Spotify bu kez erken davrandı ve 2019 yılının en çok dinlenen isimlerini sıraladı.
Amerika’da rap’in önemli ismi Post Malone zirvede olur da Türkiye’de rap geri kalır mıydı hiç?
Geçtiğimiz yılı hızlıca hatırlayacak olursak, zirvede Ezhel vardı.
Peki 2019’un zirvesinde kim var? Yine Ezhel! Peki şaşırdık mı? Hayır.
Yılın en çok dinlenen sanatçısı olması, ünlü isimlerin “Onun yaptığı rap’i seviyorum” demesi, hemen her hafta yeni bir işbirliğine imza atmış olması, hatta halkın kalbini kazanması yetmedi. Zeynep Bastık’a da uğur getiren “Felaket”le yılın şarkısı da Ezhel’den geldi.
Listelere dönelim...
“Müzik dünyasının en prestijli ödülleri” olarak lanse edilse de ağırlıklı olarak Amerikan müzik piyasasının ödüllendirildiği törende Altın Gün, ‘en iyi dünya müziği’ kategorisinde ödüle aday gösterildi. Grup bu adaylığı 2019’da yayınladığı “Gece” adlı albümleriyle aldı.
Tabii bizde bir coşku, bir “vatan millet Sakarya” durumu...
Saykedelik Türk rock grubunun kurucusu, Hollandalı bas’çı Jasper Verhulst.
Verhulst, yolu Türkiye’den geçerken 70’lerin müzikleri ve türkülerle tanışıyor. Facebook’a ilan veriyor ve ekibini topluyor.
Grupta Jasper Verhulst’a Erdinç Ecevit Yıldız, Gino Goeneveld, Ben Rider, Daniel Smienk ve solist olarak Merve Daşdemir eşlik ediyor.
26 Ocak’ta Los Angeles’ta 62’ncisi düzenlenecek Grammy Ödül Töreni’nde ödül alması muhtemel “Gece” albümünde bakın neler var:
Markanın yaptırdığı, 7 bin 500 kişinin katılımıyla hazırlanan araştırmada, müzik dinleyen kişilerin fiziksel ve ruhsal durumları gözlenmiş.
Nasıl ki beslenmenin etkileri üzerine açıklamalar yapılıyor, Deezer da elde ettiği sonuçlar üzerine sağlığımız açısından günde en az 78 dakika müzik dinlememiz gerektiğini, modumuzu belli bir seviyeye çekmek için bu sürenin yeterli olduğunu savunuyor.
Araştırmada 5 ruhsal durumun (rahatlama, üzgün olma, motive olma, sinir kontrolü ve neşelenme) müzikle kontrol altında tutulabileceği görülüyor.
Araştırmaya göre reçete şu:
∆ Günde 14 dakika neşenizi yükseltecek müzikler dinlemeniz, mutlu olmanızı sağlıyor.
(Önerilen sürenin yüzde 18’i.)
∆ Günde 16 dakika sakinleştirici müzikler dinlemeniz, rahatlamanıza yardımcı oluyor.
(Önerilen sürenin yüzde 20.5’i.)
Benim en çok ilgimi çeken, Sound Ports’taki “Müziğimi dinleyiciye nasıl ulaştırırım?” paneli oldu.
Özellikle sosyal medya hesapları üzerinden beni ve birçok müzik yazarını sıkıştırmaya doyamayanlar, bu panelde yine yoktular. Ama olsun, özelden sormayın diye buraya yazayım dedim...
Moderatörlüğünü Bir Baba Indie’den Cihad Satıroğlu ve Tuğçe Yapıcı’nın üstlendiği panelde; şarkıcı Can Kazaz, Pozitif’ten Elif Cemal, Sony Music Türkiye’den Ali Çetinkaya, Roscoe’dan Yaren Avcı ve Zu PR’dan Uğur Yüksel vardı.
Yaklaşık 1.5 saat süren panelden edinmeniz gereken bilgileri kısaca derledim:
* Müzisyen için tam bağımsızlık da, bir şirkete bağlı olarak bağımsız kalmak da mümkün. Önemli olan, müziğiniz üzerindeki kararlarda söz sahibi olmanız.
* Plak şirketleriyle anlaşma yaparak geleneksel yöntemler izleyebileceğiniz gibi, şarkılarınızı “do it yourself” (kendin yap) tekniğiyle SoundCloud gibi platformlar üzerinden paylaşarak dinleyiciye ulaşmanız mümkün.
Sound Ports
Etkinlik, üçüncü yılında Kadıköy’e yayılıyor. 8-9-10 Kasım’da
düzenlenecek Sound Ports’ta konserlerin yanı sıra “Yaratıcı Buluşmalar” bölümü de olacak. Buluşmalar, 9 Kasım Cumartesi günü Moda Sahnesi’nde, 10 Kasım Pazar günü Arkaoda’da konumlanıyor.
Cumartesi günü Murat Meriç’in moderatörlüğünde bir söyleşi düzenlenecek. Murat Ertel (BaBa ZuLa), Taner Öngür (Moğollar) ve Elektro Hafız’ın katılacağı etkinlikte Anadolu-folk/rock konuşulacak.
Saat 17.15’te Serhan Lokman’ın moderatörlüğünde gerçekleşecek “Festivallerin Sosyal Rolü” söyleşisine ise Stephen Budd, Ahmet Uluğ, Harun İzer ve Elif Selen Ay katılacak.
Pazar günü Arkaoda’da “60’ların Özgür Yayın Furyasından Bugünün Radyolarına” söyleşisi yapılacak. İlksen Mavituna (Açık Radyo), Barış Yalaz (Radyo Modyan) ve Hasan Ergingöz’ün (Noh Radio) katılacağı etkinliğin moderatörü Taner Turna.
Bana en çok mesaj attığınız “Müziğimi dinleyiciye nasıl ulaştırırım?” konusu da Bir Baba Indie ekibinden Cihad Satıroğlu ve Tuğçe Yapıcı’nın moderasyonuyla ele alınacak. Katılımcılar; Can Kazaz, Elif Cemal, Ali Çetinkaya, Yaren Avcı ve Uğur Yüksel.
Fizy İstanbul Müzik Haftası
Rap’çilerin yarıştığı “Rhythm + Flow” adlı programda, T.I., Cardi B ve Chance The Rapper gibi Grammy’li üç isim jüri koltuğunda bulunuyor.
Bu yarışmayı ilginç kılan ise bir müzik türü özelinde yapılması ve rap konusunda oldukça fazla bilgi vermesi.
Programda “cypher” nedir, “battle rap” nedir, “flow” nedir, “sample” nedir; yani bugünlerde rap müziğe dair bilmeniz gereken tüm terimler birer birer açıklanıyor.
Yetmezmiş gibi, ünlü isimler konuk olarak jüri koltuğuna oturuyor ve bazen de kayıt stüdyosunda yarışmacılara eşlik ediyor.
Yarışma, zamana da yayılmıyor. Her hafta bir bölüm yerine iki haftada 10 bölümü izledik mesela.
30 yarışmacı neredeyse her etapta yarı yarıya elenerek finale taşındı. 4 kişinin finale kaldığı yarışmanın kazananı ise 250 bin doları şartsız bir biçimde alıp gitti ve şu anda Amerikan rap dünyasında en çok konuşulan isimlerden biri.
Filmin muazzam bir şarkı listesi var. Kullanılan şarkılar her telden. Bazen duygusuna tezat (bu yüzden komik), bazen sahneyi güçlendiren, bazense güldüren bir unsur.
Filmin müzik direktörü de Ali Atay’ın kendisi. Yani filmin yönetmeni, senaryoyu Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi ile kaleme alan Atay.
Dolayısıyla her sahnenin hissine, filmin ritmine özenle çalışmış.
Müzikle de haşır neşir olan Ali Atay’ın kafasından bu filmin şarkılarına dair neler geçtiğini merak ettim. Filmdeki 60’a yakın müziğin arasında Barış Manço, Erkin Koray, Ayten Alpman ve Gazapizm’den de şarkılar var. Lafı uzatmıyorum ve cümlelerini dokunmadan aktarıyorum:
◊ Filmi daha yazmaya başlarken kafamda önce müziği çıkar. “Ölümlü Dünya”da bu Boney M’den “Rasputin”di. Filmin dinamiği, komedisinin ritmi ondaydı. Müzik seçerken sahneye eşlik etsin ama ele geçirmesin diyenlerdenim. Ki böylece anlatmak istediğim şeyi bununla güçlü bir şekilde aktarabileyim. Bir oyuncu gibi davranman gerekiyor müziğe. Belli anlarda susturman gerek mesela.
◊ “Ölümlü Dünya’da müzikler çorbaya mı dönmüş acaba” gibi yorumlar gelmişti. Ama durumlar o kadar karışıktı ve ani değişimler oluyordu ki bunu da müzikle gösterdik.
◊ Olağanüstü müzisyenlerle çalışabilirsin ama istediğin şeyi doğru tarif etmek ve doğru bir şekilde almak, binlerce revizyona bağlı. Ve bu bir vakit kaybı. Kendi formülünü üretiyorsun ister istemez.
◊
Kaset denince akla 90’lar, yüksek beller, permalar ve mavi farlar geliyorsa hazırlanın, size ‘iyi’ bir haberim var.
Bir süredir Türkiye’deki bağımsız plak şirketlerinin de pek severek bastığı kaset bir döndü, pir döndü. Diyeceksiniz ki “ne alaka”, onu da açıklayayım.
90’lar moda olunca, e plak sektörü de pahalı malum, kasetçiliğe geri dönüldü.
45’lik, plak, kaset, CD, mp3 sıralamasını aklınıza yazın. Çünkü plak popülaritesinin ardından gelen şey kasetti ve şimdi tarihin o noktasına dönmüş bulunuyoruz.
“Guardians of The Galaxy” filminde sık sık kaset ve walkman görülmesi üzerine, filmin müziklerinin “Guardians of the Galaxy: Awesome Mix Vol. 1/2” adıyla kaset olarak basılması; Billie Eilish’in son albümü “When We All Fall Asleep” ile Twenty One Pilot’ın “Trench” isimli albümlerinin kaset olarak da yayınlanması; Stranger Things sountrack’inin kasedi ve yetmezmiş gibi Netflix’in çok izlenen gençlik dizisi “13 Reasons Why”daki kaset dinleme sahneleri bizi 15 yıl sonra yeniden kaset dönemine taşıdı.
Yetmezmiş gibi bluetooth özellikli iki yeni kasetçalar Toshiba ve Sony tarafından geliştirildi. Konu Sony olunca mevzu bildiğiniz Walkman ama daha gelişmişi.