Yalçın Bayer

Anayasa Mahkemesi çözüm üretemezse ne olur? Ciddi bir tehlike potansiyeli doğar

28 Aralık 2017
ANAYASAL düzen, yasama organının ve Anayasa Mahkemesi’nin eşzamanlı ve paralel olarak fonksiyon kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya...

Hukuk devletinde bu iki erkin demokratik hukuk bakımından çözüm üretme sürecinin dışında kalması, toplumsal barış bakımından ciddi bir tehlike potansiyeli taşıyor.

Sorun Olağanüstü halin kalıcı hale gelmesi ve bu dönem kararnamelerinin torba yasalara benzetilmesinden kaynaklanıyor.

Ortaya çıkan manzara, gerek dokunulmazlıkların kaldırılmasında gerekse Olağanüstü hal ve ilgili kararnamelerin istihsalinde, muhalefetin ciddi bir değerlendirme hatasına düştüğünü göstermektedir.

Bugün eğer, Anayasa Mahkemesi demokratik anayasal düzenin geleceği bakımından açık bir yoklukla malul 696 sayılı Kararname konusunda, denetim yetkisinden sarfınazar ederse, yürütmenin yasama organını devre dışı bırakma eyleminde iştirak halinde sorumlu olacaktır.

Anayasa’nın öngördüğü kuvvetler ayrılığı, yürütmenin Olağanüstü hal kararnamelerini konu ve süre bakımından istismar etmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin de bu durumu denetim alanının dışında varsayması ile ağır biçimde ihlal edilmiş olacaktır.

Yürütme/yasama çoğunluğunun, anayasal yargı himayesinde görüntü vermesi, rejimin geleceğini onarılmaz boyutlarda tartışılır hale getirebilir.

Anayasa Mahkemesi tarihi bir sorumluluk ile karşı karşıyadır.

 

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu’nun çağrısına rağmen sadece bir kadın aday çıktı: CHP örgütü keyifsiz

27 Aralık 2017
CHP’nin İstanbul’da hafta sonu yapılan ilçe kongrelerinde delege katılımları düşük kaldı. CHP İstanbul’un amiral gemisi niteliğinde olan Kadıköy başta olmak üzere birçok ilçede delegelerin yaklaşık yarısıyla kongre yapıldı.

Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kadın ilçe başkanı seçin” talimatına rağmen, sadece Sarıyer’den Sevim Temizel Yalınkılıç başkan olabildi.

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç Genel Başkan’a karşı aday çıkarttı. Kılıçdaroğlu’nun desteklediği, aynı zamanda Erdoğan Toprak’a yakınlığı ile bilinen Meltem Yücel Pir (gazeteci Celal Pir’in eşi) seçimlerden önce adaylıktan çekildi. Bu durumda kongreye tek adayla gidildi. Sarıyer’deki kongrede 400 delegeden 220 katılım oldu. Öte yandan Erdoğan Toprak’ın Bakırköy kongresinde de Meclis üyesi kimyager Hatice Selli Dursun’u başkan adayı olarak çıkarmak istediği ama başarılı olamadığı belirtildi.

Örgütün tepkisini çeken Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar ve Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun delege olamadıkları gözlerden kaçmadı.

Buna karşın Ali Kılıç (Maltepe), Battal İlgezdi (Ataşehir), Aykurt Nuhoğlu (Kadıköy), Şükrü Genç (Sarıyer), Hayri İnönü (Şişli), Ekrem İmamoğlu (Beylikdüzü), Hasan Akgün (Büyükçekmece), Altınok Öz (Kartal), Cem Kara (Çatalca), Handan Toprak (Avcılar), Özcan Işıklar (Silivri), Atilla Aytaç (Adalar) il delegesi seçildi.

CHP’nin birçok ilçesinde delege olmak için kavga veren üyelerin oy kullanmak için kongreye katılımının düşük olması üzerine bir parti büyüğü “Bu ciddi bir durumdur; ‘Taban İYİ Parti’ye mi kayıyor’ sorusu akla gelmektedir, yarınki (bugün) MYK’da bu durumun gündeme getirilmesi gerekiyor” diye konuştu. Medya HD’nin bu konudaki haberine göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2019 seçimlerinde büyükşehir adayı olacak kişiyi de göz önünde bulundurarak onunla uyumlu çalışma yapacak İstanbul il başkan adayını kongreye bir hafta kala işaret etmesi bekleniyor.

 

KUDÜS’Ü ÇEKEN NEDİR

BÜYÜK

Yazının Devamını Oku

Pastırma ve Kayserililer

22 Aralık 2017
PASTIRMAYI çaldıran Kayserili üzülmüş, feryat ediyormuş: “Pastırmanın çalındığına değil, doğrayamaz araya verirler, ona yanıyorum”

Bu öyküyü Kayseri DHA temsilcisi Oktay Ensari anlatıyor.

“Pastırmanın doğranması hakikaten Kayseri’de sanattır. Kalın bıçaklarla pastırma, dilim dilim adeta sanat eseri gibi ustalıkla doğranır. Kayserililer şarküterilerdeki dilimleme makinelerine rağbet etmez. Zira bu makinelerin etin şeklini ve lezzetini bozduğuna, eti ısıttığına -bu nedenle halk arasında ‘Yakıyor’ denilir- inanılır, tercih edilmez.” 

Kayseri’de ‘elit takımın’ ilgi gösterdiği Mix’te hem yemek yedik hem de pastırma aldık. En iyi pastırmanın fiyatı 136 TL idi. Şunu öğrendik: Bilimsel bir açıklaması olmamasına karşın pastırmacılar ve kasaplar genelde büyükbaşta hayvanın sağ tarafındaki etin daha lezzetli olduğuna, bunun hayvanın geviş getirirken yatış şekline bağlarlar. Pastırma küçükbaş hayvandan yapılmazmış. İlla ki büyükbaş hayvan olacak. Pastırmanın ipli olmasının nedeni, simetrik olarak sağından ve solundan çıkan etlerin bağlanmasıyla ilgiliymiş. Kayseri’de pastırma ve sucuğun yapıldığı bölge, Karpuzatan’ın suyu ve havası özel bir yermiş. Karasal iklimin hüküm sürdüğü Kayseri’de Karpuzatan mevkisinde su nitratlıymış, ete lezzet ve kırmızılık katıyormuş. Gömeç rüzgârı ise çemenlenmiş veya çemenlenmemiş etleri, denk sonrası kuruturmuş.

150 GRAMDAN FAZLA YENİLMEZ

Bu nedenle Kayseri pastırması özeldir. Pastırmanın geçmişi Hun Türklerine dayanmaktadır. Savaşçılar atla eğer arasına sıkıştırdıkları kurutulmuş et parçasını hareket halinde keserek yediklerinden bastırma, zamanla pastırmaya dönüşmüş... Normalde bir insan en fazla çiğ yani söğüş olarak 100-150 gram pastırma yiyebilir. Zira, pastırma kurutulmuş et olduğu için bu miktar en az 2 katı ile çarpılmalıdır. Kayserili pastırmanın yağsızını sofrasına kolay kolay koymaz. Yağsız pastırma ağızda erimez, çekiştirir durursunuz. Onun için, ağızda lokum  gibi eriyen ‘Tütünlük’ olarak adlandırılan hayvanın iriliğine göre en fazla  1.5-2 kilo gelen tek parça sırt pastırmaya halk arasında ‘Sakal oynatmaz’ derler. Bu pastırma ağızda eridiğinden, yerken sakalı oynatmadığı için bu tabir kullanılır. Kuşgömü ve sırt pastırmalar perakende 110 TL, sıra pastırmalar (eğrice, kanlıca, döş, but) 80 TL, sucuk ise 50 TL’den satılmaktadır.

KAYSERİ SUCUĞU

Kayseri sucuğunu diğer yörelerde yapılan sucuklardan ayıran en büyük özellik ise ‘avcar’ olarak adlandırılan baharatının fazla oluşudur. Kayseri’de eskiden evlerde pastırma yapımı için çemen tekneleri bulunurmuş. Kayserililer damak tadına, acılı veya acısız, az veya çok baharatlı olarak sucuklarını kendileri kasapta yaptırır. Kent merkezinde sucuk dolumu için yapay ya da doğal bağırsak ile çeşit çeşit baharat satan bir çok dükkân bulunur.

GÜNÜN 

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin en büyük kayak tesisi hamleye başlıyor... Kayseri-Erciyes turist bekliyor

21 Aralık 2017
KAYSERİ’ye kalabalık bir heyetle indiğimizde hava ılımandı, Erciyes’te bu mevsimde geçen yılki kar henüz yok.

Dağa çıkarken Tekir Yaylası’nın girişinde hayırsever bir işadamına Mehmet Özhaseki tarafından yaptırılan büyük bir cami vardı. Üç gün önce dağda 85 santim kar var dedik ama o zirvedeymiş; ortalama kar kalınlığı bunun çok altında. Taşıma karla kayak yapılabiliyor tabii ki... Büyükşehrin dağda 200 milyon Euro yatırımı var. Pistler mükemmel, kayaktan başka snowboard ve biatlon sporları da bu aylardan sonra öne çıkacak. Daha çok şey yapılacak ama içki meselesi önemli. Dağda bir otelde içki var; bakalım başta Ruslar olmak üzere bu sezon gelenler ne diyecek. Onlara “Biz muhafazakârız, içki vermeyiz” demenin ne yararı olabilir? İstanbul’un büyük müteahhitlerinden Kayserili Süleyman Çetinsaya’ın oteli Radisson Oteli ile Hilton’un dışında kentte içkili lokanta yok... Bunun büyük sıkıntı yarattığını il yöneticileri de biliyor. Bizim gördüğümüz, yakın bir zamanda ‘yumuşama’ olabileceği. ‘Kayseri’yi Keşfet’ gezisinin kente çok şey kazandıracağını umuyoruz.

KBB Başkanı Mustafa Çelik, “Özel sektörü geliştirmek için herkesin yanındayız” derken, Erciyes’te belediyenin yaptığı tesislere bugüne kadar 200 milyon Euro harcandığı söyleniyor. Yeni yapılacak yatırımlar ve otellerle birlikte Avrupa’nın en önemli kış merkezinden biri olacağı bildirilirken, bu yatırımlara öncülük eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin bu yatırımlarda büyük katkısı olduğunu hatırlatmayı da ihmal etmiyor.

AKP Kayseri İl Başkanı Hüseyin Cahit Özden, 16 ilçe kongresini yaptıklarını 7’sinin değiştiğini anlatırken, AKP örgütlerinin ‘nefes’ almadan çalıştığını anlıyoruz. Kongreler, pazartesi toplantıları, koordinatörlerin ilçeleri teftişleri anlatılırken başımız döndü. Ankara’daki il başkanları toplantısı varmış bugün. Acıdık yöneticilere... İşlerinden ve evlerinden daha çok partide çalışıyorlar. Yemekten hemen kalktı, partiye gitti Özden...

Kayseri’de 64 bin Suriyeli var. Kayseri’de Filistin için fon oluşturulmaya başlanmış; zaten Kayserililer kendilerini ‘hayırsever’ olarak tanıtıyor.

 

49 KÜLTÜR NOKTASI

Kayseri Kültür Kenti’ olarak tanıtılan Gezi Rehberi’nde tam 39 kültür noktası yer alıyor. Atatürk Evi, Milli Mücadele Müzesi (Kayseri Lisesi), Selçuklu Uygarlığı Müzesi (Gevher Nesibe Medresesi), Roma Mezarı, Arkeoloji Müzesi, İç Kale (Etnografya Müzesi) ve çok sayıda cami, kütüphane, şadırvan, hamam, mezar, türbe ve çeşme, çarşı, hamam ve Ermeni kilisesi...

 

Yazının Devamını Oku

Edremit’in zeytin-zeytinyağı ve balı: Kazdağlarında bir ‘Gargaron’ öyküsü

20 Aralık 2017
ŞAHİN Uzun, özel sektörde uzun yıllar üst düzey yönetici olarak çalışmış; 7 yıl önce sağlık sorunları nedeniyle Kuzey Ege’ye yerleşmiş, arıcılık kursuna giderek arı yetiştiriciliği belgesi almış.

Arıcıların dünyasına hayran olmuş. Kazdağlarını gezerken hangi yörede hangi çiçekler var, ne zaman açarlar, hangi çiçeğin balı değerlidir öğrenmiş. “Arı sütü, propolis ve polen adlı mucize ürünlerin hiç farkında değilmişim” diyor. Arıları yaşatmak için sürekli gezerken, zeytin tarımı çok ilgisini çekmiş ve 2 yıl zeytin yetiştiriciliği, zeytin ağaçları budama, zeytinyağı üretimi eğitimine katılmış, dereceyle bitirmiş. Kazdağlarında 77 adet endemik bitki olduğunu, sadece 29’unun bölgeye ait olduğunu öğrenmiş. 63 civarında da zeytin ağacı cinsi var.

