Yalçın Bayer

Uluslararası sermaye midemize kadar indi

27 Ocak 2017
CHP’li Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, son yıllarda uygulanan yanlış ve tutarsız tarım politikaları ile tarım sektörünün adeta uluslararası şirketlerin serbest piyasası haline geldiğini açıkladı.

Tohumculukta, gübre piyasasında, tarım ilaçlarında, tarım aletlerinde ve tarım bankacılığında ve özellikle tarıma dayalı sanayide, bitkisel yağ, şeker sanayi vb sektörlerde yabancı sermaye egemenliğinin her geçen gün arttığını belirtti.

Pancar ve şeker sanayinin kolu kanadının kırıldığını, Türkiye’nin beyaz et ve yem üretiminin yüzde 50’sinin Tayland, Brezilya ve Katarlıların (CP Standart); çorba, kek ve tatlı tozunun Japon merkezli Alinomota Co.’nun eline geçtiğini, sebze tohumlarının dışa bağımlılığının yüzde 80’in üzerinde olduğunu belirterek, ‘Küresel sermayenin Türkiye tarımının üretim dinamiklerine yaptığı tahribatın araştırılması’ istemiyle 23 arkadaşının imzasıyla Meclis araştırma önergesi verdi. Yabancı sermayenin; Türk tarımı ve gıda sektöründe geldiği durumu, yerli sermaye kuruluşlarının yabancı tekellere devredilmesinin neden ve sonuçlarının incelenmesini istedi.

Bu arada AVM’lerdeki büyük marketlerde satılan gıda ürünlerinin yüzde 65-70 dolayında yabancı sermaye şirketlerine ait olduğu belirtiliyor.
Yoksa biz de ‘taşeron vatandaş’ mı oluyoruz?


Yazının Devamını Oku

'Ver Burhanettin'i, elini kolunu sallayarak git'

26 Ocak 2017
FETÖ suçlamasıyla ilgili Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına yönelik yapılan operasyonlarda çarpıcı bir iddia gün yüzüne çıktı.

Eski Başkanvekili Özgür Sanal’ın yazılı ifadesinde kendisine “Ver Burhanettin’i, buradan elini kolunu sallayarak çık git” şeklinde baskı yapıldığı iddiası, davanın seyrini çarpıcı bir boyuta taşıdı.

15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişiminin ardından sayısız asker, polis ve bürokrat çeşitli suçlamalarla gözaltına alınmış, bir kısmı tutuklanırken bir kısmı serbest kalmıştı. Yaşanan süreç, memuriyetten ihraçlar ile devam etmişti. Devam eden operasyonlar iş dünyasına kaydırılırken, FETÖ suçlamasıyla ilgili Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına yönelik davanın görüşülmesine başlandı.

Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet, silahlı terör örgütüne üye olma, 6415 SK’nın 4/1, TCK’nın 314/2, 53, 63 mad. ile mahkemeye sevk edilen eski Başkanvekili Mehmet Özgür Sanal’ın verdiği yazılı ifade davanın seyrini farklı bir boyuta taşıdı.

Davanın görüldüğü 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde eski Belediye Başkanvekili ve Meclis Üyesi Mehmet Özgür Sanal’ın yazılı ifadesinde kendisine yönelik baskı yapıldığını ve Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile ilgili “Ver Burhanettin’i, buradan elini kolunu sallayarak çık git” ifadeleri kullanıldığını ifade etmesi, davanın en dikkat çeken ayrıntısı olarak dosyalara yansıdı. Ortaya çıkan şaşırtıcı bilgiler akıllara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “FETÖ ile mücadele çerçevesinde ihraç edilenleri kriptoların seçtiği, yanlış insanların gönderildiği söyleniyor...” iddiasına verdiği yanıtı getirdi.

Yazının Devamını Oku

CHP'li 'hamal', Celal Ağa sanıklarını yargıya taşıdı

25 Ocak 2017
UZUN bir süreci kapsıyor yazacaklarımız.

Ta Eminönü Belediyesi, henüz Fatih Belediyesi’ne katılmadan önce başladı. Biz sürekli yazdık. Bu dönemde SHP, ANAP, RP, Fazilet, AKP’li belediye başkanları geçti.



CHP olarak imarla ilgili itirazları hep partinin ilçe sekreteri Gazi Doğan yaptı. Gazi yıllarca kaçak katları takip etti; belediye başkanlarının hedefi oldu; düşmanı çok oldu. Eminönü’nde hamallık yapıyordu; son yıllarda o kadar CHP’li başkan var, hiçbiri ona sahip çıkmadı, iş vermedi (bugün bir AVM’de koruma görevini sürdürüyor). Böyle dürüst bir adamın ne işi vardı partide!



Üzerinde duracağımız yapı, Laleli’deki tarihi Acemoğlu Hamamı idi... Üzerine Celal Ağa Konağı adlı beş yıldızlı otelin kaçak yapılmasına göz yumulmuştu. Gazi Doğan ne Eminönü-Fatih belediyelerine nefes aldırdı, aynı şekilde ne de Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a...

Yazının Devamını Oku

Yılmaz Hoca yine yapacağını yapmış

24 Ocak 2017
ESKİŞEHİR İzmir’den de Bursa’dan da başka... Kent size ‘ferahlık’ veriyor; bir şeyleri arıyorsunuz. Hele çocuklarınızla ve torunlarınızla giderseniz, sizi gençliğinize götürüyor.

Zaten son yıllarda Eskişehir turları giderek artmış. Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in ortaya koyduğu projeler çocukları oraya daha çok çekiyor. Sazova Parkı içindeki masal şatosu, korsan gemisi, yapay gölet, bilim ve deney merkezi, Sabancı Uzayevi, Eti Sualtı dünyası ve amfi tiyatro... Porsuk’un kıyısındaki çiğböreği yemek zorundasınız. Büyükleri asıl etkileyen de Odunpazarı’ndaki müzeleri;  Büyükerşen’in Mumyalar Heykeller Müzesi’nden Kent Müzeleri Kompleksi ile Kent Belliği Müzesi ve Çağdaş Cam Sanatları Müzesi... Bu müzeleri kış aylarında dahi ortalama 700 kişi geziyor, mumya müzesini ise yazın günde 4 bin kişinin gezdiğini söylediler. Büyükerşen, bu müzenin bir benzerini İstanbul’da açacakmış. “Galiba biraz geç kaldık” dedi. Yeni müzeler gelecekmiş; Oya Müzesi, Etnografya Müzesi ve Eski Meslekler gibi...

Ve geçen ekim ayında ‘resmi’ açılışı yapılan Eskişehir Kurtuluş Müzesi’nin ‘halk açılışı’ iki-üç ay içinde yapılacak... Bugünlerde ziyaretçisinin giderek artması ilginç değil mi? Yılmaz Hoca, müzenin tarihsel altyapısını, araştırma-inceleme-çeviri aşamalarından geçerek hazırlandığını söyledi. Bu da iki yıl sürmüş... ‘Emperyalizmin Kıskacında Türkiye’ başlığı ile giriş yapılıyor; her oda için tarihsel bir tema belirlenmiş. 16 farklı karikatür dergisinden toplanan karikatürlerden başka ‘gazete odası’nda milli mücadeleye karşıtlığı ya da desteği ile tanınan gazetelerden haberler veriliyor. Üst kat çıkış ve iniş merdivenlerinde Eskişehir nüfusuna kayıtlı, İstiklal Savaşı şehitlerinin isimlerinin yazılı olduğu duvar yazıları ve şehit künyeleri sergileniyor. (296 şehit adı yer alıyor.)

Bu müzenin açılışı bir-iki ay içinde ‘halk’ tarafından yapılacakmış...

TEPEBAŞI’NDA MUMCU ÖDÜLLERİ

UĞUR Mumcu adına verilen ödüller ve anma toplantılarının en etkin olanı Tepebaşı’nda yapılıyor. Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şubesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği Tepebaşı Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen ‘24. ÇGD Uğur Mumcu Ödül Töreni ve Anma Gecesi’nde 11 kategoride ödüller verildi. Anemon Otel’de gerçekleştirilen ödül töreninde 11 kategoride ödüller dağıtıldı. ES TV Genel Yayın Yönetmeni Soner Yüksel’in sunuculuğunu yaptığı gecede yılın siyasetçisi dalında CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ödüle değer bulundu.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın verdiği ödülü aldıktan sonra bir konuşma yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan şunları söyledi:

“Tam bağımsız Türkiye’ diyen Uğur Mumcu’nun sesini unutmayacağız. Gencecik yaşında idam sehpasına gidip bu ülkenin insanları özgür olsun diye cesaretle ölümün kemendini boynuna geçirenlerin cesaretini ve inancını unutmayacağız. Türkiye’yi bu karanlığın içine sokmaya çalışanları unutmayacağız. Bir kere daha tıpkı 19 Mayıs 1919’da sarı saçlı, mavi gözlü devin Samsun’dan o büyük gemi ile Anadolu’ya açıldığı yelkenlere ve açtığı gün gibi bir kere daha kanatlarımızı açacağız aydınlığa. Bir kere daha ‘Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın özgürlük, yaşasın demokrasi’ diyeceğiz.”

Etkinlikte,

Yazının Devamını Oku

Kamu bankaları anlaşıyor özel bankalar nazlanıyor

20 Ocak 2017
ON bir milyonu aşkın emeklinin aylardır beklediği promosyonda kamu bankaları ile uzlaşmaya varılmasına karşın, özel bankaların belirsizliği buradan aylık alan emekliyi kaygılandırıyor.

SGK ile 7.5 milyon emeklinin aylığını ödeyen Ziraat, Vakıflar ve Halk Bankası arasında varılan uzlaşmaya göre 1000 liranın altında emekli maaşlarına 300, 1000-2000 arasında maaş alanlara 375, 2000 üzerindekilere ise 450 lira tutarında promosyon ödenecek.

Tek seferde verilecek promosyon üç yıl için geçerli olacak. Emekli, promosyon aldığı bankayı üç yıl boyunca değiştiremeyecek.

Olumlu sonuca ulaşılsa da promosyonun düşük miktarda belirlenmesinden, istediği düzeyde olmamasından ötürü emekli buruk... Onların beklentisi daha yüksek miktarlardı. Ancak kamu bankaları açıklanan rakamın üstüne çıkmadı, beklentileri karşılamadı.

Asıl mesele, dört milyonu aşkın emekliye aylık ödeyen özel bankalarda... Bu bankalar promosyona soğuk bakmadıklarını belirterek, son kararın yönetim tarafından verileceğini belirtti.

Yazının Devamını Oku

Bu anayasa bir af kanunudur

19 Ocak 2017
ESKİ TBMM Başkanı ve Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk, yaklaşık 115 satır uzunluğunda ‘Aziz Türk Milletine’ başlıklı, her bir satırı uyarı dolu bir bildiri yayınladı. Yazının başında “Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün yeni kurulmakta olan bir devlet değil, 600 yıllık köklü bir devlet olduğunu belirterek “Cumhuriyet’in kurucusu; bir istiklal savaşını yöneten, 30 kongreden sonra, halk tarafından Ankara’da tescil edilen TBMM’dir.

İsminde ‘Türkiye’ vurgusu olan biz Türklerin kurduğu son Türk devletidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliği TBMM’nin kurucu iktidarına dayalı hukuk düzenidir. Atatürk’ün belirlediği inkılap ve ilkeleri de parlamenter rejimdir.

 

NE OLUYOR

 

 Son Anayasa değişikliğinin, TBMM’nin bir danışma meclisi işlevine indirildiğini, bunun Kenan Evren modeli olduğunu belirten Cindoruk, “Başbakan ve Bakanlar Kurulu mülgadır. Cumhurbaşkanı yürütmeyi belirleyeceği sekreterler eli ile alır götürür. Güvenoyu ve güvensizlik olanağı da yoktur. Gensoru da soruşturma da askıya alınmıştır. Cumhurbaşkanı, 600 kişilik Meclis’te yüksek oy oranları ile korumaya alınmıştır. Cumhurbaşkanı da norm koyan kararname çıkarır. Bunların ne farkı var Evren döneminden?” diyor.

 

Cindoruk, bu anayasanın bir af kanunu olduğunu belirtirken “Geçmişte görev alan başbakan ve bakanlar hakkında Meclis’in soruşturma ve komisyon kurma hakkı yok edilmektedir. Mevcut Anayasa maddelerinde yer alan başbakan ve bakanlar kurulu üyeleri için soruşturma hakkı

Yazının Devamını Oku

Azerbaycan'da karanfilin ağladığı gece

18 Ocak 2017
OCAK 1990’da yaşanan ve ‘Bakü Katliamı’ olarak bilinen olaylar, aynı zamanda Azerbaycan’da Kara Ocak (Qara Janvar) olarak da adlandırılmaktadır.

Katliamdan sonra Azerbaycan sokaklarındaki kanların üzerine karanfil atılması sonucu katliam karanfille özdeşleştiğinden 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece ‘Karanfilin ağladığı gece’ olarak anılmaktadır. Azerbaycan bağımsızlık hareketinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilen 20 Ocak (Janvar) katliamının yirmi yedinci yılındayız.

1990’da 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece Mihail Gorbaçov’un başkanlığındaki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Yüksek Prezidyumu’nun, Ermenilerin ve Rusların, ‘Azerbaycan’da can güvenliği tehlikededir’ bahanesiyle aldığı kararla Bakü’ye giren Kızıl Ordu savunmasız halkı acımazsızca katletmişti.

O gece çok sayıda insan öldürülmüş, yüzlerce Azeri tutuklanmıştı. Azerbaycan’da protestoların artması üzerine de daha sonra Sovyet ordusu, Bakü’yü terk etmişti.

Aslında olayın gerçek nedeni Ermenilerle ilgiliydi. Ermenilerin artan toprak taleplerine Azerbaycan tepki göstermekteydi.

Yazının Devamını Oku

Evrim bir düşünce sistemidir

17 Ocak 2017
MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın lise müfredatından evrim bahsini çıkardığını dehşet içinde okudum; bu dünyanın küre olduğunu öğretmekten vazgeçmeye denk bir zırvalıktır.

 Bakan İsmet Yılmaz verdiği beyanatta “Ne hipotezdir ne değildir göreceğiz. Biz bilimin dediğin yapıyoruz” demiş. Bu bilimin ne olduğu hakkına hiçbir fikrinin olmadığını göstermektedir. Bilim ifadeleri gözlemle yanlışlanabilecek bir düşünce sistemidir. Varoluşsal ifadeler ispat edilebilir; sonsuz sayıda gözlem gerektiren ifadeler ise ancak yanlışlanabilir. Evrim pek çok tekil ögede (varoluşsal hal) ispat edilmiştir. Örneğin antibiyotiğe dirençli bakterilerin laboratuvarda gözümüzün önünde cereyan eden mutasyonlarla evrimleşerek oluşmaları... Afrika’daki Malawi Gölü’ndeki mahalli olarak ‘mbuna’ denen siklid balıklarının 500’den fazla türü, son bir milyon yıl içinde tek bir atadan türemişlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı öğrencilerimizden bilimsel bilgi kaçırarak vatana ihanetin yanında aynı zamanda bir insanlık suçu işlemektedir. Hükümetimizde bu ihaneti durduracak bilgi ve otoritenin olduğunu ümit etmek istiyorum. Geleceğimiz bu denli bir bilgisizliğin eline bırakılamaz.

Prof. Dr. Celal ŞENGÖR

GÜNÜN SÖZÜ

Devrimlerle Türk mucizesini yaratanlar tarihten de gönüllerden de silinemez.”

Gülsün BİLGEHAN Ankara Milletvekili

KAMU YARARI AMACI YOK

BÜLENT Ecevit hükümetinde görev yapan ve Ahmet Necdet Sezer’in YÖK’e atadığı bürokratlardan Bülent Serim, Odatv’deki yazısında diyor ki:

“Halkın bu kadar derdi arasında başkanlık gelsin diye bir talebi yoktur. Başkanlık sistemi yalnızca bir kişi ve onun büyük projesini gerçekleştirmek için getirilmek istenmektedir. Dikkat edilirse her gün her konuda sürekli konuşan o bir kişi, Anayasa değişikliği konusunda “Kendi istiyor” denilmesin diye hiç konuşmamaktadır. Yalnızca arada bir Devlet Bahçeli’ye teşekkür etmek için bu konudaki sessizliğini bozmaktadır. Yani bu Anayasa değişikliği kamu yararı amacı taşımamaktadır.”

Yazının Devamını Oku