Uğur Meleke

Barcelona, Bayern Münih'ten 8 golü bu yüzden yedi: İhanet ve entrika

16 Ağustos 2020
Takımın itibarını zayıflatmak için PR şirketlerine para ödeyen bir başkan, başkana inanmadıklarını açıkça beyan eden futbolcular, bir grup sporcuyu kasten oynamamakla suçlayan bir sportif direktör, düşük profilli bir teknik direktör ve şovmen yardımcısı... Uğur Meleke yazdı...

Aslında Barcelona bu 8 golü yemeye bir yıl önce başlamıştı, ama önceki gece tabelaya yansıdı ancak. Sezon 13 bölümlük pembe dizi kıvamında geçti, ihanet-entrika-hayal kırıklığı çok, futbol azdı. Başrollerinde takımın itibarını zayıflatmak için PR şirketlerine para ödeyen bir başkan, başkana inanmadıklarını açıkça beyan eden futbolcular, bir grup sporcuyu kasten oynamamakla suçlayan bir sportif direktör, son derece düşük profilli bir teknik direktör ve öfke problemleri olan şovmen yardımcısı olan bir pembe diziydi bu...

KULÜPTEKi KARGAŞA BU YIL ZiRVE YAPTI

Filmi ne kadar geriye sarıp başlamak gerek bilemiyorum aslında. Valverde’li 2.5 yıl da kaotikti. Ama 2019-20 sezonunda Barcelona’daki kargaşa zirve yaptı. 2019 yazında Messi, Barcelona’nın tekrar kupalara aday olması için Neymar’ı alması gerektiğine inanıyor, Brezilyalı da İspanya’ya dönmek için çok hevesli görünüyordu. Messi-SuarezNeymar’ın hâlâ üçlü bir Whatsapp grupları olduğu ve bunu bozmadıkları biliniyor.

NEYMAR’I ALAMADILAR

YAzıN Barcelona ve PSG arasında Neymar pazarlıkları yapıldı ve aradaki 20 milyonluk fark nedeniyle görüşmeler tıkandı. Bu pazarlığın sonunda herkes kaybetti: Messi, arkadaşını takıma kasten getirmediğine inandığı başkan Bartemou’ya bir tık daha düşman oldu. Neymar, aradaki 20 milyonluk farkı cebinden vermeyi teklif ettiği için Paris’te istenmeyen adam konumuna düştü. Hem Barcelona, hem PSG taraftarı rahatsız oldular konudan.

WHATSAPP GRUBUNA ALINMAYAN ADAM: GRIEZMANN

Aslında o yapbozun bir parçası daha var, o da tabloya uymayan- uyamayan – belki de uymasına izin verilmeyen adam Griezmann... Bir Fransız olduğu için Messi-Suarez’le yakın arkadaş olamadı. Doğal olarak o da yüksek egolu bir genç adam. Messi-Suarez’le saha içinde bir frekans yakalayamadı, sezonu adeta futbolu unutmuş olarak tamamladı. Griezmann’ı dışlamakla suçlanan Messi ise her konunun kendisine bağlanmasından rahatsız: “antoine’la dışarıda görüştük. Yemek yedik. Herkes yakın arkadaş olmak zorunda değil” dedi kendini savunurken.

Yazının Devamını Oku

Bir mecburi asist kralı olarak Lionel Messi

15 Ağustos 2020
Uğur Meleke yazdı...

İlk çocukluk kahramanım Marco van Basten’dı. Benim için halen gelmiş geçmiş en estetik ve akıllı bitirici odur. Fenomen ronaldo’nun driplingçiliği, De Bruyne’nin pasörlüğü de eşsizdir gözümde. Ama bir de Messi var işte. Hepsinin toplamı gibi bir adam. Zaten ne kadar iyi bitirici ve ne kadar harika bir driplingçi olduğunu bütün dünya biliyordu. Bu sezon bu unvanlarının yanına bir kartvizit daha ekledi: Dünyanın en iyi pasörü...

SEZONUN PEMBE DiZiSi: BARCELONA

Bu yazıyı, Barcelona-Bayern maçı oynanmadan kaleme aldığım için sezonu kapatan bir Barcelona’dan mı, yoksa bir Şampiyonlar Ligi yarı finalistinden mi bahsettiğimi bilmiyorum şu an. Ancak o maçın sonucundan bağımsız olarak, sezonun Barcelona için bir pembe dizi kıvamında geçtiği tartışılmaz. Başkanın birçok PR şirketine Messi-pep gibileri itibarsızlaştırmak için para ödediği iddiası, Arthur’un gönderiliş biçimi, Vidal’in parasını alamadığını açıklaması, rakitic’in Valverde’nin ekibi tarafından mobbinge uğraması, antrenmanda kavga, Messi-Abidal savaşı, Griezmann’ın dışlanması, Atletico Madrid maçında su molasında verilen garip görüntü... Eğer Netflix gibi bir firma bu sezon başında Barcelona’yla belgesel anlaşması yapmış olsaydı, tüm zamanların en enteresan yapımı çıkabilirdi ortaya. 

REKORU KIRMAK ZORUNDA KALDI!

Tüm bu kargaşa içinde bir de ‘sahadaki Messi’ gerçeği var tabii. Evet La Liga’nın asist rekorunu kırdı ama gerçek şu ki messi bu rekoru ‘kırmak zorunda kaldı’. Çünkü Barcelona’nın ne Valverde, ne de Setien döneminde tarif edilebilir bir oyunu vardı. Top messi’nin olduğu bölgeye bir türlü sağlıklı biçimde getirilemeyince messi topa gitti. Ve oyun kurdu ister istemez. Asist kralı olmak zorunda kaldı deneyimli futbolcu. Ve böylece sadece yeryüzünün en iyi bitiricisi ve driplingçisi olmadığını, aynı zamanda en iyi pasörü olduğunu da ispat etti Arjantinli.

SEZONUN TEZİ: İKON HOCA DÖNEMİ

Yazının Devamını Oku

David Silva'yı bırakmak delilik

13 Ağustos 2020
Başarı tutsaklıktır diye yazmıştım geçtiğimiz aylarda. Başarının tutsağı olmamak, sonuç aldığınız doğrulara tapmamak, birilerinin sizi geçebileceğini görebilmek zordur bazen.

Hele de Guardiola gibi 98 ve 100 puanla iki fantastik şampiyonluk kazanıyorsanız, artık sihirli formülün sizde olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak hayatın tam olarak böyle işlemediğini milyonlarca örnekle göstermiştir tarih.

SEZONUN ANLAŞILMAYANI: MANCHESTER CITY

Evet David Silva’nın kontratı bitti. Belki yüzü de eskidi. Yaşı da 34... Kâğıt üzerinde City’nin bu yaşayan efsanesine teşekkür etmesi doğal görünüyor. Zaten David de aylar önce açıklamıştı veda isteğini. Ancak ben bugün çok doğal gözüken bu vedanın enteresan detaylarının yıllar sonra biyografi kitaplarında filan ortaya çıkacağını düşünüyorum. Pep’in, David’in gidişine engel olmaması bence delilik. David kendine iyi bakan, enerjisini ekonomik kullanan, aklıyla oynayan bir futbolcu. Ve halen Premier Lig’in ayarlarını tek başına değiştirebilen 5-6 adamdan biri. City’nin David’in önüne, bundan bir sene kadar önce, hatta özellikle çocuğunun sağlığıyla uğraştığı dönemde tarihsiz/sonsuz bir kontrat koyması gerekirdi bence. Pep isteseydi pekalâ yaptırabilirdi bunu. İstemedi mi, düşünemedi mi, başarısının tutsağı olup herkesin alternatifini bulabilirim duygusuna mı kapıldı bilmiyorum. Ama şu anda David Silva’yı Avrupa’da alacak takımın Pirlo/ Juventus transferi benzeri bir efekt yaratabileceğini düşünüyorum ben.

SEZONUN HEYECAN VERENİ: FERRAN TORRES

Pep, David Silva’nın alternatifini içeriden çıkardı, orada Foden’ı kullanmayı düşünüyor. Foden, çok büyük bir potansiyel. Ama bence 1-2 sezon daha formayı paylaşabilirdi Silva ile. City’nin diğer büyük kaybı Leroy Sane’nin dakikalarının bir kısmını ise 20’lik genç adam Ferran Torres’e vermeye hazırlanıyor Pep... Ferran bana bu sezon en fazla heyecan veren oyunculardandı doğrusu. Genellikle maçların son bölümünde şans bulan sağ açık, eşi benzeri zor bulunur da bir istatistiğe imza attı: Kariyerindeki 9 profesyonel golün tamamını maçların son 23 dakikasında kaydetti! Valencia oyununda kendini genelde sağ taç çizgisinde saklıyor, top ayağına geldiğinde daha kontrol ederken 1-2 oyuncudan kurtuluyor. Kolay adam geçiyor, genelde asist odaklı. Bence daha fazla gol düşünmesi gerek ama Valencia’da asiste dönüşemeyen o yerden harika paslarını City’de tabelaya yazacaklardır.

FUTBOLUN TETRIS ÇUBUĞU: ADAMA TRAORE

Aslında transferde bu yazın daha hareketli olmasını bekliyorduk, planlarda Mbappe’ler, Neymar’lar, Haaland’lar, Lautaro’lar vardı. Ama gelecek sezonun hangi ölçüde maç günü geliri getirebileceği belirsizliği, Covid aşısı konusundaki yavaş gelişmeler futbolda transfer marketi de yavaşlattı. Eğer şu anda tedavi ve aşı yeryüzüne yayılmış olsa, seyircili futbola dönüş kesinleşse, muhtemelen Adama Traore’yi de markette görecektik. 30 yıldır yakın izlediğimi düşünüyorum futbolu. Adama tipinde bir oyuncu görmemiştik sanırım daha önce. Kendine özgü bir adam. Doğal olduğunu söylediği mükemmel fiziği, Amerikan futbolcusu tarzında dikine mesafe kazanan dripling stili, kolay düşmemesi, çabuk hızlanması... Eğer futbolu sevmeye devam ederse, fiziksel seviyesini korursa, futbolun ‘tetris çubuğu’ olmaya aday. Bir ‘kısayol’ gibi kaleye gitmek için Adama... Bu sezonun başında futbolda 200 milyon Euro seviyesini aşabilecek 2 oyuncu olduğu düşünülüyordu, Neymar ve Mbappe... Bence zaten De Bruyne de oradaydı, bu sezon tekrar kabul ettirdi yerini. O seviyeye çıkabilecek potansiyele sahip bir diğer adamsa bence Adama Traore.

Yazının Devamını Oku

20 maddede Futbol 2020

11 Ağustos 2020
Futbolda çok enteresan bir sezonu geride bırakıyoruz. 15 senedir hemen her yıl bu tarz panoramalar yapıyorum; şunu fark ettim, bu sezon bir başkaydı gerçekten.

Pandemi arası olması elbette tüm ayarları etkiledi ama ondan daha fazlası var bu garip sezonda. Amiens ve Toulouse’un düşürülmesi, Hasenhüttl ve Simeone’nin geri dönüşleri, Messi-Ronaldo dominasyonu sonrası kartların yeniden dağıtılışı... Rüzgâr gibi bir sezondu gerçekten.

SEZONUN KARARI: RALPH HASENHÜTTL
25 Ekim 2019 akşam üstü Southampton takımı, kendi evi St.Mary’s’ten 9-0’lık tarihi bir Leicester yenilgisiyle ayrıldığında olacakları tahmin etmek çok zor değildi. Southampton 10 maçta 2 galibiyetle düşme potasındaydı, ligin en fazla gol yiyen takımıydı ve genelde böyle travmatik sonuçlardan sonra futbol canavarı bir kan değişimi istiyordu. Southampton hiyerarşisininse düşüncesi farklıydı. Onlar devam kararı aldılar Avusturyalı hocayla. Ben o tarihi kararı şöyle okuyorum: Hasenhüttl’ın takımı 9-0 yenildi, çünkü 9-0 yenilecek cesareti vardı. Nitekim sonraki 9 ayda o 9 gollü travmadan çıkmakla kalmadılar, ligi 7 haftalık namağlup bir seriyle 52 puanla tamamladılar. Sezon genelinde Tottenham’dan fazla şut attılar, Arsenal’dan fazla maç kazandılar.

SEZONUN GERİ DÖNÜŞÜ: DIEGO SIMEONE
Dünyanın en çok kazanan teknik adamı. Bence bu unvanı da hak ediyor, zira belki de yeryüzünün 1 numaralı ‘teknik adam takımı’ Atletico Madrid. Bir takım, ancak bu kadar benzeyebilir bir hocaya. Takım hocaya bu kadar benzeyince, başarısızlığın faturasının da teknik adama kesilmesi doğaldı. Pandemi öncesi 27 maçın sadece 11’ini kazanabilmiş, yalnızca üç kez 2 golden fazla atabilmişlerdi. Joao Felix korkunç bir sezon geçiriyor, defansif mükemmeliyet darbe almış, hücumda neredeyse hiç yoklar. Doğal olarak herkes şunu tartışıyordu sessizce: “Simeone’nin yöntemleri çağa uygun değil miydi artık? Etle tırnak gibi olduğu
bazı oyuncuları kaybedince, yenilerine aynı hissi enjekte edememiş miydi?” Biraz zorlandı ama sonunda bir kez daha başardı Simeone. Pandemi arası sonrası öyle bir futbol oynadılar ki, eğer bu formu sezonun geneline yaysalardı şampiyon olmaları işten değildi. Bu noktada Nagelsmann’ın Simeone’yle ilgili tespiti önemli: “Eğer orada Simeone’den başkası olsaydı, futbolcular hocanın etrafında birleşmezlerdi. İki yılda dinamit olurdu o soyunma odası. Standart 4-4-2, geride savunma. Z jenerasyonu böyle bir diktaya direniyor. Simeone’nin başardığı inanılmaz.”

Yazının Devamını Oku

Sezonun yetmediği beş adam

8 Ağustos 2020
Pandemi arası bazı futbolcuları olumsuz etkiledi, mental ve fiziksel olarak eski seviyelerinde dönemediler oyuna. Bazıları içinse yeni bir hikâyenin başlangıcı gibiydi, Bayern Münih’li orta saha oyuncusu Goretzka’daki değişim hayret vericiydi mesela.

Ben de pandemi sonrası vites artıran, yılın son dakikasına kadar iştahla oynayan ve adeta sezonun yetersiz geldiği adamları derledim bugün. Bu isimleri gelecek sezon daha fazla konuşma ihtimalimiz yüksek tabii.

Michel Cuisance(Bayern Münih)

20 yaşındaki Fransız, Bundesliga’da Bayern formasıyla ilk kez tam devre oynama fırsatını pandemi sürecinde, 30 Mayıs’ta Düsseldorf’a karşı buldu. Onu Gladbach’taki heyecanlı günlerinden biliyoruz ama büyüdükçe olağanüstü bir özgüven gelmiş Cuisance’a. Bayern-Düsseldorf maçının 2. yarısında yaptığı bencil tercihlerle Lewandowski’yi de fena halde kızdırdı genç Fransız. Aslında “Z jenerasyonu”nun bu altyapısız özgüvenine çok alışığız ama Cuisance’ınki biraz farklı. Bence farklı bir yeteneği var. Topa dokunuşundan hissediyorsunuz, 20 yaşında gibi değil asla, Baggio’nun ruhunu üstüne giymiş gibi. Gelecek sezon adını çok duyacağız Cuisance’ın. Özellikle Lewandowski ve Müller gibilerle bir frekans yakalarsa, takımdaş olmayı öğrenirse önü çok çok açık.

Daniel Podence(Wolves)

Bugün yetenekli bir futbolcu için Avrupa’da transfer yapması en zor takımlarından biri sanırım Wolverhampton... Hem çok oturmuş bir kadroları var, orayı kırıp içeri sızmak zor. Oyunlarına da aşkla, tutkuyla, taparcasına bağlılar; rakip, skor fark etmeksizin aynı standartta oynuyorlar. Sizin gelip kendi yeteneklerinizi gösterme şansınız zayıf. Onlara uyacaksınız. O yüzden de Podence’in hele de Ocak’ta Wolves’a gelip oynaması hiç kolay iş değildi. 25 yaşındaki sol açık yavaş yavaş aldı dakikaları. Pandeminin ona da fırsat olduğunu kabul etmek lazım. Premier Lig’de ilk kez Temmuz’da ilk 11 şansı buldu. Önceki gün de eski takımı Olympiakos’a karşı çabukluğuyla aldı götürdü turu. Çabukluğu ve oyun zekasıyla gelecek sezonun muhtemel yıldızlarından. Portekiz Milli Takımı’na da girmesi bence an meselesi.

Kristoffer Askildsen(Sampdoria)

Daha 19 yaşında. 1,90 boyuyla dayanıklı bir orta saha oyuncusu olduğu için Norveç’ten İtalya’nın yolunu tuttu. Ancak pandemi arasından sonra forma şansı bulunca onda biraz daha fazlası olduğunu gösterdi. Sezonun son iki maçında, Milan ve Brescia’ya karşı maçların son bölümünde oyuna girdi. İnanılmaz iştahlı. Top da ayağına yakışıyor. West Ham’lı Soucek’e benzettim tarzını. Ona da bu sezon yetmedi, ancak Eylül’den itibaren onu da gerek Sampdoria, gerek Norveç formasıyla izleriz diye düşünüyorum ben.

Stefano Pioli(Milan)

Yazının Devamını Oku

Moneyball: 3 Başakşehir: 0

6 Ağustos 2020
İlk maçtan sonra bu takımı ‘Atletico Kopenhag’ olarak tanımlamıştım. İstanbul’da aynen Atletico Madrid gibi disiplinli oynamışlar, bir kuş sürüsü nizamında hareket etmişlerdi.

Simeone’nin Atletico’su gibi bir kırık, bir klasik santrforlu 4-4-2 oynuyorlar. Gerideki dörtlüyle orta sahadaki dörtlü birbirine öyle yakın ki, pas serisi yapmak, boşluk bulmak için sihir gerekiyor adeta. Ama çok zor gol atıyorlar, düne kadar Avrupa Ligi’nde 9 maçta 9 golleri vardı sadece. Hava toplarında turnuvanın en iyilerinden biri konumundalar (maç başına 21,8 başarı). Ancak 6,8 şut ortalamasıyla gruplardaki 48 takımın en kısırı konumundaydılar. Ben Kopenhag’daki maç için doğrusu daha umutluydum, zira onların bu ‘fakir Atleticosu’ modeli, 0-0’ken, ya da gole ihtiyaçları olmadığında makbul. Kopenhag’daki maça ‘gole mecbur’ olarak başlayacaklardı, dolayısıyla A planlarının dışına çıkmak zorundalardı. Ancak maalesef 4’üncü dakikadaki erken gol, tüm planları alt üst etti.

İHRACAT ZENGİNİ

‘Tüm planları alt üst etti’ tabirini kullanırken aslında hikâyeyi biraz eksik anlattığımı hissettim. Zira Kopenhag’ı tanımlayan temel unsurlardan biri, her iki devreye hızlı başlamaları. Şu ana kadar Avrupa’da attıkları gollerin üçü maçların ilk dört dakikası içinde. Üçü de 46-50 arasında... Maalesef Başakşehir de, her iki devre başındaki coşkulu rakibe hazırlıklı gözükmedi.

Dünkü sonuç ne olursa olsun, Başakşehir’i bu seviyeye kadar Türk futbolunu temsil ettikleri için tebrik etmek lazım. Yalnız dünden Türk futbolunun çıkarması gereken önemli dersler var. Türk spor kamuoyunun küçümsediği FC Kopenhag, adeta bir ‘Moneyball demosu’. Hocaları Solbakken, 2013’te göreve gelmiş, sözleşmesi 2023’e kadar. O geldikten sonra beş büyük lige 100 milyon Euro’luk ihracat yapmışlar (Robin Olsen, Delaney, Cornelius, Zanka ve Skov ihracatlarının sadece birkaçı). Dün oynayan 21 yaş altı üç yıldız, stoper Nelsson, sağ açık Daramy, santrfor Wind de sırada. Yani dün biz Kopenhag’a değil, bir tür Moneyball projesine yenildik aslında.

