Niye mahkeme kararının iptal nedenleri dururken, satış yine gündeme getirilir! İçinde on yıllık kiracısı olan bir mülkiyetin satış ihalesine hangi işinsanı girer!
Ama iktidar tarafından ‘sıkıştırılan’ İBB’nin, malını mülkünü satmaktan başka çaresi var mıdır?
Biliyorsunuz CHP grubunda olanlar gizli kalmaz, hangi konu tartışılırsa sızdırılır.
Bu satış kararının gündeme alınmasına karşı oy kullanacağını açıklayan CHP İBB Meclis Üyesi Mehmet Ali Tüy açık açık konuşuyor; arkadaşlarına birkaç gündür büyük baskı gördüğünü anlatıyor.
Bu arada şunu öğrendik, Ekrem İmamoğlu kendisini aramış, karşı oy kullanmamasını, bunun bir ‘bedeli’ olacağını söylemiş, hatta restleşmişler! Bunun üzerine M. Ali Tüy istifa mektubu yazmış ama arkadaşları mektubu yırtmışlar. Arkasından Dr. Canan Kaftancıoğlu aramış, karşı oy kullanmaması için telkinde bulunmuş. Grupta konuyu bilmeyen yokmuş. Neden kendi iradesi ile hareket etmek isteyen meclis üyesi üzerinde baskı kurulur ki? Konu ile ilgili tarafların açıklaması olursa köşemiz açıktır.
GÜNÜN SÖZÜ
“BİR insan kendi iradesi ile savaş çıkarmayı başarabilir. Ancak savaşı durdurabilmek için başkalarının iradesine ihtiyaç duyar.
Barış, savaşın olmaması demek değildir.
Ekrem İmamoğlu konuşmasında 2023 seçimine odaklanalım dedi ve mevcut grup yönetiminden ve imar komisyonundan ‘memnun’ olduğunu vurguladı esasında. Hatta “bir futbol takımının oyuncularının 2-3 yılda birbirlerine alıştıklarını” vurguladı. Mansur Yavaş’ın, ulaşım zamlarının 45 dakikalık bir zaman dilimi için indirim uygulamasının kendisini zora soktuğunu, bir mesajla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’na iletmesini açıklaması da ilginçti.
İmamoğlu, organların değişmesini istemedi ancak 8 kişilik grup yönetiminden 5’inin değişmesi de şaşırtıcı oldu.
AKP’li ve CHP’li meclis üyelerinin ‘abi’ dedikleri Doğan Tekel’in seçilememesi de... Bir üye telefonda “Acaba çok önemli bir İBB mülkiyetinin satışına kamu yararına karşı durduğu için olabilir mi?” dedi.
İMAR KOMİSYONU YERİNDE
İmar Komisyonu ise değişmedi, aynı kaldı; aday bile çıkmadı! Demek ki herkes memnun... İki dönemdir Büyükşehir’de İmar Komisyonu’nda görev yapan, Ulus’ta ünlü arsa ile ilgili iş takipçiliğinden ötürü adı ‘muameleci’ye çıkan Sebahattin Öztürk’ün üçüncü kez seçilmesi nedeniyle kendisini kutlayanların çıkması hayret uyandırdı.
Bu arada, İstanbul seçimlerinde CHP’nin listelerinden seçilen HDP’li İBB meclis üyeleri, grup seçimlerini protesto ederek katılmadılar. Seçimde tek bir temsilcileri vardı, var olan sorunlar ile ilgili İmamoğlu ile özel konuştu ve İmamoğlu kendisine salı gününe randevu verdi. İlginç bir olay daha oldu; grup başkan vekili seçiminde, ilk kez grup başkan vekili adayının oyları Tüzük’e aykırı olarak açıklanmadı. Tek aday mevcut grup başkan vekili Doğan Subaşı’ydı. Anlatanlara göre, kendisi birinci ve ikinci çıkan seçilenlerden daha az oy almış; hatta 20 oy da boş çıkmış. Bunun ‘siyasi okuması’, CHP’li üyelerin kendisine ‘güvenoyu’ vermemesi imiş. İmamoğlu karşıtları bir yorum daha yapıyorlar. “İmamoğlu’nun CHP grubunda ağırlığı olmadığı ortaya çıktı. Hatta bazı üyeler İmamoğlu için kendi grubunda kazan da gel demek istediler. Atamalarda örgüt ve liyakat dikkate alınmazsa ilk fırsatta siyaseten ‘fatura’ çıkartılır.”
