Uğur Meleke

Fenerbahçe: 1 - Isla: 1

8 Nisan 2019
Ankara'da sağ bekte Dirar başlasa çok daha doğru olacakmış.

Şilili futbolcu dün de gerek Boyd’un golünde, gerekse hemen ardından Orgill’i kaçırıp kart gördüğü pozisyonda büyük bir düşüş içinde olduğunu bir kez daha ispatladı.

SEÇİM arası öncesi Fenerbahçe’nin kazandığı son Sivasspor maçı, iki kritik uyarı içeriyordu: Birincisi, Kadıköy’de Fenerbahçe geriden çıkarken olağanüstü yalpalamıştı. Sivasspor önde baskıyla bir gol bulmuş, daha fazlasını üretecek fırsatları da yakalamıştı. Yanal’ın buraya bir önlem alması gerekliliği barizdi. O önlem, orta sahada yumuşak Zajc’ı dışarıda bırakıp Ekici’yi 11’e sokmak oldu. Rolü birkaç adım geriye kayan Tolgay, dün oyun kurma sorununu kısmen çözdü Fenerbahçe’nin.

Ancak Sivas maçındaki ikinci kritik uyarıyı Ersun Hoca’nın gözden kaçırdığını düşünüyorum ben. Sarı lacivertlilerin Şilili sağ beki Isla’da olağanüstü bir düşüş var. Sivas karşısında hem savunmada savruktu, hem de ofansta 17’de Moses’la, 29’da Zajc’la üretilen iki hızlı hücumu mahvetmişti. Tabii ki milli maç arasındaki 3 haftalık antrenman sürecine hakim değiliz. Ancak görünen o ki, Ankara’da da sağ bekte Isla değil Dirar başlasa, çok daha doğru olacakmış. Isla dün de gerek Boyd’un golünde, gerekse hemen ardından Orgill’i kaçırıp kart gördüğü pozisyonda büyük bir düşüş içinde olduğunu bir kez daha ispatladı.

DOĞRU HAMLELER

Isla’nın savrukluğuna rağmen, Fenerbahçe maça iyi başladı Ankara’da. 40 dakika boyunca tek taraflı bir maçtı, eğer Ekici ve Soldado biraz daha şanslı olsalar; ya da kaleci Altay kahramanlaşmasa zaten ilk 40 dakikada fişi çekmeleri işten değildi. Ancak çekemediler. Kalan 50 dakikada Yanal’ın yaptığı hemen her hamle doğru. Ama çaresiz çırpınışlardı bence... Gerek Moses’ın çıkışı, gerek Isla yerine Dirar’ın sağ beke geçişi iyi hamleler. Şu kadro koşulları içinde görünen o ki Dirar, Fenerbahçe’nin ideal sağ beki. Eski Monacolu, Türkiye’de iki yıldır 4 farklı teknik adamla çalıştı ve 4 hoca da maalesef şu basit gerçeği göremediler: Bu yaşı ve fizik seviyesiyle Dirar, sağ bekte fark yaratıyor. Ancak sağ açık için yetersiz.

Bu oyuncu grubu, benim 30 yıldır izlediğim en dengesiz Fenerbahçe kadrosu. Maç kazanmaları için hemen her şeyi doğru yapmaları ya da gol noktalarında şanslı olmaları gerek. Dün şanssızlardı doğrusu.

MAÇIN DETAYI

42'de Ankaragücü'nün Tyler Boyd ile bulduğu gol, maçtaki ilk şutlarıydı. O dakikaya kadar Fenerbahçe tam 8 şut göndermişti Ankaragücü kalesine. Mehmet Ekici’nin 2, Soldado’nun 2 şutunu Altay çıkarmıştı. Üstelik bu dört şutun üçü, gol olabilecek kadar etkiliydi.

Yazının Devamını Oku

Yürüyerek koşan adam!

6 Nisan 2019
Uğur Meleke yazdı.

Bu sezon Süper Lig’de toplam 2 milyon 697 bin kişi bilet aldı, statlara gitti ve maç izledi. Yaklaşık 2,7 milyon biletli futbol seyircisinin en şanslıları kimlerdi derseniz, ben Trabzonlular derim gönül rahatlığıyla. Belki lider değiller, belki en fazla golü onlar atmadı. Ama bu sezon en fazla eğlenceyi Akyazı Stadı gördü. Kendi koşulları çerçevesinde ligin en fazla arayan, en fazla deneyen ve en olumlu topunu oynamak isteyen takımı Trabzonspor. Dün de sahaya bozmaya değil yapmaya çıkmış bir Antalyaspor olunca, bitsin istemedik bu maç.

Trabzonlular müsabakaya adeta 1-0 mağlup başladılar ama oyunun içinde büyüdüler. Özellikle 45-65 arası şutlarda 10’a 1, kornerlerde 3-0 üstünlük kurdukları dönemde maçın fişini çektiler zaten. Olcay iyiydi, Abdülkadir harikaydı ama bir futbol seyyahını, Nwakaeme’yi ayrı bir yere koymak gerek. Yusuf Şimşek’le özdeşleşen o “yürüyerek adam geçme” zevkini Nwakaeme ile yaşıyoruz şu sıralar. Ama bununla kalmıyor, adeta yürüyerek koşuyor ve oyunu da soldan bir virtüöz gibi yönetiyor. Dün bir başyapıt koydu adeta ortaya.

Topla çıkmaya devam etmeli

Evet, Trabzon savunması geriden çıkarken top kaybediyor olabilir. Ama bence vazgeçmemeliler bu çağdaş davranıştan. Esas sorun bence orada değil, pozisyon hatalarında. Antalya’nın golünde esas sorun Hüseyin’in pas hatasında değil, top Hakan’ın ayağındayken golü yapabilecek tek adam Doukara’ya uzak kalmasında. Ben Ünal Hoca’nın topla çıkma düşüncesinden de vazgeçeceğini sanmıyorum zaten. 

Maçın adamı: Tony Nwakaeme

Yazının Devamını Oku

Yüzde 51'lik pozisyonda VAR ne yapacak?

4 Nisan 2019
VAR protokolü pek dikkat edilmeyen bir absürtlük içeriyor.

VAR masası iki durumda hakemi uyarabiliyor: Ya net ve bariz bir hata olacak ya da ciddi bir pozisyon gözden kaçacak. Protokol, ‘gri’ pozisyonlar için bir şey demiyor.

İNGİLTERE Futbol Federasyonu açıkladı: Bu hafta sonu oynanacak Federasyon Kupası yarı final maçlarında VAR incelemesi sonucu değişen kararlar büyük ekrana klip olarak yansıtılacak. O klip, futbolseverlere kararın neden değiştiğini anlatabilecek zenginlikte olacak. İngiltere Premier Lig, henüz VAR uygulamasına başlamadı. Kupada test ediyorlar şimdilik. Test sırasında eksiklikleri görüyor ve böyle güzel çözümler üretiyorlar. Bence bu sene Süper Lig’de de VAR’la ilgili önemli aksaklıklardan biri, birçok pozisyonda izleyicinin ‘neyin incelendiğini’ anlayamaması oldu. Klip beklentimiz yok. Ama en azından anlaşılır bir alt yazıyla VAR masasının neyi incelediği ve kararın neden değiştiği sporseverlere iletilebilir bence. Ancak bence İngiltere Futbol Federasyonu da dahil henüz hiç kimsenin farkına varmadığı bir absürtlük söz konusu VAR protokolünde... Mevcut protokol, şu anda VAR masasına, sadece iki durumda orta hakemi uyarmasını salık veriyor:

1- Net ve bariz bir hata görürlerse (clear and obvious mistake)

2- Ciddi bir pozisyon gözden kaçarsa (missed serious incident) Ancak benim aklım şunu bir türlü almıyor: VAR masası, ceza alanı içinde bir pozisyonun mesela yüzde 51 oranında penaltı olduğunu düşünüyorsa orta hakemi uyarmayacak mı? Ben, video asistan hakemim. Ceza alanında penaltı kokan bir pozisyon yaşanmış. Tekrarını izlemişim. Yüzde yüz net bir pozisyon değil ancak mesela yüzde 60-70 oranında penaltı verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Mevcut protokol bana, sadece “net ve bariz hata” varsa orta hakemi uyarmamı söylüyor. Yani yüzde yüz emin olmamı istiyor. Oysa pozisyon siyah-beyaz bir pozisyon değil. Gri bir pozisyon. Ama bana göre penaltı. Ne yapmalıyım ben şimdi? Mevcut protokol susmamı söylüyor. Ama gözümün önünde de penaltıya teşne bir pozisyon var. Berbat bir ikilem doğrusu.

VAR SONRASI ‘HiZADA’ OLMA ŞANSINIZ KALMADI

2018-19 sezonu FIFA kural kitabına göre ofsaytın oluşması için şu kaideler gerekiyor:

1- Takım arkadaşı topa dokunduğu (ya da oynadığı) anda oyuncu aktif alanda olmalı.

2- Topla oynamalı, top için mücadeleye girmeli ya da rakibinin topla oynama alanını ihlal etmeli.

Yazının Devamını Oku

Avrupa'nın en cazip kiralama rotası: Türkiye

2 Nisan 2019
Kontrata makul bir satın alma opsiyonu koyulmalı.

Ligimizin en değerli 10 oyuncusunun 6’sı kiralık. Çünkü ligimiz büyük bir ekonomik daralma içinde. Bizim gibi ‘transfer bağımlısı’ bir ülke için hiç fena bir yöntem değil.

SÜPER Lig’de halen market değeri 8 haneli olan 10 oyuncu var ve bunların tam altısı kiralık (Moses,Ljajic, Ndiaye, Onyekuru, Slimani ve Mitroglou)... Peki bir ligin en değerli 10 oyuncusundan 6’sının, hatta en değerli 20’de de 11’inin kiralık olmasını nasıl okumalı? Süper Lig, bir geçiş turnuvası mı, bir sınıf atlama turnuvası mı yoksa bir atık ligi mi? Öncelikle şu gerçeğin altını çizmek gerek: Süper Lig, büyük bir ekonomik daralma içinde. Çünkü çok borçlu. Sadece 3 sezon önce 1.2 milyar Euro ile Avrupa’nın en değerli altıncı ligi olan bu turnuva, şu anda 620 milyon Euro’luk değeriyle onuncu basamakta. Çünkü tüm futbolcularının ederinin yaklaşık 3 katı kadar borçlu! Bir turnuvanın 10 milyar liranın üzerinde borcuna karşılık, yıllık geliri 4 milyar lira düzeyinde olunca doğal olarak transfer markette bonservis ödeme yerine kiralama yoluna başvuruyor sıkça. Evet bu bir kadro istikrarsızlığı doğuruyor, ama bizim gibi ‘transfer bağımlısı’ bir ülke için doğru kullanıldığında hiç fena bir yöntem değil aslında kiralama metodu. Meseleyi sanırım iki ayrı boyutta ele almak lazım. Birinci soru: Biz neden kiralama yapmalıyız? Süper Lig için kiralama
metodu (diğer istikrarlı turnuvaların aksine) neden daha cazip?

1- Kadro istikrarsızıyız. Bonservisli ya da bonservissiz, her transfer döneminde bu lige 300 oyuncu geliyorsa, bunların bir kısmının bonservissiz gelmesi hem riski minimize eder, hem maliyetleri düşürür.

2- Ülkenin coğrafi konumu farklı. Sosyolojik yapısı da öyle. Ne tam Avrupalı, ne tam Asyalı. Ne tam doğulu, ne de tam batılı. Başka bir ligde çok iyi performans gösteren bir yabancı, burada ülkenin kendine özgü koşullarına adapte olamayabiliyor. Adam senden önce Belçika’da harika oynamış. Senden sonra Hollanda’da harikalar yaratıyor. Ama sende olmamış! Bu tarz problemleri azaltmak için de bazen kiralama metodu daha doğru olabiliyor. Önden bir test sezonu oynamak gibi adeta.

3- Yalnız kiralama yaparken dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus var: Muhakkak kontrata makul bir satın alma opsiyonu yazılmalı. Mario Gomez gibi, Talisca gibi düşüşteki oyuncuyu buraya getirip, rehabilite edip, hatta milli takıma döndürüp sonra kaybetmek acı. Mesela aynı sorunu Kagawa’da yaşamamayı umut ediyorum şimdi. 3 ya da 5, az ya da çok, geçici oyuncu kontratına muhakkak bir satın alma opsiyonu yazılmalı.

HAFTANIN TAKIMI

BORUSSIA Dortmund, hafta sonunda Wolfsburg’u yine 90’ıncı dakika sonrası attığı 2 golle yenip liderliği geri aldı. Bundesliga’da bitime 7 hafta kalan Bayern’in 2 puan önünde zirvede yer alan Dortmund’un bu sezon 90’ıncı dakika tamamlandıktan sonra attığı gol sayısı tam 9.

Yazının Devamını Oku

Grealish'in içi soğudu! Burak, Fernandes ve Bayarslan beklemede

30 Mart 2019
Geçtiğimiz hafta sonu İngiltere’de utanç verici iki sahne peş peşe yaşandı. İki ayrı maçta iki ayrı sporsevmez sahaya daldı, özellikle Birmingham-Aston Villa maçında genç yıldız Jack Grealish’in arkadan yediği yumruk can acıtıcı idi.

İngiliz kamuoyu Arsenal-Manchester United ve Birmingham-Aston Villa maçlarında yaşanan iki saha olayıyla çalkalandı, ancak Grealish’in yediği yumruk sonrası yaşananlar iç soğutucu türden:

1) Birmingham City kulübü, sahaya dalan Paul Mitchell isimli taraftar görünümlü teröristi ömür boyu stadından men etti.

2) İngiltere Futbol Federasyonu, bir barda garson olarak çalışan Mitchell’ı 10 yıl boyunca spor sahalarından men etti, 350 pound da para cezası verdi. Bu ceza, Aston Villa’nın genç kaptanı Grealish’in tedavi masraflarını karşılama maksatlı...

3) Evli ve bir çocuk babası Paul Mitchell hakkında kamu davası açıldı. 27 yaşındaki Birmingham’lı sporsevmez, 14 hafta hapisle cezalandırıldı. Ve hemen hapse gönderildi. Bu arada Mitchell’ın oğlunun henüz 2 yaşına girdiğini, eşinin de ikinci evlatlarına hamile olduğunu üzülerek eklemek gerekiyor sanırım buraya.

Şimdi insan ister istemez şunu düşünüyor: Rize’de Burak Yılmaz’ın suratını çakı ile yaralayan teröristin akıbeti ne oldu sahi? Kasımpaşa Stadı’nda Manuel Fernandes’e tekme atan adam, hâlâ maçlara başkalarının kartları ile giriyor mu? Trabzon’da Volkan Bayarslan’a arkadan haince vuran çocuk hâlâ bir yerel kahraman mı?

Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’nun ‘2019 gönüllülük yılı’ ile ilgili yaptığı sunuma katılamadım. Ancak gayretli çalışmalarını takdirle izliyorum. Sayın Bakan da eminim İngiltere’de yaşananları yakından izlemiştir. 6222 sayılı sporda şiddet ve düzensizliği önlemeye dair yasanın fonksiyonel hale gelmesi için, yeni bir hadisenin yaşanmasını beklememeliyiz bence.

Süper Lig’in kralı Senegalliler

MİLLİ ara öncesi oynanan Bursaspor-Galatasaray maçında ilk 4 gol, 4 farklı Senegalliden gelince dikkatimi çekti bu konu. Bursaspor Sakho ve Saivet ile öne geçti, Galatasaray Ndiaye ve Diagne ile yakaladı rakibini. Ancak Senegalliler’in Süper Lig’de ön plana çıktığı tek maç değildi bu.

Yazının Devamını Oku

Başakşehir'in 'karşı-faul' istatistiği giderek güçleniyor

28 Mart 2019
Taktiksel faul bir sorun olma yolunda...

‘Karşı pres stratejisi’ giderek ‘karşı faul stratejisi’ne dönüşüyor. İngiltere’de City, Türkiye’de Başakşehir bu konuda öne çıkıyor. Fenerbahçe galibiyeti dahil, 7 maç üst üste rakiplerinden daha fazla faul yaptı Başakşehirliler.

BAŞAKŞEHİR, son Kayseri çılgınlığına kadar tam 7 hafta üst üste rakiplerinden daha fazla faul yaparak maçları tamamladı. Özellikle Kasımpaşa ve Erzurum maçlarında rakiplerinin iki katı faul sayısına ulaşmaları dikkat çekici. İngiliz televizyonunda Neville ve Keown da Manchester City’yi bu ‘karşı faul stratejisi’ nedeniyle eleştirmişlerdi. Başakşehir de aynen City gibi, şampiyonluk yolunda iyi oyununun yanına taktik faul yardımını da eklemiş gibi.

City’nin tamamlayamadığı hücumların dönüşünde küçük faullerle karşı fırsatları kestiği iddiasını ilk dillendiren Mourinho, olmuştu. Ama Mourinho’nun kendisi dışında her şeyi ve herkesi suçladığı bir dönemdi, üstünde çok fazla durulmamıştı bu konunun. Sonra aynı iddiayı Keown ve Neville da tekrarlayınca, City’nin faul istatistikleri daha fazla göze batmaya başladı. Manchester City, kupada Burnley’i 5-0 yenerken faullerde de 5-1 öndeydi. Sadece Burnley’ye değil, alt lig ekibi Burton’a ve ligde Wolves’a karşı da farklı galibiyetlere rağmen daha fazla faul yapmışlardı. Topla yüzde 70’in üstünde oynayıp, rakiplerine doğru düzgün şut fırsatı dahi vermeden bu kadar çok faul yapmaları dikkat çekiciydi gerçekten de.

Süper Lig zaten faul konusunda mimli. Ligin ilk yarısının son haftasında bu konuyu ilk kez yazmıştım: O hafta Galatasaray, Sivas’ı darmadağın ederken faullerde 18-4 öndeydi. Trabzon de Rize’yi sürklase ederken 198’di faullerde durum. Ligin ikinci yarısındaysa Başakşehir, çok daha belirgin bir biçimde ön plana çıktı: Ocaktaki Kasımpaşa müsabakasıyla marttaki Fenerbahçe galibiyeti dahil, 7 maç üst üste rakiplerinden daha fazla faul yaptı Başakşehirliler. Kasımpaşa’yı 2-0 yendiler, şutlarda da 15’e 9 üstündüler, ama Kasımpaşa’nın 9 faulüne karşılık Başakşehirliler tam 18 faul yapmışlardı. Akhisar’ı 3-0 yendiler, faullerde 17-14 üstündüler. Üstelik savunma dörtlüsünün üçü hiç faul yapmadığı halde... 17 faulün dağılımı şöyleydi o gün: Arda 3, Emre 3, Ba 2, Mossoro 2, Gökhan 2, İrfan 1, Robinho 1, Elia 1...

Erzurum’la 1-1 berabere kaldıkları maçta faullerde durum yine 21-12 Başakşehir lehine idi. Antalya, Bursa, Malatya ve Fenerbahçe maçlarında da durum değişmedi. Sarı-lacivertlileri 2-1 yendiler, şutlarda 17-12 üstündüler. Ama faullerde de 14-10’du durum.

Faul elbette var futbolun içinde. Hele ki 7 maçta yaptığınız 112 faule karşılık toplam 15 sarı kart gördüyseniz, büyük bir problem yok. Ancak şu ‘karşı pres stratejisi’ dedikleri şey yavaş yavaş ‘karşı faul stratejisi’ne evriliyor sanki. Futbolun önemli problemlerinden biri olmaya doğru ilerliyor, bu taktiksel faul işi.

HAFTANIN TAKIMI

UEFA’nın en yeni üyesi Kosova Milli Takımı, dededen Priştinalı benim gibi birçok sevenini mutlu etti bu hafta. Hazırlık maçında Danimarka’yla 2-2 berabere kaldıktan sonra, Euro 2020 elemelerine de 1-1’lik Bulgaristan beraberliği ile başladılar. Kosova ekibi, tam 18 aydır namağlup.

Yazının Devamını Oku

Üçlü mini lig için iyi sinyaller

26 Mart 2019
Fransa-İzlanda-Türkiye diğerlerine puan vermez.

MOLDOVA, FIFA sıralamasında 170’nci basamakta. Yani Fiji’nin, Papua Yeni Gine’nin, Vanuatu’nun gerisinde. Dolayısıyla milli takımımızı ölçümlemek için çok uygun bir enstrüman sayılmazlar. Ancak bu denli zayıf rakiplerle oynarken bile önemli kazanımlar atabilirsiniz cebinize. Birlikte oynama alışkanlığı gibi, ciddiyet gibi, arzu ve tutku gibi. Ya da 44’üncü dakikada mükemmel bir örneğini gördüğümüz takımdaşlık gibi. 44’üncü dakikada Mahmut yine orta sahada kritik bir top kazandı, meşin yuvarlağı Hakan’a aktardı. Hakan müsait durumdaki Cenk’e “asist” olmasını umduğu bir derin pas attı. Cenk hafif sol çaprazdan karşı karşıyaydı, pekâla vurabilirdi, yüzde 70-80 ihtimalle golü de yapabilirdi. Ama vurmadı. Harika bir “ekstra pas” attı Hakan’a. Hakan topu direğe nişanladı, ama bence şu 180 dakikanın en güzel anıydı o. Ay yıldızlı formayı giyenlerin, sadece renkli bir oyuncu karması değil, bir takım olmaya başladığının güzel bir göstergesiydi o an.

EURO 2020 elemelerinde altılı gibi görünen grubumuz aslında üçlü zaten... Belli ki Fransa-İzlanda-Türkiye üçlüsü, Arnavutluk-Andorra-Moldova’ya kolay kolay puan vermeyecekler. Görünen altılı bir lig var, ama esas kaderimizi gizli “üçlü mini lig” belirleyecek. O mini lige de haziranda başlayacağız. Martta oynadığımız bu iki maç, haziran için referans olmak zorunda elbette bize. Takımdaş görüntü dışında başka artılarımız da var elbet:

1- İlk 11’imizdeki hemen herkes takımında düzenli oynuyor. Biri hariç: Cenk... Cenk Tosun’un bu 180 dakikayı gollerle-asistlerle mükemmel geçirmesi, Marco Silva’ya da bir mesaj olacaktır. Cenk, Calwert-Lewin’den iki kat iyi santrfor kesinlikle.

2- Bir maçı 4-3-3, diğerini 4-42 oynadık. Birinde tutucu ve pragmatiktik, bekleyip fırsat kolladık. Dünse saldırgan ve proaktiftik. Fırsatı biz aradık, kopararak aldık pozisyonları. 4 güne iki farklı oyun sığdırmak sevindirici.

3- İki maçta 16 farklı oyuncumuz sahaya çıktı. Okay ve Hakan 25, Kaan 24, Yusuf, Dorukhan ve Zeki 22, Merih 21 yaşında. İskeletimiz genç. Sadece Euro 2020’yi değil, muhtemelen Katar 2022’yi de bu ekip zorlayacak. “Adam gibi adamlar” çetesinden sonra son derece temiz ve pırıl pırıl bir grup bu.

Maçın adamı: Deniz.

Yazının Devamını Oku

10 milyarlık borcun sebebi John değil, Can'dır

21 Mart 2019
Yabancı sınırı olduğunda kaç futbolcu ihraç ettik ki?

Yabancı sınırlamasının sonucu Mehmet Topuz, Tarık Çamdal ve Alper Potuk gibilerin astronomik paralar elde ettiği suni pazardır. Yabancı serbestiyetinin sonucu ise Ozan Kabak’tır, Merih’tir, Cenk’tir.

ŞENOL Güneş’in basın toplantısında söylediği üç cümle, “yabancı sınırı” gibi bir saçmalığın neden yönetim katında bu kadar kabul gördüğünün özeti gibiydi. Güneş diyor ki: “Yabancı serbest olduğunda yabancı fazla maaş alıyor, yerli şikayet ediyor. Yabancı sınırı olduğunda da yerli fazla alıyor. Bence her iki taraf da kendince haklı”...

Sayın Güneş (ve muhtemelen yabancı sınırı koymayı kim istiyorsa onlar) çok basit bir detayı gözden kaçırıyor ve fena halde yanıl(tıl)ıyorlar: Bu ilk verdiğiniz örneğe, yani yasaksız düzene ‘serbest piyasa ekonomisi’ deniyor. Fiyatları hükümetin koyduğu kısıtlamalar değil, pazarın kendisi belirliyor.

GLOBAL DEĞER

Yani futbolcu John’un global bir değeri var, bu İsviçre’de de, Malezya’da da, Türkiye’de de aşağı yukarı aynı. John, Belçika’da da 1000 alıyor, Türkiye’de de... Ama futbolcu Can’ın globalde değeri 100’ken, sırf burada yabancı sınırını olduğu için 1000 alıyor kulübünden. Hollanda’ya gitse 100 alacak adama burada 1000 vermektir kulüpleri batıran. Yabancı değil, yerlidir bu 10 milyar liralık borcun sebebi... Mesleğe başladığım günden beri savaşını verdiğim tezleri tekrarlayarak başınızı ağrıtmak istemiyorum. Yabancı sınırlamasının sonucu Mehmet Topuz, Tarık Çamdal ve Alper Potuk gibilerin astronomik paralar ettiği suni pazardır. Yabancı serbestiyetinin sonucu ise Ozan Kabak’tır, Merih’tir, Cenk’tir. Sebebi de basit: Siz kendi kulübünüzde rekabet edip geçemediğiniz yabancıyı, uluslararası maçta nasıl geçeceksiniz ki?

REKABET ÖNEMLİ

Ozan, Maicon’la, Cenk, Negredo’yla rekabet ettiği için dünyanın en büyük liglerindeler şu anda. Ve Milli Takım o yüzden Cenk, Merih, Ozan, Zeki, Çağlar, Okay gibi uluslararası değerlere sahip. Yabancı sınırı olan dönemde kaç futbolcu ihraç ettik Avrupa’ya Allah aşkına? Bugün rekor sayıda ihracımızın nedeninin bu olduğunu göremiyor musunuz sahi? Hep tekrarlıyorum: Iphone’u-Samsung’u yasaklarsak, dünyanın en iyi telefonunu mu üreteceğimizi zannediyoruz?

‘6+2+2’DEKi SON 2

Yazının Devamını Oku