İngiltere basınında hemen konuşulmaya başlanan soruyu dillendirip cevabı da yine arayalım. II. Elizabeth’in geride bıraktığı 4 köpeğinin akıbeti ne olacak? Malum, Kraliçe’nin 70 yıllık saltanatında tüm dünya tarafından öğrenilen ve değişmeyen özelliği, Corgi cinsi köpeklere sevgisiydi. Elizabeth geride dört köpek bıraktı, Corgi cinsi iki köpeği Sandy ve Muick; Corgi ve Dachshund kırması Candy ve Kraliyet ailesine bu yılbaşında katılan ödüllü Cocker Spaniel’i Lissy.
Kraliçe’nin köpeklerle dostluğu ona 18 yaşındayken hediye edilen Corgi Susan’la başlamış ve hiç bitmemişti. Susan’ın soyundan gelen 15 kuşak Corgi, Kraliçe’ye yarenlik etti.
2018’de aynı aileden gelen Willow’un 14 yaşında ölmesinin ardından Kraliçe yeni bir yavru köpek istemediğini, “Hiçbir genç köpeği geride bırakmak istemediğini” söylemişti. Ancak hem COVID-19 pandemisi hem de eşi Prens Philip’in hastalığıyla zor günler geçiren Kraliçe, Muick ve Fergus’u sahiplenmeye karar verdi. Fergus’un birkaç ay içinde ölmesinin ardından Prens Philip’in 100’üncü yaş günü vesilesiyle boşluğunu doldurması için son olarak Lissy aileye katıldı.
Geride kalanlar konusundaki soru işareti, köpeklerin ortada kalmayacağına dair bir cevap buluyor ama bakımı kimin yapacağı belirsiz. Britanya basınında gördüğümüz Kraliyet Uzmanları’na göre Prens Andrew ile Kate ve William çiftinin isimleri öne çıkıyor. Ama köpeklere saray görevlileri tarafından bakılma ihtimali de yüksek görünüyor.
Ben bu konuda bahsimi, saray görevlilerinden yana kullanıyorum.
Hep yaptığımız gibi sokak hayvanları başta olmak üzere canlıların hayatını güzelleştirenlere bakalım. Denk geldiğime aşırı mutlu olduğum bir portreden biraz bahsedeceğim size.
Gazeteci Pınar Öğünç’ün şahane podcasti Ben Sen O’nun son bölümünde Zeliha Bürtek adlı bir cennetlik insan konuk olmuş. Mimarlık, sanat tarihi ve felsefe okuyan Bürtek, 21 yıl üniversitelerde ders veriyor. Ama son 25 yılını biçimlendiren şey, sokak hayvanlarını beslemek olmuş. Her gün sabah 5’e kadar, kilometrelerce yürüyerek sokak hayvanlarını doyuruyormuş. Bürtek bir gece yine gezerken Pınar Öğünç soruyor, Bürtek yanıtlıyor. Sorumluluk bilinciyle yapıyor bunu. “Özgür yaşaması gereken hayvanların barınaklarda kapalı olmasını kabullenemiyorum. Her canlı özgür olmalı” diyor. Ayrıca, “Hayvanlara bakmaya başladıktan sonra insanlar beni yormaya başladı” da diyor. Bu söze hak vermemek mümkün değil.
Zeliha Bürtek’in anlattıklarına herkes kulak kabartmalı. Yaşam hakkına saygı ve bu uğurda mücadele edenlerin başına gelenleri de göreceksiniz. Sen Ben O podcastine, https://podbeemedia.com/podcast/sen-ben-o adresinden ulaşabilirsiniz.
GÖZ YAŞARTAN BİR HABER
Köpeklerin
Sosyal medyanın her konuyu çığırından çıkaran hareketliliği sürekli bir yenilik getiriyor karşımıza. Lifehack adlı gündelik hayat tüyoları veren sosyal medya hesabı, geçenlerde bir furyayı duyurdu. Tote Bag olarak bilinen, dilimizde ‘bez çanta’ karşılığı olan çantaları kediler için taşıma/tasma aparatı olarak kullanmaya başlamışlar. Bu furya çok kişinin ilgisini de çekmiş.
