Yalçın Bayer

Siyanür kullanımı yasa ile yasaklanmalı: Madeni bilmek güvenli işlemek

20 Şubat 2024
Haluk Dural, Kimya Yük. Müh., DPT eski uzmanı ve Milli Merkez Genel Sekreteri, 13 Şubat’ta Erzincan İliç’te Anagold firmasının işlettiği altın madeninde meydana gelen heyelan hakkında uzmanlar tarafından bazen birbiriyle çelişen bilgiler verildiğini belirterek, uzman olmayan kişilerin ‘altın üretiminde siyanür kullanımı yasaklanmalıdır’ türü açıklamalar yapmaları üzerine uzun, teknik bilgiler ve önerilerini içeren bir değerlendirme yaptı.

Dural, doğada mevcut 92 element içinde ‘soy metallerin’ (gümüş, altın, platin, rutenyum gibi) korozyona karşı dirençli olduklarını, kükürtlü bileşikler halinde bulunan bakır ve civanın bazen metalik olarak da bulunabileceği için ‘yarı soy’ metal olarak tanındığını belirtirken, “Asit ve bazlarla reaksiyon vermeyen bu soy metalleri, içinde bulundukları minerallerden ayırmak için kullanılabilen neredeyse tek kimyasal siyanürdür” dedi.

◊ SSR firması bir Amerikan-Kanada ortaklığıdır. Eski adı Silver Standard Resources olan Kanada Vancouver merkezli SSR Mining Inc. ile Amerikan Alacer Gold Corp. firmalarının ortaklaşa yaptıkları işler konusunda bilgiler verilmekte ve “Bunlardan Alacer firmasının ise Türkiye Erzincan İliç’te Çöpler altın işletmesi vardır. Mevcut maden ömrü tahminen 20 yıldan fazladır” denilmekte.

◊ Bir diğer Kanada altın firması olan Alamos Gold Inc. geçtiğimiz yıllarda, dünyada ikinci en yüksek oksijen oranına sahip Kaz Dağları’nda üretim ruhsatı aldığı altın madeninde açık işletme yapmak için ruhsat sahasında 300 binin üzerinde ağaç kesip, orman alanını tahrip etmiş, kamuoyu tepkisi üzerine defolup gitmiştir.

◊ Yukarıda biraz teknik ve uzun açıklamaların özeti olarak şunları söylemek gerekir.

YERALTI MADENCİLİĞİ

◊ Günümüzde altın ve gümüş gibi soy metallerin üretim teknolojinde siyanür kullanımından başka bir yöntem yoktur.

◊ Altın ve gümüş üretiminde yeraltı madenciliği zorunlu olmalı, açık işletme yasaklanmalıdır. İşletmelerin ‘tank liçi’ kullanması zorunlu olmalı, yığın liç yöntemi yasaklanmalıdır. Atık havuzları ve havuz baraj yapımı şartnameleri daha kapsamlı olmalıdır.

◊ ABD’nin Montana ve Wisconsin eyaletleri, Çek Cumhuriyeti, Macaristan siyanür madenciliğini yasakladı. Ancak Avrupa Komisyonu mevcut düzenlemelerin yeterli çevre ve sağlık koruması sağladığını belirterek, böyle bir yasaklama teklifini reddetmiştir. Romanya’da altın siyanürlemenin yasaklanması yönündeki birçok girişim Romanya Parlamentosu tarafından reddedilmiştir.

Yazının Devamını Oku

CHP’de Moğol istilası

15 Şubat 2024
CHP sancılı, kavgalı, bol protestolu ve istifalı aday belirleme sürecinin sonuna geldi.

Deneyimli, CHP’yi yakından izleyen bir dostumuz durumu ‘Moğol istilası’na benzetti. Yeni CHP yönetiminin taş üstünde taş bırakmadığını, CHP’nin bütün taşlarıyla oynandığını söyledi.

CHP’de esas 1 Nisan kaygısı ve hesabı yapanların ise Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ekibi olduğunu belirterek, yeni yönetimin baştan 31 Mart’ta başarılı olmayacakları hesabıyla hareket ettiklerini söyledi. Bu yüzden CHP’de ‘kupon belediyeler’ olarak adlandırılan yerlerin ganimet paylaşılır gibi Özgür Özel, Veli Ağbaba ve Ekrem İmamoğlu arasında paylaşıldığını söyledi.

Yeni değişimci CHP yönetimi hiçbir ‘kural’, hiçbir ‘kriter’ tanımadan eş-dost, ahbap-çavuş veya ‘özel ilişkilerle’ aday belirledi. Yeni yönetimin seçimlerde başarılı olmak gibi bir kaygısı var mı?

Yok!...

BAŞKANLAR DOĞRANDI

Yeni yönetim hâlâ kendini CHP Kurultayı’na kitlemiş, oradan çıkamıyor. Ayrıca inanılmaz bir ‘kin’ ve ‘nefret’le hareket ediliyor. İstanbul ve İzmir’de, Ankara’da, Adana ve Mersin’de ve daha birçok yerde Kılıçdaroğlu’na imza veren, destek veren hiçbir belediye başkanını bırakmadılar.

İnanılmaz bir Kılıçdaroğlu düşmanlığı yaşanırken, işin ironik tarafı ise ekiplerin seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’ndan destek beklemeleri. İstanbul ve Ankara’da bir tane bile Kılıçdaroğlu ile hareket eden belediye başkanı bırakmadılar.

Kılıçdaroğlu

Yazının Devamını Oku

Patron da seçici de İmamoğlu

14 Şubat 2024
CHP İstanbul adayları Ankara Genel Merkez’de belirlendi, İstanbul’da açıklandı.

Dün Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantıda, adayların tek seçicisinin de ‘patronu’nun da Ekrem İmamoğlu’nun olması dikkati çekti.

CHP’nin ‘Büyük İstanbul Buluşması’ başlıklı aday tanıtım toplantısında İmamoğlu sert ifadeler kullandı.

İktidara karşı mücadele edeceğini, kentin geleceğini koruyan bir yolculuğa çıktıklarını anlatırken, balkondan Şükrü Genç’in (Sarıyer) aday gösterilmemesine ve Aykut Erdoğdu’nun (Ümraniye) aday olmasına karşı protesto sesleri yükseldi. CHP’de demokrasi kültürü olduğunu, herkesin görüşünü ifade edebildiğini söyleyen İmamoğlu, Beylikdüzü’nde de ilk adaylık geçmişinden söz ederken şöyle konuştu:

Ben de ilk başta seçilmedim, büyüklerimin telkini ile ilçe başkanı olduktan sonra Beylikdüzü’ne belediye başkanı seçildim. Ondan sonra Büyükşehir’e aday olabildim. Aday seçimi ile ilgili beni daha fazla konuşturmayın, burada büyüklerimiz var” dedi. Ancak protestoların sürmesi üzerine de “Bu kürsüye saygı duyulması gerekir” diye uyarıda bulundu. Ayrıca “Şükrü Başkan’a ayıp ediyorsunuz” demesi de dikkat çekti.

BÜYÜK İŞLER YAPACAĞIZ

İmamoğlu’nun konuşmalarındaki bazı vurgulamalar şöyle özetlenebilir:

* Çok çalışacağız, kol kola gireceğiz. Büyük işler başaracağız. Yerel yönetim devrimini gerçekleştireceğiz.

* Geçen dönemde AK Parti’liler yanımıza gelebiliyordu. Bizi davet edemiyorlardı. Ama ben şimdiden davet ediyorum. Onlar kendilerini vatandaşlara değil bir kişiye karşı sorumlu hissediyorlar. Bunu yıkacağız.

Yazının Devamını Oku

Yağmur suyunda seferberlik

13 Şubat 2024
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, yeni belediye başkanlarına kuraklığa karşı ‘yağmur hasadı’ önerdi

İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı, Afet Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu Ordu için ‘yeşil şehir eylem’ planını açıklarken Haliç Kongre Merkezi’nde bugün 09.30’da CHP adayları tanıtım gününde, bu önemli mesajın okunmasını dileriz.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ‘Ordu Olay’ gazetesine şu önemli açıklamayı yapmış: “Kuraklık doğal afetin en tehlikeli olanıdır. Ne yapmak lazım, yağmur hasadı yapmak lazım. Yağmur hasadı deyince çatıdan akan suyun depolanması anlaşılıyor. Sadece bu değil. Ordu’da fındık bahçeleri eğimlidir. Burada eğime bakan yönde Türklerin hilal taktiğinde olduğu gibi ocağın etrafında yukarıya bakacak şekilde setler yapmak lazım.

Toprağı kabartmak lazım. Yağmur sularını yavaşlatıp, yaydırıp yedirmek lazım. Madem yağmur yağmıyor, o zaman yağan yağmuru daha çok nasıl tutarız, toplarız, buna bakmak lazım. Bu, iki kazma kürekle kolayla yapılacak şeyler. Ordu’da böyle bir seferberlik başlatmak gerekiyor. Çünkü kuraklık büyük sıkıntı yaratacak. Sulama suyu da olmayacak. Her gün yağmur duasına çıkacak Ordu.

 KARADENİZ’DE SU KITLIĞI

2040 yılında Karadeniz’de yaz aylarında su kıtlığı gözüküyor. Buharlaşma yağmurdan daha fazla olacak. Bu da ilk kez olacak. Şu anda 12 ayda yağmur buharlaşmadan daha fazla. Dolayısıyla yaz aylarında sulamaya ihtiyaç doğacak. O yüzden şu anda kırsalda belediye başkan adaylarının yağmur suyu hasadına değinmesi lazım. Buna değinmeyene oy vermeyin. Yağmur suyu hasadı yapmayana oy yok.

 BİR DAMLA YAĞMURU BİLE

Bir damla yağmuru bile boşa harcamamak gerekiyor. Bir de malç uygulaması yapmak gerekir. Ağaç kabuklarını çıplak ağaçların, toprakların üzerine örtmek. Bu buharlaşmadan toprak kaybını önler, yabani otları önler. Buna malç deniyor. Bir de don çukurları vardır. Bunlara fındık dikmemek gerekir. Buralara fındık dikerseniz don alttan yukarı gelir fındığı dondurur.

İklim değişikliği ile beraber bizim de değişmemiz gerekiyor. Fındığın dışında alternatif ürünler bulunmalı. Bu konuda çalışmalar şimdiden başlamalı. Bizim bu değişime uyum sağlamamız lazım. Kuvvetli olan değil uyum sağlayan hayatta kalır.”

Yazının Devamını Oku

Bodrum’dan Ankara’ya

9 Şubat 2024
Bodrum’dan Ankara’ya gidiş, Brezilya’dan Moskova’ya gitmeye benziyor.

Sıcaktan soğuğa yani. Gerçi Ankara’nın o eski soğukları da yok şimdi. Sadece insanların yüzü soğuk. Öyle pek gülene rastlamak zor. Oysa biz gülmeyi her şartlarda bilen bir toplumduk. Ne oldu bize böyle? Ne olmadı ki diye sormak daha doğru olacak. ‘Siyasetin merkezine uçuyoruz’ diye hemen siyasete dalmayalım. Gerçi uçakta Ankara’dan vize almaya koşan hayli siyasiye rastladım.

Ankara’ya beni çok mutlu eden bir meslek onur ödülünü almaya gittim. Mensubu olmakla gurur duyduğum Ankara Gazeteciler Cemiyeti, usta bir sanatçıya yaptırdığı çok anlamlı ve estetik bir ödülü, özenle düzenlediği görkemli bir kokteylle bana verdi. Sağ olsunlar cemiyet başkan ve yöneticileri, hakkımda güzel şeyler söylediler. Güzel bir barkovizyon hazırlamışlar. Gençliğimden günümüze buldukları fotoğrafların çoğunu ben bile yeni gördüm. O kokteylin kalabalığında yıllardır görmediğim meslektaşlarıma, dost ve arkadaşlarıma, yakınlarıma rastladım. Dost zenginliği böyle bir şey işte. Büyük bir dost servetine sahip olmanın mutluluğunu bir kere daha yaşadım o gün.

Ankara seçimin hararet ve canlılığını eski seçimlerde olduğu gibi yaşamıyor. Halkın pek umurunda değil seçim. Şehri bakımlı, yolları düzgün ve temiz buldum. Ama yoğun yapılaşma Ankara’nın da görünümünü değiştirmiş. Gökdelenler, modern binalar, rezidanslar, alışveriş merkezlerinin çokluğu, lüks otel ve lokantalar, o memur şehri Ankara’yı farklı kılmış. İnsanı, fiziği filan değişir mi bir şehrin, bir miktar değişmiş işte. Yeni zenginler türemiş, yeni ve iddialı yaşam biçimleri dikkati çekiyor hemen.

Bu sefer fazla gezemedim. Bu seferlik bu kadar. Hoşça kal Ankara. Can PULAK

GÜNÜN SÖZÜ

“Mümin kötülük etmez, kötülüğü zemmeder. Ceza vermek yerine ıslah yoluna gider. Nefsine yapılanı yok sayıp hoş görse de yapılan kötülüğü unutmaz da affeder.”
Kasım KAPLAN

MÜJDE SELÇUK DEMİREL’İN SERGİLERİ PARİS’TEN GELDİ

Yazının Devamını Oku

Moskova’da Türkan Şoray rüzgârı

8 Şubat 2024
Nâzım’ın 122. doğum yıldönümünde Ferhat ile Şirin’in 46 yıl sonraki galasına katıldı

Türk şiirinin evrensel ismi, Türkiye ile Rusya arasındaki ortak değerimiz Nâzım Hikmet, 122. doğum yıldönümünde ünlü sanatçı Türkan Şoray’ın katıldığı ‘Ferhat ile Şirin’ filminin özel gösterimiyle Moskova’da anıldı. Moskova’da ilk etkinlik olarak Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Koordinatörü Mehmet Ülker’in ev sahipliğinde Rus ressamlardan oluşan ‘Art Vue-Moskova’ adlı sanatçılar grubunun eserlerinden seçilen ‘Türkiye’den Manzaralar’ temalı resim sergisi gerçekleşti. Türk mutfağından lezzetlerin ikram edildiği etkinlikte Rus kadın ressamlardan oluşan bu grubun Türkiye eserleri yoğun ilgi gördü.

1978 yılında yönetmenliğini Ejder İbrahimov’un yaptığı ‘Ferhat ile Şirin-Bir Aşk Masalı’ filminde başrol oyuncusu olarak yer alan Türkan Şoray, 46 yıl sonra filmin yeniden gösterimi için onur konuğu olarak Moskova’da hayranlıkla karşılandı. Dakikalarca ayakta alkışlandı. Yeniden Moskova’da olmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Şoray, “Onun şiirleri, aşkları, memleket sevgisi dev gibiydi. Yaşanmış, yaşanmamış, yarım kalmış o güzel aşklarımı hatırlarım” dedi. Filmin çıktığı yıl Moskova sinemalarında tanıtım olarak basılan film kartının granit taşına işlendiği bir hediyeyi Şoray’a sunan Moskova Büyükelçimiz Tanju Bilgiç’in Yunus Emre Enstitüsü ev sahipliğindeki sergi açılışında akıcı Rusça konuşması dikkati çekti. BilgiçSanatın evrensel olduğunu hep söyleriz. Nâzım Hikmet ölümünden yıllar sonra bile, burada Türkleri ve Rus dostlarımızı aynı salonda buluşturabiliyor. Bugün Nâzım’ın en lirik ve en dokunaklı oyunlarından biri olan Ferhat ile Şirin’in sinemaya uyarlamasını hep birlikte seyredeceğiz” diyerek Türkan Şoray’a ve katılımcılara teşekkür etti.

Çok sayıda diplomatik kurum ve temsilcilerinin de yer aldığı etkinliğe Türkiye’den bir basın grubu ile CHP 24. dönem milletvekili ve YEE Vakfı Denetleme Kurulu üyesi Ali Özgündüz de katıldı. Onlardan aldığımız bilgiye göre, Özgündüz, Nâzım’ın “Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın hayatı” diyerek, dediği gibi yaşadığını ve ortaya koyduğu büyük eserleriyle, şiirleriyle hâlâ yaşamaya devam ettiğini söyledi.

FERHAT İLE ŞİRİN 2 SALONDA

Ferhat ile Şirin’in gösterimine Türk ve Rus katılımcılar yoğun ilgi gösterdiler. Film Dom Kino Sineması’nın 600 kişi kapasiteli bir diğer salonunda aynı anda gösterime konuldu. Yaklaşık 2000 kişi aynı anda filmi izledi.

‘PARTİLER ADAY BELİRLEMESİN’

CHP Beşiktaş Belediye Başkanlığı için başvuranlar arasında dikkate alınmayan bir isim Nasuh Mahruki idi. Ama dün Beşiktaş’ta bol ikramlı bir lokalde kadın ağırlıklı taraftarları, delegeleri ve gazetecilerle bir araya geldi. Aklı, fikri ve becerileriyle saf dışı bırakılmasına açıkça kırgındı. Kendisinin kimse ile kıyas edilmemesini, o kriterlerin üstünde olduğunu açık bir dille ifade etmesi ilginçti. Açıklamalarında hayli sert ifadeler kullandı, ‘seçim’ yöntemini eleştirdi, kendisiyle kimsenin konuşmadığının altını çizdi. “Beşiktaş’a yağmayı durdurmak için geliyorum” dedi. Epeyce bir kadın seçmenin kendisini desteklediğini gördük. Beşiktaş’ın dikkat çeken ağır borçları için “Borç yiğidin kamçısıdır” diyerek, projeleriyle başka belediyelere örnek olacaklarını, ‘yoktan var edeceklerini’ anlattı. Seçimde esas mücadelenin kendisi ile CHP arasında olacağını vurguladı ve ancak “İBB seçiminde ben İmamoğlu’nu destekleyeceğim” diye de ekledi. Mahruki, Ihlamur Köşkü karşısındaki evlendirme binasını Beşiktaş’a yakışır bir Cumhuriyet Meydanı yapacağını, ayrıca afet ve yangın gibi olaylarda Beşiktaşlılar’dan batıdaki gibi zaman zaman eğitim verilecek ‘kurtarma ekipleri’ kuracaklarını açıkladı. Her iki proje de büyük alkış aldı. Temiz siyasetle Beşiktaş’ı zirveye çıkartacağı sözünü hınçla söylemesi ilginçti.

Tarihçi

Yazının Devamını Oku

Deprem öncesi uyarılar

7 Şubat 2024
Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar, ‘Deprem öncesi uyarılar’ başlıklı yazısından önce Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır” sözünü hatırlatıyor.

“Kahramanmaraş depreminin acı ve çok üzücü yıldönümü nedeniyle sizleri tekrar uyarmak istedim. Çünkü güzel ülkemiz oldukça yoğun bir deprem bölgesi içermektedir. Bu bölgelerde 485 aktif fay hatları üzerinde inşa edilmiş 68 ilimiz bulunmaktadır. Prof. Dr. Orhan Tatar’ın açıklamasına göre içinden aktif fay hattı geçen ilçemiz de 400 civarındaymış. Belde ve köy bazına inildiğinde ise rakamlar 6-7 bin civarındaymış.

Söz konusu il ve ilçelerdeki yüzlerce yıllık yerleşim bölgeleri, bu fay hatlarından neden uzağa taşınmıyor? Dünyada yapılan birçok araştırmaya göre deprem öncesi oluşan uyarıları dikkate alırsak ve gereken duyuruları da toplumumuza yaparsak, olası depremlerin felaket etkilerini azaltabiliriz. 

HASAR GÖSTERGELERİ

Umarım güzel ülkemizde, yaşadığımız deprem felaketlerinden alınması gereken dersleri çıkartarak, acil önlemleri de en kısa sürede alırız. Karşılaşacağımız kesin olan deprem riskini, sadece yıllık ve yaşanan güncel anımsamalarla gündeme almak yetmez. Olası depremlere karşı, devletimizi ve yerel yönetimlerimizi de depreme karşı hazır hale getirmek için gereken uyarıları önceden yaparak, acil önlemleri de almamız gerekiyor. 17 Ağustos 1999 depremi sonrası yerel yönetimler ve STK’larla birlikte birçok çalışmamız olmuştur. Bu çalışmalar sırasında doğal afet saydığımız depremin oluşumu öncesi, uyarı verip vermediğini merak etmiştim. Dünyada da bu konuda yapılmış çalışmaları araştırmıştım. Sonuçta, aşağıda deprem öncesi belirli sürelerde meydana gelen uyarılar listesi oluşmuştu. Bu konuda ilgi duyan birçok STK’ya da bu listeyi iletmiştim. Özetle deprem öncesi hasar veren göstergeleri özetleyerek sıralıyoruz:

Önce böcek ve hayvanlarda davranış değişikliklerini sıralıyor. (Bir saat ile 3 gün öncesi) Örneğin at, eşek ve inekler: Tasmalarını koparırlar, ahırlardan dışarı çıkmak isterler, tepelere doğru koşarlar. Karıncalar: Olası depremden birkaç gün önce tümü yuvalarını terk edip, ağaçlara tırmanmaya başlıyorlar. Kediler: Kutu ya da çöp bidonunun içine sığınırlar, top gibi kıvrılıp, titrerler. Köpekler: Korku dolu havlama yapar, ulumaya başlarlar. Balıklar: Yüzeye yakın yüzmeye başlarlar, göçmen yılan balıkları hemen göç eder, bazı balıklar nedensiz olarak ölür. Ördek, kaz, kuğu: Göle girmek istemezler, göldekilerde dışarı kaçar ve bazıları da nedensiz ölür. İpek böcekleri: Arka arkaya dizilirler. Martılar: Denizden kaçar ve çember şeklinde uçuşurlar. Büyük baş hayvanlar: Elektrostatik ve elektromanyetik etkilenme ile huzursuz olurlar, anksiyete artar, hormonal denge değişir.

Deniz ve göllerdeki değişimler, gökyüzündeki değişimler. (1 saat-1 hafta öncesi) Yeraltı sularında değişmeler. (1 saat-3 ay öncesi) Bitki ve ağaçlarda değişimler. (1 ay öncesi) Petrol ve doğalgaz alanları. (Hafta ve aylar öncesi) Yeryüzünde değişimler. (1 hafta - 10 yıl öncesi)

ALEVİ VE BEKTAŞİLERİN BİR SORUNU VAR

CUMHURBAŞKANIMIZA MEKTUP

Yazının Devamını Oku

10 bin hayat kurtaran Alper Hoca’yı kaybettik

6 Şubat 2024
Türkiye’de 10 bini aşkın böbrek, karaciğer ve pankreas naklini gerçekleştiren ve 28 yılda binlerce aileye hayat veren Prof. Dr. Alper Demirtaş’ı geçen hafta sonu kaybettik. Böbrek ameliyatında ilk cerrah sayılırdı. Prof. Dr. Haberal’ın öğrencisiydi.

Akdeniz Üniversitesi organ naklindeki başarılı çalışmalarıyla ünlendi. Daha sonra Antalya’da özel bir hastanede 15 yıl boyunca hayat kurtarmaya devam etti. Dost canlısıydı, biraz da siyasiydi. Baykal kendisini çok severdi. Daha önceki dönemlerde kendisine Antalya milletvekilliği önerdi, ancak dostları ve hasta yakınları - özellikle de kızını tedavi ettiği rahmetli gazeteci dostumuz İsmet Solak’ın baskıyla - siyasete girmemesi için kendisine baskı yaparak “Böbrek ve karaciğer hastaları arkandan ağlar” diyerek vazgeçirdiler. 

Kılıçdaroğlu’nun da son dönemde kendisine Antalya Belediye Başkanlığı’nı önerdiğini, ancak hastalarının ‘kırılacağı’ gerekçesiyle reddettiğini bizlere anlatmıştı.

Biz bu süreçte tanıdık kendisini, gazeteci ve sanatçı Fikret Otyam’ın ölümünden sonra oluşturduğumuz ‘Sarı Zeybek’ grubunun ‘komutanı’ yaptık hocamızı. Her yıl 21 Aralık’ta Otyam’ın dostları bir araya gelir anılarımızı tazelerdik. Bu grupta kimler mi vardı; Ben, Kadir Dursun, Bülent Ecevit, Dursun Gündoğdu, Salih Uçar, Haşmet Öyken, Feridun Uyar, Sümer Ezgü, Ramazan Aslan, Hüseyin Turan, Kubilay Yücel, Edip Akbayram, Kahtalı Mıçı, İbrahim Yıldız ile Yalçın Bayer ve eşlerimiz...

2023 yılı ağustos ayında akciğer kanseri teşhisi konulan başarılı profesör tedavisini devam ettirmek için çok sevdiği mesleğine geçtiğimiz ekim ayında ara vermek durumunda kaldı. İstanbul’da süren tedavisi olumlu gelişmekte iken bize “Yırttım!..” diye mesaj atmıştı. Ancak Covid’e yakalandı. Corona mücadelesi sürecinde dirençli enfeksiyon oluşunca yoğunbakıma alındı. Bir ara Antalya’daki gazeteci dostlarıyla yemek yedik. Yurtdışından getirttiği kırmızı şarabı içerken bize “Yılbaşına kadar yaşayıp yaşamayacağımı bilmiyorum, bu şarabı artık sizlerle beraber içemeyeceğim” dedi. Bu bizi çok etkiledi. Üç haftalık zorlu süreçte çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayata veda edince, yılbaşından sonraki bir ayı bize ‘armağan’ etti!

Bir doktor bu kadar mı sevilir. Prof. Dr. Alper Demirbaş için hastaları ve yakınları gözyaşlarına boğuldu. Vasiyeti üzerine cenazesi ‘az bir kalabalıkla’ sakin bir yerdeki Çakırlar (köy) mezarlığında toprağa verildi. Cenazesine, anne, babası başta olmak üzere eşi göz doktoru Nilüfer hanım, sevgili çocukları Yağız ve Alara ile kardeşi Prof. Dr. Murat Demirbaş, dostları, ‘Sarı Zeybekler’ grubu üyeleri, Antalya Üniversitesi Rektörü Prof.  Dr. Özlenen Özkan, eski milletvekilleri Prof. Mustafa Akaydın, Çetin Osman Budak, Tuncay Ercenk ve yurttaşlar katıldı.

Türkiye büyük bir hekimini 61 yaşında kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. Sevenlerinin ve tıp dünyasının başı sağ olsun. Işıklar içinde uyu Hocam!           Abdullah KELEŞ

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku