Dionysos: Doğanın içinde saklanan kendine özgü bir dünyası var. Kumlubük’ün güzelliği, mis gibi havası ve zevkle inşa edilmiş taş evler kucaklıyor konukları. Kartal yuvası gibi yüksek bir noktada. Etrafınız orman, manzaranız deniz. Otel, birbirinden bağımsız ve her biri manzaralı 43 taş eve sahip. Sahilde değil ama özel plajı var ve ücretsiz servisleriyle 5 dakikada plaja ulaşılıyor. Sonsuzluk havuzunun keyfiyse bir başka.
(0252) 476 79 57-58
Golden Key: Bördübet, Datça Yarımadası’nın Gökova Körfezi’ni kucakladığı bir doğa harikası. Otelin müstakil ev şeklindeki konaklama birimleri; romantik, aile, hayvan dostu gibi farklı konseptlere göre düzenlenmiş. Otele ait bir adacık var, kendi tekneleriyle götürüyorlar. Mutfakta hem kahvaltı hem de akşam yemeklerini hazırlarken çevre köylerden gelen yöresel ve mevsiminde ürünleri kullanıyorlar.
(0252) 436 92 30-(0530) 604 55 20
Cook’s Club Adakoy: Tatilden beklentiniz her şeye biraz uzaktan bakmaksa en doğru adreslerden biri. Marmaris Körfezi’nin güneyindeki otelde, birbirinden farklı mimari özelliklere sahip 151 oda var. Cantina Restaurant’ın yedi ayrı yemek pişirme istasyonunda her öğün değişen menü, doğal ve taze ürünlerle anında pişiriliyor. Tesisin önündeki koylarda üç özel plajı ve tatlı su yüzme havuzu mevcut.
(0252) 422 00 01-(0538) 779 50 01
Club Amazon: 1980’den günümüze, Bördübet’teki çam ve günlük ormanları arasına gizlenmiş bir aile işletmesi olan tesis, glamping için en güzel adreslerden biri. Farklı oda tiplerinden ağaçları ve gökyüzünü izleyerek uyuyabildiğiniz Çingene arabaları ve cam tavanlı mini van tipi araçlar çok keyifli. Ormanın ortasındaki yüzme havuzunun yanı sıra otele ait plaja kanoyla veya kısa bir orman yürüyüşüyle ulaşabiliyorsunuz.
(0252) 436 91 11
Nostaljik bir adres
D Resort Ayvalık Murat Reis
Bir dönemin unutulmaz Yeşilçam filmlerine ev sahipliği yapan D Resort Ayvalık Murat Reis, baştan aşağı yenilenerek misafirleriyle yıllar sonra yeniden buluştu. SPA merkezi, spor salonu, eşsiz lezzetteki yemekleri ve güler yüzlü profesyonel ekibiyle misafirlerine unutulmayacak bir tatil vaat eden otel; Kuzey Ege’nin en özel yerlerinden biri olan Şeytan Sofrası’na, Sarımsaklı’ya ve Cunda Adası’na yakın konumlu Paşa Koyu’nda hizmet veriyor. Toplam 90 konaklama birimi bulunan tesiste; pastel tonların hâkim olduğu rahatlatıcı, şık ve konforlu bir dekorasyona sahip comfort, superior ve deluxe odalar; bahçe manzaralı ve hayvan dostu bungalovlarla kalabalık aileler ve geniş yaşam alanını tercih eden misafirleri için süit konaklama seçenekleri var. Muhteşem deniz ve adalar manzarası eşliğinde Olives Restaurant zeytinyağlı yöresel lezzetleri, Ege ve Yunan mezelerinin yanı sıra et ve balık yemeklerini set menü konseptiyle sunuyor. D-SPA ve tamamlayıcı olarak kurgulanan deniz ve adalar manzaralı fitness merkezi Kaz Dağları’nın şifasıyla birleşiyor; yenilenmek isteyenler için... (0266 312 01 01)
