KIZI HAKLI ÇÜNKÜ:
İpek Hanım, eşinin vefatından 4 yıl sonra yeni bir evlilik yaptı. Artık yeni eşinin soyadını alması gerekirken neden hâlâ “Açar”ı kullanmaya devam ediyor?
ESKİ EŞİ HAKLI ÇÜNKÜ:
Biri ölünce geride kalanlar hayatlarına devam etmek zorunda. Tekrar evlenmesi kadar doğal bir şey yok. Ama bu, geçmişte yaşananların silinmesi anlamına gelmez ki.
KIZI HAKLI ÇÜNKÜ:
Sürücü Erdal Unal da onu gideceği yere kadar götürdü.
Şarkıcının motosiklet tepesinden çektiği videoda ikisi de çok eğleniyor görünüyor.
O sırada kasksız olmaları büyük faul tabii ama...
Gençlik aşısı gibi Hande Yener. İnsan gülümseyip “Bravo ya” demeden edemiyor.
Bu, hikâyenin bizim payımıza düşen kısmı.
Siz bir de Erdal’ın havasını düşünsenize:
“Bir gün yine yolda gidiyorum, Hande Yener otostop çekti...”
Bari kadın ve çocukları kurtarsak
◊ Pandemi dalgalar halinde sürüyor. Bu dönemde böyle bir festival yapmaya nasıl karar verdiniz?
- 48 senedir Amerika’da yaşıyorum. Çocukluğumdan beri ruhumda sanatla ilgili hep bir heyecan vardı. Zaman zaman konser projelerimiz oldu. Türkiye’den birçok sanatçı ağırladık. Mesela Türk Günü Yürüyüşü için Mustafa Sandal’ı getirdik. Amerikalıların bir sözü var: “Sky is the limit”.
“Limit gökyüzüdür” anlamında kullanıyorlar. Benim de aklıma Amerika’da daha büyük bir Türk projesi yapmak geldi.
Vatandaşlarımız bir araya toplamak, Türkiye’nin tanıtımını yapmak, Türkiye’deki sanatçı arkadaşlara destek olmak istedik. Projeye inandık ve yapmaya karar verdim. İlk kez böyle bir festival gerçekleşecek.
◊ Daha önceden festival tecrübeniz var mı?
- Benim yok ama ekibimizin var. Oradaki ortağım Serkan Kubat konser alanları yönetiminde tecrübeli. Türkiye ve dünyada birçok uluslararası projede yer almış Levent Süleyman Ağaoğlu ve eşim Jesi Albayrak var.
◊
◊ Ocak, Oğlak burcu. İlişkide nesi daha zor: Aşırı kıskançlık mı, iki güzel sözde yelkenlerin hemen suya inmesi mi?
- İkincisi maalesef. Tatlı dile zaafım var, o yüzden asla gurur yapıp arkamı dönüp gidemem... Kıskançlığımı ehlileştirdim.
◊ Bankacıy-dın, istifa edip “Tebrikler Kovuldunuz!” adında bir kitap yazdın. Anı olsun diye mi, kurumsal hayattan intikam mı?
- (Gülüyor) Yalan yok, intikam en büyük motivasyonumdu ama sadece benim başıma gelen şeyler olduğunu düşünüyordum, herkese ilham olacak bir dertleşme yolculuğuna dönüştü bir anda.
◊ Tek kişilik gösterinin adı “Kaan Sekban Saçmalar”. Hakikaten saçmalıyor musun, saçmalıklarımızı mı yüzümüze vuruyorsun?
22 yaşında ünlü olan arabesk sanatçısı Bergen (Sarılmışer), sahnedeyken kocasının yüzüne kezzap atması sonucu sağ gözünü kaybetti.
Bununla da barıştı, müziğine devam etti, albüm için falan fotoğraf çektirmesi gerektiğinde yüzünün sağ tarafını saçlarıyla kapatıyordu.
