Paylaş
Dünya Kupası’nda ikinci günün sonunda gol ortalaması 3,50 idi. Dördüncü günü 2,75’le geçtik. Altıncı gecenin sonunda 2,45’e düşmüştü gol ortalaması... Ve dün gece yarısı itibariyle maç başına 2,35 gole kadar geriledik. Eğlenceli başlayan kupa, her geçen gün daha kontrollü maçlara bırakıyor yerini.
iLK YARILAR 0-0 YA DA 1-0 BiTTi
Kupanın giderek tutuculaşmasında birçok farklı etken var, ama ben bir numaraya korkunç ilk yarıları yazarım. 24 Kasım Perşembe günü tüm maçların ilk devreleri 0-0 bitti. Cuma ve cumartesi oynanan 8 müsabakanın dördünün ilk yarısı golsüz, dördü de 1-0 sonuçlandı. Dün de gündüz saatlerinde gelenek bozulmadı, Japonya-Kosta Rika’nın da, Belçika-Fas’ın da ilk 45’leri golsüz geçti. Şu ana kadar Dünya Kupası’nda oynanan 28 maçın 15’inin ilk devresi 0-0, sekizi de 1-0 bitti. Kaydedilen toplam 66 golün de sadece 22’si ilk yarılarda geldi. Bu Dünya Kupası’nda oluşan en net paternlerden biri bu: İlk 45’ler sıkça çöpe gidiyor, şut gelmiyor, pozisyon olmuyor, iki takım birbirini yokluyor sadece. Esas müsabaka genelde 46’da başlıyor.
RENGi SOLMUŞ ALTIN JENERASYON
Dün Katar’da oynanan iki kritik maç, Belçika-Fas ve İspanya-Almanya da 46’da hareketlendiler aslında. Doha’da ilk devre boyunca Belçika’nın rengi çoktan solmuş altın jenerasyonuna topla biraz oynama fırsatı veren Fas, ikinci yarıda oyunun kontrolünü ele geçirdi. Eden Hazard son yıllarda hemen her maçta olduğu gibi kendisinin lisanssız kötü bir kopyası gibi dolaştı durdu sahada.
FLiCK CiDDi BiR KREDi TOPLADI
Al Khor’daki İspanya-Almanya maçındaysa her iki teknik adam oyuna gerçek dokuz numaraları, Morata ve Füllkrug’u sokunca çabalarını üretime çevirebildiler. Gavi’yi Goretzka’yla kilitleyen, önde baskıyla İspanya’nın akıllı çıkmasını engelleyen ve Füllkrug-Sane hamleleriyle geriden gelmeyi başaran Flick, ciddi bir kredi toplamış oldu dün. Luis Enrique’nin de Japonya maçına Morata ile başlamasını bekleyebiliriz.
Paylaş