Yalçın Bayer

En zoru iklim finansmanı!

3 Kasım 2021
Bilim İklim Değişikliği 26. Konferansı COP26, İskoçya’nın en büyük kenti Glasgow’da pazartesi başladı. Konferans her gün bir veya birkaç konunun ele alındığı oturumlarla 12 Kasım’a kadar devam edecek. ‘COP’, Türkçeye ‘Taraflar Konferansı’ olarak tercüme edilebilecek ‘Conference of the Parties’ ifadesinin kısaltması.

Bu konferanslar, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi bünyesinde her yıl düzenleniyor. Küresel ısınmaya yönelik hükümetler arası ilk çevre sözleşmesinin yürürlüğe girdiği 21 Mart 1994’ten beri yapılıyor. İlki 1995 yılında Almanya’da yapıldı; bir önceki de (COP25) Madridde yapılmıştı.

“Paris İklim Anlaşması”, temelde iklim felaketini önlemek için yapılan bir plan. Glasgow Konferansı, Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı 2015’ten bu yana gelişmelerin değerlendirileceği ilk konferans. Nelerin başarıldığının veya başarılamadığının muhasebesi yapılacak. Bu yönden önemli bir konferans. Aslında geçen yıl yapılacaktı ancak salgın nedeniyle bu yıla ertelenmişti.

Paris Anlaşması’nın yapıldığı COP21’de belirlenen hedefler ise sera gazlarını azaltmak, küresel ısınmayı mümkünse 1,5 derece ile sınırlamak, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmeleri için yoksul ülkelere maddi yardım yapmaktı. Ama imzacı devletlerin net ve kararlı adımlar atmadığı görülüyor. Fosil yakıtlar eski hızla kullanılıyor. Bilim insanları Paris Anlaşması’ndaki hedeflere ulaşılabilmesi şansının giderek azaldığını söylüyorlar. Glasgow Konferansı’nda 2030 yılına kadar iklimin finansmanı pazarlık masasında olacak büyük bir ihtimalle. En tartışmalı konu da sanırım bu karbon finansmanı denilen konu olacak. Yani karbon piyasası ve karbon kredisi sisteminin nasıl işlemesi gerektiği. Yani çevreyi kirletenlerin, neden oldukları karbon salınımı için ödeme yapması, daha yeşil ekonomilerin ise karbon kredilerini satması. Ama asıl sorun, zengin ülkelerin gerçek bir değişikliğe yönelmek yerine bir nevi ‘parasını verip çevreyi kirletmesinin’ önüne nasıl geçileceği.

12 YIL ÖNCE NE OLMUŞTU

12 yıl önce Kopenhagdaki BM iklim zirvesinde zengin ülkeler önemli bir vaatte bulunmuşlardı. Zengin ülkeler 2020’ye kadar gelişmekte olan ülkelere iklimle mücadele için yılda 100 milyar dolar ayırma sözü vermişti. 2021’e geldik ama sadece 79 milyar dolar kaynak aktarıldı ve bunların çoğu hibe yerine kredi şeklinde veriliyor. Yardımlar hibe veya kredi şeklinde, ülkeden ülkeye direkt ya da kalkınma bankaları aracılığıyla aktarılıyor. 100 milyar dolarlık iklim fonundan Türkiye’nin payına düşen miktar da 3.1 milyar dolar. Bunun 12.5 milyon dolar ile 66.5 milyon dolar arasındaki bölümünün hibe olacağı söyleniyor. Türkiye OECD üyesi olarak daha önce yardım programında yer almıyordu. Bu yüzden uzun bir süredir Paris Anlaşması’nı onaylamayı geciktiriyordu. Ancak statü değişimiyle Paris İklim Anlaşması’na sonunda imza koyduk.

Bu konferansta tüm ülkelerin iklim değişikliğine karşı net ve kararlı adımlar atacağını teyit etmesi bekleniyor. İklim değişikliğine karşı ortak hedef olarak ortak bir takvim belirlenmesi de bekleniyor. Ama bunlar kolay değil. BM İklim Değişikliği İcra Direktörü Patricia Espinosa mevcut koşullarda Glasgow’un başarısızlıkla sonuçlanabileceği uyarısında bulundu. Espinosa “Aksi takdirde gıda krizi patlak verecek, terör ve şiddet eylemleri tırmanacak, daha büyük göç akınları yaşanacak” diyor. Konferansı dikkatle takip etmekte yarar var diye düşünüyorum.