Yazının Devamını Oku

Ben maaş limiti taraftarıyım

5 Ağustos 2020
Uğur Meleke yazdı..

Süper Lig kulüpleri toplam 15 milyar TL borçlu. Ligi kapatsanız, eldeki tüm futbolcuları satsanız, bu borcun yarısını dahi karşılamıyor. Zira ligdeki tüm futbolcuların ederi maksimum 5 milyar TL. TFF’nin kulüplere harcama limiti koyması doğru ancak bu uygulamanın kamuoyunda kabul görmesi için daha şeffaf ve anlaşılır olmalı. KLFFP talimatı 89. madde ve ek XII’ye göre kulüplerin futbolcu ücretleri, teknik kadro maaşları ve menajer ödemeleri kısıtlanıyor. Ama kamuoyuna doğru düzgün anlatılamıyor sanki bu durum. Uygulamanın daha şeffaf olması açısından La Liga’daki modeli daha doğru buluyorum. La Liga her kulübe toplam ödeyebileceği futbolcu maaşı kısıtlaması koyuyor sadece. Zaten Süper Lig, bonservis tablosunda 3 sezondur kârda. 2019-20’de toplam 86 milyon euroluk oyuncu satılmış, 75 milyonluk alınmış. 11 milyon kâr. Süper Lig’in esas büyük sıkıntısı astronomik futbolcu maaşları. TFF’nin yerinde olsam daha basit bir matematikle, şeffaf ve anlaşılır şekilde her kulübe bir maaş limiti açıklardım. Aynen La Liga gibi. TFF’nin en büyük sorunu, kendini futbolun patronu sanması. Hayır siz futbolun patronu değilsiniz, memurusunuz. İşiniz kural koyup komut vermek değil; anlatmak, açıklamak, ikna etmek. Yabancı sınırında kamuoyunu ikna edemediniz, Süper Lig’deki takım sayısı konusu kaosa döndü. Harcama limitini de açıklayamamanıza şaşırmıyorum ben.

Yazının Devamını Oku

Trabzonspor'un harika bir kadrosu var ancak...

3 Ağustos 2020
.

Şu an Trabzon’un elindeki kadro, bir orta vade harikası. Bugün transferde 15’e sattığınız adam, orta vadede size 30 milyonluk bir fırsat maliyeti yaratabilir. Uğurcan’ı, Abdülkadir Ömür’ü kısa vadede markette değerlendirmek cazip görünebilir ama orta vadede bu operasyonun daha büyük fırsat maliyetleri çıkar takıma.

Ben bugünkü Trabzon kadrosunu 96 yazındaki ekibe benzetiyorum: Fatih Tekke 19, Arçil ve Şota 23, Abdullah 24, Ogün 26, Hami ve Tolunay 28, Ünal 29 yaşında.

Bir şampiyonluk kaybedilmiş ama öyle yüksek potansiyelli bir takım vardı ki, süreç doğru yönetilse 5 yıl boyunca kupa koleksiyonu yapabilirdi. Yapılamadı. Bugünkü yönetimin de 96 yazından dersler çıkarması gerek. Şu an Trabzon’un elindeki kadro, bir orta vade harikası. Bugün transferde 15’e sattığınız adam, orta vadede size 30 milyonluk bir fırsat maliyeti yaratabilir.

TRAVMAYI AŞAMADILAR

Yaşı yetenler, Trabzonspor’un 1995-96 kadrosunu anımsarlar. 24 yaş ortalamalı, eğer Süper Lig o günlerde ihracat kabiliyeti olan bir turnuva olsa, 4-5 adamını Premier Lig’e yollayabilecek bir ekip. Eğer Abdullah, Ogün, Tolunay, Fatih bugün Süper Lig’de oynuyor olsalardı, muhtemelen Premier Lig olurdu hepsinin sonu. Ancak o günkü Trabzonspor yönetimi kaybedilen şampiyonluğun travmasını yönetemeyince, sonları İstanbul oldu o yıldızların. O günün koşulları belki farklıydı ama bugün Trabzon tekrar bir altın jenerasyon yakaladıysa, bu süreci çok daha iyi yönetmek zorunda.

Uğurcan’ı, Abdülkadir Ömür’ü ya da opsiyonunu kullanarak Sörloth’u kısa vadede markette değerlendirmek cazip görünebilir ama orta vadede bu operasyonun daha büyük fırsat maliyetleri çıkar takıma.

POTANSİYELİ YÜKSEK

Yazının Devamını Oku