Yalçın Bayer

Daha iyi bir Türkiye için A’dan Z’ye yargı reformu

9 Şubat 2022
Daha İyi Yargı Derneği, Türk yargısının sorunlarını ve kök sebeplerini tespit etmek, evrensel kabul gören çözümler oluşturmak ve bu çözümler üzerinde toplumsal mutabakat sağlamak amacı ile Av. Mehmet Gün liderliğinde, bir grup hukukçu ve akademisyen tarafından 2014 yılında kurulmuş, siyaseten tarafsız bir sivil toplum kuruluşu.

Türkiyenin hukuk, demokrasi ve ekonomi sorunlarının temelinde yatan kök sebebin yargı sorunu olduğuna, bu sorunun hukukun üstünlüğü sorunu ile iç içe geçtiğine ve hepsinin çözümünün yargıda olduğuna inanan Daha İyi Yargı Derneği, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü, dünya ekonomisinden aldığı payı ve toplumsal refahı kalıcı şekilde artırmanın, hukukun üstünlüğü ve kaliteli yargı ile mümkün olduğu inancıyla çalışıyor.

Çalışmalarında önce Türkiye’nin bir ‘orta demokrasi’ sorunu olduğunu tespit eden Daha İyi Yargı Derneği, bu konuda dernek çalışma grubunun katkıları ile hazırlanan kapsamlı ve ayrıntılı çözüm önerileri, derneğin kurucu başkanı Av. Mehmet Gün’ün kaleminden “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu: Yargı, Hesapverirlik ve Temsilde Adalet” adı ile kitap olarak yayınlandı.

Daha İyi Yargı Derneği, ‘Orta Demokrasi’ raporunda belirlediği ‘hukukun üstünlüğü’, yani ‘hesap verirlik’ sorununu çözebilmek için ise yargıda köklü reforma gidilmesi ve yargının kaliteli bir hale getirilmesi gerektiğini savunuyor. Dernek, bu savunu ile Türkiye’nin tarihi ve toplumsal gerçeklerinden yola çıkarak, üyelerinin ortak çabası ile Türk yargısının temel sorunlarına ilişkin bir dizi yenilikçi çözüm önerisi geliştirdi. Yargının kaliteli hizmet vermesi odaklı çözüm önerileri ‘A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu’ adı ile kitaplaştırılıp Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanarak Türkiye ve dünya kamuoyunda tartışmaya açıldı. Kitaba ve önerilere şu linkten ulaşmak mümkün: https://www.dahaiyiyargi.org/adan-zye-turk-yargi-reformu/

GÜNÜN SÖZÜ

“BAKTIN hayatın tadını çıkaramıyorsun; tadını kaçıranı hayatından çıkar.” Bob Marley

‘DUMANSIZ, TÜTÜNSÜZ BİR DÜNYA İSTİYORUZ’Bugün Sigara Bırakma Günü

TÜTÜNÜN bilançosu tüm dünyaya çok ağır: Milyonlarca insan, 65 bin çocuk ve 3.5 milyon hektar alan yok oluyor.

Her yıl 8 milyondan fazla insan tütün kullanımı nedeniyle, 65 bin çocuk da pasif içiciliğe bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Tütüne bağlı ölümlerin büyük çoğunluğu ise tütün endüstrisinin yoğun reklam ve pazarlama taktiklerinin hedefi olan düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.

Yazının Devamını Oku

Almanlara pastırmayı sevdiren Hilmi Selçuk Frankfurt’ta öldü

8 Şubat 2022
Avrupa’da gıda sektöründeki herkesin tanıdığı ‘Hilmi Baba’ lakaplı Hilmi Selçuk’u önceki gün yaşadığı Frankfurt’ta kaybettik. Tanıyanların ve sevenlerin başı sağ olsun demek isteriz. Faruk Şen, Halit Çelikbudak, Kerem Çalışkan ve Hüseyin Adalı ile yakın dosttu. Frankfurt’tan onu görmeden, pastırmasını ve işkembesini almadan yurda dönemezdik. Almanlar bile bu özgün gıdalara alışmıştı. Türkiye’de aynı tadı alamazdık diye söylersek ayıp sayılmamalı. Türk bakkalların en önemli gıda ürünü sayılırdı. Hem üretir hem de Türklerin yoğunlukta olduğu kentlere gider, servis ederdi.

