E hadi artık kış gelsin!

Yaklaşık bir aylık bir aradan sonra yine beraberiz. Görüşmediğimiz sürede yazı bitirdik, sonbaharı getirdik gibi.

Haberin Devamı

Ben şahsen çok mutluyum bu gelişmeden. Neden mi? İki sebebi var aslında. Birincisi, bütün yazı tatil yaparak, denizde kumda geçiremedikten sonra hava sıcaklıklarının mevsim normalleriyle ilişkisi "İyidir, hoştur ama bana ne?" hissiyatı yaratıyor insanda. Nihayetinde akıllı bina ofislerimizin içindeki sıcaklık klimalarla hep sabit. (Kıskanıyorum tatilcileri, evet, ne olmuş?)

İkincisi de yaz aylarında hayat kışa nazaran çok daha hareketli olduğundan düzgün beslenmek (en azından benim için) hiç mümkün olmuyor.

Misal bu köşede görüşmediğimiz süre içinde bir düğüne iştirak ettim, yurt dışından yaz için Türkiye'ye gelen dostlarımla güzel vakitler geçirdim, uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımla buluşup yemekler yedim, çok tatlı misafirler ağırladım, uzun bir Kurban Bayramı tatili, bir de yaz tatili geçirdim. Tahmin edersiniz ki bütün bunlar olup biterken ne kadar çabalasam da kallavi sofraların (ve zararlı yiyeceklerin) uzağında kalamadım. Hatta doğru düzgün evde yemek de yapamadım. Sonuç? Bir mutsuzluk, bir vicdan azabı...

Haberin Devamı

E hadi artık kış gelsin
Bakınız kış ve çorba bir araya gelince konu mankenimiz ne kadar da mutlu...

Halbuki kış olsa öyle mi olurdu? Yapardım mis gibi şifa çorbalarımı, sıkardım üzerine bol bol limonlarımı, kâseleri doldurur doldurur içerdim akşamları. O yüzden havaların biraz daha soğumasını, çorba mevsiminin açılmasını büyük bir heyecanla bekliyorum.

Çorbaya ilgimi ve sevgimi daha önce birkaç kez yazmıştım. Şimdi mevsimi gelince yine adını anmadan edemedim. Eski yazılardan birinde, hem tok tutan, hem hastalıklardan koruyan, hem de kilo kontrolü sağlayan 'evde ne varsa çorbası'nın tarifini vermiştim.

Bu sefer de çok sevdiğim pırasa çorbasını tanıştırayım sizlere.

E hadi artık kış gelsin
Fotoğraf Alamy'den ama benimkinin görüntüsü de aşağı yukarı böyle oluyor işte...

Bunun için ihtiyacımız olanlar 1 tane kuru soğan, 4 kalem irice pırasanın beyaz kısımları (yeşiller çorbanın rengini değiştirdiği için çok tercih etmiyoruz), 2 patates, yarım litre süt ve 2 litreye yakın su.

Haberin Devamı

Soğanları küp küp, pırasaları çok incecik halkalar halinde doğruyoruz. Patatesleri de soyup kabaca birkaç parçaya bölüyoruz ki kolay pişsinler. Tencereye önce birazcık zeytinyağı damlatıyoruz. Önce soğanlarımızı sonra da pırasalarımızı atıp güzelce yumuşayana kadar çeviriyoruz. Sonra patatesi ve sıcak suyu da ekliyoruz. (Burada isteyen tavuk ya da et suyu isteyen sebze suyu kullansın. Ben minimum malzemeyle ne yapabiliriz derdindeyim.) Patateslerimiz de güzelce pişince tencerenin altını kapatıp el blender'ı marifetiyle çorbamızı güzelce pürüzsüz bir sıvı haline getiriyoruz. En sonunda da sıcak sütümüzü ekleyip iyice karıştırıyoruz. Ben servis ederken kızgın tereyağında kırmızıbiber yakıp onu döküyorum üzerine. Bir de yine bol limon, çünkü limonsuz çorba olmaz bence.

Haberin Devamı

Off şu an kokusu burnuma tadı damağıma geldi de daha bir sabırsızlanır oldum. E hadi artık kış gelsin o zaman!

Yazarın Tüm Yazıları