Selim Türsen

Doğanın intikamı acı oluyor

27 Haziran 2022
 MARMARİS’in yangınlarla boğuşmaya başladığı saatlerde dünyanın öbür ucundan, ABD’nin New Jersey eyaletinden son 15 yılın en büyük orman yangını haberi geliyordu. Aynı saatlerde New Mexico eyaletinde başlayan yangın da kontrol altına alınamayıp bin 380 hektarlık alana yayılarak sezonunun en büyük yangını olarak açıklanıyordu. Yangınların en önemli nedeni ise sıcak ve kuru havaydı.


Marmaris’teki yangını arazi kavgası nedeniyle çıkardığını itiraf eden kişi tutuklandı. Ancak bu durum aşırı sıcak ve rüzgarın yangını hızla yaydığı gerçeğini değiştirmiyor. Sonuçta iş yine dönüp dolaşıp iklim krizine dayanıyor.
Kışın fırtına ve sel, yazın dünyayı saran orman yangınlarıyla gezegenimiz artık yeni bir döneme girdi. İnsanlık belki de gezegenin sonunu getirecek, dünya tarihinin en büyük açlık ve susuzluk felaketlerini yaşamaya koşar adım gidiyor. Küresel ısınmayı yavaşlatacak uygulamalar için laf çok ama yapılan iş az.

KÖMÜR SANTRALLERİ YİNE ÇALIŞACAK
Bir de bunların üzerine Rus-Ukrayna savaşının yarattığı enerji krizi geldi. Rusya’nın doğalgazı kesmesiyle Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi önümüzdeki kışı atlatabilmek için kömür santrallerini yeniden çalıştırma kararı aldı.
Kömür, küresel ısınmanın en önemli kaynaklarından biri. Santrallerin çalışmaya başlamasıyla Paris Anlaşması’yla karara bağlanan küresel sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sınırlama hedefleri yine sapacak. Belki de gezegeni bekleyen büyük felaket 40-50 yılda değil, 15-20 sene gibi çok kısa sürelerde gerçekleşecek.
Malum, atmosfere salınan gazların oluşturduğu sera etkisiyle dünya üzerinde zaman içinde görülen ortalama sıcaklık artışlarına küresel ısınma deniyor. 20’nci Yüzyıl’ın başından itibaren sanayi devrimiyle birlikte zehirli gazların ozon tabakasına saçılması, kentlerin büyümesiyle yeşil alanların yok olması, hatta insanları beslemek için yetiştirilen 2 milyara yakın büyükbaş hayvanın her gün atmosfere saldığı on binlerce ton metan gazı insanoğlu kaynaklı küresel ısınmanın başlıca nedenleri arasında.

Yazının Devamını Oku

Yabancılar İzmir’i keşfetti

20 Haziran 2022
İZMİR yabancıların en fazla konut satın aldığı iller arasında yedinci sırada görülüyor. Dikkat çekici bir gelişme, çünkü üç yıl öncesine kadar ilk 10’a bile giremiyordu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2019’da Aydın, Muğla ve Sakarya gibi iller ilk 10’da yer alırken İzmir’in adı geçmiyordu. Ancak 2020’den itibaren İzmir birden yabancıların en çok ev almak istediği kentler arasına girip, 908 konutla yedinci sıraya yerleşti. Bu eğilim 2021’de de sürdü ve bir yıl öncesine göre yüzde 55 artışla yabancılara bin 411 konut satıldı.


KONUT ALIYORLAR
Tabii bu sayı Türkiye’de yabancıların geçen yıl satın aldığı toplam 58 bin 500 konut ve hele İstanbul’da satılan 26 bin 500 ile Antalya’daki 12 bin 500 konutun yanında devede kulak. Ama üç yıldan beri İzmir’in ilk 10’a girmeye başlaması da önemli bir gelişme.
İçinde bulunduğumuz yılın mayıs ayı verilerine göre yabancıların en fazla konut satın aldığı illerin başında 11 bin konutla yine İstanbul başta, 7 bin konutla Antalya ikinci sırada geliyor. Daha sonra Ankara, Mersin, Bursa, Yalova şeklinde liste uzuyor. İlk beş ayda yabancıların 621 konut satın aldığı İzmir bu yıl da yedinci sırada görülüyor. Ardından Samsun, Sakarya ve Trabzon geliyor.
Bir başka dikkat çekici gelişme, Aydın ve Muğla gibi Avrupalıların çok rağbet ettikleri bölgelerin yabancılara konut satışında son iki yıldan beri artık ilk 10’a girememeleri. Buna karşılık İran, Irak gibi komşu ülkeler ve Ortadoğu’nun tercihi Marmara, Karadeniz gibi bölgelerde Trabzon gibi iller yükselişte.

