Bu durumda Azerbaycan, Rusya’nın tutumunu destekleyecektir. İyi incelendiğinde Rusya, Türk Devletleri Topluluğu’nun gelişimini baltalamak için Azerbaycan’ın taraf olduğu bu beyannameye ilgili madde ekleyerek Azerbaycan’ın Türk Devletler Teşkilatı’ndaki konumunu olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca, Ermenilerin Azerbaycan’a yönelik bir saldırısı karşısında Rusya’nın Azerbaycan’ın yanında yer alacağı görünmektedir.
Rusya-Azerbaycan beyannamesinin 28. maddesinde, Azerbaycan ve Rusya, her türlü ticaret, banka vs. ilişkilerde para birimi olarak Manat kullanacaktır, başka bir para birimi, dolar vs. kullanılması belirtilmemiştir. Rusya ise Azerbaycan’a kendi para birimi ile ticaret yapacaktır.
SWIFT ÖNGÖRÜSÜ
27 Şubat 2022 tarihinde Rusya, resmi olarak Swift’ten çıktı. Putin, Ukrayna ile savaşacağını önceden planlamış olduğundan ve Swift’ten çıkacağını öngördüğünden, her iki ülkenin kendi para birimini kullanacağını beyannameye madde olarak eklemiştir. Savaşın ilk fişek işareti de denilebilir. Akıllı ve planlı bir hamledir. Zira Rusya, Ukrayna savaşı sürecinde ABD ve AB’nin yapacağı yaptırımları öngörmüştür.
Azerbaycan için ise ülkesinin toprak bütünlüğünü korumak ve güvence altına almak adımı önemlidir. Ukrayna savaşı sonrasında Rusya ile sorun yaşamamayı ve Ermeni saldırısından ülkesini korumayı hedeflediği açık gözükmektedir. Rusya için de önemli olan, Azerbaycan’ın yanında yer almasıdır.
Savaşın uzamaması Türkiye’nin yararınadır. (Bunu derken savaşa karşı olduğumu ifade edeyim.) Anlatmak istediğim farklı konulardır.
Savaşın uzaması durumunda Türkiye olarak NATO–ABD–AB ve Rusya dörtgeninde sorun yaşamamız kaçınılmazdır.
‘Yurtta sulh, cihanda sulh’
Her türlü baskı ve tehdide rağmen TBMM, ülkesini işgalden, kanlı bir savaşın parçası olmaktan kurtarmıştı. Ukrayna ise emperyalizmin vaatlerine kanarak ülkesinin işgaline adeta davetiye çıkardı.
Oyunun senaryosu hep ‘bölge ülkelerine insan hakları ve demokrasi getirmektir”.. Afganistan, Irak, Gürcistan, Suriye ve Libya’ya demokrasi ve insan hakları değil kan gözyaşı, bölünme ve işgal getirildi. Son olarak da NATO ve AB üyeliği havucuyla Ukrayna oyuna getirilerek işgal ettirilip, uzaktan seyredilmektedir.
Baykal’a yakın bir isim olan CHP eski milletvekili Yılmaz Ateş dün uzun bir açıklama yaptı: “BOP uğruna, Türkiye’yi bölme, parçalama oyunu tutmadı. 2003’de ‘Irak elindeki kimyasal silahları kullanacak’ yalanına TBMM kanmadı. Kansaydık ne olurdu. Uzatmayalım, konuşulanlar malum; tezkere hayır diyen, 5’i çekimser kalan CHP’li, AKP’li 269 milletvekili diğerleri parlamento dışında bırakıldı.
Baykal istifa etmek zorunda bırakıldı. MHP bölündü, 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olamayınca AKP içinden de iki parti çıkarıldı.”
Terörle, işgalle, darbe girişimleri ile diz çökertilemeyen Türkiye, muhalefetle ele geçirilmek isteniyor. Biden daha aday adayı iken Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına çomak soktuğu için Türkiye’de iktidarı değiştireceklerini ama bu kez darbe ile değil, seçimle açıktan muhalefeti destekleyeceklerini taahhüt etmişti. Kılıçdaroğlu’nun şu sözlerini unutmayın;
“Biden Türkiye’ye demokrasi getirecek, NATO da demokrasinin güvencesi olacak.”
