Bilime, ekonomiye, siyasete, spora yön veren isimler koronavirüs aşısıyla ilgili görüşlerini paylaştı.
*
Hepsi farklı sözcükler, farklı cümlelerle aşının önemini anlattı. Tek ortak noktaları ise aşı olmanın bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk olduğunu anlatmalarıydı.
*
Aslında verilen mesaj çok açık: “Keşke demeden aşı olun.”
*
“Neden keşke diyelim ki?” sorusunun cevabını öğrenmek isteyenlere 3 farklı adres vereceğim. Gidip sorunun yanıtını bizzat öğrensinler.
*
Manavgat yangını boyunca bölgede tam 20’ye yakın mahalle gezdik. Her birinde ayrı bir hikâye vardı.
*
Beni en çok Kalemler etkiledi! Attığım her adım, çektiğim her fotoğraf karesinde siyah-beyaz bir filmin içinde gibiydim.
*
Genzi yakan kül kokusu, kararmış toprak, ağaçlar, evler… Yaşamın tüm renkleri silinmişti Kalemler’de! Alevlerin gücüyle adeta taşlar bile yanmış, kömür karası olmuştu. Yeri 2-3 santim kazdığımızda toprağın özüne ulaşabiliyorduk.
HÜZNÜN RENGİ VAR MI?
Bugün bana, “Hüznün bir rengi var mı?” diye sorsanız, hiç duraksamadan, “Kül rengi” derim.
*
Bu sefer öyle olmadı. Manavgat’a düşen ateş tüm Türkiye’yi yaktı kavurdu. 6 gündür nöbetteyiz.
*
Gazete sayfalarına koyduğumuz her fotoğraf kalbimizi dağlıyor. Ölümler, küllerin altında yitip giden hayaller nefesimizi kesiyor.
*
İçimizi umutla dolduran tek şeyse her felakette ortaya çıkan isimsiz kahramanlar.
*
Çok şükür oteller doldu, kent esnafı rahat bir nefes aldı.
*
Bu yoğunluğun ceremesini hiç şüphesiz en fazla turizm çalışanları çekti.
*
Sadece otel içinde çalışanlar mı?
*
Elbette hayır.
*
Özgürlüğümüzü, alışkanlıklarımızı ve tabii sevdiklerimizi…
*
2 yıldır bambaşka bir dünyada nefes alıyoruz.
*
Tam umutsuzluğa kapılırken bilim insanlarının aşı müjdesi ile umutlarımız yeniden yeşerdi.
*
Aşılanan kişi sayısı arttıkça vakalar düştü, hızla normalleştik.
Meğer yaramız ne kadar derinmiş!
*
4 satırlık basit bir tespit insanların bam teline dokunmuş.
*
Demek ki hüsnü kuruntu yapmıyorum diyerek işin aslını icra makamına sordum.
*
Kime?
*
Yaşadığımız kente maalesef durum tam da bu…
*
Ana yol, ara sokak, bulvar, çevre yolu hiç fark etmez!
*
Yeni dökülmüş asfaltımız, yeni döşenmiş kaldırımımız var diye sevinmeyin.
*
Çünkü bu hizmetten haberdar olan diğer kurumlar jet hızıyla harekete geçecek.
Neden? Çünkü maalesef planlı bir kentte yaşamıyoruz. Bu plansızlığı görmek için mimar olmaya, öyle detaylı bir inceleme yapmaya da gerek yok.
*
Sadece falez bandındaki yapılaşmaya şöyle bir göz atsanız ne demek istediğimi zaten anlarsınız.
*
Tabii bir de güvenli yapı sorunu var.
Hep var olan ama sadece depremlerden sonra hatırladığımız!
*