Şenay Düdek

19 Ağustos’ta İzmir Fuarı Fasl-ı Şahane ile yıkılacak

15 Ağustos 2010
Pek çok kez yazdım. Yazmaya da devam edeceğim. Çünkü müthiş bir olay. Devlerin buluşması, sonunda İzmir’de de gerçekleşti.

Böylesine bir sanat olayında benim de katkım olduğu için mutluyum. Türk müziğinin devleri Bülent Ersoy, Muazez Abacı, Seçil Heper, Mustafa Sağyaşar, Samime Sanay, Yaşar Özel, Zekai Tunca, Nalan Altınörs ve Yıldırım Bekçi bir araya getiren Fasl-ı Şahane, 19 Ağustos aksamı Fuar Acık Hava Tiyatrosunda. Bu dev gösterinin mimarı Sinan Hoca(Kuzu) “İzmirlilere unutulmaz bir gece yaşayacak” diyor. Bence de.
Müthiş sürprizler
İzmir’deki konser projesi iki bölümden oluşacak. Birinci bölüm tüm sanatçıların bir arada okuyacakları fasıl şarkıları ile başlayacak. Görsel gösteriler ile devam edecek. İkinci bölüm ise sanatçıların solo şarkıları, birbirleriyle yapacakları düetlerin yanı sıra müzikal şov havasında geçecek. Kahkahaların havada uçacağı bu konserde, dinleyiciler hem Türk Sanat Müziğine doyacaklar hem de eğlenceli dakikalar geçirecekler. İzmir’in iftihar ettiği iş adamlarından, mobilya firmalarından Mustafa Kepi, tarafından çok özel bir sahne dekoru hazırlandı. Bu dekor eski fuar günlerini yansıtacak.
Barışacaklar mı?
Bülent Ersoy ve Seçil Heper bu konser için şıklık yarışına girdiler. Ortak modacıları Nur Yerlitaş, İzmir konseri için iki sanatçıya da, iki tane özel kostüm dikti. Benden öğrenin. Yine Bülent Ersoy ve Seçil Heper, Kıbrıs konserinde sahne sırası yüzünden birbirleriyle atışmıştı. O nedenle dargınlar. Bakalım ne olacak? Konserin Ramazan ayına denk gelmesinden dolayı çok özel sürprizler de var. Ben biliyorum. Fakat tadı kaçmasın. Selçuk Tekay yönetiminde 25 kişilik saz ekibinin eşlik edeceği Fasl-ı Şahane İzmir konseri için bakın devler ne söyledi;
? Bülent Ersoy : Şenay’cığım uzun zamandır İzmir’e gelmiyorum. Bu konser benim için çok önemli. Bir daha böyle bir ekip bir araya gelmez. Türk Müziği adına çok büyük bir proje. İzmirlilere çok özel sürprizlerim var. O gece İzmir Fuar’ını eski günlerde olduğu gibi yıkacağız.
? Muazzez Abacı: Amerika’dan yeni döndüm. İzmirlilere büyük bir vefa borcumuz var. Muhteşem bir konser olacak. İzmirliler için çok özel bir repertuar hazırlıyoruz.

Yazının Devamını Oku

Can tövbe etti Petek eve döndü

14 Ağustos 2010
Geçtiğimiz hafta İstanbul’day-dım. Nişantaşı’ndan Bentley Otel’de kaldım. Butik. Ekip çalışkan ve de başarılı.

Sign Tour’dan, Damla Atilla ile birlikte Opal Tur’a, Genel Koordinatör olarak, transfer olan, sevgili Yonca Köstem ayırttı. Ekonomik ve rahat. Tek sıkıntı, cadde üzerinde olması nedeniyle trafik ve gece yarısından sonraki gürültü. Ama sıcak ve samimi. Yabancılar ağırlıktaydı. Otelin Restoran şefi Akar Kılıç’ı, Newyorker, Mia Menza, Mio gibi restoranlardan tanıyordum. Mutfak Şefi Hasan Vural’ı da Park Orman’dan. Yabancılık çekmedim yani.
? Bentley Telefon: 0.232.291.77.30
Eski dostlarla birlikte
İstanbul’da oluş nedenim, bir TV programı ve format görüşmeleriydi. Malum sezon başlıyor. Bir de diş doktorum sevgili Tankut Gürsoy’un kliniğinde görevli doktor Vedat’ın düğünüydü. Divan’da yapıldı. İzmirli kraliçelerden, sevgili Sinem Güven ve kocası Murat’ da konuklar arasındaydı. Eski dostları görmek hoş oldu.
Düğün sonrası benim vefalı dostlarımdan Ucankuş İnternet Sitesi ve Kanaltürk’de ‘Ünlüler Bulvarı’nın yapımcısı Can Tanrıyar ile Sortie’de buluştuk. Ne yazık ki magazin dünyası bizim zamanımızdaki gibi değil. Ayaklar baş, başlar da ayak olmuş durumda.
% 57-60 evet çıkar
Bu arada Can beni şoke etti. Bütün gece domates suyu içti. Petek’e söz vermiş. Helal olsun. Petek’de Kıbrıs’a ekstraya gitmiş. Maşallah işleri süper. Allah gönlüne göre veriyor. Bu arada Can en geç 24.00 gibi evde oluyor. Bir gece önce Petek ile Sunset’e yemeğe gitmişler. Petek, Can’a “Haftada bir çıkıyorum. Bu akşam beni biraz gezdir” demiş. Can da yemek masasından kalkıp bara geçip, “Bu kadar gezmek yeter” demiş. Petek bile şaşırmış. Bütün eşyalarını toparlayıp, depoya koymuş ve Can’la eskiden oturdukları müşterek evlerine dönmüş. Bu arada Can, sohbet sırasında raferandumda ki oyumu sordum. Henüz kararsızım. O da öyle. Ama bana göre Türkiye genelinde % 57-60 ‘Evet’ çıkar. Demedi demeyin. Bu kez İzmir’den de yüksek çıkacak.

Balıkta ‘Balıkev’

Yazının Devamını Oku

Sayın Aziz Kocaoğlu Spor Okulları kapanıyor mu?

11 Ağustos 2010
Bu gün bir okuyucumun, bana attığı maili manşete çıkardım. Nedeni, ben bu günlere öncelikle sevgili okurlarım ve televizyon izleyicilerimle geldim.

