Vedat Okyar

Hey büyük usta

2 Ekim 2003
Bunlar kısa boylu ligler. Alttan baksan, üstten baksan 6 maç oynuyorsun. Bir kayıpla başlandığı için dün akşam çok önemliydi. Buradan çıkacak puan veya puanlar, bu lige tutunma puanları olacaktı. Ben bu galibiyeti, gözümde fazla büyütmüyorum. Bir iddiam vardı; ‘‘Beşiktaş çok iyi bir futbol takımı. Avrupa'nın neresinde oynarsa oynasın istediğini alır’’ diye düşünüyordum.

İlk başta Lucescu'ya korkunç itimadım var. Bu adam, maçtan önce maç senaryosunu karalarken nakış işler titizliğinde takımını hazırlıyor. Dün akşam da 10 kişi kalana kadar oyunu istediği gibi kendi direksiyonunda tuttu. Ondan sonra yapılacak tek şey vardı; gol yememek için ailecek defans yapmak. O dakikadan sonra Lucescu'nun oyuna ne aklı değer, ne de eli. Orada futbolcunun yüreğine emanet olursun. Öyle de olundu. Hepsinin yüreğine sağlık.

Avrupa'nın en iyisi

Büyük geceyi geçerken büyük ustayı geçmemek lazım. Sergen, Avrupa'nın en büyük futbolcusu. Ondan iyisi varsa Kur'an çarpsın. Maçı paketledi, ambalajını yaptı, Beşiktaş'a da büyük geceyi yaşatanların liste başı oldu. Aferin evlat. Seni sevdiğim kadar varsın. Emre'yi de hemen listenin ikinci ismi olarak yazıyorum. Çok büyük top oynadı. Helal olsun bu kardeşe. İbrahim'i de ‘‘liste 3’’ yapıyorum. Gerisi hepsi bir arada dördüncü sıradalar. Herkes elinden geleni sahada bırakıp öyle İstanbul'a dönüyorlar.

Hakkın yoktu İlhan

İlhan
'a iki lafım var. İlhan, böyle sıcak bir gecede iki tane ilkokul talebesinin bile görmeyeceği kartı görüp, arkadaşlarını sahada yalnız bıraktın. Bu ucuz bir oyun değil. Pahalı paralara oynanıyor. Öyle bir hakkın yoktu. Ama maalesef oldu. Hiç de hoş olmadı. Ben senin adına da üzüldüm, Beşiktaş adına da. Sen çıktıktan sonra kayıp olsaydı, herhalde kahrolurdun. Şimdi dün atıldıktan sonra tribünden çatlak sesler çıkmaya başladı; ‘‘Atın gitsin, vazgeçin, bu adam olmaz’’ gibi... Ben o kafada değilim. Sen çok iyi bir futbolcusun. Bu takıma daha senelerce hizmet edersin. Kafanı değiştir kardeş, başka hiçbir şeye ihtiyacın yok. Sen futbolcu doğmuşsun. Futbol topundan başka hiçbir şey düşünme.

Neticede Beşiktaş, başta da söylediğim gibi fazla garipsemediğim bir skor elde etti. Bundan sonrası için hadi bakalım kolay gelsin diyorum. Bana göre de maçın hakemi 10 numara maç yönetti. Bütün gösterdiği kartlar doğru. Faul tercihleri de doğru. Daha ne olsun, bundan iyisi can sağlığı.
Yazının Devamını Oku

Pazar şenliği

29 Eylül 2003
<B>BİZİM </B>ligimizde, Beşiktaş'ı, İnönü'de yenecek çok takım yok. Puan alacak takımlar tabii ki olacak. Ama dünkü maç öncesi düşüncelerimde, <B>‘‘Trabzon, Beşiktaş'ı zorlayabilir’’ </B>diye bir fikrim vardı. Maç öncesi korkulan mücadele pazar şenliğine döndü. Bu kendiliğinden mi oldu? Tabii ki hayır. Beşiktaş, istediğini rakibe öyle bir kabul ettirdi ki, skor daha da büyük olurdu. Trabzon hiçbir şey yapamadı. Fatih Tekke'nin atılışı Trabzon'un mazereti olamaz. Bu kadar eli kolu bağlı bir Trabzon'u ilk defa seyrediyorum.

