Şenay Düdek

v

27 Temmuz 2010
Geçtiğimiz hafta çok yoruldum çok sevgili okurlar.

Önce Çeşme ardından da Bodrum. Hayli kilometre yaptım. Bereket araba kullanmayı seviyorum. Bugün Bodrum, cumartesi Çeşme’ye gideceğiz sizlerle. Öncelikle Torba yolundan Bodrum’a doğru ilerlerken son virajda muhteşem deniz manzarasını gördüğünüz noktada, sağda ‘Çöp Şiş Bodrum’ adıyla yeni bir yer açılmış. Emre Bedizel ve karısı işletiyor. Bu kez de uğrayamadım. Ama methini çok duydum. Çöp şişin yanı sıra, sucuk, köfte, kahvaltı ve salata var mönüsünde. Tatlı olarak da İstanbul’dan Karaköy Güllüoğlu mamulleri ve Türkbükü’nün meşhur Doğal Dondurması dillerde. Bilinsin istedim.
Cenk masaya çıktı
Benim Bodrum’a gidiş nedenim. Sevdiğim bir dostumun evinde verdiği doğum günü partisiydi. Çok özel olduğundan buraya aktarmıyorum. Parti bitiminde soluğu kardeş kadar sevdiğim Cenk Eren’in My Pavyon’nda aldık. Cenk’in işletme ortağı Ali Sayar ve Sabih Totah zor bir masa yaptılar. Tuvalete gitmek bile o kalabalıkta 40 dakika. Ona selam, buna ‘Nasılsın?’ derken. Bu arada sesine hayran olduğum afet sahneden inmiş. Cenk Serap Ezgü’nün yaklaşık 15 kadından meydana gelen masasında şarkı söylüyordu. Bir başka köşede ise Fenerbahçe Yönetiminden Ankaralı işadamı Nihat Özdemir, eski başkan İstanbullu işadamı Metin Aşık ve Prof. Dr. Oğuz Müftüoğlu, Cenk’e ‘erkekler korosu’ olarak eşlik ediyorlardı. Bu arada karıları Hülya Aşık, Gülseren Özdemir ve Mihriban Müftüoğlu’nun keyifleri hayli yerindeydi. Bir başka masada maşallah sosyetenin ‘cami yıkıldı ama mihrap yerinde’ olan güzel kadınlarından Seyhan Sapmaz sevgilisi Ahmet Bey’le aşk tazeliyordu. Bir başka masada sevgili dostlarım Trabzonspor Kulübü Başkanı ve Bodrum Manastır Oteli sahibi Sadri Şener, güzel karısı Yüksel ile ‘Sarı Gelin’ şarkısını istiyordu.
Büyük buluşma
Allah nazardan saklasın. İstanbul, İzmir, Ankara elitlerinde neredeyse kim varsa oradaydı. Genç jenerasyonun popüler isimlerinde Mehmet Mutlu, Volkan Büyükhanlı, Nedim Binler, Virgin Otel ve Bianca Beach’in patronu Emre Ergani ile halay çekiyordu. Eski Meclis Başkanı Nejat Arsever’in güzel karısı Duriye, Ankaralı iş kadınlarından Nur Kalkay ile şarkılara eşlik ediyorlardı. Daha kimler vardı kimler? Melek Boz, Nurhan-İrma Çıtak, İsmail Akaya, Zeynep Demirören, saymakla bitmez.
Telefon:

Anne adayları için müthiş ve şok gelişme bebeklerin kaderi 11. haftada belli olacak

Merkezi Londra’da bulunan Fetal Tıp Vakfı (Fetal Medicine Foundation) tarafından, 9. Dünya Fetal Tıp Kongresi, geçtiğimiz hafta, Rodos Palas Otelinde gerçekleştirildi. Fetal Tıp alanında çok saygın bir kongre. Bu toplantıda 5 gün boyunca, bu alanda çalışmaları bulunan 172 bilim insanı bildiriler sunmuş. Sabah saat 08.30’dan, gece saat 23.00’lere dek uzayan oturumlarda, bu bildiriler ayrıntılı bir şekilde tartışılmış. Tüm dünyadan 1000’e yakın hekim katılmış. Bunlar arasında Kent Hastanesi’nde Kadın ve Doğum Bölümü’nde görevli Prof. Dr. Namık Demir Hoca da vardı.

Yazının Devamını Oku

Ön balayı mı? İş görüşmesi mi?

25 Temmuz 2010
Petek Dinçöz ile Can Tanrıyar’ın pek çok kişiyi imrendiren evlilikleri tek celsede boşanmayla sonuçlandı.

Televizyon dünyasının harika çocuğu Can Tanrıyar, Uçankuş adlı yapım firması ile yeni atılımlar içinde. Kanaltürk’de yayınlanan ‘Şöhretler Bulvarı’ adlı programı yine olay oldu. Bu programda ayrıldığı karısı, sahnelerin en genç ve en güzel assolistlerinden Petek Dinçöz’ü geçtiğimiz hafta ağırladı. Boşanmanın ardından aylar sonra bu kadar samimi olan Can ve Petek, geçtiğimiz gün ise adalarda buluştular. Can Tanrıyar’ın teknesiyle Sedef, Büyük Ada, Burgaz’da romantik iki gün geçirdiler. Bir tesadüf çok yakın bir dostuma yakalandılar.
Dostluğumuzu koruyoruz
Olayın ardından önce Can’la konuştum. Can “Isınma turları. Ama ağırlık iş. Biliyorsun Petek 26 Temmuz Pazartesi Kanaltürk’e (Arım Balım Peteğim) adlı sabah programına başlıyor. Detayları görüştük. Güzel bir, iki gün de yaşadık. Ama şimdilik birliktelik yok” dedi.
Ardından Petek’i aradım. Çocukluğunu bilirim. O nedenle bana karşı samimidir. Petek, “Şenay abla öncelikle yeni kanalım Kanaltürk ve yapacağım programı düşünüyorum. Can’la da dostluğumuzu ayakta tutmaya çalışıyoruz. İleride ne olur bilemem. Sen ikimizi de iyi tanıyorsun” dedi.
Zaman kimi haklı çıkaracak
Petek ve Can’a göre bu buluşma bir iş görüşmesi ve dostluk. Ama onları gören dostlarıma göre bir ön balayı. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak. Bu arada Petek’e yarın ki sabah programında başarılar diliyorum. Hayırlı bir günde, Berat Kandili’nde başlıyor. Yeri gelmişken tüm okuyucularımın da yarınki mübarek kandillerini kutluyorum.

O artık bir televizyoncu

İzmir elitlerinin gözde bir çifti Latife- Çetin Erokay. Latife, Kemas Hazır Giyim’in patronu Kemal Subaşı’nın sağ kolu. Genel Müdürü. Kocası Çetin’in ise bir koltuğunda beş karpuz sığıyor. Eserleri büyük ilgi gören bir ressam, öğretim görevlisi, reklam şirketi yöneticiliği, metin yazarı. Şimdi ise televizyon yapım ve sunucusu. Rumeli Televizyonu İzmir Temsilcisi Kaan Engin Vardar, Çetin’i sonunda kandırmış. Çetin’in üniversiteden de öğrencisi olan Vardar, “Hocam bize bir program yapacaksın” demiş. Tok sesi ve yakışıklılığı ile Çetin artık her Salı saat 19.00’da Rumeli TV’de. İlk programında İzmir Sanat ve Kültür Vakfı Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper’i ağırladı Çetin. Sırada Rumeli Dernekleri Federasyonu Başkanı Vahap Savaşan, Balkan Kadınları Derneği Başkanı ve Ressam Ayfer Çalışkan var. Programı D-Smart 156 kanal ve uydu antenle izleyebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Sıcaklarda spor yaparken aman canınızdan olmayın

