Yalçın Bayer

BAE’yi tanımak ister misiniz?

15 Aralık 2021
Birleşik Arap Emirlikleri 1960 yılında bağımsız oldu. Ülkenin nüfusu 5.0 milyon olup, yerli Araplar ancak 700 binini oluşturuyor. 4.3 milyonu ise ‘karşı sahil’den gelen Hintli ve Pakistanlı. Ülkede, içki ve kadın ticareti serbesttir. Suudi Arabistan bunları yasakladığı için başarılı olamamıştır. Ülkede ticaret, turizm hâkimdir. Petrol gelirlerinden çok dövizi vardır. Geçmişte Özal döneminde ekonomik ilişkilerimiz çok gelişmişti. Biz hep Cidde ve Dammam’dan karayolu ile Dubai’ye giderdik. 2012 yılında Araplarla Türkiye’nin arası bozuldu. Biz onları, onlar da bizi küçümsediler.

Küskünlük yaklaşık bir ay kadar öncesine kadar sürdü. Aslında Türkiye, lojistik değerini bilmiyordu.

Şimdi anlamış gibi.

BAE, 1960 yılında İngiliz sömürgeliğinden kurtuldu. Ülkenin tüm altyapı işleri bitmişti.

BAE’lilerin, artık Çin’den bıkmış olduklarını söyleyebilirim. Çin’in lojistik üssü Cebel Ali’de, bütün malını Ortadoğu ve Avrupa’ya buradan gönderiyor.

Türkiye’ye yakın olmak istediklerini biliyorum. İran’dan ise korkuyorlar. Amerika’nın kendilerine her zaman kazık attıkları düşünürler. Diğer Arap ülkelerinden de uzak durmak isterler.

BAE, sofistike projeler yapmakta mahir olduklarını gösterdi. Çölün ortasında “Master” adlı bir kent yarattılar. Orada her şey ‘yeşil’. Golf ve kayak merkezleri de var. Buraya Avrupalılar bayılıyor. Batı’nın zenginleri oradan ev almayı ‘moda’ sayıyor. Bitkiler ‘havada’ yetişiyor, gaz ve güneşle ısınıyor. Hidrojen ve oksijen gazlarını birleştirerek su üretiyorlar.

NİYE MAL MÜLK SATALIM

BAE’nin petrol ve gaz gelirleri yılda 60 milyar doları buluyor. Türkiye’ye Swap yoluyla rahat kredi verebilirler. Türkiye hariç bütün bu sözünü ettiğimiz ülkeler dolar zengini. Bizim gibi ağlayanı da yok. Biz dolara hâkim olamıyoruz. Çanakkale Köprüsü gibi projelere harcıyoruz. İş dünyasında, BAE’nin Türkiye’yi ticari üs yapmak istediği konuşulmaktadır. Ama nasıl? Geçmişte Boğaz sırtlarında kıymetli bir arsa aldıklarını biliyoruz. Pilot ve teknisyenlerini Türkiye’de eğittirirlerdi. Bize her türlü eğitim içinde de gelirlerdi.

Yazının Devamını Oku

Hekimler gidiyor, sağlığımız da gidiyor

14 Aralık 2021
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker, “Sağlık Bakanlığı’nda çalışan ve emekli olan hekimlerin özlük haklarını düzenleyen ve Genel Kurul’da oybirliği ile kabul edilen düzenlemenin Komisyon Başkanı’nın, Komisyon’u toplamadan tek başına imzaladığı bir gece yarısı tezkeresinin Genel Kurul’da okutulmasıyla teklifin geri çekilmesi, Anayasa’ya, yasalara ve TBMM içtüzüğüne aykırıdır; bu durumu doğru bulmuyoruz” dedi.

Hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının özlük haklarının acilen düzenlemesi gerektiğini söyleyen Dr. Ali Şeker, “Geçtiğimiz cuma gününe kadar 1.270 hekim yurtdışına gitmek için belge aldı. Üç büyük tıp fakültemiz olan Hacettepe, Cerrahpaşa, Çapa geçen yıl 1.133 hekim mezun etti, biz 1.270 yetişmiş, çoğu alanında uzman hekimi kaybettik. Bu artış trendi öyle bir noktaya geldi ki önümüzdeki yıl 2 bin, ondan sonra 2.500 olarak devam edecek. Özlük hakları düzenlemesinin acilen yapılması, yasalaşması gerekiyor” uyarısında bulundu.

Dr. Şeker şöyle dedi:

“Bakanlık bir düzenleme getirdi. Partilerin oybirliğiyle kabul edilen iyileştirmeler, iptal edilmek üzere hukuksuz bir şekilde Komisyon’a geri çekildi. Veteriner hekimler ile ilgili iyileştirmeler de buna ilave edilebilirdi. Torba yasaları bugüne kadar hep eleştirdik. Şimdi siz bu teklifi geri çekmek için ilk defa torba yasa eleştirisi yapıyorsunuz. Bu doğru değil. Geri çekmek yerine eksiklerini tamamlayalım.

Önümüzdeki sene bir emekli hekim 11-12 bin lira alacak, bu da ‘valinin 200, 300 lira üzerinde olacak’ diye bir tepki geliştirildi. Bir vali 4 yıl okuyor, bir uzman hekim uzmanlığı hak edene kadar en az 12-13 yıl. Ve bir vali emekli olduğu gün telefonunu kapatabiliyor, bir hekim ölene kadar telefonunu kapatamıyor. Bir süre sonra riskli branşlarda ameliyat yapacak cerrah bulamayacağız. O iyi yetişmiş olan cerrahları, uzman hekimleri bir bir yurtdışına kaptırıyoruz.”

Dr. Şeker, teklifin geri çekilmemesini, Sağlık Komisyonu’nun tekrar toplanarak konuyu tartışmasını önerdi.

GÜNÜN SÖZÜ

CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, “2022 Merkezi Bütçe Kanun Teklifi’nin TBMM’ye sunulduğu 16 Ekim’de dolar kurunun 9.27 TL olduğunu ve 58 günde 2022 Bütçesinin yüzde 54’ünün başlamadan eridiğini” söyledi.

Kastamonu’nun etkinliklerine Sarıyer ev sahipliği yapıyor

Yazının Devamını Oku

Şişli’de ‘katılımcı bütçe’

10 Aralık 2021
Geçen akşam Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ile Nişantaşı’nda buluştuk. Belediyenin 1000 günde yaptıklarını, borçları ödediklerini anlattı başkan. Yerelde işsizliğin, yoksulluğun azaltılmasından sosyal politikalara kadar hayata geçirdikleri projelerden söz etti. Hepsi çok önemli kuşkusuz, ancak en dikkat çekici projesi Türkiye’de ilk kez bir belediye tarafından bu kadar geniş kapsamlı hayata geçirilen ‘Katılımcı Bütçe’ oldu.

Dinlediklerim, rakamların ötesinde bir şeyi anlatıyordu. Üstenci, halkın ihtiyacı bu diye masa başında yönetim Şişli’de tarihe karışmış. Halk kendi oylarıyla seçtiği mahalle komiteleri aracılığıyla Şişli bütçesinde artık doğrudan söz hakkına sahip. Şişli’nin 2022 yılı bütçesinden tam 113 milyon lira doğrudan Şişli halkının belirlediği alanlara yatırım yapmak üzere ‘Katılımcı Bütçe’ olarak ayrılmış. Bu miktar, belediye bütçesinin yüzde 14’üne denk geliyor. Dünyada kişi başına düşen katılımcı bütçe oranlarına göre bakıldığında Şişli 51 dolarla New York, Seul, Madrid ve Paris’i geride bıkmış. Muammer Keskin: “‘Benim Bütçem’, şeffaf ve katılımcı yönetim anlayışını yerleştirip yerel demokrasiyi güçlendiriyor. Komşularımızın kendilerini ilgilendiren kararlara katılabildiği ‘Benim Bütçem’ çalışmasının ülkemize örnek olacağına inanıyorum. Nitekim İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de İstanbul ölçeğinde katılımcı bütçe çalışmasını başlattı. İstanbul’da peş peşe diğer belediyeler de katılımcı bütçe sistemine geçiyor. Bu elbette bizim açımızdan çok sevindirici. Şişli’den başlattığımız ‘Benim Bütçem’in ayırt edici özellikleriyle dünyaya da örnek olacağına inanıyorum” diyor.

‘Katılımcı Bütçe ile başka bir şehir mümkün’ adlı 287 sayfalık kitabın ön sözünü Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ve Muammer Keskin yazmış. Keskin’in kitap başlığı ‘Benim Bütçem’.

ŞİŞLİ’NİN IŞIĞI PARLIYOR

Nişantaşı’nda Muammer başkanla küçük bir yürüyüş de yaptık. İnanılmaz bir değişim, hareket, renk gelmiş. Abdi İpekçi Caddesi yeniden düzenlenmiş, yepyeni bir meydana kavuşmuş. Yılbaşı ışıklarıyla bezenen cadde yurtdışındaki ünlü caddelerle yarışır duruma gelmiş.

Şişli Belediyesi altyapı yatırımlarını yaparken bölgede bulanan mağazalar, metrekareleri oranında maddi katkı sağlayarak üst yapı yatırımını gerçekleştirmiş. İyi de yapmışlar. İş insanları önderliğinde ‘Abdi İpekçi Caddesi Güzelleştirme Derneği’ kurulmuş. Bu derneğin çalışmalarında büyük kolaylaştırıcılık sağlayan belediyle el ele verip bölgeyi baştan yaratmışlar adeta.

MARKALAR YER ALIYOR

Gizia’nın sahibi İsmail Kutlu da sohbetimize katıldı. “Başkanımız hep yanımızdaydı, belediyenin kolaylaştırıcılığı ve destekleri olmasıydı bu kadar güzel bir sonuç alamazdık. Bütün altyapı çalışmalarını belediyemiz yaptı” diyor Kutlu. Kendisi de 3 mağazasıyla bölgenin ve ülke ekonomisinin gelişimine katkı sağlıyor. Eskiden burada tam 41 mağaza boşalmış, büyük markalar bölgeden gitmeye başlamıştı. Şimdi ise bölgedeki 102 mağazanın tamamı dolu ve markalar yer arar hale gelmiş. Gördüklerimiz bizi mutlu etti, emeği olan herkesin eline sağlık.

EFSANE BAŞKANLAR SERGİSİ

Yazının Devamını Oku

Milas’tan neler götürülmüş neler!

9 Aralık 2021
Ajanslar dün aralarında Milas’ın (Mylasa) adının da geçtiği çalıntı tarihi eserlerle ilgili önemli bir haber verdi. Türkiye’den kaçırılan eserler yine gündeme oturdu.

Hekatomnos’un Milastaki anıtmezarından 2010 yılında İskoçya’ya kaçırılan ‘Altın Taç’ hırsızlığını hatırlattı. Çünkü tarihi eser ve dönem tarihi uyuştuğundan bu hırsızlığın aynı mezardan çıkarılan eserlerden olduğu sanılıyor. New York milyarderi Michael Steinhardt, 70 milyon dolarlık çalıntı antik sanat eserlerini teslim etti. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın acilen bu parçanın Türkiyeye ve Milasa getirilmesi için gerekli başvuruyu yapması bekleniyor.

Milasta 12 yıldır, Uluslararası Karya, Karyalılar ve Mylasa Sempozyumu’nu düzenleyen gazeteci-yazar Olcay Akdeniz, olayla ilgili bağlantı üzerine şunları söyledi: “Haber kapsamında 70 milyon dolar değerindeki 180 kalıntının içinde kaç tanesinin Türkiye’den kaçırıldığına ilişkin bir bilgi yoktu fakat Milas’tan kaçırıldığı belirtilen M.Ö. 400 yılına ait geyik başlı bir kupanın fotoğrafına yer veriliyor. Ele geçirilen eşyalar arasında M.Ö. 400 yılına tarihlenen bir geyik kafasını betimleyen bir tören gemisi olan Geyik Başı Rhyton da yer alıyor. Türkiye’nin Milas kentinde yağmalandıktan sonra piyasaya çıktı ve DA’nın açıklamasına göre bugün 3.5 milyon dolar değerinde.”

Bu ifade hemen akıllara 2010 yılında Milas ilçe merkezinde yapılan büyük mezar soygununu getirdi.

KAÇAK KAZI 5 YIL SÜRMÜŞ

İlçe merkezinde, Milas Belediyesi’ne sadece 100 metre, Milas Müzesi’ne 200 metre, Emniyet Müdürlüğü’ne 500 metre mesafedeki Uzunyuva sit alanında, bir gecekondunun içinde kaçak kazı yapıldığı ihbarını alan jandarmanın yaptığı operasyon ile soygun ortaya çıkarılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük tarihi eser soygununu, polisin görev bölgesinde olmasına rağmen Milas Jandarması ortaya çıkarmıştı. Soruşturma sürdükçe aslında Milas Müzesi’ne, Emniyet Müdürlüğü’ne soygunla ilgili birçok kez ihbarda bulunulduğu fakat işin üstüne gidilmediği, bunun üzerine jandarmaya yapılan ihbar üzerine soygunun ortaya çıkarıldığı belirlenmişti. Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da işin üzerine gitmesi üzerine soruşturma derinleştirilmiş birçok kişi tutuklanmış ve sonuçta 11 kişi çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştı. Fakat pek çok olayda olduğu gibi perde gerisindeki ‘büyük’lere bir türlü ulaşılmamış, ulaşılamamıştı.

Gecekondunun zemininde önce 120 santimetre kalınlığındaki mermeri karot ile kırıp 8 metre yüksekliğindeki üst koridora ulaşan soyguncuların koridorun zeminindeki 120 santimetrelik mermeri de yine karotlarla delip mezar odasına, tam da muhteşem bir işçilikle yapılan lahitin üstüne indikleri anlaşılmıştı. Soygunun ortaya çıkarılmasının ardından yapılan incelemelerde, internet ortamında mezar odasında çekilmiş olan ve 2005 yılında internete koyulduğu anlaşılan görüntüler de bulunmuştu. Mezar soygunu en azından 2005 yılında başlamış ve jandarmanın operasyon yaptığı 2010 yılına kadar devam etmiş olduğu ortaya çıkıyordu.

100 YILIN BULUŞU

Bu arada 2005 yılında Denizli’de bir genel yol araması sırasında bir arabada bulunan tarihi eserlerin nereye ait olduğu belirlenememiş ve Denizli Müzesi’ne emanete verilmişti. 2010 yılı temmuz ayında Milas soygunu ortaya çıkınca Denizli’deki eserlerle karşılaştırma yapılmış ve eserlerin

Yazının Devamını Oku

‘Bu fiyata yemek pişer mi’

8 Aralık 2021
Ülkemizde dolar ve Euro’nun hızla yükselmesiyle son üç ayda oluşan piyasa daralması ve zamlardan sonra hizmet sektörü darboğaza girdi. Türkiye’de kotalara takılan üreticiler ve hızla fakirleşen, alım gücü daralan vatandaş ve fırsatçı tüccarlar arasında yaşanan savaş dışında bir de fiyat garantili kamu işleri yapan işletmelerin çektiği sıkıntılar var.

