Kyoto Üniversitesi’nden uzmanların çalışmasına göre kediler, hem sahiplerinin hem de evdeki diğer hayvanların isimlerini biliyormuş. Söz konusu çalışmada Japonya’da evde en az iki evcil hayvanla yaşayan 48 kedi incelenmiş.
Malum kedilerle yaşayanlar bilir. Yaygın inanışa göre kediler dost canlısı değildir, hatta asosyal canlılardır. Ama bu araştırmanın sonucu kedilerin etrafındaki diğer canlılara o kadar da kayıtsız olmadığını kanıtlıyor. Tabii ki bunu bir kediye söyleme imkânımız olsa, bunu asla kabul etmeyecektir, o ayrı.
Araştırma sırasında her kediye sahiplerinin seslerini dinletmişler, diğer kedilerin fotoğrafları gösterilmiş ve tepkiler ölçülmüş. Eli öpülesi uzmanlarımız diyor ki, kediler evde yaşayan diğer evcil hayvanların isimlerini biliyor, sahiplerinin isimleriniyse “büyük ihtimalle” biliyorlar.
İNSAN NASIL VEDA ETSİN
Savaş görüntüleri içimizi burarken, sınırlarda da bazı uygulamalar tat kaçırıyor. Malum Ukraynalılar haklı olarak canlarını kurtarmak için kendilerini güvende hissedecekleri yerlere gitmek durumunda kalıyorlar. Bu duraklardan biri olan ABD, sınırda önemli bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor kimi insanları. Sebebi şu: Ülkenin Federal Sağlık Kuralları, ülkeye evcil hayvanların girişini, Ukrayna gibi yüksek kuduz oranları görülen ülkeler için kısıtlıyor. Bu kural, çok sayıda sığınmacının ailesinden bir parça olan evcil hayvanlarına vedası anlamına geliyor.
Gözyaşı içeren sahneler yaşanıyor: Meksika’dan ABD’ye giriş yapmak isteyen bazı Ukraynalılar sınırda hayvanlarıyla vedalaşmak zorunda kalıyor.
Şanlı biliminsanları yine yapacaklarını yapmışlar ve meseleyi köpeklerin konuşabilmesine, konuşulanı anlayabilmesine getirmişler. Şunun peşindeler şimdilik: Köpeklerin beyni, insan ve köpek sesini farklı şekilde işliyor ve kendi sesleriyle bizim sesimizi ayırt edebilecek şekilde evrimleşiyor.
Önceki araştırmalar, görüntü ve sesi bir arada içeren çalışmalardı. Yani gülen bir kadının sesi dinletilen köpek, gülen kadın fotoğrafına bakıyordu. Bu kez araştırmacılar köpek beyninin sesleri tam olarak nasıl işlediğini bulmak için çalıştı.
Bu köşede çok rastladığınız Budapeşte’deki Eötvös Loránd Üniversitesi’nde köpek sinirbilimci olan Anna Bálint, yapılan çalışmada köpeklerin beyinlerinde oluşan tepkileri ölçmeye odaklandı. Border Collie, Golden Retriever ve Alman Kurdu cinslerinden 17 köpek üzerine çalıştı.
Köpeklere, insan ve köpek seslerini dinlettiler. İnsan sesleri bebek mırıldanması, kahkaha, öksürük gibi konuşma dışı sesler oldu, köpek sesleri de koklama, nefes nefese kalma ve havlama içeriyordu.
Duydukları her ses için köpekler ilk 250-650 milisaniye içinde beyin dalgalarında değişiklik yaşadı. İnsan beyni için bu süre motivasyon ve karar vermeyle alakalıyken, bu veri, araştırmacılara köpeklerin sesi kimin ya da neyin çıkardığı ve buna nasıl tepki vereceklerini bulmaya çalıştıklarını gösteriyor. Royal Society Open Science’ta yer alan bilgiye göre, insan seslerine yanıt olarak daha pozitif dalgalar, köpek seslerine yanıt olarak daha negatif dalgalar oluşuyor. Bizi seviyorlar mı ne?
SONUÇ ŞU: Köpek beyinleri iki tür sesi farklı şekillerde işliyor, ama tam olarak nasıl olduğunu hâlâ bilmiyoruz.
2020-2021 yılları, düğün planı yapıp kalabalıklarla buluşamayan çiftlerin hayal kırıklıklarıyla dolu. Fakat bu değişimin evcil hayvanların hayatını böyle değiştireceğini ben tahmin etmezdim doğrusu.
Olay çoğu trendin doğduğu ABD’de geçiyor. Dallas’ta yaşayan fitness koçu 37 yaşındaki Tara Helwig ve epidemiyoloji veri analisti 22 yaşındaki Makayla Wilson’ın Brüksel Griffonu cinsi köpekleri Twixie ve Cowboy beraber çok iyi vakit geçirince, köpeklerin ebeveynleri olarak ikiliyi evlendirme kararı alıyorlar.
Düğün, kız tarafı Twixie’nin evinin bahçesinde yapılıyor. Ve davetli olarak köpeklerin parklarda iyi anlaştığı diğer 40 Brüksel Griffonu köpek davet ediliyor. 37’si davete katılıyor. Görkemli düğünün maliyeti 25 bin dolar oluyor. İki aile bu faturayı bölüşüyorlar. Bu düğünlerden barınaklara da pay düşüyor elbette. Düğüne gelenler katılım ücreti ödüyor (25 dolar) ve bu para barınaklara yardım olarak gidiyor. Ve sonuç olarak, başlığı atan, bu köşenin sadık okuru gazetemiz yazarı Mehmet İren’in dediği gibi, “Bir yastıkta havlasınlar” temennileriyle insanlar ve davetli köpekler eğlenceli düğünden ayrılıyorlar.
Tamam, ABD’de her şey abartı, her şey hafzalamızın almayacağı boyutta ve çoğu konuda işin suyunu çıkardıkları konusunda hemfikiriz. Burada da kendi eğlencelerine köpekleri alet etmiş olma ihtimallerini aklımızın bir köşesinde tutabiliriz. Yine de insanların kedi köpekleriyle aile kurmasına, onlarla zaman zaman böyle aşırılıklara kaçmalarına ve tüm bu aşırılık içinde barınaklara yardım etmeyi hiçbir zaman ihmal etmemelerine saygı duyuyorum. Gülümseyerek izliyorum.
İnsanlar olarak kayıp ne demektir, kendi hayatımızda deneyimleyerek görüyoruz maalesef. Milano Üniversitesi’nden Dr. Federica Pirrone ve araştırmacılar köpeklerin kayıp yaşadıklarında nasıl bir tepki gösterdiklerini incelemişler. Dr. Pirrone diyor ki: “Köpekler içlerinde bulundukları grubun üyeleriyle çok yakın bağlar geliştiren, son derece duygusal hayvanlardır. Bu, içlerinden biri ölürse çok üzülebilecekleri ve bu sıkıntıyla baş etmelerine yardımcı olmak için çaba gösterilmesi gerektiği anlamına gelir.”
Araştırma İtalya’da 426 aileyle yapılan ankete dayanıyor. Bu ailelerin hepsi birden fazla köpek sahibiyken, köpeklerinden biri yaşamını yitirmiş. Scientific Reports’ta yayımlanan sonuçlara göre, yakın arkadaşını kaybeden köpeklerin yüzde 86’sında davranış değişikliği gözlemlenmiş. Dr. Pirrone’den aktaralım: “Daha az oynadıkları, daha az yedikleri, daha az uyudukları ve evi beraber paylaştıkları kişiden daha fazla ilgi bekledikleri bildirildi.”
Araştırmacılar, ölüm sonrası, hayatta kalan köpek için ortak davranışların bozulmuş olması nedeniyle de mutsuzluk yaşanabileceği ihtimalini de göz önünde bulunduruyor.
Pirrone, “üzüntü” tanımının köpekler için kolay olmadığının altını çiziyor: “Köpekler duygusal bağlar kurar ve bu nedenle evlerinde bir evcil hayvanın kaybının, çalışmamızda kaydettiğimiz gibi, normalde keder ve yas olarak yorumladığımız şeylerle örtüşen davranış değişikliklerine neden olması beklenebilir. Elbette sonuçlarımıza dayanarak, bu köpeklerin sadece dostunun ‘kaybına’ mı yoksa kendi başına ‘ölümlerine’ mi tepki verdiğini söyleyemeyiz.”
Köpekleri anlama konusunda bilim hızlı yol alıyor ama sonuçlar tartışmaya açık. Bu araştırma üzerinde de tartışma var elbette. Bakalım zaman ne gösterecek.
KÖPEKLER DAHA NE YAPSIN
Ülkelerin, mega şirketlerin, ekonomik, siyasi yaptırımları bir kenara, son günlerde atılan adımlar işi epeyi sulandırdı. Ve bu noktada bütün dünya, bu konulardaki tepkilerimizi düşününce, devcileyin bir Türkiye’ye dönüştü. Dostoyevski’nin, Çaykovski’nin ‘cancel’lanmasını bile aşan absürd tepki Uluslararası Kedi Federasyonu, FIFe’den geldi. Diyorlar ki: “Rusya’da yetiştirilen hiçbir kedi, Rusya dışındaki hiçbir soy kütüğüne kaydedilemeyecek. Rusya’da yaşayan katılımcıların kedileri, tüm ülkelerdeki FIFe fuarlarından men edilecek.” Hatta 1 Mart 2022 tarihli karar 31 Mayıs’a kadar geçerliymiş de gerekli görülürse uzatılabilecekmiş.
Gerçekten insanın böyle saçmalıkları görünce dili tutuluyor. Kalabalık toplantıların yapıldığı her işkolunda vardır bu: Sadece laf söylemiş olmak için ya da çalışıyor görünmüş olmak için birileri toplantıda herhangi bir veriyle desteklenemeyecek bir saçmalık ortaya atar. Tam böyle bir karar alan FIFe’yi kınasak mı, lanetlesek mi bilemedim. Kediler için çeşitli çalışmalar yapıp fayda oluşturuyor olabilirler ama alanlarının dışına çıkmasalar iyi olur. Irkçılık konusunu kedilerden uzak, hatta tüm canlılardan uzak tutabilirsek hayrımıza olacak.
KALP KIRICI MANZARALAR
RUSYA’nın işgalinden kaçan ya da şehirlerinde kalsa da bombardımandan korunmak için yeraltına inen Ukraynalıların görüntüleri kalbi olan herkesi yaralıyor. Bu manzarada aynı evi paylaştığı insanlarla beraber sığınaklara inip korku yaşamak zorunda kalan kedilerin, köpeklerin, tüm canlıların endişesiyse insanın içine oturuyor. Hürriyet adına Ukrayna’da bombardımanın ortasında görev yapan İdris Emen ve fotomuhabir Murat Şaka’nın aktardıkları epeyi yaralayıcı. Dilerim kısa sürede son bulur.
BİR KÖPEK ANILMAYI HAK ETMİYOR MU
Barbra Streisand, 2017 yılında köpeği Samantha’yı kaybetmenin acısına dayanamayacağını belirtip köpeğini klonlatınca bu furyanın kapısı aralanmış oldu. Fakat sosyal medyanın aşırılıkları bu konuya da el atmış durumda. Kelly Anderson adındaki fenomen, kedisi Chai’yi beklenmedik şekilde yitirince kedisi ve köpeği adına açtığı “A Dog And A Cat” adlı Instagram hesabı erozyona uğruyor. Yaklaşık 20 bin takipçi kaybediyor. Sonrasında ne mi yapıyor? Kedisini klonlatıyor ve yeni doğan kedisiyle bu kez hesabı klon kedisinin fotoğraflarıyla süslüyor.
Chai’nin klonu Belle
35-50 BİN DOLAR
2012’de doğan Chai’nin klonu Belle artık yeni yıldız oluyor. Bunu Teksas’ta bulunan ViaGen Pets isimli merkezde yaptırıyorlar. Kedi klonlatmak 35 bin, köpek klonlatmak ise yaklaşık 50 bin dolar. Merak edenlere bir not daha: Fiziksel özellikler olarak klonlanan bir kedi ya da köpekte büyük benzerlikler olsa da kişilik ve mizaç özelliklerinin klonda ne derece yer aldığı örnekten örneğe değişebiliyor.
