21 Ağustos 2005
<B>BENİM</B> güzel adamım. Ben seni 12 yaşından beri tanıyorum. Futbolculuğuna hep şapka çıkardım. Antrenör oldun, bu ülkenin en iyi hocalarından biri <B>Rıza</B> olacak diye tutturdum. Her gittiğin yerde iyi işler yaptın, ben de seninle onur duydum, keyif aldım. Beşiktaş’a geldin, ‘Beşiktaş’ın öz evladı Beşiktaş’ı iyi yerlere taşıyacak’ diye tutturdum, durdum. Ben bu hislerimden vazgeçecek değilim. Ancak sen vazgeçersen yollarımız ayrılacak. Dün akşam karnene kötü not aldın. Ben gönül adamıyım, seni de öyle tanırım. Taktik adamı olmak, maç kurtarır, adam kurtarmaz. Hele hele takımı hiç kurtarmaz.
Ailton diye bir adam aldırdın, becerine sağlık. Alanların da cüzdanlarına. Seninle beraber Beşiktaş bir yerlere taşınacak ise bu adamla olacak. Bu adam benim çok ezberimde, çok seyrettim. Hangi takımda oynarsa oynasın, o oynadığı takım, topu onsekiz içine sokabiliyorsa, bu oyuncu da kaleye sokar. Adam dün akşamki oyunda, golünü atmış, tribünlerle gönül gönüle gelmiş, tribünler Beşiktaş değil, adamın ismini bağırıyor ve sen bu adamı çıkarıyorsun.
İki elle sarıl
Sakın ola, ‘Daha tam hazır değil onun için çıkardım’ ya da ‘Taktik için çıkardım’ deme. Bu adama iki elle değil, 10 elle sarıl. Ben dün akşamki Ailton’un çıkışından ürktüm. Öne geçtiğin maçı kaybetseydin inan mazeret bulamazdın.
Rıza bak kardeş, maçta öyle oldu, böyle oldu demiyorum. İki takım arasında zaten sıklet farkı var. Hele hele ikinci yarı Beşiktaş, oyunun bütününü öbür sahaya yıktı. G.Birliği’nin direkten dönen bir tek topu var onun dışında pozisyonu yok. Senin takımın zaten rakibe göre ağır vasıta. Bu maç için vıdı vıdı yapmanın bence bir alemi yok.
Maçın bir tek şeyi var, karşılaşmayı değiştiren adamı senin dışarı almam. Adama hazır değil diyorsan, çıktığına burun kıvırdı, rahatsız oldu. Bu tür futbolcularla gönül gönüle olursan takımını daha iyi yerlere taşırsın.
Sakın ola da Vedat abi neden yazdın, bir yerde kulağıma fısıldasaydın deme. Benim işim bu. Benim elime ekmek bu kulvardan geliyor. Beşiktaş’ın da amigosu değilim. Ne görüyorsam, ne hissediyorsam onu yazıyorum. Kulağına küpe olsun istedim.
Yazının Devamını Oku 15 Ağustos 2005
<B>YUKARIDA </B>attığım başlık maç kazanıldı diye değil. İki yeni transferin bu takıma <B>‘Cuk</B>’ oturmasından dolayı. Bu iki futbolcuyu da ezberine almış bir adamım. İkisini de çok seyrettim. Futbolculuklarına diyecek yok. Ama her futbol takımın transferleri, bünyeye nasıl cevap verir diye maçların yol almasını beklemek gerekir. Ama ben beklemeyeceğim. Onun için ‘İşlem tamam’ diyorum.
Yönetimi tebrik ediyorum. Böyle bir transferden daha iyi can sağlığı. Dün akşam ki oyunda ikisi de ‘Biz futbolcuyuz’ diye ses çıkarmadılar, bağırdılar. Beşiktaş’ın ideal kadros,u dün akşam kullandığı kadronun bir iki değişikliğiyle böyle olur. Bu kadro, iyi kadro. İş görecek. Denizli takımı öyle hafife alınacak bir takım değil. Ama Beşiktaş istediğini rakibine kabul ettirdi. Elini kolunu sallıya sallıya da üç puanı çıkardı. Attığından fazlasını da kaçırdı.
Sıkıntı kalmaz
Dün akşamki oyunun, bana göre üç tane çok iyi oynayan oyuncusu var. Liste başı Ahmet Hassan’ı yapıyorum. Okan ve Koray’ı da peşine takıyorum. Bu üç kardeşte hemen hemen sıfır hatayla top oynadılar. Ahmet Hassan, hem attı hem attırdı. Ben onu İSviçre’de de çok beğenmiştim. Demek ki bu sene iyi işler yapacak. Zaten iyi futbolcu. Rıza’da kim iyiyse ona forma veren bir adam. Adem’i de Avrupa’daki kupa maçında beğenmiştim. Hemen bir şey yazmak istemedim. dün akşam da dikkatle izledim. Bir kere futbola yakın akraba. Sol ayağı da iyi. Demek ki sol kanatın da sorunu kalmayacak. Tümer’in de yahut Sergen’in oynar hale gelmesi, İbrahim Akın’ın sakatlığının geçmesi, bu kadroya alternatif taşır. Beşiktaş’ın o zaman ne sahaiçi, ne kulübe sıkıntısı kalmaz.
Dünkü maçın hakemi geçen sezon bir defa seyredip beğenmiştim. İyi maç yönetmişti. Dün akşam belki maça tesir edecek ters bir düdük çalmadı ama faul olan pozisyonları es geçti, olmayanlara faul çaldı, iyi süzemedi. İnşallah dün akşamki formsuzluğudur. Bundan sonra daha iyi maçlar yönetir. Beşiktaş’ın bu kadrosu üç kulvarda yarışacak bir kadro oldu. Arkasına da büyük gürültü toplayan bu takım, bu işin altından üstesinden gelmesi lazım. Ne diyelim kolay gelsin.
Yazının Devamını Oku 12 Ağustos 2005
<B>ESKİ </B>mekanlar hem imajlarını değiştirmek için, hem de yeni bir çehreye kavuşmak için <B>‘Tadilattayız. Kapalıyız’ </B>diye levha asarlar. Ben de Beşiktaş’ı tadilatta diye görüyorum. Yenilikler ne mi olacak? Sergen ile Tümer, 90 dakika oynar hale gelecek. İki yeni Brezilyalı -ki bunlar benim ezberimde var, çıplak gözle her ikisini de çok seyrettim- yeni bir çehre kazandıracak. İbrahim Akın gibi çok yönlü bir oyuncu, en azından sakatlığı geçtiğinde kadroda olacak. Bu yenileşmenin de ambalajını yapacak, süsleyecek olan adam Rıza Çalımbay. Rıza’ya inancım var, bunlar zaman içinde olacak, ama tren kaçmadan olsun.
Maçı skor tabelasına bakmadan yazıyorum. Bunlar boyu uzun maçlar; 180 dakika. Tabii ki rakip aşağılanmaz, ama maçın boyu 40 gün 40 gece olsa, Beşiktaş bu rakibi geçer. Futbol fazlalığı hangi kadro ile olursa olsun Beşiktaş’tan yana. Rakip takımda, ‘Ah, şu da Beşiktaş’ta olsa’ diyebileceğim tek adam yok.
Youla sahici
Kaleden başlayıp ile uca doğru gideyim... Cordoba oyunu ciddiye aldığında, ondan daha iyi kaleci yok. Ali Tandoğan Kayseri’de utandı. Utanan adam, 3 gün sonra o psikoloji ile iyi top oynayamaz. Öyle de oldu. Bunu Rıza’nın düşünmesi lazımdı. İkinci yarıda Ali Güneş’i alması doğru, Ali Tandoğan’ı baştan oynatması yanlıştı. Youla’yı ben Gençlerbirliği’nde bu kadar samimi oynarken görmüyordum. Beşiktaş’ta öyle oynuyor. Samimiysen sahicisin demektir. Bu Youla Beşiktaş’ın çok işini görecek.
Okan çok deneyimli bir oyuncu. Ara sıra futbol molası veriyor, ama oyunu hafife almadığı zaman iş görüyor.
Pancu şaşırtıyor
Ahmed Hassan zaten benim beğendiğim oyuncu, olmadık yerde, olmadık işler yapabiliyor. Koray diye bir çocuk var; Allah nazardan saklasın. Beşiktaş’ın emniyet sübabı. Her girdiği topu da, rakibi de çürütüyor. Ne toplu ne topsuz, bu çocuğu geçen adam yok.
Gökhan’ın maçlar yol aldıkça daha iyi yerlere taşınacağına inanıyorum. Oynaya oynaya çok daha iyi olacak. Pancu’ya şaşırıyorum. Bir adam bisiklete binmeyi unutmaz, futbolcu da top oynamayı. Ama bu kardeş geldiği ilk sezondan bu yana geri saymaya başladı. Neticede rakibi anlatmaya gerek yok. Hakemlik bir maç da değildi. Toplarsak, bundan sonraki turlara bakılacak. Ama dedim ya, erken tadilat şart.
Yazının Devamını Oku 7 Ağustos 2005
<B>DÜN </B>akşam oynanan oyunda Beşiktaş’ı beğenmek mümkün değil. Herkesin bildiğini ben de biliyorum. Ligin ilk oyunları herşeye gebedir. Zordur. Üstüne üstlük 75 dakika gibi büyük bir zamanda eksik oynamak, ikinci bir kambur. Bunlara hep tamam. Ama dün ilk sürülen kadroyu beğenmiş değilim. Ali oynamasın, Veli oynamasın demiyorum. O Rıza’nın bileceği iş. Ama Sergen varsa, ‘oynasın’ diyorum. Sergen’siz olmaz. Bu takım bir şeyler yapmak istiyorsa, Sergen’i sakat değilse, cezalı değilse kullanmak mecburiyetinde. Bu ülkede saha içi patronu olarak Sergen’den büyük oyuncu yok. Dün akşam da 100. golünü attı. Hem tebrik ediyorum hem de devamını bekliyorum.
Öp başına koy
Tabii ki Beşiktaş’ın dün oyuna sürdüğü, ideal kadrosu değil. Oyuna tesir edecek 2 adam dışarda. Ailton’la Tümer’in bu takıma mutlaka eli değer. Youla’nın dün akşamki çaresizliğine, denecek bir laf yok. O kadar tek başına kaldı ki topu kucağına alsa, öbür kaleye gidemez.
Dün akşamın en iyi futbolcusu, hemen hemen sıfır hatayla oynayan Koray. Aferin bu çocuğa. Büyük bir iş ahlakı var. Bir saniye bile oyundan kaytarmadan oynuyor. Ali Tandoğan, bu takımın iyi bir transferi. İyi futbolcu ama iyi de sporcu olmalı. Dün, hiç lüzumu yokken yan hakeme herhalde iyi şeyler söylemedi ki oyundan atıldı. Zaten sıcak, bir de 10 kişi kalmış takım 1 puanı çıkardıysa, öpüp başına koyacak. Beşiktaş’ın yediği gole ne mi diyeceğim? Çocuk takımı yer. Rakip atmadı, İbrahim Toraman’la Cordoba yedi.
Kartlar doğru
Erciyes, ligin yeni takımı. Yeni de bir kadro yapmışlar. 17 tane de oyuncu transfer etmişler. Takım yanlız kağıt üzerinde iyi isimlerden oluşmuyor. Bir iki hafta sonra, bu ligde çok ciddi bir ekip olacağının sinyellerini gördüm. Beşiktaş’tan daha çok pozisyona girdiler. Birbirlerinin hatalarını kapama çabalarını gördüm. Kayseri’ye gidip Erciyes’ten kolay puan çıkarırım diye düşünenler yanılır. Kaldı ki arkalarına büyükte kalabalık toplamışlar. Maçın hakemi bana göre ülkenin iyi hakemlerinden biri. Youla’nın girdiği bir pozisyon var. Penaltı mı değil mi oturduğum yerden bana göre değil. Ama pozisyona yakındı o da iyi süzdü diye düşünüyorum. Gösterdiği bütün kartlar doğru. Tabiki bir iki tane yanlış düdük üfledi. Ama o kadar olacak. Netice de Beşiktaş lige iyi başlamadı. Ama arkaya düştüğü bir maçtan 10 kişi de olsa en azından utanmadan maçı bitirdi. Hafta arası oynanacak Avrupa Kupası var. Oraya da biraz olsun moral taşınacak. Bu beraberliğin en iyi tarafı bu.
Yazının Devamını Oku 5 Haziran 2005
<B>BU </B>sezonun en önemli maçında ve kazanmaya mecbur olduğumuz bir oyunu, kazanmayı beceremedik. Çıkmaz sokağa girdik. Rakibin istediğini yaptık. Kendi istediğimizi değil. Rakip, 5 kişi, arkada tutup oynayan bir takım. Bu şekilde oynayarakta Avrupa Şampiyonu oldular. Havadan oynayarak, Yunanlıları yenmek mümkün değil. Bu bizim takım için geçerli de değil. Hangi takım olursa olsun, bu Yunan takımını havadan geçemez, hele biz hiç geçemeyiz.
O kadar yanlış oynadık ki adeta arandık. Bundan önceki kayıplarımız da, hep yanlış oynamaktan oldu. Dün akşam, şöyle bir şey tesbit ettim. Ben, şimdiye kadar hiç bir maçta iki kalecinin de bu kadar az topla buluştuğunu ilk defa gördüm. İki takımın da kalecisi hiç sıkıntıya düşmedi.
Beceremedik
Adamların direkten dönen bir topları var. O gol olsa oyunu da kaybedeceğiz. Gerçi, bu beraberlikte kayıbın büyüğü. Tek tek oyuncular arasında dolaşıp şu iyiydi, bu kötüydü demek istemiyorum. Hep beraber oynanıp kazanılacak bir oyun.
Bu kısa ligden ikinci olup çıkamıyorsan, futbolcunun iyisini kötüsünü ne yapayım. Maçın hakemi belki seyirciye antipatik geldi ama adam iyi hakem. Aynı zamanda dişçiymiş, bizim takımın da en iyi oyuncusu Yıldıray'ı oyundan atıp, bizim de dişimizi çekti.
Ben Milli Takımı dile getirirken de, yazarken de hep iyi tarafından alırım. İyi yazayım isterim. Çünkü bu hepimizin takımı. Ama dün akşam düştüğümüz yere bakıpta, iyi şeyler söylemek mümkün değil. Çok yanlışlar yaptık. Onun cezasını çekiyoruz. Beceremediniz, beceriksizler demek istemiyorum ama aynen öyle oldu.
Yazının Devamını Oku 29 Mayıs 2005
LİGİN son maçı... Beşiktaş'ın ligle hesabı yok. Çok önceden de düşmüş bir Sebat var. Bu saatte oynanacak futbol bu kadar.Her iki takımın oyuncuları da birbirlerini rahatsız etmemek için faul bile yapmadı. Oyunda gösterilen kart yok. Bu tip maçların hakemleri için yorum getirmek mümkün değil. Bu genç hakem, herhalde hakemlik yaşantısında bir daha bundan kolay maç bulamaz. Beşiktaş takımının ne oynadığına hem bakmıyorum, hem de hesap sorulmaz diye düşünüyorum. Dünkü oyunda hesap sorulacak tek bir oyuncu var; o da Mustafa Doğan. Yedirdiği bir ilk gol var, laubaliliğinin Beşiktaş adına çıkmış faturası. Başka oyuncuların ne yaptığını dile getirmeyeceğim. Ama bu tip oyunlarda baş oyuncular kaliteli olanlardır. Ben de hep top Tümer'in ayağına gelsin diye seyrettim. Çok iyi işler yaptı. Hele hele ikinci golde topu sanki eliyle Veysel'in kafasına bıraktı. Mehmet'in kumaşı iyiDün Rıza, Mehmet diye genç takımdan bir oyuncu oynattı. Bu çocuğun kumaşı iyi. Çok iyi bir sol ayağı var. Oynama düşüncesi de üst seviyede. Bu çocuk ileride Beşiktaş'ta oynar mı bilmiyorum ama, bu işten çok ekmek yer.Ben Sebat'a ilk defa geldim. Çok sempatik bir statları var. Bana Sebat zaten takım olarak da sempatik gelen bir ekip. Süper Lig'den düştüler, İkinci Lig iğneli fıçı. Çıkmak çok zor. Demek ki, işleri de zor.Neticede Süper Lig tatile girdi. Dünkü oyuna bakıp Beşiktaş'tan şu gitsin, şu kalsın demek mümkün değil. Artık yeni sezona bakacağız.
button
Yazının Devamını Oku 22 Mayıs 2005
<B>BEŞİKTAŞ, Rıza</B> geldiğinden bu yana işini gören bir takım oldu. Haa çok mu iyi oynuyor, onu ben söylemeyeyim de, parçalı bulutlu diyeyim. Dün akşamki oyun Beşiktaş için prestij maçı. Beşiktaş bu sezon oynanan ligde, düşecek yeri de, çıkacak yeri de olmayan bir takım. Ama rakibin işi zor. İğneli fıçının içinde. Puan onlara lazım ama, Beşiktaş yarım yamalak da olsa ciddiye aldığı maçı kazandı.
Kayseri eğer bu ligde bu kadrosuyla kalacak ise, bana göre sezonun 1 numaralı antrenörü Hikmet Karaman'dır. Hafızam beni yanıltmıyor ise, hemen hemen son 9-10 maçını kaybetmeyen bir takım yaptı. Ligde tutunacak ise, o birer birer topladığı puanlar bile Kayseri'yi Süper Lig'de tutacak.
Beşiktaş'ı yazmak, yorum getirmek çok zor. Dördüncülüğe kilitlenmiş bir takımın futbolcusu da oynamakta zorlanır, bunu da gözardı etmiyorum. Ama içlerinden bir tanesini liste başı yapıyorum, bir de dibine aferin ekliyorum, bu da Koray'a. İş ahlakı çok üst seviyede olan bu kardeş, Beşiktaş'a daha uzun seneler hizmet edecek. Tabii ki Milli Takımımız'a da. Bu çocuk inanıyorum ki, arkadaşlarıyla plajda top oynasa ciddiyetle oynayacak.
En iyisi Tümer'di
Dün akşamki oyunun bana göre en iyi oyuncusu Tümer. Kötü yaptığı şeyler de oldu ama, iyi yaptığı işler oyunun ambalajı oldu. Çok da güzel bir gol attı, oynadığının karşılığını aldı.
Beşiktaş'ın futbolcuları için bu sezon söylenecek bir şey yok. Yazının başlığına da attım; işlerini görüyorlar. Gidip geleceklerin listesi kabarık. Onların içinden adam ayırmak benim değil, Rıza'nın işi.
Dünkü oyunda hakem nasıldı mı? Her iki takımın oyuncuları da o kadar iyi niyetliydi ki, bu maç hakemsiz bile oynanırdı. Herhangi bir tarafın herhangi bir oyuncusu hem top oynayıp, hem hakemlik bile yapabilirdi. Koca maçta bir tek sarı kart bile yok. Ama, uzatma dakikalarında Veysel'e yapılan hareket bana göre penaltı. İşte orada hakem atladı. Tek yanlış o.
Yazının Devamını Oku 16 Mayıs 2005
<B>MAÇTAN </B>çıktım, bir televizyon kanalı ‘<B>Vedat ağabey bu maçın adamı kim?’ </B>diye sordu. Söylediklerim aynen şöyle; Güzel kardeş, bu maçın adamı mı olur. Ben bu sezon bu kadar kötü bir maç seyretmedim. Bu maçın adamı benim. Niye mi? Çünkü bu sıkıntıya 90 dakika katlandım. Benden daha iyi adam mı olur?
Dün akşam ki oyunda, Beşiktaş’ın ligde yapabileceği bir şey kalmamış. Hadi ona biraz göz kırpayım. Ama İstanbulspor, sanki 1 puan onları kurtaracakmış gibi oynadı.
Kurtarma operasyonu
Düşecek bir takım beraberliğe nasıl razı top oynar, akılm ermiş değil. Beşiktaş’ta Koray’ın dışında oyunu ciddiye alıp, oynayan oyuncu yok. Belki İstanbulspor’u kurtarma operasyonu yaptılar. Ama İstanbulspor’un kazanacak hali yok ki. Bir maçın hakemi var, maç kadar kötü. Beşiktaş’ın o muhteşem seyircisi yine İstanbul’dan kalkıp, en az 5 bin kişi takımının arkasında oldular ama Beşiktaş’ın dün akşamki görüntüsü, değil İstanbulspor’u hiçbir takımı yenemez ki.
Pancu’ya başka top lazım
Rıza seneye bu kadrodan kimleri tutacağını iyi hesap etmeli. Bu tip maçlar belki puan kaybı ama Beşiktaş’ın önümüzdeki sezon kazancı olur. Akla, karayı Rıza ayırmalı. Tümer’in dün akşamki kadar top kaybı yaptığını ben hatırlamıyorum. Pancu’ya da başka bir top daha lazım. Takım hep beraber bir topla oynayacak, Pancu da kendi topuyla tek başına oynasın. Çim saha futbolcusu gibi oldu. Bu adam böyle değildi. Hayret ki, hayret.
Cordoba’nın yediği gol de hem defansın çizgi halinde yakalanması hem de kendi zamanlama hatasından oldu. Cordoba’ya da yakışmadı. Neticede ben şu oynanan ligin çabuk oynansa da çabuk bitsin tarafındayım. Sıkıldım.
Yazının Devamını Oku