Bunlara vereceğimiz örneklerden biri ise devlet hastanelerine yemek veren firmalar. Hani o şifa bulmak için gittiğimiz ve aylarca yatıp tedavi gördüğümüz ve hastalarımızın iyi beslenmesi gereken hastaneler. 12, 24, 36 aylık sözleşmelerle yapılan bu işlerde ihalede ilk verilen fiyat işin sonuna kadar geçerli oluyor. Gıda fiyatlarının aylık değil, artık haftalık hatta günlük değiştiği bu ortamda işi yapan firmaların fiyat farkı almadan nasıl ayakta durduğunu düşünen yok mu? Bu insanların sorunlarıyla yüzleşecek ve çözüm bulacak bir kurum, bir yetkili yok mu? 4 çeşit yemek, ekmek su hizmetini 5-6-7 TL’ye veren bu firmalar (1 somun ekmek 2.50 TL) bu ortamda ne yapsın, teminatlarını mı yaksınlar? Binlerce işçiye istihdam sağlayan bu işletmeler pes edip bu insanların iş akdini mi sonlandırsın? Niye bu fiyatlarla yemek veriliyor diyebilirsiniz; lakin 3 yıl önce yapılan maliyet çalışmaları yıllık artışlarla hesaplanarak verilirken, son 3 ayda oluşan kaygan fiyat politikası artık baş edilmez bir duruma sürükledi işletmeleri. İşin başında 18 litre yağ 110 TL iken şu anda 450 TL, pirincin kilosu 3 TL iken şimdi 9 TL, tavuk ve et fiyatları da yüzde 200 hatta yüzde 300 artmış durumda ama hizmet (yani bir kap yemek) bedeli hâlâ aynı: 5, 6, 7 TL. Verilen örnekler, hastanın önüne gelen 4 çeşit yemekte kullanılan malzemelerin yüzde 10’u. İşin özü, binlerce kişiye ekmek kapısı olan bu işletmelerin fiyat farkları veya sözleşme iptalleriyle ilgili bir çalışma yapılması ve ivedilikle bu insanların sorunlarıyla ilgilenilmesi gerekmektedir. İlgili bakanlık ve kurumlardan yardım bekliyor bu insanlar ve işletmeleri...

GÜNÜN SÖZÜ

“EMEKLİLER, insanca yaşayabilecekleri bir ücret almak istemektedirler. Bu nedenle ek zam kaçınılmaz oldu.”

(Türk Emekli-Sen Genel

Başkanı Osman ÖZDEMİR)

‘AZİZ’ 10 GÜNDE 3. BASKI YAPTI

ÜÇ dönem görev süresiyle ‘Eşref Paşa’nın asırlık rekorunu kıran belediye başkanı’ olarak İzmir Belediyesi tarihine geçen Aziz Kocaoğlu’nun fırtınalı yaşam öyküsünün anlatıldığı ‘Aziz’ adlı biyografi, kent siyasetinde en çok konuşulan kitap oldu. Kocaoğlu’nun en yakın çalışma arkadaşlarından olan Basın Danışmanı Reşat Yörük tarafından kaleme alınan ve Varyant Yayınları’ndan çıkan kitap 10 gün içinde 3. baskısını yaptı. Eserde, Türkiye siyasetine ilişkin önemli kilometre taşları ile yaşanan renkli ve çarpıcı olaylara yer veriliyor. Uzun yıllar CHP’nin ‘kamudaki 1 numaralı koltuğu’nda oturan, belediye başkanlığı döneminde 5 farklı vali ve 9 farklı Bakanlar Kurulu ile çalışan, AK Parti hükümetleriyle en uzun soluklu mesai yapan ‘muhalif’ belediye başkanlarından biri olan Aziz Kocaoğlu’nun en sıkıntılı zamanlarda yaşadıkları ve örnek mücadelesinin anlatıldığı kitap, İzmir siyasetinin yakın tarihine ayna tutuyor. Aziz, bugüne kadar kamuoyunun hiç bilmediği bazı olayları da ilk kez gün ışığına çıkarıyor. 

102 YIL ÖNCEKİ İLK KADIN MİTİNGİ

Yazının Devamını Oku

İmamoğlu’nun üstü kılıçla çizilmeye devam ediyor

7 Aralık 2021
Yeni tartışma programı ‘Orta Sayfa’ dikkat çekiyor. Nevşin Mengü, Çiğdem Toker, Deniz Zeyrek, Murat Yetkin ve Doğan Şentürk ilginç kulisler veriyor FOX TV’de. CHP’nin düzenlediği Mersin mitingi üzerinden Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı, Genel Merkez ile gerginlikler, Murat Ongun, Erdoğan Toprak, Mansur Yavaş...

4 Aralık günü İmamoğlu, miting öncesi İBB bünyesinde ‘Liderler Zirvesi’ isimli bir etkinlik koydu ve personele katılımı mecburi kıldı (Köşemizde yer aldı). CHP tabanından bayağı eleştiri aldı. Tunç Soyer ise belediye başkanları ile mitinge katıldı. İmamoğlu Mersin’e gitmedi. İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun arasının ‘limoni’ olduğu biliniyor. Deniz Zeyrek verdiği kuliste İmamoğlu’nun talebi üzerine Kılıçdaroğlu’nun evinde bir görüşme yapıldığını söyledi. Görüşmede cumhurbaşkanlığı adaylığı dahil bütün konular konuşulmuş. İmamoğlu kendisine cumhurbaşkanlığı adaylığının yakıştırılmasından rahatsız olduğunu söylemiş.

Murat Yetkin ise İmamoğlu’nun adaylıkta kendisini öne çıkardığı için Genel Merkez’in rahatsızlık duyduğunu dile getirdi. Ayrıca en yakınındakiler dahil, özellikle iletişim stratejisini belirleyenlerden de aynı rahatsızlığın duyulduğu,bu kadar öne çıkarılmaması gerektiği kendisine söylenmiş.

Deniz Zeyrek, Erdoğan Toprak’ın İBB sözcüsü Murat Ongun’u çağırıp görüştüğünü aktardı. İstanbul’da İBB Katı Atık Tesisi açılışına katılan Meral Akşener’in bir tweet attığı, Murat Ongun’un bunun üzerine tweet’i alıntı yaparak sadece Meral Akşener’e teşekkür ettiği, Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür etmemesinin de sorun olduğu belirtildi. Toprak’ın kendisine “Böyle davranamazsın” anlamında uyarılarda bulunması da dikkat çekti.

Zeyrek, İmamoğlu’nun çok fazla PR yaptığını vurguladı. Mansur Yavaş ile ilgili de, “Her ne kadar belediye CHP’li olarak gözükse de yönetim kadrosunun İYİ Parti ve eski MHP kadrolarından oluşması CHP’de rahatsızlık yaratıyor” dedi. Kılıçdaroğlu’nun çevresindekiler, “İmamoğlu’nun bu kadar öne çıkmasından rahatsızlar” vurgusu yaptı. Seçim yaklaştıkça adaylık çatışması yaşanacağı kesin. İmamoğlu öyle kolay kolay ayağına gelen fırsattan vazgeçmez diyorlar. Bekleyelim görelim.

FEYZİOĞLU’NA AĞIR FATURA

AVUKATLARIN, TBB’nin geleneksel çizgisi olan ‘hak savunuculuğu mu?’ yoksa makas değiştirip siyasi otoritenin kanatları altında ‘güç savunuculuğu mu?” sorusunun cevabı ilki oldu.

Türkiye Barolar Birliği seçimlerini Prof. Metin Feyzioğlu kaybetti, yerine Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan seçildi. Baroların bölünmesi ve yönetimlerinin ele geçme teşebbüsleri böylece başarısız kaldı. Kazanan hukukun üstünlüğü ve demokrasi oldu.

Hangi illerden başkan ve delegeler adayların listesinde yer aldı:

Yazının Devamını Oku

‘Sorduğuma pişman oldum’

3 Aralık 2021
Bir arkadaşımın kızı Paris’te hukuk okuyor. Ona yağ, et ve sebze fiyatlarını sormadım, fakülte harcamalarını öğrenmek istedim. Cevaplarından ürktüm. Önemli bir üniversitede okuyor ve başarılı bir öğrenci. Saydı: “1300 Euro ev kirası, aylık 700 Euro günlük masraflar için harcama, 1000 Euro okul parası. Etti mi 3 bin Euro. Yılda iki kez uçakla İstanbul’a gelip gitme. Paris’ten yılbaşında gelip gidecek, bilet 800 Euro tutuyor. Şimdi bana ‘Para kazanıyor musun?’ diye sor. Evet kazanıyorum ama sevinemiyorum. Her gün eriyorum.”

Mahallemizin terzisi, kasaplarının mesajını göndermiş bize: “Et ve süt ürünlerine yapılan zamlar sonrasında fiyatlarımız yarın (perşembe) itibarıyla güncellenecektir. Bugün (çarşamba) dana kıyma 80.00 TL, yarın 92.00 TL, dana kuşbaşı bugün 84.00, yarın 98.00 TL olacaktır.”