Muhalefetin önceki gün açıkladığı güvenliksiz ve dış politikasız ‘gelecek’ programında ABD’yi rahatsız edecek tek kelime var mı diye CHP içindeki muhalefet soru soruyor.
Sözü CHP’ye getiriyor
Savaş stratejisi üzerine yazdığı ‘Savaş Sanatı’ adlı yazılarda toplanan sohbeti dünyanın en eski strateji kuramları olarak kabul gören Çinli general ve filozof Sun Tzu, “Düşmanını, dostlarını tanıdığın gibi tanı” demiş. Geçtiğimiz günlerde Batılı bir gazetedeki yorumda, “Putin, başını belaya soktuğunda geri adım atacak bir adam değil. Şüpheye düştüğünde, kurtuluşu tırmanışta arar” diye yazıyordu. Yorumdaki gibi Putin işi tırmandırıp “Rus Nükleer Caydırıcı Kuvvetleri’ne ‘yüksek alarma’ geçme emri verdim” dedi. Emir sonrası birliğin ‘özel savaş görevi durumuna’ geçtiği söyleniyor.
Bu haberden çok kısa bir süre sonra Alman Süddeutsche Zeitung, ‘Nihai tehdit’ başlığıyla yayınladığı yorumda, “Rusya’nın Ukrayna’daki savaşından doğrudan etkilenmeyen herkes dehşete düştü. Putin, ülkenin caydırıcı cephaneliğini alarma geçirdi. Müzakere pozisyonunu korkutmak ve güçlendirmek için tasarlanmış sürpriz bir hile mi? Bu kararla ilgili korkutucu olan şey, tehdidin bir tür retorik ‘Kıtalararası Balistik Füzeler’ olması, nükleer silahların devreye girebileceği fikri, durumu değiştirmek için nihai araçtır” denildi.
PUTİN TEHDİT EDER
Putin, Ukrayna’ya fiilen savaş ilan ettiği konuşmasında da, ‘müdahale’ durumunda Batı’yı ‘tarihlerinde hiç yaşamadıkları sonuçlarla’ tehdit etmişti. Daha önce, Rusya’nın ‘dünyanın en güçlü nükleer güçlerinden biri’ olduğunu hatırlatmıştı. Rusya’nın karadan kıtalararası balistik füzelere, denizaltından fırlatılan füzelere, ağır bombardıman uçaklarına monte edilmiş 2 bin 500’den fazla stratejik nükleer başlığı olduğu söyleniyor. Ayrıca, kullanıma hazır, örneğin savaş uçakları ile, ayrıca kısa ve orta menzilli füzelerle de hedefe gönderilebilen 1500’den fazla alt-stratejik silahı olduğu da söyleniyor.
Alman Meclisi’nin, Ukrayna savaşıyla ilgili pazar günü özel bir oturumda konuşan Şansölye Olaf Scholz, Ukrayna’daki savaşı ‘kıtamızın tarihinde bir dönüm noktası’ olarak nitelendirip “Dünya artık önceki dünyayla aynı değil” dedi. Alman Şansölye, “Avrupa’da barış sağlanana kadar bize durmak, dinlenmek yok” diye konuştu. Temennimiz, Avrupa’da barışın bir an önce sağlanması!
GÜNÜN SÖZÜ
“TÜM savaşlar içsavaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir.” François Fénelon
İŞTE MAVİ VATAN VE MONTRÖ
Sağlıklı, başarılı ve aktif yaşlanmayı desteklemek, hayat boyu öğrenmenin ileri yaşa denk gelen dönemini uygun eğitim öğretim programlarıyla desteklemek için faaliyete geçirilen 3. Yaş Üniversitesi, Bostanlı Suat Taşer Sanat Merkezi’nde düzenlenen program ile tanıtıldı. Türk Sineması’nın usta oyuncularından Salih Güney ile yönetmen, senarist ve oyuncu Müfit Can Saçıntı’nın da yer aldığı etkinliğe Karşıyakalılar büyük ilgi gösterdi.
3. Yaş Üniversitesi ile ilgili bilgi veren ve konuya bilimsel bir pencereden yaklaşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Ege Geriatri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sevnaz Şahin konuşmasında şunları kaydetti: “Çok güzel, çok keyifli ve Türkiye’de bir ilk olacak. Toplumlarda yaşlı nüfus oranı her geçen gün artıyor. Ülkemizde en son TÜİK verilerine göre 65 yaş üstü nüfusun yüzde 9.7 olduğu görülüyor. Bu oran oldukça yüksek. Çünkü yüzde 7’nin üstünde yaşlı, yüzde 10’un üzerindeyse çok yaşlı bir toplum oluyoruz. Türkiye hızla yaşlanıyor. İzmir’de bu oran yüzde 12, Karşıyaka’da ise yüzde 16. Bu oldukça yüksek bir oran. Yaşlı nüfusumuzu çeşitli etkinliklerle, bu gibi projelerle aktif yaşlı toplum haline getirebiliriz. Karşıyaka Belediyesi’nin hayata geçireceği 3. Yaş Üniversitesi, Türkiye’de bir ilk olacak. Bu projenin tüm Türkiye’de yayılması en büyük temennimiz.” Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay tanıtımda yaptığı konuşmada, projenin ne kadar 60 yaş üstü vatandaşımız varsa hepsini kapsamayı amaçlayan bir çalışma olduğunu bildirdi. Bu kişilerin nörolojik, psikolojik, ruhsal ve fiziksel olarak aktif kalması da sağlanacak. Ayrıca kuşaklar arasındaki ilişkiler de güçlendirilirken bireyin edindiği bilgileri topluma yaymasına da aracılık edilecek. Kentsel tarım ve botanik, ileri yaş almada fiziksel aktivite ve felsefe olmak üzere zorunlu teorik dersler olacak. Bunun yanı sıra psikodrama, İngilizce, İspanyolca ve öykü yazarlığı dersleri de seçmeli olarak sunulacak. 60 ve üzeri vatandaşlar hiçbir ücret ödemeden 3. Yaş Üniversitesi’ne kayıt olabilecek. (İrtibat: 0535-104 04 89)
GÜNÜN SÖZÜ
“BAZI insanları her zaman kandırabilirsiniz, herkesi bazen kandırabilirsiniz ama herkesi her zaman kandıramazsınız.” Abraham Lincoln
SAĞLIK ORDUSUNA YAZIK EDİYORUZ
ÜLKENİN neredeyse her köşesinde yaşanması adeta bir ‘gelenek olup çıkan’ sağlıkta şiddetin son mağduru, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden nöroloji uzmanı doktor Ebru Ergin Bakar olmuş. Yaşar ALTINTARTI
ULUS İLÇE OLMALI
ULUS,
1- Türkiye’nin batı illeri, Güneydoğu illerinin kayıp kaçak bedelini PKK’ya ödüyor.
2- Türkiye’deki ark ocaklarının hurda demir için elektrik kullanımı çoktur. Toplam elektriğin yüzde 30’unu ark ocakları kullanmaktadır. Erdemir gibi büyük tesisler ve benzeri inşaat demiri üreticisi tesisler kullanılmalı, ark ocakları yasaklanmalı ve elektrik sarfiyatı yüzde 30 azaltılmalıdır.
3- Yenilenebilir enerji Almanya ortalaması ile yüzde 70 seviyesinde kullanılmalıdır.
4- Doğalgaza dayalı elektrik santralları yapılmamalıdır.
5- Afşin-Elbistan düşük kalorili kömür santrallarına bel bağlanmamalıdır.
6- Yenilenebilir enerjiye tam güç asılmalıyız.
Bayer’in 18 Şubat 2022 tarihli köşesinde yer alan Aslan Özmen’in yazısını hatırlayalım:
1-
Avrasya, Avrupa ile Asya kelimelerinden yani ‘Avr’ ile ‘Asya’nın bileşimi. Bu kavramı ilk kez, Prusyalı doğabilimci Alexander von Humboldt 1849’da ‘Kosmos’ adlı kitabında yayımlamış. Avrupa ve Asya’nın tüm coğrafyasını tanımlamış. Dünya nüfusunun yüzde 75’i, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının çoğu burada. Hitler ve Stalin’in ‘Avrasya’ya hükmeden, dünyaya hükmeder’ dedikleri söyleniyor. Samuel Huntington’ın ‘Medeniyetler Çatışması’ adlı kitabını duymayan yoktur sanırım. Kitapta, Ukrayna’nın Avrupa ve Rusya arasında bir çatışma alanı olduğuna işaret edilir.