YELEK GİYMİŞ GİBİ
Görüntü sevimli: Bez çantanın alt kısmında kedinin ön ve arka ayaklarının geçebileceği delikler, ön ve arka tarafında da kafasının, kuyruğunun geçebileceği bir boşluk oluşturuluyor ve kedi buraya yerleştiriliyor. Sanki üzerine bir yelek giydirilmiş gibi. Bez çantanın saplarından tutan kişi de kediye tasma takmış gibi beraber dışarıda vakit geçirme imkânı yakalıyor.
Konuyu değerlendiren kediseverlerin bir kısmı bu durumu sevimli bulurken, bir kısmı da bunu rahatsız edici görüyor. Ben rahatsız edici bulanlardanım. Kedilerle yakınlaşma çabalarımız, onların hayatını kendi düşüncelerimiz doğrultusunda güzelleştirmek adına uğraş vermemiz güzel. Fakat onlar bundan memnun oluyorlar mı, emin değilim. Sosyal medyadaki ilgi arsızlığı büyüdükçe, ilgi gördüğü bilinen kedi, köpek videolarına alaka da haliyle artıyor. Sadece suiistimale izin vermemek, bu suiistimale ortak olmamak gerekiyor. Bilmem siz ne dersiniz?
KALP KRİZİ GEÇİREN SAHİBİNİ KURTARDI
İNGİLTERE
Gelelim sonuçlara: En kolay tespit edilen duygu, vakaların yüzde 78’inde doğru tespit edilen öfke oldu. Mutlu köpek fotoğraflarında, yüzde 75 civarında doğru tanı konuldu. Üzüntüyü de aynı oranda yakalayabildi insanlar. İğrenme ifadesi yüzde 51, korku ifadesi yüzde 55, meraklı, şaşkın ifadesi yüzde 49 oranında tespit edildi.
Araştırmada Doberman, Belçika çobanköpeği cinsi Malinois ve Afrika kökenli av köpeği Rhodesian Ridgeback kullanıldı. İfadeleri en kolay anlaşılan Malinois oldu, Doberman ise ikinci sırada yer aldı. Bunlar, köpeklerin dertlerini anlayabilmemizi sağlamak adına güzel gelişmeler.
‘DÜNYANIN EN GÜZEL ARABİSTANI’ OLABİLİR Mİ
Turgut Uyar’ı saygıyla anarken, muhteşem eserinin adını bu haber için dönüştürerek kullanıyorum. Suudi Arabistan’dan takdirle karşılayabileceğimiz bir haber: Riyad’da kediler için beş yıldızlı otel açılmış. “Betoya Pets Hotel”, ilk beş yıldızlı otel olarak kayda geçmiş. Evcil hayvanlarını bırakanlar, mobil uygulama üzerinden kedilerin sağlık durumunu da takip edebiliyorlar. Otelin sahibi Hüda El Otaibi, “Burası kediler için bir tatil köyü gibi olacak ve huzur sağlayacak” diyor. Halihazırda otelde 20’den fazla kedi konaklıyor.
KEDİLERİN İLGİNÇ 4 ÖZELLİĞİ
Grant Schroeder, bu hesabı takip edip “Benim kedimi de çizer misin?” diyenlerden. Yeşil gözlü kara kedisi Luna’nın fotoğrafını ileten Schroeder, hesapta kedisinin çizimini kısa sürede görüyor. Bu hesabın takipçilerinden İngiltere’de ikamet eden Emma Ferguson, kendi kedisinin de adı Luna olduğu için 2019 tarihli bu paylaşıma dikkat kesiliyor. Sonra Luna’yla evini paylaşan Schroeder’in hesabına bir göz gezdiriyor. Kedilere ilgisi hoşuna gidiyor ve takip ediyor. Schroeder durur mu, o da hesabı inceliyor ve takibe takip!
