Vedat Okyar

Kiracı değil ev sahibi

23 Eylül 2005
Beşiktaş çıkmaz sokakta değil. Çıkış hemen öndeki 3 maçı kazanmaktan geçiyor. ‘Rıza gitsin mi, kalsın mı?<B>’ </B>kampanyası başlatıldı. Yahu, <B>Rıza </B>kiracı değil ki. Ev sahibi, kiraya verilecek zamanı kendi belirler. SON oynanan Fenerbahçe oyunu bana başka başka şeyler anlattı. Derbilere ‘İntikam yok, rövanş var. Rakip var, düşman yok’ maçları olarak bakarım. Beşiktaş kaybetti ama bu kayıpta utanılmadan çıkıldı. Ne Rıza utandı, ne de futbolcular. Tabii ki, üzüldüler.

Oynanan ikinci yarı beni tatmin etti. Dolu dolu oynandı. Çok pozisyona girildi. Gol gelmedi. Beşiktaş’a kara tablolar çiziliyor. Ben öyle görmüyorum. Beşiktaş çıkmaz sokakta değil. Çıkış hemen öndeki 3 maçı kazanmaktan geçiyor. ‘Rıza gitsin mi, kalsın mı?’ kampanyası başlatıldı. Yahu, Rıza kiracı değil ki, ev sahibi. Ev sahibi, kiraya verilecek zamanı kendi belirler. Rıza iyi bir futbol adamı. Şu 3’ü geçsin. Her şey iyi olacak. Rıza takımını öbür 18’e kadar sokuyor. Bir antrenör takımı oraya kadar taşır da topu kendi içeri sokamaz. Orada dolanlar içeriye vuracaklar.

Defans hatalarında önlem alınabilir. Rıza’ya burada burun kıvırabilirim. Hatta şunu da söylerim; ‘Ronaldo bu takımın defans balansı idi. Niye vazgeçtin?’ diye de sorarım. Ronaldo’nun oynadığı yerde ondan iyisini bu ülkede görmedim. Ona top gelmeden telefon geliyordu. Teke tekte açığa düştüğünü görmedim. Düştüğünde de adamı ya elle-kolla tutuyor, tutamazsa indiriyordu. Tabii, sarı kartı da görüyordu. Bana bunları son oyun hatırlattı.

Yenilen 2 gol, Ronaldo olsaydı olmazdı. Her takıma en arkaya çok akıllı bir adam lazım. Rıza’nın orada sıkıntısı olacak.

Transferler iyi

Düşündüğüm, söylediğim, yazdığım beni bağlar. Televizyonda spor programı seyretmem. Okuduğum 3-5 kişi vardır. Onun için kimler ne yorum yaptı bilmiyorum. Beni bağlayan tarafa geçeyim. Carew önemli bir isimdi de önemli hiçbir şey yapmadı. Aklımda kalan 2 oyun var. Geldiği paranın 2 katına verildi. Çok da iyi edildi. Beşiktaş’ta oynamayı istemeyen adamı niye tutayım ki? Yerine Ailton alındı. Böyle şişmana can kurban. Tam hazır değil. Ama bu futbolcunun oynadığı takım ismi ne olursa olsun, topu 18’e sokuyorsa, bu adam da kaleye sokar. Kleberson tırnağından saç teline futbolcu.

2002 Dünya Kupası’nda seyretmiştim. O gün için biri çıkıp da ‘3 sene sonra bu futbolcu Beşiktaş’ta’ deseydi, ‘dalga geçme’ derdim. Ali Tandoğan bana göre bu ülkede en iyi sağ kanat oyuncusu. Yalnız Beşiktaş’ta değil, Milli Takım’da da oynamalı. Youla iyi futbolcu. Geniş arazi oyuncusu, kontratak adamı lakaplı. Ama dedim ya, iyi futbolcuysan her kalıba girersin. Biraz sabredilirse şu andaki kalıbın da en iyi oyuncusu olacak. Bu sabrı da Beşiktaş’ın tribünde oturan insanı gösterecek. Göstermeli de. Adem yetenekli. İyi bir sol ayağı var. Bir pozisyon sonrasını da düşünen bir futbolcu. Anladığım kadarıyla ‘istikrar ibresi titrek’ bir maç beğenirsem, diğerinde beğenmiyorum. Kürşat geldi, gitti. Ben Gökhan’ı yeni transfer olarak görüyorum. Onun olduğu yerde Kürşat’a zaten forma yoktu. Büyük bir camiaya gitti. Futbolcu oynadığı zaman mutlu olur. Burada sıkılacağına Trabzon’da mutlu olsun.

Avrupa’da kalacaklar

BEŞİKTAŞ’ın Avrupa seyir defterine baktığımda 270 dakika geride kalmış. Son 90 dakika Malmö’de. En önemli 90 dakika. İlk eşleşilen Vaduz takımı futbolcusuz bir futbol takımıydı. Oynanan koca 180 dakikada aklımda kalan tek bir oyuncuları yok. Malmö öyle değil. Beşiktaş’tan daha iyi bir takım mı? Öyle de değil. Maç kritiğinde Malmö için ‘langırt takımı’ benzetmesi yapmıştım. İşte aynen öyle. Küçümsemek için yapmadım. Oyun kalıbı için yazmıştım. Arka dörtlüden santrayı geçen tek bir oyuncuları olmadı. Orta sahadan hücuma çıkanı da ara ki bulasın. Kalite olarak ‘ah şu da Beşiktaş’ta olsa’ dediğim oyuncuları da yok. Ama az yetenekleriyle hadlerini çok iyi bilip, oynuyorlar. Kaleye gelen ilk top gol oldu. Olan oldu. ‘Hata şurdaydı, burdaydı’ diye vıdı vıdı yapmanın alemi yok. Beşiktaş oraya gidecek, kazanacak, Avrupa’da kalacak. Başka da yolu yok. Ben futbolcuları bu mesuliyetin üstesinden geleceğine inanıyorum.
Yazının Devamını Oku

İki ayrı devre

19 Eylül 2005
<B>DÜN </B>akşamki oyunda iki ayrı devrede, iki ayrı takımı beğendim. Oyunun ilk yarısında Fenerbahçe, çok serinli kanlı, maç öncesinin senaryosunu iyi yazmış görüntüdeydi. Hiç telaş etmeden sabırla top dolaştırdılar. Golü bulduktan sonra da oyunu istedikleri şekle soktular.

Bu arada Anelka’nın golü şapka çıkarılacak bir gol. Beşiktaş oyuna yanlış 11’le başladı. bunun telafisini devre arasında Rıza yaptı. Oyuna soktuğu oyuncular maçın rengini değiştirdi. Bu takımda Ahmed Hassan varsa, kenarda oturmaz. Ne kadar kötü oynarsa oynasın, rakibi sıkıntıya sokan bir futbolcu.

Beşiktaş’ın ikinci yarı futbol oynama iştahını beğendim. İlk yarıdaki stresten uzak, ne yaptığını bilen bir takım oldu. Gol de bulundu. Bir tane direğe giden top var, onun dışında da kaleci Volkan’ın çıkardığı 3 tane de gol şutu var. Yalnız Beşiktaş’ın defansı çatırdıyor. Hemen hemen bir tek Anelka, Beşiktaş defansını zor durumlara düşürdü.

Tuhaf oyun

Maçın hakemi bu zor maçı büyük hatalar içinde olmadan bitirdi. Çaldığı birkaç yanlış düdük tabii ki var. Ama bu kadar ağır maçta onlar da normal. Maçın neticesine tesir edecek büyük bir hata içinde olmadı.

Beşiktaş’ın ilk 6 haftadaki puan kaybı 10. Bu hoş değil. Ama lig de bitmiş değil. İkinci yarıdaki oyuna tutunma çabası olursa, bu takım iş yapar. Ama ilk yarıdaki gibi koca 45 dakikayı sokağa atarsa, o zaman iş zor.

Neticede bu derbi. Dünkü maçtan her türlü netice çıkabilirdi. Ama hep deriz ya, futbol tuhaf oyundur. Beşiktaş, Kleberson’la bulduğu muhteşem golden sonra bu golü yememeliydi.

Benim maçtan önce mantık favorim yoktu. Gönül favorim vardı. Beşiktaş kazansın istiyordum. Olmadı.
Yazının Devamını Oku

Yarısı bitti

16 Eylül 2005
<B>BU </B>tip oyunlar çift bacaklı. Boyları uzun, 180 dakika. Dün akşam yarısı bitti. Oyuna dalmadan şunu söylemek isterim; Beşiktaş rakipten daha iyi bir takım. Malmö’de tur atlayacaklarına inancım büyük. Bu işten biraz anlıyorsam, öyle de olacak.

Beşiktaş bundan daha kötü oynayamaz. Para versen de oynayamaz. Rakip langırt takımı gibi. Öyle belli kalıpları var ki, ne olursa olsun değiştirmiyor. Bloklar arasına ne bir kişi ekliyorlar, ne de bir kişi çıkarıyorlar.

Bu tip takımlarla kendi evinde oynamak zordur. Bunu da biliyorum. Beşiktaş, adamların istediği gibi oynadı. Hayal gibi bir ilk 45 dakika yaşadılar. İlk yarıda Beşiktaş’ın Ali Tandoğan’ın ayağından giden bir tek topu var. Adamların değil atakları, Beşiktaş’ın onsekizinin içine girişini görmedim. Böyle bir 45 dakika oynandı, sokağa atıldı.

Seyirci galip

İkinci yarı Kleberson sazı biraz eline aldı, 5 tane gollük pozisyonu vardı. Üçünü kaleci çıkardı. Kleberson’dan başka da Beşiktaş’ta şu da iyi oynadı diyebileceğim bir adam yok.

Mustafa sakatlanıp çıktıktan sonra oyun çorbaya döndü. Kimin nerede oynadığını anlamış değilim. Rakibin ağır defansı var. Ama hava toplarında iyiler. Topu yukarıya kaldırıp oynayacaksan, helikopter kiralamaktan başka çaren yok. Çare topu yere indirip, kenarlardan oynamak, tempoyu yükseltmek. Beşiktaş bunların hiçbirini yapmayıp oyuna başladığı yerde oynayıp, geri paslarla tekrar başladı.

Bu kadar ağır top oynamak futbol tabirinde rakibin kucağına oturmaktı. Adamlar çerçeviyi bir defa buldular o da kornerden gol oldu.

O golden sonra da iki üç tane gol pozisyonları var. Çünkü defans ay çiçeği gibi oldu. Maçın hakemi de namuslu çıktı, namussuz... Ne gördüyse çaldı. Tam bir deplasman hakemi. İnşallah rövanşta da böyle bir hakem olur. Yine tekrar ediyorum, Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynarsa Malmö’de hiçbir sıkıntaya düşmeden turu bulur. Dünkü maçta takım mağlup, seyirci galip. Hepsine helal olsun. 90 dakika takımlarının arkasında değil, yanında oldular.
Yazının Devamını Oku

Hasar büyük

11 Eylül 2005
<B>BAZI</B> oyunlar vardır, ne anlatılabilir gibidir, ne de anlaşılabilir... Ben dün akşamki oyunu anlamadım. Beşiktaş bir ilk yarı oynadı, o 45 dakikayı sokağa attı. Girilen bir pozisyon var, yenilen bir gol ve üç tane de rakibe verilen pozisyon... Böyle maçlarda böyle oynuyorsan hayra alamet değildir. Öyle de oldu. İkinci yarı oyun rakibin sahasına yüklendi. Ama yine verilen iki tane çok net poziyon var. ‘Ben büyük takımım, şampiyonluğa oynuyorum’ diyorsan, rakibe böyle basit pozisyon vermeyeceksin. Ben tek maça bakıp da ahkam kesen adam değilim. Tek maçta her şey olur. Ama dün akşamki görüntü Beşiktaş adına hoş değil. Çok zor bir iki hafta Beşiktaş’ı bekliyor. Hem Avrupa var, hem de içerisi... Dün akşamki görüntü iyi değil. Maçın kocaman kocaman dakikalarına bakıyorum, bir tane de oynayan Beşiktaşlı oyuncu seçeyim diye kıvranıyorum. Böyle bir adam yok.

Gözüm Tümer’i aradı

Tümer
diye bir adam çıktı, iki tane milli maçı bize çevirdi. Dün akşam saklambaç oynadı. Büyük takımın lider bir oyuncusu yoksa, o maç zor olur. Dün akşamki gibi.

Rize’yi es geçeyim istemiyorum. Her oyuncusu üç kişilik efor sarfetti. Ayağına gelen topu kafası ile çıkaran çocuklar gördüm. Maçın tabelasına baktığımda, oraya yazan numara Rizeli oyuncuların futbola olan iştahından kaynaklandı. ‘Saha kötüydü, hava şartları müsait değildi’ diye hiçbir Beşiktaşlı oyuncunun arkasına saklanacağı mazeret olamaz. İyi bir futbol takımı her saha ve hava şartlarında iyi oynayan yahut da iyi oynamaya çalışan takımdır.

Beşiktaş’ta hasar büyük. Bu maçta çabuk ders çıkarsa, vakit de geçmiş değil. Ama öğrenmek ve tecrübe kazanmak adına kayıplar ileride kazanmaya tecrübe olur. İnşallah Beşiktaş’ın oyuncuları böyle düşünür.

Et mi, balık mı?

Maçın hakemi, benim ezberime aldığım kadar, maçına göre hakemlik yapıyor. Ben bu kadar iyi hakem mi, kötü hakem mi anlamış değilim. Hani bir yerde de şunu söylemek isterim. Et mi, balık mı? Şimdiye kadar da anlamış değilim. Dün akşam kötü yönetmedi. Ama maçın içine ettiği maçları da çok iyi hatırlıyorum.

Neticede Beşiktaş, çok zor bir döneme girdi. Sağlıklı çıkar mı, çıkmaz mı bilinmez. Maçlar yol aldıkça belli olacak. Ama dün akşam iyi tarafından yakaladığım bir tarafı yok.
Yazının Devamını Oku

Ucu gözüktü

8 Eylül 2005
<B>ÇOK</B> ciddi bir turnuvanın içindeyiz. Ama maalesef turnuva oynamayı beceremedik. İstikrar ibresi titrek olan takımlar turnuvalarda zorlanır. Tıpkı bizim zorlandığımız gibi. Puanları kepçe ile dağıttık. Yumurta kapıya dayandı. Çay kaşığıyla topluyoruz. Dünkü oyundan memnun olmayacak bir tek Türk insanı çıkmaz. Akıllı oynadık. Nasıl oynadığımız önemli değildi. Kazanmak önemliydi. Onu da becerdik. Bu takım gider, orada Arnavutluk’u yener. Ama Danimarka-Yunanistan maçına bağlı beklentilerimiz var. İş kendi ayağımızdan çıktı, başkalarının kayıplarını bekliyoruz.

Dünkü oyunu seyrettikten sonra, ‘Bu gruptan Ukrayna nasıl birinci oldu, çıktı da, biz zorlanıyoruz’ diye çok düşündüm. Dün oynayan çocukların hiçbirini birbirinden ayırmak istemiyorum. Hepsinin ayaklarına sağlık. Ama birini biraz ayırayım.

Tümer attığı golle nefes verdi. Gol muhteşem, gol öncesi Hakan’ın asisti de öyle. Başta da dedim ya, akıllı oynadık. Bu maç böyle oynanmalıydı. Kazandık. Ukrayna’yı, Shevchenko’nun olmadığı zaman farklı değerlendirmek lazım. Bu takımın yarısı Shevchenko.

Sıkıntıya düşmedik

İstanbul’da 3-0 kaybettiğimiz maçı da o adam tek başına almıştı. İyi ki, dün akşam yoktu. Amacı kalmamış takımlarla oynamak kolay gibi gelir, ama çok daha zordur. Adamın hiçbir amacı yok, demek ki sıkıntısı da yok. Sıkıntı bizden yanaydı ama biz de sıkıntıya düşmedik.

Golü bulduktan sonra oyunun her azalan dakikası bizim avantajımızdı. Çocuklar onu da ayağa pas yaparak iyi kullandılar. Kaleci Volkan 90 dakika oyun dikkatini hiç kaybetmeden oynadı. Hep oyunun içindeydi. Böyle oynayan kaleci iyi kaleci demektir.

Kara haber çabuk yayılır. Yunanistan galibiyetini duyduk. Ama bu kafayla, bu düşünceyle yine tekrar ediyorum Arnavutluk’u yeneriz. İşimiz Yunanistan’ın kaybına bakıyor. Ama bana göre bu işin ucu gözüktü. Maçın hakemi de ne gördüyse onu çaldı. Hep topun yanındaydı. Hiç yanlış düdük üflemedi. Bana göre gösterdiği kartlar da doğru.
Yazının Devamını Oku

Hoşgeldiniz

3 Eylül 2005
<B>DENİZLİ’DE, ‘Çamlık’</B> diye bir yer var.. 3 sene önce sevgili <B>Korkut Göze</B> ile birlikte yemek yiyiyoruz. Ali Tandoğan geldi, nezaket gösterdi, tabi ki, misafir perverlik de. O aralar Denizli’nin takım kaptanıydı. Sakat oldugu için oynayamayacağı bir Beşiktaş maçı öncesi, ‘Abiler ben doğma büyüme Beşiktaş’lıyım, Beşiktaş’a gelmek istiyorum’ dedi.

Tabii bizim işimiz Beşiktaş Kulübü’ne futbolcu tavsiye etmek değil. Ne Korkut, ne de ben böyle birşey yapmış adamlar değiliz. Ama ben, ‘İnşallah bu çocuğu transfer ederler’ diye içimden geçirdim. Olmadı.Gençlerbirliği’ne gitti, gecikmeli olarak da şimdi Beşiktaş’ta. Sezona çok sanşsız başladı. Olmamalıydı ama ben iş kazası olarak görüyorum.

Bak Ali kardeş, futbolcu eskisi Vedat abin sana neler diyor;

Çok sevdiğin bir camiaya geldin. Futbol yapın tribünde oturan insana sempatik gelecek yapıda. Sen iyi futbolcusun. Bana göre bu ülkede en iyi sağ kenar adamı sensin. Cezan bitti en kısa zamanda tribündeki insanlarla akraba olmaya bak. Ben seni sezon başındaki değil, cezadan sonraki yeni transfer olarak görüyorum. Haydi göreyim seni Ali. Tekrar HOŞGELDİN.

Bir Hoşgeldin de Gökhan’a

GÖKHAN Zan, seni de yeni transfer olarak görüyorum. Geçen sezon G.Antep stajını iyi tamamladın. Çanakkale’den geldiğinde seni ilk seyrettiğim gün, ‘Bu çoçuk futbol için yaşayacaksa, ikinci bir Alpay geliyor’ dedim. Sen daha da iyi olacaksın. Tabii ki büyük takımda oynamak kolay değil. Oynadığın yerde arkanda geniş arazi var. Ufak takımda bu yok, dar mesafede oynamak defans için kolaylık.

Hücum yapan bir takımda oynuyorsan, işler zorlaşır. Kendine çok iyi baktığın belli. Fizik yönden hiçbir sıkıntı yaşamazsın. Aslan gibide bir yüreğin var. Onu sahaya koyuyorsun, aferin sana. Şimdilerde bazı pozisyonlarda hafif tedirginliklerin oluyor, maçlar yol aldıkça bu kendiliğinden hallolur. Hem Beşiktaş’a, hem de Türk futboluna uzun seneler hizmet edeceksin.

Hadi göreyim seni aslanım.

Bugün Bayram

MİLLİ
Takım hepimizin takımı onun için, konuşurken de, yazarken de çok titiz davranırım. Öyle puanları sokağa attık ki, atmasak şimdi elimiz bitmiş okeye dönüyor olacaktık. İşimiz hiç de kolay değil. Fatih’i de yanına aldığı kardeşleri de çok severim, sevgi borç verilmez. Ne olursa olsun geri alacak halim yok. Kuyruğa giripte 2008’i bekleyecek de keyfim yok. Bugün oynayacağımız maç futbol bayramımız olsun istiyorum. Fatih ve ekibini, futbolcularını samimi görüyorum. Samimi iseler, sahici davranacaklardır. Yok öyle değillerse yandık.

Kısa ama böyle.
Yazının Devamını Oku

Tuhaf akşam

29 Ağustos 2005
<B>FUTBOLDA</B> olmazsa olmazlar vardır. Dün akşam seyrettiğim oyun bunlardan biri. Oyunu ikiye ayırıyorum. İlk yarı Beşiktaş’ın direkten dönen bir topu var. 3 tane de gol pozisyonu. Rakibin pozisyonu yok. Bir futbol takımı ileri giderken gol pozisyonuna girip, geriye de dönerken pozisyon vermiyorsa iyi bir futbol takımıdır.

İkinci yarı rakibin bulduğu bir pozisyon var. Ki benim gördüğüm Beşiktaş’ın göbeğinde bu zaaf var. Vaduz maçında da bunun kopyası bir gol yendi. Rıza’nın hemen oraya bir yama bulması şart. İkinci yarı Beşiktaş’ın yine çok gol pozisyonu var. Ama gol yok.

Uzatmada bulunan gol, her zaman olacak iş değil. Böyle rakiplerle oynarken, oyunu çözmenin ilacı erken gol. Öyle düşünüp, öyle oynamak lazım. Erken golü bulamıyorsan, oyunun her azalan dakikası seni sıkıntıya sokar. Dün akşam olduğu gibi.

Ailton büyük golcü. Dün akşam sahadan 3 gol yapıp da çıkardı. Gittiği veyahut da durduğu yerler hep gol yeri. Ama vurduğu toplar kalecinin üstüne gitti. Bu da her maç olmaz. Adam bir yerden gol yapacak. Çünkü orada duruyor. Beşiktaş takımı hepsi birden kazanmayı çok istediler ama hep birlikte düşünüp, oynayamadılar.

Ölü dirildi

Bir maça bakıp, Beşiktaş’ın bu kaybıyla, Beşiktaş bundan sonra zorluk çeker diye düşünmüyorum. Beşiktaş’ın öyle bir kalabalığı var ki, böyle taraftar dostlar başına. Bu taraftarla her şey daha iyi olur. Bu taraftar, oynayan oyuncuyu değil, ölüyü diriltir. Onun için diyorum ki, Beşiktaş, maçlar yol aldıkça, bu seyircisiyle beraber iyi işler yapacak.

Avrupa’da da iyi yerlere taşınacak. Ben, dün akşam oynanan futbola bakıp, bunları söylemiyorum. Seyirciyle birlikte futbolcunun bütünleşmesini gördüm. Bunlar kendiliğinden olacak işler değil. Demek ki, Beşiktaş’ın taraftarı oyuncusuna güveniyor. Oyuncusu da seyircisine mahcup olmamak için elinde, avucunda ne varsa sahaya sürecek.

Maçın hakemi neticeye tesir edecek hiçbir şey yapmadı. Bir tek falso D.Bakır takımının kalecisi oyundan 10 dakika çaldı. Ben sarı karttan vazgeçtim. Bir ihtar dahi vermedi. Diyarbakır takımı ligin mütevazı takımlarından biri. Ama deplasman takımı hüviyetinde. Dışarıdan puan çıkaracaklar. Ama içeride zorlukları olacak. Neticede uzatmada bulunan puan, puandır.

Ama dedim ya, her zaman olmaz. Baştan işini halledeceksin.
Yazının Devamını Oku

İşlerini hallettiler

26 Ağustos 2005
<B>BEŞİKTAŞ </B>ilk oyunda 1-0’la İstanbul’a döndü. Benim de bir iddiam vardı, futbolcusu olmayan bir takımla rövanş 40 gün 40 gece oynansa, Beşiktaş bu takımı eler demiştim. Öyle de oldu. Yanılmadım. Tabelada yazan numaralar iyi. Oynayan oyun iyi değil. Tabii ki, rakibi küçümsediğin zaman onun oynadığı topa ayak uydurursun, maçın yarısı da öyle geçti. Beşiktaş’ın iki önemli eksiği vardı. Kleberson ve Tümer. Beşiktaş iyi top oynacaksa bu eksikleri kullandığı zaman oynayacak. Bu iki oyuncu Beşiktaş’ın bütün oyun kalıbını değiştirecek güce sahip.

Dün akşamki oyunda o kadar çok top kaybı oldu ki, hayretler içinde kaldım. Bu büyük fark daha ilk yarıda olmalıydı. Yenilen golde Adem ile Gökhan’ın pozisyon hataları vardı. Cordoba’nın yapacağı bir şey yoktu.

Sergen’i ben ilk defa bu kadar pasif oynarken gördüm. Hiçbir şey yapmadan 45 dakika sahada dolandı, durdu, çıktı. Sergen gibi bir oyuncu fizik olarak hazır olmadığı zaman oynamamalı.

Daha ciddi olacaklar

Ailton
yalnız golde görülecek bir futbolcu. Adam bulduğu topu gol yapıyor. İşi bu. Dün akşamki oyundan çıkarılışına ben bir şey diyemeyeceğim. Ankara’dan sonraki maçta bir senaryo yazılmış dün akşam o oynandı.

Youla tabii istekli oynuyor ama iyi oynamıyor. Ama kötü bir futbolcu değil, kötü transfer de değil. Maçlar yol aldıkça, takım arkadaşları ona alıştıkça, iyi iş yapacak gibime geliyor.

Koray hiçbir maçı hafife alıp oynayan bir oyuncu değil. Mahalle maçı oynasa bu ciddiyette oynayacak. Aferin kere aferin.

Bu maçın hakemine söylenecek bir şey yok. Ofsayt olan bir golü vermedi. Ailton’un bir penaltı pozisyonu var. Elle çekme yok, ayağa darbe var. Verse kimse bir şey diyemez, vermedi yine denmez.

Neticede Beşiktaş işini halletmiş bir takım olarak turu bağladı. Bundan sonraki rakipler daha ciddi olacak. İnancım şu, Beşiktaş daha ciddi oynayacak.
Yazının Devamını Oku