Saygım sonsuz. Ayrıca onlar doğruyu bilir, yazar ve söylerler. Yanılma payları çıkarları olmadığı için pek yoktur. Amma kendisine çok güvendiğim, insan olarak da sevdiğim Sayın Aziz Kocaoğlu’nun da, halkından gelen bu tarz yakınma ve şikayetlere çok duyarlı olduğunu da biliyorum. O nedenle bu köşe kendilerine hep açık ve açık olarak kalacaktır. Sayın Başkanım yanıtınızı sizden ya da sevgili basın danışmanınız Reşat Yörük’den bekliyorum. Satırına, virgülüne dokunmadan Uğur Özçelik’in mailini tarafsız bir şekilde yayınlıyorum.
Şenay Hanım İyi Günler
33 yıllık gazetecilik hayatınızda, yakalamış olduğunuz başarılardan ve dobra yazılarınızdan dolayı sizi kutlarım. Gelelim esas konuya; Bu yazıyı köşenizde paylaştığınız takdirde bizleri mutlu edeceksiniz ve bazı gerçekler gün ışığına çıkacak. Çünkü ben pek çok insanın duygularını size yansıtıyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen, her cadde, her sokak ve her semtte afişleri yaptırılan Spor Okulları niye kapatılıyor?
Bunlardan Sayın Aziz Kocaoğlu’nun haberi var mı?
Başkanımız Aziz Bey, her defasında spor okulları ve spor okullarında büyük başarılar yakalamış sporcularla gurur duyduğunu ifade etmiyor mu? Spor okullarının el altından yavaş yavaş kapatılacağını, antrenörlere eğitmenlere tebliğ ediliyor. Çocuklar ayaklarına takunya giyerek kuran kurslarının yolunu tutmaya başladılar bile... Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Başkanı Pervin Şenelgenç, bu konuda kılını dahil kıpırdatmadı. Bir gün olsun sırçalı köşkünden çıkmadı. İnsanlara randevu dâhil vermiyor. Pek çok tanık var. Ayrıca kulübe bir tane gençlik ve spor müdürü atamışlar. Her şeyi o bilir, her şeyi o yapar havasında. İ.B.B’ in yaz gençlik kamplarına kendi çevresi ve akrabalarını götürecek kadar cüretkâr bir insan. Bunu da kanıtlarım. Hizmet yapmak isteyen Büyükşehir Belediyesi’nin büyüklüğünü, insanlara göstermek isteyen emekçilere aba altından sopa gösteren, Gençlik Spor Şube Müdürü Nezihe İncegöz ile bu iş gitmez. Odalarından çıkıp, 1 trilyona mal olan 22 tane salonu dolaşsalar, insanların onlara gösterecek olduğu tepkilerden nasiplerini alacaklardır.
Hizmet yok, didişme çok
AR-GE ve Spor okulları koordinatörü olan Hüsnü Oral’ı harcamaya kalkıyorlar. Bu spor kulübündeki ayak kaydırma ve Hüsnü Oral’ı yok etmeye çalışma hareketlerinden de, Sayın Aziz Kocoğlu’nun haberinin olduğunu sanmıyorum. Herkes işi gücü bırakmış, kendi personeli ile didişmeye başlamış. Hizmet denen bir şey yok. Aziz Başkanım bu salonlara el atsın. Görevli ve temizlikçisini atasın. Sporcular için gerekli malzeme ve teknik donanımı sağlayıp salonlar arası turnuvalar, spor müsabakaları yaptırıp salonları çok amaçlı hale getirsin. Yoksa spor yapan çocuklar, gençler ve bunların aileleri suçlu olanları affetmez. Allah ta affetmez Büyük İzmir halkı da. Kalkınmanın temeli köylerden mahallelerden, kırsal kesimden başlar. İzmir’in her semtine giden sosyal ve kültürel ve sportif olayların araç gereçlerin, İzmir’in en ücra köşelerine gitmesi lazım ki o zaman İzmir B.B’ nin Sosyal belediyecilik yaptığına kalbimiz kanaat getirsin. 48 bin aileye erzak 48 bin aileye 150 TL para dağıtılırken, spor okullarında ve tesislerde, anlının akıyla çalışan eğitmenler ve tesis sorumluların da hakları göz ardı edilmesin.     

Yazının Devamını Oku

İzmir sevdası, İstanbul’u bitirdi White Bikini ile yazın gözdesi

8 Ağustos 2010
Zehir gibi kafası çalışan iş adamlarından Abdullah Özmelek. Açtığı her yeri konuşturmasını biliyor. Bir çok başarılı projede onun adı var.

Sağlam dost. O nedenle Apo’nun İzmir’de çok başarılı olmasını istiyorum. Çünkü bir İzmir aşığı. Yapmadıysa 5-6 trilyonluk yatırım yaptı. Yüzlerce insana iş verdi. Battı, çıktı ama İzmir sevdası doğup, büyüdüğü kent İstanbul’u onda bitirdi. Bu sezon Çeşme’de yeni açtığı White Bikini ile adından yine söz ettirmesini bildi. Gittim, gördüm. Harika bir yer.
24 saat eğlence
Çeşme merkezde bulunan Tekke Plajı, White Bikini, ile tekrardan hayat buldu. White Bikini, aynı anda bin kişiye hizmet veriyor. Denizin içinde bulunan 12 locası, Salt&Pepper adlı İtalyan Mutfağı ve barı ile 24 saat eğlence sınır tanımıyor. Çeşme’nin içinde tek plaj. Beach Clup ve İtalyan Restoran’ın mönüleri Bodrum Kempinsky aşçıları tarafından hazırlanmış. Rakı ve rezene soslu levrek Apo’nun önerisi. Gündüz mönüsü fiyat ve lezzet olarak yıkılıyor. Omlet çeşitleri, sandviçler, salatalar, makarnalar, pizza ve tatlılar... 6.00-15.00 TL karnınızı mis gibi doyurursunuz.

Yeni trend Cafe Rouge

İzmir’de tanıdığım ve dost olarak sırtımı dönebileceğim üç-beş kişiden biri Gülengül Uslu. Gönlü de kendisi de güzel. Yetiştirdiği iki aslan gibi evladı ise onun gururu. Fırat Alpiskender, Starbucks Cafe’lerin Ege Bölge temsilcisi. Benim prensim Murat ise, gencecik yaşında büyük başarılara imza atan bir iş adamı. Ortağı Boğaziçi Üniversitesi mezunu Ümit Özgünter ile birlikte bu sezon da Çeşme Marina’da çok trend bir yer yarattılar. Cafe Rouge . Bu yaz 5.yılını kutlayan Yıldızburnu Rouge ile birlikte, yalnız İzmir elitlerinin değil İstanbul sosyetesinin de gözdesi oldular. Her iki mekanda da belki de Türkiye’nin en iyi sushi ustaları var. Şinitzel ve üzüm soslu sütlü balık ise parmak yalatıyor. Rouge’da birçok ünlüye de rastlayabiliyorsunuz. Saba Tümer, Nilgün Belgün, Nesligül Aksoy, Biray Silivri, Gazeteci yazar Haşmet Babaoğlu, Funda Arar Kemal Çolakoğlu ve eşi Müjde, Julyet Denizli, Oya Soyer gibi. Bu arada, KTK (Kültürpark Tenis Kulubü) yönetimi de benim gittiğim gece oradaydı. Paraya kıyıp İlk kez kulüp dışında keyifli bir gece geçirdiler. 
KTK Başkanı Osman Savran, 70. yılını kutlayacak olan kulübün bu sene pek çok güzel organizasyona ev sahipiği yapacağını söyledi bu arada.

Çeşme’de muhteşem bir sığınak White Dahlia ‘Beyaz Yıldız Çiçeği’ 

Alaçatı’da evim var ama yalnız kalamıyorum. Bir dostumun kızının düğünü nedeniyle hafta arası otelde kalmak zorunda kaldım. Sign Tour’dan arkadaşım Yonca, butik otellere olan merakımı biliyor. Bana Boyalık’da White Dahlia Hotel’de yer ayırttı. Muhteşem bir gizli sığınak. İzmir’de 10 yıldır kongre turizminde hizmet veren Dalya Turizm’in sahipleri 19 odalık harika bir yer yaratmışlar.

Yazının Devamını Oku

Burnumuzun ucundaki Yalancı Cennet; Karacasu

7 Ağustos 2010
Kardeş gibi gördüğüm, Yeni Asır Medya Grup Başkanı Şebnem Bursalı ve çok sevdiğim eski bakanlardan Işılay Saygın ile ‘Afrodisias Kültür Sanat ve Tanıtım Festivali’ne gittik.