Hoşsohbet, meclisinde herkesin bulunmak istediği biriydi. Eşi, dostu, çevresi çok genişti. Onunla birlikte Avrupa’da Türk gıda sektöründe bir neslin dönemi kapandı. Bu konuda yazılacak tarih kitapları hep ondan bahsedecek. Onun yarattığı misyonu şimdi ailesi devralıp bayrağı daha da yükseklere çıkaracak mutlaka. Onun hakkında pek çok yazı okuduk gazeteci dostlardan.

Yaşamı adeta film senaryosu gibiydi. Yıl 1961, yer İstanbul Tophane İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun önü. Sanat okulu mezunu Hilmi Selçuk çalıştığı firmanın parçası için yakındaki Kalafat Caddesi’ne gider. Firma sahibi “Birkaç saat sonra gel” der. O da vakit geçsin diye etrafı gezerken sıra olmuş kişiler görür. Hoşsohbet olduğu için kalabalığı merak edip aralarına girer. Sıradakiler Almanya’ya gidecekler ya. Onun da adı bir şekilde listeye yazılır. Bir süre sonra mektup gelir; “Hadi Almanya’ya gidiyorsun” derler. Yaş 27. “Biraz para kazanıp döner, atölye açarım” der ve Almanya’nın yolunu tutar.

Hamburg’da tersanede işe başlayan Bursa Orhangazili Hilmi Baba, para biriktirip vatana döner. Bir akrabasının tavsiyesiyle karpuz işine girer. 400 dönüm eker. İş beklediği gibi olmaz, batar. Yine Almanya’nın yolunu tutar, ağır bir kaza geçirdikten sonra hastanede yatarken gıda ticaretine atılmaya karar verir. O kadar büyür ki... 1968’de Hamburg, Hannover, Duisburg ve Frankfurt toptancı hallerinde satış yerleri vardır. 15 kamyonuyla mal yetiştiremez marketlere. Haksız rekabet, çok fazla büyüme gibi nedenlerle şirketini küçültür, daha sonra da kapatır.

Ama durmaz. Yine market açıp işe koyulur. Bir süre sonra kimsenin yapmadığı bir işe soyunur. Pastırma imalatı. “Ben zor işlerin adamıyım” diyerek kolları sıvar. Bu işi öğrenmek 80-100 bin Mark’a mal olur, ama öğrenir. Bugün artık Avrupa’nın dört bir yanındaki marketlerde ‘Öz Kayseri’ pastırması baş köşeyi alıyorsa rahmetlinin çalışkanlığı sayesindedir. Ürettiği pastırma “Alman Tarım Ürünleri Birliği” tarafından defalarca altın madalya ile ödüllendirilir. Çemeni Kayseri’den geliyor. Baharatı ise sır! Ürün çeşidine hazır işkembe ve dili de kattı daha sonra. Her yıl dönüşümlü olarak Köln ve Paris’te açılan Avrupa Gıda Fuarı “ANUGA”da onun ürünlerini teşhir ettiği dev standı, katılımcıların en önemli uğrak yeridir.

“Geriye dönüp bakınca ne görüyorsun?” demiştim bir defasında. “Dur bakalım, daha işin başındayız. Avrupa’da köklü deyince 100-150 yıllık firmalar var. Benim firmam da böyle olmalı. Hayat dalgalı deniz gibidir. Sakin günü de vardır. Dalgalı günü de. Moralinizi bozmayacaksınız. Yola devam” diyerek felsefi bir cevap vermişti. Seni dostların hiç unutmayacak.

Cenazesi yarın 11.00’de Frankfurt’taki Müslüman Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

GÜNÜN SÖZÜ

“MEMLEKET

Yazının Devamını Oku

Ukrayna krizi nereye gidiyor?

4 Şubat 2022
Avrupa endişeli. Avrupa’nın gözü, kulağı Ukrayna’da. Rusya’nın, Ukrayna sınırına yığdığı yaklaşık yüz bin askerin Ukrayna ile olası bir sıcak çatışma, savaş veya işgal için hazırlık olmasından endişe ediliyor. Bir süre önce ABD ve NATO’ya ‘güvenlik garantileri’ adıyla anlaşma teklifi ileten Rusya, yazılı cevap bekliyordu. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ‘Sonsuza kadar bekleyemeyiz’ diyordu. ABD nihayet cevap verdi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in söylediğine göre, çarşamba akşamı Brüksel’e ve Moskova’ya gönderilen cevabın garanti içermediği açıklandı. Rusya, ‘Komşularım Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya almaktan vazgeçin’ diyordu.