Halit ÇELİKBUDAK-FRANKFURT

ŞENTOP TEKİRDAĞLI GAZETECİLERE GÜÇLENDİRİLMİŞ HÜKÜMET SİSTEMİNİ ANLATTI

Yazının Devamını Oku

AKP, işlerini CHP’lileri istifa ettirerek yaptırıyor

2 Kasım 2021
AK Partili Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Tevfik Keskin, Hayrabolu’da tarım arazinde akaryakıt istasyonu yapmaya hazırlanıyor.

Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Tevfik Keskin’in eşi Sevgi Keskin üzerine kayıtlı tarım arazisinde akaryakıt istasyonu kurulması konusunun dilekçenin verildiği tarihten aylar sonra Meclis gündemine alınması rant iddialarını ortaya çıkardı.

Tekirdağ’da çıkan ‘HaberTrak’ bu konuda ayrıntılı bilgiler veriyor.

CHP’den istifa eden Hasan Aksu’nun da desteği ile Meclis’ten istediğini geçiren AK Parti ve Hayrabolu Belediye Başkanı Osman İnan’ın kasım ayı Meclis toplantısında Sevgi Keskin’in arazisine akaryakıt istasyonu kurulması konusunda nasıl görüş vereceği ise merak konusu oldu. Sızan haberlere göre kararın Meclis’ten geçmesi bekleniyor.

GÜNÜN SÖZÜ

HARF DEVRİMİ

1 Kasım 1928... 6 asır bilmediği bir dile mahkûm edilerek cahil bırakılmış bir halkın konuştuğu gibi yazmasını sağlayan milleti çağdaş eğitime, Türkçe’yi alfabeye kavuşturan Harf Devrimi’nin 93. Yılı kutlu olsun. ADD

TÜRKİYE’DEN HAŞİM BAYRAM GEÇTİ

1989’DA

Yazının Devamını Oku

Kiralarda fahiş fiyat; hukuken suç, insanen vicdansızlık, dinen haramdır

29 Ekim 2021
Öğrencilerin iki yıl okulların kapalı kalması nedeniyle biriken barınma sorunu yüz yüze eğitimin başlamasıyla kâbusa dönüştü.

Yurt ihtiyacından öte, kiralık ev bulmak tam bir fırsatçılığa dönüştü, kira bedelleri yüzde100 arttı. Büyükşehirlerde en ucuz kiralık ev bile asgari ücretin üzerinde.

Sanki yaşanılan pandemi, hukuken ‘mücbir sebep’ değil. Kiralık ev arayanlar evi olmayan dar gelirli çalışan ve öğrenciler değil... Bu durum aynı zamanda hukuken ‘mücbir sebep’ ve insanların zor koşullarından faydalanılarak ‘haksız zenginleşme ve karaborsa’ suçu işlemektir.

Ulusal Borçlar Kanunu’muzun 344. maddesine göre kira artış oranı ‘Tüketici fiyat endeksinin 12 aylık ortalamasından fazla olamaz.’ Bu hüküm yeni kiraya verilecek konutlar için de geçerlidir. 345 maddesi ‘Kiracının çevresinde bulunan konutlardan emsal kira bedelleri göstererek her zaman kira tespit davası açabileceğine’ amirdir.

Bu nedenle böyle bir haksızlıkla karşılaşan kiracılar gerekli başvuruları yapmalı. Fakat bundan öte Anayasal ve yasal hükümler uyarınca başta Maliye Bakanlığı, Belediyeler ve Mahkemeler fahiş kira bedellerinin toplumsal facia ya dönüşmemesi için zorunlu tedbir, müdahale ve karar ittihazında bulunmaları hem hukuki yükümlülükleri hem de toplumsal vicdanın gereğidir. Av. Sedat VURAL

GÜNÜN SÖZÜ

“Benim naçiz vücudum elbette bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.”

Mustafa Kemal ATATÜRK

‘ATATÜRK’E VE CUMHURİYET’E BORCUMUZ VAR’

Yazının Devamını Oku

Demokrasiyi, 29 Ekim ile köklendirmek!

28 Ekim 2021
Kemalizm; Demokrasiyi, geniş anlamda ‘Cumhuriyetçilik’ ile köklendiren bir ideolojidir.

Atatürk, Cumhuriyet yönetim sisteminden geniş anlamda ‘Cumhuriyetçi demokrasiyi’ anlıyordu. Kendi elyazısıyla şöyle yazmıştır: “Binaenaleyh (bundan dolayı) demokrasi prensibinin en asri (çağdaş) ve mantıki tatbikini (uygulamasını) temin eden (sağlayan) hükümet şekli cumhuriyettir” diyen bir Kemalizm’in lideri nasıl olur da, anti-demokrat olarak itham edilebilir? Okların içinde demokrasi okunu arayanlar, okların ucunun işaret ettiği yere hiç bakmazlar mı?

Kaldı ki her demokrat rejim Cumhuriyetçi de olmayabilir. ‘Cumhuriyetçi demokrasi’, kimsesizlerin de kimselerinin demokrasisidir.

Cumhuriyeti, ‘(sosyal) demokrasi’ ile taçlandırmak yerine, demokrasiyi, ‘Cumhuriyet’ rejimi ile köklendirmek gerekir.

Demokrasiyi genişleyeceğiz diye Cumhuriyet’i daraltmaya, küçültmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Cumhuriyet tümcedir, demokrasi ise tümce içinde bir kelimedir.

‘Cumhuriyetsiz Demokrasi’ demokrasi faşizmi ile de sonuçlanabilir. Cumhuriyetçilik ilkesi bu açıdan sağlıklı bir demokrasinin de sigortasıdır.

‘Cumhuriyetçi Kemalizm’ aşılmamış ve aşınmamıştır. Ancak Kemalizm karşıtı sözde demokratlar aşınarak aşılmışlardır!

Tahir ÇALGÜNERBAKSI’NIN ‘ANADOLU ÖDÜLLERİ’

BAKSI

Yazının Devamını Oku

Cumhuriyetimiz 98 yaşında!

27 Ekim 2021
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu diyor ki: “Atatürk 10. Yıl Nutkunu ‘Türk Milleti! Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. Ne mutlu Türk’üm diyene!’ diye bitirmişti. O’nun bu temennisine karşın, Cumhuriyetimiz 100. yılına giderken büyük sorunlarla boğuşmaktadır. Gazi, Cumhuriyet’in ilanından 36 gün sonra ‘Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava kazanılmış da değildir. Bunu elde etmek için çok kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lazım olanı yapmaya hazırız’ derken önümüze yaşamsal ve kutsal bir görev koymuştur.”

UMUTSUZ DURUM YOKTUR

Atatürk’ün uyarısı şudur:

“15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında 6 gün boyunca okuduğu Nutuk’u ‘Gençliğe Hitabe’ ile bitirmiş, bu görevi Türk Gençliği’ne ve ‘Ey Türk istikbalinin evladı’ seslenişi ile de her dönemin Türk Ulusu’na vermiştir.”

Umut için de şöyle diyor:

(Bugün) Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır, biz hiçbir zaman umudumuzu yitirmeyeceğiz. Ancak ilerleyen yıllarda Aydınlanma Devrimi’nin ateşi küllenmiş, Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeki heyecan ve özgüven kaybolmuş, eğitim laik bilimsel temelden koparılmış, 1950 ve özellikle 12 Eylül 1980 sonrası ulusumuz Cumhuriyet kazanımlarını büyük ölçüde yitirmiştir. İçinde bulunduğumuz karanlık tabloyu yineleyerek umut kırmak yerine; ulusça kendimize güvenerek, birlik olarak, Laik Cumhuriyet’imizi yeniden kazanmak için harekete geçme vaktidir şimdi. İrfan Ordusunun önemli bir ögesi olan ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’nin varlık nedeni budur. Kemalizm’in parlak ışığı yeniden yurt semalarını aydınlatacak, Cumhuriyet kuruluş ayarlarına ve hedeflerine mutlaka yönelecektir. 100. yıla bu kararlılıkla yürüyor, başaracağımıza yürekten inanıyor, milletimize güveniyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