700 yıldır sürdürülen bir gelenek olan Dedebağ Keşkek Hayrı’nı merak ediyordum. Sonunda merakımı giderdim. Bir yalancı cennet olarak konuşulan Karacasu’yu, burnumuzun  ucundaki bu doğa harikasını size anlatmak istiyorum. Ama öncelikle, yaylada evlerinde kaldığımız iki güzel insandan söz edeyim.  Şebnem’in halası Armağan ve eşi Emin  Ağabey’den. Güneşin doğuşunu, batışını  o güzel, özü, sözü  bir insanlarla yaşadık. Şebnem’in babası İsmail Ağabey ise tam bir beyefendi. Armağan’ın yaptığı bir birinden lezzetli yemekler, taş fırında çıkan mis kokan ekmek ve böreklerle aldığım iki kiloyu ise hala veremedim.
Başkan Büyükyapıcı’nın başarısı
Gelelim Karacasu’ya. İlçede  yerleşik hayatın tam olarak ne zaman başladığı bilinmemekte. Ancak, Afrodisias Antik Kenti ve çevresinde bulunan tarihi eserlerden, ilçenin tarihinin 5-6 bin yıl öncesine kadar uzandığı sanılmakta. Bizans kaynaklarına göre ise, ilçe ve çevresinin Türklerin eline geçişi ve Türk Boylarının bölgede iskanı 1071 Malazgirt Meydan Savaşı sonrasına rastlar.
Hellenistik çağda bu bölgede Antioch kasabası vardı. Karacasu’nun eski ismi olan “Yenişehir” bu kasabanın kalıntıları üzerinde inşa  edilmiş. Aphrodisias Antik Kenti’nin kurulmasında ve buradaki heykelciliğin gelişmesinde etkili olmuş. Karacasu, bana Karadeniz’i hatırlattı. Yemyeşil, denizi yok. Suni bir göl var. Yalancı bir cennet. Belediye Başkanı Eczacı Mustafa Büyükyapıcı ise çok  çalışkan. Turizm açısından müthiş bir zenginliğe sahip ilçe. Ama devletin mutlaka el uzatması gerek. Doğru dürüst kalınacak ne pansiyon ne de otel var. Büyükyapıcı ilçede pansiyon turizmciliğini başlattıklarını söylüyor.
Sabah ezanıyla birlikte 15 bine yakın kişi Dedebağ Hayır Etkinlikleri’ndeydi. Mevlit okundu. Dualar edildi. Kazanlar dolusu keşkek ve turşu yenildi. Önce pankart ardından aşevi tartışmalarıyla  gündemden düşmeyen Aydın Valisi Hüseyin Avni Çoş ile karşılıklı oturduk. Hayli sempatik ve sevimli. Maşallah hamur işini de çok seviyor. Bir tabak keşkek, ardından bir tabak lokma ve aklımın kaldığı harika köy ekmeğini, kilo derdi olmadan yedi Çoş. Karacasu Kaymakamı Ziya Polat ile arası çok iyiydi. Herkes Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun kulaklarını çınlattı. AK Parti Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk, MHP Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu ve Işılay Saygın ile Türk Turizmi’ni konuştuk. Bu arada, 700 yıllık bir gelenek olan keşkek teke, yani erkek keçi eti ile buğdaydan yapılıyor. Hayli lezzetli. Ama içinde tereyağı olduğu için bana ağır geldi. Karacasu Belediye Başkanı Büyükyapıcı’nın daveti üzerine çaylarımızı Kahvederesi’nde içtik. İnsanın ömrü uzar buralarda. Aydın’ın ünlü efelerinden Demirci Mehmet Efe’de, kahvesini burada bulunan asırlık kavak ağacına, sırtını dayayarak içer. Köylülerle ile sohbet edermiş. Her yerde olduğu gibi burada da sağ olsunlar okuyucularım, izleyicilerim ile bol fotoğraf çektirdik. Bu arada, İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Çanta, bölgede güvenliğin burada yaşayan halk sayesinde çok iyi olduğunu söyledi.
Hayırsever aile
Karacasu’da, adlarını yaptıkları büyük hayırlardan duyduğum İnci Holding  üyeleriyle tanıştım. Muhteşem insanlar. Holding Onursal Başkanı Memnune İnci Yarenci, geçen yıl yapımı tamamlanan ve eğitim-öğretime başlayan,  Adnan Menderes Üniversitesi Karacasu Meslek Yüksek Okulu binasının hemen yanın da büyük bir çeşme yaptırmış. Bu çeşmenin açılışı da festivalde gerçekleşti. Kızı İnci Akü ve İnci Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Şerife İnci Eren ile eşi de geldiler. Karacasu finalini muhteşem bir sanat harikası olan ve dünya koruma mirasında yer alan, Afrodisias Müzesi’nde yaptık. 

Yazının Devamını Oku

Her şey canım İzmir’im için ne yazdıysam, ne yaptıysam o

4 Ağustos 2010
Bugün egom tuttu. Köşemi tamamen kendime ayırdım.

Aslında hiç bir köşecinin köşesi babasının malı değildir. Tam 33 yıllık mesleki kariyerimde bir kez yapayım istedim.
10 aydır, kendime göre çok işler başarmışım. Üstelik 32 yıl ayrı kaldığım, çevremin olmadığı, birkaç gerçek dostumun dışında, pek çok yönetici, bürokrat, iş adamı ve kadının, sokaktaki bazı itlerin, çelme takıp düşürmeye çalıştıkları halde. Dost diye bildiklerimin, arkamdan hançerledikleri halde... 
İnternette 10 bin kişi tıklıyor
Ama samimiyetle yazıyorum Allah’tan başka kimseyi tanımam. Orhan Ağabey’in (Gencebay) ‘Hor Görme Garibi’ şarkısında olduğu gibi. Herkes gibi benim de bir Allah’ım var, sığındığım. Buradan, İzmir’den bile, nefesimin İstanbul’a yettiğini söylüyor medyadaki ünlü arkadaşlarım. E bir haber yapıyorum İnternet sitelerinde 10 bin kişi tıklıyor. Tabi bunda haber olan kişilerin de rollerini inkâr etmem. Ama yalnızca adımın geçtiği haberler, köşe yazıları 3-4 bin kez tıklatılıyor. Yani bana okuyucum yetiyor. Züppe ve gerçek olmayan, yalancı dostlara hiç ihtiyacım yok. Öncelikle “Ben yazdım da oldu” demek bana yakışmaz. Ukalalık olur. Ama kim ne derse desin, Ben bir markayım ve yeniden o markamla ekranlara dönüyorum. Hayırlıysa ve Allah izin verirse tabi. Büyük laflar etmek de bana yakışmaz. İzmir’i, gerçek İzmirlileri, bütün Ege’yi, canım okuyucularımı sevdiğim için, bazı sorunların takipçisi oldum.
İyi niyet gösterdiler
Sağ olsunlar. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu, Konak Belediye Başkanı Sayın Hakan Tartan, Karşıyaka Belediye Başkanı Sayın Cevat Durak, İzmir Emniyet Müdürü Sayın Ercüment Yılmaz ve Konak Temizlik İşleri Müdürü Sayın Serpil Güngör de gereken iyi niyeti gösterdiler. Tenkitlerimin, yazdıklarımın iyi niyetle yapıldığına inandılar. Yapıcı oldular. Çok teşekkürler. Yine manevi oğlum DHA’ ın yıldırım muhabirlerinden sevgili Cesur Sert ve Milliyet’ten Volkan Baş da hep yanımda oldular. Onlara da teşekkürler.

Magazin anlamında

? 19 Aralık 2009’da Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Nalan Altınörs, Mustafa Sağyaşar, Secil Heper gibi dev isimlerin bir araya geleceğini Fasl-ı Şahane adlı müzikal anlamda muhteşem bir grubun doğacağını yazdım. Eser ortada.

Yazının Devamını Oku

Nurgül Yeşilçay haberin var mı? Bu adam kocan yüzünden kör oldu

1 Ağustos 2010
Alaçatı’da altı yıldır evim var. Minik alışverişlerimi de, gazete, soda, ekmek, yoğurt gibi, hep evimin köşesinde bulunan Aktaş Market’den yaparım. Aslında şirin bir bakkal bence. Sahibi de İsmail Amca.

