“Sevgili İnce,
CHP’de 16 yıl milletvekilliği görevinde bulunmuş, CHP’liliğini, Cumhurbaşkanı adaylığını layıkıyla yaparak, milyonları meydanlarda coşturarak ve halkta Erdoğan’ı demokratik yoldan sandıkta yenecek adam umudunu yaratarak taçlandırmış, Cumhuriyetçilerin, demokratların moralini ve direncini yükseltmişsin;
CHP’nin senin liderliğinde daha başarılı olacağına inanan Partililer, seçilmiş kurultay delegelerinin çoğunluğu, milletvekilleri, belediye, il, ilçe başkanları ‘değişim’ için, senin için imza vermişler, seninle birlikte olmuşlar...
Ama sakın unutma, bütün bunlar, sana bu destekler, sen CHP’nin adayı olduğun, CHP’nin ilkelerini, Atatürk Cumhuriyeti’ni, demokrasiyi, barışı, özgürlükleri inançla savunduğun ve bunları CHP ile gerçekleştirebileceğin için verildi!
Sen, Ecevit, Baykal, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu CHP’den büyük değilsiniz ve hepiniz CHP ile önemli ve değerlisiniz!
Hepimiz kurultay kararlarına saygılı olmalıyız. Lütfen bak; CHP’deki kimi rakiplerin seni incitmek, etkisiz ve itibarsız kılmak için tasvip edilemez yöntemlere başvurmuşlarsa da kurultay onları kısmen de olsa etkisiz kılmıştır.
Partinin mevcut yönetiminin Cumhurbaşkanı adaylığını layıkıyla yapan İnce’ye hak ettiği değeri vermemiş ve kendisini destekleyenleri milletvekili ve belediye başkan adayı yapmamış olmasının hesabı, ancak partili olarak, partide yapılacak demokratik mücadele ile sorulabilir.
CHP’den ayrılmak, parti kurmak normal aklın işi olamaz! Tek bir oyun bile önemli olduğu bu ucube başkanlık sisteminde ‘bir bölen’ olmanın haklı hiçbir mazereti yoktur! Üç gündür medyada yazılanlara, söylenenlere; karşı tarafta ellerini ovuşturanlara bir bak, gerçeği gör; sana övgüler, güzellemeler, esasında sana, Atatürk Cumhuriyeti’ne hakarettir; başarılı millet ittifakını bozma oyunudur. CHP’den kopacak tek kişi, kaybedilecek tek oy bile Erdoğan’ın kurumakta olan değirmenine su taşımaktır!”
Yaklaşık 350 bin çiftçi aile, yıllara göre 350-400 bin hektar arasında değişiklik gösteren ekim alanında şeker pancarı yetiştiriyor. Türkiye’de halihazırda 3 milyon 151 bin tonu pancar şekeri, 990 bin tonu nişasta bazlı şeker olmak üzere toplam 4 milyon 141 bin ton şeker üretim kapasitesi mevcuttur. 2020-2021 pazarlama yılında 2 milyon 700 bin ton şeker kotası var.
Geçen yıl “Pancar alım fiyatını da bu yıl için ton başına 235’ten 300 liraya yükseltiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri çiftçinin yüzünü güldürürken, aynı oranda zam görmeyen şeker fiyatları nedeniyle, özel şeker fabrikaları adeta çıkmaza sürüklendi. Yüksek girdiler, yüksek maliyetler ve pancar taban fiyatındaki zam nedeniyle zaten açmazda olan özel şeker fabrikaları, bir de kamuya ait şeker fabrikalarının iskontolu ve taksitli şeker satışıyla kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Taban fiyatının yükselmesi şeker fiyatlarında da yükselişi zaruri kılarken, şeker fiyatlarına 14 aydır hiçbir zam yapılmaması döngüyü bozmak üzere.
15 şeker fabrikası ile ülkedeki şeker üretiminde yüzde 35.5’lik paya sahip olan Türkşeker, şeker satışında 14 ay boyunca zam yapmayıp üstüne iskontolu ve vadeli şeker sattıkça, fabrikalar her yıl artan pancar taban fiyatlarının altında ezilmeye başladı. Maliyetlerin karşılanabilmesi için en az yüzde 30 zam yapılması gerekirken, yüzde 20’lik bir zam bile şeker üretimindeki maliyetleri karşılamaya yetmiyor. Özetle, şeker fabrikalarının geleceği belki de beklenen ‘zam’a bağlı. Türkşeker’e ait 15 fabrikada istihdam edilen çalışan sayısı bugün 4 bin 705 kişi, buna oranla örnek vermek gerekirse sadece Kayseri Şeker’in 3 fabrikasında istihdam ettiği kişi sayısı 4 bin 500. Bu çalışanların ailelerini, 80 bin çiftçi ortağını, 15 bin aktif çiftçisini ve tedarikçilerini de hesaplamaya kalkarsak rakamlar milyona ulaşıyor. Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay sesini yükseltiyor. Devlete ait şeker fabrikalarının zararının hazine tarafından karşılandığını belirtirken, özel şeker fabrikalarının zararının kimin tarafından karşılanacağını soruyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“BÜTÜN gençliğimiz kurban derilerini THK’dan kaçırmakla geçti. Çünkü başka yere vermek yasaktı. (Derileri) THK’ya bağışlamak zorunluydu. İstediğinize veremezdiniz. AK Parti devrinde bir belediye hoparlöründen anons geçiliyordu, ‘Derilerinizi THK’ya verin’ diye. Acı acı gülümsedim!” Akif BEKİ
‘O BİR KÖY ÇOCUĞUYDU’
İşinsanı Murtaza Çelikel’in cenazesi dün Levent’te kılınan öğle namazından sonra Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ona seven çoktu; arkasından da ağlayanlar... Çünkü o iyi bir siyasetçiydi, iyi insanlardan oluşan bir dost çevresi vardı, yardımseverdi de. Zaten bütün bunları kitabında anlatıyor. Cenaze törenine Kemal Kılıçdaroğlu beklendiği gibi geldi; Altan Öymen, Murat Karayalçın, Hüsamettin Özkan, Mustafa Sarıgül, Aylin Nazlıaka, Canan Kaftancıoğlu, Şükrü Genç, Battal İlgezdi, Rıza Akpolat, Sezgin Tanrıkulu, Prof. Dr. Burhan Kuzu da Çelikel’in dostuydular. DSP’liler cenazede ağırlıklıydı. Eski ÇYDD Başkanı ve Adalet Bakanı Prof. Aysel Çelikel, çocukları ve kayınbiraderi ile başsağlığı dileklerini kabul etti, eşi için “O bir köy çocuğuydu” diye konuştu.
ÇELENK VE REKOR BAĞIŞ
Bayram haftası feribotlar ile günde 10’dan fazla seferle araç taşındı. Her feribot 50 araç alsa, günde 500 araç eder. Yine günde 10’dan fazla sefer ile 350 kişilik deniz otobüsleri insan taşıdı.
Sonuçta sokaklarda araç trafiği yüzünden yürümek bile imkânsız hale geldi. Millet o daracık yollarda hız denemeleri yapmaya başladı. Hele geceleri, içenler alkolün verdiği gazla müzikleri sonuna kadar açıp sokaklarda turlamaya başladılar.
Plajlar desen, iğne atsan yere düşmeyecek kadar yanaşık düzendeydi. Korona mı, maske mi, geçin bunları...
Neden ufacık adaya bu kadar araç sokulur? Her yıl bu soruyu belediyeye de sorarız. Tabii ki cevap yoktur. Feribot sahiplerini çok seviyorsak ada halkı olarak para toplayalım aramızda, yeter ki bu kadar araç getirmesinler!
Dönüş zamanı gelince de gazetelerde görmüşsünüzdür. Yine bir feribota yüzlerce araç dolduruldu. Feribot Zeytinburnu seferi yapacaktı fakat Marmara’nın ortasında bozuldu. Bu feribotları araç yüklerken denetleyen var mı? Tabii ki yok. Araçlar o kadar birbirine yanaştırılıyor ki araçtan inmek de binmek de imkânsız.
Sonuç: ‘Klasik Avşa’ rezaletini bu bayramda diğer bayramlar gibi yaşadık.
Geçmiş bayramınız kutlu olsun. Seneye aynı rezalette görüşmek üzere...
Ç.C.
Hepsine bayram harçlıklarını veriyor ve imtihan etmeye çalışıyor.
Önce okulların adını verelim: Şehitler Ortaokulu, Hurin Yavuz Alp Anadolu Lisesi, Dr. Nurettin Ortaokulu, Şair Abdurrahman Karakoç Ortaokulu. Yani okulları zan altında bırakmak değil niyetimiz, gerçek bir olay için mekânları sayma şartı. Diğer okul öğrencileri farklı değildir, söyleyelim baştan.
Çocuklara sorulan 1. soru: “Atatürk kimdir? Bildiklerinizi anlatır mısınız?”
Cevaplar: Türk, komutan, savaşçı. (3 cevap var sadece.)
Soru 2: “Cumhuriyet nedir? Kaç yılında kurulmuştur?” (Cevap yok!)
Soru 3: “29 Ekim 1923 size neyi hatırlatıyor?”
(Cevap yok!)
Soru 4: “
İnce, Yalova’da kurbanını kestikten sonra kendi kullandığı otomobiliyle Bodrum yönüne hareket etti.
Telefonla arayan çok partili oldu. Bize kızan da vardı, kendisini bir umut olarak gören de...
CHP’nin ‘ağır’ isimlerinden biri “Benim bildiğim Muharrem İnce, CHP’den ayrılmaz ama ayrı bir parti kurmayı düşünüyorsa Kemal Kılıçdaroğlu ve mevcut CHP yönetimi ‘Biz nerede hata yaptık’ diye düşünmelidir” dedi.
Yapılan ve kamuoyuna yansıyan anketlerde yüzde 1 civarında oy alacağı görülen Davutoğlu ile ilgili “Yüzde 99 fikirlerimiz aynı” açıklamasını yapıp Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 31 oy almış Muharrem İnce ile parti içinde bir araya gelememesi sorgulanmalıdır.
“CHP içinde kitlesel oyu en fazla siyasetçi Muharrem İnce’dir ve bu seçim sonuçlarıyla ispatlıdır. Muharrem İnce’ye, değişime imza veren pek çok CHP’linin siyasi yaşamını bitirdiler. Belediye başkanlarını aday göstermediler. Milletvekillerini listeye koymadılar.”
İnce’nin ‘kırgınlıklarını’ özetlersek:
Doğu Perinçek
CHP’den ‘dışlanmış, küstürülmüş, tepkili’ bazı isimlerin parti kuruluşunda yer alacağı belirtilirken, geçmişte İnce’nin yanında yer alan bazı isimlerin de İnce ile hareket edeceği açık açık ifade ediliyor.
“Nasıl bir parti” sorusuna şu cevap verildi: “Atatürkçü, laik, ortanın solu, milli değerlere bağlı bir parti... CHP’nin yapamadıklarını yapacak bir parti... Üç-beş oy için kendi ideolojisinden ödün vermeyen Atatürkçü bir parti...”
Halkın talebi konusunda bir çalışma var mı? “Halktan bir talep gelmeseydi, böyle bir çalışma yapılmazdı. Yapıldı ki ilk ankette oy oranı 12.4 çıktı. O nedenle Hakkâri’den Edirne’ye herkesle kucaklaşacaklarını söylüyor Sayın İnce.”
‘Ulusal parti’ adını sordum. “Bunları Sayın İnce açıklayacak” cevabını aldık.
GÜNÜN SÖZÜ
“SORUM şu: Ayasofya cami idiyse, Fatih Sultan Mehmed Han burayı vakfettiyse, torunu Sultan Ahmed neden Sultanahmet Camisi’ni Ayasofya’ya karşı yaptırdı, ondan daha ihtişamlı ve büyük olmasını sağladı?”
Adil Serdar SAÇAN
İSVİÇRE VATANDAŞINA ‘TÜRKİYE’YE GİTME’ DİYOR
İki serinletici, partililer, delegeler ve gazeteciler tarafından teşekkürle karşılandı.
Bu arada ‘çadırda’ gazetecilerin arasına gelince kendisiyle Bodrum’u konuştuk. İlk önce “50 yıldır Bodrum’da hiçbir şey yapılmamış” dedi, daha sonra yanındaki belediyeden yardımcısı olduğunu öğrendiğimiz bir kişi “Başkan doğru yolda, ilk önce yapısal sorunların çözümüne başladık” diye konuştu. 256 milyon TL’lik altyapı yatırımı yapıyorlarmış, bu arada limanda da 74 milyon TL’lik ciddi bir altyapı düzenlemesine girişilmiş.
Hatırlatalım: Bakanlık tarafından Bodrum Kalesi’nde bazı yenilemeler yapılmış, bitirilen kısmı 1 Temmuz’da açılmış, bitirilmeyen üçte birlik bölüm de yıl sonunda tamamlanacakmış. Harcama 100 milyon TL imiş. Az-buz bir para değil.
Kaçak yapılaşmayı sorduk. Özellikle de Göltürkbükü ile Gündoğan arasında, eski ATO Başkanı Salih Bezci’nin ‘The Bo Viera projesi ne oldu?
“Yargıya gidilmişti. Bakanlık izin vermedi, yıktı, yasal hale getirildi. Bize gelirsek. İnanılmaz bir mücadele veriyoruz, 180 zabıtamız var. 11 belde kapatıldı. 687 kilometrekare büyüklüğünde bir yarımadayı yönetiyoruz” diyor. 1.5 yıl içinde 240 bina yıkmışlar. Yasa gereği mülk sahibi yıkarsa sorun yok, bir ceza sorunu olmuyor. Ancak belediye yıkarsa yüzde 20 fazlasıyla ‘cezalı’ tahsil ediyorlarmış. Burada bir şeyin altını çizmek de gerekiyor: Duyarsız vatandaşlara karşı kesilen para cezaları için belediyenin epey bir kaynak sahibi olduğunu söylemeliyim.
Nüfus ne durumda? Aras, “Bu yıl salgın yılı olduğunu unutmayalım. 176 bin resmi nüfus, yazları 1 milyonun üzerinde oluyor. Ama yıllık ay hesabı ile ortalama 300 bin nüfus var diyoruz. Kaynak yaratmak için büyükşehrin payının artması için bir kampanya başlattık. Bodrum’da evi ve işyeri olanların nüfusu kaydının Bodrum’a getirilmesini istiyoruz” diyor.
Başkan Ahmet Aras’a, bu konuşmadan sonra Müjde Ar’ın gürültü konusundaki yazısına tepkisini soramadık.
Ama bizim sorumuz
Politik çevrelere yakın dostumuz “Almanya bizi veya en azından Akdeniz bölgemizi riskli bölge olmaktan çıkaracak ama kamuoyu baskısından çekiniyor. İspanya’da salgın ağırlaştı. Orayı turizme kapattılar. İspanya’yı kapatıp şu dar günde AB ülkesi olmayan Türkiye’yi açıyorlar eleştirisinden çekiniyorlar. Hatta Türkiye’ye karşı çekingen tavır alınmasında Fransa Devlet Başkanı Macron’un tutumu bile etkili olabilir” diyor. Ama sağduyulu, gerçeği gören Alman firmalar da var. Dev Alman turizm operatörü TUI, “Türkiye’nin Akdeniz bölgesini risk sınıfından çıkarın” diye bastırıyor.
Biz bunları yazarken, Alanya’da otelleri olan bir okurumuz aradı tesadüfen. “Oteli kapadım. Bu sezondan umudumu kesmiştim. Ama son günlerde baktım, her yıl gelen Almanlar baskı yapıyor. ‘Aç oteli, geleceğiz’ diyorlar. Ben de şaşırdım ne oldu diye. Kafam karıştı. Şimdilik oteli açmayı düşünüyorum. Çalışanlara haber saldım” diyordu telefonda. Durum böyle. Galiba tünelin sonundaki ışık hayal meyal de olsa göründü.
Almanlar gelirse herkes gelir.
Hayırlısı diyoruz.
Genç bir kadın gözüyle
‘MANİFESTO YENİ KUŞAĞA GÜVEN VERMEDİ’
KURULTAY sonrasında “CHP nereye gidiyor” sorusuna bağlı olarak genç bir kadın delegenin görüşlerini aktarıyoruz:
1- Parti içi demokrasi her geçen yıl daha fazla oturuyor. Yeterli mi, değil. Fakat emek vererek ilerleyecek.