Bu ülke nüfusunun yaklaşık iki katı insan demek. Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusuna karşılık gelen ziyaretçi sayısı 44.4 milyonda kalmış. Yani yarısı kadar. İspanya’nın turizm geliri 91.8 milyar dolara ulaşmış. Ülke geçen yıl 8 milyar dolar fazla vermiş. Bizim turizm gelirimiz 46.4 milyarı ancak bulmuş. 48 milyar dolar cari açık vermişiz. Turizm gelirimizi iki katına çıkarsak ne cari açık kalacak, ne dert ne de keder. Peki ama nasıl?
Dün Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB), ev sahipliğinde önemli bir basın toplantısı düzenlendi. TÜRSAB bu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda, turizmde yüksek hedeflere ulaşması amacıyla yeni bir projenin duyurusunu yaptı. “Turizm Yüzyılı” projesi tanıtım toplantısında konuşan TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, proje ile turizmin 12 aya ve yurt geneline yayılması amaçladıklarını söyledi.
Firuz Bağlıkaya
Bağlıkaya, “Turizmin doğal artışına bakarak kendi rekorlarımızı kırmak bizim için yeterli değil. Mesele zaman içinde sadece kendi yaptığımızın daha iyisini yapmak değil, rakiplerimizin yaptıklarından daha iyisini yapmaktır” dedi.
EN BÜYÜK DESTEK TURİZMDEN
Ülke olarak turizmde birçok alanda büyük başarılara imza atıldığını ifade eden Bağlıkaya, “Turizmi 12 aya yaymak, turizmin tüm ülkeye dengeli biçimde dağılmasını sağlamak, yüksek gelirli turist oranını artırmak en büyük hedeflerimizin başında geliyor. Turizmde daha iyisini başarmak sadece Bakanlığımızın, turizmcilerin değil bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluk yüklenmesi gereken bir meseledir. Turizm ülkemiz için vazgeçilmezdir. Yerel yönetimler, ticaret odaları, kalkınma ajansları, sivil toplum örgütleri, bölge halkı, tüm yerel unsurlar bu işin bir parçası olmak zorundadır” diye konuştu.
DÖRT MEVSİM YEDİ BÖLGEDE
İngiltere, Fransa gibi yıllardır bu yönetimi elinde tutan ülkelerin ardından Arap bir müslüman olarak görev üstlenmesi ilgi çekti. Sulayem deneyimli bir ralli sürücüsüdür ve motor sporları dünyasında tanınmış bir isimdir. 90’lı yıllarda Orta Doğu Ralli Şampiyonası’nda yarışmış ve bu şampiyonada 14 kez şampiyon olmuş başarılı bir sporcu olarak bilinir. Ben Sulayem, motor sporlarına yönelik oldukça vizyoner adımlarıyla tanınıyor.
Sulayem motor sporlarının daha kapsayıcı hale gelmesi için daha çok genç ve farklı kökenden insanın katılımını teşvik eden projelere imza atıyor. Özetle bu dünyada oldukça saygın bir isim.
Abu Dabi’de bulunan Yas Marina ise hem bir yat limanı hem de dünya çapında ünlü Formula 1 pistine ev sahipliği yapan bir spor kompleksi. Yas Adası olarak bilinen bölgede yer alan Yas Marina, lüks bir yaşam tarzını ve motor sporlarının heyecanını bir araya getiren bir önemli bir nokta. Kasım ayının sonlarında gerçekleştirilen sezonun kapanış yarışına ev sahipliği yapan pist daima ilginin odağı olur. Hermann Tilke tarafından tasarlanıp 2009 yılında tamamlanan pist, olağanüstü tesisleri ve benzersiz tasarım özellikleri ile tanınıyor. Örneğin yarışlar sırasında güneşin batması halinde sorunsuz etkinliğin sorunsuz sürmesi için tam donanımlı aydınlatma sistemine sahip. Yas Adası’ndaki atraksiyon F1 pisti ile sınırlı değil. Su parkı, Ferrari World Abu Dabi Tema Parkı, Yas Mall adındaki AVM, Warner Bros. World Abu Dabi Tema Parkı ve Yas Plajı en başta gelen etkinlik alanları.
