Tufan Türenç

Almanya Erdoğan'ın gelmesini istemiyor

23 Mayıs 2014
Sanırım dünya siyasetinde bir ilki yaşıyoruz. Aralarında hiçbir problem olmayan, üstelik ticaret ilişkileri çok yoğun olan iki ülkeden biri Türkiye’. Onun Başbakanı Erdoğan, ikinci ülke olan Almanya. Erdoğan, Almanya’ya özel bir gezi yapmak istiyor.

Sanırım dünya siyasetinde bir ilki yaşıyoruz.

Aralarında hiçbir problem olmayan, üstelik ticaret ilişkileri çok yoğun olan iki ülkeden biri Türkiye’. Onun Başbakanı Erdoğan, ikinci ülke olan Almanya.

Erdoğan, Almanya’ya özel bir gezi yapmak istiyor.

Erdoğan’ın amacı bu dost ülkede yerleşmiş Türklerle bir mitingde buluşmak ve yakında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine destek vermelerini istemek.

Erdoğan’ın ziyaret edeceği ülkenin Başbakanı Merkel ile muhalefet ve iktidar partililerinin milletvekilleri Türkiye Başbakanı’nın gelişinden ve burada yapacağı konuşmadan tedirginler.

Önce Dışişleri Bakanı ve bazı milletvekillleri Erdoğan’ı konuşmasını yaparken sorumlu davranması için çok ciddi bir şekilde uyarıyorlar.

Bazı Alman miletvekilleri ise Türk Başbakanı’na toplantı izni verilmemesini istiyorlar.

Bir kaç gün sonra bu kez ülkenin Başbakanı Merkel de Erdoğan’ın gezi sırasında sorumlu davranacağına inanıdığı açıklama gereğini duyuyor.

Yazının Devamını Oku

Erdoğan’ın fıtratı

17 Mayıs 2014
Halkın gerçek sevgisi böyle acılı günlerde ortaya çıkar. Bir başbakanın halkı tarafından sevilip sevilmediği böyle facia günlerinde belli olur. Eğer insanlar başbakanı gerçekten seviyorlarsa isyan ettiği günlerde bile onu bağrına basarlar. Başbakanı yuhalamazlar. Ona “Defol git” demezler. Makam otomobilini...

http://www.tufanturenc.com/erdoganin-fitrati/

Yazının Devamını Oku

Aynı trajediyi oynuyoruz

14 Mayıs 2014
Yıllardan aynı felaketleri sürekli yaşıyoruz. Her felakette aynı tepkileri gösteriyoruz. Milli yas ilan edip ağıtlar yakıyoruz, nutuklar atıyoruz. ama bunlardan ders almıyoruz.

İşte kömür madeni kazalarında tarihin en büyük felaketini yaşıyoruz.

Acılarımız bitecek gibi değil.

Yüzlerce insanımızı yitirdik.

Her felakette olduğu gibi aynık trajediyi oynayacağız.

Yine ağıtlar yakacağız...

Yine milli yaslar ilan edeceğiz...

Yazının Devamını Oku

Türkiye'de siyasete dokunmadan hukuk konuşulamaz

13 Mayıs 2014
Yaşadığımız koşullar demokrasi açısından son derece sıkıntı verici. Yargı bağımsızlığı kalmadı. Yasama tamamen yürütmenin, hatta tek adamın dudaklarından çıkacak emirlere göre görev yapar hale geldi. Bürokrasi tüm kurumlarıyla iktidarın denetiminde. Özerk olması gereken kurumların ise bu nitelikleri iktidar tarafından ortadan...

http://www.tufanturenc.com/turkiye-kosullarinda-siyasete-dokunmadan-hukuk-konusulamaz/

Yazının Devamını Oku

CHP’de değişim tabandan olur

12 Mayıs 2014
Almanya’da SPD’nin tamamen camandan oluşan Genel Merkezi’ni gezerken kendimi bir arı kovanının içinde zannettim.

http://www.tufanturenc.com/chpde-degisim-tabandan-olur/

Yazının Devamını Oku

Ah bu kraldan fazla kralcılar

7 Aralık 2013
Fethiyesporlu futbolcular Fenerbahçe maçına göğüslerinde “YÜCE ATATÜRK” yazan forma ile çıktılar.

Alkışlandılar. Sonra da o formaları çıkarıp normal formalarıyla maçı oynadılar.
Olay kapandı gitti.
İki gün sonra kraldan fazla kralcı olanlar inanılmaz bir işgüzarlıkla Fethiyespor'u Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu’na verdiler.
Garip ve komik gerekçeleri de şu:
“Fethiyespor hepimizin milletçe sahiplendiği değerleri, sadece kendilerine mal ederek tartışma yaratmak için kullandıkları görülmüştür”
Meğer Federasyon Fethiyesporlu futbolcuların Atatürk’ü sadece kendilerine mal etmesine ve bunu tartışma yaratmak kullanmasına kızmış.
Bu kafayı gelin de anlayın.

Yazının Devamını Oku

Kendine özgü insandı

2 Mart 2011
BİR bilim insanın dinci olabilmesine bir türlü akıl erdirememişimdir.

Dindar olabilir. Ama dinci olamaz. Erbakan dinciydi.

Profesördü ama torpilli takımından değildi.

Öğrencileri onun çok iyi bir hoca olduğunu söylerlerdi.

Ben Erbakan’la ilk kez 1974 yılında yüz yüze geldim. Milli Selamet Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlamıştı.

Yazının Devamını Oku

AKP’nin ileri demokrasisi

28 Şubat 2011
HUKUK devleti konusunda Türkiye’nin ne hale getirildiğini vatandaşların anlaması için Silivri duruşmalarının televizyondan naklen yayınlanması gerekir. Siyasi iktidar buna izin verse hukuk devletinin bütün cilalarının döküleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Silivri’ye gidip, duruşmaları izleyebilen vatandaşlar bunu çok açık olarak görebiliyorlar.
Hukukun bittiğine, yargılanan insanların adalet bulamadıklarına hüzün duyarak tanık oluyorlar.
Cuma günkü 2. Ergenekon davası duruşmasında tam Aziz Nesin’lik bir olay yaşandı.
Tutuklu sanıklardan Teğmen Mehmet Ali Çelebi savunmasını yaparken şöyle dedi:
“Bizi Çanakkale’de yenemediler, Sarıkamış’ta yok edemediler, Kurtuluş Savaşı’nda da yenemediler. Şimdi bizi üfleyerek yok etmeye çalışıyorlar. Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Işığımız O.”
Teğmenin bu sözleri alkışlandı.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün salondakilere “Lütfen mahkemeyi başka tedbirler almaya zorlamayın. Alkışı dışardan değil, içinizden yapın” uyarısında bulundu.
İster gülün, ister ağlayın. İsterseniz ikisini birden yapın.
* * *
Bir başka vahim, hem de çok vahim bir gelişme de Mustafa Balbay’la ilgili.
Meslektaşımız hiçbir geçerli delil olmaksızın, terör örgütü üyeliğinden ve darbecilikten yargılanıyor.
Arkadaşımız tam iki yıldır haksız yere, hukuk çiğnenerek tutuklu bulunduğunu anlatmaya çalışıyor.
Defalarca yaptığı tahliye talepleri ise hep ikiye bir reddediliyor.
Delilleri karartamayacağı gibi kaçma olasılığının bulunmadığı bilindiği halde hukuka aykırı olarak cezaevinde tutuluyor.
Çağdaş hukuk anlayışına aykırı olarak tutukluluk hali cezaya dönüştürülüyor.
Ama Mustafa ve avukatları ne yaparlarsa yapsınlar adalet bulamıyorlar.
Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmak zorunda kaldılar.
Acaba Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki Türk Yargıç Işıl Karakaş başvuruya karşı Türkiye’yi nasıl savunacak?
Mustafa gibi yurtsever bir insanın ülkesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet etmesi ne kadar acı bir olay.  
Biliyorum ki, Mustafa bu başvuruyu yaparken kahrolmuştur.
* * *
Bakın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye ne duruma düşürülüyor.
Işıl Karakaş’ın açıklamasına göre son bir yıl içinde yargılama süresinin ve tutukluluğun uzunluğu davalarının sayısında büyük artış oldu.
Karakaş şöyle diyor:
“Geçen yıldan bu yana dava sayısında yüzde 34 artış var. Bu çok büyük bir artış. Yani yılda dava sayısı 4 bin iken 6 bin 500 oldu.”
Karakaş sözlerini şöyle sürdürüyor:
“En çok başvuru yapılan ülke Rusya, sonra Türkiye, daha sonra da Romanya. Ben şahsen Türkiye’nin 2. olmasını üzüntüyle karşılıyorum. Bu durumu esef verici buluyorum. Şu anda Türkiye için bekleyen 18 bin 500 dava var.”
Karakaş bu açıklamayı 3 ay önce yapmıştı. Büyük olasılıkla bu sayı 20 bini bulmuştur, belki de geçmiştir.
İşte AKP’nin Türkiye’ye getirdiği “ileri demokrasi!”
Hepimize mübarek olsun.         
Yazının Devamını Oku