Evet, bugün yapılması gereken grup yönetimi görev dağılımı seçimi niye iptal edildi, sorusu da dikkat çekiyor. Maalesef kimse koltuğunu bırakmak istemiyor!
Bu tablo
Uluslaşmanın, ulusal bağımsızlığın, birlikte yaşamanın, düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüğünün, bilim, sanat ve kültürde üretkenlik ve yaratıcılığın, kadının insan olarak eşitliğinin, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür yurttaşlar toplumu olmanın, çocukların dünya çocukları ile yarışabilecekleri bilimsel bilgi ile yetiştirilmelerinin, topyekûn kalkınmanın, emeğin en yüce değer olduğu bilincinin, üretmenin ve hakça bölüşmenin, hukuk devletinin, dünya uluslar ailesinin onurlu bir üyesi olmanın, kısacası insan gibi yaşamanın temel direğidir.
Laiklik, 10 Nisan 1928’de getirilmiştir. Bu gün, Cumhuriyet tarihimizin en önemli günlerinden biridir. Cumhuriyet’imizin ve aydınlanma devrimlerinin en yaşamsal adımının atıldığı gündür. Hem İnönü’nün hem de Atatürk’ün emekleri büyüktür. Metinden, ‘vallahi’nin çıkartıldığı, devletin hiçbir işinin din kuralları ile, naslar ile görülemeyeceğinin teminat altına alındığı gündür.
ADD, açıklamasının sonunda diyor ki:
“Hiç unutulmamalıdır; laiklik, hepimizin altında güvenle yaşadığımız Cumhuriyet Kubbesi’nin ‘kilit taşı’dır, zinhar oynanmamalıdır! Atatürkçü Düşünce Derneği; ulusumuzun Laiklik Günü’nü kutlarken, Cumhuriyet’imizin ve Türk Devrimi’nin bu vazgeçilmez ilkesini sonsuza dek koruma ve savunma azim ve kararlılığını bir kez daha kamuoyuna duyurmayı, ülkemizi yöneten ya da yönetmeye talip olan herkesi de bu azim ve kararlılıkla hareket etmeye çağırmayı görevi saymaktadır.”
İBB CHP GRUP SEÇİMLERİ ÇETİN GEÇECEK
25 Mayıs 2021’de ‘2 dakikalık seçim’ başlıklı bir yazı yazmıştık. Yine nisan ayı ve 26 ihtisas komisyonu seçim zamanı geldi, çattı. Komisyonlarda 5 AKP, 3 CHP üyesi bulunuyor. CHP tüzüğünde ‘kapalı oy, açık tasnif’ amir hükmü yer alırken, listeler 3 yıldan beri Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu tarafından belirlenip Meclis Grubu’na onaylatılıyor. Yani seçim yapılmıyor!
Ancak bu seçim dönemi işler karışacak gibi görünüyor; 2023’te seçimler yapılacak. Doğal olarak gruptan milletvekili adayı olmak isteyen üyeler var, İBB kulisleri ilk defa bu kadar hareketli görünüyor. Bizi arayanlar, “Seçimler neden parti tüzüğüne göre yapılmıyor?” diye çıkışıyorlar. İBB Meclis oturumları canlı yayınlandığı için Grup Başkan Vekili, Grup Sözcüsü olmak, esasında grup yönetimine seçilmek, ‘İstanbul siyaseti’nde öne çıkmanın bir yolu sayılıyor. Zaten toplantılarda Grup Başkan Vekili Doğan Subaşı’nın meclis üyeleri tarafından eleştirilmesi, ağırlıklı olarak da grup yönetiminin yetersiz bulunması dikkat çekiyor. Anlaşılan adaylık için çok aday yarışacak. Sürekli kendilerine yapılan haksızlıklar yüzünden iktidara geldiklerinde Türkiye’ye ‘demokrasi bayramı’ yaşatacaklarını söyleyen Kaftancıoğlu ve İmamoğlu bakalım İstanbul’a demokrasi getirebilecekler mi? Malum demokrasi yerelden başlar. Yoksa ‘6’lı masa’nın bir ayağı çatlar. Bakalım yarın ildeki, pazartesi günü de meclisteki seçimlerde kimler sahneye çıkacak.
ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ ÇOK BAŞARILI BİR MÜHENDİSLİK ESERİDİR
Konu 27 Mart’ta Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Doha Forumu’nda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na soruldu. “Batı’nın yaptırım uyguladığı Rus oligarklar Türkiye’ye gelebilir mi?” sorusuna Çavuşoğlu, “Rus oligarkların Türkiye’de yapacağı işlerin uluslararası hukuka bir aykırılığı söz konusu değilse bunu değerlendiririz. Prensip olarak ülkemizde yasal olan tüm aktivitelere izin veriyoruz” şeklinde yanıt verdi.
Rus oligarklar yıllarca Forbes ve diğer dergilerin dünyanın en zenginleri listesinde ‘işinsanı’ olarak yer aldı. Futbol takımları aldılar, alkışlandılar. Almanya, İngiltere, Kıbrıs Rum Kesimi ve diğer ülkelere gittiklerinde ‘saygın işinsanı’ olarak karşılandılar, önlerine kırmızı halılar serildi, el üstünde tutuldular.
The Economist, oligark Mikhail Khodorkovsky’e sayfalarını açıyor, ona makaleler yazdırıyor. Bunlardan Aleksey Mordaşov’un Avrupa seyahat endüstrisi pazarının en büyük grubu TUI’ye yüzde 34 pay ile en büyük ortak olmasına kimse itiraz etmedi. TUI bugün ayakta ise bu Mordaşov’un pandemi ortamında aktardığı yüz milyonlarca Euro’luk nakit sayesindedir. Bu nedenle de Almanya ona teşekkür borçludur. Oligarkların Türkiye’ye gelebilme olasılığı üzerine ‘suç işleyebilecekleri’ konuşulmaya başlandı.
Oligarklar liberal ideolojinin aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerdeki özelleştirme politikalarının ürünüdür ve kamu varlıklarını ele geçirerek olağanüstü servete sahip olan kişilerdir. Şimdi ‘Suç işleyebilirler’ diyenlerin, oligarkların kamu varlıklarını ele geçirmelerine bir itirazları olmadı, tersine övdüler, o paraları ülkelerine çekmek için yarışa girdiler.
Son söz: ‘Oligarşi’nin ekonomideki ifadesi olan oligarkların Türkiye’ye gelip gelmeyecekleri, siyasal gelişmelere ve Putin’e bağlı.
GÜNÜN SÖZÜ
Lideri eleştirmek
“
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da Başkan’ı öğleden sonra kabul etti. Junod’a sabahki temaslarında İsviçre İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Ronald Brun da eşlik etti.
Görüşmede ‘Şişli’de Çevre ve İklim’, ‘Şişli’de Sosyal Politika’, ‘Kapsayıcılık’, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ ve ‘Şişli’de Kültürel Miras’ başlıkları ele alındı. Görüşmenin ardından iki başkan, Şişli Belediye Meclisi’nde birer konuşma yaptılar. Keskin şöyle konuştu:
“Yakın bir tarihte yapılan Lozan Anlaşması’ndan dolayı tarihi bağlarımız çok eskiye dayanıyor. Şişli ve Lozan gerçeklikleri ne kadar farklı olsa da yaşadığımız sorunlar çok benzer. Ben İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu ile birlikte, hem 2036’da Olimpiyatlar’ın İstanbul’a getirilmesi hem de Lozan’ın 100. yılını görkemli şekilde kutlamak arzusunda olduğumuzu sayın mevkidaşıma anlattık, projelerimizi tanıttık.”
Junod da konuşmasında tarihi bağların eskiye dayandığını anlatırken, “Lozan’ın 300 bine yakın nüfusu var, bunun yüzde 45’i yabancılardan oluşuyor. 200’den fazla farklı uyruk var. Bütün dinlere eşit mesafede yaklaşıyoruz. Lozan Anlaşması Türkiye için çok önemli bir anlaşma; Lozan’ın 100. yılı diyaloğa açılan bir kapı olmalı” dedi.
Meclis toplantısının ardından Grégoire Junod ve beraberindeki heyet, Kurtuluş Savaşı ve Lozan Anlaşması’na giden yolda ilk planların yapıldığı Şişli’deki Atatürk Evi Müzesi’ni de ziyaret ettiler. Konuk Başkan, daha sonra İBB Başkanı İmamoğlu’nu ziyaret ederek Olimpiyatlar’ı görüştü. Lozan Üniversitesi Tarih ve Ekonomi Bölümü mezunu olan Başkan Junod (47), 1997-2001 arasında İsviçre Sosyal Demokrat Parti’nin Lozan Sekreteri olarak görev yapmış; 2016’dan beri de Belediye Başkanlığı’nı sürdürüyor. Şişli Belediyesi Gıda Bankası’nı ziyaret etti, bu uygulamayı çok beğendiğini söyleyerek Lozan’da uygulamak istediğini dile getirdi. Aş Ortağım ve Aşevi-Sosyal Mutfak projeleri hakkında bilgi aldı. Lozan heyetine İsviçre’nin İstanbul Başkonsolosu Julien Thöni de katıldı. Gezisine katılan bir siyasetçi, Başkan için ilginç değerlendirmeler yaptı:
“Bir kere çok saygılı bir kişi, mütevazı. Kendisine refakat eden belediye görevlisi ya da şoföre karşı o kadar nazik ki. Hiçbirinden hizmet beklemiyor, işine dönmesini istiyor, ‘Ben yolu öğrendim, yolu biliyorum’ diyor. Teşekkür etmeyi bir borç sayıyor. Tam bir Batılı. En önemlisi de Şişli’deki Atatürk Müzesi ziyareti tam 2 saat sürmüş; her şeyi sormuş ve incelemiş. Atatürk’e bizden daha ilgili olduğunu gördük. İnönü’yü de öğrenmiş.”
EŞİT YURTTAŞ VE KİMLİKLİ KENTLERDÜN
Tören birçok ilke ev sahipliği yaptı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile birlikte katıldığı törende ilk kez ‘Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, bağlı bulundukları muhtarlar ve genel başkan yardımcılarına hitap etti. Genel başkan yardımcılarından Metin Ergun İYİ Parti’yi, Yusuf Ziya Özcan, Mustafa Nedim Yamalı ve Selçuk Özdağ Gelecek Partisi’ni, Cafer Güneş SP’yi, Muhammet Kelleci DP’yi temsil ettiler; çok sayıda milletvekili, 100’e yakın kadın muhtar ve STK yöneticisi de törende hazır bulundu.
Kılıçdaroğlu tarafından Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a ‘Expo 2021 Organizasyonu’ projesiyle ‘Uluslararası Vizyon Ödülü’ takdim edildi. Daha sonra da ödül alan 40 CHP, 6 İYİ Parti ve 3 SP Belediye Başkanı hep birlikte ‘Dostlar Fotoğrafı’ çektirdiler.
Edremit BB Hasan Selman Arslan, Avrupa Konseyi Genel Kurulu’nda 35 ülkenin oybirliği ile Avrupa Konseyi’nin tescilli ve Türkiye’nin ilk kültür rotası olan ‘Aeneas Kültür Rotası’ projesi ile ödülünü alırken, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı güneş enerjisi panelleri ile enerji ihtiyaçlarının karşılanması ve atıksız yaşam sokağı projesi, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin Şişlililerin katılımıyla katılımcı bütçe projesi ile kentini borçtan kurtarması, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç halkın ücretsiz sağlık hakkına sahip çıkarak gerçekleştirdiği ‘Küçükyalı Tıp Merkezi’ projesi, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat öğrencilere yönelik ‘Öğrenci’YE’ projesi, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin ‘Atatürk Kadın Yaşam Köyü’ projesi, Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritlioğlu Sengel, ‘Efes Tarlası Yaşam Köyü’ Projesi, İzmit BB Fatma Kaplan Hürriyet, ‘İzmit Kadın Girişimciler Merkezi–İZGİM’ projesinin yanı sıra 49 belediye başkanı da ödüllerini aldı.
Kılıçdaroğlu törendeki konuşmasında, İkinci Yüzyıl Derneği yöneticilerine teşekkür ederek ödül alan tüm belediye başkanlarını “Yerel yönetimler bütün zorluklara rağmen, zorlukları aşıp halka hizmet etme konusunda büyük sorumluluklar üstlenerek görev yapıyorlar” sözleriyle kutladı.
GÜNÜN SÖZÜ
“HAYAT ne kadar zor görünürse görünsün, yapabileceğin ve başarabileceğin bir şey mutlaka vardır; sadece vazgeçmemene bağlı.” Stephen Hawking
FTM CEZALARI ÇOK ARTTI
FAHRİ
“Ülke yıkılsın, Erdoğan gitsin diyenler var. Ben siyaseti böyle okumam. Osmanlı’nın son döneminde aydınlar, M. Akif, S. Nursi dahil olmak üzere, Ermeni aydınlar, herkes hep birlikte şunu söylediler. Abdühamit’ten kurtulursak Osmanlı kurtulacak, dediler. Abdülhamit’ten kurtulduk, İttihatçılar geldi, Abdülhamit sürgüne gönderildi. İttihatçılar infaz ediyordu. Ne pahasına olursa olsun gitsin değil, daha iyisini seçmek şartıyla götürelim. Ben her türlü işbirliğine açık olunması gerektiğini düşünüyorum. Benim partimin oyu artsın, kaos olsun, partilerin itibarı sarsılsın, bana gün doğsun diye bir anlayış olamaz.”
GÜNÜN SÖZÜ
“ZOR yola kolay insanlarla çıkarsanız sizi de satar, yolu da satar, yolcuyu da satar!” Muhsin YAZICIOĞLU
HANİ ‘KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİ’YDİ?
BUGÜN çiftçimizin hali perperişan ortada dururken, sanki ülkede ekonomik kriz yokmuş ve her şey güllük gülistanlıkmış gibi yorum yapan, tarımla uğraşan insanların akli melekelerinin yerinde olup olmadığından kuşkulanmak gerekir. Çiftçilik dünyanın en zor işidir. O soğuklarda ya da sıcaklarda tarlalarda çalışmak herkesin harcı değildir. Çiftçi emeğinin karşılığını alsa köyler boşalıp herkes şehirlerde asgari ücretli bir iş arama peşine düşmezdi. Hollanda’ya gidenler bilir. Orada çiftçi çok zengindir. Çünkü devlet çiftçiliği teşvik etmektedir. Konya kadar topraklara sahip bu ülkenin tarım ihracatı neredeyse Türkiye’nin toplam ihracatına yakın rakamlara ulaşacak derecede yüksektir. Büyük Atatürk ne demiştir; ‘Köylü milletin Efendisidir’. Biraz düşünelim, Atatürk zamanında kurulan fabrikalar satılmayıp üretici birlikleri kapatılmasaydı çiftçinin durumu nasıl olurdu? Çiftçi bence önce bunları sorgulamalı, ondan sonra bu yaşadıklarının nedenini rahatça bulacaktır. Basri KOYUNCUOĞULLARI
Emekli boşuna heyecanlandırılmamalı
BASKIN SEÇİM OLUR MU
SİYASİ
“İnsanlar denizleri fosseptik olarak kullanıyor. Özellikle Marmara’yı fosseptik olarak çok kullanıyoruz. Biz kesinlikle denizlere akıttığımız suları arıtarak vermeliyiz. Gerektiğinde tüm arıtma tesisleri sübvanse edilmeli, çünkü denizlerimiz gerçekten elden gidiyor. Deniz marulları artık her yıl İzmir Körfezi için standart hale gelmeye başladı. İzmir Körfezi biyolojik açıdan çok zengindir. Bir de biz denizlere artı besin atıyoruz, kirletiyoruz yani. Özellikle nisan başı geldiği zaman, havalar ve su ısındığı anda görmemiz normal. Geçen yıl Marmara Denizi’nin büyük bir bölümünü kaplayan müsilajı görme şansımız bu sene de yüksek. Deniz marullarının ardından Marmara’da da müthiş müsilajı göreceğiz.”
GÜNÜN SÖZÜ
“HAYATIMIZDA değişim istiyorsak farklı düşünmenin ve farklı hareket etmenin yollarını bulmak zorundayız. Eski anahtarlarla yeni kapıları açamayız.” Tunç TATAKER
ATATÜRK’ÜN MASASI EMİN ELLERDE
ATATÜRK’ün Cumhurbaşkanlığı yatı Ertuğrul’daki çalışma masası ve masif döner sandalyesi emin ellerde.
Tuzla’daki İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde korunan masa ve sandalye 2006 yılına kadar kullanıldı.
Daha sonra uzun yıllar saklanan Atatürk’ün emanetleri bu yılın başında elden geçirilerek bakımları yapıldı, dekanlık katına taşınarak özel bir alanda fotoğrafının altına yerleştirildi.
Denizcilik Yüksek Okulu 1981 yılında Ortaköy’den Tuzla’ya taşınırken getirilen üstü camlı maun masanın eni 80, boyu 157, yüksekliği de 188 santim. Masanın her iki tarafında dolap, ortasında da çekmecesi var.