Şahver Kaya

5 Akıllı Şehir Çözümü

5 Mart 2019
Bir şehir düşünün tüm dijital teknolojileri kullanarak şehirde yaşayanların hayat kalitesini muhteşem bir şekilde artırmış olsun. Bu şehrin yöneticilerinin aklı fikri bu şehirde yaşayanların yaşam kalitesini yükseltmek olsun. Ve bunun için teknolojiye sarılsınlar. Mesela şehrin tarım ürünlerini hemen bu şehrin yakınında bulunan aileler bütünsel bir şeffaflık ve güvenlik içinde üretsinler. Aracılar falan olmasın! Her detay sağlam bir teknoloji altyapısına kaydedilsin. Üretim için herhangi bir kişiye veya gruba yakın aileler seçilmesin. İşini en doğru ve iyi yapanlar şeffaflık içinde seçilsin.

Hatta örneğin, bu ürünlerin şehrin hangi noktalarında satılacağı belirlendikten sonra, o satış noktalarında hangi satıcıların yer alacağına belediyeden birinin kent halkı için karar vermesi yerine, o bölgenin aktif yurttaşları kendileri karar versin. Veya şehirde gerçekleşecek bazı önemli projelerde şehir yönetimleri yerel seçimden yerel seçime değil, sürekli olarak yurttaşların nabzını tutabilsin.

Enerji ve su dağıtımlarında yaşanan kayıpların önüne geçilsin. Tüm kayıtlar güvenli bir şekilde tutulabilsin.

Bu ütopik bir dünya değil.  

Bu teknolojiler var.  

Kore’nin başkenti Seul büyük şehir belediye başkanlığı blokzinciri altyapı çözümlerine 1 Milyar dolar yatırım yapacağını açıkladı geçen hafta. Durup dururken değil, Koreli bir platform projesi ile yaptığı uzun dönemli pilot sonrasında bu kararı aldılar.

Akıllı şehir konseptinin altyapısını blokzinciri, IoT ve 5G gibi teknolojiler oluşturuyor. Bugün sizlerle blokzinciri teknolojisinin akıllı şehir konseptiyle günlük yaşamımızı kolaylaştırabileceği beş temel kullanım alanını paylaşmak istiyorum.

Bu arada üzülerek izliyoruz ki, yaklaşan seçimler arifesinde akıllı şehir konseptini pek duymadık. Bu konsept ve getireceği dönüşüm, kent halkının hayat kalitesinde çok büyük bir artış yaratacak.  Bu bakımdan ben bu eksikliğe üzülüyorum doğrusu. Keşke dijital teknolojilerle yaratabilecekleri dönüşüm adayların ana gündeminde olabilse!

Umuyoruz bu konu daha da gecikmeden yerel yönetimlerin gündeminde önemli bir yer almaya başlar.

Yazının Devamını Oku

Bilerek yanlış yönlendiriliyoruz!

19 Şubat 2019
2017 yılında JP Morgan Genel Müdürü kripto paralar için “Bu lale çılgınlığından bile beter. Birilerinin başına kötü işler gelecek” gibi açıklamalar yapmıştı.

O dönem de dahil olmak üzere, bu bankanın önemli bir blokzinciri çalışma grubu olduğunu biliyoruz.

Ve geçen hafta JP Morgan kendi dijital parası JPM Coin’i duyurdu.

Şu anda IMF Türkiye masası başkanı olan ve Türkiye’de yakından takip edilen Nouriel Roubini ise kelimenin tam anlamıyla paldır küldür bir açıklama yaptı:

“Yeni JPMorgan kripto coin’inin Blockchain’le ne gibi bir bağlantısı var? Halka açık değil, özel. İzinsiz değil, izinli. İşlemleri doğrulamak için güven gerektiren yetkililer gerekiyor, güven gerektirmeyen değil. Merkezsiz değil, merkezi. Buna kripto demek şaka gibi bir şey.”

Ben bu manşetlerde kendine yer bulmaya çalışırcasına hep aykırı açıklamalar yapan bu Nouriel Bey’e hiç katılmıyorum.

Açıklayayım.

Tarihte hiçbir zaman kurulu düzene sahip olan firmalar ani bir girişimle yeni bir teknolojiye geçmemiştir. Bu işin doğasına aykırıdır.

Babam bana küçükken hep “merdiveni basamak basamak çıkmak gerekir, aksi taktirde enerjin biter ve ileri gidemezsin” derdi.

Yazının Devamını Oku

Bu teknolojinin en iyi konuşmacı listelerinden biri haftaya İstanbul’da!

14 Şubat 2019
Zamanın başlangıcından bu yana insanoğlu sınırsız bilinmezlikle baş etmenin yolunu listeler yapmakta bulmuş. Etrafımızdaki her şeyi listelere dönüştürmüşüz. Umberto Eco “listeleri çok seviyoruz, çünkü ölmek istemiyoruz” diyor. Belki de bilinmezlikten uzaklaşıp, kendi dünyamızı oluşturmanın bir yolu listeler.

Listeler matematikle beraber birçok alanda karşımıza çıkıyor.

1300’lü yıllardan bu yana bugün muhasebeden de bildiğimiz ve kullandığımız çift defter tutma yöntemi bir matematiksel konsept olarak karşımıza çıkıyor. 1. Endüstri devrimiyle beraber gelen finansal krizde İngiliz bir tüccar kaldığı zor durumdan çıkışın yolunu hesaplarını daha detaylı olarak incelemekte ve listelerde buluyor. İşte bugün kullanılan çift defter tutma muhasebe konsepti 1772 yılında hayata geçiyor.

1800’lü yıllardan bu yana iş insanları hesaplarını kendi kafalarında değil, güvendikleri bir üçüncü kişinin tutmasına ve yönetmesine alışa geldi. Bugün ise sadece hesaplar değil, bireyler hakkındaki en ince detaya ait listeler ticari kuruluşların elinde.

Google 700 milyar dolarlık bir pazar değeri ile hepimizin İnternet’teki tarihçesini tutuyor ve hangi ürünlerin ve servislerin bize gösterileceğine karar veriyor.

Facebook arkadaşlarımızın listesini tutuyor ve onlarla ilgili hangi bilgilerin bize gösterileceğine karar veriyor. Bu servis için 400 milyar doları aşan bir pazar değeri ile ödüllendiriliyor.

Birileri tüm bunların farkında. Sürüden farklı hareket eden bir grup bilim adamı ve yazılımcı son elli yıldır bir alternatif araç geliştirmeye çalışıyor. Bu araç matematik kurallarına dayalı blokzinciri olarak isimlendirilen teknoloji. 

Son on yıldır ise yepyeni bir yaklaşımla karşı karşıyayız. On yıl önce kimliği hala muammalı biri veya birileri, bu teknolojinin ilk kullanım alanı olan dijital para birimini ortaya koydu.

Yazının Devamını Oku

5G ve Blokzinciri Ekonomisi

5 Şubat 2019
Teknolojinin hayatınızı değiştirdiğini mi düşünüyorsunuz? 5-10 yıl sonrasını bekleyin.  Hem kişisel, hem de profesyonel hayatınızın merkezi haline gelecek ve katlanarak büyüyecek dönüşümü bekleyin. Bu hayallerimizin ötesinde bir dönüşüm olacak.

İnsanlık tarihi belki de böyle büyük bir dönüşümü, bu kadar hızlı bir şekilde hiç deneyimlememiş olabilir.

5G teknolojisinin yaygınlaşması ile birlikte bugün kısıtlı olarak denemelerini gördüğümüz yapay zekâ ve blokzinciri gibi teknolojilerin doğrudan günlük hayatın parçası haline geldiğini göreceğiz.

Geçen hafta Davos’da elle tutulur bir karar alınmadığını yazmıştım. Ancak bazı liderler arasında konuşulan konuların başında 5G, yapay zekâ, blockzinciri gibi teknolojiler geliyordu. Vizyoner liderlerin bu yeni teknolojiler üzerine odaklanmış olması, daha kazançlı, üretkenliğin daha yüksek olduğu bir geleceğe yönelik inancımızı güçlendiriyor.

Bu teknolojilere hazırlıkların bugünden yapılması gerekiyor. Örneğin İtalya’da yeni bir düzenleme gündeme geldi geçtiğimiz günlerde. İtalyan Senatosu Anayasa İşleri Komitesi tarafından onaylanan kararname yeni kanunlarla alakalı belgelerin blokzinciri teknolojisi ile kaydını öneriyor.

İtalya’da şu andaki koalisyon hükümetinin önemli bir parçası olan 5 yıldız hareketinin kurucularından Gianroberto Casaleggio’nun oğlu Davide Casaleggio blockzinciri konusunda çok aktif. Davide’nin görünürde hükümetle bir alakası yok, ancak geçen yıl New York Times’da çıkan bir yazı Davide’nin hükümeti perde arkasından kontrol eden esas kişi olduğunu iddia ediyordu. Eğer böyle ise ne mutlu İtalya için, zira Davide sadece teknolojiyi takip eden biri değil, aynı zamanda bu konuda orijinal çalışmalar da ortaya koyuyor. Aralık ayında Dubai’de bir toplantıda karşılaştığımda doğrusu hem kendi bilgi seviyesi, hem de etrafında bulundurduğu bilgi ve deneyim seviyesi yüksek kişiler dikkatimi çekmişti.

