Ankara kulislerinden edindiğim bilgilere göre, Başbakan Davutoğlu o ana kadar süren ikna turlarında aday olmaya razı edilemeyen Ali Babacan’ı listelerin YSK’ya verildiği cuma günü saat 14.30’da telefonla aradı. Babacan’a, yeni dönemde, olası bir AK Parti iktidarında, “Ekonominin yönetiminde belirleyici rolünü sürdüreceğine” ilişkin çok kuvvetli mesajlar verdi. Babacan Ankara 1. bölgede 1. sırada aday gösterilmesini kabul etti.
12 yıl 9 ay önce bakanlık koltuğuna oturduğunda Ali Babacan, gün gelip kendisinin ekonomide bir çıpa haline geleceğini, üstelik bunun Financial Times tarafından yazılacağını tahmin eder miydi?
Hiç sanmam.
Ancak öyle oldu.
Bodrum Milas havalimanında iç hatlardan sonra dış hatlar terminalini de devralmaya hazırlanan TAV, yolcu sayısını arttırmanın peşinde. TAV CEO’su Sani Şener, “Tur operatörü, uçak şirketi, havalimanı işletmecileri ve turizmcilerin bir araya gelerek yaratacağı pazarlama çok daha güçlü olacak” diye konuştu.
TÜRKİYE’nin en önemli turizm destinasyonla-rından Milas – Bodrum Havalimanı’nın 20 yıl süreyle işletme hakkı ihalesini Mart 2014 itibariyle kazanan TAV Havalimanları, iç hatlardan sonra dış hatlar terminalini de 22 Ekim itibariyle devralmaya hazırlanıyor.
Bodrum dış hatlar terminalini tanıtan ve beklentilerini açıklayan TAV CEO’su Sani Şener, “Havalimanı yeni yapılan yatırımlarla çok iyi yere gelmiş. Bir tek havalimanına gelecek havayollarına pazarlama yapma kısmına çok önem verip artırmamız lazım, ki buna geçen sene itibarıyla başladık. Bundan sonra bu konuda sıkı çalışacağız” diye konuştu.
Arçelik Genel Müdürü Hakan Bulgurlu, “Arçelik olarak ABD’de en prestijli binaların mutfaklarına ankastre ürünler yapmaya başladık. Pazara yıl sonunda Beko markasıyla da gireceğiz” diye konuştu.
GEÇTİĞİMİZ nisan ayında Levent Çakıroğlu’nun Koç Holding CEO’su olması sonrasında Arçelik Genel Müdürlüğü görevine getirilen Hakan Bulgurlu hedeflerinin yurtdışında büyümeyi sürdürmek olduğunu söyledi. Özellikle Asya-Pasifik ve Amerika pazarlarının kendileri için itici güç olacağını söyleyen Bulgurlu bu pazarlara hızlı bir giriş yaptıklarına dikkat çekti. Avrupa’nın en büyük tüketici elektroniği fuarını (IFA) ziyaret etmek üzere Arçelik’in davetlisi olarak gittiğimiz Berlin’de basın toplantısı düzenleyen Bulgurlu kendi markaları Beko ve Grundig’in yeni ürünlerini de tanıttı.
YİNE SATIN ALMALAR
Avrupa’da ciddi spor sponsorluklarına imza atan Beko, şu anda Berlin’de sürmekte olan Avrupa Basketbol Şampiyonası (Eurobasket) 2015’in de ana sponsorluğunu da üstlendi. Hakan Bulgurlu, Arçelik’in Beko markasıyla ‘solo ürünlerde Avrupa’da liderliği yakaladığına dikkat çekti. Bulgurlu, “Avrupa’daki bu başarıyı değişik coğrafyalara da taşımayı hedefledik. Yatırımlarımız sürüyor. Asya Pasifik ve Amerika gibi yeni pazarlarda faaliyetlerimizi genişleteceğiz. Yeni marka ve satın alma fırsatlarını da değerlendiriyoruz” diye konuştu.
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ABD borsasındaki 15. yıllarını kutladıkları New York’tan rakiplerine çağrıda bulundu: “Gelin hep birlikte bir altyapı şirketi kuralım. Hepimiz mevcut fiber altyapımızı bu şirkete devredelim. Ülkeyi fiber ağla donatalım.”
NEW York Borsası’na ilk adım attığımda tarihler 2011’i gösteriyordu. Bir yıllık gecikme ile Turkcell’in borsadaki 10. yılı şerefine gong çalma törenindeydik. 4 yıl sonra yine şirketin davetlisi olarak aynı noktada bu kez 15. yılı kutlamak için buluştuk. Ancak bir farkla. Dünyanın en büyük borsasının meşhur balkonuna çıkan şirketin yönetim kadrosu neredeyse tamamen değişmişti.
Şirkette CEO’luğu üstlenen Kaan Terzioğlu’nun, New York’ta gerçekleştirdiği basın toplantısındaki açıklamaları sonrasında diyebilirim ki şirkette sadece yönetim kadrosu değil hedefler de değişmiş.
Turkcell yıllardır kendisini ‘lider GSM operatörü’ olarak tanımladı. Terzioğlu bu anlayışı yıkan bir açıklama yaptı ve artık ‘telekomda pazar lideri’ olmak istediklerini söyledi.
Terzioğlu “Toplam telekom sektörü, Turkcell’in açık ara lider olduğu mobil iletişim pazarının iki katı büyüklüğünde. Buranın en büyük oyuncusu olmak üzere yola çıktık. Şu an yüzde 35.60 pazar payına sahibiz. Türkiye’nin toplam telekom sektörünün bir numaralı oyuncusu olacağız” dedi. Bunun Türkçesi şu: Turkcell gözünü Türk Telekom’un tahtına dikti.
Turkcell tek teklifte şok bir fiyat verip en yüksek paketi kaptı. Avea’nın elinde 1800’lük frekanslar bulunduğu için 2. pakete asılmayacağını düşünen Vodafone ise beklemediği bir rakiple karşılaşıp ikinci paketi de alamadı.
OH nihayet bitti. Gerçi burası Türkiye birileri yine fikir değiştirebilir o yüzden temkinli olmakta fayda var ama 4.5G ihalesi tamamlandı. GSM operatörlerimizin artık dizi dizi frekansları var. Bu frekanslar üzerinden video transferi de dahil teknolojiyi daha hızlı kullanmamızı sağlayacaklar. Ayrıca farklı sektördeki şirketler de 4G hizmetiyle teknolojiyi daha yüksek seviyede kullanabilecek. Vatana, vatandaşa hayırlı olsun.
Geçtiğimiz yıl 4G olarak yola çıktığımız ancak Cumhurbaşkanımızın ‘Bunun 5G’si çıkacaksa niye 4G’si ile uğraşıyoruz’ eleştirisi üzerine durduğumuz, sonrasında 5G’nin daha çıkmadığını fark edip Cumhurbaşkanımızı da haksız çıkarmamak için arasını bulup 4.5G’sini icat ettiğimiz geniş bant ihalesi son dönemin gündemi en çok meşgul eden olgularından biriydi.
Öncesinde çok şey yazılıp çizildi. Böylesine büyük bir ihaleyi görev süresi dolan ancak bir sonraki kurulana kadar görev başında kalması gereken bir hükümetin gerçekleştirmesi de seçim öncesi yapılıyor olması da çok eleştiri aldı. Ancak bu kez erteleme gelmedi.
Bu konuda uzman görüşlerine dayalı birçok analiz yazdım. Dün de konunun ehli isimlerle konuştum. Öncelikle hakkını vermek lazım. Önceki gün gerçekleşen ihale hem rekabet açısından hem de devlete getirisi bakımından son derece başarılı bir ihaleydi. Devlet yıllardır havada yer alan, gözün görmediği ancak teknoloji açısından olmazsa olmaz bir değeri KDV dahil tamı tamına 3.9 milyar Euro’ya sattı.
Hem de bu kadar karmaşa arasında. Peki devlet açısından bu kadar başarılı geçen bir ihale acaba GSM şirketleri açısından nasıldı. Gelin ortaya çıkan sonuçlara göre yorumlamaya çalışalım.
Önce satılan frekansların ne işe yaradığını hatırlatalım. Devlet elindeki 800, 900, 1800, 2100 ve 2600 MHz’lik boş frekansları satışa çıkardı. Bu frekansların küçük olanları yani 800 ve 900 MHz’lik olanlar çok önemli. Çünkü frekanslar küçüldükçe kapsadığı alan artıyor. Yani 800 ve 900 MHz frekansa sahip olan bir GSM operatörünün bir baz istasyonuyla kapsadığı alan için 2600 MHz’lik frenkanstan hizmet veren GSM operatörün çok daha fazla sayıda baz istasyonu kurması gerekiyor. Hatırlarsanız geçmişte bazı operatörler için ‘çekmiyor’ deyimini çok fazla kullanırdık. İşte bunun en önemli nedeni hizmetin verildiği frekanslardır.
TÜRKİYE’de her yıl binlerce litre bitkisel yağ atığı kullanıldıktan sonra lavabolara dökülüyor. Oradan kanalizasyonlara, akarsu nehirlere, denizlere ya da toprağa karışıyor. Ondan sonrası tam bir çevre felaketi. Atık yağın doğada kendi kendine yok olması mümkün değil. İşte bu nedenle Avrupa başta olmak üzere pek çok gelişmiş ülke de atık yağların toplanması ve geri dönüşümü için yoğun çaba sarf ediliyor. En çok tercih edilen yöntem ise atık yağlardan biyodizel üretimi. Türkiye’de atık yağ toplayan firmalardan biri de Deha. Patronu ise daha çok emlak piyasasının yakından tanıdığı bir işadamı, Taş Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı. Turanlı atık yağ toplamakla kalmamış Kocaeli’de atık yağlardan biyodizel üretmek için bir tesis kurmuş. Deha topladığı yağları TBE Biyodizel’e veriyor. O da biyodizele çevirip akaryakıt dağıtım şirketlerine veriyor. Turanlı 2012’den bugüne kadar Deha ve TBE’ye toplamda 110 milyon dolar yatırım yapmış.
YENİ YASAL DÜZENLEME
Bütün atıkların geri kazanılabileceğine dikkat çeken Emrullah Turanlı, “Bu işe başladığımızda yüzde 2 biyodizel katma zorunluluğu vardı. Yeterli üretim olmadığı gerekçesiyle tamamen kaldırıldı. Şimdi yeni bir yasal düzenleme yapıldı. 1 Ocak 2016 itibariyle önce binde 1 daha sonraki yıl binde 2, 2018’de ise binde 3 oranında dizele biyodizel katma zorunluluğu getirildi. Binde 2 de tarımsal biyodizel katma zorunluğu geldi” diye konuştu. Bu konuda yasal altyapı oluşturulmadığı için hiç teşvik alamadıklarını bankalardan kredi de kullanmadıklarını belirten Turanlı, “Tamamen özkaynağımızı kullandık. Yeri geldi otel yatırımı kaynağımı bile buraya çevirdim. Çok pis bir işe girdim. Normalde bize teslim edilmesi gereken atık yağları gidip topluyoruz. Pisliği tekrar ekonomiye kazandırdığımız için bu yatırım benim gönlümde yaptığım en hayırlı iş. Ama tek başımıza bizim yeterli olacağımız bir iş değil. Hem toplama hem de bu tür yatırımların sürmesi için devletin bir takım teşvikler oluşturması şart” dedi.
EPDK, Enerji, Çevre ve Tarım bakanlıklarının destekleriyle artık yasal alt yapının oluşturulduğun dikkat çeken Turanlı, “Bu desteklerin devletin diğer birimleri tarafından da sürdürülmesi gerekiyor. Çevreyi koruyalım diyorsak bu tür yatırımlar, atıkların toplanması her alanda teşvik edilmeli” dedi. Şu anda Tüpraş’tan maliyetlerinin yüksek satış fiyatlarının düşük olduğuna dikkat çeken Turanlı “Litrede 45 kuruş zarar ediyoruz. 3.085 TL/lt çıkış fiyatımız. Yüzde 16 zararla çalışıyoruz” dedi.
DÜNYACA saygın bir kuruluş, Mavi, Levi’s, Diesel’den aldığınız kot pantolonu, Damat, Vakko, Beymen’den aldığınız gömleği, Kom, Zeki Triko, Ayyıldız’dan aldığınız mayoyu, pazardan aldığınız çorabı, okul üniforması dahil çocuğunuzun tüm kıyafetlerini, ailenizin bütün ayakkabılarını, terliklerini, berenizi, kaşkolunuzu bir sepete koyarsa... Tüm bunların bedellerini toplayıp ‘Bu ailenizin tesettür harcamasıdır’ derse, ne dersiniz?
Tam da böyle oldu. Thomson Reuters’in DinarStandard’ın katkılarıyla hazırladığı Küresel İslam Ekonomisi
2014-2015 araştırmasında analistler 2013 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen tüm tekstil-ayakkabı harcamalarını toplayıp ‘İslami giyim’ tablosuna yerleştirdiler. Sonuçta 39.3 milyar dolar ile ‘Dünyanın tesettüre en fazla para harcayan ülkesi’ ilan edildik.
BBC.com başta olmak üzere yabancı medya yayınlarına, ajanslara haber olduk. Dünyada yankılanan ‘tesettür şampiyonluğumuz Türkiye’de de haberlere, köşe yazılarına konu oldu. Hatta muhafazakar medya bu rakam üzerinden ‘israf’ yorumları bile yaptı. Oysa bu raporun mantığı da, içerdiği veriler de baştan aşağıya yanlıştı.
ÖYLE BİR RAKAM YOK
Türkiye’yi yılda 39.3 milyar dolarlık tesettür harcamasıyla dünya şampiyonu ilan eden Thomson Reuters’ın hesabı baştan aşağı yanlış. Türkiye’de baz alınan 2013 yılında tüm hazırgiyimin toplam büyüklüğü 27 milyar dolardı. Reuters’ın hesabına erkek-kadın, çoluk-çocuk tesettüre girsek ulaşamıyoruz. Gerçekte Türkiye’nin tesettür pazarı 4.5-5 milyar doları geçmiyor.
HABERİ ilk veren 30 Temmuz’da BBC oldu. İtalya’da dünyanın önde gelen İslami giyim sektörü temsilcilerini buluşturan ‘Tesettür Giyim Forumu’nda, Türkiye’nin yıllık 39.3 milyar dolarla, İslami giyim harcamalarında başı çektiği açıklanmıştı. Destekçileri arasında Türk Hava Yolları’nın da olduğu belirtilen toplantıda bilgileri veren Torino Belediyesi Ekonomik Kalkınma Genel Müdürü Gianmarco Montanari’ydi. Rakamlar çok çarpıcıydı. Şampiyon Türkiye’yi 22.5 milyar dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri, 18.8 milyar dolar ile Endonezya, 17.1 milyar dolar ile İran, 16 milyar dolar ile Suudi Arabistan izliyordu. Torino Belediyesi’nin paylaştığı verilere göre, Müslüman tüketiciler 2013 yılında giyim ve ayakkabıya 266 milyar dolar harcamıştı.
SAVURGANLIK ELEŞTİRİSİ
“Bu pazar bir ülkeye ait olsaydı, ABD ve Çin’den sonra 3. büyük ülke olurdu” diyen Gianmarco Montanari, İtalya’nın bu sektördeki ihracatının yüzde 20’sini Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’a yaptığını da sözlerine ekledi. Toplantıda, başta İtalyanlar olmak üzere Batılı girişimcilerin bu sektöre yatırım yapması çağrısında bulunuldu. BBC’nin bu haberinden sonra Türk basını da Türkiye’nin tesettür harcamalarındaki liderliğini haberleştirdi. Hatta bazı gazete ve internet siteleri bu kadar yüksek harcamanın savurganlık olduğunu iddia ederek eleştiride bulundu. Haberi köşesine taşıyıp bu verileri son kullanan ise Hürriyet’te Gila Benmayor oldu. Ancak bir farkla. Gila’nın köşesi elimize ulaştığında rakamların abartılı olduğunu fark ederek kendisini uyardık. Gila da yazısının sonuna bununla ilgili bir not düştü.
RAPORU DUBAİ ISMARLAMIŞ