İŞ dünyasına getirdiği yenilikler ve girişimci kimliği tartışılmaz Cem Boyner’in… Tam ‘Köşesine çekildi’ derken hop, şapkadan yeni bir tavşan çıkarıverir. Aile şirketi Altınyıldız markasında tekstil ve hazır giyim konusunda çalışmalara başlayan Cem Boyner, 1981 yılında Boyner Grup’un ilk çok katlı mağazası olan Çarşı Mağazaları’nın yaratıcısıdır. Mağazaya has özel üretimlerin yanı sıra dünya markalarını da Türkiye’ye getiren Çarşı Mağazaları, Benetton gibi küresel başarı yakalamış lider markaları Türk tüketiciler ile tanıştırmıştır.
Cem Boyner
Ama Cem Boyner’in asıl devrim projesi Çarşı Kart’tır. Mağaza kartına taksit yapan Çarşı Kart ile dünya yeni bir finansal enstrüman ile tanışmıştır. Çarşı müşterilerinin alışverişlerini peşin fiyatına taksitli bir şekilde yapmalarına olanak sağlayan Çarşı Kart’ın adı 1998’de Advantage Card olarak değiştirilmişti. Advantage Card, Türkiye’nin ve Avrupa’nın ilk taksitli kredi kartı olmuştu.
BOYNER’DEN NAKİT ÇIKIŞI
Tüm bunları hatırlatma sebebime gelince... Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, geçtiğimiz günlerde Linkedin hesabından bir paylaşımda bulundu ve kredi kartı kullanımını kısıtlamaya ilişkin olası bir adıma karşı çıktı. Peki ama Cem Boyner’in bu çıkışının nedeni neydi? Gelin birlikte bakalım…
Kredi kartlarıyla ilgili olası bir düzenlemenin sinyali ilk kez hükümetten geldi. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in, basına kapalı bir yemekte, kredi kartı taksit sınırlaması ile ilgili sorulan bir soruya, “Dünyada kredi kartına taksit uygulayan tek ülkeyiz ve bu uygulamalar vatandaşın gelirinden fazla harcamasına neden oluyor, bu iyi bir şey değil” yanıtını verdiği iddia edildi. Ayrıca, katıldığı NTV canlı yayınında kredi ve kredi kartlarına yeni düzenlemeler getireceklerini de söyleyen Bakan Şimşek, “Bu kadar yüksek seyreden bir kredi hacmiyle siz enflasyonu ve cari açığı kontrol altına alamazsınız” dedi.
KART RİSKİ BÜYÜYOR
Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adan Polat Macaristan’da yenilenebilir enerji projeleri geliştirdiklerini, hem bu ülkede hem de çeşitli Avrupa ülkelerinde önemli gayrimenkul projelerine imza atmaya devam edeceklerini söyledi.
Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat ile Ege Seramik ve Ege Vitrifiye Yönetim Kurulu Başkanı Murat Polat, Budapeşte’de bir grup gazeteciyi ağırlayıp sohbet toplantısı düzenledi.
Toplantıya Ege Seramik Genel Müdürü Nurgün Ay, Polat Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Yücel, Ege Seramik ve Ege Vitrrifiye Yönetim Kurulu Üyesi Siamak Jalili, Ege Seramik Yönetim Kurulu Üyesi Enver Sever ile Yönetim Kurulu Danışmanı Bertuğ Tabanlı da katıldı.
(Soldan sağa) Bertuğ Tabanlı, Enver Sever, Nurgün Ay, Adnan Polat, Murat Polat, Siamak Jalili, Suat Karakuş
Türkiye-Macaristan arasındaki “sıfır sorun” dönemi, yatırımlara da olumlu yansıyor.