Kimisi gerçekten Barbra Streisand’ın köpeği Samantha’ya duyduğu gönül bağı nedeniyle bu yola başvuruyor olsa da netice itibarıyla her yönüyle tartışmaya açık bir uygulama TikTok, Instagram gibi sosyal medya mecralarında daha fazla takipçi yakalayabilmek için hayata geçiriliyor. Barınaklar, dünyada daha iyi bir hayatı hak eden belki de milyonlarca kedi köpekle doluyken hem de. Vedalaşmayı da bilmek gerekir. Bu da o sevgiye dahil olmalı.
SARAYLARA LAYIK KEDİ BUDUR İŞTE
Bu hafta Dünya Kediler Günü’nü coşkuyla kutladık. Bu kutlamaya ne kadar kurum varsa katılmaya çaba gösterdi. Milli Saraylar’ın Twitter üzerinden yaptığı kutlama benim en çok hoşuma giden oldu.
West Ham United’ın savunma oyuncusu Kurt Zouma, söz konusu videoda kedisine tekme ve tokat atmıştı. Videoyla beraber gelen tepkiler sadece sosyal medyadaki gürültü olarak kalmadı beraberinde çok sayıda yaptırım getirdi.
Öncelikle, bu olayın ardından oynanan Watford mücadelesinde sahaya çıkan Fransız oyuncu, ayağına her top geldiğinde kendi taraftarlarınca ıslıklandı ve yuhalandı. Teknik direktör David Moyes, özeleştiri verdi ve “Ben de hayvanseverim” demek zorunda kaldı. Bununla bitmedi tabii.
Kraliyete bağlı hayvanları koruma derneği RSCPA, oyuncunun elinden kedileri aldı ve kamuoyuna hayvanların sağlık taramasından geçirilip iyi bakılacağına dair açıklama yaptı. Sürecin yakından takipçisi olacaklarını da eklediler.
Bütün bu süreçte Fransız oyuncunun özür üstüne özür dilediğini de ekleyeyim.
Kurt Zouma
SPONSORLAR GERİ ÇEKİLDİ
Ardından iş sponsorlara uzandı. Adidas futbolcuyla kişisel olarak sponsorluğu durdurdu. West Ham’ın sponsorları hareketi kınarken, sağlık sponsoru Vitality hemen işbirliğine son verdi. Seyahat sponsoru işbirliğini incelemeye aldı, forma sponsoru Umbro hareketi kınadı.
Ben bu kriz anlarından bahsetmeyeceğim. Artık bu dünyada hayvanların da insanlar kadar yaşam hakkı olduğu farkındalığı yavaş yavaş oluşmaya başladı.
Benim hitap edeceğim kişiler evlerinde köpek besleyenler.
Bazı köpek cinsleri daha hareketli ve daha geveze olabiliyorlar. Havlayarak dertlerini anlatmaya çalışabiliyorlar. Bu gevezeliğin altında yatanları ‘How the Science of Dogs Changed the Science of Life’ (Köpeklerin Bilimi, Yaşam Bilimini Nasıl Değiştirdi) kitabının yazarı Jules Howard araştırmış. Köpeği havladığında bunun altında ne gibi sebepler yattığını araştırırken köpek havlamasının dikkat çekme amaçlı olduğunu düşünerek çok araştırmamış ama sonra havlamaların farklı tonlarda olduğunu fark etmiş. Evin önünden birisi geçtiğinde, kapıya birisi geldiğinde sert ve düşük frekanslı bir havlama geliyor, bu havlama pek hayra alamet değil. Bunu duyan yabancı kaçsa iyi olur, çünkü tehdit olarak algılıyor.
YARDIM İSTİYOR
Evdeyken oyun oynamak istediğinde ya da dikkat çekmek istediğinde, mesela oyuncağı erişemediği bir noktaya gittiyse evdekilerden yardım isterken daha düşük sesli bir havlama geliyor. Parkta köpek gördüğünde birkaç havlama, diğer köpeklere “Haydi oynayalım” çağrısı oluyor.
‘Wag: The Science of Making Your Dog Happy’ (Kuyruk: Köpeğinizi Mutlu Etmenin Bilimi) kitabının yazarı Dr. Zazie Todd, bu konuda yazara, “Havlamak köpekler için normal bir davranıştır, dolayısıyla onların hiç havlamamalarını bekleyemezsiniz” diyor.
Tavsiyesi, köpeğin havladığı durumları keşfetmeniz ve pratik çözümler üretmeniz.