Tıpkı hayatı gibi filmi de talihsiz

Kocası tarafından önce kezzapla kör edilip birkaç yıl sonra da kurşunlanarak hayata veda eden Bergen’in ölüm yıldönümü bugün. Fakat talihsiz hayatı gibi, yaşamını konu alan film de “talihsiz” gidiyor ‘Acıların Kadını’nın. Serenay Sarıkaya’dan sonra Demet Evgar da olmadı “Bergen” rolüne...

Haberin Devamı

Tıpkı  hayatı gibi filmi de talihsiz

22 yaşında ünlü olan arabesk sanatçısı Bergen (Sarılmışer), sahnedeyken kocasının yüzüne kezzap atması sonucu sağ gözünü kaybetti.
Bununla da barıştı, müziğine devam etti, albüm için falan fotoğraf çektirmesi gerektiğinde yüzünün sağ tarafını saçlarıyla kapatıyordu.
“Acıların kadını”nın bitmemişti çilesi, 30 yaşında yine kocası tarafından kurşunlanarak can verdi.
32 sene önce, 14 Ağustos’u 15’e bağlayan gece.
Bugün ölüm yıldönümü.
Hayatının film olmasına karar verildi. Normalde şimdiye çoktan girmiş olması gerekiyordu vizyona.
Serenay Sarıkaya oynayacaktı, pandemiden dolayı olamadı.
Sonra katili kocası Halis Serbest çıktı ortaya.
Sanki bir hakkı varmış gibi kendi rızası olmadan filmin çekilemeyeceğini iddia etti:
“Ben mahkemede sorgulandım ve cezamı çektim. Bu nedenle kimse beni sorgulayamaz. Kafanıza göre yazdığınız filmle toplum nezdinde kimseyi alaşağı edemeyeceksiniz. Bu filmi çekmek için kime sorup kimden izin aldılar? Benim iznim olmadan kimse bu filmi çekemez.”
Öldüğünde “Seni mezarında bile rahat bırakmayacağım” demişti kocası. O yüzden annesi demir parmaklıkla kapattı mezarını.
Halis Serbest söylediğini yaptı, mezarında bile rahat bırakmadı Bergen’i ama kimse bu pişkin tavrı ciddiye almadı tabii.
Serenay Sarıkaya olmayınca Farah Zeynep Abdullah, Burcu Biricik, Demet Evgar gibi oyuncuların ismi geçmeye başladı.
Demet Evgar’a teklif de gitti ama takvimi dolu olduğu için en son o da reddetti “Bergen” rolünü.
Talihsiz hayatı gibi, yaşamını konu alan film de “talihsiz” gidiyor ‘Acılar Kadını’nın.
Keşke şu film olsaydı da ölüm yıldönümünde alkışlarımızla anabilseydik kadına şiddetin ilk sembol isimlerinden Bergen’i.
Ne diyelim, geç olsun da bari güzel olsun.

Haberin Devamı

Pavyon kurtuluş değil, bataklıktır!

Popstar Alaturka yarışmasında birinci olarak tanınan Mehtap (Yılmaz) “Paylaş Benimle” programında pavyon günlerinde neler yaşadığını anlattı:
“Pavyonda masaya oturmadım. Hep sahnedeydim. Hiçbir zaman gülmedim, hep ciddiydim. Masadan teklif gelince kabul etmiyordum, onlar da işime son veriyordu. Kulise giriyordum, 10 kız sırayla yatıyordu. Hepsinin üstünde masa örtüsü... Kızları ayıltmaya çalışıyorlar ki müşterinin masasına tekrar gitsin! Dayak yiyenler, senet imzalatılanlar. Emniyet müdürlüğünden, cinayet şubeden gelirlerdi ‘Bu kızı tanıyor musunuz?’ diye. Çünkü öldürülüp atılmış bir köşeye... Sakın bu hayata özenmeyin. Pavyon kurtuluş değil, bataklıktır!”
Mehtap’ın pavyonlar hakkında diğer anlattıklarını biliyorduk da en sondaki cümle çok vurucu:
“Pavyon kurtuluş değil, bataklıktır!”
Demek öyle bir düzen kurmuşuz, öyle bir ortam yaratmışız ki pavyonu bile “kurtuluş” olarak gören kadınlar var bu ülkede.
Biz nerede yanlış yaptık, neresinden başlayıp düzelteceğiz, insanın aklı şaşıyor.

AFET GÜNLÜĞÜ

Haberin Devamı

Bunlar da geçer

Bu bölümü salgındaki notlarımı paylaşmak için “Pandemi Günlüğü” başlığıyla açmıştım ama artık karşılamıyor.
Çünkü korona felaketiyle eşzamanlı başka başka afetler yaşıyoruz.
Yangınlar bitmeden seller başlıyor, neye üzüleceğimizi, kim için dertleneceğimizi, nereye yardım yapacağımızı şaştık.
Ünlüsü, ünsüzü, sıradan gönüllü, STK gönüllüsü... Herkes yorgun. Kalp yorgunu.
Benim sığınabildiğim tek alan tarih. Ülkemiz çok daha büyük zorluklardan alnının akıyla çıkmayı bilmiş, bunlar da geçer deyip moral bulmaya çalışıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları