Rıza Özel

Bir kitap bir belgesel

20 Eylül 2016
15 Temmuz gecesi Marmaris’te yaşananların yakın tanığı Reuters Ajansı ve Sabah Gazetesi için foto muhabirliği yapan Kenan Gürbüz...

Gürbüz, “Direniş Ateşinin Yakıldığı Yer: Marmaris” adlı belgesel ve kitabında, darbe girişimi ile sonrasında, darbecilerin yakalanması için yürütülen operasyonları aktarıyor. 

Belgesel ve kitabın 3 farklı bölümden oluşacağını anlatan Kenan Gürbüz, “İlk iki bölümde suikast girişimin yaşandığı gece ve suikast timimin yakalanma sürecini tanıkların gözünden ele aldık. Son bölümde ise o gece Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte olan yetkililerin ve siyasilerin gözünden o gece yaşananların bilinmeyen yönlerini anlattık. Kamuoyunun merak ettiği sorularının yanıtlarını aradık” dedi.

UYKUSUZ 17 GÜN

Türkiye’de görev yaptığı kentlerde başarılarıyla adından söz ettirmeyi başaran meslektaşım ve eski dostum Kenan Gürbüz, 15 Temmuz gecesinin tanıklarından biri olarak yaşadıklarını kalıcı iki eserle olarak geleceğe taşıdı. Gürbüz, darbe girişiminin yaşandığı gece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kaldığı Marmaris’teki oteldeki baskını izledi ardından ise darbeci askerlerin yakalanması için süren 17 günlük takibi yakından takip etti.
“O gece helikopterler insanların üzerine dehşet saçıyordu. Şehitler verildi, büyük bir mücadeleyle demokrasi kazandı. Sonrasındaysa darbeci suikast timinin peşinde operasyonu yürüten polis ve askerler gibi bizlerde günlük bir-iki saatlik dinlenmelerle 17 günü uykusuz geçirdik” diyerek yaşadıklarını anlatan Gürbüz’le kitabı ve belgeselini konuştuk:

TARİHE SORUMLULUĞUM

Yazının Devamını Oku

Onun için ‘engel’ yok

15 Ağustos 2016
Elif Gamze Bozo, cam kemik hastası engelli bir genç kız. Başarılarıyla pek çok defa haberlere konu olan ve bu köşeye de fotoğraf merakıyla konuk olan Elif, geçtiğimiz aylarda fotoğraf tutkusunun peşinden Afrika ülkesi Senegal’e yolculuk etti. 

Şimdi orada çektiği fotoğraf ve videoları bir sergi ve belgeselle gözler önüne sermeye hazırlanıyor. Elif’n sergisi ve video gösterisi 15 Ekim’de Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılacak. Bedenindeki engelleri bir bir silen Elif Gamze Bozo ile Senegal yolculuğunun ilgi çeken hikayesini konuştuk. “Memleketimden tam 7 bin 751 km uzakta Afrika ülkesi Senegal’de annem Zübeyde Bozo ile birlikte 20 gün geçirdim. Bu proje sadece benim için değil, başka engellilere ve engelli ailelerine de cesaret verecek” diyen Elif Gamze Bozo’nun anlattıkları:

700 FOTOĞRAF İLE DÖNDÜM

“Senegal’den döneli yaklaşık 3 ay oldu. Toplam 700 fotoğraf ile döndüm. Bunların arasından 40 fotoğraf sergi için seçildi. 50 fotoğrafsa, videolarında yer aldığı belgesel için seçildi. 70 fotoğrafta slayt gösterisinde yer alacak. Şimdi 15-22 Ekim arasında Yenimahalle Belediyesi’nin desteği ile açılacak serginin hazırlıklarıyla uğraşıyorum.

YALNIZCA FOTOĞRAF ÇEKMEDİM

Senegal’de yalnızca fotoğraf çekmedim. Çocukları kucağıma aldım. Çalışan kadınlarla dertleşip kucaklaştım. İşçilerle çay içtim sohbet ettim. Bunları yaparken her anımı yazdım. Goethe’nin bir hayali varmış: ‘Başka bir toplumun kültürünü öğrendiğimizde dünyada savaşlar biter.’
Ben de bunu yapmak için çıktım yola.

Yazının Devamını Oku

Uzak kıtadan kareler Ankara’da

29 Haziran 2016
Başkent Ankara 12 Temmuz tarihine kadar Güney Amerika’nın batısındaki ekvator ülkesi Peru’dan fotoğraflara ev sahipliği yapıyor.

Peru Cumhuriyeti Büyükelçiliği himayesinde CerModern’de geçtiğimiz günlerde açılan “Peru’nun belleği” isimli sergide fotoğrafseverleri 80 kare fotoğraf bekliyor. Sergi sayesinde Peru’daki fotoğrafçılığın 1890 ve 1950 arasındaki 60 yıllık dönemine de bir yolculuk yapılıyor. Fotoğrafseverler, Peru’da fotoğrafının ustaları Max Vargas, Martín Chambi, Carlos Miguel Vargas, Juan Manuel Figueroa Aznar, Sebastián Rodríguez, Baldomero Alejos ve Walter Runcie gibi isimleri de fırsatı bu sergi ile tanıma bulacak. 

2010’DAN BU YANA İLK KEZ

Ülkeyi yorumlamak, tanımak ve anlamak için fotoğraf makinelerini bir araç olarak kullanan ustaların sergisinde 19. yüzyılın sonunda coğrafi ve kültürel olarak parçalanmış Peru’nun ulus bilincinin yeniden inşasında fotoğrafların yarattığı etkide gözler önüne seriliyor. Peru’nun Ankara Büyükelçisi Luis Manuel Santiago Marcovich Monasi Ankara’nın konuğu Peru fotoğraflarını “Bu sergi, Peru tarihinin en önemli anlarının an be an kaydedildiği, dönemin önemli aktörlerinin, şehirlerin ortaya çıkışının ve gelişiminin, tarihi anıtların, coğrafyasının görülebileceği, Peru Fotoğrafçılığının usta isimlerinin eserlerinden oluşmaktadır” sözleriyle anlattı. Peru Büyükelçiliği’nin 2010 yılında Ankara’daki çalışmalarına başladığını da hatırlatan Büyükelçisi Monasi, Peru Dışişleri Bakanlığı’nın ilk kez bir fotoğraf sergisi ile Türk halkının karşısına çıktıklarını anlattı. Monasi, serginin Inca Garcilaso Kültür Merkezi’nce hazırlandığını söyledi.

PERU’YA VİZE YOK, DAVET VAR

2013 yılından itibaren, Türkiye ile bir vize serbestisi anlaşması imzalandıklarını da aktaran Peru’nun Ankara Büyükelçisi Luis Manuel Santiago Marcovich Monasi ülkedeki turizm çeşitliliğini de şöyle anlattı:  “Türk seyahat tutkunları, vizeye gerek duymaksızın Peru’ya gidebilirler ve Güney Amerika’nın gastronomi başkenti olan ülkemizin tursitlere sunduğu ayrıcalıkların ve olanakların tadını çıkarabilirler. Peru, kıyıları Pasifik Okyanusu ile çevrili bir Güney Amerika ülkesi. Lima, denize kıyısı olan tek Güney Amerika başkenti. Peru, Amazon Ormanları’nın ve And Dağları’nın makroiklim çeşitliliğine de sahip. Peru, ülkeyi ziyaret etmeyi isteyen turistleri, Moche Yolu ve Nazca Çizgileri gibi Kolomb öncesi kültürleri, Cusco Şehri ve Machu Picchu gibi Incalar’ın önemli şehirlerinin arkeolojik kalıntılarının çeştililiği bekliyor. Bununla birlikte, kuzeyde Trujillo, güneyde Arequipa ve Lima gibi şehirlerde koloni mimarisine yakından bakılabilir. Peru, Huascarán ve Manú gibi doğal parklarda ekolojik geziler yapmak isteyenler ve Amazon yağmur ormanlarında, And Dağlarında ve çöllerde yapılan çeşitli macera sporları yapmak isteyen doğa tutkunları için biçilmiş kaftan”

Yazının Devamını Oku

Fotoğrafın ustasına veda

20 Haziran 2016
Türk fotoğrafçılığının Ankara’daki efsane isimlerinden Sıtkı Fırat, geçtiğimiz günlerde hayata veda etti.

İlk fotoğraf makinesini 1949 yılında alan usta isim, 67 yıllık sanat hayatına yüzlerce sergi ve onlarca kitap sığdırdı. Ardında ulusal ve uluslararası ödüller bıraktı.
38 yıl önce Ankara’da ‘renkli fotoğraf çekim sonrası hizmetleri’ konusunda Türkiye’nin en önemli baskı merkezlerinden biri olan Fırat Color’ı kuran Sıtkı Fırat, geçtiğimiz cumartesi günü Kocatepe Camisi’nde düzenlenen törenin ardından Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.

KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLÜ ALDI

2011’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı 4 fotoğrafçıya ‘Kültür Sanat Büyük Ödülü’ verdi. Sıtkı Fırat, Ara Güler, İzzet Keribar ve Sabit Kalfagil’le birlikte bu ödülü alan ustalardan biri oldu. Bu büyük ustayla iki yıl önce “Sıladan Gurbete Fotoğrafın Ardında Altmışbeş Yıl” adlı kitabı nedeniyle yaptığımız sohbette fotoğrafı ve Ankara’yı konuşmuştuk.

DEVLET ARŞİVLERİNDE BİNLERCE FOTOĞRAF

O zaman 85 yaşındaydı Sıtkı Fırat. Fotoğraf sayesinde, dünyasını vizörden görüp, deklanşöre dokunarak kalıcı kıldığını anlatmış fotoğraflarında hayatın başında yıllarını verdiği resim sanatının etkisinin büyük olduğunu söylemişti. 1960 yılında Ankara’ya yerleştiğini anlatıp, devlet arşivlerinde binlerce fotoğrafının olduğunu ve çektiği karelerin yıllarca tanıtımlarda kullanıldığını aktarmıştı.

Yazının Devamını Oku

“Kuş Cenneti”nin en güzel kareleri

14 Haziran 2016
Türkiye’de “Kuş Cenneti” denince akla gelen en önemli noktalardan biri Ankara’nın hemen yanı başındaki Nallıhan.

Göçmen kuşların en önemli geçiş ve konaklama alanları arasında yer alan Nallıhan, geçtiğimiz hafta Türkiye’nin pek çok afarklı kentinden gelen 150’nin üzerinde fotoğraf tutkununu ağırladı. İki gün boyunca süren Nallıhan Kuş Cenneti 4. Foto Safarisi’nin ardından düzenlenen yarışmanın sonuçları ise dün açıklandı. Ödül alan ve sergilemeye seçilen kareler Ekim ayında Ankara’da düzenlenecek serge ile fotoğraf severlerin karşısına çıkacak.

BİRİNCİ ANGIT KUŞU

Nallıhan Kuş Cenneti 4. Foto Safari Yarışması, Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı (Tükçev) ve Başkent Ankara Meclisi işbirliği ile düzenlendi. Geçtiğimiz foto safariye katılan 150 fotoğrafçının yüzlerce karesi dereceye girmek için yarıştı. Geçtiğimiz hafta sonu Nallıhan’da iki gün geçiren fotoğrafçılar için bölgede çadır kurma izni bile verildi. Seçici kurul Angıt kuşu fotoğrafıyla Ankara’dan Şenol Uzunoğlu’nu birinciliğe layık gördü. İkincilik ödülünü Karabaşlı Ötleğen fotoğrafıyla İstanbul’dan Serkan Özaydın alırken, üçüncülük ödülü de Kocaeli’nden Ramiz Aksoy aldı. Mansiyon ödüllerine Konya’dan Seyit Konyalı, Ankara’dan Selami Oral, Ayşen Özeren ve Şenol Uzunoğlu layık görüldü. 42 fotoğraf ise sergilemeye seçildi.

NALLIHAN BİLİNMİYOR

Yarışmanın 11 kişilik seçici kurulunun koordinatörlüğünü Ankara Milletvekili ve Başkent Ankara Meclisi Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ceylan yaptı. 4. Nallıhan Foto Safari Koordinatörü Nevzat Ceylan, amaçlarının avcılığın fotoğrafla yapılmasını özendirmek olduğunu söyledi. Ceylan, “ Nallıhan Kuş Cenneti Türkiye’deki iki kuş göç yolundan Balkanlar üzerinden gelen kuş göç yolu üzerinde ama maalesef Ankara’da yaşayanların çoğu da bunu bilmiyor. Burayı insanlar tanıdığında büyük keyif alacaktır” dedi. “Fotoğraf ve doğa aşıkları, İç Anadolu bozkırından Batı Karadeniz ormanlarına geçiş kuşağında yer alan Nallıhan Kuş Cenneti’nin muhteşem atmosferinde harika iki gün geçirdiler” diyerek foto safariyi anlayan Nevzat Ceylan şunları söyledi:

DOĞA MERAKLILARINI BEKLİYOR

Yazının Devamını Oku

100. Yılında Kut’ül Amare

6 Haziran 2016
Foto muhabirliği zorluğunun yanı sıra bir çok keyifli yönü ile gazetecilik mesleğinin en renkli alanlarından biri. Bu güzelliklerden biri de foto muhabirlerinin dünyanın farklı coğrafyalarında fotoğraf çekmek.

Mesleğin gereği pek çok değişik ülke ve kentte deklanşöre basan foto muhabirlerinden Yavuz Alatan, gezdiği ülkelerden kareleri sergilerle fotoğraf severlerle paylaşıyor. Küba’dan Azerbaycan’a, Başkırdistan’dan Gagavuz Türkleri’ne, Çin’den Kudüs’e yirminin üzerinde fotoğraf sergisine imza atan Alatan’ın son sergisi ise “Kut’ül Amare.” Siyah Beyaz Sanat Galerisi’nde 17 Haziran’da açılışı yapılacak olan sergi bir hafta gezilebilecek. 

SERGİ İÇİN 100. YILI BEKLEDİM

Sergileri ile gördüklerini paylaşmayı kendisine önemli bir yol olarak seçen Yavuz Alatan’la fotoğraflarını ve son sergisini konuştuk. Son dönemde tartışmalarla gündeme gelen Kut’ül Amare zaferinin mimarı şehitlerin Irak’ta bulunan şehitliğini 4 yıl önce fotoğrafladığını aktaran şunları söyledi:
“4 yıl önce o şehitliğe Kerkük’ten geçerek ulaştım. Ve o seyahatimden Kerkük fotoğraflarının sergisini döndükten sonra o yıl içerisinde açtım. Ama Kut’ül Amare sergisini açmak için bu zaferin 100. yılını bekledim. Sergide 45 fotoğraf yeralıyor.

GÜVENLİK KONUSU SIKINTILI

Tarih bölümü mezunuyum. Irak’a gidip bu şehitliği görmeden dönemezdim. Zaten tarihsel anlamda da ilgimi çeken bir konuydu. Ama şehitliğe ulaşmak gerçekten zor. Güvenlik konusunda büyük sıkıntılar var. Bağdat’ın 180 kilometre kadar dışında Basra’ya yakın bir noktada mezarlar. Onlarca kontrol noktasından geçerek bu ziyareti yapabildim. Hala da oralara gitmek kolay değil. En azından fotoğraflarla Kut Şehitliği’ni göstermek istedim. Mesela bir anı defteri var şehitlikte üzülerek söylüyorum. O defteri Türk Büyükelçiliği’nin ardından imzalayan ikinci Türk’tüm.

Yazının Devamını Oku

Bakan’ın fotoğraf aşkı

30 Mayıs 2016
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği 1988 yılından bu yana yayınlanan Yılın Basın Fotoğrafları Kataloğu ile birlikte 2014 yılında yayınına ara verilen Foto Muhabiri Dergisi’nin yeni sayısını kısa süre önce görücüye çıkardı. 

Katalogda bir yıla damga vuran fotoğraflar dikkat çekiyor. Dergide ise foto muhabirlerinin yanı sıra fotoğrafa olan merakları ile tanınan yüzler de var. Derginin ilk sayısında, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile yapılan röportaj yer alıyor. Kılıç, fotoğraf merakını Foto Muhabiri Dergisi’nde aktarıyor.

FOTOĞRAF ÇEKMEYİ SEVİYORUM

Kabinenin en genç bakanları arasında yer alan Bakan Kılıç, dergide fotoğrafa ilgisini şöyle anlatıyor:
“Fotoğraf çekmek artık yaşantımızın bir parçası haline geldi. İlerleyen teknolojik imkanlar sayesinde elinde cep telefonu olan herkes fotoğraf çekebiliyor. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. İmkan buldukça elimde fotoğraf makinesiyle farklı pozlar yakalamaya çalışıyorum. Bunlar tarihi ve kültürel mekanlar da sosyal etkinlikler, hatta sokak fotoğrafları da olabiliyor. Birbirinden farklı ve özelliği olan ilginç ayrıntıları karelere dökmek için fırsat kolluyorum. Benim çekimlerimi bir hobi olarak nitelendirmek mümkün. Oysa ki asıl olan sanattır; çektiğiniz fotoğrafların sanatsal niteliği olması ve ilgili çevrelerin dikkatini çekmesi gerekir. Şüphesiz ki Türkiye bu alanda da çok başarılı sanatçılar yetiştirdi, yetiştirmeye de devam ediyor.”

