Paylaş
Bunu diyen, Viyana Veterinerlik Üniversitesi’nden bir ekip. Araştırmalarında, çeşitli ırk ve yaşlardan 96 köpeği kullanarak az önce bahsettiğim testi uyguladılar. Yani köpeklerin, insanların bir şeyi yapmak istememesi ya da yapamaması arasındaki farkı anlayıp anlayamadıklarını ölçmeyi hedeflediler.
Denemelerin bazısında köpeğe yaklaşan kişi vereceği yiyeceği köpeğin yakınına kadar getirdi sonra alaycı şekilde geri çekti. Diğerlerinde yiyeceği tam getirecekken beceriksiz şekilde yere düşürdü. Ve gördüler ki yetersizlikten ziyade isteksizlik işareti olan davranışlara karşı daha fazla tepki gösterdiler. Gariplerimin tepkisi de ilgili kişiden daha uzun süre uzak durma ve daha sık gözlerini kaçırma.
3 boyutlu izleme verilerine göre, eğer köpeğe yemek getiren kişi, beceriksizlikten bunu iletemiyorsa, köpek kuyruğunu daha fazla sağ tarafa doğru sallıyor. Bunun da olumlu duyguların işlendiği beynin sol tarafıyla bağlantılı olduğu düşünülüyor. Yani istekli ama beceriksiz kişiye hâlâ sempati duyabiliyor.
Araştırma daha hakem değerlendirmesinden geçmemiş ama araştırmacıların özeti şöyle: “Çalışmamız, evcil köpeklerin insan eylemlerindeki ince farklılıklara karşı duyarlılığını vurgulamakta ve davranışlarını buna göre nasıl ayarladıklarını göstermektedir.”
Bütün bu hikâyenin köpek dövüştüren iğrenç insanlara yönelik bir iz düşümü olmasını çok isterim ben. Umarım günün birinde köpekler bu rezil insanların niyetini anlayarak o insanların elinden kendilerini kurtarırlar. İnsanlardan köpeklere hayır yok çünkü.
DURUN BAKALIM ORADA
POLONYA’da sessiz kalamayacağımız bir hamle yapmış biliminsanları. Polonya Bilimler Akademisi’nden Biyolog Wojciech Solarz, kalkmış Akademi’nin Doğa Koruma Enstitüsü’nün ulusal veri tabanında kedileri “istilacı yabancı türler” listesine kaydetmiş. Soranlara da avladıkları ve öldürdükleri kuş ve memeli hayvan sayısı dikkate alınınca kedilerin biyoçeşitlilik üzerinde zararlı etkisi olduğuna dair bilimsel bir konsensus olduğunu söylemiş. Solarz daha da ileri gitmiş, kedilerin bu listeye girebilmek için gerekli kriterleri yüzde 100 karşıladığını belirtmiş. Polonya’daki kediseverlerin tepkisi sonrası, listede 1.786 başka türün yer aldığını ve şu ana kadar böyle bir karmaşa yaşanmadığını aktarmış. Kedilerin ötekileştirilmesine karşıyım. Karmaşaya dahil oluyorum ve biliminsanımızı bu yanlışından dönmeye davet ediyorum.
BAZILARI NEDEN İYİ ANLAŞIYOR
DİDİŞEN kediler çok sık gördüğümüz manzaradır. Ama bir de birbiriyle iyi geçinen örnekler var. Japonya’daki Azabu Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü, PLOS One’da yayımlanan araştırmaya göre biliminsanları kedi davranışlarını bağırsak mikrobiyomuna ve hormonlara bağlıyor. Bu faktörler, kedilerin diğer kedilerle ilişkilerini şekillendiriyor. Mesela kortizol ve testosteron seviyeleri düşük olan kediler, diğer kedilere karşı daha toleranslı ve yiyecek paylaşmaya daha istekli görünmüş. Bu hormonların yüksek olduğu kedilerin diğer kedilerle etkileşime girme olasılığı daha düşük olmuş. Bu daha öncesinde beklenen bir şey olduysa da yüksek oksitosin seviyesinin daha arkadaş canlısı veya barışçıl olmayla ilintisi olmadığını yeni keşfettiler.
OKUR FOTOSU
SÜTLAÇ VE TARÇIN’LA TANIŞIN
OKURUMUZ Hamdi Erol, bir anne ve oğulun fotoğrafını yolladı bize. Diyor ki: “Veterinerden sahiplendiğimiz anne, adı Tarçın ve Sütlaç adındaki oğlu. 10 yıldır birlikteyiz.” Ömürleri uzun olsun. Hiç ayrılmasınlar. Okurumuza teşekkür ediyorum, sizden de kedinizin köpeğinizin fotoğrafını bekliyorum.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dunyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’i mention’layarak sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş