Lehte veya aleyhte hamasi nutukların büyüsüne kapılmadan az çok bilerek oy vermemiz gerekir değil mi?
Bu konuda bizleri aydınlatacak olanlar öncelikle anayasa hukukçularıdır. Konuyla ilgili bilimsel eserleri bulunan saygın anayasa hukukçularımızdan Prof. Kemal Gözler, suskun kalanları konuşmaya davet ediyor. Şöyle diyor:
“Herkes konuşuyor. Tek konuşmayan, anayasa hukukçuları!
Bir zamanlar, televizyonlara haber spikerleri kadar çok çıkan meslektaşlarımız vardı. Şimdi neredeler?...” (anayasa.gen.tr)
80 yaşındaki senatör Amerika’da ne başkandır ne de bakan...
Hatta aynı partiden olan Trump’ı en sert eleştiren isimlerden biridir.
Vietnam Savaşı gazisi ve özellikle dış politikada aktif bir şahsiyet olan McCain, çok saygın ve etkili bir isimdir.
Senato’da “Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı”dır.
Amerika’yla ve bütün ülkelerle ilişkilerimizin hükümetlerle sınırlı kalmayıp geniş bir yelpazede gelişmesi elbette olumlu ve gereklidir.
Benim üzerinde duracağım konu, siyasi kültür sorunudur.
BAĞIMSIZ KİŞİLİK
McCain’in şahsında ortaya çıkan siyasi kültür unsurlarına bir bakalım.
Abartılar da olacak.
Fakat düpedüz gerçekdışı beyanlarla propaganda yürütmek, halka saygısızlıktır. Çünkü halkı ikna için değil, kandırmak için böyle yapılabilir ancak.
Bugün bu gerçekdışı propaganda malzemelerinden birkaçını ele almak istiyorum.
DARBELER VE SİSTEMLER
Parlamenter sistem Türkiye’yi askeri darbelere sürükledi deniliyor.
Evet, Türkiye’nin geleneği parlamenter sistemdir, darbeler o dönemlerde oldu.
Fakat darbelerin sebebi iktisadi ve toplumsal gelişme eksikliğidir, dışa kapalılıktır ve bilhassa demokratik kurumların zayıflığıdır.
Böyle toplumlarda
Referandum için evet propagandası yaparken “ülkeyi 90 yıl sonra geri alacağız” yahut “iç savaş çıkar” gibi laflar edilmesi ancak cinnet ifadesi olabilir.
AK Parti’nin bunlara tepki göstermesi iyi oldu.
Önemle hatırlatayım ki, saltanat Meclis’te sadece inkılapçıların değil, muhafazakârların ve sarıklı hocaların da verdikleri oylarla kaldırılmıştı.
Sultanlık yoksa rejimin niteliği Cumhuriyet’tir ve öyle devam edecektir.
Referandumun konusu, devlet yönetimiyle ilgili erklerin nasıl kullanılacağıyla ilgilidir.
MİLLİYETÇİLERDE İKİ EĞİLİM
İnsanlar sağcı, solcu, milliyetçi, muhafazakâr, dindar, seküler olabilir; ayrı konudur ve çoğulculuktur.
Referandumda bu kavramlara değil, önerilen modele evet veya hayır denilecek.
Barzani bağımsızlık ilanı için gün sayıyor; bunu defalarca açıkladı.
PKK ve PYD çizgisindeki gruplar da dün Moskova’da “Kürt Konferansı” düzenlediler. Bu, PYD’nin bir siyasi aktör haline gelme çabasında çok önemli bir adımdır.
DAİŞ bir gün er geç marjinalleşecektir. Bunun için dünya Türkiye’ye teşekkür etmelidir.
BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’ya bakılırsa, Suriye iç savaşı bu yıl içinde bitecek.
Uzun vadede en önemli husus, istikrarlı bir Suriye rejiminin kurulması ve göçmenlerin etnik temizlik korkusu olmadan yurtlarına dönmesidir.
RUSYA VE PYD
PKK’nın temel ideolojik belgesi olan “KCK Sözleşmesi”nde Batılı demokrasi ve piyasa ekonomisi reddediliyor, onun yerine “komünal demokrasi” dedikleri Stalin-Kaddafi karması totaliter bir sistem savunuluyor.
Suriye’deki iç savaşa
Sistem konusunda yapılan bir referandumda konuşulması gereken konular nedir?
Evet denilmesi istenilen yeni sistemde denetim ve denge mekanizmalarının ne durumda olduğunu konuşmak, tartışmak gerekmiyor mu?
“Evet” demek Sakarya Savaşı değerinde bir siyasi tavırsa, “hayır” demek ne oluyor?!
Yine maalesef “hayır” demenin terör örgütleri ve 15 Temmuz darbesi ile “aynı safta” yer almak olduğu söylenebiliyor!
“Bürokrat bilecek ki ‘Bu gelen yönetim 5 yıllık yönetimdir. Ya bununla çalışacağım ya da cehennem olup gideceğim’. Bir kere bürokrasiye disiplin gelecek. Bürokrasiye disiplin gelince düzen daha iyi olacak.”
AK Parti ve MHP sözcüleri de sürekli olarak yeni sistemde devletin daha iyi yönetileceğini, daha iyi hizmet vereceğini söylüyor.
Halbuki devletin iyi ve etkin çalışması kamu kurumlarının “hukuki ve rasyonel” niteliklerine bağlıdır. Asıl sorun buradadır.
Öğretim üyelerinin KHK ile keyfi olarak yani yargıya verilebilir hiçbir delil olmadan üniversitelerden atılmasını protesto etmek için 50 kadar öğrenci toplanmış. Başka bir öğrenci grubu onları engellemek için müdahale etmiş.
Araya polis girerek çatışmayı önlemiş.
Gerçekten tehlikeli gerginlik!
12 Eylül’den önce 3500 genç insan birbirini böyle gerginliklerin tırmanmasıyla öldürmedi mi?
Sağ veya sol “dava uğruna” ölmek ve öldürmek yerine yaşasaydılar hem kendileri ve aileleri için hem ülke için çok daha iyi olmaz mıydı?
OKUMADAN DÜŞÜNMEK?
Bugünkü gençler birbirleriyle kavga etmek yerine, daha iyi bir gelecek için kendilerini yetiştirmeye çalışsalar daha iyi olmaz mı?
Gençlerle karşılaştığımda soruyorum; bugünlerde hangi kitabı okuyorsunuz?