“Metrekare mi, milyon mu, bin mi” diye sorduk durduk. Tamı tamına 5.7 milyon dönüm. Yanlış okumadınız. Tiryaki Agro’nun Rusya ve Kazakistan’daki arazi büyüklüğü tam 5.7 milyon dönüme ulaşmış. Türk tarım ve gıda devi bunun 3.7 milyon dönümünde de üretim yapar hale gelmiş.
Tiryaki Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu ile Tiryaki Holding’in İstanbul’daki merkezinde, meslek büyüklerim Vahap Munyar ve Abdurrahman Yıldırım’ın da katılımıyla buluştuk.
Ahmet Tiryakioğlu
Ahmet Tiryakioğlu aynı zamanda Türkiye Gıda İhracatçıları’nın (TGİ) da Başkanlığını yürütüyor. O yüzden buluşmamızın ana konusu Türkiye’nin gıda ihracatıydı. Ancak sohbet sırasında Ahmet Tiryakioğlu’nun grupla ilgili verdiği rakamlar öylesine ilgi çekiciydi ki yazmamak mümkün değildi. Mesela Tiryaki Agro Türkiye’de yaygın şekilde sözleşmeli tarıma yönelmiş.
Tiryakioğlu, “Orta Anadolu’da 200 bin dönüm alanda çiftçilerle sözleşmeli tarım yapıyoruz. Toplam üretim hacmi 5-6 milyon tonu buluyor. Ülkemizde 7 lokasyonda fabrika ve işyerlerimiz var. Yem, yağlı tohumlar, tahıl, bakliyat, un, fıstık derken ülkemizde 24 fabrikamız faaliyet gösteriyor. Nestle’nin tek fıstık tedarikçisi biziz. Gaziantep’teki tesislerimizde Antep fıstığını üretip tüm dünyaya satıyoruz. En büyük üreticilerinden birisi olarak Türk fıstığını dünyaya tanıtma misyonunu da üstlenmeye çalışıyoruz. Gaziantep’te serbest bölgede ayrıca Ortadoğu pazarı için Amerikan fıstığını da işliyoruz" dedi.
Ahmet Tiryakioğlu, ayrıca Irak Basra’da bir 100 milyon dolar yatırımla Ortadoğu’nun en büyüğü olan bir soya kırma fabrikası kurduklarını, fabrikanın günlük soya kırma kapasitesinin 3 bin tona ulaştığını söyledi.
Ahmet Tiryakioğlu
Biliyorum herkes altın fiyatlarının ne olacağının peşinde. Son olarak İran’ın İsrail’e saldırması üzerine gerilim iyice artınca her dönemin güvenli limanı altına talep arttı. Gözler yine altına çevrildi. Ancak bugün gelin, masanın öbür tarafında oturanlara yani altının ticaretini yapanlara söz verelim, konuya biraz da onların cephesinden bakalım.
Ramazan Bayramı’ndan hemen önce Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği Kurucu Başkanı Mustafa Kamar ile buluştuk. Kendisi Mücevher İhracatçıları Birliği’nin de (MİB) önceki başkanı. Takı Üreticileri ve İhracatçıları Birliği’nin kuruluş öyküsüne geleceğim ama önce Kamar ile buluşmamızın en önemli bölümünü aktarayım.
Kamar söze MİB’in kuruluşunu hatırlatarak girdi:
“Ülkemiz mücevher ihracatıyla 2002-2003 döneminde dünyadan yüzde 0.5 pay alıyordu. O dönemde Başbakan olan sayın Cumhurbaşkanımıza sunumlar yapıldı. Sektörün neler yapabileceği anlatıldı. 2004 yılında Mücevher İhracatçıları Birliği kuruldu.”
COVID İŞİ KARIŞTIRDI
Sektörün 2020’ye gelindiğinde ihracatta dünyada yüzde 10’luk payla 18 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Kamar, şöyle devam etti:
“Derken Covid-19 pandemisi geldi. Dünyadaki ekonomik dalgalanmalar, bölgemizde yaşanan savaşlar, yaptırımlar ve belirsizlik, hane halkını kendini koruma çabasıyla altına ve dövize yönlendirdi. Bu nedenle 2020-2023 döneminde altın bazlı cari açık yükseldi. 2021 yılından itibaren altın bazlı cari açığın düşürülmesi için harekete geçildi.”
Global şirket yönetmek tabii ki daha da zor. Peki ya 85 milyon yolcusu olan bir şirketi yönetmek? Önceki akşam Türk Hava Yolları (THY) yönetimi ile bir araya geldiğimizde anlatılanları dinlerken bir taraftan da düşünmeden edemedim. Rakamları yazarken, söylerken kolay geliyor ama THY yönetimi gerçekten zor bir işi başarıyla yapıyor. Bu başarı da rekorları beraberinde getiriyor. Bakın nasıl...
THY 2023’te 53 milyonu dış hat olmak üzere toplamda 83.4 milyon yolcu taşıdı. Böylece THY uluslararası yolcu pazarından aldığı payı da yüzde 3.5’e çıkardı. Yani dünyadaki 30 yolcudan birini taşır hale geldi. Toplam geliri 2023’te yüzde 14 artarak 20.9 milyar dolara çıkan THY’nin esas faaliyet kârı bir önceki yıla yakın bir seviyede, 2.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2023’ü 6 milyar dolar net kârla kapatan şirketin kârındaki sıçramada enflasyon muhasebesi nedeniyle yapılan teknik düzeltmenin etkisi görüldü.
TEMETTÜ VE BEDELSİZ HİSSENİN ÖNÜ AÇILDI
THY Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker’in verdiği bilgilere göre enflasyon muhasebesi sayesinde bilançoda yapılan bu teknik düzeltme sonrasında THY’nin önümüzdeki yıllarda kâr payı dağıtmasının ve bedelsiz sermaye artırımına gitmesinin de önü açılmış oldu. Borsa İstanbul’da işlem gören THY, en son temettü ödemesini 2012’de yapmıştı.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat “Toplam gelirimiz geçen yıl yüzde 14 artarak 20.9 milyar dolara çıktı. Net borcumuz 2020 yıl sonundan bugüne kadar 6.7 milyar dolar azaldı. Esas faaliyet kârımız bir önceki yıla yakın, 2.9 milyar dolar oldu. İştiraklerimizin (17 adet) kâra katkısı 2019 yılına göre yüzde 60 arttı. Geçen yıl 83.4 milyon yolcu taşıyarak rekor kırdık. 2023’te yolcu kapasitemiz pandemi öncesinin yüzde 25 üzerinde. Rakiplerimizin (Lufthansa, Air France-KLM, British Airways, American Airlines gibi) kapasitesi henüz pandemi öncesi seviyelere gelemedi” diye konuştu.
THY’nin dolaylı veya doğrudan Türkiye ekonomisine katkılarının artarak devam ettiğini ifade eden Ahmet Bolat, “Son 15 yılın ihracat şampiyonuyuz. 2033 yılında ülkemize 16.3 milyar dolar net döviz getirdik. 8.1 milyar doları Türkiye’de kaldı. 2033 yılında ülkede kalacak döviz miktarı da 19.4 milyar dolar olacak. 2018’deki istihdam sayımız 60 bin civarındayken 2023’te 83 bine çıktı. Yine geçen yıl ekonomiye kattığımız toplam değer 56 milyar dolar oldu, 2033’te 144 milyar dolar olacak” dedi.
Dünyada 888 havayolu şirketi olduğunu THY’nin de bu kadar çok şirket arasında uluslararası yolcu pazarından yüzde 3.5 pay aldığını vurgulayan Bolat, şöyle devam etti:
2007 yılından bu yana Marmara Denizi’nde yoğun şekilde gözlenen müsilaj 2021 yılında birden su üstüne çıkıvermişti. Denizin üstünü tamamen kaplayan beyaz örtü neredeyse tek gündem haline gelmişti. Ana haber bültenleri, gazeteler, dergiler onlarca müsilaj haberi yaptı, uzmanlardan görüş aldı, aktardı. Aradan 3 yıl geçti, unuttuk gitti. İklim değişikliği, arıtma problemleri, uygunsuz sanayi faaliyetleri sürüp gidiyor, denizlerimiz her geçen gün biraz daha ölüyor. Giden gitti ama denizde var olan yaşamı sürdürmek altın değerinde. İşte bu yüzden, bugün çok kıymetli bir projeyi duyurmak istedim.
Gelin, önce Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk’ten aldığım bilgileri paylaşayım:
-Denizlerin akciğerleri olan deniz çayırları denizlerin ekolojik dengesi için büyük önem taşıyor. Karadaki bütün bitkilerin atası olarak bilinen deniz çayırları, karada yaşayan çiçekli bitkilerin denizde yaşayan hali olarak görülüyor.
-Kök, gövde ve yapraktan oluşup deniz tabanında uzanan köklerinden besleniyorlar. Çiçekli bitki oldukları için denizin içinde ilkbaharda çiçek açıp, meyve veriyor ve yaprak döküyorlar. Kıyıya vuran ömrünü tamamlayan yaprakların ise doğaya ayrı bir faydası var.
-Sahilde yaşayan böcek türleri de dahil pek çok canlıya yuva oluyorlar. Akdeniz’de karaya vurmuş deniz çayırlarından oluşan sahillere ‘ekolojik plaj’ deniyor.
-Deniz çayırlarının olduğu denizlerde, tüm canlılar için temiz ve sağlıklı bir yaşamın olduğu anlamına geliyor. Deniz çayırlarının dünya genelinde 60 türü bulunuyor.
-Türkiye’de ise
Türkiye’de girişim denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri. Kurttepeli girişimciliği destekleyerek kalkınmaya katkıda bulunmayı amaçlayan Endeavor Türkiye’nin de başkanı. Önceki gün bir grup ekonomi gazetecisiyle bir araya gelen Kurttepeli söze endişeli bir mesajla girdi:
“Geç kalıyoruz, tren kaçıyor.”
Nedenini açıklayarak devam etti:
“Dünyada büyüyen firmalara baktığımız zaman birçoğu derin Ar-Ge çalışmaları yapan firmalar. Yapay zekâ ve biotech dönemine giriyoruz. Artık helikopter yapmanın değil Mars’a gitmenin önemli olduğu bir dönemdeyiz. Biz ilk 10-15 sene içerisinde e-ticaret ve kurye hizmetleri gibi birçok şeyi tükettik. Fakat bir yerden sonra TÜBİTAK teşviki ve yapay zekâ çalışmalarına ilave olarak 10-15 sene sonra dünya nerede olacak ve biz nerede olacağız konuları tartışılmalı. Akbank’la yürüttüğümüz ve lansmanını 19 Nisan’da gerçekleştireceğimiz araştırma sonucunda Türkler tarafından kurulan yapay zekâ firmalarının çoğunun yurtdışında olduğunu gördük. Bu noktada daha önce de bahsettiğimiz gibi firmada çalışan ve işini iyi yapan kişilerin Türkiye’ye nasıl entegre edileceğine odaklanılmalı.”
Bu harç, IMEI kayıt ücreti olarak da biliniyor. Yani bir anlamda harç ödemek suretiyle bu telefon yerlileştiriliyor ve yurt içinde kullanıma uygun hale getiriliyor. Harcı ödememeniz halinde ise telefonunuz yasal sürecin ardından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından kapatılıyor. Hatırlarsanız, cep telefonu harcı 7 Temmuz 2023’te 6 bin 91 TL’den 20 bin liraya çıkarıldı. Yılbaşında ise yeniden değerleme oranı paralelinde 2024 yılında yüzde 58.46 oranında zamlanarak 31 bin 692 TL’ye ulaştı.
EKRANDA UYARI YOK
İnternette herhangi bir arama motoruna ‘Cep telefonu harcı ödeme’ yazdığınızda karşınıza benim de paylaştığım Dijital Vergi Dairesi’nin ödeme sistemi çıkıyor. E-devlet üzerinden giriş yapıyorsunuz, satın aldığınız cep telefonunun IMEI numarasını giriyorsunuz, ödemeyi yapıyorsunuz. Sistem size IMEI numaranızın büyük puntolarla yer aldığı bir de ödeme belgesi sunuyor. Cep telefonunuzun vergisini ödediğinizi sanıyorsunuz. Kesinlikle hayır! Bu vergiyi ödedikten sonra BTK’nın sisteminden pasaport bilgisi, ülkeye giriş bilgisi, IMEI, eşleşecek cep telefonu numarası vs bilgileri girip kayıt işlemini yaptırmadıysanız, ödediğiniz verginin hiçbir anlamı kalmıyor. Geçmiş olsun, cep telefonu kayıt işlemini yapmadığınız gerekçesiyle telefonunuz yasal sürenin sonunda kullanıma kapatılıyor! Peki bununla ilgili Dijital Vergi Dairesi’nin ödeme ekranında herhangi bir uyarı var mı? Yok... Maliye ödemeye aracılık ettiği gerekçesiyle bu ekrana bir uyarı koyma gereği duymuyor. Sonuç... Binlerce mağdur...
BTK’YA YÖNLENDİRİLMELİ
E-devlet’in de Dijital Vergi Dairesi’nin de temel amacı vatandaşın hayatını kolaylaştırmak. Vergisini ödemek isteyen dürüst vatandaşı doğru yönlendirmenin en temel davranış olması gerektiğini düşünüyorum. E-devlet’in mevcut teknolojik yapısının mükemmelliğini göz önüne alırsak aslında Dijital Vergi Dairesi bu ödemenin ardından son adım olarak rahatlıkla bizleri BTK’nın kayıt sistemine yönlendirebilir. Bunun neden yapılmadığını anlamak mümkün değil. Hadi bu yapılmıyorsa, neden bu ödeme ekranının altına gözle görülür bir puntoyla “Buradan sadece harç ödeme işlemi yapılmaktadır, IMEI kayıt işlemi BTK sisteminden gerçekleştirilmektedir” diye uyarı koyulmaz, link verilmez. Yurtdışından getirdiği telefonu yasal statüye kavuşturmak isteyen vatandaşın işini kolaylaştırmak gerekmez mi?
20 BİN YERİNE 31 BİN 692 LİRA ÖDEYECEKLER
YILBAŞINDAN önce 20 bin TL’lik cep telefonu harcını Dijital Vergi Dairesi ekranından ödeyen ancak BTK’ya IMEI numarasını kaydettirmeyen binlerce kişi yeniden harç ödemek zorunda. Üstelik 31 bin 962 TL’lik yeni tarife üzerinden. Yoksa cep telefonları yasal süre içinde kapanacak. Eksik işlem yapıp yeniden harç yatırmak zorunda olanlar eski ödedikleri 20 bin liralık harcı vergi dairesine başvurup geri talep edebilecek.
Eski harcın geri ödenme süresi farklılıklar gösteriyor. O yüzden kesin bir süre vermek de zor.
“Dünyada 80-90 civarında ‘powership’ (yüzen elektrik santrali) hizmet veriyor. Bizim filomuzdaki ‘powership’ sayısı 36’yı buldu. Dünyadaki diğer ‘powership’ler bizimki gibi filo şeklinde değil. Dolayısıyla dünyada filo büyüklüğü olarak ilk sıradayız. Ayrıca yüzde 70’lik payla dünyada yine bir numarayız. Karayipler’den Batı Afrika’ya, Güney Amerika’dan Okyanusya’ya kadar farklı bölge ve ülkelerde elektrik sağlıyoruz.”
Elektrik insanlık için artık olmazsa olmazlar arasında. Enerji kaynaklarını çeşitlendirmek ülkeler için stratejik önem taşıyor. Bu anlamda Karadeniz Holding’in dünya çapında üstlendiği misyon sadece Türkiye için değil hizmet verdikleri ülkeler için de olmazsa olmaz noktasında. Zeynep Harazi bu ülkeleri şöyle sıralıyor:
“Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, Gambiya, Gana, Sierra Leone, Gine Bissau, Senegal, Fildişi Sahili, Mozambik, Sudan ve Yeni Kaledonya’da elektrik sağlıyoruz. Bu ülkelerden bazılarında elektrik ihtiyacının yüzde 100’üne yakınını karşılıyoruz. Yakın gelecekte ‘yüzen santral’ kurulu gücümüzü 10 bin MW’a çıkarmayı planlıyoruz.”
ÜLKE ÜLKE AFRİKA
Karadeniz Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Harezi Yılmaz’ın Afrika kıtasındaki operasyonlarıyla ilgili paylaştığı bilgiler ülke ülke nasıl yayıldıklarını gösteriyor:
“Afrika yolculuğumuz 2015 yılında Gana projesiyle başladı. Gana’ya 500 MW’lık ‘powership’ ile gittik. 2016’da Zambiya’da acil dizel elektrik ihalesi açılmıştı. Biz ‘powership’i anlatarak 45 cent yerine 10-15 cent bandında elektrik sağlayabileceğimizi anlattık. Zambiya’ya ‘powership’ten elektriği Mozambik üzerinden verdik. Irak’ta 2010-2017 arasında çalıştık. Irak’taki kontratımız bitince gemilerimizi Sudan’a götürdük. 2018’den bu yana Sudan’daki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Sudan’daki ‘powership’ kapasitemiz 350 MW. Port Sudan’daki tek elektrik kaynağı Karpowership’e ait. Üç gemimizle elektrik sağlıyoruz.
Zeynep Harezi Yılmaz ardından ibreyi Senagel’e çevirip devam ediyor:
Hazine ve Maliye Bakanlığı 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 il ve bir ilçede deprem tarihi itibarıyla mücbir sebep hali ilan etmiş ve vergi yükümlülükleri ertelenmişti.
Adana, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep (İslahiye ve Nurdağı ilçeleri hariç), Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa ile Sivas Gürün’de mücbir sebep hali 31 Temmuz 2023te sona ererken Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya ile Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde 30 Kasım’a kadar uzatılmıştı.
Bakanlık, en son Kasım 2023’te mücbir sebep hali devam eden Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya ile Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde mücbir sebep halinin 30 Nisan 2024’e kadar uzatılmasını kararlaştırdı.
Bu illerde kaydı bulunan mükellefler, mücbir sebep halinin başladığı 6 Şubat’tan, mücbir sebep halinin sona ereceği 30 Nisan 2024’e kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerini 15 Mayıs 2024 Çarşamba günü sonuna kadar verebilecek.
Bu beyannamelere ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergiler ile 2023 yılı motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksiti ve 2024 yılı motorlu taşıtlar vergisinin birinci taksiti, 31 Mayıs 2024 Cuma günü sonuna kadar ödenebilecek.
Yine bu mükelleflerin, deprem tarihinden önce tahakkuk etmiş, ödeme süresi mücbir sebep hali ilan edilen süreye rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizi ile deprem tarihinden önce ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vadesi mücbir sebep halinin başladığı tarihten sonrasına rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi de uzatılmıştı.
Bu alacaklar her bir vade tarihi itibarıyla ayrı ayrı değerlendirilecek ve ödeme süreleri normal vade tarihlerinden itibaren bir yılı geçmeyecek şekilde uzatılacak.
Peki ama mücbir sebep halinin kalkacağı il ve ilçelerde durum nasıl...