Bunları yazıyorum çünkü Ukrayna krizi ile Avrasya kavramının sıkı sıkıya ilişkili olduğu görünüyor. Rusya, Ukrayna’yı Batı’ya kaptırdığında kendi coğrafyasına sıkıştırılacağının farkında. Rusya, Avrupa ve Asya’da yani Avrasya’da büyük bir güç olmak istiyor. Stratejist Brzezinski’nin kitabında dediği gibi Ukrayna’nın bu konuda kilit rol oynadığı gayet açık. Bu konuya 1780’den beri yayınlanan Neue Zürcher Zeitung gazetesinin yayın yönetmeni gazeteci Eric Gujer de dikkat çekmiş. Berlin ve Moskova’da görev yapan meslektaşım, ‘Putin’in büyük bir jeopolitik planı var. Rusya, Avrupa ve Asya’da büyük bir güç olmak istiyor. Ukrayna bu konuda kilit rol oynuyor’ diyor.
HİBRİT SAVAŞ!
Gujer diyor ki: ‘Avrasya daha da önemli hale geldi. Beş milyar insan burada yaşıyor ve küresel gayrisafi hasılanın üçte ikisini üretiyor. Rusya, Polonya sınırından Sibirya’nın en uç noktasına kadar tüm Avrasya’yı kapsayan tek ülke. Putin bu gerçeği kendi yararına kullanmaya kararlı görünüyor. Putin’in Rusya’yı ABD ve Çin’in yanında büyük bir güç yapmak istediğine şüphe yok.
‘Rusya, Ukrayna’yı işgal etmese bile, temel sorun çözülmemiş durumda’ diyor meslektaşım. Buna gerekçe olarak da, Moskova’nın büyük bir Avrasya gücü olduğunu göstermek için Kiev’i nüfuz alanı içine almak istediğini öne sürüyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’in amacına ulaşmadığı sürece hibrit savaşı azaltmayacağını, Ukrayna’nın iyi ilişkiler altında vesayeti kabul edene kadar durmayacağını savunuyor.
Şu anki durum sanki İrlandalı yazar Samuel Beckett’in ünlü eseri ‘Godot’yu Beklerken’ gibi. 22 Aralık 1989’da Paris’te ölen yazarın eseri insanların ‘Godot’ adında ne olduğu bilinmeyen bir kimse veya ‘şeyi’ beklemelerini konu alır. Şimdi dünya nefesini tutmuş, Putin’in atacağı adımı bekliyor.
Halit ÇELİKBUDAK
Gazeteci-ALMANYA
1- Elektrik dağıtımı ‘TEK’e devredilmelidir. Ben ‘TEK’te işlemeyen bir bürokrat yapı görmedim. Ödeme güçlüğü çıkaran bazı iller özelleştirme dışında bırakılmalıdır. Çünkü siyasiler devreye girer, mahsul kuruyor diye hemen elektriği bedava verirler. Hidrolik barajların yapımı sadece Enerji Bakanlığınca yapılmalıdır.
2- Faturalardan, maliyetlere vergi dışındaki ek işletme masrafları çıkarılmalıdır. Eğer iletim maliyeti makul bir değere indirilirse elektrik fiyatları yarı yarıya düşecektir.
3- Santrallerde miktarı azaltarak doğal gaz yerine rüzgâr, güneş gibi ucuz yakıtları kullanmalıyız. Türkiye’de elektrik üretiminde yüzde 24 doğal gaz, yüzde 20 linyit, yüzde 21 taş kömürü, yüzde 25 hidrolik ve yüzde 10 güneş-rüzgâr kullanılmaktadır. Türkiye 1000 elektrik santralinde 100 miliwatt elektrik üretmektedir. Gelecek yıl ilk nükleer santral 4850 miliwatt güçle Akkuyu’da faaliyete geçecektir. Sanırım gaz bağımlılığımız azalacaktır.
4- Azerbaycan, İran, Özbekistan’dan gaz alımına yönelmeliyiz. Doğal gaz fiyatları, COVID-19’dan önce Azerbaycan’da FOB 1000 metreküp’u 300 USD; diğer komşu ülkelerde 400 USD civarındadır. Başta Yunanistan olmak üzere birçok AB üyesi devletler TANAP’ı ele geçirmeye hazırlanmaktadırlar. Buna engel olmalıyız. TANAP Boru Hattı’nın 7 milyar metreküp gaz Güney Avrupa’ya akacak durumdadır. Yunanistan ancak 1 milyar metreküp gaz çeker. Türkiye TANAP’ın yapılabilirliğini ispatlamak için hattın yapımına 18 milyar USD yatırmıştır. Bu parayı hattı genişletmek için isteyen devlet, yeni projeye yapım parası koymalıdır. Hükumetin vergi gelirlerini elektrik, ısı ve doğalgazdan dolaylı vergilerle toplamasına engel olmalıyız. Ayrıca 1975 yılında Demirel hükumetleri İzmit-İGSAŞ ve Gemlik’te eş zamanlı olarak 2 adet üre fabrikası kurmuştur. Bu fabrikalarda sadece ham madde olarak 990 bin metreküp gaz kullanılır. Doğalgazı gübre ve petrokimya sanayisinde proses ham maddesi olarak kullanmalıyız.
5- Kömürle ısıtmada ısı pompası moduna geçmeliyiz.
Bu durumda enerjiden yüzde 25 tasarruf ederiz. Aslan ÖZMEN - Makine Y. Mühendisi
GÜNÜN SÖZÜ
“
Avcı, bundan bir süre önce doğum gününü ailecek kutladıklarını söylerken, “Arif Aga’mız Türkiye’nin her yerinde sevilirdi. Sadece Balkan değil, Anadolu türkülerini, özellikle de Ege-Zeybek türkülerini çok iyi bilirdi. 400-500 türkü ezberinde vardı. Herkes sorardı, paran var mı, yok mu diye! Bir şey söyleyeyim; sanatçının parası olmaz, bugün kazanır, yarın harcar” dedi.
Şentürk’ün söylediği türkülerin başında Atatürk’ün sevdiği klasik parçalar gelirdi. ‘Alişim Kaşları Kare’, ‘Kırmızı Gül’ün adı var’, ‘Dayler dayler viran dayler’ ve ‘Vardar Ovası’nı sayardı hemen. Rüstem Avcı’nın anlatımından özetlersek, en ünlü parçaları; ‘Arda Boyları’, ‘Ramize’ ve Kosova-Prizren türküsüdür. ‘Ar Gelir Osman Aga, Safiye’me karyola dar gelir’ (Safiye), ‘Rodop Dağları’, ‘Alan çayırlarında koyun güdersin, bir donla gömleğe kurban gidersin’, ‘Drama Köprüsü’ ve ‘Drama’nın İçinde Yaparlar Pazar’. ‘Debreli Hasan’ı Yunanlılar bile kayıt yapmıştı. Bunlar bizim için eğlendirici, komik türkülerdir. ‘Kır beygiri nallatalım, bin taligaya anlatalım’, ‘Ben gidiyorum yoluma, hanım Ayşe’m’, ‘Şu karşıki dağda lambalar yanar’ (Ayletme beni söyletme beni).
“Benim ‘Ak katır dosttan gelir, yükü Burgaz’dan gelir’ türkümü çok severdi. 1992-93’te Bulgaristan’da HÖH partisinin seçim müziği olarak kullanılmıştı.”
Sosyal medyada rahmetli için ‘Keşke Deryalar Türküsü’nün Osman Aziz’e ait olduğunu TV’de söyleseydi” diye bir mesaj görünce bunu Rüstem Avcı’ya sorduk; “Böyle bir siteme gerek yok. Kırcaali’de doğup yıllarca Sofya Radyosu’nda çalışan Osman Aziz’in türkülerinin, bütün kayıtları Sofya Radyosu’nda vardır. Arda Boyları türküsü 1960’lı yıllarda Arif’ten çok önce long play yapılmıştır; bu bende mevcut. Arif Şentürk bu türküyü 1979-80 yıllarında okudu, Kumanovalı olduğu için ‘Bre (be) deryalar’ı sözcüğüne katması türküyü daha sevimli hale getirmiştir. Bulgarlara teşekkür etmemiz lazım, bu besteleri topladıkları ve kayıt altına aldıkları için” dedi.
Balkanlar’ın bu kıymetli evladı Zeytinburnu’nda Seyit Nizam Camisi’nde kılınan ikindi namazından sonra Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cemaat hayli kalabalıktı.
GÜNÜN SÖZÜ
“YAŞANMAMIŞ yaşamlar, dünyadaki bütün savaşların ve kötülüklerin temelidir.” Doğan Cüceloğlu
MEDENİ KANUN 96 YAŞINDA