Paylaş
◊ Pandemi döneminde eğitime hiç ara vermediniz mi?
- Hem devlet hem de özel tüm İsviçre okulları, Mart 2020 ortasından Mayıs 2020 ortasına kadar iki ay boyunca kapanmak zorunda kaldı. Le Régent da, bu dönemde çevrimiçi eğitim verdi. Mayısta normal eğitim hayatımıza geri döndük. O zamandan beri, pandeminin zirvesinde bile okullarımız açıktı.
Öğrencilerimizi her türlü zorlukta yaşayacak şekilde yetiştiriyoruz. Pandemi döneminde bu felsefemizin sonuçlarını muhteşem şekilde aldık. Çocuklar bütün kuralları uyguladı ve uyum içinde çalıştılar. Çeviklik ve esneklik bizim metodoliojimizde önemli bir alan.
◊ Öğrencileriniz dünyanın en prestijli ailelerinin çocukları. Aileler bu duruma nasıl yaklaştı? Salgında tereddüt etmediler mi?
- Herkes bir öğretmenle sınıfta olmanın ve sınıf arkadaşlarıyla çevrili olmanın önemini anladı.
Pandemi sırasında bize ulaşan ailelerin çoğu, çocukları için yüz yüze bir eğitim çözümü arıyordu. İster öğrenci, ister öğretmen olsun testi pozitif çıkan veya pozitif biriyle yakın temasta olanlar için acil karantina gibi katı sağlık önlemleri uygulandı.
Ebeveynler de, çocuklarını her hafta sonu istedikleri kadar sık göremeyeceklerini anlamak zorundaydılar. Sonuç olarak, tüm topluluğun kararlılığı sayesinde bu zor zamanları atlattık.
◊ “Doğada eğitim”le tam olarak neyi kastediyorsunuz? Sınıflar doğaya mı taşındı? İsviçre Alpleri’ndeki o soğukta doğada eğitiminizi nasıl sürdürdünüz?
- Açık hava programımız, zorlu koşullar altında dayanıklılık ve liderlik geliştirmeye ve aynı zamanda öğrenci bilincini bozulmamış doğaya karşı artırmaya yönelik. 1.500 metre yükseklikte, eşsiz bir ortamda, temiz havası ve muhteşem manzarasıyla doğanın tüm avantajlarından yararlanıyoruz.
Küçüklerimiz için, hava uygun olduğunda yakındaki ormanda bazı dersler veriliyor. Buradaki asıl fikir, eğitimin dersin sonunda bitmediği.
“Okul olarak yılın ortasında bize katılan öğrencilerden anladık ki eğitimden uzak kalmak çocuklara çok zarar vermiş.”
Çok şey kaçırıyorsun Deniz
“Dur Bi Dinle” programına katılan Deniz Akkaya şişmanlarla ilgili tepki toplayan görüşlerini yineledi:
“Yeme bozukluğu bir duygusal rahatsızlıktır. Bile bile sorunlarına sarılan bir insan intihar ediyor demektir. İntihara meyilli biriyle de arkadaşlık etmem.”
Bir kere Deniz Akkaya tıbben yanılıyor. Çünkü her kilo ille de yeme bozukluğundan kaynaklanan bir şey değil ki. Hipertiroididen tutun, kaza sonrasında kortizon alınmasına kadar birçok başka nedeni var.
Üstelik şişmanlık sağlıksız bir durum evet ama içkiden sigaraya kadar sağlıksız bir sürü tutum var. Bu hepsinin intihara meyilli olduğu anlamına gelmez ki.
Midesini küçülttürüp 30 kilo veren insan mesela... Birden intihara meyilli sınıfından meyilsiz sınıfına mı geçmiş oluyor?
Elimde istatistiki bilgi yok elbette ama kişisel gözlemim şişman insanların daha kalender, daha rahat ve eğlenceli insanlar olduğu yönünde.
200 gram aldı diye depresyona giren birçok fit tanıdığımdan genelde daha neşeli, birlikte vakit geçirilesi insanlar.
Özel hayatında şişmanlarla görüşmemek kişisel tercihi tabii ama...
Bir: Deniz Akkaya bu köşeli bakışıyla çok şey kaçırıyor.
İki: Bari bunu uluorta söylemese de insanları incitmese.
AÇIKLAMA KARNESİ
◊ Hayat bilgisi: 4
◊ Cesaret: 8
◊ Empati: 3
Nesrin Cavadzade asabiyeti
Nişantaşı’nda bir apartman girişinde maskesiz görüntülenen Nesrin Cavadzade sinirlendi; kapı zilinin diyafonuna “Çabuk kapıyı açın!”, gazetecilere de “O fotoğrafları sileceksiniz!” diye bağırdı.
Ses yükseltmeye hiç gerek yok, bir sakin lütfen. Niye mi?
Bir: Maske konusunda bu kadar hassassan kabahat çekende değil, çekilende.
İki: Bugüne kadar “Sil” demekle kimin fotoğrafları silinmiş ki?
Paylaş