Konuşmasına sert bir tonda “Öfkeliyim, yumruklarımı sıkıyorum” diyerek başladı, daha sonra “Biz birbirimize emanetiz, başarırsak birlikte başaracağız” diye de ekledi.
Hem parti içine de hem de dışarıya mesajlar vardı.
“Şimdi bütün yol arkadaşlarıma sesleniyorum” derken, şu tarafı dikkat çekiciydi: “Size de bir çift lafım var. Ya bana katılın ya şimdi şu anda yolumdan çekilin, açık ve net söylüyorum!”
(Kılıçdaroğlu bu cümleleri hazırladığı kâğıttan okuyordu.)
Bu sert konuşmanın ardından akla bir dizi soru geliyor:
CHP grup toplantısında milletvekilleri, bazı CHP’li belediye başkanları da bulunuyordu. Genel Başkan’la hareket etmeyen, cumhurbaşkanlığı adaylığında Mansur Yavaş’ı ya da Ekrem İmamoğlu’nu destekleyenleri mi kastetti burada Kılıçdaroğlu... Yoksa altılı masada bulunan parti genel başkanlarına, yani ‘dostlarına’ anlamlı bir mesaj mıydı?
KUMPASÇILARA MI SÖYLEDİ
Elektriği kesilmiş bir vatandaşın evinde yaptığı açıklamadan sonra evin o gün elektriğinin kesik olmadığı ortaya çıktı, bu ‘
Kreatif endüstriler dediğimiz sistemle birlikte çalışan bu varoluşun, ülkelere katkısı ise tarım sektörünün bile üzerinde ve dünya ülkelerinin bu konuya eğilmelerinin en önemli nedeni dönen ekonomik çark...
İnsanların yaratıcılıklarını kullanarak ürettiği tüm değerler ekonomiye yansıyor. Yaratıcı kültür endüstrileri; alt kırılımları turizme kadar giden, içerik üretebilen, yerel ve kültürel değerler dediğimiz, geleneksel ve kültürel kodlarla yoğurulmuş bir ekonomik paket. Markalaşma, bu kırılımların en önemlisi. Hele konu ülke imajı ise.
DÖSİMM (Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü) eski çalışma modeli derhal ve yeniden oturtulmalı. Dolmabahçe Sarayı’nın satış mağazası ve diğer müze mağazaları ve Galata Kulesi mağazası ortada duruyor.
Kurum kültürü yukarıdan başlar.
Her ürün her yerde satılmaz.
Anı eşyası ile kültür ürünü farklı konulardır, hele devlet hediyesi çok farklıdır. Her aklınıza eseni, bir koşu Paşabahçe’den aldığınız seri üretilmiş bir parçayı devlet hediyesi olarak veremezsiniz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da yarası ve derdi bu, ancak! Bu konuyu konuşabileceğiniz kişi çok ama muhatap ve karar yetkisi olan yok. Çünkü bu konuda bilgisi olan çok az kişi var, estetik bakanlığı gerekiyor bize.
(Tasarım sektöründen duayen bir işinsanının bu önemli yazısında yer alan önerileri yarın aktaracağız.)
GÜNÜN SÖZÜ
Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM açılışında söylediği gibi, ‘Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir’.
Cumhuriyet’in temel ilkelerinin belirlenmesinde 23 Nisan bir mihenk taşı niteliğinde olmuştur. Amasya Genelgesi’yle başlayan süreç Erzurum ve Sivas Kongreleriyle devam etmiş ve nihayet 23 Nisan 1920’de Meclis’in açılmasıyla birlikte Büyük Atatürk’ün önderliğinde ‘hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin’ olduğu Anadolu topraklarından tüm dünyaya haykırılmıştır. Emperyalizme karşı duranlar Meclis’in açılmasıyla birlikte Cumhuriyet’e giden yolda en güçlü adımı atmışlardır. Bugün halkın egemenliğini hiçe sayanlar bilmelidirler ki parlamenter sistemin savunucuları olarak bizler adalet, eşitlik ve hukuk çerçevesinde milletin mutlak egemenliğini yeniden tesis edecek, Gazi Meclisimizi hak ettiği konuma yeniden getireceğiz.
Çocuklarımıza ve Cumhuriyetimize duyduğumuz büyük inançla, özlemini duyduğumuz demokratik Türkiye’ye ulaşma dileğiyle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı ve TBMM’nin 102’nci kuruluş yıldönümünü kutluyor, bugünleri bizlere armağan eden Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını şükran, minnet ve saygıyla anıyoruz.”
Op. Dr. Fikret ŞAHİN
GÜNÜN SÖZÜ
“SOLSUZ ittifak olmaz. Gelinen durum önümüze bir ikilem koyuyor. Ya bazı isimler değişecek olsa da karşı devrim mevzileri korunup güçlendirilecek ya da çözüm ‘solla’ birlikte üretilecek. Emeği savunan partiler ve örgütler, gelişmeleri izlemekten başka şeyler de yapmalı. Boş bırakırsanız o meydanı başkaları doldurur.” Kaya ÇETİN-Eğitimci
KAZDAĞLARI’NDA ‘EKOTURİZM’E GEÇİT YOK
YARGI,
Ancak 3 ilin tek bir akarsuyu var(dı) ve bu akarsuyun beslediği verimli topraklar Türkiye’nin, hatta Avrupa’nın bile en önemli çökeltme havzalarından birisiydi. Ergene artık yok. Akarsu, akar sıvı haline geldi. Bir zamanlar su değirmeni olan, balıkçılık yaparak geçimini sağlayan insanların olduğu, Türkiye’deki pirinç ihtiyacını karşılayan “Ergene Havzası”, plansız yapılaşmalar uğruna yok edildi.
Ergene nasıl bitti?
Bu konuyu yazmaya devam edeceğiz.
GÜNÜN SÖZÜ
“EN kusursuz cinayet, yaşama sevincini öldürmektir.” Paulo Coelho
YENİ DÖNEMDE CEMEVLERİ YİNE SAHİPSİZ
İBB seçimi sonrası CHP adayı Ekrem İmamoğlu kazanınca doğal olarak İstanbul’da yeni cemevleri yapılması ve onarılması ile ilgili İBB’ye birçok başvuru oldu. Bazılarına da söz verildi. İmamoğlu’nun bu konuda hassasiyeti belli çünkü bu konuda bir de danışmanı var. Sadece ‘talepleri’ alıyor. İcraat görülmüyor. Sonuç itibarıyla cami yapıldı ancak cemevi olmadı. Ama AKP’li belediyelerin cemevi yaptıklarını da bu arada belirtmemiz gerekiyor. Bir Alevi okurumuz not göndermiş, “İmamoğlu Sultanbeyli 75. Yüzyıl Spor Kompleksi’ni ziyaret etti, o bölgede 4 cemevi yapılacağına söz verdi. Ancak yapılmadı. Aynı gün Anadolu yakasında bulunan 45 cemevi başkanının Seyit Aziz Baba Cemevi’nde toplantısı vardı.
İmamoğlu
Gürer’in önergesine yanıt veren Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikten hiç bahsetmeyerek, “Zeytinliklerin 3 kilometre yakınına dahi tesis açılamayacağı” belirtilen Zeytin Yasasına dikkat çekti.
Mart ayında Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile Tarım ve Orman Bakanı Kirişci’nin konuyla ilgili soru önergesine verdiği yanıt arasındaki çelişkiye dikkat çeken Gürer, “Biz yönetmelik değişikliğine mi yoksa Tarım ve Orman Bakanı’nın soru önergemize verdiği yanıta mı inanacağız? olması gereken Bakanlığın bakış açısıdır” diyerek ortaya çıkan belirsizliğe tepki gösterdi.
Gürer “Günlerdir zeytin için zeytin yetişen bölgelerde halkında, üreticisinde ciddi tepkisi var. ‘Zeytinime dokunma’ diye eylemler yapıyorlar. Zeytin kutsal ağaç. Yüzlerce yıllık tarihin ötesinde verdiği ürünü hem doğrudan tüketip, hem yağından yararlanıyoruz. Anadolu coğrafyasının zenginliği. Zeytinlikleri korumak geleceği korumaktır. Yönetmenlik bir an önce kaldırılıp zeytinliklerin korunması ile ilgili kanuna göre uygulama devam etmelidir. Maden için zeytinliklere kıyılmamalıdır” şeklinde konuştu.
GÜNÜN SÖZÜ
“TÜRK’ün en garip olduğu yer, kendi vatanıdır.” Peyami SAFA
BARO’YA KADIN BAŞKAN
İSTANBUL
“Suriye’de Ruslarla devriye geziyorduk, ne oldu, devriye! Dışişleri Bakanlığı’nın Türk dışişlerine el koymasını tavsiye ediyorum, çok değerli büyükelçiler var.
Muhalefet partilerinin, Diyanet Akademisi’ne karşı çıkması gerekiyordu. Bu akademideki öğrencilerin askere gitmemesi anlaşılır değil, askerlik bir mükellefiyettir. Aksine din adamlarının daha fazla askeri gitmesi gerekir, şehitliğin ne kadar mukaddes olduğunu kendileri söylüyorlar.
Şimdiden cumhurbaşkanı adayının ismi açıklanmaz. Söylenecek tek şey var; bizim cumhurbaşkanı adayımız Çankaya Köşkü’nde oturacak, devleti oradan temsil edecek, adayımız budur. İsmi önemli değil, bizim kurumsal olarak yapacağımız şey şu, cumhurbaşkanı adayımız Cumhuriyet’in temel niteliğini temsil edecek biri olacak ve Çankaya Köşkü’ne çıkacak. Atatürk, İnönü, Özal, Demirel ve önceki diğer cumhurbaşkanlarının hepsi orada oturdular. Şimdiden aday gösterilmez, gösterirseniz aklına esen kendi kafasına göre konuşur, başka aday gösterir, bunlara hiç gerek yok.”
GÜNÜN SÖZÜ
“GÜCÜN bütün çekiciliği alçakgönüllülüktedir.”Louisa May Alcott
BAYRAMA 12 GÜN VAR, EMEKLİ İKRAMİYELERİ HÂLÂ AÇIKLANMADI
BİLMECEYE dönüşen bayram ikramiyesi ne zaman açıklanacak? 13 milyon 623 bin emekli, dul ve yetim, ikramiyenin yeni tutarının bir an önce açıklanmasını istiyor. 2 Mayıs’tan itibaren bayram üç gün sürecek ve genel beklenti en az 2.500 lira.
Ramazan Bayramı’na yaklaşık 12 gün kalmasına karşın ikramiye tutarının hâlâ belirlenmemesi emeklinin kafasını karıştırıyor. Her gün medyada yer alan ve bilmeceye dönüşen çok farklı tutarlar bilgi kirliliğine yol açıyor. Öyle ki
Yıldız; “İklim değişikliği, savaş kapıda, dünya gıda krizini konuşuyor. İnsanlığın ilk tarımsal üretimi yaptığı verimli topraklarda 40 yıl önce ‘GAP’ diye bir projeyi başlattık. Enerji bölümü hemen hemen tamamlandı ama projenin sulama ve tarımsal üretim hedeflerinde hâlâ yolun yarısındayız” dedi.
Artık herkes kabul etti, tarım stratejik bir sektör oldu. Su zaten stratejik bir doğal kaynak. GAP’ta toprak çok verimli, su da var. Şimdi bu projenin yeniden eski heyecanıyla ele alınması zamanıdır diyen Dursun Yıldız, hidroelektrik enerjimizin dörtte birinin oradaki barajlardan geldiğini, GAP’ın en stratejik avantajının bölge kalkınmasına ve gıda arz güvenliğimize sağlayacağı büyük katkı olduğunu belirtti.
Yıldız, “GAP projesinin tamamen devreye alınması ile ülke ekonomisine 6.7 milyar dolarlık katkı sağlayacağı hesaplanmış. Bence enerji ve gıda krizine ilerleyen dünyada bu katkı bundan çok daha fazla olacak. Çünkü bizi ve insanlığı gelecekte temiz su ve toprak kurtaracak” dedi.
GAP Projesi’nin, ilerlemesi boyunca sosyal, ekonomik, politik birçok problemle karşılaştığına vurgu yapan Yıldız, projenin durmadığını, ilerlediğini ama kendisine bağlanan büyük umutları beklendiği gibi gerçekleştiremediğini belirtti. Projenin kamu yatırımlarından aldığı payın son dönemde azaldığını ifade eden Yıldız, projenin son dönemde biraz gölgede kaldığını da söyledi.
Yıldız, “GAP’ı tümüyle tamamlayabilmiş olsa idik gerek bugün gerekse gelecek için büyük bir gıda arz güvenliği avantajımız olacaktı. Şimdi GAP’ı tekrar hatırlama zamanı. GAP, Türkiye’nin ve bölgenin gıda güvencesinin anahtarı” dedi ve “Rahmetli Cumhurbaşkanı Demirel’i saygıyla analım. Aman GAP’ı kimselere ‘GAPtırmayalım’” vurgusu yaptı.
GÜNÜN SÖZÜ
“GÜCÜN bütün çekiciliği alçakgönüllülüktedir.” Louisa May Alcott
OLASI DEPREMİN ENKAZI
Üç yılın özetini sunarsak; Yeşilkent ve Tahtakale mahallelerinde 40 yıldır çözülemeyen imar sorununu “Barınma, temel bir ihtiyaç ve insan hakkıdır” diyerek çözmüş. Gençlerin yaratıcı fikirlerinin hayata geçirilmesinin önündeki engelleri kaldırmak için “Uygulamalı Çözüm ve İnovasyon Merkezi” açmış.
1500’ün üzerinde hemşehrisinin iş sahibi olmasına, 1500 ailenin gelir elde etmesine aracılık etmiş.
Kazdağları ve çevresinde yüzlerce zeytin ağacını hafriyatların altında kalmaktan kurtarmış, Avcılar’da çeşitli parklarda yaşamalarını sağlamış. 2029 yılına kadar Avcılar’ın karbon salınımını yüzde 40 azaltmayı hedefleyerek Paris Başkanlar Sözleşmesi’ne imza atmış. İlçe pazarlarında sebze ve meyve çöplerini kompost haline getirmiş.
Kentsel dönüşümde Türkiye’ye örnek olan, ‘Avcılar Modeli’ adını verdiği yöntemle, son verilere göre 1624 binada 15 bin 946 bağımsız bölüm dönüştürülmüş, 54 bin 217 insanın hem yaşam kalitesini doğrudan arttıran konutlarda uzun yıllar güvenle yaşamaları sağlanmış hem de İstanbul’un en riskli bölgelerinden olan Avcılar’ın yapı stoku yenilenmiş ve hızla yenilenmeye devam ediyormuş. ‘Uluslararası Avcılar Kent ve Tarih Sempozyumu’ gerçekleştirilmiş, ‘Bathonea’ antik kenti tanıtılmış.
SPOR YAP VE OKU
Belediyenin bütçesi, Turan Başkan’ın uyguladığı ‘yönetimde şeffaflık’ ilkesi gereği, tüm Avcılar’ın içinde olduğu bir süreçle belirlenmiş. Gençler arasında spor yapmayı en üst düzeyde desteklemiş ve teşvik etmiş.
Avcılar Belediyesi Spor Kulübü, katıldığı turnuva ve yarışmalarda; 1 Avrupa Şampiyonluğu, 1 Dünya İkinciliği, 3 Avrupa İkinciliği, 18 Türkiye Birinciliği, 7 Türkiye İkinciliği, 7 Türkiye Üçüncülüğü ile Avcılar’a madalyalar kazandırmış.
25 binden fazla kitabın yer aldığı Türkiye’nin ilk dijital kütüphanesi