Komşumuz soruyor: Ben temizlik ve ütüye ne zam yapmalıyım? Oradan mahallemizin telefon satıcısı ve tamircisine uğradım. “İşler nasıl?” diye sordum ve acı bir gerçekle karşılaştım.

Siz bana Iphone’un fiyatlarını sorun. (Bir tipi için) 17 bin lira iken 35 bin liraya çıktığını söylersem hiçbir şey anlayamazsınız. Türk insanı bu fakirlikte bir telefon için bu parayı veremez. Pazartesi günü ben ne yapacağımı düşünüyorum kara kara. Hem telefon yok, fiyatlar fırlamış durumda aynı otomobillerdeki gibi.

Onun yanındaki kırtasiyeci esnaf hanıma gittim, bir top kâğıt istedim, 50 lira dedi. Dehşete düştüm, daha bir hafta önce her yerde 26 liraydı.

Seyyar enginarcıya uğradım, yaz başında 6-7 lira olan enginarın adeti 10 TL olmuş. Söke’den köyden 6.5 liraya alıp nakliyeyi de kendisini karşılamış.

Bakkalımıza sordum neler oluyor diye. Gezen tavuk yumurtasının bir kolisi 40 TL oldu, taksiyle mi geziyor diye takıldı. Sütten peynire kadar her şey hep artıyor. Büyük markette fiyatları sordum, “Abi şimdi yine yeni fiyatlar geldi, eskisini sorma çoktan unuttum.”

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Kaçak fidan getirenlere neden dokunulamıyor?

2 Aralık 2021
Mango fidelerinin Türkiye’ye kaçak sokulduğunu iki kez yazdık. Ama bir siyasi ‘güç’ var ki, sisteme ‘Dur’ denilemiyor. Tam bir çürümüşlük!

8 Ocak 2020’deki yazımızda mango fidanları nasıl sokuluyor diye sormuşuz. 18 Kasım 2021’de ise iklim koşullarından dolayı tropikal meyve üretiminin Akdeniz bölgesinde artmasına yine dikkat çekmişiz!

Mangonun yetişmesinin Antalya bölgesinde uygun olmasından dolayı fidanlar pahalı, bazı uyanıklar ‘kaçak’ fidan getirerek adetini 400 TL’ye kadar satıyor. Bir gümrük komisyoncusu; Mısır’dan ‘çerimoya’ fidanı getiren Gaziantep Akfa İç ve Dış Ticaret’in ‘malı’ arasında kaçak mangoların bulunduğu, dikkatli bir gümrükçü tarafından İskenderun gümrüğü x-ray’inde ortaya çıkarıldığını anlatıyor. 2 bin mangonun değeri 800 bin TL imiş. Firma hakkında kaçakçılıktan soruşturma açılıyor, konu İskenderun Savcılığı’na intikal ediyor. Ne yazık ki ‘siyasiler’ ve bürokratların, davaya bakan savcıya baskı yaptıkları iddia ediliyor. Fidanların Akfa şirketine ‘yediemin’ olarak teslim edilmesi tam bir skandal olarak nitelendiriliyor. Facebook’ta Mango Sevenler Sitesi üzerinden Ceyhan’da ‘Adem Çoban Tarım’ın 350 TL’den sattığı binlerce kaçak mango fidanının nasıl sokulduğu da ayrı bir olay. Gelişmelerin Gümrük Bakanı Mehmet Muş tarafından incelemeye alındığı öğrenildi.

GÜNÜN SÖZÜ

“AĞAÇ kovuğundan çıkmadık, gökten zembille inmedik. Tesadüfen olmadık, toplamayla oluşmadık. Tarihte Türktük, o halde Türküz, istikbalde de Türk olacağız.” (Orhun Abidelerini okuyunuz!)  Melis ASLAN

CHP kulislerinde gizli bir şey kalmazKAFTANCIOĞLU BABACAN GÖRÜŞTÜ

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, geçen 30 Kasım sabahı Ankara Bilkent Oteli’nde baş başa sürpriz bir görüşme yaptılar.

Görüşmeden Kılıçdaroğlu’nun haberinin olup olmadığı bilinmiyor.

Ancak dar çevrede konuşulduğuna göre,

Yazının Devamını Oku