Küllerinden doğan binada ferah konaklamaCunda Despot Evi
Antik Yunan tapınaklarını andıran bir mimari, görkemli bir dekorasyonla birleşirse, üzerine de tarihten süzülen sayısız anı eklenirse nasıl bir mekân çıkar ortaya? Bu sorunun cevap bulmuş hali, Cunda Despot Evi. Despot, Ortodoks mezhebinde din görevlilerine verilen isim. 1862’de binayı ev olarak binbir emekle inşa eden Grigorios Gudohiras bir din adamı olduğu için buraya Despot Evi adını vermişler. Gudohiras, doğduğu topraklara anıtsal bir imza atmak istercesine, farklı, özenli, yıllara meydan okuyan bir ev inşa etmiş. Öyle bir ev ki uzun yıllar kaderine terk edilmiş halde beklemesine rağmen küllerinden doğup sapasağlam ayağa kalkabilmiş. Cunda’ya ne zaman gitsem, mimarisine ve konumuna hayran kalır “Keşke” diye geçirirdim içimden… Çok içten dilemişim ki keşke diye başlayan cümlelerimin “İyi ki” ile değiştiğini görebildim ve bu özel yapı turizme kazandırıldı. Yıllar içinde ‘Hayat Bayram Olsa’, ‘Kambur’, ‘Ah Dede Vah Dede’ ve ‘Av Zamanı’ gibi birçok filme ev sahipliği yapan Despot Evi’nin gündüzü ayrı, gecesi ayrı güzel. Otel ana bina ve sarnıç binası olmak üzere iki yapıdan oluşuyor. 6’sı süit olarak düzenlenmiş 28 odası var. En çok 7 ve 14 numaralı odaları sevdim. Tüm odaların yüksek tavanlı mimariye sahip olması en küçük alanı bile ferahlatan bir etkiye sahip. Zeytin ağacı ve yağlarının başrolde olduğu YUND SPA çok keyifli. Havuzu çok güzel ama deniz isterseniz, özel plajını kullanabilirsiniz. Otelin misafirlerine özel hizmet veren teknesi Asura’yla da Cunda koylarını keşfe çıkabilirsiniz. (0266 327 19 00)
Tarihle birlikte yaşamak
İna Cunda Art Otel
Geçmiş medeniyetlerin beşiği Cunda Adası’nda şıklık, sanat ve tarihi bir araya getiren sıradışı bir butik otel. Görkemli taş konakların arasında, adanın tam merkezindeki otelin 11 odası var. Her odada otel işletmecisi Fikret Hanım’ın etkileyici yağlıboya eserleri konukları karşılıyor. 3’üncü kuşak tarafından işletilen otel, adada otelciliği ilk başlatan, tüm Cunda’nın ciciannesi olarak bilinen İsmet Altay’ın torunlarına bıraktığı zeytinyağı fabrikasının 3 yıl süren restorasyon çalışmalarından sonra ortaya çıkmış. (0266 327 22 00)
Şehrin yedinci tepesi
Cerrahpaşa
Şehrin yedinci tepesinin adı, Şehzade 3. Mehmet’in sünnetini yapan ve ‘cerrah’ unvanıyla ödüllendirilen saray doktoru Cerrah Mehmet Paşa’dan geliyor. Sadrazamlığa kadar yükselen paşa için yapılan ve adını taşıyan cami ilk durağınız olsun. Cerrahpaşa Caddesi’nden devam edip Haseki Kadın Sokağı’ndan sola dönerseniz Bizans’tan bu zamana gelen ender eserlerden birine rastlarsınız. Bulunduğunuz yer bir zamanlar Arkadios Meydanı’ymış ve şehri koruduğuna inanılan tılsımlardan biri olarak kabul edilen bir sütun dikiliymiş.