‘KEDİLERİN TATLIYMIŞ’
İlk hamleyi de “Kedilerin tatlıymış” mesajıyla Twitter’da DM’den yürüyerek yapıyor. Laf lafı açıyor, kedilerle başlayan ortak konular daha da gelişiyor ve bir süre sonra gün aşırı görüntülü konuşur şekilde buluyorlar birbirlerini. Ama işlerin ilerlemesi için bir engel var: Schroeder ABD, Oregon’da, Ferguson ise İngiltere, Liverpool’da yaşıyor. Ocak 2020’de ilk kez yüz yüze görüşüyorlar. İade-i ziyaret planı pandemiyle suya düşüyor. Bir sonraki buluşma 2021’in ağustos ayına kalıyor. Yılbaşına doğru nişanlanıyorlar ve 24 Temmuz’da da evleniyorlar. İkili, Liverpool’da iki kedileriyle hayatlarını sürdürüyor. Scroeder’in kedisi Luna, ailesinin yanında Oregon’da, Ferguson’un Luna’sı ise maalesef bu mürüveti göremedi. Hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi.
İkisini buluşturan sanatçı mı? “Bir kedi çiziminin güzel bir hikâyeyle sonuçlanacağını asla hayal edemezdim” diyor.
Kedilerin oluşturduğu sempati, hayatları nasıl değiştiriyor, yaşanmış bir olayla anlatayım istedim. Sözün özü, yalnızlıktan sıkılanlar, kedi sahiplenseniz iyi olur.
Bunu diyen, Viyana Veterinerlik Üniversitesi’nden bir ekip. Araştırmalarında, çeşitli ırk ve yaşlardan 96 köpeği kullanarak az önce bahsettiğim testi uyguladılar. Yani köpeklerin, insanların bir şeyi yapmak istememesi ya da yapamaması arasındaki farkı anlayıp anlayamadıklarını ölçmeyi hedeflediler.
Denemelerin bazısında köpeğe yaklaşan kişi vereceği yiyeceği köpeğin yakınına kadar getirdi sonra alaycı şekilde geri çekti. Diğerlerinde yiyeceği tam getirecekken beceriksiz şekilde yere düşürdü. Ve gördüler ki yetersizlikten ziyade isteksizlik işareti olan davranışlara karşı daha fazla tepki gösterdiler. Gariplerimin tepkisi de ilgili kişiden daha uzun süre uzak durma ve daha sık gözlerini kaçırma.
3 boyutlu izleme verilerine göre, eğer köpeğe yemek getiren kişi, beceriksizlikten bunu iletemiyorsa, köpek kuyruğunu daha fazla sağ tarafa doğru sallıyor. Bunun da olumlu duyguların işlendiği beynin sol tarafıyla bağlantılı olduğu düşünülüyor. Yani istekli ama beceriksiz kişiye hâlâ sempati duyabiliyor.
Araştırma daha hakem değerlendirmesinden geçmemiş ama araştırmacıların özeti şöyle: “Çalışmamız, evcil köpeklerin insan eylemlerindeki ince farklılıklara karşı duyarlılığını vurgulamakta ve davranışlarını buna göre nasıl ayarladıklarını göstermektedir.”
Bütün bu hikâyenin köpek dövüştüren iğrenç insanlara yönelik bir iz düşümü olmasını çok isterim ben. Umarım günün birinde köpekler bu rezil insanların niyetini anlayarak o insanların elinden kendilerini kurtarırlar. İnsanlardan köpeklere hayır yok çünkü.
DURUN BAKALIM ORADA
1000 kedi sahibiyle yapılan ankete göre her üç kediden biri, yaşadığı ev haricinde başka yerde de besleniyor. Kedi sahiplerinin yüzde 64’ü, kedilerinin aktif olarak başkalarını ziyaret ettiğini belirtiyor. Ankete katılanların yüzde 34’ü, kedilerinin bütün gün ve geceyi dışarıda geçirdiğini, ev dışı gezintilerinin günde 5 saati aştığını anlatıyor.
Bu durum sadece bir ‘sadakatsizlik’ tehlikesi içermiyor. Bu şekilde bir hayat tarzını benimseyen kedilerin kilo problemi yaşaması muhtemel. Anket diyor ki yüzde 14 kedilerini diyete soktu, yüzde 16 kedilerinin aşırı kilolu olduğunu düşünüyor, bunun sebebini de kedilerinin ev dışında başka yerlerde de beslenmesi olarak gösteriyor.
Cazip mamalar
İşler karışıyor: Yüzde 17’nin, kedilerini beslediği için komşularıyla arası bozulmuş. Yüzde 34 de kedilerinin dışarıda yemek yemesinin kendilerinde stres yarattığını anlatıyor.
Uzmanlara göre kedilerin ev dışındaki hayatından bu kadar memnun olmasının sebebi, gittiği başka yerlerde yediği cazip mamalar. Bunun önüne geçmenizin yoluysa, kedinize ev sahipliği yapan kişi olarak onun yaşam alanını konforlu hale getirip bulunduğu ortamda mutlu olmasını sağlamak. Tabii ki bunu söylerken ödül maması ya da daha cazip mamalar kullanarak yapmaktan değil, ortamı onun seveceği şekle sokmaktan bahsediyorlar.
Kedilerin evde küçük çocuklar veya diğer stres faktörleri gibi etkenler varsa evden kaçmalarının muhtemel olduğunu belirten uzmanlar, ev düzeninin kedinizi aktif olarak başka ev ve ek öğünler aramaya teşvik etmemesi gerektiğini aktarıyor. Kapalı alanda yaşayan kedileri aktif tutup kalori yakmalarını sağlamak için oyunlar türetmeniz gerekiyor. İyi bir olta oyuncağının çoğu kediyi de eğlendireceğini ekliyor uzmanlar.
Tüm bunlardan şunu anlıyorum: Kedileri memnun etmek için kat etmemiz gereken yol uzun. Daha yolun başındayız.
Columbus, Ohio’daki 2014-2016 suç verileri ve köpek sahipliği verileri örtüştürülüyor. Ve daha fazla köpeğin bulunduğu mahallelerde, daha az köpeğin bulunduğu bölgelere kıyasla cinayet, soygun ve ağır saldırı oranlarının daha düşük olduğu ortaya çıkıyor.
Yani köpeğinizin varlığı sadece sizin evinizi değil yaşadığınız bölgeyi de güzelleştiriyor.
KEŞKE DESTEK OLABİLSENİZ
TÜRKİYE’de hayvanseverlik pek kolay bir şey değil. Olması gerektiği gibi yaşam hakkına saygı gösteren, insan harici canlılara da değer veren biriyseniz mutlu olmanız pek olası değil bu topraklarda. Bazı insanlar mutsuzlukla durmak yerine ellerini taşın altına koyup çalışıyorlar. Angels Farm Sanctuary bunlardan biri. 1 Kasım 2022 itibarıyla, “Biriydi” diyeceğiz maalesef. Çiftlik hayvanlarını kurtarma derneği, maddi yetersizlikler yüzünden faaliyetlerine devam edemiyor. Çok kutsal bir iş yapıyorlar, en azından şu anda üretip satışa sundukları organik vegan sabunlardan satın alıp derneğin hayvanların yemini karşılamasını sağlayabilirsiniz. Kim bilir belki de bir Hürriyet okuru çıkar ve derneği ayakta tutabilecek maddi imkânı sağlayabilir. Biz de sonrasında gururla açıklarız. Bu da benim bayram temennim olsun. Derneğin sayfasına buradan ulaşabilirsiniz: https://www.instagram.com/angelsfarmsanctuary/
ÇİKOLATANIN NE ZARARI VAR