İlk kez bir kadın aday, SP’de lider adayı olduğunu açıkladı. “Bu kutlu mücadelede Hz. Muhammed Mustafa’yı sağıma, Gazi Mustafa Kemal’i soluma alarak yola çıkıyorum. Milli Mücadele pişman etmez” açıklamasını yaptı.
“Bizim evimizde Türklük de İslam da kana kana yaşanır. Rahmetli babam iyi bir Atatürkçü ve aynı zamanda iyi bir Müslümandı” diye ekledi.
Milli Nizam Partisi’nden bu yana bir ilk yaşandığını ve Milli Görüş geleneğinden devrim niteliğinde bir karar ile kolları sıvadığını anlatan Doğan’ın, “Şimdi sıra bizde hodri meydan” demesi parti çevrelerini heyecanlandırmış. Sakarya Üniversitesi’nden İlahiyat hocası Prof. Dr. Sait Doğan’ın eşi olan Leyla Hanım şu açıklamayı yaptı:
“63 yaşındayım, Cumhuriyet döneminin orijinal bir ailesinin ferdi kutsal olarak bütün değerlerimizi yaşadım. Babam 44’lü, Harbiyeli Albay M. Cemalettin Hacıosmanoğlu’dur. Babam Necmettin Erbakan Hocamızla da Milli Nizam Partisi’nde siyasete başlamış, aktif olarak 1977’de MSP’den İstanbul Senatör adayı olmuştu.”
Leyla Hanım, SHP/CHP’nin geçmişteki öğrenci lideri ve İstanbul İl Başkanlığı yapan Av. Bozkurt Nuhoğlu’nun kuzeni.
NE OLMAK İSTERSİNİZ?
İNGİLİZ Büyükelçisi Jane Mariot’un İngiliz Avam Kamarası’na sunduğu ‘Arap dünyasında eğitim’ konulu raporda şöyle deniliyor:
“En zeki öğrenciler tıp ve mühendisliğe gidiyor. İkinci derece mezunlar, iş idaresi ve iktisat gibi bölümlere giderek birinci derece mezunlarının yöneticisi oluyor. Üçüncü derece mezunlar siyasete yöneliyor ve siyasetçi olarak ülkenin birinci ve ikinci mezunlarına hükmediyor. Fakat eğitimde tamamen başarısız olanlar ise ordu ve emniyete katılarak, siyaset ve iktisada katılarak, tahakküm ederek, onları mevkilerinden indiriyor, isterlerse öldürüyor. Gerçekten dehşet verici olsa asla hiçbir okula gitmeyenler din adamı oluyor ve herkesin kendisine itaat etmesini sağlıyor.”
Binlerce sanayi tesisini bir noktaya odakladığınızda o tesislerin her biri temel sorunlarını işletme içerisinde çözmek zorunda. İşletme içerisinde çözülemeyen sorunlar dışarı taşıyor. Benzer durumda çok sayıda işletme dip dibe olduğu için o odakta sorunlar yumağı kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Nedir bu sorunlar?
En başta personel sorunları var. İşçi haklarından vasıflı eleman sorununa, çalışanların ailelerinden çocukların eğitim sorununa kadar her şey sorun.
Sonrasında işletmeden kaynaklanan sorunlar var. Enerji sorunu, kaynakların kontrolsüz kullanımı, toprak, su, hava kirliliği, atıklar... Bunların hepsi doğru planlanmadığı ya da plan olsa bile uygulanmadığı zaman büyük sorun.
İstanbul’un iki sınırında da çarpık sanayileşme sorunları var. Doğusunda Gebze-Kocaeli bölgesinde de batısında Çerkezköy-Çorlu bölgesinde de bu çarpıklık yollarda dolaşan herkesin gözüne çarpıyor.
Çorlu-Çerkezköy-Ergene üçgeninin çevresine odaklanmış bir kirlilik sarmalı bölgede yaşayan başta insan yerleşimleri olmak üzere her türlü canlıya zarar veriyor. Sadece insana da değil, tarımdan doğaya zarar veriyor. Su kaynaklarından toprak kaynaklarına kadar her şeye zarar veriyor. En önemlisi de etkisi en kısa sürede görülen şey olan hava. Başta sanayi bacalarından kaynaklanan zehirler, sanayi tesislerinin işletme sahasından yayılan zehirler, derelere boca edildikten sonra derelerden buharlaşan zehirler, kimyasal kokuları, plastik kokuları ve atık kanalına dönüşmüş derelerden yükselen kötü koku ile temas eden herkes, her şey zarar görüyor.
YETKİLİLER NEREDE?
Kanallar vasıtasıyla derelere deşarj edilen sıvı atıklar, işletme sahasından ve bacalardan yayılan gaz atıklar bölgede yaşayanların en büyük kabusu.
SON yıllarda inşaat sektöründe işçi sıkıntısı yaşanıyor. Sıva, kalıp, demir veya kaynak ustası bulmak artık çok zor. Şantiye şefi 50 bin TL alırken, vinç operatörü 200 bin TL alıyor.
CNN’de konuşan Kadıköy’ün ünlü mimarı ve AYİDER Başkan Yardımcısı Ahmet Erkurtoğlu çarpıcı açıklamalar yaptı. Bu arada yine aylık maaşı 100 bin lirayı bulan kaynak ustası sıkıntısını gidermek için bazı belediyelerin kurslar açması dikkat çekti.
Erkurtoğlu örnek verirken, “Şantiye şefine 50 bin lira maaş veriyoruz, kule vinç operatörü 200 bin TL maaş alıyor” dedi. “Boyacı, sıvacı, demirci, operatör. İnşaat işçileri altın değerinde. Sektörde iş çok ama işçi yok. Meslek okulları sayısının azalması, teşvikin olmaması. Meslek okullarını çoğaltmamız gerekir” diye konuştu.
Günümüzde inşaat sektöründeki eleman sıkıntısı öyle bir hal aldı ki, usta maaşları beyaz yakalı maaşlarını solladı.
Erkurtoğlu, “Düz işçi bugün 2 bin lira günlük alıyor. Onların aylık maaşı 100 bin liraya geliyor” dedi. “İnşaat işçiliğinin olmazsa olmazı da şap ustaları. Günlük 2 bin TL yevmiyeyle çalışıyor buna rağmen şap ustası bulmak da bu sektörde çok zor” diye ekliyor.
GÜNÜN SÖZÜ
TÜİK verilerine göre yılın ilk dört ayında TÜFE yüzde 18.72 oranında gerçekleşti. Mayıs ve haziran enflasyon verileri ile emekliye temmuzda verilecek zam oranı netleşecek. Öngörüler milyonlarca dar ve sabit gelirlinin aylığına yüzde 25 düzeyinde artış yansıtılacağı yönünde. Siyasi iktidarın vereceği en az yüzde 5 refah payı ile birlikte zammın yüzde 30’a çıkması olası. Geçmiş dönem kayıplarının telafisi için gariban kitleye refah payı verilmesi zorunlu hale geldi. Memur ve memur emeklilerine de temmuzda yüzde 10 toplu sözleşme artışının yanı sıra yüzde 10’a yakın enflasyon farkı ödenmesi kuvvetle muhtemel. Temel sorun ara zam kapısının şimdilik kapatıldığı asgari ücretli. Lakin hükümetin sürpriz kararı ile asgari ücrete de temmuzda ara zam yapılabileceği şiddetle dillendiriliyor. Zira asgari ücretli 8 ay daha açlık sınırının altında kalan 17 bin 2 TL ile geçinemez.
Ülkeyi yönetenlerin emekli ve emekçinin içinde bulunduğu derin ekonomik sorunları dikkate alarak taleplerini karşılamaları gerekiyor.
Unutulmasın ki, bugün iş başında olanlar da bir gün gelecek emekli olacak. Onlar da dev emekli ordusunun içine katılacak.
Özgür Özel’in genel başkanlık koltuğuna oturması ile emekliye, emekçinin, memurun, esnafın, çiftçinin işsizin, atanamayan öğretmenin sorunlarına daha çok eğilen, yakından ilgilenen CHP 26 Mayıs’ta Ankara Tandoğan’da ‘Büyük emekli mitingi’ yapacak.
Yüz binlerin katılması beklenen mitingde emeklinin temel talepleri dile getirilerek hükümete duyurulacak. Kuşkusuz başat istem en düşük aylığın 17 bin TL’ye yükseltilmesi, yeni intibak yasasının çıkarılması, bayram ikramiyelerinin hatırı sayılır oranda artırılması, sağlık hizmetinden alınan katkı paylarının sonlandırılması olacak. Emekli mitinginin büyük ses getirmesi bekleniyor.
CHP, 18 Mayıs’ta da İstanbul Saraçhane’de atanamayan öğretmenler mitingi yapacak. CHP ana muhalefet olmanın sorumluluğu ile milyonlarca dar ve sabit gelirli kitlenin yanında oluyor, yıllardır unuttuğu temel ödevini yerine getiriyor, haklı övgü alıyor. Şükrü KARAMAN GÜNÜN SÖZÜ
“Laf yetiştirmekten, kendini yetiştirmeyi unutmuş insanlar var.” Montesquieu
Doğaseverdirler çünkü doğaya daima ihtiyaç duyarlar ve de doğayı ihtiyaçları kadar tüketirler. Biz çocukluğumuzda atık suları sokağa değil, ağaç diplerine dökmeyi öğrendik. Mesela yörükler otları kökünden değil filizinden koparırlar ki tekrar filiz versin diye. Guguk kuşu ötünce bahar gelmiştir ve bu yayla göçünün sinyalidir. Keçilerin bir günde kıllarının dibinden üşümemeleri için hışır denen tüyler çıkar ki bu havanın soğuyacağı anlamına gelir ve yayladan sahile dönüş başlar. Vücuttan hışır dökülünce de havalar ısınıyor demektir ve yayla göçü başlar.
Yörükler, dağları savaş için değil üretim için kullanırlar. Bir aile yüzlerce keçi yetiştirir, ülke ekonomisine katkı sağlar.Göç sırasında hayvanları bazen köylülerin bahçesine girer. Onlar mahkemeyle ya da kavgayla zaman kaybetmek istemez, zararı tazmin eder geçerler. Çünkü mevsimi kaçırmadan yollarına devam etmeleri gerekir hayvanlarını otlatmak için göçe devam ederler. Yani refleks olarak barışseverdirler.
ATATÜRK DEMİŞTİR Kİ...
Yörük göçünün başında kadın vardır. Kadın çok değerlidir. Doğurgan, üretken ve özgürdür. Çadırın ortasındaki çadırı ayakta tutan direk, erkeği temsil eder. Çadırın iç düzenini kadın sağlar ve yerine göre tek başına dağda davar güder. Çadıra mahkum değildir. Göçer toplum oldukları için enstrümanları da cura, sipsi, kaval, ıklığ gibi taşınabilir küçüklüktedir.
Yukarıda bahsettiğim gibi barışseverdirler ama yurt savunmasında en önde yer alan yiğitlerdir. Onun için Mustafa Kemal Atatürk “Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” demiştir. Babasının da Karaman’dan Manastır’a oradan Selanik’e yerleşen Yörüklerden olduğu bilinmektedir.
Bu kültür dansları ve müzikleri ile dejenere edilmeden yaşatılması gereken değerlere sahiptir. Halkın kültürü olan bu farkındalık öncelikle yerel yöneticilerce desteklenmelidir. Çünkü yerel hizmetler sadece yol, kanalizasyon vb değildir. Aynı zamanda halkının kendi kültürünü en iyi şekilde yaşatmaktır. Su boruları tamir edilir ama kültür bir kere kaybolursa geri gelmez. Sümer EZGÜ-Sanatçı
CUMHURİYET GAZETESİ 100 YAŞINA BASTICUMHURİYET Gazetesi’nin önceki akşam Cemal Reşit Rey Konser salonundaki kutlamasında çok sayıda siyasetçi, yazar, gazeteci, akademisyen, sanatçı, okur ve yurttaşlar vardı. Etkinlikte belgesel gösterimi, dinletiler, yazar usta sanatçı Müjdat Gezen’in sahnelediği tek kişilik tiyatro oyunu, Cumhuriyet ve Fazıl Say’ın ve Erdal Erzincan’ın konserleri dikkati çekti. Etkinliğe 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç, önceki dönem CHP Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu, Altan Öymen (Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu mazeret bildirdi), eski Eskişehir Büyükşehir Belediye Bakanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile belediye başkanları Cemal Tugay, Ahmet Akın katıldı. Ömer İnönü etkinliği izledi. Rahmi ve Ali Koç, Bülent Eczacıbaşı, Ali Ülker ile Ahmet Necdet Sezer mesaj gönderdi.
GÜNÜN HABERİ
Ünlü tarihçi ve eski Kayseri milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da ‘Kutlu Parti’ kuruyor ki 145 olacak. Parti enflasyonu da siyasette zirve yaptı. Pek çoğunun adını da genel başkanını da bilmiyorum.
Çok partili siyasi yaşam CHP’den ayrılan Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan’ın 7 Ocak 1946 günü Demokrat Parti’yi (DP) kurmasıyla başladı. 14 Mayıs 1950’de CHP’nin 27 yıllık tek parti devri sona erdi. 27 Mayıs 1960’ta demokrasiye askerî müdahale geldi.
Yaşatılan hukuk skandallarına tepki koyarak darbecilerle görüş ayrılığına düşenler emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala liderliğinde 11 Şubat 1961’de Adalet Partisi’ni (AP) kurdular.
Ancak 1961 ’kara yıl’ oldu. 16 Eylül 1961’de liberal muhafazakar yapısı ile AP merkez sağda merhum başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in partisiydi. Türkiye’ye dev yatırımlara imza atan ve ‘Barajlar Kralı’ ve ‘Baba’ lakabı verilen merhum Demirel’in partisinden kopmalar oldu. İslamcı kanat, Necmettin Erbakan önderliğinde Millî Nizam Partisi’ni, Liberal kanat ise Ferruh Bozbeyli önderliğinde DP’yi kurdu.
12 Eylül askeri darbesi ile tüm partiler kapatıldı liderlerine siyaset yasağı konuldu. 6 Eylül 1987’deki halk oylamasıyla siyaset yasağı kalktı. ‘Kurtar bizi baba’ sloganları ile 24 Eylül 1987’de DYP’nin genel başkanlığına seçildi.
DP, AP ve DYP merkez sağı yıllarca iktidarda tuttu. Ayrıca merhum Turgut Özal’ın siyasi yelpazede dört eğilimi birleştiren Anavatan Partisi merkez sağ iktidarının son parçası oldu.
Siyasi partiler elbette demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ancak 145 parti içinde doğrudan ‘merkez sağ’ diyebileceğimiz tek bir parti yoktur. Bugün mevcut siyasi yelpazede ‘merkez sağ’ siyasetini temsil etmek için bu hedefleri olan tüm partiler tek bir çatı altında toplanmalıdır.
DR. ÖZ’ÜN BİRLEŞME ÇAĞRISI
Güzelmansur TBMM’de yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Hatay’da ilan edilen rezerv alanlarda tam bir belirsizlik var. Rezerv alanlardaki az ve orta hasarlı binalar ne olacak? Az ve orta hasarlı binalarda güçlendirme çalışmalarını başlatan, bu iş için 1,5-2 milyon lira para harcayan insanlarımızın durumu ne olacak? Güçlendirme çalışması neredeyse bitmiş, bir tek dış boyası kalmış insanımız ‘Ne yapacağım?’ diyor. ‘Bu binaları yıkmayacağız’ diyecek misiniz ya da yıkım kararı aldınız ‘Vatandaşın güçlendirme çalışmaları için harcadığı parayı ödeyeceğiz’ diye bir açıklama yapacak mısınız? Bu soru işaretlerini neden ortadan kaldırmıyorsunuz? İnsanları soru işaretleri içinde, evsiz, uykusuz, tedirgin bir şekilde yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Bakanlıktan acilen net cevaplar bekliyoruz.”
İSMAİLAĞA CEMAATİNE MAHMUT EFENDİ’NİN ÖĞRENCİSİ GETİRİLDİ
AHMET Fikri Doğan Efendi, Hasan Efendi’nin bundan bir süre önce rahmet-i rahmana kavuşmasının ardından halifesi olarak İsmailağa Cami-i Şerifinde irşat hizmetlerine başladı. Fikri Efendi, 1944 yılında Çanakkale, Ayvacık ilçesi Gülpınar nahiyesinde dünyaya geldi. Ezine’nin Geyikli beldesinde teyzesinin himayesinde ilim tahsil hayatına başladı. Bu ilçede imamlık görevini ifa eden Mahmut Efendi’nin kayınbiraderi Ali Haydar Ahıshavi’nin ihvanından merhum İlyas Vanlıoğlu Hoca Efendi’nin yanında rahle-i tedrisinde Hasköy Kuran Kursu medresesinde Arapça tahsili gördü; daha sonra Mahmut Efendi’nin yanında ilim tahsili yaptı. Daha sonra Fatih Karaali Camii’nde müezzin-kayyım oldu, Fatih Hacı İsa Camii’nde hatip olarak atandı. 1999 yılında Mahmut Efendi’nin emri ile İsmailağa Camii’nde imam hatip olarak görev yaptı. 2009 yılında yaş haddinden dolayı imam hatiplik vazifesinden emekliye ayrıldı. Hasan Efendi’nin ölümünden sonra irşat hizmetlerinde göreve başladı.
BU HAKSIZLIĞI BİTİRELİM
ENFLASYONU tetikleyen ve toplumun kanayan yarası olan kiracı olayı bize yakışmıyor. Türk Borçlar Kanunu’nun 347. Maddesi’ne göre; 10 yılı dolduran konut ve işyeri kiralarında, kira sözleşmesinin sebepsiz (!) olarak feshedilmesi, insan haklarına aykırıdır. Kiracı faciası; olaylar ve cinayetlerle daha ne kadar devam edebilir! İnsanlığı yok sayan bir kanundur. Hukuki ve vicdani değildir. Ülkemizin yüzde 46’sı konut ve ticarethane olarak kiralıktır! Adil bir dünyamız olsun isteriz.
Yavuz KAYA-Yankı Dergisi
GÜNÜN SÖZÜ
CHP Niğde Milletvekili, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, 2024 yılının ilk 3 ayında 87 bin ton tavuk eti ve dondurulmuş tavuk eti ihracatı yapıldığını, kalan 8 aylık süreçte ise ihracatın toplamda 80 bin tonla sınırlandığını belirtti.
Gürer, Ticaret Bakanlığı tarafından bütün ve parça dahil tavuk eti ihracatına getirilen sınırlamayı değerlendirerek, “Kırmızı et fiyatı artar, ithalat yapalım; tavuk fiyatı artar, ihracata sınırlama koyalım. Anlık uygulamalarla bu sorunlar çözülemez. Uygulanan yanlış politikalar bu sonuçları yaratmaktadır. Önce ülkeyi yöneten ve karar vericiler, kentten köye kesilmiş tavuk gidiyorsa, bu sürecin yanlışlığının farkına varıp gerekli düzenlemeleri sağlamalıdır” dedi.
2023’TE 381 BİN TON İHRACAT
CHP’li Gürer, “2023 yılında 381 bin 320 ton tavuk eti ihracatı yapıldı. 2024 yılının ilk 3 ayında ise 86 bin 633 ton dondurulmuş ve 2 bin 54 ton tavuk eti ihracatı yapıldı. Bu süreçte tavuk eti fiyatları hızla arttı. Tamamı kapalı alanda ve yemlerinin önemli bölümü ithal olan tavuklar 40-50 gün geçince kesime gidiyor. Ortalama 50 gün bakımı var. En önemli gider yem. Döviz ve yemdeki fiyat artışları tavuk fiyatlarını etkiyor” diye konuştu.
TAVUK ETTEN PAHALI
Gürer, “Tavuk eti ihracatının sınırlanmasının kısmi olarak fiyatlar üzerinde olumlu yansıması olacaktır. Bu konuda devamlılık ve sürdürebilirliği sağlayacak düzenlemelere gidilmelidir. Kırsalda tavuk yetiştiriciliği özendirilmelidir. Beyaz ve kırmızı et için fiyatların düşmesi giderlerin azalması ile olasıdır. Hayvancılıkta yem sorununa çözüm üretilmeden üretim maliyetinin artması önlenemez. Yem içinde ithal yerine yerli üretim artırılması sağlanmalıdır. 30 üzerinde GDO’lu yem ithal edeceğimize kırsalda küçük aile tipi işletmeciliğe özendirip mera hayvancılığı ve gezen tavuk üreticiliği yaygınlaştırılmalıdır” dedi.
GÜNÜN SÖZÜ
“Hayatta en acıklı şey, bir insanın problemin kendinden kaynaklandığını görememesidir.”