Sefer Levent

1.5 milyar Euro’luk savaş

30 Ocak 2015
Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv tam da kritik önem taşıyan 4G ihalesi öncesinde istifa etti.

Sektörde yönetici değişikliği söylentileri doludizgin devam ederken asıl savaş toplamda en az 1.5 milyar Euro’yu bulması beklenen 4G ihalesi öncesi lobi faaliyetlerinde yaşanıyor.


MOBİL iletişim sektöründe hareketli günler yaşanıyor. Bir süredir görevinden ayrılacağı kulislerde yankılanan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv önceki gün istifa etti. Türk Telekom ve Avea’da ise yeniden yapılanma ve görevlendirme süreçleri dikkat çekiyor. Kulislerde şirketlerin başındaki isimlerin değişeceği de sık sık konuşuluyor. Şu anda sakin görünen tek piyasa oyuncusu Vodafone. Ancak sektördeki hareketlilik sadece yönetim katlarıyla sınırlı değil. Gergin bir bekleyiş var. Nedeni ise kapıya dayanan 4G ihalesi.
Sektör, bu yıl içinde gerçekleşeceği açıklanan tarihi ihale için Ankara’da yoğun bir lobi faaliyeti yürütüyor. Çünkü ihale için ortada dolaşan rakam son zamanların rekoru; en az 1.5 milyar Euro yani 4 milyar TL.
Mobil operatörlerin gelirlerini artırması için önemli bir fırsat sunacak bu ihaleden her şirket maksimum faydayı sağlamayı amaçlıyor. Bu yüzden ihale öncesi şartnamede yer alacak koşullar çok önemli. İşte lobi faaliyetleri de bu nedenle kritik önemde.
Süreyya Ciliv gibi tecrübeli bir ismin böyle bir ihale öncesinde görevden ayrılması, piyasanın lideri konumundaki Turkcell için riskli görülebilir. Ancak şirket yönetiminin kamuya yakın olması bu riski azaltan bir unsur olarak görülüyor. Yine de direksiyona geçecek yeni ismin en büyük sınavını bu ihaleyle vereceğini tahmin etmek güç değil.

Yazının Devamını Oku

Başçı’nın şifreleri

28 Ocak 2015
MERKEZ Bankası Başkanı Erdem Başçı dün alışılmışın dışında bir açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen faiz eleştirilerini son yapılan Para Piyasası Kurulu toplantısında fazla dikkate almamış gibi gözükse de aslında fazlaca dikkate alındığını gösteren bir görünüm sergiledi Başçı. Paranın patronu tarih de vererek önümüzdeki günlerde faiz indirimine gideceklerini dün resmen ilan etti. Konuşmanın şifrelerini ele almadan önce Başçı’nın ne söylediğine bir bakalım:

“Ocak enflasyonu sert düşebilir. Ocak enflasyonu 1 puandan fazla düşerse ve çekirdek iyi giderse 24 Şubat’ta yapacağımızı 4 Şubat’ta dahi bu parametreleri değerlendirebiliriz. Çünkü 24 Şubat’a kadar çok vakit var. Böyle bir esnekliğimiz de var biliyorsunuz, ama bunu istikrarı bozmadan yapabiliriz. Enflasyondaki düşüşle uyumlu reel faizleri hafif artıda bırakacak bir indirimi tartışırız. Koridorda da temkinli gideriz.”
Bu sözlerden net bir şekilde şu çıkarımları yapabiliriz.

1-Merkez Bankası bu ay enflasyon rakamlarında kesinlikle 1 puandan fazla düşüş bekliyor.
2-Para Piyasası Kurulu enflasyon rakamları açıklandıktan hemen sonra 4 Şubat’ta ‘acil’ toplanacak.
3-Bu tür olağandışı toplantılar 10 gün önceden açıklanmazdı, ilk kez böyle bir şey yaşıyoruz.
4-Net tarih vererek faiz indireceğini beyan eden Merkez Bankası elini alışılmadık bir biçimde açmış oldu.

Yazının Devamını Oku

Sihirli cümle yoksa, yokuz!

19 Ocak 2015
Avrupa ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasına vurgu yapan AB Bakanı Volkan Bozkır, ‘Bu anlaşma Gümrük Birliği’ne üye ülkelere uygulanır’ diye basit bir cümle koymaları bizim için yeterli.

Bütün bu sorunu çözecek sihirli cümle bu. Olmazsa Gümrük Birliği’ni uygulayamamak durumunda kalabiliriz” dedi.


İŞADAMI Ahmet Arslan’ın girişimiyle hayata geçen düşünce platform ‘Fikir Sofrası’nın son etkinliği Avusturya’nın başkenti Viyana’da gerçekleşti. Cuma gecesi Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’yi ağırlayan Fikir Sofrası katılımcıları Cumartesi sabahı da AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır ile birlikteydi. Zeybekçi ile gerçekleşen toplantının ayrıntılarını dün yazarımız Vahap Munyar ayrıntısıyla ele aldı. Bakan Volkan Bozkır ise en önemli mesajını ABD ile AB arasında sürdürülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na (TTIP) Türkiye’nin dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine verdi. Bozkır öncelikle Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmadan Gümrük Birliği’ne üye olmuş tek ülke olduğunu ve birçok ülkenin buna cesaret edemediğini söyledi.


300 MİLYAR $ HEDEFİ


Yazının Devamını Oku

Bir toplantının perde arkası ve TÜSİAD

12 Ocak 2015
DÜN sabah saatlerinde yazarımız Erdal Sağlam aradı. “Bugünkü tüm gazeteleri toplayıp ders verdiğim üniversitedeki öğrencilerime göstereceğim. Ortada bir haber var ama her gazete ayrı telden çalıyor. Ders olur bu” dedi.

Erdal Sağlam’ın bahsettiği haber cuma günü TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in düzenlediği basın toplantısındaki sözlerini kapsıyordu. Toplantı çok önemliydi. Çünkü Dinçer yılbaşından hemen önce Hürriyet’te Cansu Çamlıbel’e bir röportaj vermiş, iki soruya verdiği cevapta geçen “Muhatabımız Başbakandır” ve “Paralel devlet görmüyorum” sözleri fırtınalar koparmıştı. Önce Cumhurbaşkanı’nın “Artık başka muhatap bulurlar” tepkisi kulislere yansımıştı. Sonrasında ise Başbakanlık doğrudan bir açıklama yaparak, “TÜSİAD’ın eski Türkiye’de kalması gereken alışkanlıkları devam ediyor. Davutoğlu genel kurullarına katılma eğilimindeydi ancak katılmayacak” demişti.
Ortam gerilmiş ancak TÜSİAD üyelerinden herhangi bir cevap gelmemişti. En son görüştüğümüz Güler Sabancı dahil tüm TÜSİAD üyeleri, Başkan Dinçer’in cuma akşamı düzenlediği o toplantıyı beklememizi söylemişti.
Toplantı öncesi ekonomi basınını temsil eden bizler, kendi aramızda çeşitli tahminlerde bulunmuştuk. Kimimize göre TÜSİAD geri adım atacak, Başkan söylediklerinin yanlış anlaşıldığını ifade edecekti. Kimimize göre de geri adım atmayacak başkanlığı bırakacağı için sözlerinin arkasında duracaktı. Açık söylemek gerekirse benim net bir tahminim yoktu.

GERGİN SORULAR


Ve bu kadar önem atfedilen o toplantı başladı. Başkan Dinçer ekonomiyle ilgili 21 tespit ve beklentilerini açıklarken ortam gayet sakindi. Ancak ne zaman ki “Artık soruları alabilirim” dedi, o an itibariyle ortam birden gerildi. Ve ne ilginçtir gerilen taraf, Başkan Dinçer değil biz ekonomi gazetecileriydik. Masanın etrafında hemen hemen tüm gazetelerin ekonomi temsilcileri vardı. Ve nedense havaya gerginlik hâkimdi. Bir kere yıllardır sakinliğiyle tanıdığım arkadaşlarımın sorularında gerginlik vardı. Bu sorulara Dinçer cevap vermeden önce, soruyu soranla karşı düşüncede olan gazetelerin temsilcilerinden sürekli homurtular yükseldi. Dahası sorular geldikçe masadan, “Biz dışarıda fikirlerimizi tartışalım...”, “Sorumu başkana sordum arkadaşım...”, “Adam daha nasıl açıklasın...”, “Eeee ne var bunda...”, “Yahu kiminle muhatap olacak...”, “Arkadaşım bir dakika müsaade et...”, “Sana sormadım ki...” sesleri geldi.
Bunları söylerken birilerini suçluyor ya da kendimi bu tablonun tümüyle dışında tutuyor değilim. Mesleğimizin “olaya dışarıdan bakma” gereğini giderek kaybettiğimizi gördüğüm için üzüntümü paylaşıyorum.

Yazının Devamını Oku

‘O röportajda ne dediysem o'

11 Ocak 2015
Hürriyet’te yayınlanan sözleri günlerdir tartışılan TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, “TÜSİAD’ın eleştirilerinin ve politika önerilerinin muhatabı elbette ki hükümettir. Kurumsal muhataplık ilişkisi cumhurbaşkanı ile değildir. Paralel devlet ciddi bir iddiadır. Ortaya çıkarılması gerekir” diye konuştu.

CUMA gecesi gazetelerin ekonomi müdürlerinin katıldığı Sabancı Center’daki toplantıda, yaklaşık 10 gün sonraki genel kurulda görevini bırakması beklenen Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Haluk Dinçer’i dinliyoruz. Geride bıraktığımız 15 günde Türkiye’nin en çok tartışılan isimlerinden biri oldu kendisi. Dinçer, Hürriyet’te yayınlanan Cansu Çamlıbel’in röportajında söylediği “Muhatabımız Başbakan’dır” ve “Paralel devlet görmüyorum” sözleriyle hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan’dan tepki almıştı. Dinçer önce TÜSİAD’ın iktisadi tespitleri ve beklentilerinden oluşan 21 maddeyi aktarıyor. Ekonomi basını ise sözün siyasete gelmesi için sabırsızlanıyor. “Şimdi soruları alabilirim” dediği anda ilk soru hemen siyasetten geliyor: “Eylül ayında TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu ‘Bir hukuk devletinin kendi içinde, bir paralel devletin oluşmasına izin vermesi mümkün değildir’ demişti. Siz röportajda ‘Ben bir paralel devlet görmüyorum’ dediniz. Ne değişti?”


İŞTE O RÖPORTAJ: MUHATABIMIZ CUMHURBAŞKANI DEĞİL BAŞBAKAN

PARALEL CİDDİ İDDİA


Başkan Dinçer, “Gelin benim ne dediğime birlikte bakalım” diyor ve röportajdan aynen okuyor. Ben özetliyorum: “Paralel devlet çok ciddi bir iddiadır. Sayın Cumhurbaşkanı ifade ettiğine göre bunun ortaya çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Gerçekleri ortaya çıkaracak olan yargıdır. Bu anlamda, ortada somut bir şey olmadığını düşünüyorum. Usulsüz dinleme yaptığı iddia edilen birkaç kişinin yakalanmasıyla devlet içinde bir paralel devlet ortaya çıkmadı. İki cemaat arasında bir mücadele olmuş olabilir ama ben bir paralel devlet görmüyorum.”

Yazının Devamını Oku

İşçisizlik krizi de var!

16 Aralık 2014
YÜZDE 10.7’yi de gördük. İşsizlikte hızla ekonomik krizleri yaşadığımız seviyelere doğru tırmanıyoruz.

Tamam büyüme ve diğer makro veriler işsizlik açısından kritik öneme sahip. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. O da ‘işçisizlik krizi.’ TÜİK verilerine göre Türkiye’de 3 milyon 97 bin işsiz var. İşkur’un 10 aylık verilerine göre işyerleri 1 milyon 430 bin 665 çalışan arıyor. Yani işsiz sayısının yarısı kadar iş, çalışan bekliyor. Türkiye’yi il il incelediğinizde ilginç verilere ulaşıyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimiz TÜGİK Genel Başkanı Erkan Güral kendi memleketi Kütahya’dan bazı rakamları paylaştı.
Kütahya’da işsizlik oranı yüzde 6’larda. En düşük işsizlik oranına sahip iller arasında 9.sırada. Kütahya’da İşkur’a ocak-eylül sürecinde başvurup kayıt olan işsiz sayısı 13 bin 484 olmuş. Buna karşılık işverenler tarafından yıl içerisinde 9 bin 872 kişilik açık işgücü ihtiyacı bildirilmiş. Yani 9 bin 872 kişiye iş şansı doğmuş. Gelin görün ki sadece 3 bin 397 işsiz kişi işe yerleştirilebilmiş. Geriye kalan 10 bin 87 kişi işsizler kervanına katılmış.
Kuruma kayıtlı işsizlerin yaklaşık yüzde 20’si kamu kesiminde iş arıyor. Buna karşın imalat sektöründeki işverenlerin işgücü ihtiyaçlarına yönelik işsizlerin başvurusunda önemli bir isteksizlik gözleniyor. Kütahya’da her 100 kişilik kadronun 96.5’i dolu iken, 3.5’i doldurulmayı bekliyor. İŞKUR’un sahada; internet ortamında ve danışmanlık hizmetleri ile işgücü arz ve talebini eşleştirme çalışmaları devam ediyor.


NİTELİKLİ ELEMAN AZ


TÜGİK Genel Başkanı Güral, işsizlik oranındaki artışın, işsizlikle değil “mesleksizlik ya da işi beğenmemeyle” ilgili olduğunu söylüyor. Güral, şöyle devam ediyor:

Yazının Devamını Oku

İmarda rant adil dağılmalı

4 Aralık 2014
BAŞBAKAN Davutoğlu’nun açıklayacağı şeffaflık paketindeki ‘imar’ konusuna vurgu yapan Başbakan Yardımcısı Babacan, “Fırsat erişimi adaletli olmalı. Eğer bir yerde rant oluşuyorsa bunun doğru ölçümlenmesi ve adil dağılımı gerekir” dedi.

Babacan rant vergisinin de pakette yer aldığını söyledi.


BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan’ın ekonomi gazetecileriyle sohbet toplantısı tam da Uluslararası Şeffaflık Örgütü Yolsuzluk Algı Endeksi’nin açıklandığı güne denk geldi. Türkiye bu ligde 11 sıra birden gerilemiş 64. basamağa inmişti. Bu yüzden Babacan’ın sunumu biter bitmez sonuçları nasıl değerlendirdiğini sordum. Sabah saatlerinde açıklandığı için henüz inceleme fırsatı bulamadığını belirterek başladı söze. Ardından devam etti: “Şeffaflık konusu önemli. G20 ülkelerinin de önemsediği ve gündemine aldığı bir konu. 2002’den bu yana şeffaflık konusunda iyileşme için yaptığımız çok iş var. Yeni bir hazırlığımız var. Yüzde 80-90’ını tamamladık. Bakanlar Kurulu’nda göreşeceğiz. Bu yıl bitmeden açıklarız.”
Şeffaflık Endeksi’nin daha çok algıdan yola çıkarak oluşturulduğuna dikkat çeken Babacan, 10-15 ayrı kuruluşun araştırmalarının baz alındığını belirtti. Ardından 11 basamak gerilememizi kısaca şöyle değerlendirdi: “Alt endekslere bakmamız ve ona göre bir yorum yapmamız gerekiyor. Ancak 17 Aralık sonrası Türkiye’de yaşananların, bunların dünyada da tartışılmasının algıları etkilediğini düşünüyorum. TÜSİAD’ın da benzer bir çalışması açıklandı. Biz her iki çalışmayı da inceleyeceğiz.”
Babacan Türkiye’de şeffaflığın iyileşmesi için oluşturulan pakette ‘imar’a özel bir vurgu yaptı ve bu konuda şunları söyledi: Fırsat erişimi adaletli olmalı. Eğer bir yerde rant oluşuyorsa bunun doğru ölçümlenmesi ve adil dağılımı gerekir. Bunun için öncelikle rekabet oluşması gerekiyor. Rekabetten arındırılmış bir ortam oluşursa orada yanlışlar olur. Bu alanda daha şeffaf olunması için içinde bakan arkadaşlarımızın, belediyelerin de olduğu bir çalışma yaptık. Bu çalışma Bakanlar Kurulu’na gelecek ve hükümet kararı olarak çıkacak. Çalışmaların detaylarının önümüzdeki bir ay içinde açıklanmasını bekliyorum. Gayrimenkulün imar ya da cins değişikliği sonucunda değeri artarsa, devletin de bundan pay talep etme durumu da bu çalışmanın içinde.”

KARARNAME YOLLAMADIK


Yazının Devamını Oku

Bankalar ÇED’de ısrarlı

27 Kasım 2014
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı.

Eroğlu, “3. köprü ve yollar için kesilen ağaçların en az 5 katı kadar ağaç dikilmesini mecburi hale getirdik. Orada en az 6 noktada yaban hayatının geçişi için ekolojik köprü yapılması şeklinde bir taahhütname aldık” dedi. Doğrudur. 3. köprü ve yolları için kesilen ağaçların yerine tam 2 milyon ağaç dikilecek. Hayvanların göç yollarına ulaşımı ya da su ve yiyecek gibi hayati ihtiyaçlarını gidermesi için de ekolojik köprüler yapılacak. Peki ama bunların yapılması için nasıl bir karar mekanizması işledi? Projenin sahibi devlet mi, projenin uygulayıcısı özel sektör mü düşündü, karar aldı ve uygulama için düğmeye bastı? Hayır... Gelin nasıl bir süreç izlendiğini hatırlayalım.

ÇESD RAPORU İSTEDİLER
Öncelikle 3. köprü projesi bir torba yasa maddesi ile Çevresel Etki Değerlendirmesi’nden (ÇED) muaf tutuldu. Ancak ihaleyi kazanan grupla projenin finansmanı için masaya oturan 7 banka projenin çevresel ve sosyolojik etkilerinin yer alacağı ‘ÇESD’ raporu istedi. Bu raporun önce hazırlanması, sonrasında ise projenin bu rapora uygun hale getirilmesi için çok uzun bir süre finansman anlaşması donduruldu. Proje, çevresel kaygıları giderecek hale getirilince 2.3 milyar dolarlık finansman anlaşması imzalandı. Bankaların bu talebinin arkasında ise sözkonusu raporun yabancı kreditörlerce istendiğini vurgulamamızda fayda var. Peki ama yabancı kreditörler, bizim 3. köprü ve yolları projesinin çevreye etkisini neden bu kadar mesele etti. Çünkü ortada Ekvator (Equator) prensipleri var.



Yazının Devamını Oku