‘GARGARON’ İSMİNİ TESCİL ETTİRDİM

“Yağlık olan Edremit zeytininin yağının da 3 yıl bozulmadan saklanabileceğini öğrendim. Bu özellik Kuzey Ege dışında hiç bir yöremizde yokmuş. Zeytinyağı başka yörelerde 6 ay en çok bir yıl evsafını korurmuş, sonra acılaşma ve lezzet kaybına uğrarmış. “İlyada destanında tanrı Zeus Ege’nin mavisi ile İda’nın yeşili arasında öyle bir yer vardır ki; orada keskin kekik kokuları içinde lezzetli zeytin çeşitleri ile yaptığım kahvaltının tadını hiçbir yerde bulamadım. İşte orası ‘Gargaron’ dur” der. Gargaron’un bulunduğu yerden bahsedilirken “Assos’tan doğuya doğru gidildiğinde Adramyttion (Edremit) Körfezi’ni oluşturan bir burun üzerinden gelinir” denmektedir. Ben de bundan esinlenerek Kazdağlarının denize bakan yamaçlarında zeytinlik araziler satın aldım ve buralardan elde edeceğim zeytin ve yağ ürünüm için bu ismi tescil ettim. Amatörce ve butik olarak zeytin yağı ve karakovan bal üretmeye başladım. Kilom normale döndü, tansiyonum düzeldi, kondisyonum mükemmel oldu. İyi tarım uygulamalarına kaydoldum. Kuzey Ege’nin ve ülkemizin en kaliteli zeytin yağları Kazdağlarının denize bakan yamaçlarından elde edilir. Bu yıl elde ettiğim Zeytin ve Zeytinyağları da çok farklı oldu.

Zeytinlerden ‘erken hasat ve soğuk sıkım’ yöntemi ile 0.03 ve 0.06 dizem arasında ve tadım uzmanlarının ortak görüşüne göre sektörün en iyilerini üretebildim. Ürünlerin tamamının analizlerini Edremit Ticaret Borsası laboratuvarlarında yaptırdım.”

Şahin Uzun, ‘soğuk sıkım’ konusunda ayrıntılı bilgi veriyor ve “Üretebildiğim ve en iyisini yaptığımı düşündüğüm ürünlerimle kendimi yeniden doğmuş hissettiğim için mutluyum” dedikten sonra yağını ve balını bize tattırdı, mükemmel demeye gerek yok. Her üründe farkındalık yaratmış. Karadeniz’de çok konuşulan kestane balına ‘deli bal’ denmesinin ‘Orman gülünden (Rhododendron) oluştuğunu, Kazdağlarında ise bu bitkinin olmadığını hatırlatıyor; bu yüzden buradaki kestane balı en saf ve en değerli kestane balıdır diyor.

İYİ MEYVE SUYU, KALİTELİ MEYVEDEN SIKILANDIR

Zeytinyağı, zeytinin suyudur denilebilir. İyi meyve suyu, kaliteli meyveden sıkılandır; lezzet ve kaliteyi hammadde olan meyve sağlar. Bu yüzden Kuzey Ege’nin ve ülkemizin en kaliteli zeytin yağları Kazdağlarının denize bakan yamaçlarından elde edilir. En önemli faktörler, ağaçların iyi budanması, diplerinin düzenli olarak sürülmesi, zararlılarla zamanında ve en az kimyasal kullanarak mücadele edilmesidir. Yaz aylarında düzenli su verilmelidir. Organik olmayan gübrelerin kullanılmaması ve zeytinler toplanırken gösterilen itinadır. Zeytinyağları, TARİŞ tesislerinde ve sabahları makineler ısıtılmadan ve soğuk sıkım yöntemi elde edildi. Belge almayı da ihmal etmedim. Belgeli erken hasat ve soğuk sıkım zeytinyağı ürettim.

Piyasada zeytinyağı pazarlayan herkes erken hasat soğuk sıkım zeytinyağı sattığını söyler, ama bunların çok azı doğrudur.

Yazının Devamını Oku

Aksaray’da pancar, mısır ve yonca ‘obruk’lardan susuz kalıyor: Tarımı bekleyen tehlike

15 Aralık 2017
NİĞDE’den kopma ‘Aksaray’, almış başını gidiyor, göçlerle birlikte 220 bin nüfusa ulaşmış. Kapadokya’ya yaklaşık 100 km uzaklıkta; Adana, Konya, Nevşehir/Kayseri kavşağında (Ağaçlı) sayılır konumu.  Mercedes burada üretim rekorları kırıyor; dev bir tesis... Sonra tarım ve hayvancılık geliyor.

Konya’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük hububat ambarı; buğday, arpa, pancar ve yonca ekiyorlar.

Yani son yıllarda ürün çeşitlenmesine gidilmiş. Hayvancılıkta önceden suyu az tükettiği için hep küçükbaş hayvancılık yapılmış... Dünyadaki iklim değişikliği kuraklık nedeniyle Türkiye de bundan etkilenen orta kuşak ülkelerden biri... Türkiye’nin neredeyse en az yağış alan yeri Tuz gölü; bu havzada en az yağış alan ili de Aksaray... Yağışa bağlı olarak da yeraltı kaynaklarının birçoğu tüketilmiş durumda. Bu da sulama suyu konusunda üreticileri ciddi anlamda sıkıntıya sokmaya başlamış... Aksaray Ticaret Odası Başkanı Hamit Özkök’le görüşmemizde “Tek bir çözüm var, dış havzalardan su transferi yapılması. İç Anadolu Bölgesi Türkiye’nin mihenk taşıdır” diyor. Düşünüldüğü gibi Kızılırmak’tan su getirilmezse, bol su isteyen pancar, yonca, mısır ekimine elveda demek gerekecek. Aynı zamanda da son zamanlarda artan % 28 oranındaki proteinli at yarışı yapılan ülkelere yonca ihracatına da elveda demek gerekecek.

- Ankara, Konya, Kayseri, Eskişehir, Sivas, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Karaman, Yozgat, Kırıkkale, Çankırı ve Aksaray... Ulusal gelirin % 20’sini sağlıyor. Eskişehir’i ayırırsak, AKP’nin en yüksek oy aldığı bölge... AKP’nin oy oranı % 74’e ulaşmış Aksaray’da. Sanıyoruz ki, kimse bu oy oranını düşüremez.

- Aksaray’ın nüfusunun % 80’i tarım ve hayvancılığa dayalı geçim sağlıyor.

420 bin hektar tarım alanı bulunuyor. 227 bin büyükbaş hayvan, 750 bin küçükbaş hayvan varlığı ile peynir, kaşar, kaymak, sucuk, pastırma üretimi de öne çıkmış; Kayseri ile rekabet eder hale gelmiş.

- Aksaray, İç Anadolu’nun en büyük hayvan pazarı... Üretici isyanda, besiciler geçen yaz Avrupa ve Amerika tarafından Türkiye’ye yapılan yaptırımlara tepki gösterirken “Pazarımızda dolar ve Euro geçersizdir” yazılı pankart açmışlar. “İnadına TL” demişler ama bizim gittiğimizde pazara getirilmiş 3 binden fazla düve vardı; hayvan ticareti ile uğraşanların hepsi şikâyetçiydi. Bir üretici TV kameralarını görünce Bakan Fakıbaba’ya çatıyor, ağır da sözler ediyor; ama geneli de “750 kuruşa (ithal) saman olur mu?” noktasında toplanıyordu. Bütün suçlu bakan mı?

DEV HAYVANCILIK OSB

Aksaraylı 150 üretici veya besici deyin, bir araya gelmiş, Türkiye’nin kırmızı et ihtiyacının % 10’unu karşılamak üzere bir anlaşma yapmışlar. Aksaray Ticaret Borsası Başkanı Hamit Özkök, önümüzdeki yıldan itibaren projenin bir yıl içinde devreye sokulacağını söylüyor. 60 bin hayvan kapasiteli tesis tamamlandığında her biri 300 ile 500 arasında değişen sayıda hayvan barınacak, yaklaşık 150 işletme devreye girecek. Bunun için işletmelere TOBB kaynaklı % 9.9 faizli 20 milyon kredi sağlanacak...

Yazının Devamını Oku

800 bin nüfuslu Seyhan’ı tanımak ister misiniz? Hem yoksul hem çağdaş

14 Aralık 2017
‘GENÇLER Konuşuyor, Başkan Dinliyor’ etkinliği vardı Adana Seyhan’da; Başkan Zeydan Karalar kendisini ziyaret sırasında “Programım var, gelir misiniz?” dedi.

Tabii dedik, kendilerini dinledik. Karalar, sempatik bir siyasetçi; herkes tarafından seviliyor. Gençler; Hüseyin Dündar, Doğan Çelik, Mehmet Ali Savaş, Ömer Çetinkaya konuştular. Özetle; Çukurova Üniversitesi’ne belediyenin servis koyması, spor salonu tahsis edilmesi ve çoklu olarak da kitap talepleri vardı. “Tarihi ağırlıklı 100 kitabı hemen gönderiyorum” dedi. Üniversiteli Gençler Birliği Başkanı Doğan Çelik’in konuşması ilginçti:

“Çok büyük hastanelerden korkarım. Çünkü orada hasta çoktur. Spor yapmayan bir nesille bir yere gidemeyiz.”

Adana için eskiden ‘mutlu insanların kenti’ denirdi, şimdi öyle mi? Merkez ilçe Seyhan 797.563 nüfusuyla Adana’nın en büyük ilçesi, Türkiye’nin de beşincisi. Fakir fukarası çok; 350 bin Suriyeli’den 150 bini Seyhan’da yaşıyor. 350 milyon TL’lik bütçesinin yüzde 10’u sosyal yardımlara gidiyormuş. Aş-işten, okul kantinlerinin denetlenmesi, atık toplayıcılarının uyarılması, su depolarının temizlenmesine kadar ‘ağır’ işleri var belediyenin. Türkiye’nin en önemli şehir tiyatrolarından olan Seyhan Belediyesi Çocuk Tiyatrosu’nun oyunlarını çocuklarla izliyor. Bölgede son yıllarda artan antik mekânların restorasyonu belediyenin ‘sevdalı’ işlerinden biri...

- Suriyelileri hiç sormayın. Suriyelilerin güçlü bir esnaf yapısı oluşmuş. Suriyeliler, Doğu ve Güneydoğuluların göçünün önüne geçmişler artık. Belediyeye büyük yük oluyor. Başkan Karalar “Bir Suriyeli, yerli 5 vatandaşımızın yarattığı çöp kadar çöp üretiyor” dedi. İlçesinin ekonomik ve sosyolojik yapısı özetliyor:

“Adana’mızda sanayi geriledi, tarım geliri azaldı. Pamuk üretiminden karpuza düştük! Türk ekonomisi üretime dayalı olması gerekirken hizmet ağırlıklı olmaya başladı. Bu da fukaralıktan kurtulamayacağımızı gösteriyor” diye özetliyor başkan.

İşsizliği anlatmaya gerek yok; hane başına tavan 2 bin lira hesabıyla katkı sağlamaya çalışıyor; ortalama 600 lira gibi... Uyuşturucu kullanımı ‘felaket’ halde, Türkiye ortalamasının üç katı olduğu söylenince herkes susmak zorunda kalıyor. Başkan bu arada “Yanlış anlamayın ama köpeğimiz yoktur” diyor.

- Seyhan sınırlarında ‘kanal’ sularında boğulma azalmış; çünkü kanaletlerin yanında bu kez şişme portatif havuzlar (50x20) yapılmış; temiz su ortamında 60 bin çocuk yüzme öğrenmiş.

(Zeydan Karalar’ın, hem çevreci hem eğitici hem de yardımsever projelerini öğrenmek ister misiniz? İnternetteki köşemizde okuyabilirsiniz.)

Yazının Devamını Oku

İşçiye yeni oyun

13 Aralık 2017
7036 sayılı İş Mahkemeleri Yasası TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe girdi. Bu yasa ile zorunlu arabuluculuk bir dava koşulu olarak yasalaştı.

1.1.2018’de yürürlüğe girecek bu yasa hükmüne göre işçiler bireysel ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları nedeni ile İş Mahkemesinde dava açabilmeleri için önce zorunlu arabulucuya gidecekler yoksa hakları için dava açamayacaklar. AKP hükümeti yüzeysel olarak bu yasayı İş Mahkemelerinin yükünü hafifletmek için çıkardı çünkü mahkemelerin yetersizliğinden ve yargıç açığından dolayı bu mahkemelerde korkunç bir yığılma var ve bir dava üç-dört sene sürebiliyor.

Bu doğrudur ama mahkeme ve yargıç yetersizliği kolayca giderilebilecek türdendir. Var olan 180 Hukuk Fakültesinden her yıl yüzlerce öğrenci mezun oluyor ve bu genç hukukçular alanlarında iş bulmakta çok zorlanıyor. Adalet Bakanlığı bu genç hukukçular ordusundan yargıç açığını kapatabilir ve kuracağı yeni İş Mahkemeleri ile yargıdaki birikmenin ve gecikmenin önüne rahatlıkla geçebilirdi ama bunu yapmadan arabuluculuğu zorunlu hale getirerek işverenlere büyük bir iyilik yaptı. Arabulucuya giden işçiye büyük bir olasılıkla. ‘Avukat ücreti, harç parası ödeyerek İş Mahkemesinde üç-dört sene sonra hak edeceğin alacağın yerine sana peşin ödeme yapılacak’ denilerek gerçekte hak ettiği alacağının çok azı işçiye peşin olarak teklif edilecek ve zaten geçim sıkıntısı yaşayan işçi bu peşin ödemeyi kabul edecektir. Bu yasanın derin anlamı işçiyi korumak, işçilik alacağını veya işe iadesini tez elden sağlamak değil tam aksine işverenleri korumak, onların ödemedikleri işçilik hakları ve işe iade tazminatlarını çok daha ucuza getirerek işçi çıkarmayı kolaylaştırmak ve işçi haklarını tam olarak ödememeye teşvik etmek dolayısı ile işverenlere çok ciddi kazançlar sağlamaktır. Bu oyunu Sendika ve Konfederasyon yöneticilerinin görmemesi ve yasaya tasarı halindeyken direnmemeleri şaşırtıcıdır.

AKP bu yasa ile işçi dostu olmadığını bir kere daha kanıtlamıştır. AKP Genel Başkanının grevleri ertelediği zaman işverenlere, ‘siz rahat çalışanız diye grevleri erteliyoruz’ diye seslendiği zaman işçiler ve sendikacılar sustuklarına göre işçiler cellatlarına oy vermeye devam edecek demektir. Haksızlığa uğradıkları zaman susanların sonradan hallerinden şikayete hiç hakları olmayacaktır. / Yrd.Doç.Dr.Engin Ünsal-GİRNE Amerikan Üniversite Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

BELEDİYELER BİR AN ÖNCE ÖNLEM PLANINI YAPMALI Dün Paris İklim Anlaşması’nın ikinci yıldönümüydü. Dünya liderleri iklim değişikliği için yine Paris’te bir araya geldi. Liderler küresel, ulusal çapta yapılması gerekenleri tartışırken İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Damla Özekan yerel olarak belediyelerin yapacaklarını anlatıyor.Küresel iklim değişikliği problemi günümüzde artık kanıtlanmış verilerle kendini kabul ettirmiş, yok sayamayacağımız bir sorun haline geldi. Bunun sonucu olarak meydana gelen sel felaketleri, kasırgalar, kuraklıklar, buzul erimeleri, deniz seviyelerindeki artış, hayvan türlerinin yok olması tehlikesi gibi doğal felaketler, küresel düzeyde başta tarım, sanayi, turizm olmak üzere ekonomik ve sosyal çok ciddi tehlikeler yaratmakta.

Ulaştığı gelişmişlik düzeyinden taviz vermeden yaşamını devam ettirmek isteyen insanoğlunun tükettiği enerji miktarı azalmamakla birlikte, sürekli ve düzenli olarak artmakta. Bu da bir taraftan sınırlı kaynakları tüketirken bir taraftan çevreyi ciddi olarak tahrip etmekte. Bu durum sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ters düşmekti. Bu nedenle sera gazı emisyonlarının azaltılması açısından enerji politikaları ve çevre ilişkisi büyük önem taşımakta.

Türkiye’nin, karbon salımları yoğun büyüme politikaları sonucu  1990’dan günümüze %130 arttı. Bilimin hedef koyduğu kişi başı salım 2 ton karbondioksitken,  Türkiye’nin kişi başı salımı 5.7 ton.

Yazının Devamını Oku