Türkiye’deki enerji projelerindeki tecrübelerini Macaristan’a taşıdıklarını belirten Adnan Polat, “200 MW’lık güneş enerjisi santralı kurduk. Buna 100 MW daha ekliyoruz. Aslında 1000 MW’lık proje geliştirdik. 500 MW’lık bölümünü Macar şirketlere bıraktık. Macaristan’da GES’e yaptığımız yatırımın toplamı 300 milyon Euro’yu bulacak gibi görünüyor” dedi.
Adnan Polat, enerji ve gayrimenkulde Avrupa’da başka projeleri de bulunduğuna da dikkat çekerek devam etti:
TBB’den yapılan açıklamaya göre, toplantıda Türk Lirası mevduatların payını artırmaya yönelik düzenlemeler, makroihtiyati çerçevede sadeleşme ve miktarsal sıkılaşma adımlarıyla birlikte dezenflasyon süreci kapsamında para politikası görünümü değerlendirildi. Resmi açıklama böyleydi ama acaba perde arkasında neler yaşandı, konuşuldu? Dün toplantıya katılan bazı isimlerle konuştum. İşte elde ettiğim bilgiler:
Önceki başkan Hafize Gaye Erkan’ın ayrılışı üzerinden kısa bir zaman geçti. Bankacılar daha önce Erkan ile de bir araya gelmişti. İki isim arasındaki farkı sorduğum bir bankacı şu yorumu yaptı:
“Hafize Gaye Erkan oldukça tecrübeli, işini iyi bilen bir isimdi. Merkez Bankacı değildi ama hızlıca öğrenip konusuna hakim olan zeki biriydi. Dr. Fatih Karahan ise bizde, buram buram ‘Ben bu işi biliyorum’ algısına neden oldu. Çünkü Karahan merkez bankacılığını iyi bilen çok tecrübeli bir isim. Teknik bilgisi, altyapısı çok sağlam.”
Peki ya Karahan dönemiyle bir değişiklik algısı oluşmuş mu? Sorduğum bankacıdan aldığım yanıtı aktarayım:
“Hayır, temelde hiçbir değişiklik algılamadık. Başkan Karahan bize net bir şekilde, ‘Biz Merkez Bankası Yönetim Komitesi olarak geride bıraktığımız dönemde tüm kararları birlikte aldık. 4 kişiydik. Şimdi yola 3 kişi olarak devam ediyoruz. Parasal sıkılaştırma ile yüzde 36’lık enflasyon hedefimizde en küçük bir değişiklik yok’ dedi. Ekip ve kararlılık vurgusu önemliydi.”
BAŞKANA 4 NOT İLETTİLER
Başkan Karahan daha çok bankacıları dinlemiş, onlar ise temelde 4 konu üzerinde durmuşlar.
1. Aylık kredi büyümesiyle ilgili sınırlamaların gözden geçirilmesi.
Bir önceki başkan Hafize Gaye Erkan’ın ayrılması sonrasında ilk sınav olarak adlandırılan bu buluşma Karahan için kritik bir virajdı. Ataması sonrasında hem içerden hem de yurtdışından yapılan yorumlar son derece olumluydu. Deneyimli ve liyakatlı bir isim olarak anılan Karahan’ın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile uyum içinde çalışacağı, kalıcı fiyat istikrarı için sıkı para politikasını sekteye uğratmadan devam ettireceği ifade edildi. Ancak yine de piyasalar Karahan’dan gelecek ilk mesajları çok önemsedi çünkü olası bir geri adım mesajı bir anda bütün planları değiştirebilirdi.
Toplantı sonrasında Karahan’ın geri adım bir tarafa kararlılık bayrağını bir adım daha öteye koyduğunu söyleyebiliriz. Nedenini açıklamaya çalışayım.
KARARLILIK MESAJI
Öncelikle yeni yeni başkanın ilk sunumu oldukça net ve anlaşılırdı. Karahan dezenflasyonu tesis etmeye yönelik çalışmaların kararlılıkla devam edeceğini belirtti. Enflasyon hedefleriyle uyumlu seviyelere gelene kadar parasal sıkılığı korumakta kararlı olduklarına dikkat çeken Karahan, enflasyon görünümünde bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceklerini, kalıcı fiyat istikrarına ulaşana kadar politika duruşlarını sürdürerek enflasyonu hedef patikaya düşürecek ve orta vadede ekonomiyi kalıcı fiyat istikrarına ulaştıracaklarını söyledi. Aslına bakarsanız bu mesajlar önceki dönemle benzerlikler taşıyordu. Oysa Karahanlı yeni dönemin en büyük farkı ekranlara sunumdan sonra yansıdı. Karahan sunum sonrasında soruları yanıtlamak için iki başkan yardımcısının yanına geçti. Bazı başkanlar geçmişte Para Kurulu üyeleriyle benzer görüntüler vermişti ancak biz ilk kez YÖNETİM KOMİTESİ’nde yer alan başkan yardımcılarının basın toplantısının soru-cevap kısmında aktif rol üstlendiğine şahit oluyorduk. İki Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Hatice Karahan ve Cevdet Akçay gerekli hallerde bazen başkanın yönlendirmesi bazen de bizzat inisiyatif alarak kendi alanlarıyla ilgili sorulara yanıt verdiler. İşte bu tablo düne damgasını vuran en önemli gelişmeydi. Yeni başkan Fatih Karahan kurumsallığın yanı sıra kamuoyuna güçlü bir TAKIM RUHU mesajı da vermiş oldu.
TECRÜBELİ YARDIMCILAR
Bilmeyenler için başkan yardımcılarıyla ilgili küçük bir iki hatırlatma yapayım. Hatice Karahan 1999 Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. 2006’da ABD Syracuse Üniversitesi’nde ekonomi doktorasını tamamlayan Karahan, aynı üniversite bünyesindeki Center for Policy Research’te araştırmalar yürüttü. Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli üniversitelerde ders verdi; TÜBİTAK, TİM, DEİK ve İSO gibi gibi kuruluşlarda uzun yıllar ekonomi danışmanlığı yaptı. 2020 yılında profesör unvanı aldı. Temmuz 2017’de T.C. Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atandı. Harvard Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi’nde ekonomi alanında misafir akademisyen olarak 2 yıl süreyle görevde bulundu. 28 Temmuz 2023’te de Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı’na atandı.
Osman Cevdet Akçay ise 1983’te Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun. The City University of New York, The Graduate School and University Center’da Ekonomi alanında 1990 yılında M.Phil ve 1992 yılında doktora derecesini aldı. Hunter College, Baruch College’da Manhattan College, New York’da çalıştı. 1992 yılında yardımcı doçent olarak Boğaziçi Üniversitesinde görev yaptı. Koçbank ve Yapı ve Kredi Bankası başekonomistliği görevlerini üstlendi, Temmuz-Ekim 2018’de T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda danışmanlık görevinde bulundu. 28 Temmuz 2023’te Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı’na atandı.
OKSİMORON ÇIKIŞI
Çok özetle sürdürülebilirliği; insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu, dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlayabiliriz. Dünya kaynaklarını artan nüfus ve teknolojik gelişmelere karşı koruyabilmenin en önemli yollarından biri ise atıkların tekrar kazanımı.
Eti Bakır’ın davetlisi olarak ziyaret ettiğimiz Mardin Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisi’nin büyüklüğü, modernliği ve bölge ekonomisine, ülke insanına katkısından çok etkilendiğimi belirtmem şart. Ancak beni asıl büyüleyen, Mardin’e ve Diyarbakır’a 45’er km uzaklıktaki bu devasa tesisin adeta sürdürülebilirliğin ete kemiğe bürünmüş hali olması oldu.
1.2 milyar dolarlık yatırımla hayata geçen tesiste, artık ürünlerden farklı metaller ekonomiye kazandırılıyor, hem gübre hem de enerji üretiliyor.
Eti Bakır çatısı altında kobalt üretimi gerçekleştirilen tesis, dünyada madencilik teknolojileri alanında literatüre girmiş tesislerden bir tanesi konumunda ve dünya kobalt üretiminin yüzde 2’sini gerçekleştiriyor.
Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri Genel Müdürü Emre Kayışoğlu pil, batarya ve katalizörlerin yanı sıra 21’inci yüzyılın kilit sektörleri teknoloji, petrokimya, elektrikli otomobil, uçak endüstrilerinde yoğun olarak kullanılan kobaltın dünyada katma değerli sanayi ürünlerinin en önemli elementlerinden biri olarak kabul edildiğine dikkat çekti.
Pirit konsantresinden kobaltı geri kazanan dünyanın ilk ve tek merkezi olan Mazıdağı Tesisi’nin, aynı zamanda yaklaşık 1.2 milyar dolarlık yatırım bedeliyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun en büyük özel sektör yatırımı olma unvanını taşıdığını belirten Kayışoğlu şu bilgileri paylaştı:
“Tesiste çalışan bin 500 kişinin yüzde 90’ını bölge insanı oluşturuyor. Dünyada bu kadar entegre bir tesis hem gübre tesisi hem metal geri kazanım tesisi bir arada yok. O yüzden yabancıların da çok ilgisini çekiyor buraya sürekli olarak dünyanın her yerinden insanlar tesisi görmek için geliyor. Eti Bakır tarafından Mardin Mazıdağı’nda bugüne kadar Türkiye’de hiç
Eminim, Royal Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Türkeş Öngel ile bir araya geldiğimizde anlattıklarını aktardığımda çok şaşıracaksınız.
Öngel, Ahıska Türkü. Kars Arpaçay’da doğmuş. Elektrikli ev aletlerinde bir dünya markası yaratan Öngel elektrikle 11 yaşında Kars’ın merkezine gittiğinde tanışmış. Iğdır’da bir kasabada oturan akrabalarının yanında okula gidebilmiş.
Ankara Hukuk Fakültesi’nde okurken çalışmaya başlamış ve Fenerbahçe’nin eski başkanlarında Emin Cankurtaran ile yolu kesişmiş. Rowenta’nın Ankara temsilciliğinde pazarlama bölümünde işe girmiş. 12 yıl Rowenta’da çalıştıktan sonra kendi işini kurmuş.
ÜRÜN GAMI GENİŞLEDİ
Öngel, “Bağcılar’da bir binanın alt katında ilk olarak bir elektrikli ısıtıcı – kettle kalıbı yaptırdım. Üretime beş altı kişiyle başladık. Daha sonra mutfak robotu da yapmaya başladık ve sonra diğer ürünlere de geçerek bugünlere geldik” dedi.
Royal’in önce 2 bin metrekarelik üretim ve depolama alanı ve sonrasında 2 bin 500 metrekarelik ikinci fabrika, 2020 yılında Beylikdüzü’nde devreye alınmış. Zamanla üretim ve depolama alanı 15 bin metrekareye ulaşmış. Öngel ürettikleri ürünlerin bazılarını şöyle sıraladı:
“2020 yılında ürünlerimiz arasına dikey şarjlı süpürge girdi. Toz hazneli süpürge, robot süpürge üretimlerini devreye aldık. Royal ürün ailesinde elektrikli şofben, saç maşaları, doğrayıcı grubu, rondo, et kıyma makineleri bulunuyor. Ayrıca tost makineleri, mikser grubu, elektrikli cezve grupları, çay makineleri de üretiyoruz.”