“Acıların kadını”nın bitmemişti çilesi, 30 yaşında yine kocası tarafından kurşunlanarak can verdi.
32 sene önce, 14 Ağustos’u 15’e bağlayan gece.
Bugün ölüm yıldönümü.
Hayatının film olmasına karar verildi. Normalde şimdiye çoktan girmiş olması gerekiyordu vizyona.
Sonsuzluk havuzundan kent manzarasının tadını çıkarırken kokteyliniz, minik şişme filamingoyla servis ediliyor. Aman dikkat, rüzgârda hemen devrilebiliyor!
Daha geçen hafta ‘Türkiye’nin en serin 10 noktası’nı seçtik. Eğer burayı daha önce keşfetmiş olsaydım kesin kendi öneri listemin en başına koyardım. İki nedenden: Birincisi; konumu gereği sabahtan akşama kadar sınırsız esiyor. “Hep böyle mi” diye sordum.
“Bu ne ki, bazen uçuyor” dedi garson. İkincisi; havuz sabah serin saatlerde güneş alıyor, öğleden sonra iki gökdelenin arasında gölgede kalıyor ve böylece ısınmıyor. Aşağıda Mecidiyeköy yanarken biz yukarıda üşüdük.
Burası Fairmont Quasar otelinin önden beşinci katı. Otelin şık restoranı Ukiyo’nun terasındaki sonsuzluk havuzu... Önden beşinci kat ama havuz tarafından baktığınızda Mecidiyeköy’ün yüksekliğinden ötürü Adalar’dan Çamlıca Kulesi’ne, Şişli’den Taksim’e kadar bütün kent ayaklar altında.
Ancak göğsünüze kadar gelen serinleme havuzunun (derinliği 120 cm) ucuna kadar gidip şehri izliyorsunuz.
Giriş ücreti hiç ucuz değil. Normalde 350, hafta sonu 500 lira. Fakat hafta sonu ücrete atıştırma tabağı veya açık büfe ızgara dahil: Istakozlar, şişler, köfteler...
◊ Pandemi döneminde eğitime hiç ara vermediniz mi?
- Hem devlet hem de özel tüm İsviçre okulları, Mart 2020 ortasından Mayıs 2020 ortasına kadar iki ay boyunca kapanmak zorunda kaldı. Le Régent da, bu dönemde çevrimiçi eğitim verdi. Mayısta normal eğitim hayatımıza geri döndük. O zamandan beri, pandeminin zirvesinde bile okullarımız açıktı.
Öğrencilerimizi her türlü zorlukta yaşayacak şekilde yetiştiriyoruz. Pandemi döneminde bu felsefemizin sonuçlarını muhteşem şekilde aldık. Çocuklar bütün kuralları uyguladı ve uyum içinde çalıştılar. Çeviklik ve esneklik bizim metodoliojimizde önemli bir alan.
◊ Öğrencileriniz dünyanın en prestijli ailelerinin çocukları. Aileler bu duruma nasıl yaklaştı? Salgında tereddüt etmediler mi?
Pazar günü “Aşısızlar için çember daralıyor” başlıklı bir yazı yazdım.
Aşı olmayanlar için dünyanın çeşitli ülkelerinde alınan tedbirlerden örnekler verip Türkiye’de de durumun paralel bir seyir izleyeceğini söyledim.
Aşı karşıtları çok kızdı tabii. Hem de ne kızmak...
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta yazımı paylaşınca altına gelen yorumları bir okusanız... En hafifi “satılmış kalem”di.
Fakat yapacak bir şey yok. Fırıncılar Odası, Kıraathaneciler Federasyonu, Turizm Yatırımcıları Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarından aşı olmayanlara karşı tavsiye kararları çıktı.
Özetle aşısızı mekâna sokmayın, bünyenizde çalıştırmayın diyorlar.
En son bir ticari kuruluş olan Saran Holding de aşısızlarla yollarını ayırma kararı aldı.