Bugünkü duruma bir günde gelinmedi; krizin kökleri hayli derin, tarihçiler işi Ortaçağ’a Doğu Slav Devleti’ne kadar götürüyor. Bu yüzden Devlet Başkanı Putin, tek halktan bahsediyor. Ama o kadar uzağa gitmeye gerek yok. Yakın tarihte iki Almanya’nın birleşmesi görüşmelerinde Sovyetler Birliği Lideri Gorbaçov’un Batılı liderlere Belarus ve Ukrayna coğrafyasını kastederek bu bölgelerin kendileri için hayati önemi olduğunu, buralara yanaşmamalarını söylediği biliniyor.

Putin, ABD’nin Bulgaristan-Romanya-Ukrayna-Gürcistan vasıtayla Rusya’yı güneyden çevreleme politikası ürettiğini düşünüyor.

Herkesin merak ettiği soru şu: Ukrayna krizi nereye evrilir? Bu soruya, bugün itibarıyla bir cevap bulmak çok zor. Alman dergisi ‘Der Spiegel’, Putin ne kadar ileri gidebilir?’ diye soruyor.

Rusya ‘askeri güç tehdidi’ni kullanıyor; batı da Rusya’ya karşı ‘caydırıcılık’ politikası izliyor. Ukrayna’yı işgal durumunda yaptırımların yol açacağı ‘yüksek maliyetler’ konusunda Rusya’yı uyarıyorlar.

Rusya’yı iyi tanıyan bir uzman bir süre önce şaka yollu, “Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u dinlemek istemiyorsanız Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile uğraşmak zorunda kalırsınız” diyordu. İngiliz devlet adamı Winston Churchill böyle durumlar için şöyle demiş: “Başınız kaplanın ağzındayken onu ikna edemezsiniz.”

Dileriz, dün Kiev’e giden Erdoğan’ın çabaları tansiyonu düşürmeye katkı sağlar.

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

‘Geleceğe doğru birlikte’

3 Şubat 2022
Çin’in başkenti Beijing’de (Pekin) düzenlenen 2022 Kış Olimpiyatları, 4 Şubat Cuma günü Başkent Kapalı Stadyumu’nda artistik buz pateni müsabakaları ile başlıyor. 20 Şubat’a kadar sürecek oyunlarda, 15 dalda 90’dan fazla ülkeden yaklaşık 3.000 sporcu mücadele edecek. Oyunlarda ilk müsabaka TSİ dün 15.05’te yüzme havuzundan buz pistine dönüştürülen Ulusal Su Sporları Merkezi’nde yapılan curling karışık çiftler ilk tur müsabakaları oldu.

Kış Olimpiyatları’nın sloganının ‘Geleceğe doğru birlikte!’ olduğu açıklandı.

Çin’in Ankara Büyükelçisi Liu Shaoin, “Bejing Olimpiyatları’nın Çin ile Türkiye arasındaki dostane alışverişi ve işbirliğini daha da geliştirebileceğine inanıyoruz. Çin, dünyaya sade, güvenli ve muhteşem bir olimpiyat oyunları sunacağından tamamen emindir” açıklamasını yaptı.

Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı Adnan Akfırat, “Çin’in sosyalist kültürünün gelişmişliğine tanıklık imkânı verecek olan Beijing Kış Olimpiyatları’nın yükselen Asya uygarlığının parlak bir örneği olacağından eminiz. Oyunlarda kardeşlik rekorlarının kırılacağına inanıyoruz” dedi.

Çin ekibi 87’si kadın 176 sporcudan oluşuyor. Ekipte Tibet, Uygur ve Çinli Müslüman Hui etnik gruplarına mensup 20 atlet de yer alıyor.

6 SPORCUMUZ KATILIYOR

Türkiye, oyunlara 6 sporcu ile katılıyor. Üç gün önce Pekin’e giden kafilemizde, Federasyon Başkanı Ali Oto, Uluslararası Organizasyonlar Daire Başkanı Necati Kaplan, Federasyon Yönetim Kurulu üyesi Haydar Çetinkaya, antrenörler Fikret Ören, Frank Nejc ve Muhammet Ayaz ile milli sporcular Fatih Arda İpçioğlu, Berkin Usta, Özlem Çarıkcıoğlu, Ayşenur Duman, Özlem Ceren ve Yusuf Emre Fırat yer alıyor.

Oyunlar, TRT spor ve trtspor.com.tr’de yayınlanacak.

Olimpiyatların açılışına katılacak bazı isimler ile ülke ve kurumların adları özetle şöyle:

Yazının Devamını Oku

Keneviri bırak, ketene bak

2 Şubat 2022
Dünkü ‘Kenevir’de doğrular’ yazımıza “Kenevir bitkisinin sadece dişisinin değil, erkeğinin de narkotik kullanımı bulunmaktadır ve terör örgütlerinin finans kaynağı durumunda olması sebebiyle riskli bir bitkidir” uyarısını da ekleyerek kenevir bitkisi ile ilgili yeni bir pencere açalım. Cumhurbaşkanı Başdanışmanlık Uzmanı Dr. Eda Bıyık’ın keten konusundaki bilgilendirmesine dikkat çekelim:

“Plastik poşetlere en iyi alternatif olarak keten bitkisi aşağıdaki özelliklerinden dolayı düşünülebilir:

1- Osmanlı İmparatorluğu döneminde I. Dünya Savaşı’na kadar Şile’den Rize’ye kadar uzanan Karadeniz sahili boyunca önemli keten kumaşı ticaretimiz mevcuttu. Günümüzde bu miktar 2017 yılı için Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nden alınan verilere göre ülke genelinde 2-3 dönüm civarındadır.

2- Narkotik kullanım alanı yoktur. Bu sebeple ekim ve yetiştiriciliği için ilave güvenlik tedbirleri gerektirmemektedir.

3- Keten üretiminden Hollanda, Belçika, Fransa yılda toplamda yaklaşık 62 milyar Euro’luk gelir elde etmektedirler.

4- Gıda sanayisinde kullanım alanlarından birisi olarak Omega-3 değerlendirilebilir çünkü keten tohumunun içeriğindeki Omega-3 miktarı balıktaki miktarın yaklaşık 7000 katı kadar daha fazladır.

5- Keten tohumu yağından bezir yağı elde edilmektedir.

6- Ülkemizde ham kenevir işleme tesisleri bulunmamaktadır ancak keten işleme tesislerimiz mevcuttur.

7-

Yazının Devamını Oku

Kenevirde doğrular

1 Şubat 2022
‘Tıbbi kenevir trenini kaçırmayalım’ (19 ocak) başlıklı yazımızın sıkıntı yarattığını gördük. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı uzmanlarla konuştuk. Bu konuda ciddi çalışmaların yürütüldüğünü, dünyadaki uyuşturucu lobisinin kenevir ekimini saptırdığını, hatta Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konuda yanıltıldığını anlattılar. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu üyesi Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’nun ekibinde yer alan Kimya Doktoru Eda Bıyık, “Dünya Sağlık Örgütü’nün BM’den geçirmeye çalıştığı uyuşturucuyu teşvik eden anlayışı 27 ülkeye liderlik yaparak engelledik. Aksi halde dünya kenevir tarlası haline getirilecekti. Tıbbi kenevirin riskli yönleri ve keten bitkisinin faydalarını içeren konularda Türkiye’nin tutumu konusunda sizi bilgilendireceğiz” dedi.

Anladık ki konu lifli bitkilerde kenevir mi, keten mi sorusunda düğümleniyor. Önce kenevirin sıkıntılarından söz edelim.

Dr. Eda Bıyık aşağıdaki sorunlara dikkat çekiyor::

