◊ 5 adet yumurta
◊ 4 kahve fincanı tozşeker
◊ 1 kahve fincanı su
◊ 5 kahve fincanı un
◊ 1 çay kaşığı tuz
◊ 1 paket kabartma tozu
◊ 1,5 su bardağı un
◊ Yaklaşık 6 su bardağı un
◊ 1 su bardağı sıvıyağ
◊ 1 su bardağı eritilmiş tereyağı
◊ 3 yemek kaşığı yoğurt
◊ 1 çay kaşığı kabartma tozu
◊ 1 paket vanilya
İçi için:
MALZEME LİSTESİ
◊ 1 su bardağı ılık su
◊ 1 yemek kaşığı toz maya
◊ 1 tatlı kaşığı toz şeker, tuz
◊ Yarım su bardağı tereyağı
◊ Aldığı kadar un
Üzeri için:
Büyük acıların ve trajedilerin yaşandığı savaşlarla Balkanlar parçalanmış ve yeni devletler ortaya çıkmıştı. Bosna Hersek, Makedonya, Arnavutluk ve Hırvatistan’a 10 yıl önce yaptığım ilk seyahatte savaşların izlerini silmeye çalışan toplumları gözlemlemiştim.
Daha sonraki Balkan gezilerimde ise bir yemekçi gözüyle, yüzyıllar boyunca bu bölgelerde hüküm süren Osmanlı’nın yemek kültürünün izlerini aradım.
Ne yazık ki Osmanlı saray mutfağında veya imarethane aşhanelerinde yapılan yemek ve içeceklerin pek çoğu Balkanlar’da yoktu. Elbette ki dünyada her etnik kültür topluluğu, yaşadığı coğrafyada yetişen tahıllar, sebze ve meyvelere uygun bir mutfak çeşitliliğini ortaya koyar.
Hayvancılık ürünleri, kendi dini inancına uygun beslenme şeklini, atalarından miras kalan geleneksel ve yerel yemekleri pişirmeye devam eder. Ancak Balkanlar’da etkin ve yaygın olan mutfak ne Osmanlı ne Avusturya ne de Macaristan mutfağıydı. Her tarafta İtalyan mutfağının çok güçlü bir etkisi vardı. Her yerde makarna, pizza, balık, risotto sunuluyordu.
İşte Sırbistan’dan 2006 yılından ayrılıp ayrı bir cumhuriyet kuran Karadağ-Montenegro seyahatimde de çok fazla İtalyan-Venedik mutfağı etkisi gözlemledim.
◊ 125 gr. tereyağı (buzdolabından yeni çıkmış olmalı)
◊ 1,5 çay fincanı un
◊ 2 yemek kaşığı soğuk su
◊ 1 çay kaşığı tuz, tozşeker
Üzeri için:
◊ 500 gr. vişne (dondurulmuş veya taze kullanabilirsiniz ama çekirdekleri çıkmış olmalı)
◊ Yarım su bardağı tozşeker
◊ 2 su bardağı pilavlık bulgur
◊ 2 yemek kaşığı zeytinyağı
◊ 1 yemek kaşığı salça
◊ 6 su bardağı ayran
◊ 15-20 yaprak ebegümeci
◊ Yarım demet dereotu ve maydanoz
◊ 8-10 yaprak taze nane
Kahramanmaraş Dulkadiroğlu Belediyesi uzun süredir eski bir konağı mutfak müzesine dönüştürmek için çalışmalar yapıyordu. Açılışa katılmak için söz vermiştim.
Çok sıcak bir yaz gününde Kahramanmaraş Havalimanı’na inerken sağ tarafta bol ormanlı efsanevi Ahir Dağı, altımızda ise Aksu Nehri’nin geçtiği çok verimli bir ova görüntüsü vardı.
Orta Anadolu, Doğu Anadolu, Mezopotamya ve Kilikya bölgeleri arasında bir geçiş yolu olan Kahramanmaraş, aynı zamanda Akdeniz şehri.
Bütün bunları bize anlatan, uçakta ahbap olduğumuz Kahramanmaraşlı ailelerle heyecanlı bir şekilde yemekleri de konuşmayı ihmal etmedik.
Kız istemeye giden başka bir ailenin ise tatlı heyecanına ortak olduk.
Güler yüzlü, misafirperver belediye çalışanlarıyla mutfak müzesinin olduğu eski şehre doğru yola çıktık.
Bir zamanlar Ermeni, Yahudi ve Türk ailelerinin barış içinde yaşadıkları eski mahallenin dar sokaklarında yürürken sanki bir zaman tüneline girmiş gibiydim.
MALZEME LİSTESİ
◊ 400 gr kuşbaşı tavuk eti
◊ 3 yemek kaşığı zeytinyağı
◊ 2 adet orta boy havuç
◊ 2 adet orta boy kabak
◊ 1 su bardağı hazır süt kreması
◊ 1 su bardağı süt