“KADININ algısı, bakış açısı, dünyası, zenginliği bambaşka bir şeydir ve onun kuvvetini görmezden gelirseniz, ciddi bir eksiklik içindesinizdir. İşin estetiğini, hassasiyetini, derinliğini, duyarlılığını, esprisini kaçırmışsınız demektir.” Zerrin TEKİNDOR

‘Best Of Rumeli 2021’ ödülleri dağıtıldıCİVAOĞLU VE BAYER’E KUTLAMA

Yazının Devamını Oku

Fleche ile Hacıkadı tavukları akraba çıktı

26 Ekim 2021
Fransız  ‘La Fleche tavuğu’ ile aynı genetik özellikle sahip ‘Gerze Hacıkadı tavuğu’, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyayken, Antalya Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’te keşfedilip koruma altına alındı. 2 yıldır yürütülen proje ile gen haritası çıkarılan ve çoğaltma işlemi uygulanan Hacıkadı tavuğunun sayısı 10’dan 1500’e çıktı.

Sinop Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salim Akbaş, et lezzeti ve yumurtasıyla diğer türlerden farklı olan Hacıkadı tavuğu için coğrafi işaret çalışması başlattıklarını açıkladı. Akbaş, 2 yıl önce YÖREX’e katıldıklarında büyük market zincirlerinden birinin temsilcisinin Gerze Hacıkadı tavuğunun ekonomik değeri çok yüksek olan Fransız La Fleche tavuğu ile aynı genetik yapıdan geldiğini ve temin etmek istediklerini söylediğini anlattı. Akbaş, “Bunun üzerine bilimsel çalışma başlattık. Böylece Hacıkadı tavuğu yok olma tehlikesinden kurtuldu. YÖREX gibi yerel değerlerin korunması misyonuyla yola çıkan bir fuarda böyle bir çalışmanın başlatılması çok anlamlı. Demek ki YÖREX amacına ulaşan bir fuar. Bu noktada YÖREX’i hayata geçiren Antalya Ticaret Borsamızın Başkanı Ali Çandır’a teşekkür ediyorum” diye konuştu. Türkiye’de Denizli horozunun yanı sıra saf iki tavuk ırkından biri olan Hacıkadı tavuğunun nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve Sinop TSO Genç Girişimciler Kurulu’nun bir proje hazırlayarak bir zamanlar bölgede et tavuğu olarak yetiştirilen ve sayısı 10’a kadar düşen Gerze Hacıkadı Tavuğu’nu koruma altına alan bir proje başlattığını anlattı. Akbaş, Oda olarak yerel değerlerin öneminin farkında olduklarını ve Gerze Hacıkadı tavuğunun etine coğrafi işaret almak için çalışma başlattıklarını bildirdi. Akbaş, yürütülen proje ile hem Hacıkadın tavuğunu koruma altına aldıklarını hem üretimin geliştirdiklerini hem de ekonomiye kazandırmak için çalıştıklarını söyledi. Akbaş, “Türkiye’nin saf iki tavuk ırkından biri olan Gerze Hacıkadı ırkının gelecek nesillere aktarılması ve marka değerinin oluşturulması için çalışıyoruz. Hacıkadı tavuğunun eti, özel restoranlarda yüksek fiyatta tüketiciye ulaşabilecek bir ürün” dedi.

Sinop Genç Girişimciler Kurulu ve Hacıkadı Üretim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Melih Çınar, Hacıkadı tavuğunun bir zamanlar Osmanlı saray mutfağının vazgeçilmezi olduğunu söyledi.

Hacıkadı tavuğunun yetiştirilme süresinin 6 ayı bulduğunu söyleyen Çınar, “Biz Hacıkadı tavuğunu yetiştirirken kuzu muamelesi yapıyoruz” diye konuştu. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Doç. Dr. Demir Özdemir, iki tavuğun genetik yapılarının aynı olduğunu ve bu nedenle ticari değerleri yüksek olan Hacıkadı tavuğununun Türkiye’de kuzu fiyatına satılabileceğini belirtti.

DEMEK Kİ FB 3-4-3 SİSTEMİNDE OYNAYAMIYOR

FENERBAHÇE 17 ve 24 Ekim tarihlerinde Trabzon ve Alanya 9. 10. haftalarda oynadığı lig maçlarını aynı trajik sonuçla 90. dakikada kaybetti. Çünkü FB’nin son dakikalarda mecalinin kalmadığı gözükmektedir. Antrenör Pereira ısrarla kanatları kapayamamakta ve beklenen golü yemektedir. Nitekim geçen hafta 5 Hürriyet yazarı durumun kötüye gittiğini açıklamışlardır. 4.3.3 sistemi 1954 yılında WM sistemine alternatif olarak rüya takım Macarlar tarafından geliştirilmiştir. Güya teknik direktör Pereira harika bir takım yaratacaktı. Fenerbahçe, bu yenilgilerle şampiyonluk düşünü kapatmıştır. Eski antrenör Aykut Kocaman savunma oynattığı için eleştirilirdi. Yeni Teknik Direktör Pereira, takımı uçuruma götürdüğü için eleştirilmemektedir. Çünkü Pereira’da hiçbir yetenek kalmamıştır. Durumu seyirciler görmektedirler ancak Ali Koç ve yöneticiler görmemektedir.   Aslan ÖZMEN

GÜNÜN SÖZÜ

“YAŞADIĞIMIZ çevre sadece biz insanlardan oluşmuyor. Artık doğaya ve diğer canlılara karşı daha saygılı bir şehirde yaşamak isteyen vatandaşlarımız çoğunluktalar, biz de gereğini yerine getiriyoruz.”

Yazının Devamını Oku

Anadolu’nun DNA’sı YÖREX

22 Ekim 2021
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, 12 yıl önce ‘Sizin Oraların Nesi Meşhur?’ sloganıyla Yöresel Ürünler Fuarı ‘YÖREX’i hayata geçirdi. Çandır’ın attığı maya tuttu, Türkiye yöresel ürünleri ve coğrafi işaretli ürünlerle tanıştı.

YÖREX, bu yıl 20 Ekim’de ziyarete açıldı. Biz de YÖREX heyecanına ortak olmak için oradaydık. Birkaç saat içerisinde Edirne’den Kars’a, Diyarbakır’dan Trabzon’a, İzmir’den Gaziantepe Anadolu’nun her şehrini, bu şehirlerden gelen yöresel ürünleri gördük, tattık, dokunduk. YÖREX’teki ziyaretçilerle konuştuğumuzda “Memleket hasretimi gidermeye geldim” diyeni de var, özel yöresel ürünlerden almak için geleni de...

Fuarın fikir babası, mimarı Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ile konuştuğumuzda hedefinin henüz yarısında olduğunu söylüyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir medeniyetler zenginliğini ekonomiye kazandırmak, ardından da yurtdışı pazarına açmak Çandır’ın en büyük hedefi.

YÖREX harikalar yaratan bir organizasyon. 2010’da ilki düzenlendikten sonra hem yöresel ürünler hem de coğrafi işaret farkındalığı arttı. Coğrafi işaret tescilli yöresel ürün sayısı 12 yılda 109’dan 921’e, coğrafi işaret için başvuru sayısı 160’dan 723’e çıktı. Avrupa Birliği’nde 7 yöresel ürünümüz tescillenirken, 24 ürünümüzün tescil işlemleri devam ediyor. Bu arada TOBB’u da tebrik etmek lazım. Yöresel ürünlere alınan coğrafi işaretlerin yüzde 40’ını oda borsalar tescillemiş.

YÖREX’in 11’inci yılında 76 ilden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden yüzlerce yöresel ürün buluştu. 113 oda ve borsa, 16 kalkınma ajansı, 83’ü kadın kooperatifi olmak üzere YÖREX bu yıl toplam 650’nin üzerinde katılımcı ile ziyaretçinin karşısına çıktı.

TROPİKAL ÜRETİMİ

Tropikal meyvelerin Antalya YÖREX Fuarı’nda ilk kez bu kadar ilgi görmesi ilginçti. Üretim miktarının artması da dikkat çekti. Ne var ki tropikal meyve üretiminin artması aslında iklim değişikliğinin bir göstergesi.

