Yalçın Bayer

Yeni yıl demokrasi adalet, barış getirsin!

30 Aralık 2016
BİR yılı daha gönderiyoruz. 2016’yı umutla beklemiştik; yüreklerimiz, dileklerimiz, iletilerimiz umut yüklüydü. Sağlık dilemiştik; demokrasi, barış, adalet dilemiştik. 2016 acılarla, sıkıntılarla örülü günlerini topladı gidiyor. 2017 geliyor; gelen gideni aratmasın dileklerimizle karşılayacağız 2017’yi...

2016’da çok üzüldük; dinin siyasaya araç yapılmasının nelere yol açacağını kanıtlayan gerici ‘darbe’ girişimi ülke gündemini altüst etti, canlar gitti.

Terör azdı; ölüm acısı, yalnız ateşin düştüğü yuvaları değil hepimizi sarstı. Hukukun üstünlüğü özlem olmaktan öte geçemedi, eğitimin ve gelir düzeyinin inişi, basın özgürlüğü tartışmaları, çocuklara cinsel saldırılar, kadınların öldürülmesi yıl boyunca gazetelerin ya başlığında ya iç sayfalarına yazılı kaldı. Mustafa Kemal Atatürk’e, İsmet İnönü’ye, Cumhuriyet kurumlarına yönelik söz ve eylemler değerbilmezlik çizgisini çok aştı. 2016’yı ‘yeni yıl’ dileklerimiz, umutlarımızla karşılamıştık; 2016 ‘yeni’ sözcüğünü eksilterek, karartarak gidiyor.

2017’yi de inancı ve kökeni ne olursa olsun bütün yurttaşlara ‘yenilik’ getirmesi dilekleriyle karşılayacağız. Ancak umutsuzluğu, karamsarlığı soyunarak karşılamalıyız. Laik Cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal’in, Cumhuriyet’e inanan ve emek veren bütün devrimcilerin bilinciyle karşılamalıyız. Yurttaş kimliğimize, yurttaşlık bilincimize sözümüz ve davranışlarımızla sahip çıkarak karşılamalıyız.

Çünkü biz, savaşlarla başlayan 20. yüzyılda Kurtuluş Savaşı’nı utkuyla sonuçlandıran, laik Cumhuriyetimizi devrimlerle taçlandıran Mustafa Kemal’leri yaratan halkız...

Yayılmacıya boyun eğmeyen, bağımsızlık savaşı veren halkız! Mustafa Kemal’in ‘manevi kalıtı’ olan akıl ve bilime, ‘Yurtta ve dünyada barış’ ülkümüze sahip çıkma bilincini yitirmemiş bir halkız!

2017’nin demokrasi, hukuk, barış, özgürlük, sağlık dolu günlerle gelmesini diliyoruz.

Figen ÇAKMAKOĞLU Dil Derneği Yönetim Kurulu adına

 

Yazının Devamını Oku

Hastane mikrobu ölümcüldür

29 Aralık 2016
BEN 82 yıllık Merkez İlaç’ın 46 yıllık sanayici-eczacı yönetim kurulu başkanıyım.

Bugün hastanelerimizin çok büyük bir kısmında formüllerine uygun olmayan, üretim yerleri Sağlık Bakanlığı uzman GMP (İyi İmalat Uygulamaları) müfettişleri tarafından denetlenmeyen ama Sağlık Bakanlığı’nın ilgili bürokratları tarafından antiseptik-dezenfektan ürünler ruhsatlandırılıp bir bakıma yasallaştırılmasına neden olunan bu merdiven altı firmaların ‘sahte dezenfektanlar’ı kullanılmaktadır.

Ölümcül hastane mikrobunun en önemli sebeplerinden birisi olan bu sahte dezenfektanların hastanelerde kullanılmasının önlenmesi konusunda yıllardır her türlü zeminde haykırıyorum, söylüyorum, yazıyorum, yazdıklarımızı da internet sitemizde yayımlıyoruz. Yıllardır bu firmalar üretimlerine devam ediyor çünkü korunuyor. Firmamız ise nerede ise her ay denetlenmekte, şahsımla ilgili cana kast eden tehditlerin de muhatabıyım.

Bu konuları Sayın Cumhurbaşkanımıza da değişik zamanlarda arz ettim. Ama bu çok önemli yazılarımız ve ekli belgelerinin kendisine ulaştırılmadığına inanıyorum.

Dolmabahçe’deki 45 insanımızın şehit olduğu, 166 insanımızın da yaralandığı hain bombalı saldırıda yaralananların birçoğu Şişli Etfal ve Okmeydanı Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştır.

Yazının Devamını Oku

İki kesimliliğe veda

28 Aralık 2016
İSVİÇRE’nin Montrö kentinde yapılmakta olan görüşmelerde sonuca götürecek önemli konuların ele alındığı anlaşılıyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon “Artık Çözüme ulaşacak noktaya geldik” derken, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da ‘iyimser’ demeçler veriyor. Ancak iki taraf arasında ne gibi uzlaşmalara, mutabakatlara varıldığı yolunda kamuoyu yeterince bilgilendirilmediği için bu davayı yakından izleyen çevreler kaygı ve kuşkularını gideremediler.

Eski büyükelçi ve milletvekili Onur Öymen Türkiye açısından olumsuz görülen bu gelişmeler üzerine şu açıklamayı yaptı:

KKTC basınına sızan bilgilere göre KKTC’nin elindeki bazı topraklar Rum tarafına bırakılacak, bu topraklara yüz bine yakın Rum yerleştirilecektir. Orada yaşayan Türklerin göç etmeleri gerekecektir. Ayrıca onbinlerce Rum’a da Türk tarafına (kuzeye), eski evlerine yerleşme hakkı tanınacaktır.

Ayrıca AB’de geçerli olan seyahat, yerleşme ve iş kurma hakkı Kıbrıs’ta da geçerli olacak ve Rumlar bu haktan yararlanarak da kuzeye yerleşebileceklerdir. Görüşmeler sırasında BM Temsilcisinin “Yakında kuzeydeki Rumların Türklerin sayısını aşacağını” söylediği ifade edilmektedir. Böylece Denktaş’ın Makarios’la imzaladığı anlaşmadan beri temel ilke sayılan ‘iki kesimlilik’ fiilen ortadan kaldırılacaktır.

Türk tarafının görüşmelerde razı olduğu bu ve benzeri tavizler karşılığında Rum tarafının hâlâ 1960 antlaşmalarıyla tesis edilen Türkiye’nin garantörlüğüne karşı çıktığı, dönüşümlü başkanlığı henüz kabul etmediği, aynı antlaşmalarla sağlanan Türklerin veto hakkını sulandırmaya çalıştığı görülmektedir.

Cumhuriyet tarihimizde dış baskılar ve ambargolar altında taviz verdiğimizin örneğini bulmak mümkün değildir. Son olarak 1975 yılında ABD Kongresi’nin, daha sonra 1993 yılında Almanya’nın uyguladığı silah ambargosu Türkiye’nin sert tepkisiyle karşılaşmış ve sonuç vermemiştir. Şimdi maalesef bir yandan KKTC’ye uygulanan ambargolar, bir yandan da Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye’nin AB müzakere başlıklarından altısına koyduğu ambargoların altında yürütülen müzakerelerin sonunda Rum tarafının taleplerine boyun eğilecek midir?”

 

TÜRK HUKUK KURUMU UYARDI

ESKİ Türk Hukuk Kurumu başkanları Atila Sav, Yekta Güngör Özden, Erkan Yücel, Tuncay Alemdaroğlu ve Sabih Kanadoğlu ile şimdiki başkanı Yaşar Çatak kamuoyuna bir açıklama yaparak şu uyarıda bulundu:

Yazının Devamını Oku

Turizm sessiz siyaset canlı

27 Aralık 2016
ANTALYA’da durum aynen böyle... Siyaset derken ‘hareketlilik’ sadece AK Parti’de... AK Partili Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, onca işi arasında her hafta sonu seçim bölgesine geliyor, sanki seçime hazırlanıyormuş gibi çeşitli etkinliklere katılıyor. Bu hafta sonu, bir süre önce yerleştiği Antalya’da kendi adıyla hem Batı hem de geleneksel müzik aletlerinin öğretildiği sanat akademisi kuran Sümer Ezgü’yü ziyaret ederek, açılışını yaptı. Bakan, ‘abi’ dediği Ezgü’ye annesinin türkülerini ne kadar çok sevdiğini söyledi. Manavgat’ta, Akdeniz Üniversitesi’ne bağlı Ticaret ve Sanayi Odası’nın MATSO Turizm Fakültesini açtı. (Yerel gazeteciler bu töreni ‘Manavgat’ta tarihi gün’ diye duyurdu.) Bu arada Deniz Baykal’a “Mezhepçilik, ayrımcılık ve özellikle teröre destek verme konusunda partiniz için yaptığınız özeleştiriye ben de katılıyorum” dedi. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin ödül törenine katıldı. Vefat eden bir partilinin evine taziyeye gitti. Gerektiğinde memleketi Alanya ve Antalya’nın maçlarını kaçırmıyor, yoğun bir ziyaret trafiği yürütüyor. Antalya Büyükşehir özetle Belediye Başkanı Menderes Türel’le ve milletvekilleriyle güçlü bir ekip oluşturan AK Parti kadrosu harıl harıl çalışıyor, ilkbaharda seçim olacakmış gibi... CHP örgütü mü? Onlar ortada yok. AK Parti’nin, kaçırdığı ABB meclis üyelerinin neden AKP’ye gittiği yolunda kafa bile yormuyorlar. (AKP’nin bu transferlerine de değineceğiz...) Geriye ne mi kalıyor? Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak kentiyle ilgili soru önergesi veriyor. Hafta sonu verdiği soru önergesi hayli ilginçti:

EXPO 180 milyon bütçe ile başladı, 1.7 milyar harcandı. 9-10 katlık sapmanın gerekçesi nedir? Gider ile gelir arasında 1.7 milyar TL fark var. Gelir, harcamanın % 1’i kadar. Bu büyük bir başarısızlık değil mi?

EXPO sürecinde gündeme gelen yolsuzluk iddiaları soruşturuldu mu?”

Turizmde bu yılki düşüş % 44’ü bulmuş; Antalya’ya gelen turist sayısı, aralık ayı ortasına kadar, o da Rusların desteğiyle 6 milyonu bulmuş... Bu da bir rekor!... 2017 de umutlu görünmüyor.

GÜNÜN SÖZÜ

“Daha iyi bir dünya arayışı, başka insanların, bir düşünce uğruna yaşamlarını istemeyerek feda etmeyeceği bir dünya arayışı olmalıdır.”

Karl Popper

İLK KARARNAME DİYELİM Mİ?

ANAYASA

Yazının Devamını Oku

Menemen’in anlamı

23 Aralık 2016
EĞİTİM-İş Genel Başkanı Mehmet Balık yazıyor:

23 Aralık 1930’da Menemen’de bir grup yobazın başlattığı ve Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi katletmesiyle sonuçlanan acı olay, laik ve demokratik Cumhuriyet’in varlığına yönelen başarısız girişimlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır.

 

Cumhuriyet’e ve Atatürk devrimlerine inanmış Mustafa Fehmi Kubilay, bağlı olduğu değerler adına canını hiçe saymış, Cumhuriyet’in korunması uğruna ulusumuzun hiçbir özveriden kaçınmayacağının göstergesi olmuştur. Kubilay, ulu önderimiz Atatürk’ün belirttiği gibi ‘Cumhuriyet’in hayatiyetini tazeleyen ve kuvvetlendiren’ bir simge olarak ulusumuzun gönlünde ‘devrim şehidi’ olarak ölümsüzleşmiştir.

 

Her öğretmen bir Kubilay olmalıdır. Bütün eğitim-bilim çalışanları ve halkımız, bağnaz düşüncelerin kişi, toplum ve devlet yaşamını etkilememesi için duyarlı olmalı, Türkiye Cumhuriyeti’nin hedeflerini gerçekleştirmesi yolunda ilerici atılımları ilk günkü bilinçle sürdürmelidir. Cumhuriyet’in kazanımları, Atatürk ilke ve devrimleri için tehdit oluşturan düşünce ve girişimler, ulusumuzun duyarlılığı ve sağduyusu sayesinde hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaktır. Kuşkusuz Türk ulusu yüce Atatürk’ün aydınlattığı yolda ilerleyecek, Cumhuriyetimize, ulusal değerlerimize bağlılığını her koşulda gösterecektir.

 

ANAYASA KOMİSYONU’NDA CHP’Lİ AYTUN ÇIRAY UYARDI: BUNDAN GERİ DÖNÜN

 

Yazının Devamını Oku

Beşiktaş ‘imarla’ yükseliyor

22 Aralık 2016
BEŞİKTAŞ geri görünüm ve etkilenme bölgeleri plan değişikliği İBB’den ‘elbirliğiyle’ geçti... Yani AKP ve CHP tarafından...

2960 sayılı kanunun özel bir kanun olduğunu ve amacın Boğaziçi bölgesinde nüfus yoğunluğunu artırcak yapılanmayı sınırlamaktı. Bu nedenle Boğaziçi bölgesinde 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’na aykırı hükümleri uygulanamaz. (3194 sayılı kanun/ madde: 4)

 

15.12.2016’da İBB meclisinde kabul edilen plan değişikliği ile Beşiktaş geri görünüm ve etkilenme bölgesinde mevcut imar planı notları yerine Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına karar verildi. Bir sürü sakıncası olduğunu söylüyor mimarlar. Şöyle ki:

 

Tek bir plan notu ile bütün planın yok sayıldığını...

 

Boğaziçi Kanunu’na ve İmar Kanunu’na aykırı olduğunu...

 

Yazının Devamını Oku

FETÖ soruşturmalarında 'derin' kuşkular var

21 Aralık 2016
CHP Hatay milletvekili Av. Mevlüt Dudu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a soruyor:

FETÖ soruşturmalarına ilişkin derin kaygılar vardır. Devlet kademelerine ustalıkla sinmiş, bugüne kadar kendini gizlemeyi başarmış kripto FETÖ’cü cumhuriyet savcıları, birçok ilde açılan FETÖ soruşturmalarında görev alabilmektedir. Bu kripto FETÖ’cü savcılar; FETÖ soruşturmalarını yöneterek, çoğu masum vatandaşımızı sahte ihbar mektupları ya da dayanaksız suçlamalarla içeri atmakta, soruşturmaları sulandırarak, darbeyi gerçekleştiren ‘beyin takımı’na ulaşmayı sağlayacak delilleri karartabilmektedir. Bugüne kadar darbeyi örgütleyen ve gerçekleştiren Yurtta Sulh Konseyi’nin tam listesinin açığa çıkarılamaması da endişe yaratmaktadır.



Şu anda itirafçı olan tüm hâkim ve savcıların eski görev yerlerinde bırakılması ise akla ve hukuka uygun değildir. Bu durum, FETÖ soruşturmalarının sulandırıldığı, güvenilir delillere dayanmadan yürütüldüğü ve adaletli olmadığı yönündeki şüpheleri artırmaktadır. Üstelik uygulama, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na da aykırıdır.



Adalet, toplumun nefes borusudur. Bu boru kesilirse önce iktidar, sonra tüm toplum boğulur.”


Yazının Devamını Oku

‘Gizli oylama mutlaktır’

20 Aralık 2016
ESKİ İstanbul Baro Başkanı Turgut Kazan, Anayasa Komisyonu’nda bugünden itibaren görüşülecek 21 maddeden oluşan Anayasa’ya değişiklik teklifi ile ilgili olarak TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a bir mektup gönderdi.

Kazan’ın oylama ile ilgili uyarısı şöyle:

 

Çok iyi bilindiği gibi, Anayasamızın 175. maddesine göre, anayasa değişiklik teklifleri için, ‘gizli oylama’ mutlak bir yöntem kuralıdır, vazgeçilemez, ihmal edilemez. Ve gizliliğin ihlali yargı denetimine tabidir. Nitekim, Anayasa Mahkememizin 07.07.2010 gün ve 2010/87 sayılı kararında, bu gerçeğin vurgulandığını görüyoruz (bakınız, 01.08.2010 günlü Resmi Gazete, Sayı 27659). Evet, 12 Eylül 2010’da referanduma sunulan, 5982 sayılı yasayla ilgili iptal davasında, geçerli bir kabul için anayasaya uygun (yani gizli) bir oylamanın şart olduğu açıkça belirtiliyor. Ama “dava dilekçesinde bu durumu ispatlayacak açık ve yeterli delil bulunmadığı gibi, bu usulsüzlük iddialarının... İkinci tur oylamalarda gerçekleştirildiği de belirtilmediğinden” iptal isteği reddedilmiştir.

 

GİZLİLİK KURALI

 

Demek ki, geçerli bir kabul için sadece ‘evet’ oylarını saymak yeterli değildir. Oylamanın da mutlaka Anayasa’da öngörülen gizlilik kuralına uygun yapılması gerekir. Aksi halde, 5982 sayılı yasada yaşananlara benzer baskı ve kontrollerle gizlilik ihlal edilir ve durum fotoğraflama/tutanaklara bağlama gibi yollarla kanıtlanırsa, değişikliğin iptalle sonuçlanması mümkündür. Gerçekten, toplumun önemli bir kesimi oylamada baskı ve denetimin devreye gireceği, dolayısıyla gizliliğin ihlal edileceği kaygısını taşıyor. Ve hangi maddelerin/nasıl düzenlendiği görülmeden, hatta HSYK ile Anayasa Mahkemesi’ni değiştirmeye yönelik çalışma yapıldığı bile bilinmeden atılmış 316 imzayla, ancak 08.12.2016 akşamı tamamlanmış olan metnin sunulmuş olması, bu kaygıları artırıyor.

 

Yazının Devamını Oku