Karısı Gülten dünya şekeri iki insan. Gelinleri Cemile ve torunları minik Gülten ile bazen sohbet etmeyi seviyorum. Tertemiz insanlar. Kirlenmemişler. Özü, sözü bir İsmail Amca’nın. Evi satılığa çıkardığımdan hafta arası bir müşteri için gittim. Soğuk soda almak için de İsmail Amca’ya uğradım. Benimle konuşurken daimi bir noktaya bakmasına şaşırdım. Gülten Teyze, “Artık görmüyor” dedi. Bu kez şoke oldum. Çünkü bir sene öncesine kadar yeşil gözleri ile konuşuyordu. Gelini Cemile, “Cem Özer yüzünden iki kez şeker komasına girdi. Artık görmüyor, göremeyecek” dedi.
Bağışla “İsmail Amca”
Evet bu olayda benim de dolaylı yoldan suçum olduğu için yukarıdaki başlığı attım. İçim ezildi tabi. 2005 yılının sonuydu. İsmail Amca bana Cem’i (Özer) sordu. Ben Cem’i severim. Yıllardır tanışırım. Aramak istedim. Ama hiç bir telinden ulaşamadım. Bendekilerin çoğu da cevap vermiyordu. Silip attım. İsmail Amca ile Cem 2006 yılının ortalarında ortak bir inşaata giriştiler. Alaçatı Pazaryeri’ndeki İsmail Amca’ya ait arsaya Cem dört daire yapacaktı. Karşılığında da iki arsa bedava alacaktı. Cem inşaatların % 75 tamamlamış. En kısa sürede fayans, parke, tesisat, boya işlemlerini de yapma sözü vererek tapuları almış. Aldıktan sonra da yok olmuş. İki senedir de ortada yok. İnşaat malzemesi satan bazı iş yerlerine imzaladığı senetlerde de adres olarak İsmail Amca’nın adresini verdiğinden, hacizler gelmeye başlamış. Bu kişilerin de bende adları ve belgeleri var. Toplam 25 bin YTL. Neyse bu haciz olayında biraz durdum. Yıllarca önce, önemli bir menajer olan ve onu oğlu gibi seven Ziya Ağabey’e de (Akelli) aynı şeyi yapmıştı Cem Özer. Ziya Ağabey’de hacizlerle uğraşmıştı. Meşhur reklamcı ve yapımcı Sinan Çetin’den gelmişti haciz işlemleri. Şimdi ikisi can ciğer kuzu sarması. Bu nasıl dünya Allah’ım. Neyse. Cem’in tapusunu aldığı 570 ve 680 metrekarelik iki arsanın değeri de iki katına çıkmış bu arada. Tabi İsmail Amca’nın da kan beynine çıkmış. Gözleri görmez olmuş. Dilerim Nurgül’ün ailesi bu yazımı okur da haber verirler.

Çeşmeliler iyisiniz çok iyi renkli ve yıldızlı bir gece daha

Çeşme bu yıl hayli renkli gecelere, açılış ve davetlere ev sahibeliği yapıyor. O nedenle İzmirliler çok keyifli sanırım. Diva Dergisi’nin “En İyi Mekanlar Ödül Töreni”nden sonra Ontur Oteli’nde bu kez Habertürk ve Rönesans Ajans işbirliğiyle bu yıl 10. su düzenlenen Miss&Mr Model yarışması gerçekleşiyor. 6 Ağustos 2010 Cuma akşamı Çeşme Ontur Oteldeki geceye hayli ünlü bir çok konuk katılıyor. Yarışma Fashion One TV yayınlıyor. Jüride Nihat Odabaşı, Ayşe Hatun Önal, Tülin Şahin, Fatih Ürek, Erol Abayrak, Ekin Türkmen, Öner Evez, Cengiz Abazoğlu gibi ünlü isimler var. Jüri Başkanı Ertan Kayıtken, “Daha önceki yıllarda yarışmanın Türkiye’ ye kazandırdığı ünlü top modeller var. Sinem Sülün, Fatoş Seğmen, Ekin Türkmen, Fulya Keskin, Gökhan Keser, Senem Kuyucuoğlu gibi. İzmir’den çıkan bu isimler arasında şu an ekranlarda dizilerde oynayan, sunuculuk yapanlar var. Bu da gurur veriyor bize” diyor. Yarışmayı Billur Kalkavan sunacak. Fatih Ürek şarkılarıyla geceye renk katacak. Yarışmanın Koreografisini Akif Örük, Final kıyafetlerini ise Ertan Kayıtken hazırlayacak.

İzmir ve İstanbul sosyetesinin en güzel kadınlarından Nesligül Aksoy’un bugün doğumgünü. Annesi Berrin Aksoy, kızına Çeşme Ilıca Rouge’de  sürpriz bir parti veriyor. Nice yıllara sevgili Nesligül.

Narlıdere’de Nil

Tıpkı Mısır’daki Nil Nehri üzerinde bir teknede yemek yer gibisiniz. Güneşin batışını mutlaka buradan izleyin. Benim keşfe ve balığa meraklı kız kardeşim Nuray sayesinde öğrendik. Cuma günleri yaptığımız kızlar partisini de ikidir Nil Restoran’a taşımaya başladık. 1969 yılından beri var. Dekorasyonunu değiştirmişler. Açık bir mutfak. Hijyen. Fiyatlar harika. Alkol yok. Dilerseniz günün doğuşunda organik domates, salatalık, biberin yer aldığı, köy ve mısır ekmeğinin elinizi yaktığı, lor peyniri üzerinde hakiki zeytinyağının dans ettiği bir kahvaltı da yapabilirsiniz. Yalnızca balık değil. Kuzu tandır, bonfile sarma, odun ateşinde hakiki Rumeli köfte, Salihli odun köfte, domatesli kebap.Çeşit bol. Tatlılar yıkılıyor. Revani, peynir tatlısı, künefe. Servis harika. Hesap cebinizi yakmıyor. Gidin. Hem de ailenizle, çoluk, çocuk. Memnuniyetinizi, teşekkürü bile ağırlık sayan bazı İzmirlilerin tersine, siz müesseseye, patron Ali Arıkan’ a yapın. Bana da şikayetlerinizi iletin. 

Yazının Devamını Oku

La Capria Alaçatı’da açıldı İstanbul sosyetesine yaradı

31 Temmuz 2010
Uzun süredir hemşerim Saba Tümer ile buluşup, felekten bir gece çalacaktık.

Sonunda şeytanın bacağını kırdık. Hayli hareketli bir gece de yaşadık. Maşallah Saba, aynı ekranlardaki gibi. İnsan onunla zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmıyor. Bir de kadın-erkek müthiş bir hayran kitlesi var. Özellikle kadınlar, “Size kocam hayran” deyip eşlerini kollarından tuttuğu gibi Saba’yla tanışmaya getiriyorlar. Çok hoş.
Muhteşem parti
Neyse o gece Toskana Arezzo’daki La Striscia otelinin sahibi Alexandra La Capria ile İstanbul Sofa Hotel’in ortaklarından Mete Nisari’nin ortak projesi La Capria Suite Hotel’in açılışı da vardı. Bu butik oteli ilk kez sevgili Deniz Sipahi kösesinde yazmıştı. Keyifle okumuştum. Muhteşem bir partiyle açıldı. Ama davette baktım, İstanbul’un elitleri ağırlıktaydı. Sevgili arkadaşım Banu Birkan’ın tanıtımını yaptığı gece de pek çok eski dostu görmek hoşuma gitti. Özellikle son günlerde İzmir’de dalaştığım bazı itler ve dedikoducular nedeniyle İstanbul’u özlüyorum. İşin doğrusu ailem burada olmasa, bir saniyede tasımı tarağımı toplayıp giderim.
Rüya gibi bir butik otel
Neyse uzun atladım. Yine davette yakın dostlarım Nurhan-İrma Çıtak’ın kızları Pelin’in medya ilişkilerini üstlendiğini öğrenmem hoş bir sürpriz oldu. Şebnem-Celal Çapa, Yataş’ın sahibi Nuri Öztaşkın, Çiğdem Kayalı ve sevgilisi Uğur Güven, Saadet Mance, ünlü fotoğrafcı Nihat Odabaşı, Selin Denizli ve mimar sevgilisi Apdullah Burgaz, Demet Akbağ, kocası İzmirli iş adamı Zafer Çika, dünyanın sayılı zenginlerinden El Fayed’in Mısır’daki Four Seasons Oteli’nde Londra’daki Harrods’a ve ardından da Paris Ritz’e transfer ettiği Ömer Acar ile Alman karısı Katia, Can Ateş ve sevgilisi ilk gözüme çarpan isimlerdi. Yani ağırlık İstanbul elitlerindeydi. Dr. Hakan Akman ve karısı Melis, Berna Özmen, Banu Erkut ise İzmirli elitleri temsil ediyordu. Partide İtalya’dan özel gelen aktör ve şarkıcı Massimiliano Nicosia performansı ile davetlileri büyüledi.
20 odası ve büyüklüğü ile Alaçatı’da bir ilk olma özelliğine sahip olan La Capria Suite Hotel’in Toscana, Marakeş ve Osmanlı konseptli odaları davetliler tarafından büyük ilgi gördü. Hotel La Capria Suite bu yıl Alaçatı’da İtalyan rüzgarını estirecek.
? Telefon: 0232. 7160822

Özürlüye saygısı olmayanlar beyni özürlü olanlardır

Yazının Devamını Oku