Paylaş
Çok şükür oteller doldu, kent esnafı rahat bir nefes aldı.
*
Bu yoğunluğun ceremesini hiç şüphesiz en fazla turizm çalışanları çekti.
*
Sadece otel içinde çalışanlar mı?
*
Elbette hayır.
*
Tesisler dışında da çok ciddi bir mücadele vardı.
*
Özellikle de turizm şoförleri hayli hırpalandı.
*
Ne yazık ki bu süreçte çalışma kuralları da yine ihlal edildi.
*
Aleni şekilde çalışma saatlerine uyulmadı!
*
Müşteri memnuniyeti adı altında uykusuz şoförler yine yollara çıktı.
*
Geçmişte bu konuyla ilgili onlarca haber yaptım.
*
Şafaktan gece yarısına kadar direksiyon sallayan emekçilerin anlattıkları kan dondurucuydu.
*
Direksiyon başında uyumamak için ağzının içinde iğne çevirdiğini anlatanlar bile vardı.
*
Taraflar hep aynıydı.
*
İnsani koşulların dışında çalıştırılan turizm şoförleri, her şeyi doğru yaptığını söyleyen kamu ve özel kurumlar.
*
Geçen hafta bir ilan gördüm. Turizm sektöründe çalıştırılmak üzere şoför aranıyordu.
*
Üşenmedim aradım, şartları sordum.
*
Telefonda bilgi vermediler.
*
Bir dostuma rica ettim, görüşmeye gitti.
*
Gitmez olaydı!
*
Şartları duyunca bu kadar da olmaz dedim.
*
Kullanılacak araç 16+1 kişilik minibüs.
*
Mesai başlangıcı: 05.00.
*
Mesai bitişi: 01.00.
*
Ertesi gün mesai başlangıcı yine 05.00.
*
Maaş: 3 bin TL…
*
Yani işin özeti şu:
Şafakla kalk, gece yarısı evine dön. Duş al, yemek ye, uyu (2 ya da 3 saat) sonra yine direksiyon başına geç!
*
Özel hayat mı? O da ne!
*
Böyle bir sistem içinde kaza yaşanmaması mümkün olabilir mi?
*
Lütfen ilgili kurumlar bu konuyu yeniden ele alsın ve ciddi bir denetim mekanizması oluştursun.
*
Aksi takdirde şarampole devrilen tur araçlarını yazmaya devam ederiz!
22 MİLYON AŞISIZ
Hürriyet muhabiri Meltem Özgenç yazınca öğrendik: 22 milyon 182 bin kişi sırası gelmesine rağmen aşı olmamış. Bu korkunç bir rakam. Bu kadar ölüme rağmen nasıl böyle bir karar alınabiliyor anlam veremiyorum. Demek ki bizim sorunumuz aşı temini değil, aşıya ikna edememek. O yüzden daha önce gündeme gelen aşı ikna timlerinin yapısı daha da genişletilmeli. Aksi halde toplumsal bağışıklık için gerekli olan aşı oranına ulaşmamız çok zor görünüyor.
BU NASIL EL ATMAK!
Barbaros Aile Çay Bahçesi bu kentin simgeleri arasındaydı. Vatandaşın soluklandığı, Deniz Baykal nöbetindeki muhabirlerin sığındığı bir limandı. Yıllarca hizmet verdi. Sonra bir anda kebapçıya dönüştü. Pandemi başlayınca yıkıldı, döküldü. Şimdi ise Antalya Büyükşehir Belediyesi şirketleri arasında yer alan EKDAĞ sorumluluğu eline almış. Ama ne almak! Çevresine onlarca tabela dikilmiş, dikilirken tahta korkuluklar yıkılmış. Çiviler, demir çubuklar kaldırımlara saçılmış. Mızrak gibi sivri kalaslar çocukların oynadığı parklara, yürüme yollarına atılmış. Şirket astığı tabelada “Merak etmeyin biz buraya el atacağız” diyor ama el atarken yıkıp döküyor. Umarım EKDAĞ Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gökçe zaman kaybetmeden harekete geçerde bu çirkin tablo ortadan kalkar.
KEMER’İN YÜZÜ GÜLÜYOR
Uzun süredir Kemer’e gitmemiştim. Geçen hafta gittim, gözlem yaptım. Hayli turist var sokaklarda. Esnaf mutlu. Ama çok ciddi bir trafik sorunu oluşmuş. Yerli turist yoğunluğunun buna etkisi var sanıyorum. Yine de yeni yollar açılmalı, talebe göre düzenlemeler yapılmalı bence. Sokaklar pırıl pırıldı. Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu daha önce gündeme gelen çöp sorununu aşmış gibi gözüküyor.
Paylaş