“Tıbbi kenevir içeriğinde bulunan kannabinoidler arasında bulunan THC ve CBD’nin ekstraksiyon sırasında birbirinden ayrılamadığı, ayrılabilmesinin maliyeti çok yüksek tekniklerle olabileceği, bunun da çok zor olduğu, CBD’nin biyoyararlanımı hakkında daha fazla araştırma yapılması gerektiği, CBD’nin asidik ortamda geri dönüşümsüz olarak THC’ye dönüştüğünün Japonlar tarafından ve Amerika’da yapılan araştırmada ispat edilmiş olması, Amerika’da FDA’nın kenevir bitkisini bitki olarak onaylamadığı, toplumlarda kenevir tüketiminin artmasının toplumsal davranışları olumsuz yönde değiştirdiği, ABD’de yapılan bir çalışmada trafik kazalarının artmasının esrar kullanımları kaynaklı olduğu, Avrupa ve ABD’de kenevirin eğlence amaçlı kullanımlarının yaygınlaştığı ve bu nedenle pasif içiciliğin arttığı, böylece yine kenevir kullanımlarının arttığı, kenevirin yetiştirilmesindeki yasal mevzuatın esnetilmesi ile evde yetiştirme yöntemlerinin de artacağı, böylece genç nüfusun kenevire ulaşabilmesinin kolaylaşacağı, AB’deki en genç nüfus sayısına sahip ilk 5 ülke içerisinde olmamız sebebiyle ergenler ve genç nüfusun sağlığının göz önünde bulundurulması gerektiği, geçmişte alkol ve sigara düzenlemelerinde yapılan kullanıma yönelik esnetmeler sonucu günümüzde yaşadığımız sorunların iyi irdelenmesi gerektiği...”

RİSKLİ BİTKİ...

1- Kenevir bitkisinin sadece dişisinin değil, erkeğinin de narkotik kullanımı bulunmaktadır ve terör örgütlerinin finans kaynağı durumunda olması sebebiyle riskli bir bitkidir. Bu nedenle, ekim ve yetiştiriciliği için ilave güvenlik, kontrol ve denetleme tedbirlerinin alınması gerekir.

2- Kenevirin üretimi için ülkemizde sanayi hacminde üretimin gerçekleştirilebileceği miktarda tohum bulunmaması sebebiyle, ekimlerin güvenlik tedbirleri kapsamında kontrolünün sağlanmasında zorluklar söz konusudur.

3- İthal kenevir tohumlarının tarım arazilerine ekilmesi durumunda, exudate etkisinden dolayı toprağın mikrobiyal ve kimyasal florasını negatif yönde etkileyerek zarar vermektedir.

4-

Yazının Devamını Oku

Şişli Belediyesi’nde hıçkırıklar

28 Ocak 2022
Şişli’nin ‘Sevgili Fatma Abla’sının cenazesi, hava koşulları nedeniyle vefatından iki gün sonra ancak dün Teşvikiye Camisi’nde kılınan öğle namazından sonra kaldırılabildi. Havanın soğukluğuna karşın çok sayıda siyasetçi ve kültür insanı kendisini uğurlamaya gelmişti. Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin’in organize ettiği törenin en duygusal yönü kendisiyle birlikte çalışan Şişli Belediyesi çalışanların hıçkırıklarla ağıt yakmasıydı. Cemal Reşit Rey’deki anma toplantısında Hülya Koçyiğit hüzünlü bir konuşma yaparak “Aynı siyasette olmamamıza karşın o benim en candan dostumdu” dedikten sonra salondan ayrılması dikkat çekti. Ayrıca Koçyiğit, eşi Selim Soydan’la birlikte Teşvikiye’ye çelenk göndermişti.

Vali Ali Yerlikaya ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ayrı ayrı anlarda camiye geldiler. AKP iktidarını, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Beyoğlu Belediye Başkanı H. Ali Yıldız temsil etti.

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’li çok sayıda milletvekili, belediye başkanı ile parti üyesi cenazeye katılmıştı. Bunlar arasında Canan Kaftancıoğlu ve Gürsel Tekin de vardı. Meral Akşener de cenazeye çelenk göndermişti.

Cenazeye katılan ve çelenk gönderen bazı isimler şöyleydi: Müjdat Gezen, Türker İnanoğlu, Arif Keskinoğlu, Sezen Aksu, Nuri Alço, Esra Erol, Sibel Can, Kerem Alışık, Mehmet Ali Yılmaz, Canan Yaka.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Fatma Girik’in kardeşi Günay Girik ve manevi kızı Ahu Turan’a başsağlığı diledi.

Keskin, 15.00’te bir ambulansla yola çıkarılan cenazenin Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras organizasyonu ile bugün öğle namazından sonra Torba’da torağa verileceğini söyledi. Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, “Şişli seni hiç unutmayacak” sloganının Şişli’de yaraşır şekilde temsil edilmesi için adının simgeleştirileceğini açıkladı.

11 BÜYÜKŞEHİR İKTİDARDAN DESTEK İSTİYOR

TÜRKİYE nüfusunun yarıya yakınını barındıran CHP’li 11 belediye başkanı, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalardan kaynaklanan ekonomik belirsizlik ortamında ‘geçersiz bütçeye’ dönüştüğünü belirterek ekonomik zorluklar nedeniyle yerel yönetimlerin desteklenmesi çağrısında bulundu. “Kentlerimiz için hayati öneme sahip hizmetlerle ilgili ihaleler dahi yapılamayacak noktaya gelmiştir” denilen açıklamada, bazı vergi indirimlerine gidilmesi, hayati öneme sahip konularda sübvansiyon desteği gerektiği dile getiriliyor. Toplu ulaşımda KDV ve ÖTV istisnası isteniyor.

Ayrıca

Yazının Devamını Oku

‘Türkiye Balkanlar’da tehdit değildir’

27 Ocak 2022
‘Rumeli Kanaat Önderleri’nin Trakya Üniversitesi’de 17 Ocak’ta yaptıkları 6. toplantıda konuşulanlardan özet bir vurgulama yapmak istiyoruz:

Doç. Dr. Kaan Gaytancıaoğlu tarafından sunumu yapılan Avrupa Birliği Güvenli Araştırmaları Enstitüsü’nün (EUISS) resmi yayını olan CHAILLOT PAPERS’in Ağustos 2018’de yayınladığı 147’nci sayısında, “Balkanların Geleceği 2025 Yılı İçin 3 Farklı Senaryo” içeriğiyle kaleme alınan raporun geneli hakkında yer alan iddialara karşı değerlendirmeler yapıldı. İlk değerlendirmeyi yapan Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Serdar Çam, bu tip toplantıların böyle seçkin bir topluluk tarafından ele alınıp tartışılmasının ve üzerinde çalışılmasının çok olumlu bir faaliyet olduğunu özellikle ifade etti. Sunumu yapılan raporda görüldü ki; Avrupa Birliği özellikle yakın tarihimizdeki tüm yaşanmışlıklara rağmen huzur, barış ve kalkınmada bir tehdit olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni görmektedir. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm Avrupa ve özellikle Balkanlar için bir tehdit unsuru değil, bilakis huzur ve barışın sağlayıcısı ve yegâne teminatçısı durumunda olduğu bir gerçektir. Bu tür toplantı ve değerlendirmelerin çok önemli olduğunu ve sık sık yapılması gerektiğini ifade etti.

- Kanaat Önderleri Topluluğu’nun kurucuları arasında bulunan, AKP 23. dönem milletvekili ve AB Bakan Yardımcısı Dr. Alaattin Büyükkaya ve ANAP döneminin bakanlarından Lütfullah Kayalar ile Avrasya Vakfı Başkanı Akkan Suver de Türkiye ile Avrupa ülkelerinin Balkanlar özelinde nasıl bir ilişki içinde olması gerektiği ile ilgili duygu ve düşüncelerini aktardılar ve yaşanmışlıklarından örneklerle Balkanlar’ın geleceğine ışık tuttular.

Ayrıca Prof. Dr. Adem Fazlıoğlu, Av. Burhaneddin Hakkgüder, Emekli Vali Selman Yenigün ve Yıldırım Ağanoğlu da konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirdi. Son olarak Kanaat Önderleri Topluluğu’nun kurucusu olan işinsanı ve ‘Tek Rumeli TV’nin sahibi Atilla Baykal’ın ‘2022 yılının Rumeli Yılı’ olması ve içerisinde Rumeli ve Balkanlar’ın tartışıldığı, tüm yönleriyle konuşulduğu bir yıl olması yönünde sunduğu öneri, oybirliği ile kabul edildi.

GÜNÜN SÖZÜ

“ATATÜRK’ün siyasi iktidarını ve kuvvetini diktatörlük olarak değil, geri müesseseleri yıkma ve uygar bir düzeye çıkma aracı olarak kabul etmek gerekir.” Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA

PROF. SÖNMEZ, 880 SAYFALIK KİTABINI 5 YILDA YAZDI
Sarıkamış ihmal edilmez

SARIKAMIŞ

Yazının Devamını Oku