24 Temmuz 2010
Hayatımın her anında spor var. Bir zamanlar milli atlettim.

İzmir Kız Lisesi’nde atletizm takım kaptanıydım. Ama hep antrenör nezaretinde çalıştım. İstanbul’da karda, kışta bile en az 15 kilometre koştum. Haftanın beş günü spora devam. Yılların dostu Tanju Dokur ve Hilton’daki ekibi Esma, Nazlı, Zehra’nın antrenörlüğünde. Pilates de Derya Acar ile çalışıyorum. Bir yanlış harekette hepsi başınızda bitiyor. Bu konuya niye geldim. Karşıyaka’nın eski Futbol Şubesi Sorumlusu Tuncay Şekerci’nin çok genç yaşta futbol oynarken hayatını kaybetmesinden. Tanımamama rağmen beni de çok üzdü. Yaz aylarında, özellikle bu kavurucu sıcaklarda spor yaparken çok dikkat edilmeli. Bunu Tanju ve Uzman Doktor Hakan Akman ile çok sık konuşuyoruz. Bu sıcaklarda spor yaparken hayatınızdan olabilirsiniz. Tanju ve Hakan haftanın beş günü birlikte spor yapıyorlar. İkisi de bu konuda bakın neler diyorlar:

? Uzman Dr. Hakan Akman: İzmir elitlerinden. 15 sene Tuborg ve Çayırlıbahçe’de voleybol, 25 sene profesyonel tenis oynamış. 10 senedir de amatör olarak fitness yapıyor.
? Tanju Dokur: Vücut Geliştirme-Fitness ve Pilates Antrenörü. Hilton Spor Salonu’nun ortaklarından. 1989-1993 Vücut Geliştirme Türkiye çapındaki yarışmalarda çeşitli ödülleri var.

“Özellikle yaz aylarında hanımlar fazla kilolarından kurtulmak, erkekler de kaslı bir vücut sergilemek ister. Fakat bu sıcaklarda  çok bilinçli çalışmak gerek. Aksi takdirde sıcak çarpması, kas kramplarından ölümle sonuçlanabilecek ısı felcine kadar çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.”
Bu maddelere dikkat!
Özellikle de sağlık sorunu olanların (çeşitli kalp rahatsızlıkları, hipertansiyon hastaları. v.s.) mutlaka doktor kontrolünde ve uzmanlar eşliğinde spor yapması gerektiğini söylüyor, Hakan. Peki, sağlıklı sporun kuralları ne? Hakan ile Tanju maddeler halinde sıralıyorlar;
Çok yoğun olmayan egzersizler tercih edilmelidir. Hafif tempolu koşu, yürüyüş, yüzme v.s. Açık havada egzersiz yapılırken, giysiler bol, teri emen, açık renkli veya yeni teknoloji olan serinletici etkiye sahip türden olmalıdır. Saat önemli, yazın açık havada, sabah veya akşam saatlerinde, sıcaklığın artmadığı, güneş ışınlarının çok etkili olmadığı zamanlar tercih edilmelidir. Yoksa 10.00 ila 17.00 arası spor yapmak eğer bir spor salonunda değilseniz tehlikelidir. Sıcak saatlerde, dış mekânlar tercih edilecekse, sıvı-tuz kaybı normale göre çok daha fazla olur. O nedenle sıvı alımının artırılması ya da dengeli su-tuz içeriği olan özel sporcu içecekleri tüketilmelidir. Ancak sporcu içeceği tüketilirken, kalori miktarı da göz ardı edilmemelidir. Su tercih edilmelidir.  Uygun saatte belediyelerin parklara yerleştirdiği spor aletleri de kullanılabilir. Ancak bu aletler doğru bir şekilde kullanılmalıdır. Yoksa sakatlanmalara yol açabilir.


Yazının Devamını Oku

Müzeyyen Abla’ya vefasızlık Alaturkacılara yazıklar olsun

21 Temmuz 2010
Müzeyyen Abla 16 Temmuz Cuma 92 yaşına girdi. Allah uzun ömürler versin.

Fakat şu an çok zor günler geçiriyor. Yalnız o mu? Kızı Feraye, torunu Murat ve yanındakiler. Kolay değil Türk Sanat Müziği’nin yaşayan efsanesi, Atatürk’ü şarkılarıyla mest eden, örnek sanatçı Müzeyyen Senar yatalak. Bakımı çok güç. Üstelik de hayli masraflı. Bu doğum gününde Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, ben, Feraye ve yakın dostları Haluk Kunter ile bir gece düzenleyelim istedik. Sibel Can bu konsere ücretsiz çıkacaktı. Yani Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yapamadığını yapmak istedik. Fakat doktorları Müzeyyen Abla’nın geceye katılmasına izin vermedi.
Starlar nerdesiniz?
Olmadı. Merak ettim. Araştırdım. Müzeyyen Abla’yı soran, gerektiğinde ona elini uzatan Sezen Aksu, Tarkan ve Sibel Can’ın dışında bu özel gününde acaba  hatırlayanlar oldu mu diye? Hâlâ bu üç vefakâr stardan başka hiç kimse yokmuş. O tarihlerde Bodrum’da burnunun ucunda olan Diva Bülent Ersoy ne aramış ne de sormuş. Halbuki Denizli’ye kadar havlu, bornoz almaya giden Ersoy’a Müzeyyen Ablası’nın elini öpmek yakışırdı. Yine çok sevdiğim Seda Sayan da Bodrum’daydı. Ondan da ses, seda çıkmamış. Daha kimler? Ben alaturkanın ünlü assolistlerine çok kızıyorum. Tarkan ve Sezen’den önce onlara yakışırdı Müzeyyen Ablalarına el uzatmak, hatır sormak. Ama kameralarla değil tabi.
Aylık bağlanmalı
CHP’den, AK Parti’ye de geçse sevdiğim bir insan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay. Şimdi bu durumda ona çok iş düşüyor. En kısa sürede Müzeyyen Abla’ya bir aylık bağlanmalı ya da masrafları da yaşadığı sürece karşılanmalı. Mustafa Kemal Atatürk’e hizmet etmiş, Türk Sanat Müziği’nin yaşayan efsanesi kimseye muhtaç bırakılmamalı. Özellikle de şu mübarek üç aylarda. Sayın Bakanım...

Vinkara Quattro Roze harika Mythos’ta da yaz bereketi
Üç ayların başlangıcından bir gün önce Urla Mythos’a gittik. Yakın dostlarım Hilton Otel’i Genel Müdürü Bülent Tarlan, Yiyecek- İçecek Müdürlüğünden Operasyonlar Müdürlüğüne terfi olan Sevil Görgülü, Pazarlama ve Medya Direktörü Ebru Aytamay’la birlikte. Sevil’in yeni görevini kutlayacağız. Mythos’un Patronu Cem Pişkin, şarap merakımı bildiği için, “Vinkara Quattro Roze’yi  önce denemenizi isterim” dedi. Ben pek roze sevmem. Fakat bayıldım. İstanbul’un elitleri Çeşme ve Bodrum’a geçerken mutlaka Cem’e uğruyorlarmış. Enfes mezeleri tadıp, Vinkara Quattro Roze’yi içtikten sonra yola, tabi şoförleriyle devam ediyorlarmış... Neyse Cem masayı çoğu yaz bereketi olan  harika mezelerle donattı. Girit ve Viyana ezmesi, maş ve cunda piyazı, rezene, patlıcanlı feta ezmesi, karidesli enginar kalbi, levrek marin. Dostlarım otelci, bir de hepsi işinin ehli ve gurme. Sordum. Bayıldıklarını söylediler. Ben de rahatladım. Demek ki yanlış bir yeri İzmirlilere empoze etmiyorum.

Yazının Devamını Oku

Kuşadası’nın gururu AQua Fantasy Hotel

18 Temmuz 2010
Sevgili dostum Hamdi Türkmen’den önce methini duydum. “Mutlaka gidip görmen gerekir” dedi. Sonunda birlikte atlayıp gittik.

Yol boyunca Hamdi ile bol bol siyasetten, İzmir’den ve geleceğinden söz ettik. Sevgili İzmirliler bence İlk seçimlerde Hamdi’yi Ankara’ya milletvekili olarak göndermek gerek. Orada İzmir’le ilgili en büyük mücadeleyi verecek, İzmir’i bu kadar iyi tanıyan, sorunlarına bu kadar vakıf olan az siyasetçi var. Yürekli de. Şimdiden aklınızda bulunsun.
Büyük Ödül
Gittiğimiz yer Kuşadası’nda AQUA Fantasy &AQUA Park Hotel ve Spa. Bayıldım. Park’ın Genel Müdürü Muharrem Atilla ve Otelin Genel Müdürü Haluk Alay ile önce dünyadaki su parkı sektöründe önemli bir yeri olan dev su parkını gezdik. Burada dünya rekoruna sahip 2 dev kaydırak karşısında şoka girdim. Müthiş. Ben ki dünyada gezmediğim ülke ve görmediğim yer kalmadı. Tabi tıklım tıklım. Günü birlik gelen, otelde kalan, özellikle de yabancılar keyifle kayıyorlardı. Bu arada çocuklar için de hayli eğlenceli yerler yapmışlar. Amaç, çocuk gürültüsünden rahatsız olan aileler rahat etsin diye tabi.   
Alay, Avrupa’nın en büyük su parklı oteli seçildiklerini söyledi. Ödülü “Splash” kategorisinde, dünyanın en büyük turizm acentelerinden TUI vermiş. Londra’da düzenlenen törende, TUI’in İngiltere Müdürü Dermot Blastland, ödülü Aqua Fantasy Genel Koordinatörü Aşkın Altıparmak’a verirken, otelden büyük bir övgü ile söz etmiş. 2004 yılında başlayan yatırımla birlikte, Aqua Fantasy’in yatak kapasitesi çok yüksekmiş. Ve Avrupa’nın en büyük aquaparklı oteli konumuna gelmiş. Gerçekten alkışlanacak bir olay. Bu arada otelin bulunduğu mevki Kuşadası’na değil de İzmir’e bağlı. Acaba Sayın Başkanım Azizi Kocaoğlu biliyor mu?.. Bence gidip bir görmeli ve kutlamalı, Selçuk Pamucak sahilinde 190 dönüm arazi üzerinde yer alıyor. Otel ve su parkı olarak iki ayrı bölüm gibi olmasına rağmen, otelde konaklayanlar su parkından ücretsiz yararlanıyorlar.. Otel kısmında iki SPA merkezi, biri kaydıraklı olmak üzere iki kapalı, çok sayıda açık yüzme havuzları yer alıyor. Biner kişilik iki ayrı ana restoranı bulunan otelde, çeşitli ülkelerin damak zevklerine hitap eden 5 A La Carte restoran da var. Otelde aktivite salonları ve bowling merkezi de bulunuyor. Dünyanın en iyi üç su parkı arasında da yer alan Aqua Fantasy Su Parkı, İngiliz gazetelerine bile manşet olmuş. Otelin ve parkın ünlü müdavimleri arasında ise Zeynep Tokuş, Doğuş, Erman Toroğlu, Fotoğraf Sanatının duayeni Erol Atar, Pascal Nauma gibi isimler yer alıyor. ? Telefon:0.232.893.11.11

Nostaljik açık hava sinemasında “Sinema Günleri”ne büyük ilgi

Kuşadası Belediyesi tarafından başlatılan, “sinemADA buluşalım” sloganıyla açık hava sineması etkinliği bu arada büyük ilgi görüyor. Açık hava sinemaları nostalji ama filmler vizyon. Ege Mahallesi, Belediye binası arkası, İkiçeşmelik Mahallesi, Camiatik Mahallesi ve Meram Sitesinde gerçekleştirilen yaz sineması etkinliğine vatandaşlar adeta akın ediyor. BKM (Beşiktaş Kültür Merkezi) ekibinin “Çok Film Hareketler Bunlar” filminin gösterimi ile başlayan sinema maratonu, her hafta ayrı bir vizyon film ile devam edecek. İki ay sürecek gösterimlerde sırasıyla: Nine (Dokuz), Adını Sen Koy, Ay Lav Yu, Bornova Bornova, Yasak Bölge 9, İki Dil Bir Bavul, Hain ve Pandora’nın Kutusu isimli filmler gösterilecek.
Veda özel gösterimi

Yazının Devamını Oku

Ünlü modacı Nur Yerlitaş’ın atölyesinde, Gülben Ergen’i şok eden büyük bir ayıp

17 Temmuz 2010
Olayın kahramanları çooooook eski arkadaşlarım. Aralarında en hakikatli ve dost olanı kim dersseniz?

“Nur Yerlitaş” derim. Sağlamdır. Sözünün eridir. Sevdiğini de sonuna kadar sever. Diğer kahramanım Gülben’e gelince; Son yaptığı sosyal yardım projeleri, özellikle de çocukların eğitimi konusunda verdiği savaş alkışlanır. Zaten Gülben’i tanıyıp da sevmemek olanaksız. Şirin ve sıcaktır. Ama vefa denilen olaydan, o da , şöhretler dünyasındaki yaşamlarını çok iyi bildiğim diğer ünlüler gibi uzaktır. Sakın bana darılma Gülben.
Sonunda zirveye çıktı
Gelelim benim ‘Kraliçe’ dediğim modacı Nur Yerlitaş’ın atölyesinde kopan kıyamete. Nur son yıllarda şöhretler dünyasında zirveye çıktı. Süper Star Ajda Pekkan, Bülent Ersoy, Sibel Can, Petek Dinçöz ve Seda Sayan’ ın sahne kostümlerini hep Nur diker. Gülben ise modanın bir duayeni Canan Yaka’nın yıllardır dostu ve değişmeyen müşterisiydi. Ama geçenlerde araları açılmış. Gülben de, Canan ile yıllardır bir birlerine düşman olan Nur’da almış soluğu. Amaç, biraz da Canan’ı kızdırmak. Nur’dan kendine havalı bir tuvalet dikmesini istemiş. Nur “Bak şekerim ben kendimi kullandırmam. Ama sana kıyafet dikerim. Para kazanırım. Fakat sağda, solda adımdan söz ettirmem” demiş. Evet aynen yazdığım gibi.
Gülben şoke olmuş. Dili tutulmuş. Sonunda, “Sen virgül koymadan noktayı koydun ve de çok ayıp ettin” diyerek kapıyı vurup çıkmış. 

Minik bir ara ve Kralın ölümü..
Evet Çarşamba günü bazı aksilikler nedeniyle ne yazık ki birlikte olamadık. Bu sayfayı sizlere görsel olarak bu kadar şık sunan iki kardeşim, sevgili Yazı İşleri Müdürü İsmail Yılmaz ve Seda Kınacı bir not koymayı unutmuşlar. Siz de benim ortalıktan yok olduğumu sanıp kıyamet koparmışsınız. Sevgili okuyucularım, fanlarım binlerce mail atıp telefonlar açmışsınız. Ne diyeyim.. Allah sizlerden beni yoksun bırakmasın. Çünkü kaybetmek acıdır.
Her zaman kalbimizdesin

Yazının Devamını Oku

İzmir İzmir olalı böyle zulüm görmedi Fasl-ı Şahane’ye yapılan büyük haksızlık

11 Temmuz 2010
Biliyorsunuz, Türk Sanat Müziği’nin devleri Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Seçil Heper, Samime Sanay, Mustafa Sağyaşar, Yaşar Özel, Zekai Tunca, Nalan Altınörs ve Yıldırım Bekçi’nin bir araya geldiği Fasl-ı Şahane projesini, sizlere ilk ben duyurmuştum.

Rahmetli Fahrettin Ağabey (Aslan) dahil böyle dev bir kadroyu bu güne değin bir araya getirmedi. Üstelik bu kadar dev ismi bir araya getiren kişi öncelikle bir öğretmen. Sinan Kuzucu. Yani ne gazinocu, ne de menajer. Daha önce de Emel Sayın, Muazzez Abacı ve Seçil Heper’i bir araya getiren Sinan, babamın oğlu da değil. Kendisini ilk projesinde bana açtığı telefonla tanıdım. Türk Sanat Müziği aşığı. Bu aşkına, heyecanına hayran oldum. Para kazanmadığını bilerek böyle bir işe soyunmak da, akıl kârı değil. O nedenle ona destek verdim. Sinan eski gazino, müzikal günlerini yaşatmak, Türk Sanat Müziği’ni eski coşkulu günlere döndürmek için hep çalıştı. Yaşayan efsane Müzeyyen Senar ve sahnelerin altın sesli bülbülü Behiye Aksoy’a yaptığı vefa geceleri ile ayakta alkışlandı.
  Ödül yağmuru
İlk konser Mart ayında Ankara’da oldu. Oradaydım. Muhteşem bir olaydı. Dakikalarca ayakta alkışlandılar. Sahneye defalarca çağırıldılar. Bu tablo karsısında başta ben ve birçok seyirci ağladı. Konserler Ankara’dan sonra İstanbul, Kayseri, Kıbrıs ve Bursa’da da devam etti. Çok büyük bir ilgi gördü. Pek çok özel kuruluş ödül verdi. 37. Altın Kelebek Ödülü’nü de aldılar. Bu ödül halkın ödülüydü. O nedenle grupta pek çok kez bu ödülü hak eden devler, sanki ilk kez alıyorlarmış gibi sevindiler. Bu arada katıldığım her davette İzmir’in elitleri, sokakta halk, yüzlerce mail bana konserin ne zaman İzmir’de geçekleşeceğini soruyorlardı. Sinan sürprizi pazartesi günü Swiss Hotel Lobi’de elinde konserin afişi ile gelerek patlattı. Bu arada Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun çok sevdiği seslerin bir arada olması nedeniyle Sinan’a, “Ben Başkanla yan yana izleyeceğim” dedim. Sinan da yaptığım röportajla, Aziz Bey’i daha iyi tanıdığını ve çok sıcak bulduğunu söyledi. Perşembe akşamı gece yarısı Sinan beni aradı. “Şenay Hanım konser iptal” dedi. Şaşırdım. “Peki anlaşma yapmadın mı?” deyince. “Tarihte okeyleştik ama resmi anlaşmayı yapmamıştık” dedi. Sarı bir suratla eve geldi. Sevgili Nalan Altınörs’ü aradım. Anlatılanlar karşısında hayrete düştüm. “Peki Başkanın haberi var mı?” deyince, Sinan ve Nalan, “Nereden olsun. Sanata, sanatçıya, müziğe hayran ve saygılı olan bir insan Sayın Aziz Kocaoğlu. Haberi olsa müdahale eder” dediler. Efendim Sinan. İki aydır İzmir Fuar Açık Hava Tiyatrosu’nu kiralamak için İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Daire Başkanlığı’na başvurmuş... 19 Ağustos tarihine gün verilmiş. Tabi parasıyla. Hem de peşin. Fakat sözleşmede ön sıralardan 150’ye yakın ücretsiz verilmek üzere davetiye talebi olmuş. Şaşırdım. Bana göre niye?.. Sabah, gerçekten süper bir insan olan Aziz Başkanın danışmanı Reşat Yörük aranmış. Davetiye sayısı biraz düşürülmüş.

Devler Başkana sesleniyor

Hiçbir sponsor desteği olmadan, sadece satılacak bilet gelirleriyle salon kirası, ses-ışık, orkestra , ulaşım, konaklama, güvenlik, sanatçı ücretleri, vb. masrafları cebinden para da koyarak ancak dengeleyen Sinan haklı olarak krizde. Diğer bütün illerde çok iyi ağırlanan sanatçılar da şaşkın. Tabi ki protokol için belli bir miktar bilet talebi olur ama insaf. Böyle bir konseri İzmirlilerin izleyememesi ise yazık. Sayın Başkan lütfen devreye girin. Bakın bu konuda sanatçılarımız da sizden yardım bekliyor;
Bülent Ersoy : Bizler Türk Müziğine hizmet vermek için sorgusuz sualsiz elimizi taşın altına koyduk. Böyle müthiş bir projeye Türk Sanat Müziği’ni yaşatma adına destek gerekirken, köstek olmak niye? Bu anlamsız ve mantık dışı isteklerden dolayı iki aydır İzmirlilerle buluşamadık. Hayret ve şaşkınlıklar içindeyim.
Muazzez Abacı : Şenay’ım şu an biliyorsun Saba’nın, kızımın yanında Amerika’dayım. Gelmeden önce Aziz Başkanı iki kez aradım. Ancak ulaşamadım. Sekreterine not bıraktım. İstenen 150’ye yakın protokol davetiyenin 20-30 adete düşürülmesini rica ettim. Bu durumun bu kadar uzamasına ben de bir anlam veremedim.

Yazının Devamını Oku

Kimler geldi, kimler geçti Bir tarih, bir marka ‘Topçu’

10 Temmuz 2010
Rahmetli babamla gitmiştik ilk. O zamanlar yine aynı sokakta minicik bir yerdi. Gazeteciliğe başladığım yıllardı, 1974, İzmir Fuarı’nın en renkli olduğu yıllar yani.

Aklınıza gelen bütün starlar program sonrası soluğu burada alırdı. Kimler kimler? Rahmetli Zeki Müren, Ayhan Işık, Hulusi Kentmen, Adile Naşit, Cem Karaca, Barış Manco, yaşayan efsaneler Müzeyyen Senar, Muazzez Abacı, Bülent Ersoy, Emel Sayın, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, tiyatro dünyasının starları Zeki-Metin, Ali Poyrazoğlu, Nilgün Belgün, Perran Kutman, menajerler, medya ve televizyon yöneticileri, gazeteciler, iş adamları, ünlü sporcular, saymakla bitmez Topçu’nun müdavimleri. Şimdi de öyle . Sayfalara sığmaz. Keşke bir gün bu markayı yaratan ve kalitesini hiç bozmayan Cevat Dev anılarını yazsa, ya da bana anlatsa...
Lezzeti tartışılmaz
İzmir’in Saat Kulesi gibi bir simgesi Topçu. Enfes çöp şişi, ızgaraları, çorba çeşitleri, tatlıları. Lezzetleri tartışılmaz. Şimdi Cevat Dev’in aslan gibi iki oğlu Zafer ve Barış bu 53 yıllık markayı başarıyla götürüyorlar. Tabi genç jenerasyon olarak da çağın gerisinde kalmamak için çeşidi de artırdılar. Yalnız çeşidi mi? Dükkan sayısını da üçe çıkardılar. İstanbul’dan gelen cazip teklifleri hep reddeden ve “Taş yerinde ağarır” diyen babaları Cevat Bey’in sözünden çıkmadılar. Pasa-port’ta, geçen yıl Çeşme Ilıca’da şimdi de Urla’da muhteşem yerler açtılar. Üstelik Ilıca ve Urla’da sabah kahvaltıları da artık çoook meşhur. 1957 yılından beri hizmet veren, İzmir’e gelen şöhretlerin uğrak yeri olan Topçu’yu top atsalar, şaka tabi ama kimse yıkamaz. Zafer, 2011’de dördüncü şubeyi Karşıyaka Bostanlı’da açacaklarını söyledi. Hayırlısı...
Topçu fabrika gibi. Bu işsizlikte yüzlerce ailenin de ekmek kapısı...
? Telefon: 0.232.-425.90.47-754.21.11 ve 723.03.42

Süper Star’ın büyük gafı iki kardeşin arasını açtı

Türk Pop Müzik’in bu günkü gelişiminde bir tarih bence Fecri Ebcioğlu. İlk Türkçe sözlü pop şarkısını o yazdı. Ardından da Fikret Abla (Şenes) ve diğerleri geldi. Radyo ve televizyon programlarıyla, yazdığı Türkçe sözlü pop şarkılarıyla da pek çok yeni ses, star yarattı. Fecri Ebcioğlu’nun sözlerine imza attığı şarkılar Odeon Müzik tarafından albüm haline getirildi. Odeon’un patronu Sevgili Dani Grünberg sanata ve sanatçıya saygısı olan, parayı hep ikini planda tutan biri. Fecri Ebcioğlu’nun ikinci albümünde Süper Star’a da teklif yapılmış. Onun okuduğu Fecri Ebcioğlu şarkılarından biri albüme konmak istenmiş.

Yazının Devamını Oku