Bugün sadece iki bina arasına sıkışan ve büyük kısmı bir ağaç tarafından gizlenen kaidesi dikkatli gözlerden kaçmayacaktır. Roma İmparatorluğu’ndan 20’nci yüzyıl başlarına ışınlanmak içinse Giulio Mongeri tarafından 1. Ulusal Mimari’nin en güzel örneklerinden biri olarak yapılan Bulgur Palas ile karşılaşmanız yeterli. Bayram Paşa, Davut Paşa ve Hekimoğlu Ali Paşa camileri ile Altı Mermer Rum ve Surp Agop Ermeni kiliselerine selam vermeyi de ihmal etmeyin. Yol yapımı nedeniyle ortadan ikiye ayrılan Hürrem Sultan Külliyesi, Fatih ve Süleymaniye’nin ardından gelen en büyük külliyelerden biri. İsmi Bizans zamanından günümüze gelen Samatya’daki restoranların birinin terasından muhteşem bir manzara eşliğinde günü uğurlamayı ihmal etmeyin.
Yolculuk bence bir yaşam tarzı. 20 kez gittiğim bir yerde yeni bir detay keşfetmeyi de ilk kez gideceğim bir yerin heyecanını içimde hissetmeyi de çok seviyorum. Günümüzde seyahat etmek geçmişe göre çok daha kolay. Ama zor olan, o seyahatlerde farklı pencereler açabilmek. Benim için hedef sadece gezmek değil, hikâyelerine kafa yormak, görünenin ardındaki görünmeyene bakmaya çalışmak ve bunu teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanarak olabildiğince çok insana ulaştırmak. Bayram tatili yaklaşırken biraz yakın biraz uzak başkentlerden bir seçki sunmak istiyorum size. Önce komşulardan başlayalım gezimize. Sonra da klasikleşen, benzerlikleri ve farklılıklarıyla her zaman ilgi çeken bir rotayla Avrupa’nın merkezine doğru uzanalım. Eğer bu yazı size ilham verir de yola çıkarsanız önce Saffet Emre Tonguç (SET) uygulamasını telefonunuza indirin, sonra da 35 yıllık deneyimle, Türkiye ve dünyadan bütün önerilerimi bir arada bulabileceğiniz uygulamayla yeni keşiflerinizi güzel anılara dönüştürün.
Sokaklarında sürprizler saklı
ATİNA/YUNANİSTAN
Tatil denince komşu Yunanistan ilk akla gelen adreslerden. Atina’da ilk durağınız şehrin gözdesi ve simgesi Akropolis olsun. Atina’nın tam merkezinde ve 152 metreyle şehrin en yüksek noktasındaki Akropolis, ‘Yukarıda bulunan şehir’ anlamını taşıyor Eski Yunancada. En büyük tapınak Partenon, Dionysos Tapınağı, Odeon ve Sokrat’ın da hapsedildiği tepe, Erehteyon ve Athena Nike (Zafer) Tapınağı Akropolis’te göreceklerinizin birkaçı. Atina, sokaklarında sürprizler saklayan bir yer. Şehrin en bilineni, adı ‘Anayasa’ anlamına gelen Syntagma Meydanı’yla birlikte Kolonaki, Omonia ve Monastraki meydanları şehrin en hareketli merkezleri.
Köprüler şehri
PRAG/ÇEK CUMHURİYETİ
Ülkenin başkenti olan Prag, Vltava Nehri’nin iki yakasında kurulmuş. ‘Köprüler Şehri’ de denen büyülü kenti gezmeye şehrin batı yakasındaki tarihi merkez Stare Mesto’dan başlayın. Tarihe dokunmanın verdiği keyfi, meydandaki kafe ve pub’lardan birine oturarak perçinleyin. Prag’da yerleşimin ilk başladığı yer olarak kabul edilen kalenin eteklerinde barok tarzı evler ve zarif bahçelerden oluşan Mala Strana (Küçük Şehir), dönemin zengin ve aristokratları için kurulmuş. Aziz Nicholas ve Aziz Vitus katedralleriyse görkemleriyle büyülüyor. Ünlü Charles Köprüsü’nü geçip yönünüzü eski şehrin meydanı olan Staromestske Namesti’ye çevirin ve saat başlarında görsel bir şölen sunan Astronomik Saat’i görün. Wenceslas Meydanı ve Narodni Müzesi de görülecekler listenizde olsun.
