Paylaş
DÜNYACA saygın bir kuruluş, Mavi, Levi’s, Diesel’den aldığınız kot pantolonu, Damat, Vakko, Beymen’den aldığınız gömleği, Kom, Zeki Triko, Ayyıldız’dan aldığınız mayoyu, pazardan aldığınız çorabı, okul üniforması dahil çocuğunuzun tüm kıyafetlerini, ailenizin bütün ayakkabılarını, terliklerini, berenizi, kaşkolunuzu bir sepete koyarsa... Tüm bunların bedellerini toplayıp ‘Bu ailenizin tesettür harcamasıdır’ derse, ne dersiniz?
Tam da böyle oldu. Thomson Reuters’in DinarStandard’ın katkılarıyla hazırladığı Küresel İslam Ekonomisi
2014-2015 araştırmasında analistler 2013 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen tüm tekstil-ayakkabı harcamalarını toplayıp ‘İslami giyim’ tablosuna yerleştirdiler. Sonuçta 39.3 milyar dolar ile ‘Dünyanın tesettüre en fazla para harcayan ülkesi’ ilan edildik.
BBC.com başta olmak üzere yabancı medya yayınlarına, ajanslara haber olduk. Dünyada yankılanan ‘tesettür şampiyonluğumuz Türkiye’de de haberlere, köşe yazılarına konu oldu. Hatta muhafazakar medya bu rakam üzerinden ‘israf’ yorumları bile yaptı. Oysa bu raporun mantığı da, içerdiği veriler de baştan aşağıya yanlıştı.
ÖYLE BİR RAKAM YOK
5 Ağustos’ta ‘Bu neyin hesabı’ başlıklı analizimde kaleme aldığım olguları kısaca hatırlatayım.
Türkiye’de yapılan tüm tekstil harcamalarını (27 milyar dolar*) ‘tesettür ya da İslami giyim harcaması’ diye adlandıramazsınız. Tesettür ayakkabısı diye bir şey yoktur. Türkiye’deki tüm ayakkabı, terlik alışverişinin bedelini (5 milyar dolar**) alıp, bulduğunuz garip rakamlara ekleyip, bir de bunların ithal versiyonlarını (3 milyar dolar***) katsanız bile ‘39.3 milyar dolarlık tesettür faturası’ çıkaramazsınız.
Çarşamba günü yayınlanan analizimde Thomson Reuters’ten bir açıklama geldiği takdirde yayınlayacağımı belirtmiştim.
Thomson Reuters’in raporunun geniş versiyonu tesettür giyim dışında gıdayı, İslami finansı, seyahati, kozmetiği, medyayı da kapsıyormuş. Raporun genişletilmiş versiyonunu gönderen DinarStandard yetkilileri açıklamalarında şöyle diyor:
“Rapordaki değerlendirmeler, ülkelerdeki müslüman nüfusun toplam tüketiminin yaptığı harcamalar ‘İslami yaşam tarzı’ ürünlerinin ulaşacağı potansiyel kabul edilerek hesaplanmıştır. Örneğin, yaptığımız değerlendirmelerde Müslüman nüfusun yiyecek harcamaları helal yiyeceklerin ulaşacağı büyüklük olarak tahmin edilmiştir. Bu rakamlarda potansiyel harcamalar belirtildiği için rakamlar kesin harcamaları yansıtmamaktadır.”
168 MİLYARA HELAL GIDA
Analistler kaynak olarak Dünya Bankası’nın 2011 yılı ‘Uluslararası Karşılaştırma Programı’nı baz aldıklarını söylediler. Ayrıca analistler IMF’nin büyüme datalarını da kullandıklarını belirtiyor. Ancak bu verilerin hiçbirinin müslüman yaşam tarzıyla bir ilişkisi yok.“Ülkede yapılan gıda harcamalarının tümünü helal gıda harcaması olabilir diye kabul ettik” mantığı doğru olabilir mi?
Hazırlanan raporun tamamında kendi deyimleri ile ‘İslami yaşam tarzı ürünler’ ele alınmışken siz şu tablo başlığından ne anlarsınız? ‘TOP MUSLIM FOOD CONSUMPTION MARKET BY SIZE.’
Ben şunu anlıyorum. BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE EN FAZLA HELAL GIDA TÜKETEN PAZARLAR. Peki sizce Türkiye’nin 2013 yılı verilerine göre helal gıda harcaması potansiyeli neymiş. Sıkı durun rapordaki rakamı açıklıyorum. 168 MİLYAR DOLAR. Böylesine devasa bir rakam Türkiye’nin yıllık helal gıda harcama potansiyeli diye rapora koyulabilir mi?
İKİ YANLIŞ ALGI
Tekrarlıyorum. Bu rapor etse etse 4.5-5 milyar dolarlık tesettür harcamamızı 39.5 milyar dolara fırlatarak Türkiye ile ilgili iki yanlış imaj çizmiştir. Birincisi tüm Türkiye’yi erkek-kadın-çocuk tesettüre bürünmüş göstermiştir. İkincisi tesettür kıyafet giyen Türk kadınlarının çok müsrif olduğu algısına neden olmuştur. Üstelik bu algıyı moda dışında gıda ve diğer alanlarda da yaratmıştır.
İki saygın kuruluş, Thomson Reuters ve DinarStandard yanlışlarını dünyaya ilan etmeli, Türkiye’den özür dilemelidir.
Kaynaklar: TUİK*, TASD**, Ekonomi Bakanlığı***
Paylaş