1 Aralık gecesi 23:30 sularında Kosta Rika ve Japonya’nın, Almanya ve İspanya önünde 2-1’lik skorlarla önde oldukları o üç dakika, turnuvanın en güzel anlarıydı bence. Kosta Rika galibiyeti koruyamayınca 1 Aralık’ı, kupanın modern zamanlarının en fantastik gecesi olarak kayda geçiremedik. Ancak şu ana kadar tamamlanan 48 maç itibariyle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Sadece Avrupa’nın değil, Afrika’nın ve Asya’nın da kupası oldu bu. Asya yolundan turnuvaya gelen Avustralya, Japonya ve Kore’nin yazdıkları peri masalı, Afrikalılar’ın tarihte ikinci kez iki takımla birden tur bileti almaları Katar 2022’nin unutulmazlar arasına girme ihtimalini artırdı. Turnuvanın süperleri arasına kupanın en dinamik takımı Amerika’yı da ekleyebiliriz gönül rahatlığıyla.
EN iYi OYUNCU SZCZESNY
Bu şampiyonanın ne kadar rekabetçi olduğunu şu iki veri de kanıtlıyor: 1994’ten beri ilk kez hiçbir takım gruplarda tulum çıkaramadı. Ve tarihte ilk kez tam 7 ekip birden (Ekvador, Meksika, Tunus, Almanya, Belçika, Kamerun ve Uruguay) 4 puan aldıkları halde terfi edemediler. Szczesny şu ana kadar bence turnuvanın en iyi oyuncusu. Messi’nin kaçırdığı çok konuşulsa da aslında Szczesny’nin kurtardığı diğer penaltı daha spektakülerdi: Araplar Feras’la atışı kullanacak gibi yapıp kafa karıştırmaya çalıştılar ama Szczesny’nin konsantrasyonu çok üst seviyede bu turnuvada.
EN iYi HOCA MORiYASU
Turnuvanın en iyi hocası, Almanya ve İspanya’yı değişikliklerle yıkan Moriyasu. En iyi savunma performansı Saiss önderliğindeki Fas’tan. En iyi orta saha performansı McKennie-Adams-Musah’lı atletik Amerika merkezinden. Her üç maçta da ilk golü atarak dengeyi bozan Gakpo turnuvanın en iyi çıkışına imza atarken, sadece altı ay önce bir ikinci lig oyuncusu olan Füllkrug şampiyonanın en iyi 12’nci adamı unvanının sahibi. Gavi de yaşının çok üstündeki performansıyla en iyi genç oyuncu ödülünün favorisi.
Kamuoyunun büyük kısmı, kupanın en kötü performansını Katar ya da Kanada’nın gösterdiğini düşünüyor ama bence performans/ beklenti paritesinde dipte Belçika ve Danimarka var. Özellikle Belçika, “bir altın jenerasyon ne kadar kötü yönetilebilir” dersiyle veda etti Katar’a.
BELÇİKA SON DERECE DAĞINIKTI
Dün Ahmad bin Ali Stadı’na çıkan Belçika 11’inin ulusal formayı toplam giyme sayıları tam 916 idi. Yani her bir Belçikalı ortalama 83’er kez giymiş bu formayı. Bir takımda 83 kez ulusal formayı giyen bir oyuncu varsa onu efsane olarak adlandırırız, dün Belçika’da 83’ten fazla milli olan tam 7 futbolcu forma giydi. Ancak enteresandır, bu kadar uzun süredir bir arada oynama alışkanlığı olan bir takım Dünya Kupası’na neredeyse hiç organize olamadan, hemen hemen hiçbir maçta rakibine üstünlük kuramadan veda etti. 2018 Dünya Kupası’nın ikincisi Hırvatistan, aynı hoca ve benzer oyuncu iskeletiyle iyi bir turnuva takımı görüntüsü verirken, Rusya’da üçüncü olan Belçika’nın dağınıklığı bu teknik ekibin de sonu anlamına geldi zaten.
ESAS DRAMA GECE YAŞANDI
Ancak bu güzel turnuva, esas dramayı gece seansına saklıyormuş. Dün gece saat 23:25 sularında Belçika’nın yanı sıra İspanya ve Almanya’nın da turnuvaya veda ettiği bir tablo oluşmuştu bir anda. 1 Aralık 2022 neredeyse tüm kupalar tarihinin en çılgın gecesi olacaktı. Ancak Almanya, son 20 dakikadaki süper performansıyla İspanya’yı elenmekten kurtardı. Bu “felekten gece”, favorilerden Belçika ve Almanya’nın sonu olurken İspanya korkulu rüyadan Havertz sayesinde kurtuldu. Gecenin şanslısı İspanya elbette mutlu. Ancak gecenin esas yıldızı Hajime Moriyasu idi kesinlikle. Japon teknik adam, Almanya’dan sonra İspanya’yı da doğru değişikliklerle alt ederek tarihe altın harflerle yazdırdı ismini.
Katar 2022 Dünya Kupası, Ronaldo, Messi, Neymar, Thiago Silva, Modric gibi süperstarların muhtemelen son turnuvası. Aynı zamanda 32’li olarak düzenlenen son kupa bu. Kuzey Amerika’2026’da şampiyona 48 takımla düzenlenecek ve içimden bir his, bundan sonraki turnuvaların öncekilerle ciddi biçimde ayrışacağını söylüyor. Mesela 2026 Dünya Kupası için Amerikalıların gündeminde “berabere biten maçların sonunda penaltı atışı yapılması” gibi çılgın bir öneri var. Böyle radikal bir öneri hayata geçer mi bilinmez, ama şunu kabul etmemiz gerek: Tarihin hızı hızlandı, yani tarih ivmelendi. Eskiden 40 yılda olan değişimler şimdi 4 seneye sığabiliyor. Her bir Dünya Kupası, bir öncekinden beklenmedik şekilde farklı olabiliyor.
ÇiZGi DOĞRU MU ÇiZiLDi?
Peki Katar’da neler yeniydi? 2022 Katar Dünya Kupası’nı hangi özellikleriyle hatırlayacağız? Manşete “yarı otomatik ofsayt sistemi”ni yazabiliriz sanırım. Arjantin-Arabistan maçında iptal edilen Lautaro golünde çizginin doğru çizilip çizilmediği yıllarca tartışılacak muhtemelen. Bence bir başka enteresan soru da şu: Lautaro’nun pozisyonunda çizginin oluşması 1 dakikadan uzun bir zaman alırken, Amerikalı Weah’ın İran’a attığı gol nasıl saniyeler içinde iptal edildi? Üstelik oradaki kararın daha da tartışmalı olduğunu düşünüyorum ben.
iLK YARILARIN TADI YOK
Turnuvanın dikkat çekici özelliklerinden biri de ilk yarıların tatsızlığı. İlk 40 maçın 22’sinin ilk devresi golsüz, 11’i de 1-0 bitti. Pierluigi Collina’nın turnuva öncesi vaat ettiği iki dönüşümdense yalnızca birinin gerçekleştiğini söyleyebiliriz:
1- Evet, devrelerin sonuna çok daha fazla uzatma süresi ekleniyor. Vakit geçirme stratejisi, moda olmaktan çıkıyor böylece.
2- Ancak açılış akşamı Ekvador-Katar müsabakasında kolay çıkan kartlar, sonraki günlerde rüzgarını kaybetti. İlk 40 maçın sonunda sarı kart ortalaması sadece 3,3 seviyesinde.
Balon D’or 2022’de ilk 5 sırayı alan üç oyuncu Dünya Kupası’nda yok. Salah’ın ülkesi Mısır kupaya bilet alamazken, Benzema ve Mane sağlık sorunları sebebiyle Katar’a gelemediler. Oysa Balon D’or’da ilk beşe girebilecek iki temsilcisi olan Afrika kıtası, bu turnuva için fazlasıyla umutluydu. Eto’o, bu umutlu havayı abartıp Kamerun ve Fas’ın final oynayabileceklerini iddia etmişti hatta.
TARiH YAZABiLiRLER
Eto’o belki çok fazla iyimserdi, ama Afrika kıtasının hiç de fena olmayan bir turnuva geçirdiğini söyleyebiliriz rahatlıkla. Senegal üç maçta da iyi oynayarak son 16 biletini koydu bile cebine. Eto’o’nun favorilerinden Fas henüz kalesinde gol görmedi. Üstelik onlar da Belçika’yı devirerek son 16 için çok avantajlı konuma geçtiler. Kore’yi yenen Gana’ya da son maçta Uruguay karşısında 1 puanın yeterli olma ihtimali çok yüksek. 1’er puanlı Kamerun ve Tunus’un işleri kolay değil. Ancak Afrika’nın 3 temsilciyle dahi son 16’ya kalması, kıtanın Dünya Kupası’nda tarih yazması demek. Zira 92 yıllık kupa tarihinde son 16’da üç Afrikalı’nın olduğu tek bir turnuva yok. Son 16’da iki Afrikalı’yı da sadece 2014’te izlemiştik.
SENEGAL HAK EDEREK ÇIKTI
Dün saat 18 sularında futbol kamuoyunun büyük bir bölümü, sadece 1 puana ihtiyacı olan Ekvador’un turu geçeceğine inanıyordu. İngiliz medyası gündüz saatlerinde ikinci turdaki muhtemel rakipleri Ekvador’u değerlendiriyorlardı hatta! Ancak Senegalliler Dünya’nın geri kalanından farklı düşünüyorlardı. Championship’in iki yıldızı Sarr ve Iliman Ndiaye, Khalifa International Stadı’nda çok büyük zorluklar çıkardılar Ekvador savunmasına. Ve hak ederek aldılar tur biletini.
Afrika’nın Dünya Kupası’ndaki bilet sayısı halen beş. Ancak 2026’da katılımcı sayısı 48’e çıktığında en az 9 Afrikalı izleyeceğiz Amerika’da. Afrika futbolunun yükselişini göz önüne aldığınızda Amerika’26 için heyecanlanmamak elde değil.
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJtRnhmcVdxUyIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
Katar 2022’nin en çok konuşulan konularından biri, futbolun kanayan yaralarından “vakit geçirme” hususu. Malumunuz, FIFA hakem şefi Collina bu konuda oldukça hassas. Birçok maçın sonunda 8-10 dakikalık uzatma izlememizin temel sebebi de bu. Dün ilk yarının normal süresine mağlup giren Sırplar, 6 dakikalık uzatmanın sonunda 2-1 galip duruma geçebilmişlerdi. Ancak tüm bu dev uzatma sürelerine ve ekstra hassasiyete rağmen zaman zaman spor kamuoyundan çatlak sesler de yükselmiyor değil.
‘KiRLi OYUNLAR’ iDDiASI
Alman futbol efsanesi Klinsmann, İran’ın Galler karşısında sertlik, aldatma, zaman geçirme gibi kirli oyunlara başvurduğunu iddia etti mesela BBC’ye yaptığı yorumda. Bu yorumları duyan İran cephesi Klinsmann’a sert bir reaksiyon gösterdi, Alman teknik direktörü kültürlerini tanımamakla itham etti ve FIFA teknik grubundan da istifa çağrısında bulundular hatta.
Klinsmann istifa eder mi ya da Queiroz’un gönlünü alabilir mi bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz: Futbolun kural koyucularının profesyonel zaman geçirme taktikleri konusunda radikal önlemler alması şart. Amerikan MLS Next Pro Ligi, bu sezon enteresan bir uygulamaya geçiyor mesela:
“Eğer bir oyuncu yerde 15 saniyeden fazla kalıyorsa zorunlu olarak kenara gidecek. Ve üç dakika boyunca oyuna tekrar dahil olamayacak”.
Süreler elbette tartışılabilir, 15 saniye ya da 3 dakikayı uzun bulanlar olabilir. Ama yolculuğun yönü bence doğru.
HAKEME UYARI YAPILMALI MI?
Amerika’da tartışılan bir başka konu da “faul sayısı”. Sırbistan karşısında tam 9 faule maruz kalan Neymar, dün akşam İsviçre maçında sahaya çıkamadı. Acaba futbolda fauller sayılmalı mı? Bir oyuncuya yönelik sürekli faul stratejisi varsa, hakemin kulaklığına “Neymar’a yapılan beşinci faul” diye bir uyarı yapılmalı mı? Dün Neymar’sız Brezilya’nın özellikle ilk bir saatteki tatsızlığı, Amerikalılar’ı haklı çıkarır cinstendi sanırım.
Dünya Kupası’nda ikinci günün sonunda gol ortalaması 3,50 idi. Dördüncü günü 2,75’le geçtik. Altıncı gecenin sonunda 2,45’e düşmüştü gol ortalaması... Ve dün gece yarısı itibariyle maç başına 2,35 gole kadar geriledik. Eğlenceli başlayan kupa, her geçen gün daha kontrollü maçlara bırakıyor yerini.
iLK YARILAR 0-0 YA DA 1-0 BiTTi
Kupanın giderek tutuculaşmasında birçok farklı etken var, ama ben bir numaraya korkunç ilk yarıları yazarım. 24 Kasım Perşembe günü tüm maçların ilk devreleri 0-0 bitti. Cuma ve cumartesi oynanan 8 müsabakanın dördünün ilk yarısı golsüz, dördü de 1-0 sonuçlandı. Dün de gündüz saatlerinde gelenek bozulmadı, Japonya-Kosta Rika’nın da, Belçika-Fas’ın da ilk 45’leri golsüz geçti. Şu ana kadar Dünya Kupası’nda oynanan 28 maçın 15’inin ilk devresi 0-0, sekizi de 1-0 bitti. Kaydedilen toplam 66 golün de sadece 22’si ilk yarılarda geldi. Bu Dünya Kupası’nda oluşan en net paternlerden biri bu: İlk 45’ler sıkça çöpe gidiyor, şut gelmiyor, pozisyon olmuyor, iki takım birbirini yokluyor sadece. Esas müsabaka genelde 46’da başlıyor.
RENGi SOLMUŞ ALTIN JENERASYON
Dün Katar’da oynanan iki kritik maç, Belçika-Fas ve İspanya-Almanya da 46’da hareketlendiler aslında. Doha’da ilk devre boyunca Belçika’nın rengi çoktan solmuş altın jenerasyonuna topla biraz oynama fırsatı veren Fas, ikinci yarıda oyunun kontrolünü ele geçirdi. Eden Hazard son yıllarda hemen her maçta olduğu gibi kendisinin lisanssız kötü bir kopyası gibi dolaştı durdu sahada.
FLiCK CiDDi BiR KREDi TOPLADI
Al Khor’daki İspanya-Almanya maçındaysa her iki teknik adam oyuna gerçek dokuz numaraları, Morata ve Füllkrug’u sokunca çabalarını üretime çevirebildiler. Gavi’yi Goretzka’yla kilitleyen, önde baskıyla İspanya’nın akıllı çıkmasını engelleyen ve Füllkrug-Sane hamleleriyle geriden gelmeyi başaran Flick, ciddi bir kredi toplamış oldu dün. Luis Enrique’nin de Japonya maçına Morata ile başlamasını bekleyebiliriz.
Aslında her şey her şey Şubat 2022’de Abu Dhabi’de oynanan Chelsea-Palmeiras maçında başladı. Müsabakanın 117’nci dakikasında Chelsea bir penaltı kazandı. 22 yaşındaki Havertz eğer penaltıyı gole çevirirse Chelsea’ye Dünya Kulüpler Kupası’nı kazandıracaktı. Bu riskli işin stresini azaltmak isteyen kaptan Azpilicueta penaltı noktasına doğru gitti. Atışı kullanacakmış gibi topu eline aldı, Palmeiraslı oyuncularla “trash talk” denen tatsız diyaloglara girdi. Gerilimi azalttı. Ve o gerilim bittikten sonra Havertz penaltıyı gole çevirip kupayı kazandırdı Londra ekibine. Bu taktik, tüm Dünya medyasında geniş yer buldu 9 ay önce.
RENARD YANLIŞ YAPTI
Bu olaydan 9 ay sonra dün Education City Stadı’nda oynanan maçta Suudlar denedi bu taktiği. Takımın penaltıcısı Al Dawsari geride durdu, Feras üstlendi o gerilimi. Ancak bu kez ters tepti bu taktik. Penaltı noktası çevresindeki kaos bitince oraya gelen ve atışı stressiz kullanması beklenen Al dawsari değerlendiremedi bu fırsatı. Ben, Renard’ın bu taktiğinin yanlış olduğunu düşünenlerdenim:
Zira Havertz genç, Havertz deneyimsiz, Havertz stresli idi. Ancak Al Dawsari takımın hem uluslararası yıldızı, hem de en deneyimlisi. Böyle bir jeste ihtiyacı yoktu bence.
AKILLI ANLAR YAKALADILAR
Esasında bu kupanın anahtar duygularından biriydi “stres yönetimi”. İlkay’ın Japonya maçındaki penaltıyı gole çevirmesini İngiliz medyası o anda şöyle yorumlamıştı: “Tabii ki kaçırmadılar. Çünkü onlar Almanlar”... Bu kupada çok da iyi oynamadıkları maçlarda stresi iyi yöneten Hollanda Senegal’i, Belçika Kanada’yı, Arjantin Meksika’yı akıllı anlar yakalayarak geçtiler.
MATEMATiKÇiLER VE MÜHENDiSLER
Oysa stres yönetimi konusunda çok başarılı olamayan Amerika Galler önünde, Tunus Avustralya önünde alamadılar hak ettiklerini. Bu da 2030’ların futbolunda teknik ekiplerde eski sporcular kadar mühendisler, psikologlar ve matematikçilerin olacağının kanıtı gibi.
Dünya Kupası’nda 6 günü geride bıraktık, Katar 2022’nin eğlence ve rekabet anlamında birkaç maç dışında sınıfta kaldığını söylersek sanırım abartmış olmayız. İspanya-Kostarika ve İngiltere-İran’ı çıkarırsak kalan maçların gol ortalaması 1,89 seviyesinde. İlk 20 maçın beşi golsüz bitti ki bu sayının ne kadar dikkat çekici olduğunu anlamak için şöyle kıyaslamalar yapabiliriz:
Son Dünya Kupası’ndaki toplam golsüz maç sayısı 1’di. Son Avrupa Şampiyonası’ndaki toplam golsüz maç sayısı 2... Ve Son Copa America’daki toplam golsüz müsabaka sayısı da yine iki. Bu kupanın yalnızca ilk 6 gününde, sadece gruplarda ikişer maç günü dahi tamamlanmamışken golsüz müsabaka sayısının beşi bulmuş olması endişe verici.
GENELDE AYNI SENARYO
Şu ana kadar tamamlanan 20 maçın yarısından fazlasında aynı senaryoyu izledik. Bir takım topu ikinci bölgede sonsuza kadar çeviriyor, diğeri de derinde 9 kişiyle bekliyor. Ya da her iki takım sergiliyor bu fırsat oyununu. Ekvador Katar’ı, Fransa Avustralya’yı, Brezilya Sırbistan’ı ilk golü bulunca çözdüler. Ama dün geceki İngiltere-ABD ya da Fas-Hırvatistan, Meksika-Polonya maçlarının izleyicileri o kadar şanslı değillerdi. Hatta İsviçre-Kamerun maçında durum 1-0 olmasına rağmen son bölümde 0-0’mışçasına düşük bir vites vardı müsabakada.
MAKAS GiDEREK AÇILIYOR
Futbolda gelirler artıyor, bu da üst sınıfla orta sınıf arasındaki makası daha fazla açıyor. Milletler arası müsabakalarda daha çok hissettik bu açılan makası. Katar, Ekvador’dan sonra dün Senegal önünde de tutunamadı. Fransa’nın as değil, dördüncü takımının da Avustralya’yı farklı yenebilecek kalitesi var. Bu da ister istemez akla şu soruyu getiriyor:
48’li düzenlenecek Kuzey Amerika 2026’nın rekabet seviyesi nasıl olacak? Bu 32 takımın yanına Panama’nın, Trinidad’ın, Benin’in, Irak’ın, Umman’ın eklenmesine hazır mısınız?
Dört yıl sonra bambaşka bir Dünya Kupası bekliyor bizi.