoksantin içeriyor. Tutku meyveleri ayrıca bağırsak sağlığını iyileştirmeye yardımcı oluyor. Kabızlığı ve şişkinliği gideren büyük miktarlarda diyet lifi (önerilen günlük alımın yüzde 98’i) içeriyor. Kataraktları önleyebilir ve cildin yaşlanma ve kırışma oranını azaltabilir. Ayrıca kayda değer miktarda bakır, demir, magnezyum ve fosfor içeriyor.

PAPAYA: Birçok insanın sevdiği eşsiz bir tada sahiptir. Erken araştırmalar, papayadaki antioksidanların kanser riskini azaltabileceğini ve hatta belki de kanser ilerlemesini yavaşlatabileceğini düşündürmektedir. Yüksek C vitamini ve likopen içeriği ile kalp sağlığını iyileştirdiği ve kalp hastalığı riskini azalttığı araştırmalar sonunda ortaya çıkmıştır. Anti kanser özelliklerine sahiptir. Kanser tedavisi görenler için de faydalı olacağı belirtiliyor. Tadı soğukken en iyisidir, mümkünse buz dolabında tutulmalıdır. Sindirimi iyileştirebilir. Kahvaltıda meyveyi ikiye bölün, yoğurt ve yabanmersini ile kıyılmış fındıkla yiyin. Şeritler halinde kesin ve her şeridin etrafına bir dilim jambon veya salam sarın. Kanser gören kişiler için faydalı kabul ediliyor.

Her iki meyvenin güçlü antioksidanlardan olduğunu da bilmemiz gerekiyor.

GÜNÜN SÖZÜ

“TÜRKİYE’de ortalama ömür 78, hekimlerde 58, dahili branşlarda 62, ortalama 60 yıl. Hekimler tedavi ettikleri insanlardan 20 yıl daha az yaşıyorlar bu ülkede.”

Dr. Mustafa ADIGÜZEL

SIHHİYE PARKINA NE YAPILMAK İSTENİYOR

Yazının Devamını Oku

Tıbbi kenevir trenini kaçırmayalım

19 Ocak 2022
Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki birçok ülkede dört yıldan beri tıbbi kenevir üzerinde birçok konferans ve seminere katılan, kendisini artık ‘uzman’ kabul eden Dr. Hüseyin Demirtaş aynı zamanda Türkiye’de ilk kez medikal (tıbbi) kenevir şirketini (TURCANNABİS) 2018 yılında İzmir’de kurmuş...

Demirtaş, bu şirketi kenevirin anavatanı olan Anadolu’muzda tekrar dikkatleri çekmek, dünyada kenevirin ekim merkezi olması için bu ismi seçtiğini söylüyor ve “Böylece ülkemize yabancı sermaye getirerek büyük yatırımlar yapılmasını hedefledim. Çünkü kenevirin önemi daha fazla ağırlık kazanıyor, yeni hastalıklara çare olduğu bilimsel olarak ortaya çıktı ve tedavi ettiği hastalıklara her gün bir yenisi ekleniyor” diyor.

Başta Dr. Yalçın Koçak ve Abdurrahman Dilipak kenevir ekimi üzerinde önemli bir öncülük görevi gördüler. Bu süre içinde bizler de çok sayıda yazı yazdık. Koçak, keneviri gündeme getirmekle kalmadı ve elini taşın altına koyarak ASAM bünyesinde Türkiye’nin ilk Kenevir Enstitüsü’nü ve Kendir Kooperatifi’ni kurdu.

Dr. Koçak daha çok sanayi kenevirini öne çıkartırken, Dr. Demirtaş da kenevirin tıbbi boyutunun daha önemli ve kârlı olduğunu savunuyor. Çünkü dünya kenevir piyasasındaki tıbbi kenevirin pazar hacminin 2025 yılına kadar 148 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Tıbbi kenevir konusunda ilk sırada Kanada, sonra ABD, Avustralya, İsrail, Fransa ve İspanya gibi ülkeler yer alıyor. Almanya tüm medikal kenevir ihtiyacını Kanada’dan karşılıyor.

ALMANYA ESRAR İÇİMİNİ SERBEST BIRAKIYOR

“2017 sonlarında bir Alman dergisinde Almanya’nın bu bağımlılığını okuyunca ‘Almanya neden Kanada’dan almak yerine Türkiye’yi medikal kenevir ekim üssü yapmasın?’ düşüncesiyle yola çıktım ve şirketimi kurdum. Şimdiyse yeni kurulan koalisyon hükümeti Almanya’da 2022’nin sonuna kadar ‘keyfi kullanımlık’ esrarı da serbest bırakma kararı aldı. Kanunun hazırlanması çalışmaları sürüyor. Ama bu hazırlıklar sürmesine karşın Alman şirketleri ortaya çıkacak esrar talebini karşılamak için şimdiden hazırlıklara başladılar ve Afganistan’da Taliban’la bile pazarlık masasına oturdular. 10 Aralık 2021 tarihinde Almanya Bild gazetesinde, Alman CPharm şirketi Afganistan’da 400 milyon Euro’luk yatırım yapacağını duyurdu. Bu haber dünyada ‘şok’ etkisi yarattı, çünkü bu kadar esrarı karşılamak mümkün değil. Almanya’nın ‘esrar’ı serbest bırakmasıyla birlikte, komşu ülkelerle birlikte Avrupa’da 250 milyonluk bir potansiyel müşteri kitlesi ortaya çıkacağı hesapları yapılıyor. Ancak devasa ‘esrar pazarı’nı iç tedarik yöntemiyle Almanya’nın kapatması mümkün gözükmüyor. İşte burada gözler Türkiye gibi güney ve sıcak Akdeniz ülkelerine çevrilmiş durumda. Çünkü Almanya’da toprak ve iklim şartlarının olumsuzluğu, enerji ve emek giderlerinin yüksekliği nedeniyle Almanya kenevir ekimine girmek istemiyor. İşte bu nedenle bunun Türkiye için bir piyango bileti gibi avantaj olduğunu gördüm. Saray başta olmak üzere TBMM’deki partilere ‘Kenevir trenini kaçırmamak için acil eylem planı şart’ başlıklı 15 sayfalık raporumu ulaştırdım. Hatay Milletvekili Doç. Dr. Hüseyin Yalman bana ilgi gösterdi ve üzerinde daha çok çalışmamı ve ekip oluşturmamı istedi” dedi.

Özetle, biz sanayi keneviri ile uğraşırken, dünya işin medikal ve ‘keyfi esrar’ kullanımına geçti!

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cü hâkim ve savcılara cezalar rücu ettirildi mi?

18 Ocak 2022
FETÖ’CÜ olduğu kanıtlanan hâkim ve savcıların verdiği kararlarla ceza alan ancak suçsuz oldukları ortaya çıkan kişilerin açtıkları tazminat davaları ve bu davalar sonrası ödeme yapılacak tazminatların, kararı veren FETÖ mensubu hâkim ve savcılara rücu ettirilip ettirilmediği Meclis’te gündeme geldi. Adalet Komisyonu Üyesi ve İstanbul Milletvekili Zeynel Emre’nin, Bakan Gül’ün yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi şöyle: “AİHM başvuru hakkının tanınmasından itibaren Türkiye’den yapılan başvurusu sayısı, yıllar itibarıyla kaçtır?

Başvurulardan kaçı, ‘adil yargılanma hakkının ihlali’ne ilişkindir ve kaçında Türkiye tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir? Devletin ödemek zorunda kaldığı tazminat miktarı ne kadardır? Ödenen tazminatlarla ilgili Maliye Bakanlığı’na rücu davası açılması için kaç dosya gönderilmiştir? Hangi hâkim ve savcılarla ilgili, parasal olarak ne miktarda rücu davası açılması talep edilmiştir? Yurtdışına kaçan savcı ve hâkimlerle ilgili rücu davası açılması istenmiş midir? Bu kişilerle ilgili rücu işlemi yapılmamışsa gerekçesi nedir? Tazminatların rücu edildiği sulh ceza hâkimi ya da savcısı sayısı kaçtır?”

ÜÇ PORTRE
DÖNEMİN Denizli Valisi (İttihatçı kadrosundan) Faik Bey ve Halifeci (iade-i madalyalı) Denizli müftüsü Ahmet Hulisi’nin Denizli’nin 15 Mayıs 1919’da Yunan işgaline uğrayacağı haberleri sonrası manda/halife öncelikli ve arada kalıcı ikircikli kararsız tutumlarına karşın, 16 Mayıs’ta vilayete bağlı askeri cephaneliği basmak zorunda kalan ve silahlı 60 kişilik bir Çallı grupla ilk mücadeleyi başlatan Çal müftüsü Ahmet İzzet Çalgüner’in 16 Mayıs tarihli İstanbul’daki İtilaf Devletleri’ne gönderdiği “Geldiğinizde mukavemet ile karşılaşacaksınız” telgrafının orijinali, torun Çalgüner tarafından ilk kez Denizli basınında yayımlandı.

BİLİYOR MUSUNUZ?

HAZİNE VE TİGEM ARAZİLERİNE YÜZDE 80’E YAKIN KİRA ARTIŞI YAPILDI

CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun’un, Hazine ve TİGEM’den kiraladıkları arazilerde üretim yapan üreticilerin büyük şok yaşadığını kaydettiğini, Hazine ve TİGEM’in arazi kiralarına TÜİK’in açıkladığı enflasyonun iki katından fazla, yüzde 79.89 oranında zam yaptığını, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, özel okullara yüzde 36 zam sınırı getirirken, TİGEM ve Hazine’ye ait emlak ve arazilerde 2022 yılı kira bedellerine yüzde 79.89 oranında zam yapılmıştır. Bunun adı üretici düşmanlığıdır” diye tepki gösterdiğini...

KKTC’DE SEÇİM

Yazının Devamını Oku

Devrim Yasaları ve yaşadığımız günler

14 Ocak 2022
Son günlerde değil, son yıllarda, çok sayıda ‘tarikat, tekke’ ve benzeri okul, kurs gibi eğitim yerleri ve bu eğitimi alanlar için yurt, lojman gibi yerler açılmıştır. Bu yerlerde din dışı ağır eğitimler verilmekte, hukuka ve ahlaka aykırı birçok olaylar yaşanmaktadır.

Son günlerde değil, son yıllarda hacı, hoca, şeyh, derviş, mürit gibi isimler kullanılmakta ve hatta bu kişiler, bu isimler altında, yazılı ve görsel yayınlar yapmaktadırlar. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ‘İnkılap Kanunlarının Korunması’ başlığı altındaki 174. Madde’sinde, bu konulara ilişkin düzenlemeler ve yasaklar vardır.

Maddenin ‘İnkılap Kanunlarının Korunması’ başlığı altında, bu maddede yer alan düzenlemelerin amacı, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini korumak olarak gösterilmiştir. Ayrıca bu Anayasa’nın halk oylaması ile kabul edildiği vurgulanarak, maddede yer alan İnkılap Kanunları’nı yani Devrim Yasaları’nı değiştirmek, kaldırmak bir yana, Anayasa’ya aykırı olduğu şeklinde dahi anlaşılamayacağı ve yorumlanamayacağı esası getirilmiştir.

Bu 8 esas kanunun her birinde, kanuna aykırı davranılması halinde ağır yaptırımlar, hapis, para ve kapatma cezaları öngörülmektedir.

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’sında yer alan bu düzenlemelerden hangisinin ne kadar uygulandığına bakmak gerekir. Yani Anayasa’nın ihlali suçu işlendiği açık değil midir?

Av. Ahmet Erdem AKYÜZ

GÜNÜN SÖZÜ

“SİZİ yıpratan insanlardan sessizce uzaklaşın.”    Albert CamusEĞİTİM MESELESİ

EĞİTİM

Yazının Devamını Oku

Atatürk’ün uyarısını unutma!

13 Ocak 2022
“Bütün ümidim gençliktedir!” diyen büyük Atatürk’ün gençliği bu çaresizliği hak etmiyor! Türkiye Cumhuriyeti tarikatlar, şeyhler ve müritler ülkesi olmayacak, diyor ÇYDD.

“Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi, 20 yaşındaki Enes Kara, kendi isteği ve özgür iradesi dışında ailesinin baskısıyla kaldığı cemaat yurdunda yaşamına son verdi. Ne acı ki Enes ilk değildi.

Gençlerimizin geleceğe dair umutları da siyasi çıkarlar, ekonomik sıkıntılar, ailevi ve toplumsal baskılarla karartılıyor. Kararan geleceğimiz karşısında üzgün olmak artık yeterli değil. Tarikat ve cemaat yurtları derhal kapatılmalı; sosyal devlet, çağdaş ve parasız yurtları tüm öğrencilerin kullanımına sunmalıdır.

Cumhuriyet değerlerini yok sayan, çağdaş, laik ve demokratik toplum düzenini yok etmeye çalışan bu tarikat ve cemaat yapıları karşısında önce gençlerimizi ve sonra da geleceğimizi kaybediyoruz.

ÇYDD olarak, Büyük Atatürk’ün gençlere emanet ettiği Cumhuriyet’imizi korumaya, laik, bilimsel ve ücretsiz eğitimi savunmaya, geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizin dimdik şekilde yanlarında olmaya devam edeceğiz!”

ÇOK ÜZGÜNÜZ ENES

OKULLAR ve yurtlar, tarikat ve cemaatlerin örgütlenme yeri değildir. Devlet tarafından görmezden gelinemez. Devlet niye bu gençlere yurt yapmıyor... Medya bu olayları niye rahatça takip edemiyor, yazamıyor, çekim yapamıyor? Gazeteciler böyle bir olaya dayalı tehdit edilemez. Siyasetçiler bu intihara karşı neden konuşamıyor? Polis, savcı ve vali devletin temsilcisi sayıldığına göre niye birkaç laf etmekten çekiniyorlar? Toplum bu tarikatın ne olduğunu ve kimler tarafından oluşturulduğunu öğrenemeyecek mi? Ülkeye yazıktır.

ADD: TEKKELER KAPATILMALIDIR

ATATÜRKÇÜ

Yazının Devamını Oku

‘Kar bereket getirsin’

12 Ocak 2022
Sosyal medyada ‘Havadan Doğadan’ programı (kar, yağmur ve hava sıcaklıkları) ile Çorlu’dan dikkat çekici hava programları yapan çevre mühendisi Ozan Deniz, salı akşamından itibaren çarşambaya (bugün) kadar Trakya ve İstanbul’da kar yağışlarının olacağını müjdelerken “Az kar yağan ya da yağmayan yerler şansına küssün, bu da Allah’ın takdiri olacak. Herkesin kapısının önüne aynı derecede kar düşmez. Her sistemin kendine göre etkili olacağı ya da zayıf kalacağı yerler mutlaka olacaktır. Bundan sonrasını birlikte yaşayacağız” diyor.

Ozan Deniz’in aldığı mesajlardan birkaç örnek: “Dört gözle bekliyoruz, hayırlısı olur inşallah”, “Çocuklar için çok yağsın, her gün ne zaman kar yağacak diye soruyorlar.”, “Ozan Bey iyi ki varsınız, sizi takip ediyorum, güzel bilgilendirme yapıyorsunuz.”, “Hayırlısı ile yağar!”, “Rabbim, her kar tanesini her birimize bereket olarak nasip etsin inşallah...”, Çorlu’ya çok yağsın, tarlalar yağmur bekliyor”, “Ozan oğlum, ne dersen aynısı oluyor, çok teşekkürler.”

GÜNÜN SÖZÜ

“Para az değil, hırsızlar çok kalabalık.” Eduardo Galeano

KAZAKİSTAN’I ANLAMAK

KAZAKİSTAN, Türkiye için sıradan bir ülke değildir. Bağımsızlığın ilk döneminden beri ona yeraltı zenginliğinden değil, tarihi ve kültür yakınlığı ile odaklanmıştır. İpekyolu güzergahında iki ülke köprü vazifesi görmektedir. Yani Kazakistan Türkiye için hem bir kardeş ülke hem de jeo-stratejik kavşak noktasıdır. Türkiye dün olduğu gibi bugün de Kazakistan’dan vazgeçmeyecektir, Kazakistan devletinin yanında olacaktır.

Türk Dünyası ve Kazakistan’la ilgili çalışmalarıyla bilinen Prof.Dr. Kürşad Zorlu 2019’da yayımlanan ‘Büyük Bozkırın Yükselişi’ adlı kitabında “Tokayev ile başlayan bu dönemde siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan güçler dengesinin sağlanması hayati bir önem taşımaktadır” diye yazmıştı.

Türk Dünyası ile ilişkilerini nereye ve nasıl konumlandıracağını sorguluyordu.

Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele edeceğini seçim öncesinde taahhüt etmişti. Göreve geldikten sonra “

Yazının Devamını Oku

3600 ayrımcılık olmaz!

11 Ocak 2022
Gündelik dile “3600” siyasi bir tartışma konusu olarak yerleşti. 3600, Devlet Memurları Kanunu uyarınca memurlara ödenen ücretlerin belirlenmesi ve hesaplanmasını düzenleyen mali sistemin, ‘ek gösterge’ denilen ölçütün bir kademesidir.

Birinciden onuncuya kadar derecelendirilmiş memur ücret kademeleri (barem dereceleri), mesleksel yetki ve sorumluluk, görevin özellikleri, öğrenim durumu, görevlinin kıdemi gibi kriterler değerlendirilerek, çeşitli derecelerdeki memur ve memur emeklilerine verilecek ek göstergeler kanunla tespit edilmiş ve uygulanmıştır. Yani her derece/kademenin ek göstergesi sebep ve gerekçelere dayanır. Bütünlüğü olan bir görevlendirme/ücretlendirme sisteminin maddi ölçüsüdür. Bir meslek grubu kamu görevlisinin ek göstergesinin 3600’e yükseltilmesi gerekebilir. Ancak bu sistemin yalnızca bir derece kademesindeki memurlar (görevliler) için ek göstergenin değiştirilip yükseltilmesi ayrımcılık sonucu doğurmuş olur. Dolayısıyla eşitlik ilkesine, liyakate aykırılık ve diğer kademedekiler için mağduriyet yaratır.

Bundan dolayı, 3600 ek gösterge verilmesi düşünülen görevliler için yapılacak iyileştirmenin, aynı şekilde diğer bütün ek gösterge kademelerinde çalışanlar ve emekliler için de ölçülü biçimde uygulanması, eşitlik ilkesi ve liyakat bakımından zorunludur. Aksi takdirde idari ve hukuki sorunların doğması kaçınılmazdır.

Bu nedenle yasada ayrımcılık yapılamaz.  Murat KATOĞLU

GÜNÜN SÖZÜ

CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, vatandaşın borç sarmalını şöyle özetledi:

“Yoksul halkımız enflasyon altında daha çok eziliyor. Kredi kartı borçları 6.1 milyar lira arttı. Vatandaşın borcu 1 trilyon 83 milyar liraya çıktı. Vatandaş borç sarmalında. İcra dosya sayısı 22.5 milyon adet oldu.”

ALEVİLER: “BİZ ÜVEY EVLAT MIYIZ? ‘MELELER’ KADAR DEĞERİMİZ YOK”

EKREM İmamoğlu seçimi kazandıktan sonra İstanbul’da yeni cemevleri yapılması ve mevcutların onarılması ile ilgili olarak İBB’ye bir çok başvuru olduğu biliniyor. İmamoğlu’nun bu taleplerden haberi var tabii. Ancak 2.5 yıldır İBB tarafından tek bir cemevi yapılmadığını, yapılan ziyaretlerde de verilen sözlerin unutulduğunu belirten bir ‘Dede’,“Eksikleri tamamlayacağım”, dedi ancak gereğini yapmadı. İmamoğlu’nun bir huyu vardır; gelir gaz alıp gider” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

TÜİK neyi araştırıyor?

7 Ocak 2022
Bir okurumuz kendisine böyle bir mesaj geldiğini söylüyor:

“TÜİK 0000 Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen hane halkı yurtiçi ve yurtdışı turizm anketi için haneniz 0000 Ocak 2022 tarihleri arasında bölge müdürlüğümüz personeli tarafından ziyaret edilecek ya da hafta içi ve hafta sonu ALO 124 veya diğer kurumsal hatlarımızdan telefon aramaları yapılarak araştırma gerçekleştirilecektir. Bilgi için 00000 Dahili 151 veya 127 BOO1.”

Aralarda ‘0’lı şifreler var, ilk başta turizm araştırması deniliyor ama neyin araştırmak istendiği açıkça anlaşılmıyor.

Bu bir, seçim öncesi bir kamuoyu yoklaması olabilir mi?

TÜİK siyasi gelişmelere ilişkin böyle bir çalışma yapabilir mi?

Bir istatistik uzmanına sorduk: “Olabilir” dedi. Burada ilk sıfırlar araştırmanın yapıldığı ili; ikinci sıfırlar hangi tarihte ziyaretin yapılacağını, üçüncü sıfırlar da o bölgede ulaşılacak kişinin telefonunu içerdiğini söyledi.

Başka bir araştırma olasılığı nedeniyle niye şifre kullanıldığı sorusu akla geldiği için, araştırmanın turizm dışında bazı gelişmeleri tespit için yapılabileceği belirtiliyor haklı olarak. Gelişmeleri dikkatle izlemek gerekiyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku