BU tip oyunlar çift bacaklı. Boyları uzun, 180 dakika. Dün akşam yarısı bitti.
Oyuna dalmadan şunu söylemek isterim; Beşiktaş rakipten daha iyi bir takım. Malmö’de tur atlayacaklarına inancım büyük. Bu işten biraz anlıyorsam, öyle de olacak.
Beşiktaş bundan daha kötü oynayamaz. Para versen de oynayamaz. Rakip langırt takımı gibi. Öyle belli kalıpları var ki, ne olursa olsun değiştirmiyor. Bloklar arasına ne bir kişi ekliyorlar, ne de bir kişi çıkarıyorlar.
Bu tip takımlarla kendi evinde oynamak zordur. Bunu da biliyorum. Beşiktaş, adamların istediği gibi oynadı. Hayal gibi bir ilk 45 dakika yaşadılar. İlk yarıda Beşiktaş’ın Ali Tandoğan’ın ayağından giden bir tek topu var. Adamların değil atakları, Beşiktaş’ın onsekizinin içine girişini görmedim. Böyle bir 45 dakika oynandı, sokağa atıldı.
Seyirci galip
İkinci yarı Kleberson sazı biraz eline aldı, 5 tane gollük pozisyonu vardı. Üçünü kaleci çıkardı. Kleberson’dan başka da Beşiktaş’ta şu da iyi oynadı diyebileceğim bir adam yok.
Mustafa sakatlanıp çıktıktan sonra oyun çorbaya döndü. Kimin nerede oynadığını anlamış değilim. Rakibin ağır defansı var. Ama hava toplarında iyiler. Topu yukarıya kaldırıp oynayacaksan, helikopter kiralamaktan başka çaren yok. Çare topu yere indirip, kenarlardan oynamak, tempoyu yükseltmek. Beşiktaş bunların hiçbirini yapmayıp oyuna başladığı yerde oynayıp, geri paslarla tekrar başladı.
Bu kadar ağır top oynamak futbol tabirinde rakibin kucağına oturmaktı. Adamlar çerçeviyi bir defa buldular o da kornerden gol oldu.
O golden sonra da iki üç tane gol pozisyonları var. Çünkü defans ay çiçeği gibi oldu. Maçın hakemi de namuslu çıktı, namussuz... Ne gördüyse çaldı. Tam bir deplasman hakemi. İnşallah rövanşta da böyle bir hakem olur. Yine tekrar ediyorum, Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynarsa Malmö’de hiçbir sıkıntaya düşmeden turu bulur. Dünkü maçta takım mağlup, seyirci galip. Hepsine helal olsun. 90 dakika takımlarının arkasında değil, yanında oldular.