5G veri ekonomisinin yakıtı olacak

Potansiyel olarak blokzinciri teknolojisi 5G ağında iş modellerinin temel çerçevesi olabilir. Tam anlamıyla çalışan 5G ağı merkezi olmayan blokzinciri teknolojilerinin çok çabuk yaygınlaşmasında büyük bir etken olabilir.

5G blokzinciri, yapay zeka, VR & AR gibi bir çok yeni teknolojinin kullanım alanlarını hızla artıracak kuvvetli bir katalizör görevi görecek. Veri ekonomisinin yaygınlaşması ile otonom arabalar, robotlar ve daha birçok yeni teknolojiye ait kullanım alanı günlük hayata inecek ve ulaşılabilir hala gelecek.

Yazının Devamını Oku

Davos'ta yeni bir şey yok 

29 Ocak 2019
22 ve 25 Ocak tarihleri arasında İsviçre’nin bembeyaz karlar altındaki romantik Davos şehrinde gerçekleşen toplantıda birçok dünya lideri hazır bulundu. Bunun yanı sıra Apple gibi teknoloji devlerinin liderleri de hazır bulundu. Apple lideri ilk kez bu toplantıdaydı.

 

Toplantı süresince özellikle dört lider tarafından tartışılan konu, bireylerin özel bilgilerini ve özgürlüklerini hızla ele geçiren teknolojilere karşı küresel toplumun nasıl cevap vermesi gerektiğiydi.

Çin tüm teknoloji imkanlarını kullanarak vatandaşlarını yüz tanıma algoritmaları ile dışarıda ve içeride sürekli olarak izliyor.

ABD ise dünya pazarlarını ele geçirmiş Apple, Google, Amazon ve Facebook gibi şirketlere tüm kontrolü vermiş durumda.

Merkel “bu iki yaklaşım da AB için doğru olamaz, bizim bireysel özgürlüklere önem veren bir yapı yaratmamız gerekiyor” diyordu. 2018 ilk yarısında uygulamaya alınan GDPR kuralları zaten bu yönde atılmış güzel bir adımdı.

Merkel yapay zekâ ve genetik mühendisliği konusunda küresel çerçeve ihtiyacına özellikle dikkat çekti. Çin bu iki alanda büyük yatırımlar yaptı ve şu anda dünya lideri. Geçtiğimiz yıl bir Çinli doktor bir bebeğin genlerini tasarladığını ve bu bebeğin 2018 yılında doğduğunu duyurmuştu.  Ancak büyük tepkiler karşısında bu doktor hemen ev hapsine alındı, bu araştırma projesi sonlandırıldı ve doktor ortadan kayboldu.

Merkel bunları söylüyordu ancak o da farkındaydı ki AB ülkeleri ne yazık ki teknoloji konusunda hala bir varlık gösterebilmiş değildi. Özellikle veri yönetimi ve güvenliği konusunda kanun yapıcı veya kural koyucu olabilmek için AB’nin de bu yeni teknolojilerde varlık göstermesi gerekiyordu.

Daha geçen hafta Fransa, vatandaşlarının bilgilerini habersizce analiz eden, onları bu verilerle manipüle ederek reklam satışı gerçekleştiren ve gelir elde eden Google şirketine 50 Milyon Euro ceza verdi.

Yazının Devamını Oku

“İnsanlık tarihinin en acımasız şirketleri”

22 Ocak 2019
Son birkaç yıldır giderek artan kıpırdanmalar var teknolojistler arasında. Öyle gazetelerde falan da pek yer almıyor bu kıpırdanmalar. Dünyanın en kaliteli eğitimini almış ve insan hayatını doğrudan etkileyen çözümler geliştiren teknolojistler gidişattan rahatsız, hem de çok rahatsızlar …

Bu grup dünyanın en büyük şirketlerinde çalışan mühendislerden, ürün müdürlerinden, veri bilimcilerinden oluşuyor. Geçen hafta bu köşede yazdığımız gibi veri hırsızlığından ve şirketlerin bu konuda aksiyon almamalarından veya alamayışlarından rahatsızlar.

Dünyayı daha iyi bir yere dönüştürmek ve teknolojide kendi geleceklerini inşa etmek için yola çıkmış birçok kişi artık bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkında.

Bu kişiler Google, Facebook, Amazon veya Uber gibi teknoloji devlerinin çalışanları çoğunlukla. Şirketlerinin uyguladığı politikaların etik olmadığını ve almaları gereken önlemleri alamadığını düşünüyorlar. Rahatsızlıklar cinsel istismardan, yapay zekanın etik kullanımı konusuna kadar geniş bir yelpazede.

2000’li yıllarda Amerika’da IBM’de yazılım mühendisi olarak çalıştığım dönemde IBM ve diğer tüm teknoloji şirketleri bu konuların konuşulmadığı, insanların işlerine odaklandığı yapılardı.

Ancak o dönemde teknoloji bugün olduğu gibi tüketiciye doğrudan dokunmuyordu. Sosyal medya kavramı yaşamın parçası değildi. Veriler böylesine fütursuzca ele geçirilmeye çalışılmıyordu.

O dönemde bizler diğer şirketlerin teknoloji ihtiyaçlarını çözmeye odaklanmıştık. Benim odaklandığım konu diğer yazılımcılar için ürünler geliştirmek ve bu ürünleri değişik pazarlarda kullanılabilir kılmaktı.

Bugün 20’li ve 30’lu yaşlarda olan teknolojistler sosyal medya ve tüketiciye yönelik diğer teknolojilerin sonucu olarak ortaya çıkan veri okyanusunda büyüdüler.

2000’li yılların başındaki teknoloji paradigması ile bugünün paradigması çok farklı. Bugün 20’li ve 30’lu yaşlarda olan birçok teknolojist ürettikleri teknoloji çözümlerinin tüketiciye nasıl zarar verdiğini birbirini takip eden skandalların da katkısı ile artık çok iyi biliyor.

Yazının Devamını Oku

2018 yılının en büyük veri hırsızlıkları

17 Ocak 2019
Geçen sene kişisel bilgileriniz çalınmadıysa çok şanslısınız.

Yüzbinlerce kişi sizin kadar şanslı değildi geçen yıl…

Dünyanın en büyük şirketleri bizim verilerimizi korumadı ve koruyamıyor.

9 Ocak 2018 günü bu köşede 2018 yılının ana temasının siber güvenlik olacağını yazmıştık.

Yıl boyunca aldığımız haberlere baktığımızda güvenlik eksikliğinin ve ticari firmalarca kişisel verilerimizin hoyratça kullanımının devam ettiğini görüyoruz.

Peki ne oldu geçen yıl?

 

British Airways - 380,000 kayıt

Ağustos 21 ile 5 Eylül tarihleri arasında British Airways ile uçanlardansanız ve işlemlerinizi uygulama veya web sitesinden yapmış iseniz isminiz, adresiniz, email adresiniz ve ödeme metodunuzla ilgili detaylar çalınmış olabilir. Havayolu şirketi pasaport ve seyahat detaylarının çalınmadığını bildirdi.

Yazının Devamını Oku

Kahraman ile korkak arasındaki fark nedir?

8 Ocak 2019
Aslında ikisi arasında çok fark yoktur.

İkisinin de içlerinde hissettikleri duygular tıpatıp aynıdır.

İkisi de kaybetmekten ve ölmekten korkarlar.

Birinin içinde hissettiği korkuyu aşıp, gerekeni yapabilmesi onu kahraman yapar.

Diğerinin korku karşısında donup kalarak, gerekeni yapamaması ise onu korkak yapar.

Bu köşede en son “Bankaların korktuğu teknoloji hangisi” başlıklı bir yazıya yer vermiştim. Bu yazıya çok değerli cevaplar aldım. Belli ki hassas bir noktaya parmak bastım diye düşünmeden edemedim. Yazıma en detaylı cevabı Sayın M. Özdeniz yazmış.

Sayın Özdeniz çok detaylı bir şekilde blok-zinciri teknolojisini bize anlatmış ve bu dağıtık sistemlerin hack edilme olasılığının daha yüksek olması sebebiyle daha riskli olduğunu değerlendirmiş. Ancak bir alternatif çözümün olmasından da memnun. Ancak Sayın Özdeniz bu teknolojiden finansal servis sağlayıcılarının, yani bankaların değil, son yazımızda değindiğimiz uluslararası ödeme işlemlerinin çoğunluğunu gerçekleştiren Belçika merkezli SWIFT şirketinin korkması gerektiğini belirtmiş.

Doğrusu genel olarak Sayın Özdeniz’e katılmakla beraber, bazı konularda pek aynı fikirde olamadım kendisi ile.

Yazının Devamını Oku