Mayın tarlası

Beşiktaş futbolun iki türlü malzemesini kullandı. Hem çok iyi oynadı, hem rakibi oynatmadı. İlk yarı Tayfur ile Giunti orta sahaya mayın döşediler. Giren Trabzonlu kayboldu. Lucescu her ikisini de ikinci yarı kötü oynadıkları için değil, çarşambayı düşündüğü için çıkardı. Bence doğrusunu yaptı.

Beşiktaş'ın kulübesinde patlamaya hazır bir sürü silah var. Lucescu da her maçta 14 oyuncu kullanarak, döndüre döndüre çok iyi kullanıyor. Dünkü oyunda ‘‘Ah şu biraz pasifti’’ dediğim Beşiktaşlı oyuncu yok. Hepsi büyük bir futbol oynama iştahıyla maça sarıldılar, geçen haftanın ayıbını da kapadılar. Hepsini tebrik ediyorum.

Bu tip oyunlardan sonra sahanın içine girip, oyuncular arasında dolaşmak adetim değil. 14 tane aslan gibi oynayan delikanlı seyrettim. Hepsinin ayaklarına sağlık. Haa bu maç çarşamba akşamı Londra'ya nasıl taşınır, onu bilemem. Her maç ayrı ayrı oynanır. Dün akşamki iştah Londra'ya taşınırsa, her şey olur.

Fatih Tekke'ye

Maçın hakemi iyi maç yönetti. Oturduğum yerden pek süzemedim, ilk yarı İlhan'ı son adam mı yakaladı, yoksa o adam son adam değil miydi, bilemiyorum. Eğer, o düdüğü de iyi üflediyse 10 numara maç yönetti.

Bir de dip notum var; Fatih Tekke'ye. Fatih kardeş, sen bu ülkenin en iyi oyuncularından birisin. Trabzon'u her zaman için Fatih'li Trabzon, Fatih'siz Trabzon diye düşünen bir ağabeyinim. Senin kalitendeki bir futbolcunun hakemlerle işi olmaz be kardeş. İnşallah bu son olur. Sana Trabzon'un da Türk futbolunun da ihtiyacı var.

Neticede Beşiktaş, çok keyifli bir futbol akşamı yaşadı, arkasındaki kalabalığa da yaşattı. Tekrar tekrar tebrikler.
Yazının Devamını Oku

Tatsız tuzsuz

21 Eylül 2003
<B>İLK </B>önce bu statta Süper Lig oynanmaz. Ne yolu yol, ne tribünü tribün, ne sahası saha. Ve biz burada Süper Lig oynuyoruz. Sakın ola yanlış anlaşılmasın; Beşiktaş'ın dünkü puan kaybı bu mazeretlerin arkasına saklanacak değil.

Kazanmak için iyi top oynamak lazım. Beşiktaş kazanmak için hiçbir şey yapmadı.

Kötü oynarken, gol bulmuşsun. İkinci yarı vitesi biraz arttırsan ikiyi bulup, maçı kazanacaksın. Ama gol yapmak için kimse de hedef yok.

Hele ikinci yarı 'ah bu da kaçar mı?' dediğim pozisyon yok. Guinti ve İbrahim'in dışında didinen ve çırpınan da yok.

Böyle oynayınca nasıl kazanacaksın? Tabii gözden kaçmasın, İstanbulspor da iyi takım. Aykut'un bir beyanatını hatırlıyorum, ‘‘Biz dayanışma ekibiyiz’’ diyordu.

Hakikatten öyle. Golü yediler, oyun şekillerinde hiçbir değişme olmadı. Beşiktaş ile kafa kafaya oynadılar. Hem Aykut'a, hem de talebelerine bravo diyorum.

Sahanın en iyi resmi

Okan
dün ilk defa 11'de başladı. Çıktığı ana kadar da, bana göre iyi oynadı. Biraz daha forma şansı bulursa bu takımın işini görür.

Beşiktaş takımı son bir iki maçta inanılmaz defans hataları yapıyor. Bu takımın en sağlam yeri dediğimiz defans öyle oynamaya devam ederse, ben de 'eyvah' diyorum.

İlhan golcü bir adam. Dün de golünü yaptı. İlhan'ı daha fazla oyunun içinde bulmak bir kaç hafta alır. Ama Beşiktaş'ın bu golcü oyuncudan vazgeçmemesi lazım.

Bana göre Beşiktaş adına sahadaki en iyi resim İlhan'ın attığı golden sonra Lucescu'ya gidip kucaklaşmasıydı.

Dün sıkıntıya düşülen maçta gözlerim Sergen'i aradı. Dünkü oyunu ancak Sergen değiştirebilirdi. Ama sakatmış. Yapılacak bir şey yok.

Bence skor dün oynanan topa göre normal. Ama bundan sonra şapkayı öne koymak lazım. Hem daha fazla gol pozisyonuna gireceksin, hem de pozisyon vermeyeceksin. Böyle oynayacak bir Beşiktaş yine kazanmaya devam eder. Yok, dünkü gibi oynanacaksa, bu top oynama sıkıntısı da devam eder.

Maçın hakemi oyunun üstüne başına dokunmadan maç yönetti. İki tarafın oyuncularını da, tribünde oturanları da hiç rahatsız etmedi. Demek ki iyi maç yönetti.

Neticede tatsız tutsuz bir oyun berabere bitti. Sonuç normal.
Yazının Devamını Oku

Hoş değildi

17 Eylül 2003
<B>BEN </B>bu İtalyanlar ile sokakta top oynansa, oldu olası korkarım. Korkularımı da kuralar çekildiği gün dile getirmiştim. Bir kere İtalyan takımları maç öncesi senaryolarını yarım sıfırın üstüne kurgulandırıp oynuyorlar. Kimle oynarlarsa oynasınlar, deplasman maçlarını 5 parmağın geçemeyeceği pozisyon vererek bitiriyorlar. Dün akşam da bu senaryoyu bir kere daha seyrettim.

Beşiktaş çok mu kötü oynadı? Hayır... İyi mi oynadı? O na da hayır. İtalyan'la nasıl oynanacağını çözemediği için dün akşam bu oyun böyle bitti. Bizlerin yapacağı bir şey yok. Yapacak olan adam Lucescu'ydu. Beceremedi.

Bu Şampiyonlar Ligi'nin kısa boyu var. Altı üstü 6 maç. Üç puanla başlayıp, bu grupta 8 puan çıkarmak olasıydı. Dünkü kayıp hoş değil. Bundan sonra ne olur. O da kolay da değil. Ahmed Hassan ve Sergen ile başlamamak akılcı değildi. İtalyan ile oynarken, öne geçersen rakibi sıkıntıya sokarsın, arkaya düşürsen de sıkıntıda oynarsın. Aynen dün akşam olduğu gibi.

Lucescu, Sergen bir devre oynar diyorsan, ilk yarı oynatırsın, öne geçebiliyorsan geçersin. Sonrasını da rakip düşünür. Bu maçın fazla vıdı vıdısı olmaz. Daha profesyonel olanlar kazandı.

Kötü sinyaller

Yenilen 2 gol. İkisi de Beşiktaş takımının yiyeceği goller değil. Hele ilk yarı ölü toptan yenen gol, Denizli ve son oynanan Malatya maçında gelen kötü sinyallerin tıpkısının aynısı. Demek ki bir zaaf var.

Maçın hakemine söylenecek tek laf yok. Zaten bu adam dünyanın önemli hakemlerinden biri. Elini kolunu sallaya sallaya yazlık maç yönetir gibi düdük üfledi.

Gelelim bundan sonra oynanacak maçlara... Lazio ile dışarıda oynamak daha kolay. Çıkacak ders, o oynanacak maça kadar iyi çalışılırsa, benim hesap yaptığım 8-9 puan bundan sonra çıkar. Ama ders çalışmak mecburiyeti de var.

Bu tip oyunlarda Ahmet böyle yaptı, Mehmet öyle oynadı, Ali kabahatli, Veli kabahatsiz demenin manası da yok. Kenar yönetim, oynayan oyuncular dün akşamki oyunu ailece kaybetti. Bundan sonra kazanılacak ise yine ailecek düşünüp, ailecek de oynamak lazım.

Bir dip notum var. Beşiktaş seyircisi dün akşamın galibi. Takım mağlup, seyirci galip olur mu? Bal gibi olur... Dün akşam öyle oldu. Tribünde oturanlar, 90 dakika sahanın içindeydi. Hepsine helal olsun. Boş bir sigara paketi bile atılmadı. Bu da çok büyük bir adım. Beşiktaşlıya tribün yakıştı, skorboard değil.
Yazının Devamını Oku

İyidir iyi

13 Eylül 2003
<B>İLK</B> önce hemen şunu söyleyeyim, <B>Beşiktaş özel bir takım.</B> <B>Klasiğine aldığı futbolu, rakibine, ama öyle, ama böyle kabul ettiriyor.</B> Beşiktaş'ın top oynama telaşı yok. Maçın hangi dakikasında olursa olsun arkaya da düşse öne de geçse ezberlediğini oynuyor.Lucescu, çok şanslı bir antrenör. Öyle bir kadrosu var ki, alternatifsiz bir oyuncusu yok. Hiçbir oyunu onbir kişiyle başlayıp, öyle de bitirmiyor. Muhakkak 14 kişiyle top oynatıyor. Beşiktaş'ın kulübesi de kalabalık. Ama bu kalabalık çok kaliteli. Oyuna sonradan girenin muhakkak maça eli değiyor.

Şenol kardeş

Dün kalede Cordoba yoktu. Ramazan diye genç bir kardeş oynadı. Oyundaki dikkatini beğendim. Yediği golde hiç hatası yoktu. Hata vurduranlarda. Sergen benim için başka birşey. O büyük usta, dün de maçı çeviren adam oldu. Hemen araya sıkıştırayım. Şenol Güneş bak kardeş, ‘‘Sergen, Milli Takım’ın kulübesinde muhakkak olsun. Sıkışırsan, oyuna girip, yarım saat içinde bile maçı kazandırabilir.’’

Oyuncunun arasına girip tek tek dolaşayım istemiyorum. Dün akşam hep beraber istediler, hep beraber direndiler. Yenik durumdan da bu zor maçı çevirdiler. Hepsinin ayaklarına sağlık.

Taş gibi takım

Malatya takımı savaşçı bir takım. Beşiktaş ile dişe diş mücadele ettiler. Hele ilk yarı top onlarda daha fazla kaldı. Golü de buldular. Aferin Ziya Doğan'a... Taş gibi bir takım yaratmış. Maçın hakemi maça tesir edecek büyük bir hata içinde olmadı. Ama ben bu kardeşimin futbolu bildiğine inanmıyorum. Öyle ters düdükler üfledi ki, hayret etmemek elde değil. Neticede Beşiktaş ligde beşte beş yaptı. Daha iyisi can sağlığı.

Dün akşam oynanan oyun Lazio maçının provası değil. Her maç ayrı ayrı oynanır. O maçta daha sabırlı, daha düşünerek oynayacak bir Beşiktaş seyredeceğimizi zannediyorum. Lazio hem yabancı değil, hem de kadrosu fazla müthiş ve zengin bir kadro değil. Mircea Lucescu'nun ona göre önlem alacağına eminim.
Yazının Devamını Oku

Beşiktaş klasiği

30 Ağustos 2003
<B>İLK</B> önce hemen şunu söyleyeyim; Beşiktaş takımı, bu ülkenin en sabırlı futbol takımı. Hiçbir oyuncusu tek tek bir telaşın içinde değil, takım olarak da hep beraber öyle. Bu, kendiliğinden olacak iş değil. Lucescu böyle istiyor. Oyuncularına bunu ezberletmiş, oyuncular da böyle oynamayı pratiklerine almışlar. Beşiktaş, rakip kim olursa olsun, kendi oynamak istediğini rakibe kabul ettiriyor. Beşiktaş'ın top oynama mantalitesi de bu, klasiği de bu. Lucescu'nun elinde çok iyi futbolcular var. O da bunları döndüre döndüre oynatıyor, iyi harman ediyor.

Lucescu, hiçbir maçı 11 kişiyle başlayıp, 11 kişiyle de bitirmiyor. Muhakkak 14 kişi kullanıyor. Sonradan oyuna aldıkları da muhakkak takımlarına katkıda bulunuyor. Dün akşamki oyun, kolay oyun değildi. Ben hayatımda böyle sıcak görmedim. Bu, her iki takım için de geçerliydi. Beşiktaş daha temkinli oynayarak, enerjisini ekonomik kullanarak, bu zor deplasman yerini kolay skorla geçti.

Aferin İbrahim

Böyle sıcakta koşuşturan oyuncuların hepsini tebrik ediyorum. Yalnız bir tanesini ayırıyorum. İbrahim kardeş, sana aşk olsun. Dünkü oyunda senin yaptığın kilometreyi, son model bir araba olsaydı bile su kaynatarak bitirirdi. Bana göre takımının da, sahanın da en iyi oyuncusuydun. Aferin sana kardeş. Sinan, ikinci maçında gol yapamadı ama iki golde imzası var. Topun üstünden atlayıp, müsait pozisyondaki Sergen'in golü atmasını sağladı. Dobra'nın attığı golde de pres yaparak çaldığı top yine emek işi. Giunti ve Tayfur bu sezon hababam iyi oynuyorlar. Bu da Beşiktaş'a büyük katkı. Kaleciyi dile getireyim istemiyorum. Çünkü o benim için kaleci değil, futbolcu. Cordoba fazla bir adam. Ronaldo da öyle, Zago da. Emre ile Ahmet Yıldırım da dün akşam çok dikkatli ve yürekten oynadılar.

Maçın hakemi, bana göre çok iyi bir maç yönetti. Denizli seyircisi Ömer'in düşüşüne penaltı diye büyük gürültü çıkardı ama pozisyon yakından uzaktan penaltıyla alakalı değil. Cordoba, Ömer'e dokunmadı bile. Neticede Beşiktaş, maç öncesi zor gibi gözüken oyunda istediğini sahanın içinden çıkardı.
Yazının Devamını Oku

Ben beğendim

25 Ağustos 2003
<B>BEŞİKTAŞ</B>'ı dün akşam kısır skora rağmen beğendim. Futbol iki taraflı oynanıyor. İleri giderken çoğalacaksın, dönerken yine o fazlalıkla geri döneceksin. Beşiktaş bunu çok iyi yapıyor. Koca 90 dakika A.Gücü'nün ‘‘Şu da kaçar mıydı?’’ dediği pozisyon yok.

Bu bir futbol takımı için çok önemli. Beşiktaş, gol pozisyonlarına da girdi. Kaçmıyacak goller de kaçtı. Ama iyiye gidiş var. Her maç bu kadar gol kaçmaz. Pozisyona girmek başka bir marifet. O beceride Beşiktaşlı oyuncular da var.

Ahmed Hassan diye özel bir adam var. Bu sene bu takıma çok büyük katkıları olacak. Dün akşam şanssızdı. Bir topu direkten döndü, bir kaç pozisyona da iyi vuramadı.

Sergen'i bir iki hafta içinde eski Sergen olarak göreceğimin sinyallerini aldım. Tabbi ki bu da Beşiktaş'ın artılarından biri olacak. İlhan Mansız'dan iyi haberler geliyor. Bir iki haftaya kadar formasını giyerse al sana bir fazlalık daha.

Bu takımın 22 kişilik kadrosu çok iyi oyunculardan kurulu. Mircea Lucescu formayı kime vereceği konusunda çok zorlanacak. Ben şahsen kim kenarda oturursa otursun, üzülüyorum.

Emre iyi oynadı

A.Gücü fizik gücü yüksek bir takım. Hava toplarında da iyiler. Ama hücum yapacak saha bulamadılar. Çünkü Beşiktaş, oyunun her dakikasında oyunu metre kare, metre kare daralttı. Atılan oyuncuları amatörce atıldı. Zaten mahkum oynayan takımını 10 kişi bıraktı. Bu nasıl profesyonellik? Hem ortada fol yok, yumurta yok atılıyorsun.

Emre, dün akşam ilk defa oynadı. Bence de çok çok iyi oynadı. Öyle hemen gelip ilk maçta hatasız oynamak zor zanaat. Emre, zaten bu ülkenin en iyi kafaya çıkan adamlarından biri. Topu da risksiz oynayıp en yakındaki kendi adamına verdiği zaman mesele de kalmıyor.

Sinan da İnönü'ye golle ayak bastı. Sinan adına çok sevindim. Genç bir oyuncuya bundan daha keyifli bir hediye olmaz. Kaptan Tayfur'u da, Giunti'yi de 3 maçtır üst seviyede top oynarlarken görüyorum. Aferin kaptana. Her metre kareye basıyor.

Maçın hakemi tecrübeli birisi. Kendisini de, maçı da sıkıntıya sokmadan yönetti. Verdiği penaltı da penaltı. Bir futbolcu kadar koştu. Topun hep yanında oldu.

Neticede Beşiktaş sıkıntı yaşamadığı bir oyunla 3 puan çıkardı. 3'te 3 yaptı. Fazla vıdı vıdı yapmanın da alemi yok...
Yazının Devamını Oku

Luca iddiaya var mısın?

23 Ağustos 2003
<B>LİG </B>başladı, 2 boy da aldı. Maç önceleri ve maç sonrasında çıplak gözle seyrettiğim oyunun, televizyondan yorumunu yapıyorum. Tabii aklımın erdiğince, beni de bağlayan tarafıyla... Lucescu'nun geçmiş sezonda Beşiktaş'a gelişi beni çok mutlu etmişti. Bu takımın en büyük transferi Luca diye de dile getirmiştim. Hatta iyi de gitse, kötü de gitse bu kardeşle 5 sene mukavele yapın diye ilavesi de vardı. Vazgeçecek değilim. Beşiktaş'la kanı tuttu. Ama bu sezon başlangıcı için sitemlerim var.

Sevgili Lucescu;

Elindeki kadronla ülkenin içinde çaresiz bir adam değilsin. Bunu geçmiş sezonda ispat ettin. Liglerimizin rekor puan toplamını yakaladın, şampiyon da oldun. Hatta o kadronla Beşiktaş'ın Avrupa'da yakaladığı en üst seviyeyi de yaşadın ve yaşattın. Buraya kadar tamam. Sanırım beni dost biliyorsun, yanlış anlamayacağını da biliyorum, ama ben ilk önce Beşiktaş'ın dostu, sonra da senin dostunum.

Yönetmek içgüdüsü tabii ki farklıdır. Saygı duyarım. Ama Ahmed Hassan diye bir vakaa var. Böyle bir oyuncu için içgüdü miçgüdü yok. Adam bir fazlalık. Hem de her türlüsünden. Formanın bir tanesini ona vereceksin, evine götürecek, maçtan maça da gelip giyecek. Lucescu sen de biliyorsun ki, işi ustalar bitirir. Niye de tersini yapıyorsun anlamış değilim. Okan ile Sinan'ı da yanında oturtacaksan, 1-2 ay sonra kiraya verirsin. 5+1 matematiği var. Benim de seninle bir iddiam. Giunti belli maçların adamı. Maçına göre kullanılır. Ahmed Hassan öyle değil. İddiam şu; Ahmed Hassan bu oynanan ligde en az 20 gol yapar, Giunti 2 tane gol yapsın, ben bu işi bırakırım. Yani, arada gece gündüz farkı var. Sana şaşıyorum, gündüz vakti rüya görüyorsun.

Yılan hikayesi

Bir santrfor olayı yılan hikayesine döndü. Sen istemedin. Burada koluna giriyorum. Doğrusu bu. Bu takımın 5 tane santrforu var. Transfer için de ayrılmış 3 milyon dolar. Bu paraya gelecek adam, bu takımın 18 kişilik kadrosunda olmaz. Lucescu sana son bir dip notum var; mutlu olmak, seyredenleri mutlu etmek denemeye değer be kardeş. Sergen, Tümer, Ahmed Hassan üçü bir yerde oynasın inan her şey daha iyi olacak. İyi futbol iyi futbolcuyla oynanıyor dostum. Örneği de var; Real Madrid.
Yazının Devamını Oku