FİYATLAR ÇOK CAZİP
Ukrayna savaşının başlamasıyla Ruslar en sevdikleri bölge Antalya’ya adeta hücum ederek konut alım rekorları kırıyor bu yıl. Resmi istatistikler göstermiyor ama İzmir’den alım yapan yabancılar arasında Almanya, ABD gibi yurtdışında yaşayan Türkler’in çoğunlukta olduğu tahmin ediliyor. Kendi çevremden, yurtdışında emekli olduktan sonra yılın yarısını Türkiye’de, diğer yarısını ABD, Fransa, Almanya gibi yıllardır yaşadıkları ülkelerde geçiren çok sayıda Türk biliyorum. Özellikle kurdaki gelişmeler nedeniyle geliri döviz olanlara Türkiye’deki konut fiyatları cazip geldiğinden bu kesimlerden İzmir ve çevresine gelen talep hayli fazla. İzmir’in otoyolla İstanbul’a bağlanmasının ardından yeni kent merkezinde yükselmeye başlayan modern yapılar da yabancı satışlarının artmasında önemli bir etken. Bu yapıları üreten firmaların yurtiçi ve yurtdışı tanıtımları son dönemde yabancıların İzmir’e yönelme nedenleri arasında.

İRANLI DA VAR ÇİNLİ DE

Yazının Devamını Oku

Ege’nin dış pazarları bulutlu

13 Haziran 2022
İZMİR’de uluslararası zincire bağlı yapı markette gördüğüm bir elektrik malzemesini almak istediğimde, “Stoklarda yok” cevabını aldım. Bir başka ürünü sorduğumda yine “Yok” yanıtı. Bir başka ürün için de aynı cevabı alınca, şaka yollu, “Kapatıyorsunuz galiba?” dedim. Satıcı gülerek, “Hayır kapatmıyoruz, ama tedarikte çok aksama var” dedi.


Geçtiğimiz hafta İzmir’de düzenlenen yatırım zirvesinde de can alıcı konu buydu. Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, “Enerji sorunu, arz zincirindeki bozulma ve gıda arzı sıkıntısı her geçen gün büyüyor. Tedarik zincirindeki değişim ve kopma, pandemi öncesinde başlamıştı. Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin’deki radikal tedbirlerle önemli bir kırılma yaşandı” diyerek, sorunun büyüklüğüne dikkat çekti.
Ege Sanayici ve İş İnsanların Derneği (ESİAD) Başkanı Mustafa Karabağlı ise yatırım ortamındaki daralma ve tedarik zincirinde kırılmaları işaret ederek, “Artık hammadde savaşları başladı. Biz yatırımları hızlandırmak, arz ve talep tarafını bir araya getirmek için bu zirveyi düzenledik” diyordu.

KÜRESEL FELAKET KORKUSU
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Genel Sekreteri Rebeca Grynspan ise savaşın etkisiyle gıda ve gübre tedarikindeki aksamalarla ilgili son raporu açıklarken, “Bir neslin yaşayabileceği en ciddi küresel küresel krizin eşiğindeyiz. Mevcut küresel kriz 2023’te küresel bir felakete dönüşebilir” uyarısında bulunuyordu. Dünyada bozulan arz-talep dengelerinin yarattığı sorunların giderek tehlikeli bir hal alması geçtiğimiz hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından da dile getirildi. IMF, önce pandemi, sonra savaşla tırmanışa geçen hammadde fiyatları sonucu enflasyonun birçok ülke için tehlike haline geldiğini belirtti. Enflasyonun tahminlerden çok daha uzun süre yüksek kalacağını tahmin eden IMF, Avrupa ve ABD’de fiyat artışlarının son 40 yılın en yüksek düzeyine çıktığına dikkat çekti.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI BİTMELİ
Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışın sosyal rahatsızlıkları da artıracağına dikkat çekiliyor. IMF; Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Asya’daki hammadde ve emtia ithalatçısı ülkelerin bu durumdan en fazla etkilenecek yerler olacağı görüşünde. Mevcut durumdan kurtuluş için birinci önceliğin savaşın sona erdirilmesi olduğunu söyleyen IMF, önümüzdeki iki yıl için Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde büyüme tahminlerini aşağıya çekti.

AVRUPA PAZARI ÇOK DARALACAK

Yazının Devamını Oku

İzmir, İstanbul köprü başı

6 Haziran 2022
İZMİR, İstanbul gibi cazibe merkezleri yeni bir hayat kurmak isteyenlerin ilk adım attıkları yerlerin başında geliyor. Pandemi döneminde pek sokağa çıkamadığım İstanbul’u son gidişimde hayli değişmiş gördüm.


Benim için İstanbul, Tarihi Yarımada’dır. Yaya olarak Sirkeci’den vurur, Kapalıçarşı’dan çıkar, Beyazıt’tan iner, Eminönü, Karaköy, Tünel, Galata, Taksim derken adım rekorları kırarım. Çok yorulursam 7- 8 dakikada bir geçen tramvay, metro, füniküler ya da Marmaray gibi toplu ulaşım araçlarından birine atlarım.
Ortalama yarım saatte kentin en uzak noktalarına gidilebilen toplu ulaşım İstanbul’a gerçekten nefes aldırmış. Ayrıca temiz vagonları ve istasyonlarıyla Paris, Londra gibi pek çok Avrupa ülkesinin metro ve trenlerinden daha iyi durumda.

YAYA GEÇİDİNDE KLASİK MÜZİK
Hele bazı metro istasyonlarına yakın yaya geçitlerinde klasik müzik yayını var ki aslında tam İzmir’e yakışacak bir uygulama. Yayalar yeşil ışığı beklerken trafik lambalarındaki hoparlörden yayınlanan klasik müzikle kentin stresini unutuyor. İzmir’de de birçok yerde böyle bir uygulama neden olmasın.
İstanbul’da da, İzmir’de olduğu gibi metro kültürü insanların dış görünümünü etkilemiş. Giyimine, saçına, ayakkabısına dikkat eden modern görünümlü yolcular artık çoğunlukta. Halbuki 3- 5 yıl öncesine kadar daha umursamaz bir insan profili göze çarpıyordu.

KAPALIÇARŞI’DA ARAPÇA

Yazının Devamını Oku

Kıtlık zamanında Ege’nin şansı

30 Mayıs 2022
HAVALAR bir türlü ısınamadı derken geçen hafta aniden temmuz sıcaklarına atladık.

 

Ege Bölgesi zeytinden pamuğa birçok üründe Türkiye’nin en büyük tarım ve hayvancılık merkezlerinden biri. Zeytin başta olmak üzere birçok bitkinin meyveye dönmeye hazırlandığı bu dönemde üreticinin gözü kulağı hava raporlarında. Geçmiş yıllarda olduğu gibi meyve çiçeklerini yakacak şiddetli ısı dalgaları bütün bir yılın emeklerinin boşa gitmesine neden olabilir. Özellikle birçok ülkenin kitlesel açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu şu dönemde tek bir zeytin, üzüm, incir tanesi bile değerli.
Malum, Hindistan ve Pakistan’da ölümlere neden olan ısı dalgaları görülmemiş boyutlara ulaştı. Hindistan’ın yüksek ısı dalgaları nedeniyle tarım ürünleri ihracatını yasaklamasından sonra sadece mayıs ayında buğday fiyatlarındaki sıçrayış yüzde 6 oldu.

KİTLESEL AÇLIK TEHLİKESİ
Her yıl bir başka şekilde kendini hissettiren küresel ısınmaya ek olarak Kovid–19 salgını ve Ukrayna savaşı da dünya gıda güvenliğini ciddi bir şekilde tehlikeye soktu. Yılbaşından beri uluslararası piyasalarda buğday fiyatları dolar bazında yüzde 53 arttı.
Rusya ve Ukrayna dünya piyasalarının ihtiyacı olan buğdayın yüzde 28’ini, arpanın yüzde 29’unu, mısırın yüzde 15’ini ve ayçiçeğinin yüzde 75’ini karşılıyor. Sadece Ukrayna’nın ihraç ettiği ürünler dünyada 400 milyon kişinin karnını doyuruyor. Ama Ukrayna ürün satamayınca 400 milyon kişiye ek olarak fiyatlar arttığı için yaklaşık 1.5 milyar kişi beslenememe riski yaşıyor. IMF araştırmasına göre açlık tehlikesiyle karşı karşıya uçurumun kıyısında 250 milyon insan var.

EGE’NİN KIYMETİNİ BİLELİM

Yazının Devamını Oku

İzmir’in Z kuşağı

23 Mayıs 2022
GEÇEN hafta 19 Mayıs’ı kutlarken gözlerimiz yine gençlere döndü.

İzmir’de yaşları 15 - 19 arasında değişen 266 bin, 20 ile 24 arasında ise 307 bin genç var. Sayıları yaklaşık yarım milyonu bulan bu gençler Z kuşağı olarak tanımlanıyor. Genellikle 2000’li yıllarda doğan bu gençlerin dünyaya bakışı, bugün yaşları 24 ile 38 arasında olan Y kuşağından bile çok farklı. Halen İzmir’de çalışma hayatının yükünü taşıyan Y kuşağının nüfusu ise 1 milyon civarında.
Z kuşağını önceki kuşaklardan ayıran en büyük özellik internetin olmadığı bir dünyayı bilmemeleri. İletişim teknolojilerinin patlama yaptığı dijital bir dünyaya doğduklarından her bilgiye kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Akıllı telefon kullandıklarından el, göz, kulak becerilerinde diğer kuşaklardan daha üstünler. Araştırmalar bu kuşağın özelliklerini şöyle özetliyor:
Geleneksellikten uzak, otoriteye karşı, aktivist, farklı görüşlere sahip, kitap okuma oranları düşük, odaklanma problemleri var, dikkatleri çabuk dağılıyor, sorumluluk almada güçlük çekiyorlar, hızlı tüketim alışkanlıkları ve hayata anlam katma gibi amaçları var.

YARATICI BİR KUŞAK

Günlerinin önemli bir bölümünü sosyal medyada geçirdiklerinden daha fazla beğeni alma, takipçi sayısını artırma gibi çabalar Z kuşağını yaratıcı olmaya zorluyor. Kendi içeriklerini yaratmak isteyen, artık kendilerine sunulanların tüketicisi değil, türeticisi olmayı talep eden yepyeni bir kuşak Z kuşağı. Tüketici merkezli Y kuşağından sonra yakın gelecekte yetişkin bireyler haline gelecek Z kuşağının, tüketimde, iletişimde, yaşamsal beklentilerde daha sade, daha sakin, daha net olması bekleniyor.
Yapılan bir ankete göre yüzde 37’si kendi kurduğu şirkette yönetici olmayı isteyen bu kuşakta girişimcilik ve sivil toplum inisiyatiflerinin değer kazanması, doğa dostu ürünler, barışçıl bir dil ve yaratıcı zeka öne çıkacak.
Y ve Z kuşaklarının en çok çalışmak istedikleri sektör ise yüzde 45 ile teknoloji. Bunu yüzde 17 ile eğitim, yüzde 15 ile kültür, sanat ve medya sektörü takip ediyor.

YARIM MİLYON GENÇ

Yazının Devamını Oku

‘Yeşil Dönüşüm’ kafalara yerleşti

16 Mayıs 2022
GEÇEN hafta İzmir’de geri dönüşüm ve çevre fuarında, özellikle iş dünyasının küresel ısınmanın olumsuz etkilerini artık kemiklerine kadar hissettiği anlaşıldı. İyi haber ise artık konunun lafta kalmayıp küresel ısınmayı yavaşlatıcı eylemlerin başlamış olması. Tabii bunda en büyük etken İzmir’in en büyük ihraç pazarında başlayan uygulamalar. Avrupa’da küresel ısınmanın baş sorumlusu atmosfere salınan karbon miktarını azaltmak için art arda önlemler alınıyor. Çok yakında 2026 yılında ‘Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ uygulaması başlayacak. Avrupa Birliği’ne ihraç edilen ürünler için karbon ayak izi kapsamında ton başına vergi ödenecek.

 


 
İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, yeni döneme hazırlık çalışmalarından söz ederken “Yeşil ekonomik dönüşümü başlatmanın ilk adımı karbon ayak izini ölçmek. Fakat asıl iş bundan sonra karbon oranlarımızı nasıl düşüreceğimizin doğru şekilde planlanmasında” diyerek, yaptıkları bir çalışma modelini şöyle anlatıyor:

ATIĞIN HAMMADDEM
“Birbirinden bağımsız faaliyet gösteren işletmeler arasında, bir işletmenin atığının diğerinin hammaddesi olacak şekilde yeni iş modelleri yaratılabilir. Üyelerimizin dünyadaki yeşil dönüşüme dahil olması amacıyla ‘Senin Atığın Benim Hammaddem’ projesini başlatıyoruz. Bu proje ile temelde atık sahibi ve hammadde ihtiyacı olan üyelerimiz arasında etkileşim amaçlıyoruz.”
EBSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Gökçeoğlu ise yüzlerce milyar liralık geri dönüşüm pazarı ortaya çıktığına dikkat çekerek, İzmir’e geri dönüşüm OSB’yi kazandıracaklarını söylüyor. Ege İhracatçılar Birliği Başkanı Jak Eskinazi, yeni dönemde geri dönüşüm, yeniden kullanım ve yeniden üretim modellerini benimsemek gerektiğine dikkat çekip “Üretim sistemlerinin daha az atık üreten, daha da önemlisi girdi olarak atık kullanan modellere geçmesi gerekiyor” diyor.

ÇÖP DEYİP GEÇMEYİN

Yazının Devamını Oku

Piknik yasağı bir umut

9 Mayıs 2022
YANGIN mevsimi yaklaşırken doğru bir karar alınıp 1 Haziran’dan itibaren ormanlık alanlara girmek yasaklandı. Önceki hafta Vali Yavuz Selim Köşger’in imzasıyla yayımlanan karar gereği İzmir’de mangalını, kömürünü, çırasını kapan piknik için ormanlara giremeyecek.

 

Yasak 1 Ekim’e kadar sürecek. Yasak listesinde Bornova’daki Çiçekliköy’den Karşıyaka’daki Atatürk Ormanı’na, Menderes’teki Karacadağ Ormanı’ndan Seferihisar’daki Dikmendağı’na, Foça Ormanı’ndan Urla’daki Uzunkuyu ve Kemalpaşa’daki Parsa’ya kadar İzmir’i dört bir yandan çevreleyen bütün ormanlar var.

GEÇEN YIL UNUTULAMAZ
Geçen yıllarda orman yangınlarından özellikle İzmir ve Ege Bölgesi büyük zarar gördü. Önceki yıl orman yangını günlerce Menderes ve Seferihisar dağlarını alev alev yaktı. Geçen yıl Marmaris’te, Bodrum’da bakmaya kıyılamayan doğa kül oldu. Gökova civarında termik santrallere kadar dayanan kabusu unutmak mümkün değil.
Küresel ısınma ve iklim krizinin yangınları artırıp tetiklediği bir gerçek. Ama daha da kötüsü insan eliyle çıkan yangınlar. Orman bölge müdürlükleri ve itfaiyenin istatistiklerine göre orman yangınları çoğunlukla hafta sonları başlıyor. Piknik için ormanlara giden binlerce kişi arasından bir kişinin bile dikkatsizliği, yüzlerce, binlerce hektar ormanı saatler içinde küle çevirebiliyor.

40 YILDA YENİLENİR

Bugün dikilse en erken 30–40 yılda eski durumuna gelebilen, en genci 50-60, bazıları birkaç yüz yaşında olan ağaçlar yıllardır gözlerimizin önünde yok olup gitti. O nedenle yangınların sorumlularından piknikçilerin ormanlara girmelerine izin verilmemesi çok yerinde bir karar. Herhalde yerel yönetimler ve ilgili kurumlar vatandaşların hafta sonu dinlenebilmeleri için daha güvenli yerler yaratacaklardır.

--------------------------------

Yazının Devamını Oku