FOTO MUHABİRİ DERGİSİ

Foto Muhabirleri Derneği’nin 2014 yılında yayınına ara verilen ve yeniden yayınına başlayan “Foto Muhabiri” dergisi, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerin iletişim fakültelerinden, güzel sanatlar bölümlerine, basın meslek örgütlerinden gazeteci cemiyetlerine, iş, sanat, spor ve siyaset dünyasına ulaşıyor. Dergide, fotoğraf hikayelerinden ustalarla söyleşilere, meslektaşlarımızın sorunlarından basın meslek örgütlerimizin başarılarına, gazetecilerin hukuksal alandaki ihtiyaçlarından, şöhretli isimlerin fotoğrafa bakışına pek çok farklı konu yer alıyor.

YILIN BASIN FOTOĞRAFLARI KATALOĞU

Yazının Devamını Oku

Değişen yüzler

24 Mayıs 2016
Fotoğrafa tutkuyla bağlı isimlerden Ramazan Sevindik, 16 yaşından bu yana çektiği kareleri farklı bir proje ile geleceğe taşıyor. Babasının hediye ettiği fotoğraf makinesi ile 1977 yılında fotoğrafa bağlanan Sevindik, o yıllarda fotoğrafladığı çocukları 10 yılda bir fotoğraflayarak onların “Değişen yüzleri”ni belgeliyor. Sevindik’in fotoğrafları ile büyüyüp yaşlanan 50 kişi var.Sevindik, geçtiğimiz günlerde Ankara’da ikinci kez sergilenen fotoğraflarının ve fotoğrafa tutkuyla bağlanmasına sebep olan hikayeyi anlattı.

O ÇOCUK BENİM

“10 yaşlarında bir erkek çocuğu. Mahalledeki çocuklarla fotoğraf çektiriyordu. Fotoğrafçı parayı hemen istedi. İçlerinden birinin yanında parası yoktu. Çocuk, fotoğrafın parasını alınca ödemek istiyordu. Fotoğrafçı  ‘Hayır hemen istiyorum’ diyerek çocuğu gruptan çıkarttı ve diğer çocukların fotoğrafını çekti. Çocuk çok üzülmüştü. Ağlayarak evine gitti. O günü halen üzüntü ile hatırlıyorum. O çocuk bendim. Yaşadığım bu olayın beni fotoğrafa bağladığını düşünüyorum.

1999 YILINDA BAŞLADI

1977 yılında ben henüz 16 yaşındayken babam bir fotoğraf makinesi aldı. O yıllarda mahalledeki çocukları, akrabalarımı etrafımdaki yüzleri çekmeye başladım. Çocukluk değişimin en hızlı yaşandığı süreç. Fotoğraf bu süreçte o günlerden bir belge. Çok şey saklı o fotoğraflarda. Elindeki oyuncağı, üzerindeki elbisesi, ayakkabısı. Her 10 yılda bir fotoğrafını çektiğim insanları yeniden fotoğraflama fikri ise 1999 yılında ortaya çıktı. O yıl sergilerde de fotoğrafı yer alan kardeşim Havva Sevindik Özcan ile yeğenim Eylül Deniz Özcan’ı 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde kaybettik.

BİR SONRAKİ ÇEKİM 2019’DA

Projede yer alan insanların çocukluk fotoğraflarını da ben çektim. 70’ler 80’ler, 1999, 2009 ve bir sonraki fotoğraflar 2019’da çekilecek. Amacım, aynı insanların her 10 yılda bir fotoğrafını çekerek hem yüzlerindeki değişimi göstermek. Mesela 1977 yılında 5 yaşındayken fotoğrafladığım şimdi 44 yaşında olan insanlar var projede. Fotoğrafları analog fotoğraf makinası ile çektim. Sadece 50 mm objektif kullandım. 40 kişiden 33’ünün fotoğrafını Ankara Kalesi’nde, 5 kişiyi ise 1999 yılındaki çekilen aynı mekanlarında çektim. 2 fotoğraf ise vefatlardan dolayı yenilenemedi. Bu süreklilik isteyen bir proje. Yaşadığım sürece her 10 yılda bir aynı yüzlerle tekrarlayacağım. Eğer aranızdan erken ayrılırsam, projeyi sürdürmek isteyen fotoğrafçı arkadaşlara şimdiden yetki ve izin veriyorum.

Yazının Devamını Oku