Zamansız bir aşk gibi Bodrum… Hiçbir şey eskisi gibi değil derken yeniden kalbinizi kazanan, dünüyle bugünüyle hep sevilen ve hiç vazgeçilemeyen bir aşk. Her semti ayrı bir karaktere sahip. Lüksün ve eğlencenin merkezi Türkbükü, çocuklu ailelerin tercihi Gündoğan, günbatımının adresi Yalıkavak, bohem Gümüşlük, buz gibi deniziyle Akyarlar, şarkılara konu olan Bitez... Gelin birlikte Bodrum’un büyüsünü yaşayabileceğimiz, birbirinden keyifli konaklama adreslerine bir göz atalım.
Boho Otel: Lobiden odalara kadar her yerde lebiderya manzarayla mest olacağınız bir adres. Büyüklükleri ve dekorasyonu birbirinden farklı 5 odasıyla mayıs-ekim arasında hizmet veriyor. Otel lezzetli kahvaltısı kadar, artizan mutfağından çıkan akşam menüsüyle de adından söz ettiriyor.
Casa Nonna
Casa Nonna: Kumbahçe’de Akdeniz mimarisinden esinlenerek yaratılan bir butik otel. Mavi Bayraklı denizi, özel plajı, SPA hizmetleri, lüks ve konforun birleştiği bir tasarımı var. Kendi tarlasında üretilenlerin kullandığı Akdeniz mutfağı ve deniz ürünleriyle de özel bir lezzet adresi.
Divan Otel: Renkleri ve tasarımıyla tam bir Akdeniz sıcaklığı yaşatan, klasikleşen Bodrum adreslerinden biri. Otelin farklı büyüklüklere sahip 60 konforlu odası var. 17 dönümlük alana kurulu otelde SPA ve sauna da mevcut.
Eskiceshme Otel: Eskiçeşme Mahallesi’nde hizmet veriyor. Ev konforunu yansıtmayı özellikle tercih eden bir otel. Farklı büyüklüklere ve tasarımlara sahip 38 odası var. Otel merkeze yürüme mesafesinde ama bulunduğu mahalle nedeniyle sakin bir noktada.
Mu Suites: İki kız kardeşin hayallerini gerçekleştirdikleri bir adres olarak açılmış. Her biri titizlikle dekore edilmiş, 7’si süit toplam 10 odası var.
No:81:
Zamansız bir aşk gibi Bodrum… Hiçbir şey eskisi gibi değil derken yeniden kalbinizi kazanan, dünüyle bugünüyle hep sevilen ve hiç vazgeçilemeyen bir aşk. Her semti ayrı bir karaktere sahip. Lüksün ve eğlencenin merkezi Türkbükü, çocuklu ailelerin tercihi Gündoğan, günbatımının adresi Yalıkavak, bohem Gümüşlük, buz gibi deniziyle Akyarlar, şarkılara konu olan Bitez... Gelin birlikte Bodrum’un büyüsünü yaşayabileceğimiz, birbirinden keyifli konaklama adreslerine bir göz atalım.
m Boho Otel: Lobiden odalara kadar her yerde lebiderya manzarayla mest olacağınız bir adres. Büyüklükleri ve dekorasyonu birbirinden farklı 5 odasıyla mayıs-ekim arasında hizmet veriyor. Otel lezzetli kahvaltısı kadar, artizan mutfağından çıkan akşam menüsüyle de adından söz ettiriyor. m Casa Nonna: Kumbahçe’de Akdeniz mimarisinden esinlenerek yaratılan bir butik otel. Mavi Bayraklı denizi, özel plajı, SPA hizmetleri, lüks ve konforun birleştiği bir tasarımı var. Kendi tarlasında üretilenlerin kullandığı Akdeniz mutfağı ve deniz ürünleriyle de özel bir lezzet adresi. m Divan Otel: Renkleri ve tasarımıyla tam bir Akdeniz sıcaklığı yaşatan, klasikleşen Bodrum adreslerinden biri. Otelin farklı büyüklüklere sahip 60 konforlu odası var. 17 dönümlük alana kurulu otelde SPA ve sauna da mevcut. m Eskiceshme Otel: Eskiçeşme Mahallesi’nde hizmet veriyor. Ev konforunu yansıtmayı özellikle tercih eden bir otel. Farklı büyüklüklere ve tasarımlara sahip 38 odası var. Otel merkeze yürüme mesafesinde ama bulunduğu mahalle nedeniyle sakin bir noktada. m Mu Suites: İki kız kardeşin hayallerini gerçekleştirdikleri bir adres olarak açılmış. Her biri titizlikle dekore edilmiş, 7’si süit toplam 10 odası var. m No:81: 49 odalı bir otel. Odalar bahçe manzaralı, deniz manzaralı ve farklı konseptlere sahip süitler olarak ayrılıyor. Otelin içinde kendine ait gece kulübü de var. m Caresse, a Luxury Collection Resort & Spa: Asarlık mevkisinin en sakin ve gizli noktasında konumlanan otel, bünyesindeki ‘Dharma Detoks Klinik’le öne çıkıyor. 84 odalı otel, panoramik deniz manzarasına sahip. Leziz deniz ürünleri restoranı Barbarossa ve Buddha-Bar Beach otelin sahil kısmında. m Ramada Resort by Wyndham: Modern ve sade dekorasyonu var ve merkeze yakın. Otel birçok noktadan Kos Adası’nı da içine alan muhteşem bir manzaraya sahip ama benim favorim sonsuzluk havuzunda serinlerken Bodrum’u izlemek. m Amanruya: Göltürkbükü Demir mevkisinde 36 bağımsız taş villayla hizmet veriyor. Bu yaz için genişletilen Beach Club ve iskelesi, ‘Poolside Bar’ı ve taze hazırlanmış Japon esintili yemekler sunan Sushi by Amanruya otelin bu yıl fark yaratacak yenilikleri. m Rixos Premium Bodrum: Yenilenmiş konseptiyle konuklarına çok çeşitli etkinlik ve aktivite imkânı sağlıyor. Uzakdoğu restoranı Umi Teppanyaki, deniz ürünleri restoranı Kalamata, İtalyan restoranı L’olivo ve yeni pastanesi Patisserie Art ile misafirlerine etkileyici gastronomik deneyimler yaşatıyor. m Mandarin Oriental: Cennet Koyu’nda panoramik bir deniz manzarasına karşı her biri kendine ait özel açık alanı ve birçoğu sonsuzluk havuzunu içinde barındıran, 59 oda, 35 daire, 25 süit ve 13 villa olmak üzere toplam 132 adet konaklama ünitesiyle hizmet veriyor. m Susona Bodrum: Torba’daki otelin tüm odaları panoramik deniz manzarasına sahip. Frankie Beach Club ve bohem tarzda Malva Restaurant lezzet konusunda iddialı. m Club Med Bodrum: Kızılçam ve fıstık ağaçlarıyla çevrili, peyzajıyla oldukça etkileyici bir otel. Palmiye Spa ise Ege’nin sonsuz mavisi ve muhteşem yeşilinin buluştuğu bir mekânda, Uzakdoğu’dan Kuzey Avrupa’ya farklı kültürlerin geleneksel masajlarını sunuyor. m Hapimag Sea Garden Resort: Bodrum’un halen doğallığını koruyan koylarından Yalıçiftlik’teki otel deniz için Mavi Bayraklı üç koy alternatifine sahip. m Six Senses Kaplankaya: Avrupa’nın en büyük SPA merkezlerinden birini bünyesinde bulunduran otelin birbirinden güzel üç farklı plajı var. Kendi organik bahçesinden ve çevredeki yerel üreticilerden gelen malzemelerle hazırlanan yemekleri ve bütünsel wellness yaklaşımıyla dikkat çekiyor. m Khai Hotel: Ortakent Yahşi Yalısı’ndaki tesis 60 odayla misafirlerini ağırlıyor. Mavi Bayraklı plaj, odalara 50 metre uzaklıkta. m METT Hotel&Beach Resort: Condé Nast Traveller Middle East edisyonu Okur Ödülleri kapsamında, ‘2021’in En İyi Yeni Uluslararası Oteli’ de seçildi. Bodrum Marina’dan yalnızca birkaç dakika uzaklıkta ve büyüleyici bir manzaraya sahip. m The Marmara Bodrum: Merkeze hâkim konumu ve The Marmara kalitesiyle hizmet veriyor. Bodrum manzarasına hâkim konumdaki otel bu yıl Tuti Restaurant ve Pool Bar’da sunulan lezzetlerle gastronomi konusunda da oldukça iddialı.
Kendi dillerinde Hrvatska diye geçen ülke Akdeniz’in parlayan yıldızı. Ülkenin nüfusu bizdeki büyük şehirlerden az ama turist sayısı nüfusunun üç katı. Güneşin çok cömert davrandığı Hırvatistan’da birbirinden güzel 1.185 ada, 6 bin kilometre sahil şeridi, yüzlerce marina ve çok sayıda milli park var. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Dubrovnik’e gidip 1.942 metre uzunluğundaki surlardan içeri girince adeta bir açık hava müzesinde gibi hissediyorsunuz. Pile veya Ploce kapılarının arkasındaki Tarihi Dubrovnik’in (Stari Grad) sokaklarında dolaşmak, Barok ve Rönesans mimarilerinin muhteşem eserleri arasında yürümek, geçmişin görkeminde kaybolmak gibi. 1458-1808 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun koruması altına giren şehir, vergi karşılığında Osmanlı topraklarında ticaret yapabiliyor ve Venedik’e karşı Osmanlı’nın korumasından yararlanıyordu.
Lord Byron’ın ‘Adriyatik’in İncisi’ olarak tanımladığı Dubrovnik şu anda en hareketli günlerini yaşıyor. 1 Kasım ile 1 Nisan arasındaysa adeta hayalet şehir oluyor. Önerim; şehri mutlaka tepeden seyredin. Ya teleferiğe binip şehrin ışıklarını boşlukta sallanarak izleyin ya da şehri saran dünyaca ünlü surlar boyunca uzun bir yürüyüş yapın. Üç farklı noktadan surlara çıkabilirsiniz. Saat istikametinin aksi yönde yaklaşık 1.5 saat yürümek size fazla geldiyse kısa yolları deneyebilirsiniz.
En kalabalık kapı: Pile
Kent merkezine hâkim iki tepenin birinde tarihi kale, diğerindeyse saat kulesi var. Şehri kuşbakışı izlemek için bir tepeyi seçip tırmanmanız gerekiyor. Kale, 12’nci yüzyıla kadar uzanan bir geçmişe sahip ama ne yazık ki ilk halinden günümüze sadece iç kale kısmı kalmış.
Candaroğulları döneminde yapılan yenilemelerle bugünkü görüntüsüne kavuştuğundan bir Bizans yapısından çok Türk mimari özelliklerine sahip. İçinde sarnıçlar, zindan, kaçış tünelleri ve Bayraklı Sultan Türbesi var. 1885 yılından kalma saat kulesine çıktığınızda, şehir manzarasına karşı çayınızı yudumlayabileceğiniz bir de teras bulacaksınız.
10 metreden dökülen Ilıca Şelalesi
Devrime şahitlik edin