Yalçın Bayer

1921 Anayasası neydi?

13 Ocak 2017
CHP Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek, Anayasa değişiklik teklifinin 4. maddesi üzerinde (77/3) yürütmenin seçimi ile ilgili, yasa yapma tekniği açısından ciddi bir hata yapıldığını belirtiyor ve TBMM Araştırma Merkezi’nin hazırladığı parlamenter denetim yollarının anlatıldığı Şubat 2016 tarihli raporun tüm vekillerce okunmasını öneriyor.

“Bu raporda Meclis’in ne kadar denetimsiz bırakıldığını göreceksiniz. Başkanlık sisteminde ne yasama organı yürütmeyi azledebilir ne de yürütme yasama organını feshedebilir. Böyle bir şey mümkün değildir. Burhan Kuzu Hocam, kendi kitabında yazdığı bütün bilimsel gerçeklere rağmen, inandıklarına rağmen bu teklife ‘Evet’ diyor. Enteresan” diye konuştu.

Milletvekili Erkek, sözü Adalet Bakanı’na getiriyor: “Atatürk dönemine, 1921, 1924 anayasalarına dönüyoruz. Halbuki 1921 Anayasası Meclis’te yetkileri toplamıştır çünkü Milli Kurtuluş Mücadelesi yapılacak. Meclis hükümeti sistemidir. 1924 Anayasası’yla da parlamenter sisteme geçiş yaşanmıştır. Ne ilgisi var sizin getirdiğiniz paketle? Atatürk dönemine dönmenize gerek yok değerli milletvekilleri. Mustafa Kemal Atatürk bize her zaman “Beni aşın, beni aşın. Bana dönmeyin” dedi. “Kalıplaşmış bütün kuralları, dogmaları yıkın, aklın ve bilimin rehberliğinde çağdaş uygarlığı yakalayın” dedi. “Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırın” dedi.

Yıl 1931, Mustafa Kemal Paşa cumhurbaşkanı, tek parti, tek adam dönemi. Dikili kasabasına gidiyor. Kendisini karşılamayan bir tek kişi var, Dikili hâkimi. Hâkimi sevmeyen heyetten bir iki kişi hemen bunu Paşa Hazretleri’ne gammazlıyor.

Diyor ki: “Gazi Paşa Hazretleri, bütün heyet burada, Dikili hâkimi gelmedi.”

Yazının Devamını Oku

Kadını düşman etmek

12 Ocak 2017
"KADINLARIN mekânsal ve toplumsal hareketliliğini kısıtlayan uygulamalar artıyor ve kamusal alanda kadına karşı şiddet önlenemiyor. Evde, sokakta, dolmuşta ve otobüste... Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü bakın neler anlatıyor:

“Araç şoförlerinin mutlaka psikolojik testlerden geçmesi için Şoförler Odası Federasyonu’nu defalarca uyardık. Suçlu şoförlük hizmeti sunacak kişiler için detaylı gerekli inceleme yapmayan şoförler odalarıdır... Odaları denetlemeyen şoförler federasyonudur. Suçlu, Ankara’nın yerel yönetimidir; Gaziantep Şahinbey, Denizli, Pamukkale, Kütahya belediyeleri gibi kadını aşağılayan yayınları fütursuzca dağıtıp akıl bulandıran, Malatya Belediyesi gibi pembe otobüs ile kadının güvenliğinin gene kadının sorumluluğu olduğu algısını yaratan, kadını neredeyse düşman ilan eden uygulamalar ile belediyelerdir. Suçlu, kadınların hamileyken sokakta dolaşmasını günah sayan, ‘Kadınlar kamusal alanda sesli gülmemelidir’; ‘önden fermuarlı veya düğmeli pantolon giyen kadınlar kâfirdir’ diyen zihniyettir. Suçlu, kadın-erkek eşitliğine inanmadığını her an, her yerde söylemekten imtina etmeyenlerdir, kadına karşı şiddeti, tacizi, tecavüzü cesaretlendirenlerdir.

BM CEDAW sözleşmesi’ne imza koymuş ve İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olan Türkiye, kadına karşı şiddet konusunda uluslararası standartların fazlasıyla gerisine düşmüş olmakla birlikte, imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.”

YILDIRIM DAVA AÇTI

Güllü bir konuya daha değiniyor: “İstanbul’da otobüste şort giydiği için şiddet gören Ayşegül Terzi olayında sanık için ‘Mırıldansaydı’ sözlerine ‘Domino etkisi yaratır’ dediğimiz tweet’imiz nedeniyle Başbakan’ın avukatları federasyonumuza hakaret davası açtı. İşte bizim anlatmak istediğimiz budur; bununla yüzleşilmedikçe kadınlar kentte hem daha güvensiz hem de daha görünmez olacak.”

Ankara’daki davada müdahil olacaklarını söyledi.

GÜNÜN SÖZÜ

“Eğer gazetesi olmayan ama hükümeti olan bir ülke ile gazetesi olan ama hükümeti olmayan bir ülke arasında tercih yapmak zorunda olsaydım, ikincisini seçerdim.”

Thomas JEFFERSON

Yazının Devamını Oku

Sadrazamlık/başbakanlık makamı Türk geleneğidir

11 Ocak 2017
TÜRK tarihinde sadrazamlık (başvekillik/başbakan) makamının işlevini bir araştırın” diyor bir okurumuz.

Örneğin büyük Osmanlı tarihçilerinin kitaplarına, Yılmaz Öztuna’nın Osmanlı Devlet Tarihi, İlber Ortaylı’nın Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi veya Metin Heper’in ‘Türkiye’nin Devlet Geleneği’ ya da Halil İnalcık’ın Osmanlı İmparatorluğu’nda ‘Klasik Çağ’ kitaplarına bir göz atın. Göreceksiniz ki, yeni Anayasa değişikliği teklifi ile Başbakanlık makamının kaldırılması Türk devlet geleneğine aykırı bir uygulamadır. Osmanlı devletinin daha başlangıcından itibaren adı ister ‘başvezir’ ister ‘sadrazam’ isterse de ‘başvekil’ olsun mutlaka padişah, sultan ya da reisicumhurun yanında hükümet siyasetini yürütecek bir makam bulunmuştur. İstanbul’u fethederek emperyal sisteme geçen mutlak padişah Fatih Sultan Mehmet bile sadrazamlık makamını lağvetmemiş, tersine divan-ı hümayuna başkanlık etmeyi bırakarak ‘kafes sistemine’ geçmiş, hükümet işlerini sadrazamın başında olduğu heyete bırakmıştır. Daha sonraki dönemlerde de saray ile hükümet ayrımı devam etmiş, sadrazamın konağının ve devamlı ofislerinin olduğu ‘Babıâli’ asıl güç merkezi olmuştur.

 

Türk tarihinde hiçbir hükümdar bütün gücü kendi sarayında toplamayı ve başveziri kaldırmayı denememiştir. Son dönemlerde ‘Yıldız Sarayı’, Babıâli’ye rakip olarak öne çıktıysa bile hükümetin yerini alamamıştır.

 

Milli mücadele döneminde bile ‘heyeti vekile’ bakanlar kurulu olarak görev yapmış, meclis hükümeti sisteminin gereği olarak ‘başvekil’ görev yapmıştır.

 

Özetleyelim, padişahlar tepede bütün sistemi temsil ederken, sadrazama mühür ile birlikte yürütme yetkisi de vermiştir. Yani başbakanlık her zaman vardır ve bu makamı gereksiz görmek doğru değildir.

 

Yazının Devamını Oku

TBMM’nin kıymetini bilmek

10 Ocak 2017
1924 Anayasası’nın yani Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun TBMM’ye sunulan taslağında cumhurbaşkanına fesih yetkisi veren bir madde de bulunmaktaydı. 25. madde.

Kurtuluş Savaşı kahramanı Mustafa Kemal Atatürk... Cumhurbaşkanı...

10 yılda 15 milyon genç yaratmanın, ülkeyi demir ağlarla örmenin, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni Batı dünyasının saygın bir üyesi yapmanın kararlılığı içinde.

Sahip olduğu güce rağmen, kendisine Meclis’i feshetme yetkisi veren düzenlemeye TBMM’nin büyük çoğunluğu muhalif.

Örneğin Saruhan Mebusu Reşat Bey “Gazi Paşa Hazretleri katiyen emin olsunlar ki millet yine kendi tabir ve tavsiyeleri veçhile hâkimiyetlerinden bir zerresini ismi ve makamı ne olursa olsun ve kim olursa olsun hiçbir makama, ferde tevdi ve teslim etmeyecektir” diyor.

Örneğin Mahmut Esad (Bozkurt) Bey:

“Dünyanın hangi köşesinde, hangi devlet teşkilatında hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu anlayışının tecellisi meclis feshedilebilmektedir. “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyoruz sonra bu kadar büyük bir kuvveti cumhurbaşkanı feshedebilmektedir.

Devam ediyor Mahmut Esad Bey:

“Efendiler, Türk milletinin mukadderatını; can, kan, mal pahasına, yangın pahasına hâkimiyetini kurtaran bir milletin mukadderatını inkılabın başlangıcından dört-beş sene geçmeden mutlak idarede bile olmayan bir sisteme terk edemeyiz.”

Yazının Devamını Oku

CHP yoğun muhalefete başlıyor

6 Ocak 2017
KEMAL Kılıçdaroğlu, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin projelerinin tanıtıldığı toplantı için geceden Tekirdağ’a gelmişti.

Dün sabah da bölge milletvekilleri, belediye başkanları ve örgüt üyeleriyle basına kapalı bir toplantı yaptı. Belediyeler ve örgütler arasındaki bazı anlaşmazlıklar üzerine Kılıçdaroğlu’nun iletişim ve dayanışmanın artırılmasına önem verilmesini istedi. Milletvekili Faik Öztrak’ın, Ramada Oteli’ndeki kahvaltıya katılmaması merak konusu oldu. Tekirdağ Büyükşehir’in projelerini Kılıçdaroğlu’nun dikkatle ve beğeniyle izlediği görüldü. Soğuk ve yağışlı havaya karşın salonda 2.500 kişi vardı; bir o kadar kişi de dışarıda bekliyordu. Kılıçdaroğlu’nun Anayasa ve rejim konusundaki eleştirileri yoğun alkışla karşılandı. Vatandaşlar dakikalarca “Türkiye laiktir, laik kalacak” ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarını attı.

“Cumhuriyet rejimini değiştiriyorsunuz diye söylediğimizde karşı çıkmışlardı. Şimdi ise kendileri açık açık söylüyor... Bu bir rejim değişiklidir diye.

Pazartesi gününden itibaren CHP’nin Türkiye’yi korumak için, demokrasiyi korumak için insan haklarını, kadın-erkek eşitliğini sağlamak için demokratik, laik, sosyal hukuk devletini savunmak için verdiğimiz mücadeleye tanık olacaksınız. O mücadeleyi sizin için, ülkemiz için, hayatımız için, çocuklarımız için yapacağız... Ve bu ülkeyi emanet eden Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları için yapacağız.”

Kılıçdaroğlu’nun üzerinde durduğu diğer konular özetle şöyle:

- El kaldırıp indirmeyle rejim değişmez.

- Bu anayasa Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanettir.

- Hiçbir zaman ihanet içinde olmayan tek parti CHP’dir.

- Anayasa değişikliği için elbette direneceğiz.

Yazının Devamını Oku

'Kıbrıs'ı sahipleniyoruz

5 Ocak 2017
42 yıldır sürmekte olan Kıbrıs görüşmelerinde sona yaklaşıldığı bu aşamada, dün Atatürk Florya Köşkü’nde Kıbrıs’la ilgili bir toplantı yapıldı.

‘Kıbrıs’ı Sahipleniyoruz’ başlıklı toplantı masasında Atatürk’ün şu sözü yer alıyordu: “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz, bu ada bizim için çok önemlidir.”

Sanayici Şaban Gülbahar’ın önderliğindeki yuvarlak masa toplantısına 21 Sivil Toplum Örgütü’nün başkanı ve temsilcileri katıldı. Vakıf ve STK’ların, Kıbrıs görüşmeleri için bir ortak görüş deklarasyonu yayınlayacakları belirtiliyor.

Bilindiği gibi Türk ve Yunan temsilcileri arasında Kıbrıs görüşmeleri 9-11 Ocak tarihlerinde Cenevre’de yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cenevre’deki görüşmelere, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan başka Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün de katılmasını istediği öğrenildi.

Görüşmeler sırasında, “BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli kararı ile Kıbrıs’ı ele geçiren Rumların adanın meşru yöneticisi; uluslararası hukuka göre self determinasyon hakkını kullanan Kıbrıslı Türklerinin gayrimeşru tebası sayılamaz” görüşüne karşı çıkılarak “Kıbrıs Türklerinin, Cenevre’de yapılacak ‘Beşli Konferans’ta da eşit ortak statü ile yer almasının önkoşul olması gerektiği” belirtiliyor.

Yazının Devamını Oku

İade-i itibara yanıt yok

4 Ocak 2017
MİLLİ Savunma Bakanı Fikri Işık, 2009-2016 yılları arasında askeri okullardan toplam 5 bin 792 kişinin ayrıldığını veya ilişiğinin kesildiğini bildirdi.

CHP Bursa milletvekili Dr. Ceyhun İrgil’in soru önergesini (28 Temmuz 2016) yanıtlayan Bakan Işık’ın verdiği bilgilere göre; 2009’dan sonra sağlık nedeniyle 359 öğrenci askeri okullardan ayrılırken kendi isteğiyle ayrılan öğrenci sayısının 4005 olduğu görüldü. 2009-2016 arası başarısızlık nedeniyle 163, disiplinsizlik nedeniyle 461, vefat veya güvenlik soruşturması gibi sebeplerle ise 804 öğrencinin askeri okullarla ilişiği kesildi.

Milletvekili İrgil, 15 Temmuz sonrası FETÖ’nün TSK içindeki yapılanması ve askeri okullardaki subay ve astsubayların eğitim adı altında zulüm ve işkencelerle pek çok öğrencinin okuldan ayrılmasına sebep olduğunun ortaya çıkması üzerine Bakan Işık’a soru önergesi hazırlamış; 2009’dan bugüne kadar askeri okullardan ayrılan ve atılan öğrencilerle, ayrılma veya atılma nedenlerini sormuştu.

İrgil’in “Haksız yere atılan ya da gördükleri zulüm nedeniyle ayrılmak zorunda kalan bu öğrencilere iade-i itibar yapılacak mı?” sorusuna yanıt vermeyen Bakan Işık, askeri okullardan ayrılan veya ilişiği kesilen öğrencilerin isimlerini ise açıklamadı.

İrgil, bu kadar öğrencinin askeri okuldan atılmış olmasının normal olmadığını, 8 yılda askeri öğrenci kıyımının yaşandığını belirterek, şunları söyledi: “Askeri okullarda yaşanan süreci hiç sorgulamayıp, bu sürece müdahale etmeyip çocukların heba olmasına neden olan sorumluların kendi bozdukları yapıyı onarmayıp, sonra burası bozuldu deyip tamamen yok etmeleri akıl kârı değildir. Askeri okulların geleneksel yapısını, düzenini bozarak ve içini boşaltarak yok etmek Türkiye’nin askeri geleceği açısından büyük zararlar doğuracaktır.”

Yazının Devamını Oku

‘Kınama çok sorumlu yok’

3 Ocak 2017
ZOR bir acı Ortaköy Reina saldırısı...

27’si turist 39 kişinin terör örgütü tarafından katledilmesi, 65 kişinin yaralanması bütün insanları sarstı.

Aklı başında değerlendirmeler yapanlara kulak vermek gerekiyor.

Artık herkes aklını başına almalı.

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun dünkü açıklamasını okudunuz mu?

‘Lanetliyorum ve soruyorum’ başlıklı bildirisinde ciddi dersler var.

“Artık herkes aklını başına toplasın. Teröristin işi bölmek, öldürmek, yok etmek. Ülkeyi yönetenlerin işi, teröre karşı ülkeyi birleştirmek. 79 milyonun birliğini isteyenler, toplumu ayrıştırmayı bırakmalı, tamamını kucaklamalı, Atatürk’e ve laikliğe sahip çıkmalıdır” dedi.

Herkes okumalı...

Özellikle “Aynı gemideyiz. Milli birlik, herkesi sizin düşündüğünüz gibi düşünmeye, sizin istediğiniz gibi yaşamaya, sizin her yaptığınızı alkışlamaya zorlamakla sağlanamaz. Artık yeter” cümlesinin altını çizmemiz gerekiyor. Birlik ve beraberliğimiz için...

Yazının Devamını Oku