Dünyadaki coğrafi işaretli ürünler pazarının büyüklüğünün 200 milyar dolar olduğunu öğrendik. Ne yazık ki Türkiye bunun yüzde 1’ini dahi alamıyor. Eğer coğrafi işaretli ürün pazarını büyütürsek, bundan 20 milyar dolarlık bir ihracat kapasitesine ulaşabileceğimiz ileri sürülüyor. Türkiye’de coğrafi işaretli ürün sayımızın 927’ye ulaşmış. Tabii bu rakamlarla bu gelirlere ulaşabilir miyiz? Asıl sorgulanması gereken konu bu.

100’e yakın çiftçinin ürettiği avokado, mango, kivi, çarkıfelek, papaya, ejder meyvesi, pitaya ve guava gibi 80’i aşan tropikal meyve çeşidi fuarda sergilendi. Gazipaşa, Alanya ve Manavgat’ta tropikal meyve üreten

Yazının Devamını Oku

Deniz Baykal haklı çıkmaya devam ediyor

21 Ekim 2021
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal 3 Mart 2007 tarihinde Yeşilköy Havalimanı’na gelmişti. Kendisini karşılayan sekiz milletvekili ve partinin İstanbul yöneticilerine kızarak “İstanbul’da nedir bu yavşak ilişkiler?” diye kızgınlığını ifade etmişti. Bundan bir süre önce ‘Ulus’taki arsa göz kamaştırıyor’ ve ‘Muameleci yeniden seçildi’ başlıklı yazılarımız Baykal’ı doğruluyordu.

Aslında, Beşiktaş İlçe Başkanı Sebahattin Öztürk, Ulus’taki bir arsanın imar takibi için vekâlet almıştı. Beşiktaş ve İBB imar komisyonlarına seçilen bir başkan nasıl muamelecilik yapabilirdi? Nitekim bu olay partide büyük yankı uyandırdı. 13 Ekim 2021’de ünlü dosya İBB Genel Kurulu’na gönderildi. Ancak bir sorun vardı; CHP İmar Komisyonu üyeleri ve M. Sedat Özkan (12 yıldır komisyon üyesi tecrübeli, ayrıca Küçükçekmece’de Belediye Başkan Yardımcısı), Erkan Erdoğan, Sebahattin Öztürk (vekâleti alan) kendi dosyasına şerh yazdı; ‘muhalefet şerhi’nde şöyle denildi:

“1/5000 ölçekli Nazım İmar Plan kararlarına katılmadığımızdan...” Yani özetle ‘Yani bu rant planıdır, CHP grubu olarak ortak olmak istemiyoruz.’ Aradan bir gün geçtikten sonra CHP komisyon üyeleri şerhlerini geri çekiyorlar. O rapor oy birliğiyle meclisten geçiyor.

Ancak ‘rant’ın perde arkası var: AKP Grubu şerh ile meclis gündemine gelen raporu geçirmeyeceklerini, ancak şerh kaldırılırsa oy vereceklerini söylediler. Nitekim öyle de oldu. CHP Grubu’nda ise bizzat Canan Kaftancıoğlu’nun görevlendirdiği İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas, CHP Grubu’na gelerek şerhin kaldırılmasını istedi. Bir gün önce CHP Grup Başkan Vekili Doğan Subaşı şerhli raporu oylattı, bir gün sonra aynı Doğan Subaşı şerhin kaldırılmasını savundu. Halbuki Doğan Subaşı’nın bir önceki dönem CHP imar kriterlerini belirten metinde imzası var; bu rapor kriterlere de uymuyor. Kaldı ki bu kriterler Murat Karayalçın döneminde il kongresinde il delegeleri tarafından onaylanmıştı.

Rant olunca hiçbir kriter kalmaz. Bu arada bir not, Ekrem İmamoğlu’nun Elazığ gezisinde ‘muameleci’ Sebahattin Öztürk’ün yanında yer alması dikkat çekti.

GÜNÜN SÖZÜ

“EN kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle arzu ettiğinin gerçek olduğuna inanır.” Dimosthenis

Şirket kuruluyor, kanunu sonra Meclis’e getiriliyor

Yazının Devamını Oku